Biyomühendis Albostan: "Genetik Mühendisliğinin İnsanlık İçin Potansiyeli"

Genetik mühendisi Hazal Albostan, genetik mühendisliği alanındaki kariyer yolculuğunu ve teknolojinin topluma faydalarını anlattı. Genetik mühendisliğinin çevre ve tarım alanlarındaki etkileri de vurgulandı. Genç bilim insanlarına tavsiyelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 20.11.2024 16:01
Haber Güncellenme Tarihi: 20.11.2024 16:01

Röportaj Konuğu: Hazal Albostan, Genetik Mühendisi ve Biyomühendis

Muhabir: Merhaba Hazal Hanım, bize vakit ayırıp bu röportajı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Genetik mühendisliği, bilim dünyasında hızla gelişen ve büyük potansiyel taşıyan bir alan. Öncelikle, genetik mühendisliği alanına ilginiz nasıl başladı? Bu alanda kariyer yapma kararı nasıl şekillendi?

Hazal Albostan: Merhaba, ben teşekkür ederim. Genetik mühendisliği, özellikle biyoteknolojiye olan ilgimle başladı. Küçük yaşlardan itibaren bilimsel konulara ilgi duydum, ancak genetik ve biyoteknoloji, bana gerçekten bir şeyleri değiştirme fırsatı sunuyordu. Lisansta Genetik ve Biyomühendislik bölümünü okurken, genetik mühendisliğinin ne kadar ucu açık bir alan olduğunu fark ettim. Genetik mühendisliği, canlı organizmaların DNA’sına müdahale ederek yeni özellikler kazandırmak, hastalıkları tedavi etmek ya da tarımda verimliliği artırmak gibi büyük etkiler yaratabiliyor. Bu alanda ilerlemek için bunların yeterli sebepler olduğunu düşünmeye başladım. Yüksek lisans sürecinde genetik mühendisliğinin biyoteknoloji, tarım, tıp ve çevre gibi çok farklı alanlarda nasıl devrim yaratabileceğini görme fırsatı buldum. Daha sonrasında biyoteknolojik ilaçlar üzerinde bir firmada işe başlayarak o alanı deneyimleme fırsatım oldu, hatta olmaya da devam ediyor. 

Muhabir: Genetik mühendisliği, toplumda sıklıkla tartışılan bir konu. Genetik mühendislerinin, özellikle CRISPR gibi teknolojilerle, genetik materyali değiştirme gücü üzerine pek çok soru var. Genetik mühendisliğini toplum için faydalı bir araç olarak nasıl görüyorsunuz?

Hazal Albostan: Genetik mühendisliği, potansiyel olarak topluma çok büyük faydalar sağlayabilecek bir alan, ancak bu teknolojilerin dikkatli ve etik bir şekilde kullanılması gerektiği kesin. CRISPR bir gen düzenleme teknolojisidir. Bu ve benzeri teknikler DNA’daki spesifik noktaları hedef alarak değişiklik yapmamıza olanak tanır. Kalıtsal hastalıkları tedavi etme, gıda üretimini artırma ve hatta çevresel sorunlarla başa çıkma gibi çok önemli uygulamalar sunar. Örneğin, genetik mühendislik ile kanser tedavisinde, genetik bozukluklara dayalı hastalıkların tedavisinde ve bağışıklık sistemi hastalıklarının önlenmesinde çok büyük ilerlemeler kaydedilebilir. Tarımda ise, hastalıklara dayanıklı, daha verimli ve besin değeri daha yüksek ürünler elde edilebilir.

Ancak, bu teknolojilerin kullanımı beraberinde etik soruları da getirir. Genetik mühendisliği ile yapılan değişikliklerin, nesilden nesile aktarılabileceğini ve bu değişikliklerin doğada kalıcı etkiler yaratabileceğini unutmamak lazım. Bu yüzden, bu teknolojiler hakkında sıkı düzenlemeler ve etik kurallar geliştirilmesi çok önemli. Genetik mühendisliği, doğru şekilde kullanıldığında insanlık için çok büyük faydalar sağlayabilir, fakat bilinçsizce kullanımı toplumsal ve etik açıdan riskler taşıyabilir.

Muhabir: Genetik mühendisliği, sadece insan sağlığı ve tarım alanında değil, çevre bilimi ve biyoteknoloji gibi birçok alanda da ilerlemeler kaydediyor. Bu bağlamda, genetik mühendisliğinin çevreye olan katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hazal Albostan: Genetik mühendisliği, çevre üzerinde büyük etkilere sahip olabilir ve bu etkiler genellikle olumlu yöndedir. Örneğin, çevresel sorunlar konusunda genetik mühendisliği kullanarak doğayı koruyabilecek bazı çözümler geliştirmek mümkün. Bir örnek vermek gerekirse, biyolojik çeşitliliği korumak amacıyla, genetik mühendisliği ile bitki ve hayvan türlerinin, iklim değişikliğine daha dayanıklı hale getirilmesi sağlanabilir. Bunun yanı sıra, çevre kirliliğine karşı da genetik mühendislikte yapılan çalışmalar var. Örneğin, biyoteknoloji kullanılarak, kirli suların arıtılmasında kullanılan mikroorganizmalar genetik olarak tasarlanabiliyor. Bu mikroorganizmalar, kirleticileri daha verimli bir şekilde temizleyebilmektedir.

Genetik mühendisliği aynı zamanda fosil yakıtların yerine kullanılabilecek biyoyakıtların üretiminde de büyük bir rol oynuyor. Biyoyakıt üretiminde kullanılan organizmalar genetik olarak düzenlenerek daha verimli ve sürdürülebilir enerji kaynakları elde edilebilir. Aynı şekilde, çevresel felaketlere karşı dirençli bitkiler yetiştirmek, bu tür felaketlerin biyolojik etkilerini azaltabilir.

Tabii ki, çevreyle ilgili genetik mühendisliği uygulamalarının dikkatli bir şekilde yapılması gerektiği konusunda hemfikiriz. Çünkü genetik olarak değiştirilmiş organizmaların, doğal ekosistemlere zarar vermemesi için sıkı düzenlemeler ve testler yapılmalıdır.

Muhabir: Genetik mühendisliği, günümüzde tarımda verimliliği artırmak ve ürünleri daha dayanıklı hale getirmek için de yaygın olarak kullanılıyor. Bu alandaki gelişmeleri nasıl görüyorsunuz? Gelecekte tarımda genetik mühendisliğinin rolü nasıl şekillenecek?

Hazal Albostan: Tarımda genetik mühendisliği, özellikle artan dünya nüfusunu besleme noktasında kritik bir rol oynayacak. Genetik mühendisliği, gıda üretimini artırmak ve ürünlerin dayanıklılığını sağlamak için büyük bir fırsat sunuyor. Örneğin, genetik mühendisliği ile geliştirilen bitkiler kuraklık, haşere ve hastalıklara karşı daha dayanıklı hale getirilebiliyor. Ayrıca, besin değerlerini artırarak, daha sağlıklı gıdalar üretilebilir. Genetik mühendisliği, tarımda kullanılan kimyasal gübre ve pestisit miktarlarını azaltabilir, böylece çevreye olan olumsuz etkiler de minimize edilebilir.

Ayrıca, genetik mühendisliği ile yapılan çalışmalar, daha az toprak ve su kullanarak daha fazla ürün elde etmeye olanak tanıyabilir. Bu, özellikle su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde büyük önem taşıyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, genetik mühendisliği ile desteklendiğinde daha verimli ve çevre dostu üretim yapılabilir. Gelecekte, genetik mühendisliğinin tarımda daha yaygın ve etkili kullanıldığını göreceğimizi düşünüyorum.

Ancak tarımda genetik mühendisliği kullanımı da bazı tartışmalara yol açabiliyor. Genetik olarak değiştirilmiş ürünlerin insan sağlığına ve çevreye etkileri konusunda hâlâ birçok soru işareti bulunuyor. Bu yüzden, bu tür ürünlerin kullanımı düzenlemelere ve dikkatli denetimlere tabi olmalıdır. Gerekli uygunlukları sağladıkları zaman kafalardaki soru işaretlerinin geçeceğini düşünüyorum.

Muhabir: Son olarak, genetik mühendisliği mesleğini seçmek isteyen genç bilim insanlarına neler tavsiye edersiniz? Bu alanda başarılı olabilmek için hangi becerilere sahip olmaları gerekir?

Hazal Albostan: Genetik mühendisliği, çok disiplinli bir alan, bu yüzden bu mesleği seçmek isteyenlerin biyoloji ve kimya gibi temel bilimlerde sağlam bir altyapıya sahip olmaları önemlidir. Aynı zamanda, teknoloji ve mühendislik bilimine de ilgili olmak bu alanda başarı için gereklidir. Genetik mühendisliği, sürekli gelişen bir alan olduğu için, bu alanda çalışanların kendilerini sürekli olarak güncellemeleri, yeni teknolojilere ve keşiflere açık olmaları gerekir. Ayrıca, genetik mühendisliği sadece teorik bilgiye dayalı bir alan değil, aynı zamanda pratik ve deneysel çalışmaları da içeren bir disiplindir. Laboratuvar çalışmaları, deney tasarımı ve veri analizi gibi beceriler de çok önemlidir. 

Bilim insanlarının yaptıkları çalışmaların toplum üzerindeki olası etkilerini her zaman göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Genetik mühendisliği, insanlık için büyük faydalar sağlayabilecek bir alan ve az önce de söylediğim gibi bu alanda etik ve sorumlu bir yaklaşım benimsemek çok önemlidir. Bu bilinci de kazanmakta fayda var diye düşünüyorum.

Muhabir: Çok teşekkür ederim Hazal Hanım, genetik mühendisliği ve bu alandaki çalışmalarınız hakkında verdiğiniz bilgiler çok değerli. Gelecekteki projelerinizde başarılar dilerim.

Hazal Albostan: Ben teşekkür ederim. Sizlere de iyi çalışmalar diliyorum.