Tezhip Sanatçısı Esra Elitaş ile Geleneksel Sanatları Geleceğe Taşımak

Tezhip sanatçısı Esra Elitaş, İstanbul'da başlayan sanat yolculuğunu anlattı. Klasik Türk Süsleme Sanatları Kursu ve Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi'nde çalışmalarını sürdürdü. Aldığı ödüllerle gurur duyuyor ve geleneksel sanatı geleceğe taşımak için çalışmalarına devam ediyor.

Haber Giriş Tarihi: 08.01.2025 17:12
Haber Güncellenme Tarihi: 08.01.2025 17:12

Muhabir: Esra Hanım, öncelikle bize sanat yolculuğunuzun nasıl başladığını anlatır mısınız?


Esra Elitaş: Elbette. İstanbul’da doğdum. Daha önce bu sanatı hiç duymamıştım, kuzenimin elimin yatkınlığını farketmesi ve yönlendirmesi ile 1993 yılında Kültür Bakanlığının Topkapı Sarayı’nda açtığı Klasik Türk Süsleme Sanatları Kursu sınavına katıldım. İki yıl boyunca bu kursta eğitim alarak sanatın inceliklerini öğrenmeye başladım. Bu süreç, benim için bir başlangıç noktasıydı ve ardından gelen yıllarda bu tutkumu bir mesleğe dönüştürdüm.

Muhabir: İlk profesyonel deneyiminizi ne zaman ve nasıl kazandınız?

Esra Elitaş: 1995 yılında, kursun ikinci sınıfındayken, Semih İrteş ve Mamure Öz’ün birlikte çalıştığı Sema Nakışhanesi’nde göreve başladım. Burada, hocalarımın rehberliğinde hem öğrendim hem de üretmeye başladım. Bu deneyim, hem teknik anlamda gelişimim hem de sanata bakış açım açısından çok değerliydi.

Muhabir: Eğitim verme sürecine nasıl başladınız?


Esra Elitaş: 1998 yılında, Kültür Bakanlığı’na bağlı Bakırköy Rıfat Ilgaz İlçe Halk Kütüphanesi’nde ders vermeye başladım. Ardından 2000 yılında, Beyazıt Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’nde ve daha sonra Topkapı Sarayı’nda üç yıl boyunca tezhip dersleri verdim. Öğretmek, öğrendiklerimi başkalarına aktarma fırsatı sunduğu için benim için ayrı bir keyifti.

Muhabir: Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi’nde geçirdiğiniz yıllar sanatınıza nasıl bir etki yaptı?

Esra Elitaş: 2008 yılında, Sema Nakışhanesi’nin Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi’ne taşınmasıyla çalışmalarımı burada sürdürdüm. Burada Mamure Öz hocamın baş asistanlığını yapma şansım oldu. Nakışhane sistemi, geleneksel yöntemlerin korunmasını ve sürdürülmesini sağlıyor. Bu süreç, teknik becerilerimi derinleştirirken aynı zamanda sanatın manevi yönüne dair algımı da geliştirdi.

Muhabir: Katıldığınız yarışmalardan ve aldığınız ödüllerden bahseder misiniz?

Esra Elitaş: Geleneksel Sanatlar Derneği’nin 2014 yılında düzenlediği “Geleceğin Ustaları Yarışması”nda birincilik ödülüne layık görüldüm. Bu benim için çok gurur vericiydi. 2015 yılında ise “7 Tepe 7 Sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması”nda üçüncülük ödülü aldım. Bu ödüller benim için çok değerliydi. 

Muhabir: Bu yıllar içinde farklı alanlara çalıştınız mı?


Esra Elitaş: 2015 Kasım ayından 2021 Aralık ayına kadar Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi bünyesinde Topkapı Sarayı Harem Dairesi’nde bulunan III. Ahmet Yemiş Odası restorasyonunda çalıştım. Bu restorasyon, sanatın tarihi bir bağlamda uygulanmasını görmek açısından benim için çok güzel bir deneyimdi. Tarihi dokularla çalışmak hem büyük bir sorumluluk hem de inanılmaz bir ilham kaynağı oldu.

Muhabir: Günümüzde çalışmalarınıza nasıl devam ediyorsunuz?


Esra Elitaş: 2024 Mayıs ayından itibaren ferdi olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Şu anda hem yeni eserler üzerinde çalışıyorum hem de atölye çalışmalarıyla ilgilenenlere rehberlik etmeye devam ediyorum. Geleneksel sanatı yaşatmak ve daha fazla kişiye ulaştırmak benim için güzel bir duygu.

Muhabir: Tezhip sanatını gelecekte nasıl görüyorsunuz?


Esra Elitaş: Tezhip sanatı, bir köprü görevi görüyor. Geçmişin estetik anlayışını günümüze taşıyor ve modern dünyada kendine bir yer açıyor. Genç nesillerin bu sanata olan ilgisinin arttığını görmek beni çok mutlu ediyor. Teknoloji sayesinde daha fazla insana ulaşabilmek mümkün, ancak sanatın ruhunu koruyarak ilerlemek çok önemli.

Muhabir: Son olarak, takipçilerinize bir mesajınız var mı?


Esra Elitaş: Geleneksel sanatlar, kültürümüzün en değerli miraslarından biri. Bu sanata ilgi gösteren herkese, öğrenme yolculuğunda sabırlı olmalarını ve her fırça darbesinin bir anlam taşıdığını unutmamalarını tavsiye ediyorum. Sanat, ruhunuzu besleyen bir yolculuk ve bu yolculukta her anın tadını çıkarın.