Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Kıbrıs Türk gençliğinin 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türklerine uygulanan soykırım ve mücadeleyi yeterince bilmediğini belirterek, Türk tarihinde önemli bir dönemin unutulmakta olduğunu vurguladı. Yaycı, Kıbrıs Türkü’nün yaşadığı zulmün müfredatlara yeterince işlenmediğini ve bu eksikliğin, bazı gençlerin Yunan-Rum propagandalarına kapılmalarına yol açtığını ifade etti.
Yaycı, özellikle 1963-1974 yılları arasında, Kıbrıs Türklerine yönelik uygulanan sistematik şiddet ve soykırımın, Kıbrıs Türk halkının mücadelesi ile ilgili eğitim sistemine yeterince yansıtılmadığını vurguladı. Yaycı, ''Kıbrıs Türk Gençliği, 1974'e kadar yaşananları bilmiyor. Kıbrıs Türkü'nün o dönemde karşılaştığı zulmü anlamadan, bu topraklarda yaşayan gençler, bazı çevreler tarafından 'işgalci' olarak nitelendirilen Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesinin gerekçesini kavrayamıyorlar,'' dedi.
Soykırımın Gölgesinde Bir Milletin Direnişi
Cihat Yaycı, Kıbrıs’taki Türklerin 1963-1974 yılları arasında sadece askeri değil, insani bir soykırıma uğradığını belirterek, bu dönemde Kıbrıs Türklerine yönelik soykırımın büyük bir kısmının gizli kaldığını ifade etti. Özellikle 1963 yılından itibaren, Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Rumların, Kıbrıs Türklerine karşı uyguladığı şiddet politikalarını anlatan Yaycı, ''Ada'da tek bir Türk bırakmama amacı güden Yunan-Rum çetelerinin zulmü her geçen gün arttı. Bebek mamasına bile ulaşmak imkansız hale getirildi. Bu dönemde Kıbrıs Türkleri, açlık ve hastalıklarla mücadele ederken, aynı zamanda büyük bir soykırıma uğradılar,'' diye konuştu.
1963-1974 yılları arasında yaşananlar, Kıbrıs Türk halkı için yalnızca askeri bir tehdit değil, kültürel ve insani bir yok oluş süreciydi. Yaycı, ''Bu dönemde Kıbrıs Türkleri, hem canlarıyla hem de mallarıyla büyük bir soykırıma uğradılar. Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi, Kıbrıs Türklerinin hayatta kalabilmesi için hayati bir öneme sahipti,'' dedi.
Yunan-Rum Propagandası ve Gençlerin Yanıltılması
Yaycı, Kıbrıs Türklerinin mücadelesi ve Türkiye'nin müdahalesinin, özellikle gençler arasında yanlış bir şekilde ''işgal'' olarak algılanmaya başladığını da dile getirdi. ''Yunan-Rum propagandası, Kıbrıs Türkleri’ni ve Türkiye'yi hedef alan bir takım yanlış bilgilendirmelerle devam ediyor. Bu yanlış bilgiler, Kıbrıs Türk gençliğini etkiliyor ve onlarda tarihsel bir yanlış algı oluşmasına neden oluyor. Gençler, 1963-1974 arasındaki Türk soykırımını bilmeden, sadece 1974'teki müdahaleyi işgal olarak görebiliyorlar,'' diyerek, bu yanlış algının düzeltilmesi gerektiğini savundu.
Kıbrıs’ta Yeni Bir Eğitim Modeli Gerekiyor
Cihat Yaycı, Kıbrıs’ta Türk gençlerinin tarihsel geçmişlerini öğrenmesi için müfredatların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. ''Kıbrıs Türk gençliğine, 1974 öncesindeki tarihsel gerçekleri anlatacak, doğru bilgi verecek bir eğitim sistemi oluşturulmalı. Bu, hem Kıbrıs Türk halkının direnişini hem de Türkiye’nin adaya müdahalesinin haklılığını kavrayabilmek için büyük önem taşıyor,'' dedi.
Yaycı, Kıbrıs Türkü’nün yalnızca askeri değil, aynı zamanda kültürel bir bağımsızlık mücadelesi verdiğini ve bunun yeni nesillere doğru bir şekilde aktarılması gerektiğini ifade etti.
Soykırımların Unutulmasına Karşı Farkındalık Çağrısı
Son olarak, Cihat Yaycı, uluslararası platformda da Kıbrıs Türk halkının uğradığı soykırımların ve adadaki Türk varlığının savunulması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin, Kıbrıs’a müdahalesinin haklılık zeminini açıklayarak, dünya kamuoyuna Kıbrıs Türklerinin yaşadığı soykırımı anlatan bir küresel farkındalık kampanyasının başlatılmasının önemini belirtti.
Yaycı, ''Unutulmuş bir soykırımın, yeniden hatırlatılması ve tanınması gerekiyor. Bu, sadece Kıbrıs Türkleri için değil, insanlık adına da önemli bir sorumluluktur,'' diyerek sözlerini tamamladı.