Çocukken merak duyduğu gramofonlarla 62 yıldır iç içe olan 71 yaşındaki Ünal Sezer, taş plaklarda gençlere hitap eden müzikler olmadığı için yeni neslin bu mesleğe gönül vermediğini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 23.02.2021 12:12
Haber Güncellenme Tarihi: 23.02.2021 12:12
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.yenimarmaragazetesi.com/
Bursa’nın Gemlik ilçesinde yaşayan 71 yaşındaki Ünal Sezer, 9 yaşında tanıştığı gramofonlara olan ilgisini sürdürüyor. 62 yıldır gramofonlarla iç içe olan Sezer, Türkiye’nin dört bir yanından gelen arızalı cihazları yapmak için gece gündüz çalışıyor. Eline geçen gramofonları ilk günkü ihtişamına kavuşturamasa da çalışmasını sağlayan Sezer, “1959 yılında gramofonla tanıştım. Bu cihazlar o zaman nadirdi ve benim de çocukluğumdan beri merakım vardı. Eniştemin müziğe karşı ilgisi vardı. Onun yanında merak sardı, o zamandan bu yana içindeyim. O zamanlar Almancılar tek tük gelmeye başlayınca gramofonları getirmeye başladılar. Almancılardan pikap, teyp alıyordum. Ellerde kalmış tek tük taş plaklar vardı. Az bulunan gramofonları toplamaya başladım. Emekli olduktan sonra bu işe daha çok zaman ayırmaya başladım. Ondan önce başka işler de yaptım, lakin gramofonlardan uzaklaşmadım. Hurdalıklardan gramofonları topladım. Antika değeri taşıyan 1915, 1920 yıllarından plaklarımız, Bunların Türkiye’de tamircileri de sayılıdır” dedi.
İnsanların hayat tarzının değiştiğini ifade eden Sezer, “İnsanlar eskiye dönük, nostaljik şeyler arıyor. Şu anda piyasada antika diye bir şey kalmadı. Evvelden hurdacıya kadar düşüyordu. Şimdi bu işle ilgilenen esnaflarda zor bulursunuz. Bu bizim kültürümüz. Bizim sanat ve halk müziğimiz var. Diğer müziklere de saygı duyuyorum, ama herkesin sevdiği şeyler ayrı. İnzivâya çekileyim diyorum, arkadaşlarımız arıyorlar. Biz fedakârca çalışıyoruz. İnsan ilgili görünce mutlu oluyor. Ben burada köhne bir yerde iş yapabiliyorsam, demek ki bunun ilgilisi var. Küçükkumla’da bunu bilen yok. İstanbul, Ankara, Kayseri, Gaziantep’ten bile müşterilerim var” diye konuştu.
Yeni çıkan Hint mallarının olduğunu, bunların da gramofonlar arasında en ucuzları olduğunu belirten Sezer, “Gramofon değil de daha çok dekoratif olarak geçiyor. Onların fiyatları 500 TL’den başlıyor. Ama iyi gramofonlar, orijinalleri 30 bin TL’ye kadar çıkıyor. El yapımı gramofonlar, çelik, dökümden oluyor. Müzik dinlerken ses de farklı zaten. Eskilerin çeliği bile çok farklı. Tamircilik bizim işimiz. Biz satıcı değil tamirciyiz. Türkiye’de 10 kişiyi geçmez. Biliyorsunuz çıraklıkla ilgili gençlerden talep yok. Çırak olarak gelmek isteyenlerin yaşı 30’dan büyüktür. Gençler daha çok CD filan çalıyorlar. Gramofonun kullanma şeklini bile gençler bilmiyor. Taş plaklarda gençlere hitap eden müzikler çok yok. Pikaplarla daha ilgililer. İyi bir gramofon baktığınız zaman şekil olarak kendini belli ediyor. İşi bilmeyenler, yeni öğrenen arkadaşlar aldanıyorlar. Edison bunu 1885’lerde yapıyor ve o zaman borusunu tenekeden yapıyor. Müşteri gelip bakıyor tenekeyi görünce ‘Ben bunu ne yapayım’ diyor. Teneke sesi daha çok veriyor. Pirinç iletken olduğu için sesi emer ve az ses verir. Aslında orijinali tenekedir. Ehli zaten bunu biliyor. Bilmeyenler dekoratif olarak parlak şeyler tercih ediyor” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
1959 yılından beri sevdiği mesleği yapıyor
Çocukken merak duyduğu gramofonlarla 62 yıldır iç içe olan 71 yaşındaki Ünal Sezer, taş plaklarda gençlere hitap eden müzikler olmadığı için yeni neslin bu mesleğe gönül vermediğini söyledi.
Bursa’nın Gemlik ilçesinde yaşayan 71 yaşındaki Ünal Sezer, 9 yaşında tanıştığı gramofonlara olan ilgisini sürdürüyor. 62 yıldır gramofonlarla iç içe olan Sezer, Türkiye’nin dört bir yanından gelen arızalı cihazları yapmak için gece gündüz çalışıyor. Eline geçen gramofonları ilk günkü ihtişamına kavuşturamasa da çalışmasını sağlayan Sezer, “1959 yılında gramofonla tanıştım. Bu cihazlar o zaman nadirdi ve benim de çocukluğumdan beri merakım vardı. Eniştemin müziğe karşı ilgisi vardı. Onun yanında merak sardı, o zamandan bu yana içindeyim. O zamanlar Almancılar tek tük gelmeye başlayınca gramofonları getirmeye başladılar. Almancılardan pikap, teyp alıyordum. Ellerde kalmış tek tük taş plaklar vardı. Az bulunan gramofonları toplamaya başladım. Emekli olduktan sonra bu işe daha çok zaman ayırmaya başladım. Ondan önce başka işler de yaptım, lakin gramofonlardan uzaklaşmadım. Hurdalıklardan gramofonları topladım. Antika değeri taşıyan 1915, 1920 yıllarından plaklarımız, Bunların Türkiye’de tamircileri de sayılıdır” dedi.
İnsanların hayat tarzının değiştiğini ifade eden Sezer, “İnsanlar eskiye dönük, nostaljik şeyler arıyor. Şu anda piyasada antika diye bir şey kalmadı. Evvelden hurdacıya kadar düşüyordu. Şimdi bu işle ilgilenen esnaflarda zor bulursunuz. Bu bizim kültürümüz. Bizim sanat ve halk müziğimiz var. Diğer müziklere de saygı duyuyorum, ama herkesin sevdiği şeyler ayrı. İnzivâya çekileyim diyorum, arkadaşlarımız arıyorlar. Biz fedakârca çalışıyoruz. İnsan ilgili görünce mutlu oluyor. Ben burada köhne bir yerde iş yapabiliyorsam, demek ki bunun ilgilisi var. Küçükkumla’da bunu bilen yok. İstanbul, Ankara, Kayseri, Gaziantep’ten bile müşterilerim var” diye konuştu.
Yeni çıkan Hint mallarının olduğunu, bunların da gramofonlar arasında en ucuzları olduğunu belirten Sezer, “Gramofon değil de daha çok dekoratif olarak geçiyor. Onların fiyatları 500 TL’den başlıyor. Ama iyi gramofonlar, orijinalleri 30 bin TL’ye kadar çıkıyor. El yapımı gramofonlar, çelik, dökümden oluyor. Müzik dinlerken ses de farklı zaten. Eskilerin çeliği bile çok farklı. Tamircilik bizim işimiz. Biz satıcı değil tamirciyiz. Türkiye’de 10 kişiyi geçmez. Biliyorsunuz çıraklıkla ilgili gençlerden talep yok. Çırak olarak gelmek isteyenlerin yaşı 30’dan büyüktür. Gençler daha çok CD filan çalıyorlar. Gramofonun kullanma şeklini bile gençler bilmiyor. Taş plaklarda gençlere hitap eden müzikler çok yok. Pikaplarla daha ilgililer. İyi bir gramofon baktığınız zaman şekil olarak kendini belli ediyor. İşi bilmeyenler, yeni öğrenen arkadaşlar aldanıyorlar. Edison bunu 1885’lerde yapıyor ve o zaman borusunu tenekeden yapıyor. Müşteri gelip bakıyor tenekeyi görünce ‘Ben bunu ne yapayım’ diyor. Teneke sesi daha çok veriyor. Pirinç iletken olduğu için sesi emer ve az ses verir. Aslında orijinali tenekedir. Ehli zaten bunu biliyor. Bilmeyenler dekoratif olarak parlak şeyler tercih ediyor” dedi.
En Çok Okunan Haberler