Yargıtay, kişilik haklarına saldırı sebebiyle açılan manevi tazminat davalarında mahkeme kararları kesinleşmeden kazanılan tutarın tahsil etmek amacıyla icraya başvurulabileceğine hükmetti.
Haber Giriş Tarihi: 16.01.2021 11:20
Haber Güncellenme Tarihi: 16.01.2021 11:20
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.yenimarmaragazetesi.com/
Bir genç, kişilik haklarına saldırdığını öne sürdüğü boşandığı eşi hakkında manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, davalı kocayı tazminat ödemeye mahkum etti. Davalı koca, kararı temyiz için Yargıtay’a taşırken davacı genç kadın, tazminat tutarını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü’ne başvurdu. Bunun üzerine harekete geçen borçlu davalı, İcra Mahkemesi’ne başvurarak; kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe takibe konulamayacağını, takibe konu kararın kişilik haklarının zedelenmesi sebebiyle manevi tazminata ilişkin olduğunu belirterek takibin iptalini talep etti. Mahkeme, davalının takibe koyduğu alacak, şahsın hukukuna ilişkin manevi tazminat alacağı olduğu ve kesinleşmeden takibe konamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne hükmetti. Kararı alacaklı temyiz edince devreye Yargıtay 12. Hukuk Dairesi girdi.
Daire; manevi tazminat davalarında tazminat tutarının tahsil edilmesi için kararın kesinleşmesinin beklenmeyeceğine hükmetti. Kararda şöyle denildi: “Türk Borçlar Kanunu’nda kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Somut olayda takibin dayanağı olan ilam, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Manevi tazminat davalarında flaş gelişme
Yargıtay, kişilik haklarına saldırı sebebiyle açılan manevi tazminat davalarında mahkeme kararları kesinleşmeden kazanılan tutarın tahsil etmek amacıyla icraya başvurulabileceğine hükmetti.
Bir genç, kişilik haklarına saldırdığını öne sürdüğü boşandığı eşi hakkında manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, davalı kocayı tazminat ödemeye mahkum etti. Davalı koca, kararı temyiz için Yargıtay’a taşırken davacı genç kadın, tazminat tutarını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü’ne başvurdu. Bunun üzerine harekete geçen borçlu davalı, İcra Mahkemesi’ne başvurarak; kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe takibe konulamayacağını, takibe konu kararın kişilik haklarının zedelenmesi sebebiyle manevi tazminata ilişkin olduğunu belirterek takibin iptalini talep etti. Mahkeme, davalının takibe koyduğu alacak, şahsın hukukuna ilişkin manevi tazminat alacağı olduğu ve kesinleşmeden takibe konamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne hükmetti. Kararı alacaklı temyiz edince devreye Yargıtay 12. Hukuk Dairesi girdi.
Daire; manevi tazminat davalarında tazminat tutarının tahsil edilmesi için kararın kesinleşmesinin beklenmeyeceğine hükmetti. Kararda şöyle denildi: “Türk Borçlar Kanunu’nda kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Somut olayda takibin dayanağı olan ilam, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."
En Çok Okunan Haberler