Av. Firuze Hatipoğlu ile Kadın Hakları ve Şiddetle Mücadelede
Av. Firuze Hatipoğlu ile Kadın Hakları ve Şiddetle Mücadelede
Av. Firuze Hatipoğlu: "Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede yasalar iyi bir çerçeve sunsa da uygulamada aksaklıklar var. Hukuki süreçlerde ekonomik bağımlılık ve toplumsal baskılar zorluk yaratıyor. Medyanın sorumlu bir dil benimsemesi gerekiyor."
Haber Giriş Tarihi: 06.12.2024 23:47
Haber Güncellenme Tarihi: 06.12.2024 23:51
Muhabir:
ELİF KUŞ BEŞİK
Muhabir: Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Av. Firuze Hatipoğlu: Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede yasalar iyi bir çerçeve sunuyor; ancak uygulamada ciddi aksaklıklarla karşılaşıyoruz. 6284 sayılı Kanun, etkin bir mekanizma sağlasa da uygulama düzeyinde eksikler var. Özellikle kırsal bölgelerde kadınlar haklarını bilmediği veya ekonomik ve toplumsal baskılar nedeniyle kullanmaktan çekindiği için bu düzenlemeler yeterince etkili olamıyor.
Bu noktada, kolluk kuvvetlerinden yargıya kadar görev yapan tüm kamu görevlilerinin düzenli eğitimlerle desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca, elektronik kelepçe gibi teknolojik önlemler yaygınlaştırılarak şiddet faillerinin denetimi artırılmalı. Bunun yanında kadınların şikayet süreçlerinde kendilerini güvende hissetmeleri için ifade alma süreçlerinde faillerden uzak tutulmaları önemlidir.
Muhabir:v Şiddet mağduru kadınların hukuki süreçlerde yaşadığı zorluklar nelerdir? Av. Firuze Hatipoğlu: Kadınlar genellikle şikayetlerini geri çekmek zorunda kalıyor. Bunun başlıca nedenleri arasında ekonomik bağımlılık, toplumsal baskı ve faillerin tehditleri yer alıyor. Hukuki süreçlerin uzun ve yorucu olması da kadınların adalet arayışını olumsuz etkiliyor. Örneğin, mağdurların mahkeme sürecinde ifadelerinin tekrar tekrar alınması, onları duygusal olarak yıpratıyor ve yeniden travmatize ediyor.
Kadınların ifadeleri mümkün olduğunca bir defada alınmalı ve süreç hızlandırılmalı. Ayrıca, bu süreçlerde hukuki destek alabilecekleri mekanizmalar artırılmalı. Ücretsiz danışma merkezleri yaygınlaştırılmalı ve bu hizmetlere erişim kolaylaştırılmalıdır.
Muhabir: Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının şiddetle mücadeledeki önemi nedir? Av. Firuze Hatipoğlu: Ekonomik bağımsızlık, kadının kendi ayakları üzerinde durmasını sağlar ve şiddet döngüsünden çıkmasını kolaylaştırır. Ancak Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı hâlâ düşük seviyelerde. Şiddet mağduru birçok kadın, ekonomik güvencesi olmadığı için şiddet uygulayan kişiyle aynı evi paylaşmaya devam ediyor.
Kadın girişimciliğini destekleyen projeler yaygınlaştırılmalı ve özellikle kırsal kesimde yaşayan kadınların ekonomik hayata katılımı artırılmalı. Meslek edindirme kursları ile kadınlara beceri kazandırılarak düzenli istihdam olanakları sağlanmalıdır. Ayrıca, kadın sığınma evlerinde kalan kadınlara bu süreçlerde meslek edinme imkanları sunulmalı.
Muhabir: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda eğitimin rolü nedir? Av. Firuze Hatipoğlu: Eğitim, şiddetle mücadelede en kritik unsurlardan biridir. Ancak Türkiye’de eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yeterli bir bilinç oluşturamıyor. Çocuklar erken yaşlardan itibaren cinsiyet eşitsizliğini içselleştiriyor ve ataerkil sistemin bir parçası haline geliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, müfredata ilkokuldan itibaren dahil edilmeli. Ayrıca, bu eğitim yalnızca öğrencilerle sınırlı kalmamalı; öğretmenler ve ebeveynler de bu süreçlere dahil edilmelidir. Toplumun tüm kesimlerinde eşitlik bilincinin gelişmesi, şiddeti önlemede kökten bir dönüşüm sağlayabilir.
Muhabir: Medyanın bu süreçteki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Av. Firuze Hatipoğlu: Medya, kadına yönelik şiddetle mücadelede hem olumlu hem de olumsuz bir rol oynayabiliyor. Şiddet olaylarının magazinleştirilmesi, şiddeti normalleştiren bir algı yaratıyor. Ayrıca, fail odaklı dil ve mağduru suçlayan yaklaşımlar toplumda duyarsızlık yaratıyor.
Medyanın daha sorumlu bir dil benimsemesi gerekiyor. Şiddet haberlerinde fail odaklı bir yaklaşım yerine, çözüm önerilerini öne çıkaran bir dil kullanılmalıdır. Kadınların başarı hikayeleri paylaşılmalı ve şiddete karşı toplumsal dayanışmayı artıracak içerikler üretilmelidir.
Muhabir: Türkiye'de kadın sığınma evlerinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Av. Firuze Hatipoğlu: Kadın sığınma evleri, şiddet mağdurlarının güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahip. Ancak Türkiye’de bu evlerin sayısı yetersiz ve mevcut evlerin kapasiteleri sınırlı. Ayrıca, kadınlar bazen buralara kabul edilmekte zorluk yaşayabiliyor.
Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve bu evlerde kadınlara hem psikolojik destek hem de mesleki eğitim olanakları sunulmalıdır. Özellikle kırsal bölgelerdeki kadınların bu hizmetlere erişimini sağlamak için yerel yönetimler daha etkin çalışmalıdır.
Muhabir:Kadın hakları konusunda uluslararası işbirliklerinin önemi nedir? Av. Firuze Hatipoğlu: Uluslararası işbirlikleri, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir role sahiptir. İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemeler, yalnızca hukuki çerçeve sunmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal farkındalığı artırır. Türkiye’nin bu sözleşmeden çekilmesi, kadın hakları mücadelesinde uluslararası dayanışmayı zayıflatmıştır.
Türkiye, uluslararası sözleşmelere geri dönmeli ve kadın hakları konusundaki projelerde uluslararası fonları daha etkin bir şekilde kullanmalıdır. Ayrıca, diğer ülkelerdeki iyi uygulama örnekleri incelenerek Türkiye’ye uyarlanabilir.
Muhabir: Kadınlara son bir mesajınız var mı? Av. Firuze Hatipoğlu: Şiddet karşısında asla sessiz kalmayın. Haklarınızdan vazgeçmeyin ve yalnız olmadığınızı bilin. Hukuki süreçler karmaşık görünebilir; ancak destek mekanizmaları var ve bunlara ulaşabilirsiniz. Kadın dayanışması, bu mücadelenin en büyük gücüdür. Unutmayın, güçlü kadınlar, güçlü bir toplumun temelidir.
Bu röportaj, kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut durumu eleştirerek, çözüm önerilerini daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Firuze Hatipoğlu ile Kadın Hakları ve Şiddetle Mücadelede
Av. Firuze Hatipoğlu: "Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede yasalar iyi bir çerçeve sunsa da uygulamada aksaklıklar var. Hukuki süreçlerde ekonomik bağımlılık ve toplumsal baskılar zorluk yaratıyor. Medyanın sorumlu bir dil benimsemesi gerekiyor."
Muhabir: Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Av. Firuze Hatipoğlu: Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede yasalar iyi bir çerçeve sunuyor; ancak uygulamada ciddi aksaklıklarla karşılaşıyoruz. 6284 sayılı Kanun, etkin bir mekanizma sağlasa da uygulama düzeyinde eksikler var. Özellikle kırsal bölgelerde kadınlar haklarını bilmediği veya ekonomik ve toplumsal baskılar nedeniyle kullanmaktan çekindiği için bu düzenlemeler yeterince etkili olamıyor.
Bu noktada, kolluk kuvvetlerinden yargıya kadar görev yapan tüm kamu görevlilerinin düzenli eğitimlerle desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca, elektronik kelepçe gibi teknolojik önlemler yaygınlaştırılarak şiddet faillerinin denetimi artırılmalı. Bunun yanında kadınların şikayet süreçlerinde kendilerini güvende hissetmeleri için ifade alma süreçlerinde faillerden uzak tutulmaları önemlidir.
Muhabir:v Şiddet mağduru kadınların hukuki süreçlerde yaşadığı zorluklar nelerdir?
Av. Firuze Hatipoğlu: Kadınlar genellikle şikayetlerini geri çekmek zorunda kalıyor. Bunun başlıca nedenleri arasında ekonomik bağımlılık, toplumsal baskı ve faillerin tehditleri yer alıyor. Hukuki süreçlerin uzun ve yorucu olması da kadınların adalet arayışını olumsuz etkiliyor. Örneğin, mağdurların mahkeme sürecinde ifadelerinin tekrar tekrar alınması, onları duygusal olarak yıpratıyor ve yeniden travmatize ediyor.
Kadınların ifadeleri mümkün olduğunca bir defada alınmalı ve süreç hızlandırılmalı. Ayrıca, bu süreçlerde hukuki destek alabilecekleri mekanizmalar artırılmalı. Ücretsiz danışma merkezleri yaygınlaştırılmalı ve bu hizmetlere erişim kolaylaştırılmalıdır.
Muhabir: Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının şiddetle mücadeledeki önemi nedir?
Av. Firuze Hatipoğlu: Ekonomik bağımsızlık, kadının kendi ayakları üzerinde durmasını sağlar ve şiddet döngüsünden çıkmasını kolaylaştırır. Ancak Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı hâlâ düşük seviyelerde. Şiddet mağduru birçok kadın, ekonomik güvencesi olmadığı için şiddet uygulayan kişiyle aynı evi paylaşmaya devam ediyor.
Kadın girişimciliğini destekleyen projeler yaygınlaştırılmalı ve özellikle kırsal kesimde yaşayan kadınların ekonomik hayata katılımı artırılmalı. Meslek edindirme kursları ile kadınlara beceri kazandırılarak düzenli istihdam olanakları sağlanmalıdır. Ayrıca, kadın sığınma evlerinde kalan kadınlara bu süreçlerde meslek edinme imkanları sunulmalı.
Muhabir: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda eğitimin rolü nedir?
Av. Firuze Hatipoğlu: Eğitim, şiddetle mücadelede en kritik unsurlardan biridir. Ancak Türkiye’de eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yeterli bir bilinç oluşturamıyor. Çocuklar erken yaşlardan itibaren cinsiyet eşitsizliğini içselleştiriyor ve ataerkil sistemin bir parçası haline geliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, müfredata ilkokuldan itibaren dahil edilmeli. Ayrıca, bu eğitim yalnızca öğrencilerle sınırlı kalmamalı; öğretmenler ve ebeveynler de bu süreçlere dahil edilmelidir. Toplumun tüm kesimlerinde eşitlik bilincinin gelişmesi, şiddeti önlemede kökten bir dönüşüm sağlayabilir.
Muhabir: Medyanın bu süreçteki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Av. Firuze Hatipoğlu: Medya, kadına yönelik şiddetle mücadelede hem olumlu hem de olumsuz bir rol oynayabiliyor. Şiddet olaylarının magazinleştirilmesi, şiddeti normalleştiren bir algı yaratıyor. Ayrıca, fail odaklı dil ve mağduru suçlayan yaklaşımlar toplumda duyarsızlık yaratıyor.
Medyanın daha sorumlu bir dil benimsemesi gerekiyor. Şiddet haberlerinde fail odaklı bir yaklaşım yerine, çözüm önerilerini öne çıkaran bir dil kullanılmalıdır. Kadınların başarı hikayeleri paylaşılmalı ve şiddete karşı toplumsal dayanışmayı artıracak içerikler üretilmelidir.
Muhabir: Türkiye'de kadın sığınma evlerinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Av. Firuze Hatipoğlu: Kadın sığınma evleri, şiddet mağdurlarının güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahip. Ancak Türkiye’de bu evlerin sayısı yetersiz ve mevcut evlerin kapasiteleri sınırlı. Ayrıca, kadınlar bazen buralara kabul edilmekte zorluk yaşayabiliyor.
Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve bu evlerde kadınlara hem psikolojik destek hem de mesleki eğitim olanakları sunulmalıdır. Özellikle kırsal bölgelerdeki kadınların bu hizmetlere erişimini sağlamak için yerel yönetimler daha etkin çalışmalıdır.
Muhabir:Kadın hakları konusunda uluslararası işbirliklerinin önemi nedir?
Av. Firuze Hatipoğlu: Uluslararası işbirlikleri, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir role sahiptir. İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemeler, yalnızca hukuki çerçeve sunmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal farkındalığı artırır. Türkiye’nin bu sözleşmeden çekilmesi, kadın hakları mücadelesinde uluslararası dayanışmayı zayıflatmıştır.
Türkiye, uluslararası sözleşmelere geri dönmeli ve kadın hakları konusundaki projelerde uluslararası fonları daha etkin bir şekilde kullanmalıdır. Ayrıca, diğer ülkelerdeki iyi uygulama örnekleri incelenerek Türkiye’ye uyarlanabilir.
Muhabir: Kadınlara son bir mesajınız var mı?
Av. Firuze Hatipoğlu: Şiddet karşısında asla sessiz kalmayın. Haklarınızdan vazgeçmeyin ve yalnız olmadığınızı bilin. Hukuki süreçler karmaşık görünebilir; ancak destek mekanizmaları var ve bunlara ulaşabilirsiniz. Kadın dayanışması, bu mücadelenin en büyük gücüdür. Unutmayın, güçlü kadınlar, güçlü bir toplumun temelidir.
Bu röportaj, kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut durumu eleştirerek, çözüm önerilerini daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor.
Kaynak: ELİF KUŞ BEŞİK
En Çok Okunan Haberler