Hava Durumu

#Acıbadem

Yeni Marmara Gazetesi - Acıbadem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Acıbadem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzmanından Sağlıklı Beslenme Önerileri Haber

Uzmanından Sağlıklı Beslenme Önerileri

 Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, yaz aylarında güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olunabilmesi için en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.   İnsan metabolizmanın yaz sıcaklarında artan vücut ısısına uyum sağlamaya çalıştığını belirten Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, bu nedenle özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarının yazın arttığını ve yine artan terlemeyle birlikte su ve mineral kaybı sonucu bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık sorunlarının görüldüğünü dile getirdi.  “Kahvaltıda az yağlı peynir, zeytin ve yumurta”  Yeterli ve dengeli beslenmenin yaşamın her döneminde sağlığın korunması için temel esas olduğunun ve yaz aylarında bağışıklığı artırmak için bütün besin gruplarından yeterli miktarda almak gerektiğinin altını çizen Güneş, günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmesini tavsiye etti. Kahvaltının en önemli öğün olduğunu vurgulayan Diyetisyen Güneş, yaz kahvaltılarında az yağlı peynirler, zeytin, yumurta, taze sebze ve meyveler, kafein içeren içecekler yerine az yağlı süt ve taze sıkılmış meyve suları ve ıhlamur gibi bitki çaylarının tercih edilebileceğini anlattı. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü ve meyveli tatlılar ile dondurma gibi hafif gıdaları öneren Güneş, “Yaz aylarında aşırı yağlı ve hamurlu yiyecekler vücutta yorgunluğa, baş ağrısı ve tansiyon problemine neden olur. Bu nedenle yağlı ve kızartılmış besinlerin tüketiminden kaçınılmalı; yemekler ızgara, haşlama, fırında veya buharda pişirilerek tüketilmelidir. Yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Özellikle yiyecekler yağda kızartılmamalıdır” diye konuştu.  Güneş, glisemik indeksi düşük tam buğday ekmeği, bulgur, makarna gibi karbonhidratların daha sağlıklı olduğunu da sözlerine ekledi.  “Çay ve kahve su yerine geçmez”  Yaz aylarında terleme ile daha fazla su ve mineral kaybı olacağından vücutta oluşan toksinlerin atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışması için her gün en az 2-2 buçuk litre su içilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Güneş, “Vücut ağırlığının yüzde 10'u kadar su kaybetmesi sonucu oluşan dehidrasyon halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Yüzde 20 su kaybı durumunda ise yaşam tehlikesi oluşabilir. Çay ve kahve tüketimi su yerine geçmez, aksine vücutta su tutulmasını artırdığı için daha fazla su tüketilmelidir. Terlemeyle vücuttan atılan minerallerden sodyum kaybını önlemek için tuzlu ayran, potasyum kaybını önlemek için de bol sebze meyve tüketilmeli. Egzersiz yapanlar, başlamadan 15 dakika önce 1-2 bardak su tüketmeli ve egzersiz sırasında da her 10-15 dakikada bir 1 bardak su içilmelidir. Ayrıca maden suyu, ayran da içilebilir” dedi.  “Akşam yemeğini erken yiyin”  Az ve sık yemek yemenin ve uzun süre aç kalmamanın önemine işaret eden Diyetisyen Güneş, öğünlerin zeytinyağlı yemekler, ızgaralar ve özellikle beyaz et ağırlıklı olması; bol yeşillik ile yapılmış salataların eşlik etmesi; kolesterol, şeker ve tansiyon, kabızlık üzerine olumlu etkilerinden dolayı lifli besinlerin tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Havanın geç kararması nedeniyle akşam yemeklerinin geç saate kalmasının sindirim sıkıntıları ve enerji harcanması açısından sıkıntı oluşturucağına değinen Diyetisyen Güneş, akşam yemeklerini mümkün olduğunca erken saatte yemek gerektiğini dile getirdi. Güneş, ayrıca sıcak havada dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınmak; çabuk bozulan et, yumurta, süt, balık gibi besinleri açıkta bekletmemek, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına dikkat etmek gerektiğini hatırlattı. 

Cerrah Özdemir Sünnet Yöntemiyle İlgili Ebeveynlere Önerilerde Bulundu Haber

Cerrah Özdemir Sünnet Yöntemiyle İlgili Ebeveynlere Önerilerde Bulundu

Doç. Dr. Tunç Özdemir, okulların kapanmasıyla birlikte başlayacak sünnet mevsimi öncesinde anne babaları “yöntem” konusunda uyardı. Çocuğun psikolojisi de göz önüne alındığında en iyi yöntemin genel anestezi altında yapılan sünnet olduğunu belirten Doç. Dr. Özdemir, “Lokal anestezi ile sünnet sadece yeni doğan döneminde, yani yaşamın ilk 30 gününde mümkün olmaktadır. Bu dönemden sonra tüm yaşlarda sünnet için genel anestezi önerilmektedir. Hekimin yapmadığı sünnet uygulamaları ise akla bile getirilmemelidir” dedi.   Acıbadem Kent Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Tunç Özdemir, erkek çocuk sahibi çiftlerin “ilk mürüvvet” olarak kabul ettiği sünnetin bir cerrahi müdahale, bir ameliyat olduğunu hatırlattı. Bugün orta yaş ve üzerindeki pek çok erkeğin hekim dışı kişilerce yapılmış sünnetler yüzünden travmaları, kötü hatıraları olduğunu belirten Doç. Dr. Özdemir, elverişsiz şartlarda doğru şekilde yapılmayan sünnetin olumsuz sonuçlarına dikkat çekti.  Lazere yer yok  Sünnet işleminde temel amacın penis ucunu kapatan sünnet derisinin cerrahi olarak çıkarılması olduğunu ifade eden Özdemir, “Sünnette uygulanan birkaç yöntem vardır. Ama her zaman klasik yöntem tercih edilmelidir.” diyerek lazerle sünnet işlemi konusunda şunları söyledi:  “Lazer teknolojisi günümüzde sadece göz cerrahisinde ve endoürolojik cerrahide uygulanan bir teknolojidir. Sünnette lazer uygulaması diye bir şey yoktur. Lazer olarak bahsedilen uygulama, lehimde kullanılan “havya” benzeri bir alet ile peniste yanma-dağlama meydana getirme yoluyla yapılan uygulamadır. Bu yanık, tüm penisin yanması ve penisin kısmi veya tümüyle kaybı ile sonuçlanabilir. O yüzden, bilimsel olarak kullanılması çok sakıncalıdır.”  Sünnet için en uygun yaş nedir?  Öte yandan Doç. Dr. Özdemir, cinsel kimliğin geliştiği ve bilincin henüz gelişmeye başladığı dönem olan 2,5 ila 5 yaş arasında sünneti önermediklerini söyledi. Bu dönemde geçirilen operasyonun çocukta travmaya neden olabileceğini, psikolojik gelişimin olumsuz etkilenebileceğini kaydeden Özdemir, “Sünnet için en uygun dönem yeni doğan dönemidir” dedi. Yeni doğan döneminde sünnet yaptıran anne babaların sayısının yıllar itibariyle arttığını, ancak pek çok ebeveynin ise sünnet için okul çağını tercih ettiğine dikkat çeken Doç. Dr. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Her öğretim yılının kapanmasının ardından sünnet mevsimi başlar. Yine bir öğretim yılının sonuna yaklaşırken anne babaları sünneti kime, nerede, hangi şartlar altında yaptırmaları gerektiği konusunda uyarmak, o çocuğun gelecek yaşamı açısından çok önemlidir. Sünnet işleminde anestezi konusunda çok çeşitli söylemler olsa da, bilimsel olarak, özellikle çocuğun psikolojisi de göz önüne alındığında, en uygun sünnet yönteminin anestezi altında sünnet olduğu konusunda fikir birliği vardır. Lokal anestezi ile sünnet sadece yeni doğan döneminde, yani yaşamın ilk 30 gününde mümkün olmaktadır. Çocuk cerrahları olarak bu dönemden sonra tüm yaşlarda sünnet için genel anesteziyi öneriyoruz.”  Düzeltilemeyecek sorunlar  Doç. Dr. Özdemir dünyada en çok yapılan cerrahi müdahale olarak kabul edilen sünnetin komplikasyon oranının yüzde 0,2- 5 arasında değiştiğine dikkat çekti. Yetkisiz kişilerce uygun olmayan sağlık şartlarında yapılan sünnetlerden sonra komplikasyonların daha çok ortaya çıkabileceğini kaydeden Özdemir,          “Sünnet komplikasyonları iki başlık altında toplanabilir. Majör komplikasyonlar; penis gangreni, penis kopması, penis başı yaralanmaları, şiddetli kanama, peniste şekil bozukluğu, eğriliktir. Minör komplikasyonlar ise; kanama, enfeksiyon, idrar deliğinin daralması olarak sıralanabilir. Ehil ellerde ve steril şartlarda, doğru cerrahi teknikle yapılmayan sünnet sonucunda çocuğun hayatını etkileyecek derecede büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunların bir kısmı, düzeltilebilir sorunlar iken, bir kısmı düzeltilemez. O nedenle hekimin yapmadığı sünnet uygulamalarından kaçınılmalıdır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.