Hava Durumu

#Adalet

Yeni Marmara Gazetesi - Adalet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz” Haber

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) Yargı Dışı ve İnfazlar Özel Raportörü‘nün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz” dedi.   ‘Türkiye'de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi'nin kapanış konferansı Ankara'daki bir otelde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan konferans açılış konuşmalarıyla devam etti. Konferansa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanı sıra Avrupa Konseyi Departmanı Başkanı Schnutz Dürr, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinkas, bürokratlar hakimler, savcılar ve davetliler katıldı.  Yargı Reformu Strateji Belgesi Eylül sonunda açıklanacak  Programın açılışında konuşan Bakan Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi için 1 yıldır uzun bir çalışma gerçekleştirildiğini belirtti. Yargı Reformu Strateji Belgesi için bütün tarafların görüşlerinin alındığının şimdi de vatandaşların görüşlerinin internet sitesi üzerinden alınmaya başlandığını dile getiren Bakan Tunç, “Geniş bir çalışma gerçekleşti. Geçmişte yapılan çalışmalar yine bu şekilde Avrupa Birliği projeleri kapsamında düzenlenen konferans ve seminerlerde dile getirilen hususlar çıktılar yargı reformu strateji belgemizde değerlendirilerek yerlerini buldu. Hedefimiz vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en etkin bir şekilde yararlanabilmesini sağlamak gecikmeden adaletin tecellisini sağlamak. Bu konuda da yargı teşkilatımıza gayretleri içinde teşekkür ediyoruz. Eylül sonu gibi Yargı Reformu Strateji Belgemiz açıklandıktan sonra orada yasamayı ilgilendiren hedefler olacak. İdari uygulamaları gerektiren hedefler olacak. 2024 ve 2028 yıllarını kapsayacak olan belgemizi hayata geçirmek için de sizlerle beraber yargı teşkilatımızla beraber milletimiz için fedakarca çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda” 7 Ekim tarihinden bugüne kadar Gazze'de bir soykırım suçu işlendiğini dile getiren Tunç, 40 binden fazla insanın şehit edildiğine dikkat çekti. 6 Eylül'de Ayşenur Ezgi Eygi'nin Filistinlilerin insan haklarını dünyaya duyurmak için gerçekleştirdiği barışçıl gösteride İsrailli askerler tarafından başından vurularak şehit edildiğini hatırlatan Tunç, “Hem bizim vatandaşımız hem de Amerikan vatandaşı çifte vatandaş. Ayşenur kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Yakınlarına, ailesine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. İsrail saldırılarnı buradan bir kez daha lanetliyorum. Ayşenur'un hakkını hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Biz öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız vatandaşımızın orada hukuksuzca bir terör saldırısına İsrailli saldırganların saldırısıyla şehit olmasına kayıtsız kalamazdık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) yargı dışı ve infazlar özel raportörünün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Ve daha sonra bu raporun Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine İsrail aleyhinde uluslararası adalet divanında devam eden soykırım davasına, yine uluslararası ceza mahkemesinde devam eden soruşturmaya bu raporun dahil edilmesiyle ilgili çalışmalarımızı da sürdüreceğiz” diye konuştu.  Program hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından son buldu. Tunç program çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Korkunç Olay: Eşinin Sevgilisine Saldıran Koca, Cinsel Saldırı ve Şantajla 46 Yıl Hapisle Yargılanıyor Haber

Korkunç Olay: Eşinin Sevgilisine Saldıran Koca, Cinsel Saldırı ve Şantajla 46 Yıl Hapisle Yargılanıyor

Eşinin telefonundan M.Y.'yi eve davet eden Halil Zorlutuna, komşusu Ü.Y. ile birlikte saklandığı odada M.Y.'yebeyzbol sopasıyla saldırarak ağır şekilde darp etti. Dehşetin Boyutları: Olay, 2022'nin Ağustos ayında Yenidoğan Mahallesi'nde yaşandı. Halil Zorlutuna, M.Y.'yi evine çağırıp bir odaya saklandı. M.Y. içeri girer girmez, Halil Zorlutuna ve Ü.Y. tarafından saldırıya uğradı. Halil Zorlutuna, M.Y.'yi dövdükten sonra cinsel saldırıda bulunup bu anları kaydetti. Daha sonra bu görüntüleri şantaj amaçlı kullanarak M.Y.'den otomobil ve ziynet eşyasını aldı.   Mahkeme Süreci: Olayın ardından M.Y. polise başvurdu ve Halil Zorlutuna, F.Z. ve Ü.Y. gözaltına alındı. Halil Zorlutuna tutuklanırken, diğer şüpheliler serbest bırakıldı. Kocaeli 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, Cumhuriyet Savcısı Halil Zorlutuna için 46 yıl hapis cezası talep etti. Suçlamalar arasında 'yağma, cinsel saldırı, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, özel hayatın ihlali, silahla yaralama' bulunuyor.   Mağdur ve Eşinin Talepleri: Duruşmada mağdur M.Y. ve eşi Ş.Y., sanıkların cezalandırılmasını talep etti. M.Y.'nin eşine ait 21 bin lira değerinde ziynet eşyasını aldığı gerekçesiyle Halil Zorlutuna'ya 'nitelikli dolandırıcılık' suçlaması da yöneltildi. F.Z. için 'Nitelikli yağma' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 20 yıl hapis; Ü.Y. için ise 'Nitelikli yağma', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'Özel hayatın gizliliğini ihlal' suçlarından toplam 23 yıl hapis istendi. Son Duruşma ve Beklenen Karar: Dava, sanık avukatlarının savunmalarını yapması için ertelendi.

Avukata Yönelik Korkunç Saldırı: Dizi Parçalandı Haber

Avukata Yönelik Korkunç Saldırı: Dizi Parçalandı

Bu üzücü olay, Türkiye'deki hukuk camiasında büyük bir infiale neden oldu. Stajyer avukat Teksöğüt, işi gereği Suruç'a giderek haciz işlemlerini gerçekleştirdikten sonra, Şanlıurfa şehir merkezine dönüş yolunda bir minibüs içinde bulunuyordu. Ancak, ne yazık ki, bu yolculuk kısa sürede kabusa dönüştü. Minibüsün aynı araçta bulunan ve haciz işlemi yapılan kişinin yakını olduğu tahmin edilen Ahmet Eroğlu, Büşra Teksöğüt'ü hedef aldı. Eroğlu'nun saldırısı son derece şiddetliydi; avukat Teksöğüt'ü darp edip yere sürükledi. Çevredekilerin araya girmesiyle Teksöğüt kurtarıldı ve hemen bir ambulans çağrıldı. Teksöğüt'ün yaşadığı bu dehşet verici saldırının ardından, saldırgan hızla olay yerinden kaçtı. Şanlıurfa'da tedavi edildikten sonra, avukat Teksöğüt, yaşadıklarını anlattı. Teksöğüt, haciz işlemlerinin tamamlandığını ve Suruç'a dönüş yolunda minibüsün içindeyken, kendisini takip eden kişinin, bir anda onu minibüsten dışarıya çektiğini ve ardından vahşice saldırdığını ifade etti. Saldırganın vurduğu yerlerin başında Teksöğüt'ün dizi geldi, sonucunda dizisi parçalandı ve telefonu kırıldı. Bu olayın, planlı ve önceden tasarlanmış bir saldırı olduğunu vurgulayan Teksöğüt, yaşadığı korkunç anları anlattı. Olayın ardından harekete geçen emniyet güçleri, saldırgan Ahmet Eroğlu'nu gözaltına aldı. Eroğlu, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi ve çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı. Bu korkunç saldırı, Türkiye Barolar Birliği'nden de büyük bir tepki aldı. Birliğin yaptığı açıklamada, avukat Büşra Teksöğüt'ün tehdit edilip fiziki şiddete maruz kaldığına dikkat çekilerek, "Meslektaşımızın saldırı sonucunda ayağı kırılmış ve telefonu parçalanmıştır. Saldırgan, Şanlıurfa Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanmıştır. Avukatı dosyanın tarafı olarak gören ve değişmeyen bu zihniyetle mücadele, caydırıcı cezalandırma ve Birliğimizin ilgili kurumlara sunduğu önerilerin hayata geçmesi ile mümkündür. Gerekli düzenlemeler ivedi bir şekilde yapılmadıkça, işledikleri suçların karşılığında yeterli cezaları almayan failler kendilerinde şiddete başvurma hakkını görmeye devam edeceklerdir" denildi.

15 yaşındaki kıza dehşeti yaşatmıştı! Asansör tacizinde karar Haber

15 yaşındaki kıza dehşeti yaşatmıştı! Asansör tacizinde karar

Gaziantep'te 8 Aralık 2022'de Şehitkamil ilçesi Seyrantepe Mahallesi'nde 15 yaşındaki N.T. isimli kızın peşinden asansöre binip kapının kapanmasının ardından çocuğu boğazına dayadığı bıçakla tehdit ederek taciz etmeye çalıştığı ileri sürülen sanığın yargılandığı davada karar duruşması görüldü. Gaziantep 10. Ceza Mahkemesinde 'Çocuğun cinsel istismarı, Silahla tehdit, Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma' suçundan müebbet hapis talebiyle yargılanan sanık Ali K. ile avukatı Av. Ali Haydar Karaca duruşmada hazır bulunurken, mağdur N.T. duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Mağdurun ailesinin avukatı Sevilay Esin Karakuş da duruşmada hazır bulundu. "BEN ADALETİNİZE GÜVENİYORUM" Gaziantep 10. Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanık Ali K. ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, bir önceki celse dava dosyasına sunulan esas hakkında mütalaaya karşı savunma yapması için sanığa söz verdi. Sanık K. savunmasında, "Daha önce beyanımda da söylediğim gibi olay yerinde bulunan kişi benim. Bulunmamam gereken yerde bulunduğum için de pişmanım. Beyanlarda anlatılan tek doğru şey benim mağdura korkma ben sana zarar vermeyeceğim dememdir. Ben adaletinize güveniyorum. Ben yalan söylemiyorum. Benim mağdura dokunmam olmadı. Bıçak çekmedim. Ben sadece sana zarar vermeyeceğim dedim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum" dedi. "BERAATİNİN İSTENİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR" Mağdur N.T.'nin Avukatı Sevilay Esin Karakuş savunmasında, "Mütalaadaki aleyhe hususları kabul etmiyoruz. Sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden beraatinin istenilmesi hukuka aykırıdır. Sanık eylemi kasten gerçekleştirmiştir. Kamera kayıtlarında asansör beklerken sanığın cebinden bıçağı çıkartarak tekrar cebine koyduğu görülmektedir. Sanığın kasten ve tasarlayarak olay yerine geldiğini kamera görüntülerinden net olarak anlamaktayız. Ayrıca sanık bıçağın yanlışlıkla düştüğünü ve müvekkilin yaralanmadığını söylemektedir. Ancak hastane kayıtlarında müvekkilimin elinden yaralandığı görülmektedir. Sanığın beyanları çelişkilidir. Özellikle bu duruma dikkat edilmesini istiyoruz. Müvekkil başarılı bir öğrenciyken şu an okuluna gidemiyor. Kendisi okulu bırakma derecesine gelmiştir. Olayın üzerinden zaman geçmesine rağmen hala tek başına bir yere gidememektedir. Şikâyetçiyiz cezalandırılmasını istiyoruz" dedi. "OLAYIN TAM GÖRÜNTÜSÜNÜN YER ALDIĞI BİR KAMERA GÖRÜNTÜSÜ YOKTUR" Sanık Ali K.,'nın Avukatı Ali Haydar Karaca savunmasında, "Biz dosya kapsamında suçun yasal unsurlarının oluşmadığını düşünüyoruz. Mağdurun hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasındaki beyanlarından sanığın özel bölgelerine dokunmadığını söylemiştir. Dolayısıyla cinsel taciz suçu kapsamında olay kalmaktadır. Mağdurun beyanlarının hepsi doğru olsa dahi sadece cinsel tacizden yargılanması gerekir. Daha öncede dosya görevsizlik kararıyla asliye cezaya gönderilmiştir. Suçun yasal unsurları oluşmamıştır. Olay asansörde gerçekleşmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları da oluşmamıştır. Olayın tam görüntüsünün yer aldığı bir kamera görüntüsü yoktur. Mağdurun beyanlarının kendi içerisinde çeliştiği görülmektedir. Müvekkil 10 aydır tutukludur. Biz tahliyesini ve beraatini istiyoruz" diye konuştu. Beyanların ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Sanık Ali K. 'silahla tehdit' suçundan 2 yıl, 'cinsel taciz' suçundan ise 9 yıl olmak üzere toplam 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Hamas saldırısı İsrail için son 50 yılın en büyük krizi Haber

Hamas saldırısı İsrail için son 50 yılın en büyük krizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Adaletli bir barışın kaybedeni olmaz" sözünü hatırlatan Pirinççi, Türkiye'nin geçmişten gelen tecrübelerine dayanarak her iki devlet arasında ve bölgede sükunetin sağlanması adına orta vadede yapıcı bir arabuluculuk yapabileceğini söyledi. İsrail ordusu ile Hamas arasında yaşanan çatışmalar 5'inci gününe girdi. Bölgede tansiyon yükselirken, İsrail hükümeti 1973 yılından 50 yıl sonra resmen 'savaş hali' ilan etti. Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Akademi Direktörü Prof. Dr. Ferhat Pirinççi yaşanan olaylar hakkında yaptığı değerlendirmede Hamas'ın uzun bir süre üzerinde durduğu planı uyguladığını ve İsrail'in hazırlıksız yakalanıp panik halinde kararlar aldığına dikkat çekti. "TÜRKİYE’NİN GİRİŞİMLERİ OLABİLİR" Prof. Dr. Pirinççi, Türkiye’nin çevresinde yaşanan Rusya-Ukrayna ve Ermenistan-Azerbaycan savaşlarının ardından patlak veren İsrail-Filistin savaşında bölgede tansiyonu düşürmek istediğini belirtti. Türkiye’nin arabulucu olarak 2 tarafla girişimleri olabileceğini söyleyen Pirinççi, "Türkiye’nin en başından beri savunmuş olduğu şey özellikle dondurulmuş çatışmalar başta olmak üzere, birçok sorunun suhuletle çözülmesi ve dolayısıyla sürdürülebilir bir barışın oluşması. Özellikle Filistin sorunu konusunda Türkiye geçmişte de arabulucu olarak yapıcı bir aktör olarak devreye girmişti. Türkiye’nin girişimleri ile 2008’de Suriye ile İsrail arasında bir barış anlaşması arifesine gelinmişti. Filistin’deki işgal politikası bu anlamda Türkiye’nin itiraz ettiği bir şeydir. Eylül ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Filistin'de 2 devletli çözümden bahsetmişti, taraflara çağrı yapmıştı. Uygulama açısından bakıldığında uluslararası hukuk da bunu gerektiriyor. Bundan sonraki süreçte çevresindeki krizlerle beraber olumsuz etkilenmek istemeyecek. Bu nedenle taraflara itidalli olmaları çağrısında bulundu. Beraberinde Dışişleri Bakanının taraflarla yapmış olduğu bazı görüşmeler var. Kısa vadede hemen değil ama orta vadede Türkiye’nin de yapıcı bir arabulucu olarak en azından bu krizin etkilerinin azaltılması ve bölgedeki tansiyonunun düşmesini sağlaması noktasına bazı girişimleri olabilir, etkin bir rol oynayabilir. Sonraki aşamada ise Filistin sorununda kalıcı çözümün biraz uzağında olduğumuzu düşünüyorum. Bu nedenle Türkiye şu aşamada tansiyonun düşürülmesi ve tekrar o eski sükunetin sağlanması konusunda yardımcı olabilir" şeklinde konuştu. "BU SALDIRI İSRAİL ADINA SON 50 YILIN EN BÜYÜK KRİZİDİR" Savaşın çıkış noktasının İsrail'in Hamas'ı Gazze'de abluka altına alması olduğunu söyleyen Pirinççi, "Son çatışmaların en büyük sebebi Filistin’de sürdürülebilir bir barışın tesis edilmemiş olması" dedi. İsrail’in bölgede sergilediği tutumun Filistin sorununu biraz daha ön plana çıkardığını belirten Pirinççi, "İsrail, Gazze’de Hamas’ın sıkıştırılması ve Hamas’ın uzun yıllar süren ablukasına uluslararası toplumların ses çıkarmaması ile beraber bu politikasını devam ettirebileceğini düşündü. Hamas daha önce yaptığı bazı saldırılar ve operasyonların ardından bu kez çok kapsamlı bir plan yaptı. Hamas ne kadar hazırsa İsrail de o kadar hazırlıksız yakalandığı ortamda saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırı her şeyden önce İsrail güvenlik politikası, savunma politikası açısından en az son 50 yılın krizidir diyebilirim. İsrail’in temelde 2 tane önceliği var. Birincisi eğer bir savaş olacaksa bu savaşı düşman topraklarına yığmak. İkincisi de karşı tarafa o kadar ağır bir bedel ödetmek ki bu ağır bedel karşısında bir daha böyle bir saldırıya maruz kalmamak. Geçmişte baktığımızda 2 asker için Lübnan’ı işgal ettiğini biliyoruz. Bu kez Hamas çok farklı yönlerden öyle farklı bir saldırı yaptı ki İsrail’in 1973 savaşında karşı karşıya kalamadığı kadar büyük bir krizle karşı karşıya kalmasına sebep oldu. Aradan geçen 2 günde her ne kadar Gazze’ye 500’den fazla hava saldırısı gerçekleştirmiş, Gazze’de 500’e yakın Filistinli şehit edilmiş olsa da İsrail hala şokta. Bu şoku atlatmasının ardından bir hasar kontrolü ardından Hamas’a karşı verilecek cevabı bulmaya çalışacak. Muhtemelen bu cevap çok ağır bir cevap olacak. Bu da bölgede yeni krizlerin ortaya çıkmasına, mevcut krizin çok daha büyüyerek bütün bölgeyi etkilemesi potansiyelini içeriyor" ifadelerine yer verdi. "HİZBULLAH’IN DEVREYE GİRME İHTİMALİ VAR" Hamas militanlarının Gazze’ye yapılacak herhangi bir saldırı ihtimaline karşı İsrail vatandaşlarını Gazze’de rehin aldığını söyleyen Pirinççi, İsrail’in Gazze’ye muhtemel bir kara operasyonu sonrası Hizbullah’ın da savaşa dahil olma ihtimali olduğuna dikkat çekti. Hizbullah’ın müdahale ihtimali sonrası bölgede yaşanan olayların daha büyük boyutlara ulaşabileceğini ifade eden Pirinççi, "İsrail’in normal şartlar altında yoğun bir seferberliğe gitmesi çok zor. İsrail’in temel savunma politikalarının bir tanesi savaşı olabildiğince kısa sürdürmek. İsrail tarafından savaş ilan edildi, bunun için on binlerce kişi seferber etti. Yedekleri göreve çağırdı. Bu yedeklerle normal şartlar altında İsrail’in sivil hayatında ekonomisine etkin kişiler. İsrail’in böylesine yoğun bir seferberliği kısa sürede bitirmek zorunda olduğunu kendisi de biliyor. Hamas geçmiştekilerin tersine birkaç tane füze atıp sonrasında İsrail’in karşılık vermesiyle değil çok sayıda İsrailliyi öldürmesi, çok sayıda askeri öldürmesi ve beraberinde rehin alması söz konusu. Rehine olarak binden fazla kişiden bahsediliyor, bu da İsrail’in operasyonunu zora sokacak bir şey. Çatışmaların 3. gününde Gazze’den hala İsrail’e giden roketler var. Bu roketler hedefini vursa da vurmasa da oluşturduğu siren sesleri psikolojik bir harp taktiğidir ve İsrail’in toplumsal direncini düşüren bir özelliktir. Bir an evvel İsrail buna bir çözüm bulmak zorunda. En ideal çözüm tarafların bir an önce masaya oturup ateşi kesip, esir takası ve belki ardından barış görüşmelerine gidilmesi. En ideal çözüm budur. Ama İsrail böyle bir şey önerirse çok daha fazla açık verebileceğini düşündüğünden muhtemelen çok ağır bir karşılık vermek isteyecektir. Bu karşılığın bazı riskleri var. Her şeyden önce şu an Batı Şeria’da aktif olmamış Filistinli gruplar var. Gazze’deki Hamas’ın saldırısına tam destek anlamında sokağa çıkmamış olan Filistinliler var, bunların sokağa çıkma ihtimali var. Bu grupların çatışmalara müdahil olma ihtimali var. İsrail’in kendi içinde yaşayan Filistinli Araplar var. Bu Filistinli Araplar da birkaç sene önce İsrail’in bazı uygulamaları yüzünden doğrudan Yahudi yerleşimcilerle çatışmaları söz konusu olmuştu, böyle bir risk var. İsrail’in Gazze’ye kara operasyonu yaparsa Hizbullah’ın devreye girme ihtimali var ki bu da artık meseleyi Filistin’in ötesine taşır. Hizbullah’ın devreye girmesi Suriye’deki iç savaşta bazı tarafların buraya yönelmesi ihtimali var. Dolayısıyla bölgenin istikrarı açısından çok riskli bir gelecek bizi bekliyor. Ama en ideal çözüm, bir daha belirtmek isterim ki Hamas’la İsrail’in masaya oturması, başta esir ve rehinelerin takası olmak üzere İsrail hapiste tuttuğu yüzlerce gencin karşılığında Hamas’ın esir aldığı kişilerin takası noktasında, sonrası geçici bir ateşkes ve beklide barışı getirecek adımların atılması olabilir. Barış sürecinde sona ulaşabilir miyiz emin değilim ama Hamas ile İsrail arasında uzlaşma olması şart. Aksi takdirde bölgede çok daha ciddi krizler ortaya çıkabilir" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.