Hava Durumu

#Adalet Bakanı

Yeni Marmara Gazetesi - Adalet Bakanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Adalet Bakanı Tunç:  "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı" Haber

Adalet Bakanı Tunç: "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, darbe anayasasında vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik önemli yapısal reformları gerçekleştirdiklerini belirterek, Türkiye'nin yeni bir anayasayı hak ettiğini söyledi.   AK Parti Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi 100. Yıl Mahallesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kongreye Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti milletvekilleri Cem Şahin, Ali Keskinkılıç, Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ve teşkilat mensupları katıldı.  Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan kongrenin açılışında konuşan Bakan Tunç, AK Parti'nin yüksek standartlı demokrasi için mücadele ettiğini belirterek, "Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, sosyal politikalara varıncaya kadar her alanda insanımız güçlü olsun diye çalıştık. İnsan güçlü olacak ki aile güçlü olsun. Aile güçlü olacak ki toplum güçlü olsun. Ülkemizin fiziki kalkınmasını sağlarken altyapısıyla üstyapısıyla yatırımlarla her bir yeri donatılırken diğer yandan da yüksek standartlı bir demokrasi için mücadele ettik. Bu ülkede bir daha darbe olmasın diye bu ülkenin önü bir daha muhtıralarla kesilmesin diye bu ülke kısır siyasi tartışmalardan kurtulsun diye çok önemli reformlara imza attık. Sayısız reformlar yaptık. Sessiz devrim diyebiliriz biz buna" dedi.  "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı"  "Gerek mevzuatımız temel kanunlarımızın tamamını değiştirirken, anayasamızda da temel hak ve özgürlükleri güçlendiren düzenlemeleri hayata geçirdik" diyen Tunç, "Kadın haklarının, çocukların korunmasıyla ilgili düzenlemeleri anayasal güvenceleri bu dönemde anayasamızda sizlerin onayıyla yerlerini aldı. Yine anayasamızda yapısal reformlar yaptık. Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısı Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, yani bunların oturma düzenleri bile demokratik hukuk devleti ilkesine uygun değildi. Hatırlayalım tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkesiyle uyarlandı. 'Darbeciler yargılanamaz, sıkıyönetim ilan edilebilir' diye bir madde vardı anayasada. Bunlar milletimizin desteğiyle değişti. Anayasamızı daha demokratik hale getirmek için çalıştık. Hedefimiz topyekun yeni demokratik bir anayasa yapmaktı. Darbe anayasasından kurtulmaktı ama bu süreç içerisinde darbe anayasasından kurtulamadık. Darbe anayasasında vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşabilmesi için önemli yapısal reformları da gerçekleştirdik. Bunu da küçümsememek gerekir" ifadelerini kullandı.  Türkiye'nin yeni bir anayasayı hak ettiğinin altını çizen Tunç, "Bunca değişikliğe rağmen tabii ki madde sayısı kadar yapılan değişiklik, anayasanın maddeleri arasındaki uyumu da zorlaştırdı ve bu maddelerin yorumlanması gerek yüksek yargı makamlarımızca gerek farklı kişilerle farklı yorumlanması da farklı tartışmalara neden olabildi ve olabiliyor. Gelecekte de bu tartışmalar olabilir. O nedenle yeni demokratik, sivil katılımcı bir anayasa diyoruz. Bu ülkenin fertlerinin her birinin hiçbir ayrıma tabi tutulmadan, herkesin kendini içinde bulunduğu, her görüşün temsil edildiği, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren, devletin görevlilerine daha da netleştiren bir toplum sözleşmesini yapabilir bu ülke. Bu konuda uzlaşabiliriz. Uzlaştığımızda da millete olan borcumuzu yerine getiririz. Kim bu uzlaşmaya yaklaşırsa milletten takdir toplar. Kim 'biz uzlaşmıyoruz, biz yanaşmıyoruz, masaya oturmuyoruz' derse milletten eleştiri alır. O nedenle inşallah 28. dönem parlamentosunda bu uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı'na başladığımız şu anlamlı dönemde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu anlamlı dönemde demokratik, sivil katılımcı bir anayasayla yolumuza devam edelim. Hem temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi hem de istikrarlı kalkınma hamlelerine devam edilmesi noktasındaki kararlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz" diye konuştu.  İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği katliama da tepki gösteren Tunç, şunları söyledi:  "Hepimizi derinden yaralayan 7 Ekim'den bu yana Filistin'de, Gazze'de bir soykırım suçu işleniyor. 45 bin Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Çocuklar katlediliyor. Dünyanın süper gücü dediğimiz devletler hiç utanmadan sıkılmadan orada savunma hakkından bahsedebiliyor. Kadınlar katlediliyor. Kadın hakları diyenler, çocuklar katlediliyor çocuk hakları diye örgüt kuranların, sözleşmeler yapanların hiç sesi çıkmıyor maalesef. Orada sadece 7 Ekim'den bu yana değil bir asırdan bu yana bir zulüm var. 400 yıldan bu yana Osmanlı hâkimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin topraklarında işte bir asır önce siyonizm kongresi sonrası bir Yahudi devleti kurma fikrinin ardından orada bir işgal süreci başladı ve oradaki halkın Filistinlilerin toprakları işgal ede ede küçücük topraklara sığdırıldı oranın insanları. Bir soykırıma tabi tutuldu göçe zorlandılar."  "Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık"  Birleşmiş Milletler'in bu süreç içerisinde yüzyıldan bu yana sayısız kararlarının bulunduğunu aktaran Tunç, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararları var. 'İşgal ettiğiniz topraklardan çekilin' diye kararlar var ama bu kararların hiçbirisine İsrail maalesef uymadı. Bir devlet gibi değil adeta bir işgalci terör devleti gibi hareket etti. 7 Ekim'den bu yana da soykırımcı İsrail olarak tarihe geçti. 7 Ekim'den bu yana Türkiye olarak oradaki akan kanın durdurulmasıyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız Türkiye olarak büyük bir mücadele verdik. İnsani yardımlarımızı kesmedik. Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık. Birleşmiş Milletler köprüsü dahil olmak üzere her platformda bölge ve dünya liderleriyle Cumhurbaşkanımız oradaki akan kanın durması konusunda hep mücadelesini sürdürdü" şeklinde konuştu.  "Birleşmiş Milletler'in yapısı dünyanın ve insanlığın sorunlarına cevap veremiyor"  Birleşmiş Milletler'in görevini yerine getiremediğini anlatan Tunç, "Avrupa olarak siz nasıl soykırıma evet diyebilirsiniz. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin bütün maddeleri, unsurları İsrail tarafından ihlal edildi. Uluslararası Adalet Divanı karar verdi. 'Burada soykırım var' dedi. Tedbir kararları verdi. 'Ateşkes olması lazım. İnsani yardımların engellenmemesi gerekir' dedi. Mahkemenin kararını uygulayan yok. Kim uygulayacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uygulayacak. Uyguluyor mu? Hayır. Birleşmiş Milletler'in yapısı bu kararları uygulamaya elverişli değil. Öyle bir kurgu yapılmış ki orada bir oyla veto edildiğinde karar çıkmıyor. Amerika Birleşik Devletleri 'hayır' dediğinde o 5 Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar geçersiz. Böyle bir adalet olabilir mi? Böyle bir dünya düzeninde huzur olabilir mi? İşte Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler'in yapısı uluslararası kuruluşlar, dünyanın sorunlarına, insanlığın sorunlarına cevap veremiyor" ifadelerine yer verdi.  "Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız"  Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milli birlik ve beraberlik içerisinde inşallah yolumuza devam ettiğimizde Türkiye'yi daha güçlü kılacağız ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inşallah önümüzde 3.5-4 yıllık bir icraat süresi var. Seçimsiz geçecek bir süre var. Hem belediyelerimiz için hem de hükümetimiz için bu süreyi çok iyi değerlendireceğiz ve Türkiye'yi adalet başta olmak üzere huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız."  Son zamanlarda meydana gelen ve toplumu huzursuz eden hususların önlenmesiyle ilgili olarak tedbirlerin de alınmaya devam ettiğini kaydeden Tunç, "Kadının şiddetten korunması, çocukların her türlü istismardan korunması bizim önceliğimiz. Her türlü kötülükten ülkemizi uzak tutmanın gayreti içerisinde yargısı, yürütmesi, yasaması ile inşallah bu başarıyı hep beraber sağlayacağız. Aldığımız tedbirler var. Özellikle suçun önlenmesi, suçlunun ıslahı ve yaptırımların artırılması ve bu anlamda ceza kanunlarımızda ve infaz kanunlarımızda eleştiri konusu olan hususları ortadan kaldırmaya yönelik yargı reformu strateji belgesiyle ilgili şu anda son aşamadayız. Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra inşallah orada yasamayı ilgilendiren özellikle toplumda huzursuzluğa yol açan suçlar bakımından bu suçları önlemeye yönelik birtakım yasal düzenlemeleri milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler anlamında hem yasama hem yürütme idari uygulamaları hızlı bir şekilde hayata getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Milletimizin huzurunu güvenliğini en önde tutuyoruz. Adaleti en önde tutuyoruz ve adaletle beraber kalkınmayı, istikrarlı kalkınma hamleleriyle milletimizin refahını daha da arttırmanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu. 

Adalet Bakanı Tunç:"Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz" Haber

Adalet Bakanı Tunç:"Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Yenidoğan çetesiyle ilgili 22 kişi tutuklandı, soruşturma sürüyor” dedi.  Tunç, Karabük’te katıldığı AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı kongresi sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.   Bakan Tunç, 'Yenidoğan çetesi' soruşturmasının derinleştirildiğini vurgularken, "CİMER’e yapılan başvuru ile 1 yıllık araştırma neticesinde yapılan soruşturma kapsamında 47 kişi gözaltına alındı. Toplamda 22 kişi tutuklandı. Bebeklerin ölümüne müsaade etmeyiz" dedi.  “22 kişi tutuklandı”  Bakan Tunç, sürecin 2023 yılının 27 Mart tarihinde CİMER'e bir vatandaşın ihbarıyla başlayan bir süreç olduğunu hatıralatarak, “İstanbul'daki bazı özel hastanelerde yenidoğan yoğun bakım üniteleriyle ilgili bir şikayet oldu. İstanbul'daki bazı hastanelerde, özel hastanelerde yenidoğan yoğun bakım üniteleriyle ilgili olarak bir şikayet meydana geldi. Özellikle yeni doğan bakım ünitelerinin işletilmesiyle ilgili maddi çıkar sağlandığını ve ihmal suretiyle bebeklerin ölümüne neden olunduğuna ilişkin ihbarlar neticesinde bir soruşturma başlatıldı. Hem bunu Sağlık Bakanlığımız, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne ilettikten sonra İl Sağlık Müdürlüğümüz de gecikmeksizin hem idari soruşturma başlattı hem de adli soruşturma olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Kolluk güçlerimiz, mali şube birtakım araştırmalar yaptıktan sonra soruşturma derinleştirildi. Yani konunun hem maddi menfaat sağlama hem de bebeklerin ihmal suretiyle ölümüne neden olma bakımından soruşturma derinleştirildi. Bu süreç içerisinde tabii teknik takipler, dinleme ceza mahkemesi kanunumuzun 135 ve 140 maddeleri çerçevesi içerisinde deliller toplandı. Tabii bu deliller toplanırken savcılığımız sağlık müdürlüğüyle de irtibatta oldu. Soruşturma gizli ama bebeklerle ilgili bir risk ortaya çıktığında da bu hemen ilgili sağlık müdürlüğüne bildirilerek onların korunması, onların hayata tutunmasıyla ilgili olarak da titiz davranıldı. Bu anlamda tespit edilen suç kayıtları ve teşkil edilen suçlar bakımından, suçlular bakımından yaklaşık 1 yıllık bir araştırma ve soruşturmanın neticesinde 26 Nisan 2024 tarihinde soruşturma kapsamında 47 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 4 doktor, 18 hemşire, 112 personelleri, hasta görevlileri ve hastane görevlileri de var. Toplamda 47 gözaltı oldu ve 22 kişi tutuklanmıştı. 11 doktor olmak üzere 25 kişi hakkında da adli kontrol kararı verildi. O günden bu yana iddianameyle ilgili hazırlıklar devam etti ve bu süreç içerisinde iddianame hazırlığı tamamlandıktan sonra da iddianame Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma. Bakırköy Ağır Ceza mahkemesine iddianame sunulmuş durumda” diye konuştu.  "Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz"  Soruşturmayı yürüten savcıyla ilgili olarak kamuoyuna yansıyan bir tehdit durumu olduğunu da aktaran Bakan Tunç, “Onunla ilgili de ayrıca soruşturma açıldı. Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz. Yargı mensuplarımız, yargı bağımsızlığı tarafsızlığı çerçevesi içerisinde görevlerini yaparlar. Görevlerini ifa ederken hiçbir kimseden çekinmezler. O nedenle o kapsamda da özellikle yargı görevini etkilemeye yönelik ve savcımızı tehdide yönelik, soruşturmayı yürüten savcıyı tehdide yönelik kişiler hakkında da bir soruşturma başlatıldı, O soruşturmada devam ediyor. Mahkeme iddianameyi değerlendirme aşamasında. Değerlendirdikten sonra iddianamedeki iddialar, kişiler, yargılanan yargılanması istenilen kişiler kamuoyu tarafından görülmüş olacak. Ama şu anda bekleyeceğiz. İddiaların neler olduğu, suç kayıtlarının neler olduğu ve delillerin neler olduğunu elbette ki mahkemeyi iddianameyi kabul ettikten sonra görebileceğiz. Özellikle ben bir baba olarak şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir zaman gerek kamu hastanelerinde gerek özel hastanelerde bebeklerin ölümüne müsaade etmez. Bu anlamdaki kararlılığımızı sürdürmeye devam ederiz. Başından beri bunu devam ettirdik ve bundan sonra da edeceğiz. Özellikle maddi menfaat uğruna unvanları ne olursa olsun ister doktor olsun. Bunlar eğer bebeklere yönelik böyle bir ihmal suretiyle de olsa sadece maddi menfaat için bu tür çıkar sağlamaya yönelik bir durum söz konusuysa bunun hem idari soruşturmasını sonuna kadar yaparız. Hem de yargı o suçu işleyenlerle ilgili gerekli soruşturmayı yapar ve yargı önüne koyar” dedi.  "Cumhurbaşkanı Erdoğan "Gerek idari, gerek adli ne gerekiyorsa yapılması konusundaki kesin kararlılığını ifade etti"  Dün Dolmabahçe'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sağlık Bakanıyla birlikte kendilerini kabul ettiğini de anlatan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu soruşturmanın, titizlikle devam etmesini ve varsa sorumluların bu konuda bebeklerin ölümüne yol açan bir durum söz konusuysa gerek idari, gerek adli ne gerekiyorsa yapılması konusundaki kesin kararlılığını ifade etti. Bu kişilerin yargı huzurunda hesap vermelerini istedi. Bu anlamda da zaten süreç devam ediyor. Önümüzdeki günlerde Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu konudaki iddianame değerlendirme hususunu hep beraber takip edeceğiz. İddianame kabul edildikten sonra da gizlilik ortadan kalkacak ve kamuoyu bu iddialarla ilgili olarak suçlamaları ve suçlanan kişileri de görmüş olacak. Temennimiz bu sürecin hızlı bir şekilde sonuçlanması ve yargı sürecinde de varsa sorumluların hesap vermesi bu konudaki kararlılığımızdan kesinlikle zerre kadar taviz vermeyiz” diye kaydetti. 

Dünyanın En Büyük Adliyesi Yapılıyor Haber

Dünyanın En Büyük Adliyesi Yapılıyor

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temeli atılacak Ankara Adalet Sarayı’nın, modern yapısı ve çevre dostu teknolojileriyle Türkiye’de yargı hizmetlerinde yeni bir dönemin kapısını açacağını belirterek, “Ankara Adalet Sarayı, sadece bir bina olmanın ötesinde, yargı hizmetlerinde kaliteyi ve erişilebilirliği artıracak, vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştıracak bir merkez olacaktır” dedi.   Adalet Bakanı Tunç, Ankara’da projesi ve zemin çalışmaları tamamlanan yeni Adalet Sarayı'nın temellerinin 19 Eylül Perşembe günü düzenlenecek törenle atılacağını belirtti. Yeni Adalet Sarayı ile mevcutta 6 ayrı binada sürdürülen yargı hizmetlerinin tek çatı altında toplanacağını ifade eden Bakan Tunç, projenin Ankara'daki yargı hizmetlerinin daha etkin şekilde yürütülebilmesi açısından çok önemli bir adım olduğunu dile getirdi.  Bakan Tunç, yargı hizmetlerinin Ankara’nın farklı noktalarında dağınık vaziyette bulunmasının hem hakim, savcılar ve avukatlar açısından hem de vatandaşlar açısından zorluğa neden olduğunu belirterek, “Yenimahalle'de inşa edilecek adalet sarayımızla yargı hizmetlerimiz daha kaliteli ve etkin bir şekilde vatandaşlarımıza sunulmuş" dedi.  ‘Yatay mimariyle Dünya’nın en büyüğü’  Bakan Tunç, yeni Ankara Adalet Sarayının toplamda 745 bin 900 metrekare kapalı alanıyla dünyanın en büyük adalet sarayı olacağını kaydetti. Yüksek katlı bloklar yerine yatay mimariyle inşa edilecek binada doğal havalandırma ve aydınlatmadan üst düzeyde faydalanılacağını ifade eden Tunç, şöyle devam etti:  “Çatılarda tasarlanan güneş panelleri ile yenilenebilir enerjiyi kullanacak yeni adalet sarayımız yeşil bina olarak tasarlanmıştır. Bu büyük proje, yargı hizmetlerinin hem vatandaşlarımız hem de yargı mensuplarımız için daha hızlı ve etkin sunulmasını sağlayacak. Ankara Adalet Sarayı, sadece bir bina olmanın ötesinde, yargı hizmetlerinde kaliteyi ve erişilebilirliği artıracak, vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştıracak bir merkez olacaktır. Modern teknoloji ve çevre dostu uygulamalarla donatılan bu yeni yapı, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlandı. Yatay mimari anlayışı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması, hem sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlayacak hem de vatandaşlarımıza ferah ve konforlu bir adalet hizmeti sunacaktır. Ankara Adalet Sarayı, modern yapısı ve çevre dostu teknolojileriyle ülkemizin yargı hizmetleri anlamında yeni bir dönemin kapısını açacaktır.”  Bakan Tunç, yeni binada bin 382 Hakim ve Cumhuriyet Savcısı odası, 588 duruşma salonu, 4 bin 180 araçlık otopark ve 610 kişilik konferans salonunun yer alacağını ifade etti. Yeni Ankara Adalet Sarayı’nın temelini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile birlikte atacaklarını belirten Bakan Tunç, inşaatın 3 yılda tamamlanacağını söyledi. 

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz” Haber

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) Yargı Dışı ve İnfazlar Özel Raportörü‘nün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz” dedi.   ‘Türkiye'de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi'nin kapanış konferansı Ankara'daki bir otelde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan konferans açılış konuşmalarıyla devam etti. Konferansa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanı sıra Avrupa Konseyi Departmanı Başkanı Schnutz Dürr, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinkas, bürokratlar hakimler, savcılar ve davetliler katıldı.  Yargı Reformu Strateji Belgesi Eylül sonunda açıklanacak  Programın açılışında konuşan Bakan Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi için 1 yıldır uzun bir çalışma gerçekleştirildiğini belirtti. Yargı Reformu Strateji Belgesi için bütün tarafların görüşlerinin alındığının şimdi de vatandaşların görüşlerinin internet sitesi üzerinden alınmaya başlandığını dile getiren Bakan Tunç, “Geniş bir çalışma gerçekleşti. Geçmişte yapılan çalışmalar yine bu şekilde Avrupa Birliği projeleri kapsamında düzenlenen konferans ve seminerlerde dile getirilen hususlar çıktılar yargı reformu strateji belgemizde değerlendirilerek yerlerini buldu. Hedefimiz vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en etkin bir şekilde yararlanabilmesini sağlamak gecikmeden adaletin tecellisini sağlamak. Bu konuda da yargı teşkilatımıza gayretleri içinde teşekkür ediyoruz. Eylül sonu gibi Yargı Reformu Strateji Belgemiz açıklandıktan sonra orada yasamayı ilgilendiren hedefler olacak. İdari uygulamaları gerektiren hedefler olacak. 2024 ve 2028 yıllarını kapsayacak olan belgemizi hayata geçirmek için de sizlerle beraber yargı teşkilatımızla beraber milletimiz için fedakarca çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda” 7 Ekim tarihinden bugüne kadar Gazze'de bir soykırım suçu işlendiğini dile getiren Tunç, 40 binden fazla insanın şehit edildiğine dikkat çekti. 6 Eylül'de Ayşenur Ezgi Eygi'nin Filistinlilerin insan haklarını dünyaya duyurmak için gerçekleştirdiği barışçıl gösteride İsrailli askerler tarafından başından vurularak şehit edildiğini hatırlatan Tunç, “Hem bizim vatandaşımız hem de Amerikan vatandaşı çifte vatandaş. Ayşenur kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Yakınlarına, ailesine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. İsrail saldırılarnı buradan bir kez daha lanetliyorum. Ayşenur'un hakkını hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Biz öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız vatandaşımızın orada hukuksuzca bir terör saldırısına İsrailli saldırganların saldırısıyla şehit olmasına kayıtsız kalamazdık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) yargı dışı ve infazlar özel raportörünün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Ve daha sonra bu raporun Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine İsrail aleyhinde uluslararası adalet divanında devam eden soykırım davasına, yine uluslararası ceza mahkemesinde devam eden soruşturmaya bu raporun dahil edilmesiyle ilgili çalışmalarımızı da sürdüreceğiz” diye konuştu.  Program hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından son buldu. Tunç program çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Yeni Anayasa İçin Meclisteki Partilere Uzlaşma Çağrısı Yaptı Haber

Yeni Anayasa İçin Meclisteki Partilere Uzlaşma Çağrısı Yaptı

Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesine gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni anayasa için mecliste uzlaşma çağrısı yaptı.  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç çeşitli ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Tekirdağ'a geldi. Bakan Tunç, AK Parti'nin Türkiye Buluşmaları çevresinde Tekirdağ'da programa katıldı. Bakan Tunç, yeni anayasa için meclisteki partilere uzlaşma çağrısı yaptı.  Bakan Tunç açıklamasında, “Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla o sessiz devrim sayılan reformlarla hak arama yollarını daha da genişlettik. Hakimler Savcılar Kurumu'nun yapısı, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı tüm bunları demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hale getirdik. Darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı anayasamızda. Çıkardık milletimizin desteğiyle. Gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir diye bir madde vardı anayasamızda. Demokratik bir devlette gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir diye evet darbecilerin yazdığı anayasada bu vardı. Milletimizin onayına geldik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek o koalisyonlar dönemini sona erdirdik. İstikrarsızlığa son verdik. Halkın doğrudan doğruya yürütmeyi de yasamayı da belirlediği bir demokratik sisteme, cumhuriyetimizi güçlendiren bir sisteme adım atmış olduk. Yine anayasamızda gerçekleştirdiğimiz kamu denetçiliğinin kurulması gibi vatandaşlarımızın kamu ile ilişkilerinde onların sözcüsü olacak, onun hakkını savunabilecek, başvurabileceği bir mekanizmaya oluşturduk. Kişisel verilerin korunması gibi özel hayatın korunmasını sağlayan önemli yapısal dönüşümleri hayata geçirdik. Bilgi edilme hakkından tutun anayasa mahkemesine bilinçsel başvuru hakkına varıncaya kadar çok sayıda düzenlemeyi milletimiz için hayata geçirdik. Temel hak ve özgürlükler alanında kadın haklarıyla ilgili çocukların korunmasıyla ilgili bunların hem anayasal düzenlemeler hem de uygulamalarla ilgili çok önemli mesafeler aldık. Temel hak ve özgürlükler noktasında tavizsiz tutumumuzu sürdürmeye ülkemizin demokrasi standardını daha da yükseltmeye, hukuk devleti ilkesini, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesini daha da güçlendirmeye o vesayetçi anlayışa hiçbir zaman fırsat vermemeye devam edeceğiz. Bu anayasanın yapılması da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde partilerimizin uzlaşmasıyla inşallah mümkün olacak. Burada uzlaşmaya yanaşanlara milletimiz evet takdir edecektir ama uzlaşmaya yanaşmayanlarla ilgili olarak da önüne gelen ilk sandıkta cevabını verecektir. Bizim temennimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir uzlaşmanın sağlanması. Türkiye'nin demokratik, yeni, sivil, katılımcı bir anayasaya, bir toplum sözleşmesine sahip olması. Anayasamız bizim bir toplum sözleşmesi değil. Bir darbe sonrası darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa. Sadece darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile değişmesi için tek sebep, yeter sebep. Bu anayasada biraz önce bahsettiğim o reform sayılan değişikliklere rağmen vesayetçilik tamamen ortadan kalktı mı? Bunu söylemek mümkün değil. 184 kez değişikliğe uğrayan yüz yetmiş yedi maddesi var. Madde sayısından fazla değişikliğe uğrayan bir anayasayla yolumuza devam ediyoruz. Biz darbecilerin yazdığı bir anayasa değil de milletin temsilcilerinin mecliste uzlaşarak bir toplumsal sözleşme hüviyetinde yeni bir anayasayı yapmak milletimize olan borcumuzdur” dedi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.