Hava Durumu

#Adalet Bakanı

Yeni Marmara Gazetesi - Adalet Bakanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Zararlı sitelerden çocukları korumamız lazım” Haber

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Zararlı sitelerden çocukları korumamız lazım”

Eskişehir'de açılan ve Türkiye'de 3'üncü olma özelliği taşıyan Çocuk Adliye Merkezi'nin açılış töreninde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Çocuklarla yetişkinlerin aynı ortamda yargılanması doğru olmayan bir şeydi” dedi.   Ülke genelinde suç mağduru olan ve suça sürüklenen çocukların yargılanacağı Çocuk Adliye Merkezlerinin açılışları devam ediyor. İlki Erzurum'da, ikincisi Bursa'da açılan Çocuk Adliye Merkezi'nin üçüncüsü, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un katılımıyla Eskişehir'de açıldı.  “Çocuklarla yetişkinlerin aynı ortamda yargılanması doğru olmayan bir şeydi”  Törende yaptığı konuşmada, çocuklar ile yetişkinlerin aynı çatı altında yargılanmasının veya yargılanmaya tabi tutulmasının yanlış olduğunu belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Çocuklarımız özellikle geleceğimizin teminatı olan yavrularımızın adli süreçlerde yıpranmaması lazım. Yetişkinlerle onların aynı ortamda yargılanması, yargılanmaya tabi tutulması, gerek suça sürüklenen çocuk olarak gerekse tanık olarak gerekse suç mağduru çocuk olarak büyüklerin yargılandığı salonlarda, adliyelerde, aynı ortamlarda bulunması bir kere yargılama açısından doğru olmayan bir şeydi. Bu çerçevede 2005 yılında çıkarılan Çocuk Koruma Kanunu ve sonrasında imzaladığımız çok sayıda uluslararası sözleşme çocuk haklarıyla ilgili olarak ve sonrasında hayata geçirdiğimiz ikinci mevzuatlar ve yönetmeliklerle beraber çocuk yargılamasıyla ilgili önemli mesafeler aldı. Bu konuda çocuk adalet merkezlerinin özellikle başta nüfusu fazla olan dosya sayısı fazla olan büyükşehirlerimizden başlayarak bütün ülke geneline yaygınlaştırmanın gayreti içerisindeyiz. Çünkü çocuklarımız masumiyetin timsali. Onlar tehlikelere karşı en savunmasız kişiler. Onlar bizim göz bebeğimiz. Çevresindeki tehlikelere karşı en savunmasız olan bu kişileri her alanda korumak zorundayız” dedi.  “Çocuk mahkemesi sayısını 85'e, çocuk ağır ceza mahkemesi sayısını da 15'e çıkarttık”  Çocukların korunması için anayasal ve mevzuat çalışmalarının devam ettiğini belirten Bakan Tunç, “Çocukların korunması konusunda çocuk haklarının güçlendirilmesi ve teminat altına alınması konusunda çok şey yapmamız gerekiyordu ve bu çerçevede de geçtiğimiz 22 yıl boyunca da çok önemli anayasal ve yasal mevzuat düzenlemelerini hayata geçirdik. Bunlardan en önemlisi anayasamızın 10'uncu maddesindeki değişiklikti. Anayasamızın onuncu maddesi sadece ailenin korunması başlığını taşıyordu. Anayasanın onuncu maddesinde milletimizin onayıyla gerçekleştirdiğimiz değişiklikle ‘Ailenin korunması ve çocuk hakları' şeklinde başlığı değiştirdik. Madde metnine de çocukların her türlü istismardan korunması, ihmal, cinsel istismar, duygusal istismar, fiziksel istismar, tüm tehlikelerden korunmasıyla ilgili olarak devletin asli görevler arasında bunun sayılmasını sağladık ve bunu anayasal güvenceye kavuşturduk. Yine çocuklarımızın adli süreçlerde yıpranmamasıyla ilgili olarak başta 2005 yılında hayata geçirdiğimiz Çocuk Koruma Kanunu çerçevesi içerisinde de önemli uygulamaları hayata geçirdik. Yine çocuk mahkemelerinin kurulması yakın zamanda sağlandı. Çocuk mahkemesi sayısı bugün 85, çocuk ağır ceza mahkemesi sayısı da 15'e çıktı” diye belirtti.  “Zararlı sitelerden çocuklar korumamız lazım”  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, içinde bulunduğumuz internet çağında çocukların zararlı sitelerden ve alışkanlıklardan korunması için yapılan çalışmaların devam ettiğini belirtti. Bakan Tunç, “Çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan korumak önemli. Dijital çağdayız, internet çağındayız. Özellikle sanal bahis, kumar gibi yasa dışı kumar gibi tüm bu kötülüklerden çocuklarımızı uzak tutmamız gerekiyor. Bu konuda da alacağımız tedbirler var. Almakta olduğumuz tedbirler var. Özellikle zararlı sitelerden çocuklar korumamız lazım. Onların zararlı sitelere girmemelerini sağlayabilmemiz lazım. Çocuk istismarına yönelik, çocuğu şiddete, teşvike yönelik zararlı internet sitelerinin kapatılması konusundaki kararlılığımızı da sürdürüyoruz. Bunların örneklerini sizler zaman zaman görüyorsunuz. Bunları kapatmakta hiç geri durmayacağız. Bizim için çocuklarımız esastır. Onların her türlü kötülükten korunması bizim için en önde gelen vazifedir. Uyuşturucuyla mücadelede de yine çocukların uyuşturucudan korunması, özellikle okul çevrelerinde uyuşturucu satılmasının önlenmesiyle ilgili olarak gerek ceza mevzuatımızda ağırlaştırıcı sebepler ve önleyici tedbirlere ilişkin uygulamaları da hayata geçirdik, geçirmeye de devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.  “Çocukların cezaevinden çıktıktan sonra bir daha suç işlemeyecek şekilde topluma kazandırılmasını önemsiyoruz”  Cezaevine giren çocukların tahliye edildikten sonra tekrar suç işlememesi ve topluma karışabilmesi için tutuklu ve hükümlü oldukları süreçlerde eğitimlerinin devam ettirilmesi konusunda hassasiyet gösterdiklerini belirten Tunç, “Ceza infaz kurumlarımızda çocuklarımızdan tutuklu olanlar kapalı çocuk cezaevlerinde. Hüküm giyenler de çocuk eğitim evlerinde. Onların ıslahı önemli. Onlar çocuk yaşta suç işlemiş olabilir, suça sürüklenmiş olabilir. Ama onların cezaevinden çıktıktan sonra bir daha suç işlemeyecek şekilde ıslahı ve topluma kazandırılmasını önemsiyoruz. O nedenle cezaevlerimizde okullaşmayı arttırdık. Dün yine yeni bir yargı paketinde buna yönelik düzenlemeler vardı. Hem 9'uncu yargı paketinde, hem dün mecliste yasalaşan kanun teklifinde Çocuk Koruma Kanunu'nda ve çocukların cezaevlerinde eğitim alabilmeleriyle ilgili birtakım yasal düzenlemeleri de hayata geçirdik. 2024 yılında şu ana kadar 892 çocuğumuz okuma yazma kursuna gitmiş, cezaevlerindeki eğitim evlerinde. 2 bin 270 çocuk örgün ve açık öğretime gidiyor. 4 bin 633 çocuk iş ve meslek kurslarına katılmış. Tabii şu anda cezaevlerinde 4 bine yakın çocuğumuz var, 18 yaşından küçük. Bunların hepsi okuyorlar. Meslek sahibi olabilmek için de orada mesleki eğitim merkezlerinde vakitlerini geçiriyorlar. Hedefimiz onlar tahliye olduktan sonra bir daha suç işlememelerini sağlamak” dedi.  “170 adli görüşme odasında 126 bin adli görüşme gerçekleştirildi”  Çocukların ayrı olan anne ve babası tarafından eşya gibi alınıp verilmesinin önüne geçmek için 81 ilde adli görüşme odalarının hazırlandığını söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Diğer yandan özellikle çocuklarımızın hepimizi derinden yaralayan bu icra mahkemelerindeki anne ve babayla kişisel ilişki kurulması sırasında bir eşya gibi alınıp verilmesiyle ilgili sorunu da çözdük. O görüntüleri ortadan kaldırdık. Çocuk görüşme merkezlerinde bunlar artık devletimiz tarafından ücretsiz gerçekleştiriyor. Orada yine uzmanlar eşliğinde bu teslimler ya da kişisel ilişki kurulması sağlanıyor. Yine bu Çocuk Adalet Merkezimizin en alt kasımda da bir çocuk görüşme merkezimiz bulunuyor. O hizmetler burada yapılıyor. Gerek Milli Eğitim Bakanlığımızdan, gerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızdan, rehber öğretmenler, sosyologlar, pedagoglar eşliğinde çocuklar ikna edilerek, anneler, babalar ikna edilerek bu süreçler gerçekleştirilmiş oluyor. Şu ana kadar Çocuk Görüşme Merkezlerinde 3 bin 362 çocuk teslimi ve 33 bin 9 kişisel ilişki sağlanmış. Toplamda 36 bin dosyada 361 bin işlem gerçekleştirilmiş. Suç mağduru çocukların faillerle bir araya gelmemesi önemliydi. Çocuk Adalet Merkezleri öncesinde de adliyelerimizde çocuk görüşme odaları, adli görüşme odaları hem kadınlarımız için hem çocuklarımız için faaliyete geçirdik. Bugün itibariyle 81 ilde 164 adliyemizde 170 adli görüşme odasında 126 bin adli görüşme gerçekleştirilmiş oldu. Ayrıca 81 ilimizde kurduğumuz sayısı 171 olan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerimiz başta çocuklar, kadınlar, engelli ve yaşlı bireyler olmak üzere tüm mağdurların adli süreçte yalnız olmadıklarını hissettiriyorlar. Suç mağdurları müdürlüklere başvurarak adli süreç boyunca bilgilendiriliyorlar. İhtiyaç duydukları hizmetlere yönlendiriliyorlar ve psikososyal destek hizmetlerinden yararlanıyorlar. Özellikle burada kadına şiddet konusunda da kadına şiddetin önlenmesi konusunda da çok hassasız, gerek Adalet Bakanlığımız gerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız bu konuda kadına şiddetin önlenmesi konusundaki kararlılığımızı da sürdürüyoruz” diye konuştu.  “Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü'nde 131 bin 29 ifadeye eşlik edildi”  Çocuklara ve mağdurlara ifade esnasında da psikolojik destek sağlandığını belirten Tunç, “Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinde 2019 uygulama başlamıştı. 509 bin 916 sosyal inceleme raporu bugüne kadar hazırlanmış. 131 bin 29 ifade işlemine eşlik edilerek çocuk ve mağdurlara psikososyal destek sağlanmış ve böylece adaletin kapısı olan adliyenin kapısından giren çocuklarımız ve kadınlarımız adliyede yanında Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinde çalışan uzmanlarımızı görmüş oluyorlar” dedi.  “Çocuk İzlem Merkezleri, devlet üniversitelerinde de yer alacak”  İlk olarak Sağlık Bakanlığı'na bağlı alanlarda oluşturulan Çocuk İzlem Merkezlerinin devlet üniversitelerinde de açılacağını belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şu ifadeleri kullandı:  “Ayrıca suç mağduru olduğundan şüphelenilen çocuklarımızın adli süreçlerde ikinci örselenmelerinin önüne geçmek için de Çocuk İzlem Merkezleri faaliyete geçmişti. Onların hem ifadelerinin alınması hem de muayenelerinin yapılması konusunda Sağlık Bakanlığı bünyesi içerisindeki yerlerde Çocuk İzlem Merkezlerimiz oluşturulmuştu. Şu anda 70 adet Çocuk İzlem Merkezimiz faaliyet gösteriyor. Dün yasalaşan yine kanun teklifinde devlet üniversitelerinin bünyesinde de Çocuk İzlem Merkezlerinin faaliyete geçmesinin de yolu açılmış oldu.”  "Çocuklarımız yalnız olmadıklarını ve devletimizin şefkati elinin her daim yanlarında olduğunu hissedecektir”  Çocuk Adalet Merkezi açılışında konuşan AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez ise “Çocuk Adalet Merkezimizin çocuklarımıza güven verici ve adalete ulaşımı kolaylaştırıcı bir ortam sunmasını bekliyoruz. Anayasamızın 41'inci maddesi gereğince devletimizin çocukların korunması ve üstün yararlarının gözetilmesi sorumluluğu üstlenmiştir. Bu merkez sayesinde suça sürüklenen veya mağdur olan çocuklarımız adalet sistemine güvenle yaklaşabilecek, adliye ortamına girmeden uzman personelimizin rehberliğinde güvenli. Bir ortamda işlemlerini gerçekleştirebilecektir. Merkezimizde çocuklarımızın yaşadıkları olumsuz deneyimlerin etkisini en aza indirmek amacıyla psikologlar, pedagoglar, sosyal hizmet ve diğer meslek mensuplarından uzmanlar destek sağlayacaktır. Böylece çocuklarımız yalnız olmadıklarını ve devletimizin şefkati elinin her daim yanlarında olduğunu hissedecektir” dedi.  “Adalete erişime ihtiyacı bulunan çocuklara ayrı bir özen gösterilmesi gerekmektedir”  Çocukların psikolojik olarak kötü etkilenmemesi için yargılanma alanının özelleştirilmesi gerektiğini belirten Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy da yaptığı açılış konuşmasında, “Sosyal hizmetlerin müdahale alanının odağında yer alan temel gruplardan biri çocuklardır. Kendine has gelişim özellikleri nedeniyle yetişkinlerden farklı gereksinimleri bulunan çocukların hak, özgürlük ve sorumluluk açılarından özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle adli sosyal hizmet bağlamında çocukların adli mekanizmalarla ilişkisini ele alan yeni birimlerin oluşturulması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çocuk Adalet Merkezi, ana amacı çocuğu toplumla bütünleştirerek yeniden mağdur olmasının ya da suç işlemesinin önüne geçmek olan Çocuk Adalet Sistemi'nin önemli bir uygulama sahasıdır. Zorunlu zaman geçirilen kamusal mekânlar, yaşamın öznel ve psikolojik süreçlerinin geçtiği, algı ve deneyimlerin bilince, kişiliğe ve anılara dönüştüğü yerlerdir. Muhataba uygun kamusal mekânlar ve bu mekânlara yüklenen anlamlar, bireyler ve toplum, vatandaşlar ve devlet arasındaki etkileşimin en önemli unsurlarından birisidir. Mekanların algısı kadar psikolojimizde bıraktığı iz de önemlidir. Hukuki süreçlerle karşı karşıya gelen çocuklar, zaman zaman olumsuz etkilenebilmekte ve çocuklar da bu süreç içerisinde seslerini duyurmak konusunda zorluklarla karşılaşabilmektedir. Adalete erişime ihtiyacı bulunan çocuklara ayrı bir özen gösterilmesi gerekmektedir. Çocuklara daha iyi hizmet sunmak için böylesi özel alanlar oluşturmak, çocukları daha çok koruma düşüncesinin sonucudur” ifadelerini kullandı.  Açılış törenine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanı sıra Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İsmail Güneykaya, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Fatih Dönmez, Ayşen Gürcan ve Nebi Hatipoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah, Eskişehir İl Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, AK Parti MKYK Üyesi Ali Demirel, Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın, AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak katıldı. 

Adalet Bakanı Tunç:  Haber

Adalet Bakanı Tunç: "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, darbe anayasasında vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik önemli yapısal reformları gerçekleştirdiklerini belirterek, Türkiye'nin yeni bir anayasayı hak ettiğini söyledi.   AK Parti Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi 100. Yıl Mahallesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kongreye Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti milletvekilleri Cem Şahin, Ali Keskinkılıç, Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ve teşkilat mensupları katıldı.  Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan kongrenin açılışında konuşan Bakan Tunç, AK Parti'nin yüksek standartlı demokrasi için mücadele ettiğini belirterek, "Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, sosyal politikalara varıncaya kadar her alanda insanımız güçlü olsun diye çalıştık. İnsan güçlü olacak ki aile güçlü olsun. Aile güçlü olacak ki toplum güçlü olsun. Ülkemizin fiziki kalkınmasını sağlarken altyapısıyla üstyapısıyla yatırımlarla her bir yeri donatılırken diğer yandan da yüksek standartlı bir demokrasi için mücadele ettik. Bu ülkede bir daha darbe olmasın diye bu ülkenin önü bir daha muhtıralarla kesilmesin diye bu ülke kısır siyasi tartışmalardan kurtulsun diye çok önemli reformlara imza attık. Sayısız reformlar yaptık. Sessiz devrim diyebiliriz biz buna" dedi.  "Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmaktı"  "Gerek mevzuatımız temel kanunlarımızın tamamını değiştirirken, anayasamızda da temel hak ve özgürlükleri güçlendiren düzenlemeleri hayata geçirdik" diyen Tunç, "Kadın haklarının, çocukların korunmasıyla ilgili düzenlemeleri anayasal güvenceleri bu dönemde anayasamızda sizlerin onayıyla yerlerini aldı. Yine anayasamızda yapısal reformlar yaptık. Hakimler Savcılar Kurulu'nun yapısı Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, yani bunların oturma düzenleri bile demokratik hukuk devleti ilkesine uygun değildi. Hatırlayalım tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkesiyle uyarlandı. 'Darbeciler yargılanamaz, sıkıyönetim ilan edilebilir' diye bir madde vardı anayasada. Bunlar milletimizin desteğiyle değişti. Anayasamızı daha demokratik hale getirmek için çalıştık. Hedefimiz topyekun yeni demokratik bir anayasa yapmaktı. Darbe anayasasından kurtulmaktı ama bu süreç içerisinde darbe anayasasından kurtulamadık. Darbe anayasasında vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşabilmesi için önemli yapısal reformları da gerçekleştirdik. Bunu da küçümsememek gerekir" ifadelerini kullandı.  Türkiye'nin yeni bir anayasayı hak ettiğinin altını çizen Tunç, "Bunca değişikliğe rağmen tabii ki madde sayısı kadar yapılan değişiklik, anayasanın maddeleri arasındaki uyumu da zorlaştırdı ve bu maddelerin yorumlanması gerek yüksek yargı makamlarımızca gerek farklı kişilerle farklı yorumlanması da farklı tartışmalara neden olabildi ve olabiliyor. Gelecekte de bu tartışmalar olabilir. O nedenle yeni demokratik, sivil katılımcı bir anayasa diyoruz. Bu ülkenin fertlerinin her birinin hiçbir ayrıma tabi tutulmadan, herkesin kendini içinde bulunduğu, her görüşün temsil edildiği, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren, devletin görevlilerine daha da netleştiren bir toplum sözleşmesini yapabilir bu ülke. Bu konuda uzlaşabiliriz. Uzlaştığımızda da millete olan borcumuzu yerine getiririz. Kim bu uzlaşmaya yaklaşırsa milletten takdir toplar. Kim 'biz uzlaşmıyoruz, biz yanaşmıyoruz, masaya oturmuyoruz' derse milletten eleştiri alır. O nedenle inşallah 28. dönem parlamentosunda bu uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı'na başladığımız şu anlamlı dönemde Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu anlamlı dönemde demokratik, sivil katılımcı bir anayasayla yolumuza devam edelim. Hem temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi hem de istikrarlı kalkınma hamlelerine devam edilmesi noktasındaki kararlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz" diye konuştu.  İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği katliama da tepki gösteren Tunç, şunları söyledi:  "Hepimizi derinden yaralayan 7 Ekim'den bu yana Filistin'de, Gazze'de bir soykırım suçu işleniyor. 45 bin Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Çocuklar katlediliyor. Dünyanın süper gücü dediğimiz devletler hiç utanmadan sıkılmadan orada savunma hakkından bahsedebiliyor. Kadınlar katlediliyor. Kadın hakları diyenler, çocuklar katlediliyor çocuk hakları diye örgüt kuranların, sözleşmeler yapanların hiç sesi çıkmıyor maalesef. Orada sadece 7 Ekim'den bu yana değil bir asırdan bu yana bir zulüm var. 400 yıldan bu yana Osmanlı hâkimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin topraklarında işte bir asır önce siyonizm kongresi sonrası bir Yahudi devleti kurma fikrinin ardından orada bir işgal süreci başladı ve oradaki halkın Filistinlilerin toprakları işgal ede ede küçücük topraklara sığdırıldı oranın insanları. Bir soykırıma tabi tutuldu göçe zorlandılar."  "Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık"  Birleşmiş Milletler'in bu süreç içerisinde yüzyıldan bu yana sayısız kararlarının bulunduğunu aktaran Tunç, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararları var. 'İşgal ettiğiniz topraklardan çekilin' diye kararlar var ama bu kararların hiçbirisine İsrail maalesef uymadı. Bir devlet gibi değil adeta bir işgalci terör devleti gibi hareket etti. 7 Ekim'den bu yana da soykırımcı İsrail olarak tarihe geçti. 7 Ekim'den bu yana Türkiye olarak oradaki akan kanın durdurulmasıyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız Türkiye olarak büyük bir mücadele verdik. İnsani yardımlarımızı kesmedik. Uluslararası platformlarda hep Filistin'in sesi olmaya çalıştık. Birleşmiş Milletler köprüsü dahil olmak üzere her platformda bölge ve dünya liderleriyle Cumhurbaşkanımız oradaki akan kanın durması konusunda hep mücadelesini sürdürdü" şeklinde konuştu.  "Birleşmiş Milletler'in yapısı dünyanın ve insanlığın sorunlarına cevap veremiyor"  Birleşmiş Milletler'in görevini yerine getiremediğini anlatan Tunç, "Avrupa olarak siz nasıl soykırıma evet diyebilirsiniz. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin bütün maddeleri, unsurları İsrail tarafından ihlal edildi. Uluslararası Adalet Divanı karar verdi. 'Burada soykırım var' dedi. Tedbir kararları verdi. 'Ateşkes olması lazım. İnsani yardımların engellenmemesi gerekir' dedi. Mahkemenin kararını uygulayan yok. Kim uygulayacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uygulayacak. Uyguluyor mu? Hayır. Birleşmiş Milletler'in yapısı bu kararları uygulamaya elverişli değil. Öyle bir kurgu yapılmış ki orada bir oyla veto edildiğinde karar çıkmıyor. Amerika Birleşik Devletleri 'hayır' dediğinde o 5 Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar geçersiz. Böyle bir adalet olabilir mi? Böyle bir dünya düzeninde huzur olabilir mi? İşte Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler'in yapısı uluslararası kuruluşlar, dünyanın sorunlarına, insanlığın sorunlarına cevap veremiyor" ifadelerine yer verdi.  "Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız"  Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Milli birlik ve beraberlik içerisinde inşallah yolumuza devam ettiğimizde Türkiye'yi daha güçlü kılacağız ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inşallah önümüzde 3.5-4 yıllık bir icraat süresi var. Seçimsiz geçecek bir süre var. Hem belediyelerimiz için hem de hükümetimiz için bu süreyi çok iyi değerlendireceğiz ve Türkiye'yi adalet başta olmak üzere huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız."  Son zamanlarda meydana gelen ve toplumu huzursuz eden hususların önlenmesiyle ilgili olarak tedbirlerin de alınmaya devam ettiğini kaydeden Tunç, "Kadının şiddetten korunması, çocukların her türlü istismardan korunması bizim önceliğimiz. Her türlü kötülükten ülkemizi uzak tutmanın gayreti içerisinde yargısı, yürütmesi, yasaması ile inşallah bu başarıyı hep beraber sağlayacağız. Aldığımız tedbirler var. Özellikle suçun önlenmesi, suçlunun ıslahı ve yaptırımların artırılması ve bu anlamda ceza kanunlarımızda ve infaz kanunlarımızda eleştiri konusu olan hususları ortadan kaldırmaya yönelik yargı reformu strateji belgesiyle ilgili şu anda son aşamadayız. Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra inşallah orada yasamayı ilgilendiren özellikle toplumda huzursuzluğa yol açan suçlar bakımından bu suçları önlemeye yönelik birtakım yasal düzenlemeleri milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler anlamında hem yasama hem yürütme idari uygulamaları hızlı bir şekilde hayata getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Milletimizin huzurunu güvenliğini en önde tutuyoruz. Adaleti en önde tutuyoruz ve adaletle beraber kalkınmayı, istikrarlı kalkınma hamleleriyle milletimizin refahını daha da arttırmanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu. 

Adalet Bakanı Tunç: Haber

Adalet Bakanı Tunç:"Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Yenidoğan çetesiyle ilgili 22 kişi tutuklandı, soruşturma sürüyor” dedi.  Tunç, Karabük’te katıldığı AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı kongresi sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.   Bakan Tunç, 'Yenidoğan çetesi' soruşturmasının derinleştirildiğini vurgularken, "CİMER’e yapılan başvuru ile 1 yıllık araştırma neticesinde yapılan soruşturma kapsamında 47 kişi gözaltına alındı. Toplamda 22 kişi tutuklandı. Bebeklerin ölümüne müsaade etmeyiz" dedi.  “22 kişi tutuklandı”  Bakan Tunç, sürecin 2023 yılının 27 Mart tarihinde CİMER'e bir vatandaşın ihbarıyla başlayan bir süreç olduğunu hatıralatarak, “İstanbul'daki bazı özel hastanelerde yenidoğan yoğun bakım üniteleriyle ilgili bir şikayet oldu. İstanbul'daki bazı hastanelerde, özel hastanelerde yenidoğan yoğun bakım üniteleriyle ilgili olarak bir şikayet meydana geldi. Özellikle yeni doğan bakım ünitelerinin işletilmesiyle ilgili maddi çıkar sağlandığını ve ihmal suretiyle bebeklerin ölümüne neden olunduğuna ilişkin ihbarlar neticesinde bir soruşturma başlatıldı. Hem bunu Sağlık Bakanlığımız, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne ilettikten sonra İl Sağlık Müdürlüğümüz de gecikmeksizin hem idari soruşturma başlattı hem de adli soruşturma olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Kolluk güçlerimiz, mali şube birtakım araştırmalar yaptıktan sonra soruşturma derinleştirildi. Yani konunun hem maddi menfaat sağlama hem de bebeklerin ihmal suretiyle ölümüne neden olma bakımından soruşturma derinleştirildi. Bu süreç içerisinde tabii teknik takipler, dinleme ceza mahkemesi kanunumuzun 135 ve 140 maddeleri çerçevesi içerisinde deliller toplandı. Tabii bu deliller toplanırken savcılığımız sağlık müdürlüğüyle de irtibatta oldu. Soruşturma gizli ama bebeklerle ilgili bir risk ortaya çıktığında da bu hemen ilgili sağlık müdürlüğüne bildirilerek onların korunması, onların hayata tutunmasıyla ilgili olarak da titiz davranıldı. Bu anlamda tespit edilen suç kayıtları ve teşkil edilen suçlar bakımından, suçlular bakımından yaklaşık 1 yıllık bir araştırma ve soruşturmanın neticesinde 26 Nisan 2024 tarihinde soruşturma kapsamında 47 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 4 doktor, 18 hemşire, 112 personelleri, hasta görevlileri ve hastane görevlileri de var. Toplamda 47 gözaltı oldu ve 22 kişi tutuklanmıştı. 11 doktor olmak üzere 25 kişi hakkında da adli kontrol kararı verildi. O günden bu yana iddianameyle ilgili hazırlıklar devam etti ve bu süreç içerisinde iddianame hazırlığı tamamlandıktan sonra da iddianame Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma. Bakırköy Ağır Ceza mahkemesine iddianame sunulmuş durumda” diye konuştu.  "Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz"  Soruşturmayı yürüten savcıyla ilgili olarak kamuoyuna yansıyan bir tehdit durumu olduğunu da aktaran Bakan Tunç, “Onunla ilgili de ayrıca soruşturma açıldı. Hiç kimse yargı mensuplarımızı bu şekilde tehdit edemez ve korkutamaz. Yargı mensuplarımız, yargı bağımsızlığı tarafsızlığı çerçevesi içerisinde görevlerini yaparlar. Görevlerini ifa ederken hiçbir kimseden çekinmezler. O nedenle o kapsamda da özellikle yargı görevini etkilemeye yönelik ve savcımızı tehdide yönelik, soruşturmayı yürüten savcıyı tehdide yönelik kişiler hakkında da bir soruşturma başlatıldı, O soruşturmada devam ediyor. Mahkeme iddianameyi değerlendirme aşamasında. Değerlendirdikten sonra iddianamedeki iddialar, kişiler, yargılanan yargılanması istenilen kişiler kamuoyu tarafından görülmüş olacak. Ama şu anda bekleyeceğiz. İddiaların neler olduğu, suç kayıtlarının neler olduğu ve delillerin neler olduğunu elbette ki mahkemeyi iddianameyi kabul ettikten sonra görebileceğiz. Özellikle ben bir baba olarak şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir zaman gerek kamu hastanelerinde gerek özel hastanelerde bebeklerin ölümüne müsaade etmez. Bu anlamdaki kararlılığımızı sürdürmeye devam ederiz. Başından beri bunu devam ettirdik ve bundan sonra da edeceğiz. Özellikle maddi menfaat uğruna unvanları ne olursa olsun ister doktor olsun. Bunlar eğer bebeklere yönelik böyle bir ihmal suretiyle de olsa sadece maddi menfaat için bu tür çıkar sağlamaya yönelik bir durum söz konusuysa bunun hem idari soruşturmasını sonuna kadar yaparız. Hem de yargı o suçu işleyenlerle ilgili gerekli soruşturmayı yapar ve yargı önüne koyar” dedi.  "Cumhurbaşkanı Erdoğan "Gerek idari, gerek adli ne gerekiyorsa yapılması konusundaki kesin kararlılığını ifade etti"  Dün Dolmabahçe'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sağlık Bakanıyla birlikte kendilerini kabul ettiğini de anlatan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu soruşturmanın, titizlikle devam etmesini ve varsa sorumluların bu konuda bebeklerin ölümüne yol açan bir durum söz konusuysa gerek idari, gerek adli ne gerekiyorsa yapılması konusundaki kesin kararlılığını ifade etti. Bu kişilerin yargı huzurunda hesap vermelerini istedi. Bu anlamda da zaten süreç devam ediyor. Önümüzdeki günlerde Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu konudaki iddianame değerlendirme hususunu hep beraber takip edeceğiz. İddianame kabul edildikten sonra da gizlilik ortadan kalkacak ve kamuoyu bu iddialarla ilgili olarak suçlamaları ve suçlanan kişileri de görmüş olacak. Temennimiz bu sürecin hızlı bir şekilde sonuçlanması ve yargı sürecinde de varsa sorumluların hesap vermesi bu konudaki kararlılığımızdan kesinlikle zerre kadar taviz vermeyiz” diye kaydetti. 

Dünyanın En Büyük Adliyesi Yapılıyor Haber

Dünyanın En Büyük Adliyesi Yapılıyor

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temeli atılacak Ankara Adalet Sarayı’nın, modern yapısı ve çevre dostu teknolojileriyle Türkiye’de yargı hizmetlerinde yeni bir dönemin kapısını açacağını belirterek, “Ankara Adalet Sarayı, sadece bir bina olmanın ötesinde, yargı hizmetlerinde kaliteyi ve erişilebilirliği artıracak, vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştıracak bir merkez olacaktır” dedi.   Adalet Bakanı Tunç, Ankara’da projesi ve zemin çalışmaları tamamlanan yeni Adalet Sarayı'nın temellerinin 19 Eylül Perşembe günü düzenlenecek törenle atılacağını belirtti. Yeni Adalet Sarayı ile mevcutta 6 ayrı binada sürdürülen yargı hizmetlerinin tek çatı altında toplanacağını ifade eden Bakan Tunç, projenin Ankara'daki yargı hizmetlerinin daha etkin şekilde yürütülebilmesi açısından çok önemli bir adım olduğunu dile getirdi.  Bakan Tunç, yargı hizmetlerinin Ankara’nın farklı noktalarında dağınık vaziyette bulunmasının hem hakim, savcılar ve avukatlar açısından hem de vatandaşlar açısından zorluğa neden olduğunu belirterek, “Yenimahalle'de inşa edilecek adalet sarayımızla yargı hizmetlerimiz daha kaliteli ve etkin bir şekilde vatandaşlarımıza sunulmuş" dedi.  ‘Yatay mimariyle Dünya’nın en büyüğü’  Bakan Tunç, yeni Ankara Adalet Sarayının toplamda 745 bin 900 metrekare kapalı alanıyla dünyanın en büyük adalet sarayı olacağını kaydetti. Yüksek katlı bloklar yerine yatay mimariyle inşa edilecek binada doğal havalandırma ve aydınlatmadan üst düzeyde faydalanılacağını ifade eden Tunç, şöyle devam etti:  “Çatılarda tasarlanan güneş panelleri ile yenilenebilir enerjiyi kullanacak yeni adalet sarayımız yeşil bina olarak tasarlanmıştır. Bu büyük proje, yargı hizmetlerinin hem vatandaşlarımız hem de yargı mensuplarımız için daha hızlı ve etkin sunulmasını sağlayacak. Ankara Adalet Sarayı, sadece bir bina olmanın ötesinde, yargı hizmetlerinde kaliteyi ve erişilebilirliği artıracak, vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştıracak bir merkez olacaktır. Modern teknoloji ve çevre dostu uygulamalarla donatılan bu yeni yapı, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlandı. Yatay mimari anlayışı ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması, hem sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlayacak hem de vatandaşlarımıza ferah ve konforlu bir adalet hizmeti sunacaktır. Ankara Adalet Sarayı, modern yapısı ve çevre dostu teknolojileriyle ülkemizin yargı hizmetleri anlamında yeni bir dönemin kapısını açacaktır.”  Bakan Tunç, yeni binada bin 382 Hakim ve Cumhuriyet Savcısı odası, 588 duruşma salonu, 4 bin 180 araçlık otopark ve 610 kişilik konferans salonunun yer alacağını ifade etti. Yeni Ankara Adalet Sarayı’nın temelini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile birlikte atacaklarını belirten Bakan Tunç, inşaatın 3 yılda tamamlanacağını söyledi. 

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz” Haber

Adalet Bakanı Tunç: “Uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) Yargı Dışı ve İnfazlar Özel Raportörü‘nün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz” dedi.   ‘Türkiye'de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi'nin kapanış konferansı Ankara'daki bir otelde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan konferans açılış konuşmalarıyla devam etti. Konferansa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanı sıra Avrupa Konseyi Departmanı Başkanı Schnutz Dürr, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Jurgis Vilcinkas, bürokratlar hakimler, savcılar ve davetliler katıldı.  Yargı Reformu Strateji Belgesi Eylül sonunda açıklanacak  Programın açılışında konuşan Bakan Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi için 1 yıldır uzun bir çalışma gerçekleştirildiğini belirtti. Yargı Reformu Strateji Belgesi için bütün tarafların görüşlerinin alındığının şimdi de vatandaşların görüşlerinin internet sitesi üzerinden alınmaya başlandığını dile getiren Bakan Tunç, “Geniş bir çalışma gerçekleşti. Geçmişte yapılan çalışmalar yine bu şekilde Avrupa Birliği projeleri kapsamında düzenlenen konferans ve seminerlerde dile getirilen hususlar çıktılar yargı reformu strateji belgemizde değerlendirilerek yerlerini buldu. Hedefimiz vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en etkin bir şekilde yararlanabilmesini sağlamak gecikmeden adaletin tecellisini sağlamak. Bu konuda da yargı teşkilatımıza gayretleri içinde teşekkür ediyoruz. Eylül sonu gibi Yargı Reformu Strateji Belgemiz açıklandıktan sonra orada yasamayı ilgilendiren hedefler olacak. İdari uygulamaları gerektiren hedefler olacak. 2024 ve 2028 yıllarını kapsayacak olan belgemizi hayata geçirmek için de sizlerle beraber yargı teşkilatımızla beraber milletimiz için fedakarca çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda” 7 Ekim tarihinden bugüne kadar Gazze'de bir soykırım suçu işlendiğini dile getiren Tunç, 40 binden fazla insanın şehit edildiğine dikkat çekti. 6 Eylül'de Ayşenur Ezgi Eygi'nin Filistinlilerin insan haklarını dünyaya duyurmak için gerçekleştirdiği barışçıl gösteride İsrailli askerler tarafından başından vurularak şehit edildiğini hatırlatan Tunç, “Hem bizim vatandaşımız hem de Amerikan vatandaşı çifte vatandaş. Ayşenur kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Yakınlarına, ailesine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. İsrail saldırılarnı buradan bir kez daha lanetliyorum. Ayşenur'un hakkını hukukunu savunmaya devam edeceğiz. Biz öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız vatandaşımızın orada hukuksuzca bir terör saldırısına İsrailli saldırganların saldırısıyla şehit olmasına kayıtsız kalamazdık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız İç Hukuktan Kaynaklanan yetkimizi kullanarak bir soruşturma başlatmış durumda. Aynı zamanda yine uluslararası hukuk anlamında da takiplerimizi devam ettireceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) yargı dışı ve infazlar özel raportörünün derhal harekete geçmesi, bağımsız bir soruşturma komisyonu oluşturarak bir rapor hazırlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Ve daha sonra bu raporun Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine İsrail aleyhinde uluslararası adalet divanında devam eden soykırım davasına, yine uluslararası ceza mahkemesinde devam eden soruşturmaya bu raporun dahil edilmesiyle ilgili çalışmalarımızı da sürdüreceğiz” diye konuştu.  Program hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından son buldu. Tunç program çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 

Yeni Anayasa İçin Meclisteki Partilere Uzlaşma Çağrısı Yaptı Haber

Yeni Anayasa İçin Meclisteki Partilere Uzlaşma Çağrısı Yaptı

Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesine gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni anayasa için mecliste uzlaşma çağrısı yaptı.  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç çeşitli ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Tekirdağ'a geldi. Bakan Tunç, AK Parti'nin Türkiye Buluşmaları çevresinde Tekirdağ'da programa katıldı. Bakan Tunç, yeni anayasa için meclisteki partilere uzlaşma çağrısı yaptı.  Bakan Tunç açıklamasında, “Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla o sessiz devrim sayılan reformlarla hak arama yollarını daha da genişlettik. Hakimler Savcılar Kurumu'nun yapısı, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı tüm bunları demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hale getirdik. Darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı anayasamızda. Çıkardık milletimizin desteğiyle. Gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir diye bir madde vardı anayasamızda. Demokratik bir devlette gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir diye evet darbecilerin yazdığı anayasada bu vardı. Milletimizin onayına geldik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek o koalisyonlar dönemini sona erdirdik. İstikrarsızlığa son verdik. Halkın doğrudan doğruya yürütmeyi de yasamayı da belirlediği bir demokratik sisteme, cumhuriyetimizi güçlendiren bir sisteme adım atmış olduk. Yine anayasamızda gerçekleştirdiğimiz kamu denetçiliğinin kurulması gibi vatandaşlarımızın kamu ile ilişkilerinde onların sözcüsü olacak, onun hakkını savunabilecek, başvurabileceği bir mekanizmaya oluşturduk. Kişisel verilerin korunması gibi özel hayatın korunmasını sağlayan önemli yapısal dönüşümleri hayata geçirdik. Bilgi edilme hakkından tutun anayasa mahkemesine bilinçsel başvuru hakkına varıncaya kadar çok sayıda düzenlemeyi milletimiz için hayata geçirdik. Temel hak ve özgürlükler alanında kadın haklarıyla ilgili çocukların korunmasıyla ilgili bunların hem anayasal düzenlemeler hem de uygulamalarla ilgili çok önemli mesafeler aldık. Temel hak ve özgürlükler noktasında tavizsiz tutumumuzu sürdürmeye ülkemizin demokrasi standardını daha da yükseltmeye, hukuk devleti ilkesini, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesini daha da güçlendirmeye o vesayetçi anlayışa hiçbir zaman fırsat vermemeye devam edeceğiz. Bu anayasanın yapılması da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde partilerimizin uzlaşmasıyla inşallah mümkün olacak. Burada uzlaşmaya yanaşanlara milletimiz evet takdir edecektir ama uzlaşmaya yanaşmayanlarla ilgili olarak da önüne gelen ilk sandıkta cevabını verecektir. Bizim temennimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir uzlaşmanın sağlanması. Türkiye'nin demokratik, yeni, sivil, katılımcı bir anayasaya, bir toplum sözleşmesine sahip olması. Anayasamız bizim bir toplum sözleşmesi değil. Bir darbe sonrası darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa. Sadece darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile değişmesi için tek sebep, yeter sebep. Bu anayasada biraz önce bahsettiğim o reform sayılan değişikliklere rağmen vesayetçilik tamamen ortadan kalktı mı? Bunu söylemek mümkün değil. 184 kez değişikliğe uğrayan yüz yetmiş yedi maddesi var. Madde sayısından fazla değişikliğe uğrayan bir anayasayla yolumuza devam ediyoruz. Biz darbecilerin yazdığı bir anayasa değil de milletin temsilcilerinin mecliste uzlaşarak bir toplumsal sözleşme hüviyetinde yeni bir anayasayı yapmak milletimize olan borcumuzdur” dedi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.