Hava Durumu

#Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

Yeni Marmara Gazetesi - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakan Tunç: “Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz“ Haber

Bakan Tunç: “Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz“

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ‘Yedinci Yılında İstinaf Kanun Yolu Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen programa, Yargıtay ve Danıştay üyeleri, Başsavcılar, Adalet Komisyonu Başkanları ve Yargı mensupları da katıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sözlerine, ‘Yedinci Yılında İstinaf Kanun Yolu Değerlendirme Toplantısı’ için bir arada olduklarını söyleyerek başladı. Bakan Tunç, İki gün sürecek olan toplantılarda, Ceza Mahkemeleri, Hukuk Mahkemeleri, Cumhuriyet Savcılıkları ve İdari Mahkemeler olmak üzere 4 farklı grupta istinaf yargılama usulünün etkinliğini daha da artırmaya yönelik verimli istişareler yapılacağını belirtti. Tunç ayrıca, bu toplantılardan çıkacak sonuçların çalışmalara yön vereceğini ifade etti. “Adalet sağlamak devletin temel görevleri arasındadır” Adalet vurgusu yapan Bakan Tunç, devletin temel görevleri arasında adaletin yer aldığını belirterek, “Adalet, yüzyıllardır mülkün temeli olmuştur. Ve bu düstur hiçbir zaman, hakikatinden en ufak bir değer kaybetmeyecektir. Adaleti sağlamak, hakkı hak edene vermek, devletin temel görevleri arasındadır. Adalet olmayan bir yerde insanın hayatta kalması, devletlerin payidar olması mümkün değildir. Adalet toplumun en elzem ihtiyacı, insanın en temel haklarından biridir. Hukuk devleti ise, adalete erişimin güvencesidir. Bu nedenle, hukuk devletinin tüm unsurlarıyla tahkim edilmesi, temel hassasiyetimizdir” dedi. Hukuk devletini özetleyen Tunç, bunun kanun devleti olmadığını vurguladı. Bağımsız ve tarafsız yargının hukukun üstünlüğünü teminat altına aldığı, herkesin ve her kurumun hukukla bağlı olduğu bir sistem olduğunu ifade etti. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının milletin yargıya güvenini artıracağını belirten Tunç, ‘‘adalet yerini buldu’’ duygusunu geliştirecek en temel anayasal ilke olduğunu söyledi. “Türkiye yüzyılında, herkes için güven veren adalet sistemini hayata geçireceğiz” Yargı Reformu Strateji Belgesini ve İnsan Hakları Eylem Planını hazırladıklarını vurgulayan Bakan Tunç, “Türkiye yüzyılında, herkes için daha güven veren, herkes için daha erişilebilir olan güçlü bir adalet sistemini hayata geçireceğiz. Bu hedefimizi sizlerle birlikte; Türkiye’nin dört bir yanında, adaletin tecellisi için özveriyle görev yapan, yargı mensuplarıyla, personelimizle, bu büyük yargı camiasında hep beraber gerçekleştireceğiz. Toplumun en temel beklentisi olan adalet, hayatın her alanında gereklidir. Vatandaşımız yargıya bir derdini, bir meramını anlattığında, kendisine kulak verilmesini ister. Eşit, adil ve saygın muamele bekler. Adil kararın makul sürede verilmesini talep eder. Bunlar vatandaşımızın haklı beklentileridir. Bu beklentiler yargısal işleyişin de karnesidir, aynasıdır. Sizlerden beklentimiz, adalet kapısının herkese sonuna kadar açık olması, herkesin bu kapıdan memnuniyetle ayrılmasıdır” dedi. Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşu hakkında konuşan Tunç şunları söyledi: “Güven veren ve erişilebilir adalet için gerçekleştirdiğimiz önemli reformlardan biri hiç şüphesiz Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasıdır. Kanun yolu düzenlemeleri; hak arama özgürlüğü ve hak arama yolları açısından büyük önem taşımaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri, yargı sistemimizin bir parçası iken yeterli hâkim bulunamaması sebebiyle 1924 yılında kaldırılmıştır. Kanuni düzenlemenin yapıldığı 2004 yılına kadar Bölge Adliye Mahkemeleri kurulması için birçok kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu süreçte, gerek kamuoyu, gerek üniversite hocalarımızca, gerekse de yargı camiası tarafından ‘kanun yolunun gerekliliği’ sürekli olarak ortaya konulmuştur. Biz de bu sese, bu talebe kulak vererek, 20 Temmuz 2016 tarihinde Bölge Adliye Mahkemelerini faaliyete geçirdik ve ihtiyaç doğrultusunda sistemi güncelledik.” “İstinaf mahkeme sayısını 15 bölgeye çıkardık” İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Samsun, Gaziantep ve Erzurum olmak üzere 7 bölgede faaliyete geçirilen istinaf mahkeme sayısını 15 bölgeye çıkardıklarını belirten Tunç, “2017 yılında Bursa ve Adana, 2018 yılında Konya ve Sakarya, 2019 yılında ise Diyarbakır, Van, Trabzon ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemelerini faaliyete geçirmek suretiyle 15 bölgeye çıkardık. 2022 yılında da Denizli, Malatya ve Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemelerini de kurarak sistemi daha da güçlendirmek için bir adım daha attık. Yeni kurduğumuz bu mahkemeleri de kısa sürede faaliyete geçireceğiz” dedi. Faaliyete geçirilen istinaf mahkeme sayısını aktaran Bakan Tunç konuşmasına şöyle devam etti: “İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Konya, Gaziantep ve Erzurum olmak üzere 7 bölgede faaliyete geçirdiğimiz Bölge İdare Mahkemelerinin sayısını, 2020 yılında Adana ve 2021 yılında Bursa Bölge İdare Mahkemelerini faaliyete geçirmek suretiyle 9 bölgeye çıkardık. Yeni kurduğumuz Bölge Adliye Mahkemelerinin yanı sıra mevcut bölgelerdeki daire ve hâkim-savcı sayılarını da artırdık. Hali hazırda Bölge Adliye Mahkemelerinde, 218 ceza ve 238 hukuk dairesinde, toplam 2 bin 735 hâkim savcı görev yapmaktadır. Bölge İdare Mahkemelerinde ise, 64 idari dava ve 26 vergi dava dairesinde toplam 455 hâkim görev yapmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerin verimliliğini, iş yükünü ve ortalama görülme sürelerini devamlı takip ediyoruz. Bu kapsamda yaptığımız analizler neticesinde tüm hâkimlerin yüzde 25’inin istinaf mahkemelerinde görev yapmasının gerektiğini tespit ettik. Bu sayıya ulaşıncaya kadar daire ve hâkim sayılarını artırmaya devam edeceğiz.” “Yargıtay’a yıl içinde 433 bin 650 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 165 bin 825’e indi” İstinaf mahkemelerin faaliyete geçmesiyle Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünün azaldığını ifade eden Adalet Bakanı Tunç, “2015 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yıl içinde 433 bin 650 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 165 bin 825’e inmiştir. Yani Yargıtay ceza dairelerine gelen dosya sayısı yüzde 61,8 oranında azalmıştır. 2015 yılında Yargıtay hukuk dairelerine yıl içinde 544 bin 767 dosya gelmekteyken, bu sayı 2022 yılında 139 bin 764’e inmiştir. Yani hukuk dairelerine gelen dosya sayısı yüzde 74,3 oranında azalmıştır. İstinaf kanun yolunun faaliyete girmesiyle birlikte Danıştay’a 2016 yıl için 267 bin 831 dosya gelmekteyken bu sayı, 2022 yılında 80 bin 774’e inmiştir. Yani Danıştay’a gelen dosya sayısı yüzde 69,8 oranında azalmıştır. Bu sayede, Yargıtay ve Danıştay’ın temyiz mercii olarak asli vazifesi dâhilinde içtihat odaklı çalışabilmesinin önünü açmış olduk” diye konuştu. “2022 yılında karara bağlama oranı ise yıl bazında yüzde 90’ın üzerindedir” Yargıtay ve Danıştay’a gelen dosya sayılarındaki azalışa dikkat çekmesinin ardından Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin iş yüküne ve vermiş oldukları karar sayılarına değinen Tunç, “2022 yılı sonu itibariyle bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerine gelen toplam dosya sayısı 2 milyon 947 bin 891’dir. Bu dosyaların 2 milyon 581 bin 647’si yani yüzde 87,6’sı karara bağlanmıştır. Hukuk dairelerine gelen toplam dosya sayısı ise 2 milyon 835 bin 338’dir. Bu dosyaların 2 milyon 279 bin 901’i yani yüzde 80,4’ü karara bağlanmıştır. 2022 yılında karara bağlama oranı ise yıl bazında yüzde 90’ın üzerindedir. 7 yıllık dönemde, Ceza ve hukuk dairlerine gelen dosyaların karara bağlanma oranın ortalaması ise yüzde 84’tür. Bölge idare mahkemelerine gelen toplam dosya sayısı 1 milyon 823 bin 732’dir. Bu dosyaların 1 milyon 688 bin 639’u yani yüzde 92,5’i karara bağlanmıştır. Gelen dosyaların sonuçlandırılma oranlarına baktığımızda ortada çok ciddi bir emeğin olduğunu görmekteyiz. İstinaf mahkemelerinin bu dosyalarda hem usul hem de esas incelemesi yaptığını da düşündüğümüzde ortaya konulan çalışmanın ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamalarının ardından program fotoğraf çekimiyle sonlandı.

AYM - Yargıtay polemiği! Haber

AYM - Yargıtay polemiği!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Özel'in 'Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı' şeklindeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe söz konusu değil" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hükümlü ve tutukluların ürettikleri ürünlerin sergileneceği İş Yurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı'nın açılışına katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Tunç, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında görüş farklılığı oluştuğunu dile getirerek, "Bu görüş farkından yola çıkarak, bunu farklı noktalara çekmenin hiçbir anlamı yok. Özellikle CHP'nin yeni seçilen genel başkanı; birlikte parlamentoda görev yaptık, komisyonlarda birlikte çalıştık hatta biz askerliğimizi bile aynı yerde birlikte yaptık. O yüzden ben Özgür Bey'i çok iyi tanıyorum. Özgür Bey'in bu heyecanla özellikle Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri var. Bunlar sorumsuzca yapılan ifadeler. Burada Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı şekildeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe söz konusu değil. Bu millet darbenin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu millet 27 Mayıs darbesini bayram olarak kutlayan zihniyeti de biliyor. Yassıada zihniyetini de hiç unutmamıştır. Bu millet darbeyi de çok iyi bilir. Darbecileri de darbe şakşakçılarını da çok iyi bilir. O nedenle burada konuyu oraya buraya çekmenin bir manası yok. İki yüksek mahkememiz arasındaki görüş farkını ortadan kaldırmaya yönelik özellikle eğer yasada belirsizlik varsa, anayasa mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili kanunda çalışma usulleri ile ilgili anayasa mahkememizin kuruluş kanunuyla ilgili tüm bunlar TBMM'nin yetkisinde olan hususlar. Dolayısıyla TBMM'nin çözebileceği hususlar. Bunlar hukuk zemininde konuşularak, tartışılarak çözülebilecek hususlar. Konu hukuk zemininde tartışılır ve net bir çözüm bulunur" diye konuştu. Bir gazetecinin mevcutta uygulanmayan bir anayasa ve bunun ihlal edildiğine yönelik eleştiriler olduğu sorusunu sorması üzerine Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti: "Anayasamız 82 anayasası. Darbe sonrasında yazılan bir anayasa. Anayasa Mahkememizde hem 61 hem de 82 anayasasında yerini koruyan bir anayasamız var. 2010 anayasa değişikliğiyle bir görev daha yüklendi. O da bireysel başvuru hakkının tanınması. Vatandaşlarımız Avrupa mahkemelerine gitmeden önce kendi mahkemesinde hakkını arayabilmesi anlamında çok önemli reform sayılabilecek, sessiz devrim sayılabilecek bir düzenlemeyi anayasamıza koyduk. Bireysel başvurularla ilgili olarak Anayasa Mahkememizin de, başkanımızın da yakındığı sürekli bir durum söz konusuydu. Anayasa Mahkememizin önüne gelen 130 bin dosya var. Bu 130 bin dosyaya bakacak olan üye sayısı 15. 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 130 bin dosyayı zamanında ve sağlıklı bir şekilde sonuçlandırabilmesi mümkün mü? Bunu milletimizin takdirine bırakıyorum. Burada bir reform ihtiyacımız yok mu? Buna biz gözümüzü kapayabilir miyiz? 130 bin dosyanın özellikle bireysel başvuru yoluyla anayasa mahkemesine başvurduğu durumda hakkını bir an önce alabilmesiyle ilgili çalışmaların hemen sonuçlanması lazım. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin bundan sonra eğer gerek anayasa değişikliği gerekse Anayasa Mahkemesinin çalışma usulleri ile ilgili konuları düzenleyen kanunda bir düzenleme yapılmasın dersek o zaman bu sorun büyüyerek devam eder. Yüksek mahkemelerimiz arasındaki görüş farklılıklarımız artar. Bu da bizim hukuk sistemimize zarar verir. O nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, konuyu farklı yerlere çekmemek gerekir. Buranın üzerinden bir siyasi tartışmaya değil, sorumlu davranmamız lazım. TBMM'de özellikle grubu bulunan siyasi partilerimiz ortadaki sorunu giderecek çalışmaları yapacaklarına inanıyoruz. TBMM bu anlamda önümüzdeki süreç içerisinde bu konuları elbette ki gündemine alacaktır." Öte yandan, Tunç, Türkiye'nin yeni, demokratik ve sivil bir anayasa ihtiyacı olduğunu herkesin ifade ettiğine vurgu yaparak, bu durum için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini söyledi.

Bakan Tunç'tan BM'nin ateşkes kararıyla ilgili açıklama Haber

Bakan Tunç'tan BM'nin ateşkes kararıyla ilgili açıklama

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun ateşkes kararı alması hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kararın, İsrail'in savaş suçu işlediğine dair önemli bir tespit olduğunu belirten Tunç, "İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları hakkında hemen uygulanabilir kalıcı ve sürekli ateşkes çağrısına ilişkin 27 Ekim tarihli BM Genel Kurulu kararı, İsrail'in savaş suçu işlediğine, soykırım yaptığına ve insanlığa karşı suç işlediğine dair önemli bir tespittir. BM Genel Kurulu Kararı, uluslararası hukuk açısından yumuşak hukuk (soft law) tabir edilen nitelik taşıması ve uluslararası hukukun konuyla ilgili olarak ne olduğuna ilişkin tespitler içermesi bakımından önem taşımaktadır" ifadelerine yer verdi. Geçmişte bu tür kararların Lahey Uluslararası Adalet Divanı yargılamalarında delil olarak kabul edildiğini vurgulayan Tunç, "Yüksek bir çoğunlukla kabul edilen bu tür kararlar geçmişte Lahey Uluslararası Adalet Divanı yargılamalarında delil olarak kabul edilmiştir. İsrail önünde sonunda çocuk katliamlarının, sivilleri hedef alan saldırıların hesabını Adalet Divanı önünde vermeye başladığında BM Genel Kurulu Kararına atıf yapılacak, katliam emrini veren İsrail'in tüm üst düzey yetkilileri olmak üzere konuya dahli olan tüm sorumluların açık bir suç işleme kastı olduğu gerekçesi ile cezalandırılacaktır. İsrailli yetkililer başta Cumhurbaşkanı ve Başbakanları olmak üzere er ya da geç insanlık önünde hesap vermekten kaçamayacaktır" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.