Hava Durumu

#Ağladı

Yeni Marmara Gazetesi - Ağladı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ağladı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yok artık! Dayısını öldürüp gömdü, sonra başında ağladı! Haber

Yok artık! Dayısını öldürüp gömdü, sonra başında ağladı!

   Gözaltına alınan şüphelinin üvey dayısının çiftliğinde çalıştığını işleri aksattığı gerekçesiyle kendine küfür edip silah çektiğini, üvey dayısının elinden silahı alıp öldürüp gömdüğünü daha sonrada ağladığını söylediği öğrenildi.  Murat Açkan'dan (61) ailesi 20 Mart tarihinden sonra haber alamayınca, 28 Haziran'da Açkan'ın kardeşi Rahime Acar kayıp başvurusunda bulundu. Kayıp başvurusunun ardından öldürülmesinden şüphelenen Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri özel ekip kurarak Açkan'ı aramaya başladı. Murat Açkan'ın, 20 Mart tarihinde Konya'nın Ereğli ilçesinde bulunan çiftliğine gittiği tespit edildi. Bunun üzerine cinayet bürodaki dedektifler, çiftliğin sahibi Fahri Demirdüzen (51)'e ulaştı. Çiftlik'in aslında Murat Açkan'a ait olduğu kağıt üzerinde Fahri'nin üzerinde göründüğünü belirlendi. Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan Fahri Demirdüzen, çelişkili cevaplar verince şüpheleri üzerine çekti. “Cinayet polisleri 200 kilometre çapında PTS ve kamera inceledi” Fahri Demirdüzen'den şüphelenen cinayet polisleri olayı derinlemesine araştırmayı sürdürdü. Yapılan araştırmalar neticesinde Adana'dan Konya'nın Ereğli ilçesine kadarki 200 kilometrelik alanda PTS ve güvenlik kamerası çalışması yaptı. Yapılan incelemeler neticesinde Demirdüzen gözaltına alındı. “Sorgusunda cinayeti itiraf etti” Adana'ya getirilen Fahri Demirdüzen, yapılan sorgusunda üvey dayısı Murat Açkan'ı tabanca ile vurarak öldürdüğünü itiraf edip olayı anlattı. Katil zanlısının Murat Açkan'ın yeğeni Zeynep Demirdüzen ile evli ve 2 çocuk babası olduğu öğrenildi. Demirdüzen, çiftlikte çalıştığını ve üvey dayısı Açkan'ın işlerin aksadığını öne sürerek kendisine küfrettiğini, daha sonra tartışmanın kavgaya dönüştüğünü tabanca çektiğini, tabancayı elinden alıp onu öldürdüğünü ileri sürdü.  “Başında ağladım, gece olunca kepçeyle kazıp gömdüm”  Fahri Demirdüzen, üvey dayısını öldürdükten sonra başında uzun süre durup ağladığını, cinayeti işlediği sırada da çiftlikte kimsenin olmadığını belirtti. Demirdüzen, hava kararınca kepçe ile toprağı kazarak dayısını 3 metre derinliğe gömdüğünü ifade etti. Fahri Demirdüzen, üvey dayısı Murat Açkan'ın cep telefonunu alarak kendi aracıyla Adana'ya geldi. Öldürdüğü dayısının cep telefonuyla kaldığı evin oraya giderek baz istasyonunda sinyal vermesini sağladığını itiraf etti.  “Dayısına hacca gitti süsü vermiş”  Fahri Demirdüzen, eşi Zeynep Demirdüzen ile birlikte 23 Mart tarihinde ‘arabanın lastiğini' değiştireceğim bahanesiyle Adana'ya geldi. Adana'ya gelen Fahri, Murat Açkan'ın kardeşi aynı zamanda kendi kayınvalidesi olan Rahime Acar'a, Akçan'ın hacca gittiğini kurban bayramına kadar dönmeyeceğini söylediği öğrenildi. Demirdüzen daha sonra aileye yalan söylerken dayısını kendisine 'araba sende kalsın ve Adana'ya beni bırak" dediğini söyleyerek hacca gittiğine inandırdı.  “Kurban Bayramında gelmeyince aile kayıp başvurusunda bulundu”  Fahri Demirdüzen'in kayınvalidesi Rahime Acar, aynı zamanda Murat Açkan'ın kardeşi kurban bayramından 9 gün sonra polise giderek kayıp başvurusunda bulundu. Bunun üzerine cinayet polisleri çalışma başlattı. Yapılan çalışmada polis Akçan'ın cinayete kurban gittiğini cinayeti de Demirdüzen'in işlediğini tespit etti.  Bunun üzerine Demirdüzen, gözaltına alındı. Katil zanlısı sorgusunda herşeyi anlattı. Polis Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Aziziye Mahallesi'nde Murat Açkan'ın çiftliğine katili ile birlikte gitti. Katil Demirdüzen, polislere üvey dayısının gömdüğü yeri gösterdi. Kepçe yardımıyla gömüldüğü yerden ceset çıkartıldı. Ceset otopsi için Konya Adli Tıp Kurumuna götürüldü.  Yapılan otopsisi ardından cenaze Adana'ya getirildi Kabasakal mezarlığında toprağa verildi.  Katil zanlısı Demirdüzen ise emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilirken çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 

Herkes alkışladı, o ağladı Haber

Herkes alkışladı, o ağladı

Annesinin vefatıyla 28 hafta dünyaya gelen kardeşini kucağından indirmeyen 14 yaşındaki Azra, 2 yaşındaki Sonay Su’ya gözü gibi bakıyor. Tüm dünyada 17 kasım prematüre günü çeşitli etkinliklerle kutlanırken, Bursa’da ise mutluluk ve hüzün bir arada yaşandı. 2020 yılında korona virüs sebebiyle tedavi altına alınan anne Sonay Bahadır, karnındaki bebeğini 28 haftalık olarak dünyaya getirdi. Doktorların tüm müdahalesine rağmen Sonay Bahadır kurtarılamazken, aynı isim verilen bebeği Sonay Su ise 81 günlük yenidoğan yoğun bakım bölümündeki hayat mücadelesini kazandı. Şimdilerde 2 yaşına giren Sonay Su, ablası ve babası ile prematüre günün kutlamak için Özel Doruk Yıldırım Hastanesinde doktor ve bakıcılarıyla bir araya geldi. Hayata tutunan minik bebekler için balonlar şişirilip pastalar kesilirken abla Azra Bahadır, göz yaşlarını tutamadı. Annesini aniden kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Azra, “Annemi 2020 yılında kaybettim. Kardeşim 28 haftalık dünyaya geldi. 81 gün hastanede kaldı. İnsanın yakınını biranda kaybetmesi çok zor bir şey. Kardeşim içinde zor bir şey tabi ki, ama biranda annemi kaybetmek zor geldi. Annem varken birden yok oldu. Geriye ondan sadece kardeşim kaldı. Onu özlüyorum. Bir yanda kardeşim var ben üzüldüğümde o da üzülüyor. Allah kimseye yaşatmasın. Düşmanıma dahi yaşatmasın. Kimsenin kaldırabileceği bir durum değil. Şuan kardeşimin durumu çok iyi. Bütün zamanını benimle birlikte geçiriyor” diye konuştu. Eşini 28 haftalık hamileyken kaybettiğini belirten baba Kenan Bahadır ise, “Korona virüs sebebiyle erken doğum oldu. Doğumdan 10 gün sonra eşimi kaybettim. Sağ olsunlar doktorlar kızımıza çok iyi baktılar. Büyükannesinin bakımı ile bugüne kadar sağlıklı bir şekilde getirdik. Çok şükür. 2 kızım var” dedi. Doruk Sağlık Grubu Özel Yıldırım Hastanesi Neonatoloji Uzmanı Dr. Birgül Mutlu Aydemir ise, “Prematüre doğan bebeklerin sorunları hakkında toplumu bilinçlendirmek istedik. 37 haftayı tamamlamadan dünyaya gelen bebeklere prematüre bebek diyoruz. Aslında sayıları o kadar az değil. Ancak başımıza geldiğinde bunu öğreniyoruz. Türkiye’de her yıl 150 bin tane prematüre bebek dünyaya gelmektedir. Bunların 50 bin tanesi maalesef 1 kilonun altında dünyaya gözlerini açmaktadırlar. Bizler bu bebeklerin hayatta kalma mücadelesinde onlara destek oluyoruz” diye konuştu. Dünyaya gözlerini yeni açan bebeklere kendi evlatlarıymış gibi özenle bakan ekibine teşekkür eden Doruk Sağlık Grubu Başhekimi Dr. Cemal Turhan, prematüre doğsalar da onların yalnız olmadığını söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.