Hava Durumu

#Alerji

Yeni Marmara Gazetesi - Alerji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Alerji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Alerjisi Olanlar Dikkat! Haber

Alerjisi Olanlar Dikkat!

Sonbahar ayları ile birlikte alerjik hastalıklarda artış görüldüğünü belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, İlkbahar ve yaz aylarının bitmesine rağmen, özellikle geçmeyen öksürük, geniz akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi şikayetlerin devam ettiği hatta şiddetlendiğinin görülebileceğini söyledi.   Sonbaharda alerji sebebi olarak, sonbahar aylarında artış gösteren küfler, ev tozları veya yabani ot polenlerinin artması gösterilebileceğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, sonbahar mevsiminin güzellikleri yanında bazı kişiler için sorun olabilecek sürprizleri de beraberinde getirdiğini ifade etti. İlkbahar ve yaz mevsimlerinden sonra büyük bir umutla beklenilen sonbahar aylarında da alerjik hastalığı olanları ilgilendiren bazı değişiklikler meydana geldiğini ifade eden Dr. Gülay Kaplan, “Havaların serinlemesiyle beraber rüzgâr ve rutubet bu dönemde yaşanan iklim değişikliğinin önemli özelliklerindendir. Polenler, rüzgârlar ile çok uzak bölgelerden taşınabilir. Yaz sonu ve sonbaharda bazı yabani ot polenleri atmosferde yoğundur. Yağmurlarla toprağa düşen polenler kuru yapraklar altında uzun süre kalabilirler. Yürüyüşler ve rüzgârlar ile bu polenler havaya karışıp solunum yolu ile alındığında bazı hastalıklara sebep olabilir” dedi.  Rutubetin küf mantarlarının üremesi için de uygun ortam sağlamakta olduğuna dikkat çeken Kaplan, "Yine doğada toprakta, çürümüş bitki artıkları üzerinde büyüyen mantar sporlarına bahçe işleri ile uğraşırken, bu alanlarda yürüyüş yaparken maruz kalabilirsiniz. Bu mantar sporları yine rüzgâr ile uzak bölgelere taşınabilir. Rutubetin artması sadece doğada değil, aynı zamanda iç ortamlarda, yaşam alanlarımızda da akar (mite) ve küf oluşumu için de uygun şartlar oluşturmaktadır. Evimizde, okullarda ya da işyerlerimizde akar ve küf oluşumuna bağlı olarak yaz aylarından sonra bu alerjenlere bağlı olarak sorunlarımız ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bunların sonucunda duyarlı kişiler alerjik rinit ve astım hastalıklarında alevlenme yaşayabilirler" şeklinde konuştu.  Polen ya da küf mantarlarına karşı alerjisi olan hastaların dış ortamda yapacakları aktiviteler konusunda iyi planlama yapması gerektiğini belirten Kaplan, "Özellikle sabah saatlerinde, rüzgarlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkmaması, sportif faaliyetler için kapalı alanları tercih etmeleri alerjenlerden korunma için önemlidir. Yaşanılan ortamlarda polen ya da mantar sporlarının içeri girmesini önlemek için pencerelerin kapalı olması ve eve gelindiğinde giysilerin değiştirilerek duş alınması üzerimize yapışan alerjenlerden temizlenmek amacıyla yapılması iyi olabilir. Özellikle ormanlık alanlarda bitkisel artıklarda mantar sporları bulunduğundan buralardaki aktivitelerden kaçınılması gerekir. İç ortam alerjenlerinden olan akarlar (mite) ve mantar sporları (küf), sonbahar aylarında rutubetin artması ile tekrar sorun olmaya başlayacaktır" diye konuştu.  Ev ortamının akarların yaşayamayacağı şekilde düzenlenerek, banyo ve mutfak gibi alanlarda daha sık görülen küf mantarları özenle yok edilmesi gerektiğini belirten Kaplan, "Bu önlemlerin etkili olması için rutubetin azaltılması da son derece önemlidir. Havalandırma sistemlerinin de bu açıdan büyük risk oluşturduğu unutulmamalı ve bu cihazların bakımları düzenli olarak yapılmalıdır. Bahar alerjisine bağlı yakınmalar kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Birçok kişide burun akıntısı, tıkanıklığı, burun içinde kaşıntı, arka arkaya hapşırıklar, geniz akıntısı, gözlerde kaşınma, kızarma, batma, gözaltlarında torbalanma ve morarma, boğazda ağrı, kaşıntı ve ses kısıklığı, kulaklarda doluluk ve kaşıntı olabilir" dedi. 

Tarlada Çalışırken Böcek Soktu Ölümden Döndü Haber

Tarlada Çalışırken Böcek Soktu Ölümden Döndü

Manisa'nın Kula ilçesinde tarlada çalışırken bilmediği bir böcek tarafından ısırılması sonucu kalbi duran Pervil Güleç, Kula Devlet Hastanesi'nde gerçekleşirilen hızlı müdahaleyle hayata yeniden tutundu. 37 günlük tedavisinin ardından sağlığına kavuşan Güleç, Kula Devlet Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Şeyma Akkuş ve ekip arkadaşlarını ziyaret ederek, yaşama tutunmasını sağlayan sağlık personellerine teşekkür etti.   Manisa'nın Kula ilçesine bağlı kırsal Şehitlioğlu Mahallesi'nde ikamet eden 58 yaşındaki Pervil Güleç, 21 Mayıs günü öğle saatlerinde tarlasında çalıştığı esnada henüz tespit edilemeyen bir böceğin kendisini sokması sonucu rahatsızlandı. Kısa süre içerisinde fenalaşan Güleç, yakınlarının ihbarı üzerine ikametine gelen 112 acil servis ekiplerince Kula Devlet Hastanesine getirildi. Hastanenin acil servis kısmında ilk müdahaleleri yapılan Güleç, kısa süre içerisinde ritim bozukluğuna yakalanıp kalbi durmasının ardından Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Şeyma Akkuş tarafından 5 kez şok tedavisi uygulanarak yaşama geri döndürüldü. 58 yaşındaki hasta, kalp ritminin normal seviyeye getirilmesi ve bilincinin yerine gelmesinin ardından Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesine sevk edildi. 21 Mayıs tarihinden bu yana tedavi süreci devam eden Pervil Güleç, sürecin tamamlanmasının ardından Kula Devlet Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Şeyma Akkuş ve ekip arkadaşlarını ziyaret etti. Kendisini yeniden hayata bağlayan müdahaleler ile yaşamasını sağlayan Dr. Akkuş'a, ekip arkadaşlarına ve hastane yönetimine teşekkür eden Pervil Güleç, hastalıklarla erken teşhis ve müdahalenin önemine vurgu yaptı.  Anafilaksiye bağlı ölümlerin ilk saatlerde görüldüğünü ve hastalara doğru ve etkin müdahalenin öneminden bahseden Uzm. Dr. Şeyma Akkuş, acil servis geldiğinde bilinci kapalı olan ve tansiyonu oldukça düşük olan 58 yaşındaki hastasını 5 kez defibrilasyon adı verilen şok tedavisini uygulayarak yaşama döndürdüklerini dile getirdi. Anafilaksi gibi alerjik hastalıklara erken teşhis ve müdahalenin önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Şeyma Akkuş, “Anafilaksi dediğimiz hastalık ciltte kızarıklık, kaşıntı, ürtiker, cilt ve mukozadaki şişlikler, nefes darlığı, dilde ve boğazda şişme, boğulma hissi, çarpıntı, tansiyon düşüklüğü, bulantı, kusma, ishal, sersemlik, baygınlık, bilinç değişikliği, ritim bozuklukları gibi bozukluklar ile görülebilir. Pervil Güleç isimli hastamız acil servise geldiğinde bilinci kapalı ve tansiyonu da oldukça düşük bir seviyedeydi. Müdahalelere başlandı ancak dakikalar içinde ritim bozukluğu gelişti ve kalbi durdu. Hastamıza gerekli tüm tedaviler hızlı ve doğru biçimde yaptık, 5 kez defibrilasyon denilen şok tedavisini uyguladık. Yapılan müdahaleler sonucunda normal kalp atımı sağlanan hastamızı Kula Devlet Hastanesi'nden daha ileri bir merkez olan Merkez Efendi Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesine sevk ettik” dedi.  “Alerji ve anafilaksiden korunmanın temeli alerjene maruz kalmamaktır”  Anafilaksinin duyarlı kişilerde antijenle karşılaştıktan sonra oluşan, hızlı seyreden ve ölümcül olabilen aşırı duyarlılık reaksiyonu olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Akkuş, anafilaksi gelişmesini maruziyet olmaksızın tahmin etmenin zor ancak ailede alerji öyküsünün varlığı, atopi, astım gibi durumlarda gelişme riskinin daha fazla olduğunu söyledi. Anafilaksinin her türlü kimyasal madde, besinler, ilaçlar ve böcek sokmaları sonrasında gözlenebildiğini ifade eden Uzm. Dr. Akkuş, “Alerji ve anafilaksiden korunmanın temeli alerjene maruz kalmamaktır. Hava sıcaklıklarının arttığı bahar ve yaz aylarında çiçek polenlerine ve haşerata bağlı alerji daha sık görülmektedir. Haşerat kovucuları kullanmak fayda sağlayabilir. Kırsal alanda deriye doğrudan teması önleyecek kıyafet seçilmelidir. Evlere, kullanılan eşyaların arasına girmiş olabilecek böceklere karşı dikkatli olunmalıdır. Daha önceden bilinen duyarlılığı olan hastalar anafilaksiye karşı gerekli ilaçları yanında taşımalıdırlar” şeklinde konuştu. 

Egzama Hastalığı Olanlara Müjde! Haber

Egzama Hastalığı Olanlara Müjde!

Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Prof. Dr. Müge Güler Özden, Amerika'da sağlık otoriteleri tarafından ‘çığır açan tedaviler' olarak onay alan yeni tedavi imkanlarının 'şiddetli alerjik egzaması' olan hastalar için çok başarılı sonuçlar verdiğini ve uygun hastalara Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde (OMÜ) uygulandığını açıkladı.  6. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu, Samsun'da gerçekleştirildi. OMÜ Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden'in kongre başkanlığını yaptığı sempozyumun 2. gününde sedef hastalığının yanı sıra alerjik egzamanın da tedavisinin Türkiye'de Samsun OMÜ'de yapılabildiğine dikkat çekildi. Prof. Dr. Özden, 100'ün üzerinde hekimin katıldığı sempozyumda her hekimin kendi uzmanlık alanında sunum yaptığını belirtti.   “Şiddetli alerjik egzamada çığır açan tedaviler artık üniversitemizde yapılabiliyor”  Yeni tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Müge Güler Özden, “Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu'nun bu yıl 6'cısını gerçekleştiriyoruz. Dermatoloji ve kozmetoloji bilimindeki yenilikleri tartıştığımız sempozyumumuza ülkemizden 100'ün üzerinde hekim katılımcı ve 50'nin üzerinde konuşmacı Samsun'da buluştu. Bu yıl geçen yıllarda olduğu gibi sedef hastalığının tedavisindeki yeniliklerin yanı sıra alerjik egzama olarak bilinen ‘atopik dermatit' hastalığının tedavisinde çok büyük yenilikler paylaşılıyor. Amerika sağlık otoriteleri tarafından çığır açan tedaviler vurgusuyla onay alan bu yeni tedavi imkanı artık ülkemizde de var. Alerjik egzaması şiddetli olan hastalara OMÜ Hastanemize başvurmalarını ve bu tedaviler hakkında bilgi almalarını önerebilirim. Sempozyumda ayrıca kozmetik dermatoloji alanında da yenilikler, yeni yaklaşımlar ve yeni uygulama teknikleri tartışılmaya devam ediyor” dedi.  Sempozyumun 2. gününde uzman hekimler tarafından tırnak biyopsi teknikleri, flep teknikleri, hidradenitis suppurativa tedavisi, psoriasis (sedef) ve çocuk psoriasis tedavisi, androgenetik alopesi tedavisi,lazerlerin kullanım alanları, botulinum toksinin kozmetik dışı endikasyonlarda kullanımı, biyostimulan dolgular, ürtiker hastasına yaklaşım, alerji testlerinin yeri, HPV aşılarında güncel gelişmeler,tırnak hastalıklarında alternatif tedaviler,akne-demodex-rosaceada tedavi kozmetik bakım önerileri, dudak dolgusu uygulama teknikleri, ameliyatsız yağ yakma teknikleri gibi birçok konuda da sunumlar gerçekleştirildi. 

Göz Sağlığı Uzmanı Ünal: ''Makyaj Malzemeleri Kişiye Özel Olmalı'' Haber

Göz Sağlığı Uzmanı Ünal: ''Makyaj Malzemeleri Kişiye Özel Olmalı''

Yanlış ve bilinçsiz kozmetik ürün kullanmak ve makyajda hijyene dikkat etmemek, göz sağlığı açısından büyük risk oluşturduğunu belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, "Makyaj malzemeleri kişiye özel olmalıdır. Makyaj ürünleri açıldıktan sonra genellikle 3-4 ay içinde tüketilmelidir. Aksi halde bakteriler oluşabilir. Göz makyajı yapılırken, eyeliner ve göz kalemi gibi ürünler gözün iç kısmına sürülmemelidir" dedi.   Kozmetik ürün kullanımında pek çok hata yapıldığını ve bunlardan birinin de makyaj malzemelerinin başkalarıyla paylaşılması olduğunu söyleyen Medicana Bursa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin İpçioğlu, "Göz enfeksiyonu geçirmekte olan bir kişiye makyaj malzemenizi verirseniz, gözünüz enfeksiyon kapabilir. Mağazalarda veya ortak kullanım alanlarında bulunan deneme ürünleri de göz sağlığınızı tehdit edebilir" dedi.  Her kozmetik ürünü gibi makyaj malzemelerinin de belirli bir kullanım süresi olduğuna dikkat çeken Op. Dr. İpçioğlu, "Makyaj malzemeleri açıldıktan sonra belli bir süre içinde kullanılmalıdır. Bu süre genel olarak 3 ya da 4 ay olarak kabul edilmekle birlikte, makyaj malzemesinin özelliğine göre süre değişebilir. Kullanım süresi dolan malzeme bitmese bile atılmalıdır. Çünkü süresinden daha fazla kullanılan makyaj malzemelerinin hemen hemen hepsinde bakteri ürediği kanıtlanmıştır" diye konuştu.  Makyaj malzemelerinde bulunan etkin ve koruyucu maddelerin alerjik bünyesi olan kişilerde göz alerjisine neden olabileceğini vurgulayan Op. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, şu bilgileri verdi:  "Alerjik bir bünyeniz varsa ve birden çok kozmetik ürünü aldıysanız, bunları sırayla denemeli ve alerji yapmadığına emin olduğunuz ürünleri kullanmaya devam etmelisiniz. Kirpik diplerinde göz sınırlarını belirgin hale getirmek için eyeliner veya göz kalemi kullanırken, kirpiklerin göze yakın olan iç kısmına değil, dışına sürmeye dikkat etmelisiniz. Çünkü kirpiklerin göze yakın olan iç kenarlarında gözyaşına katkıda bulunan Meibomean yağ bezleri bulunur. Bu bezler, makyaj yapılırken tıkanırsa gözyaşı kalitesizleşir ve gözde batma, yanma, kızarma gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Hatta göz kapağında arpacık gibi enfeksiyonlar gelişebilir. Rimel, kalem, far gibi göz makyajı ürünlerini uygularken, uygulama yönü gözden dışarıya (uzağa) doğru olmalıdır. Böylece ürünleri sürmek için kullandığınız fırça, kalem gibi araçların saydam tabakaya (kornea) batma ihtimali azalır. Makyaj yaparken bir ürün gözünüze batarsa önce bol suyla yıkamalı, gözde rahatsızlık devam ederse göz hekimine danışılmalıdır."   

Dr. Börta Alerjik Rahatsızlıklarla İlgili Tavsiyelerde Bulundu Haber

Dr. Börta Alerjik Rahatsızlıklarla İlgili Tavsiyelerde Bulundu

Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Tayfun Börta, alerjik hastalıklara dikkat çekerek, sık sık hapşırma, gözde sulanma ve kaşıntı, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı olan hastaların tedavisinin ilk adımı alerjenlerden uzak durulması ve alerjenin ortadan kaldırılması olduğunu söyledi.   Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp ve Dahiliye Uzmanı Dr. Tayfun Börta, bahar alerjilerinde dikkat edilmesi gerekenleri sıralayarak, alerji testlerinin negatif çıkmasının alerji olmadığını göstermeyeceğini vurguladı.  Alerjik maddenin hangi tip olduğu mutlaka bulunması gerektiğini hatırlatan Börta, "Alerjik rinit kendini sık hapşırma, burun akıntısı, kaşıntı ve burun tıkanıklığı şikayetleriyle gösterir. Hastalığın tanısında hasta öyküsü ve muayene büyük önem taşır. Tekrarlayan şikayetler olması, muayenede de alerjik riniti destekleyen izlerin bulunması tanıyı güçlendirir. Tanıyı desteklemek için belli testler yapılabilir. Bunlar cilt ve kan testleridir. Çevremizde çok sayıda alerjen bulunduğundan yapılan testler, bu maddelerin en sık karşılaşılanlarının bulunmasını sağlar. Dolayısıyla testlerin negatif çıkması alerji olmadığını göstermez. Ancak mümkün oldukça alerjik maddenin bulunması tedavide yol gösterici olabilir. Polenler, solunum yoluyla vücuda girdiğinde, vücutta salınan "Histamin" etkisiyle alerjik nezle veya rinit tablosuna neden olabilir. Burunda akıntı ve kaşınma başlayıp, hapşırık nöbetleri, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı ile devam edebilir. Ayrıca bronşlar etkilenerek, öksürük, nefes darlığı ve hırıltıyla kendini gösteren alerjik astım krizleri de ortaya çıkabilir. Gözlerde sulanma, şişme ve kaşıntıya, ciltteki kızarıklık ile kaşıntının eşlik edebilir, vücutta genel olarak yorgunluk, halsizlik, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğu da görülebilir. Hastanın alerjik reaksiyon verdiği maddelerin tespit edilmesi alınacak önlemleri ve uygulanacak tedaviyi belirlemeye yardımcı olur. Alerjen ev tozu yani ‘’Mite’’ denilen gözle görülemeyen böcekler ise, evde bunları yok etmek amacıyla ortamdaki pamuk ve yünlü eşyaların azaltılması, kıyafetlerin 60 dereceden yüksek ısıda yıkanması, peluş oyuncakların, halı ve benzeri ortam sağlayan eşyaların kaldırılması, ıslak temizlik yapılması, özel filtreli elektrik süpürgeleri kullanılması gerekir. Bunların yanında "mite" öldüren ilaçlar da kullanılabilir. Polen alerjisi tespit edilmesi durumunda bahar aylarında sabah dışarı çıkılmaması, pencereler açıkken uyunmaması ve küf alerjisi halinde de rutubetli ortamların azaltılması gibi önlemler almak gerekir. Doktor kontrolünde antihistaminik denilen alerji önleyici ilaçlar ve kortizonlu burun spreyleriyle medikal tedavi olarak uygulanabilir. Bir başka korunma yöntemi de aşıdır. Ancak aşının başarılı olmama durumu vardır. Polenlerin en yoğun olduğu sabah saatlerinde açık havaya çıkılmamalı, bu saatlerde ev havalandırılmamalı. Bu dönemde açık havada spor yapılmamalı. Polenler saçlar ve giysiler yoluyla iç mekanlara taşınabileceğinden, dışarıda giyilen giysiler eve gelince değiştirilmeli. Saçlar her akşam yıkanmalı. Klima kullanılıyorsa mutlaka polen filtresi kullanılmalı. Polen mevsiminde açık havaya çıkarken şapka ve gözlük kullanılmalı. Havalandırılmayan, sigara içilen ortamlarda durulmamalı” diye konuştu.

Alerjik çocuklarda yastık ve yorgan seçimine dikkat Haber

Alerjik çocuklarda yastık ve yorgan seçimine dikkat

Alerjik çocukların yastık ve yatak takımlarının dikkatli seçilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Akarlar gözle görülemeyen mikroskobik canlılardır ve ev tozu akarlarının vücut yapıları ile dışkıları alerjik özellik göstermektedir. Akarlar en çok halı, çarşaf, yatak, yorgan, yastık, tüylü ve yünlü eşyalar, tüylü oyuncaklar, kumaş döşemeli eşyalarda bulunurlar” dedi.  Alerjik çocuklarda yastık ve yorgan seçiminde dikkat edilmesi gerektiğini Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, ev tozu akarlarının (mite) yün yatak ve yorganlar içerisinde sıklıkla bulunan ve alerjik hastalıklara en sık neden olan alerjen olduğunu belirtti. Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Alerjileri olan çocuklar için doğru yatak takımı seçimi, alerjenlerin neden olduğu belirtileri azaltmak ve çocuğun rahat bir uyku deneyimi yaşamasını sağlamak için önemlidir. Akarlar gözle görülemeyen mikroskobik canlılardır ve ev tozu akarlarının vücut yapıları ile dışkıları alerjik özellik göstermektedir. Akarlar en çok halı, çarşaf, yatak, yorgan, yastık, tüylü ve yünlü eşyalar, tüylü oyuncaklar, kumaş döşemeli eşyalarda bulunurlar” diye konuştu.  Okul başarısını olumsuz etkileyebilir  Vücuda giren mite alerjenlerinin özellikle genetik yatkınlığı olan çocuklarda alerjik hastalıklara yol açtığına dikkati çeken Prof. Dr. Nacaroğlu, şöyle devam etti:  “Örneğin, ev tozu akar alerjisi olan astımlı çocuklar akarlar ile karşılaşınca astım belirtileri daha da kötüleşebilir. Ayrıca burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanması, burun kaşıntısı gibi alerjik nezle şikayetlerini de tetikleyebilir. Alerjenlerin yatak takımına girmesi, gözlerde tahrişe de neden olabilir. Ayrıca yanlış yastık ve yorgan seçimi, alerjik çocuğun gece uykusunun kalitesini bozarak gündüz okul başarısını etkileyebilir. Özellikle atopik egzama gibi cilt alerjisi olan çocuklarda yanlış yatak takımı seçimi, ciltte kaşıntı ve döküntü gibi alerjik cilt şikayetlerini artırabilir.”  Özel tasarlanan yatak ve yorgan kılıfları kullanılmalı  Prof. Dr. Nacaroğlu, alerjik çocukların yastık ve yatak takımını dikkatlice seçmelerinin önemine işaret ederek, şu tavsiyelerde bulundu:  “Alerjen geçirmez kılıflar, hipoalerjenik dolgu malzemeleri ve düzenli temizlik gibi önlemler, alerji belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Alerjik çocuklar için özel olarak tasarlanmış yatak ve yorgan kılıfları kullanmak, alerjenlerin yatak ve yorgan içine girmesini engelleyebilir. Yorgan ve yastık seçerken, hipoalerjenik dolgular içeren ürünleri tercih etmek, alerjenlerin birikmesini ve yayılmasını engelleyebilir. Ek olarak, alerjik çocukların kullandığı yorgan ve yastıkların kolayca temizlenebilir ve yıkanabilir olması önemlidir. Bu, alerjenlerin birikmesini azaltmaya yardımcı olur. Ürünlerin etiketlerindeki temizlik talimatlarına uygun olarak temizlemek ve düzenli olarak yıkamak önemlidir. Yine alerjik çocukların odalarında alerjen birikimini azaltmak için yatak odası düzenli olarak havalandırılmalı ve yatak, yorgan takımları sık sık temizlenip havalandırılmalıdır. Nevresim ve çarşaflar ile yastık kılıfları yıkanabilir olmalı ve en az 60 derece sıcak suda yıkanmalıdır ve haftada bir-iki kez değiştirilmelidir. Yün battaniyeler, alerjik çocuklarda çok fazla mite içerdiği için tercih edilmemelidir. Alerjik çocukların uygun yatak takımını seçmek ve alerji belirtilerini en aza indirmek için çocuk alerji uzmanlarından destek almaları gerektiğini unutmamak gerekir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.