Hava Durumu

#Ameliyat

Yeni Marmara Gazetesi - Ameliyat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ameliyat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye'de İlk! Belden Aşağısını Kansere Verdi, Ölümün Kıyısından Döndü Haber

Türkiye'de İlk! Belden Aşağısını Kansere Verdi, Ölümün Kıyısından Döndü

Dünya'da yaklaşık 70 kişiye yapılan ve sadece 7'sinin hayatta kaldığı ‘Hemikorperektomi' ameliyatlarından biride yaklaşık iki ay önce Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde (SEAH) yapıldı. 13 saatlik ameliyat sonrasında belden aşağısı kesilerek tümörden kurtarılan 65 yaşındaki Tuncer Poşluk, dünya genelinde 8'inci Türkiye'de ise eşine rastlanmayan bir vaka olarak kayıtlara geçti. Başarılı geçen operasyon sonrasında ölümün kıyısından alınan hasta, hayatına vücudunun yarısı olmadan devam edecek.   İstanbul'da yaşayan ve kuyruk sokumundaki kitlenin büyük olması sebebiyle tedavi edilemeyen 65 yaşındaki emekli öğretmen Tuncer Poşluk, şifayı SEAH'ta buldu. Burada yapılan tetkikler neticesinde hastanın tam anlamıyla kurtulması için dünyada çok az sayıda yapıldığı belirtilen tümör ve tümörle sarılmış olan organları vücuttan ayırma ameliyatı olan ‘Hemikorperektomi' operasyonu uygulandı. Poşluk'un tümör ve tümörün çevrelediği organlarla beraber belden aşağısı vücudundan kesildi. Yaklaşık 13 saat süren zorlu ameliyat sonrasında 40 günlük yoğun bakım sürecinin ardından servise alınan Poşluk'un tedavisine ortopedi bölümünde devam ediliyor. Dünya genelinde 8'inci Türkiye'de ise eşine rastlanmayan bir vaka olarak kayıtlara geçen Poşluk, artık hayatına vücudunun yarısı olmadan devam edecek. Poşluk'un ölümün kıyısından kurtarılmasında ise Ortopedi Bölümü'nden Mustafa Erkan İnanmaz ve Doç. Dr. Fevzi Sağlam, Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Fatih Altıntoprak ve Doç. Dr. Necattin Fırat, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü'nden Doç. Dr. Hakan Saçlı, Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Hacı İbrahim Çimen, Anestezi ve Reanimasyon Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Fuat Erdem, Doç. Dr. Onur Balaban ve Doç. Dr. Havva Kocayiğit büyük rol oynadı.  “13 saat süren ameliyatta hastanın vücudunun yüzde 45'ini almış olduk”  Hastanın kuyruk sokumundan kaynaklı bir kanser tanısıyla başvurduğunu belirten Ortopedi Bölümünde görevli Doç. Dr. Fevzi Sağlam, “Tabii bu kanser sadece kuyruk sokumunda kalmayıp; hastanın leğen kemiklerini, idrar torbasını, tüm kalça kaslarının tamamını ve bağırsaklarında bir kısmını da tutmuş hale geldi. Ayağı besleyen önemli arterleri de tamamıyla içine almıştı. Ama hastanın bu şansız durumuna rağmen şanslı olduğu kısmı bu kanser sadece bu bölgede sınırlı olup özellikle bizim için tedaviyi planlarken en önemli olan başka bir organa yayılımı yoktu. Hasta aslında birçok büyük merkezde birçok büyük ilde hem özel hem de kamu hastanelerine başvurmuş ama yapılabilecek tedavi olarak kitlenin büyüklüğünden ve sarmış olduğu organlardan dolayı herhangi bir cerrahi tedavi yapılamaz tanısı konulmuş. Hasta bize geldikten sonra gerekli tetkiklerini, görüntülemelerini tekrar yaptık. Hastayı Ortopedik Onkoloji Konseyimizde tekrar değerlendirdik. Biz bu hastayı nasıl tedavi edip bu kanserden kurtarırız diye açıkçası çok kafa yorduk. Sonra hastaya, dünya genelinde de çok nadir yapılmış olan ameliyatlardan biri olan ‘Hemikorperektomi' dediğimiz belden aşağısını tamamıyla kesip tümörlü organlarla beraber tümörü ayırma ameliyatını yapmaya karar verdik. Tabii bu zor bir ameliyat, hasta içinde gerçekten cerrahi sırasında yaşamına mal olabilecek bir ameliyat. Bunların hepsini aileyle, hastayla defaten konuştuk çünkü çok nadir yapılan bir ameliyat. Ama iyi geçerse de hastamızın bu kanserden kurtulacağını düşündüğümüzü belirttik. Hasta ve ailesi belli bir süre düşündükten sonra bu ameliyat için onay verdi. Bu bir ekip işi ve bu ekipte; ortopedist, kaplama cerrahisi, üroloji, anestezi, ameliyathane hemşirelerimiz ve ameliyathanedeki personelimizin hepsi ile biz bu ameliyatın aslında provasını yaptık. Ameliyat süreci yaklaşık 13 saat sürdü. Hastamız ameliyata girmeden önce 55 kiloydu, kitleyle beraber hastanın belden aşağısını kestiğimizde yaklaşık 25 kilogramlık bir vücut uzvunu kaybetmiş oldu. Geriye hastanın 30 kilogramlık bir vücudu kaldı, yani yüzde 45'ini almış olduk” dedi.  “Hastamız bize geldiği zaman zaten yürüyebilen bir hasta değildi”  Hastanın yürüyemediğini belirten Sağlam, “Cerrahi sonraki süreçte yaklaşık 40 günlük bir yoğun bakım süreci oldu. Hastamız bu süreci; anestezinin gerçekten çok iyi hasta takibi, çok iyi yönetmesiyle gayet iyi bir şekilde atlattı. Yaklaşık 45 gün oldu hastamızı ameliyat edeli ve ortopedi servisimizde takip ediyoruz. Bu ameliyat açıkçası bazı kanserlerde, seçilmiş vakalarda tutulum yerine bağlı olarak eğer ümidini kaybetmiş hastalarda ya da cerrahi yapılamaz denilen hastalarda küçükte olsa bir ümit olabilir hastaya. Bu büyük ameliyatla onlara küçük de olsa bir ümit verebiliriz diye düşünüyorum. Hastamız bize geldiği zaman zaten yürüyebilen bir hasta değildi. Yine sedyeyle getirilmişti. Çok şiddetli ağrıları vardı. Bu ameliyatı olmasa da hasta açıkçası belki birkaç ay gider ya da gidemez, yani hayatını kaybedecekti bu hastalıktan dolayı. Yürüyemeyen bir hastamızın, ona yük olan uzvunu yani belden aşağısını omurgadan itibaren keserek sağlam vücuttan ayırmış olduk bu kanserli dokuyu. Şimdi hastanın kolostomi dediğimiz bağırsak için ve ürostomi dediğimiz idrar için bir torbası var. Bununla beraber üst ekstremitesini, kollarını rahatlıkla kullanabiliyor. Hastamız, yaşamını kendi başına idame ettirebilecek düzeye gelecek. Bizleri her zaman destekleyen hastanemiz Başhekimliği ve İl Sağlık Müdürlüğümüz'e teşekkür ediyoruz” diye konuştu.  “Hastamızdan daha mutluyuz, onu çok net ifade edebilirim”  Anestezi ve Reanimasyon Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Fuat Erdem, “Tabii bizler klinik olarak belki Türkiye'de de bu konuda tecrübe edilmiş merkezlerimiz yoktu. Bizim de kendi tecrübelerimiz yoktu. Öncelikle dünyada bu gibi literatüre neler yapılmış, biz bir literatür taraması yaptık. Ve bu cerrahi ekipte birçok klinik ameliyata girecekti. Onlarla saatler süren bir konsey yaptık. Ameliyat sırasında nelerle karşılaşabileceğimizi belirledik. Hasta ve hasta yakınlarına da ameliyat sürecinde yaşayan problemler anlatıldı. Ben burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum; hastanın yaşam isteği, arzusunun çok yüksek olması ve aile desteğinin buna çok katılmış olması belki bizi motive etti. Bu konuda ben hem kendisine hem ailesine çok teşekkür etmek istiyorum. Tabii ameliyat süresinde bazı sıkıntılar yaşadık, ama bunları aşabildik. Daha sonra yoğun bakım süreci vardı. Yoğun bakım sürecinde gerçekten yoğun bakım ekibimiz hekimlerimiz, hemşire arkadaşlarımız hepsi inanılmaz bir insan gücü emek sarf etti. Hastayla özdeşleştiler, hastayı kendilerine kabul ettiler ve inanılmaz bir şekilde emek sarf ettiler. Yaklaşık 40 gün süren bir süreç neticesinde hastamız şu anda serviste. Belki biz hastamızdan daha mutluyuz, onu çok net ifade edebilirim. Kendisine güzel bir yaşam diliyoruz bundan sonra” şeklinde konuştu.  “Karanlık bir tünelin sonundaki ışık gibi oldu bize”  Vücudunun yarısı kesilen Tuncer Poşluk'un gelini İlkem Poşluk, “2022 yılında ağrıları ile başladı bu süreç. Başta hafif, yani bel fıtığı gibi bir şey olduğunu düşünüyorduk biz. Fakat durum bizim tahmin ettiğimiz gibi çıkmadı. Birçok hastaneye başvurduk fakat ameliyat olma eşiğini geçmiş denildi ve ameliyat yapılamadı maalesef. İzmir'de bir hekimle konuştuk ve ameliyata karar verildi. Ameliyat süreci ve sonrası çok riskliydi, yüksek bir ölüm oranı vardı ve daha da kötü sonuçları olabilir diye babam korktu, iki yıl önce tamamen tedaviyi reddederek ‘ne olacaksa olsun' dedi açıkçası. Fakat süreç çok daha kötüye gitti. Tamamen yürümesi bitti ve yoğun acılar çekiyordu, yaşama tutunacak gücü kalmamıştı. İzmir'in ardından İstanbul, Kocaeli ve birçok farklı şehirdeki hastanelere tekrardan başvurduk. Yine ameliyat olamaz cevabını aldık ve ne yapacağımızı bilemiyorduk. Son olarak Kocaeli'de bir hekim bize Fevzi hocayı tavsiye etti ve buraya geldik. Aslında karanlık bir tünelin sonundaki ışık gibi oldu bize, çünkü ne yapacağımızı bilmiyorduk. Zor bir süreç olacağını söylediler. Çünkü yaklaşık iki senedir çok şiddetli ağrıları vardı ve artık kendisi de bir noktada ümitsizliğe kapılmıştı bu tedavi için. Fakat Fevzi Hoca ve ekibi bizİ çok güzel yönlendirdi. Ameliyatın riskleri olduğundan ve sonuçlarından bahsettiler. Bu sürecin zor olduğunu, mücadele edilmesi gerektiğinden de bahsettiler. Her şeyi göze aldık ve bir hafta içerisinde gerekli testler yapıldı, ameliyata karar verdik. Yaklaşık 45 gün oldu, uzun bir süreci de yoğun bakımda geçirdi. İlk günler onun ve bizim için de çok zordu. Şükür bu süreci atlatarak şimdi servise çıktı. Onun için zor bir hayat olacağını düşünüyorduk ama tam tersi daha umut dolu şu anda. Bu süreçten sonra hep beraber bir yaşam sürdüreceğiz diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.  “Şu anda ben aranızda olmayabilirdim”  Vücudunun belden aşağısı kesilen Tuncer Poşluk, “Şu an iyiyim fena değilim. Şimdilik böyle, kurtuldum. Oğlum ve gelinimle birlikte hayat süreceğim onlarla birlikte yaşayacağım. Bu süreçte de en büyük destekçim kendileri. Bu zor ameliyatı gerçekleştiren doktorların hepsinin eline sağlık, onlara çok teşekkür ediyorum. Nereden nereye geldim. Şu anda ben aranızda olmayabilirdim. Şimdi aranızdayım ve mutluyum” dedi. 

Burun Ameliyatı İçin Gitti! Aniden Hayatını Kaybetti Haber

Burun Ameliyatı İçin Gitti! Aniden Hayatını Kaybetti

Diyarbakır'da geniz eti ameliyatı için özel hastaneye giden Damla'nın ölümünde ihmal olduğu iddiaları üzerine inceleme başlatıldı. 20 yaşındaki Damla'dan geriye söylediği şarkılar ve ameliyata hazırlanma anları kaldı.  İddiaya göre, 29 Ekim'de 20 yaşındaki Damla Sakallı, geniz eti ameliyatı olmak için merkez Kayapınar ilçesindeki özel bir hastaneye gitti. Ameliyat için yatış işlemi yapılan Sakallı, serum takılmasının ardından rahatsızlandı. Durumu ağırlaşan Sakallı, aynı hastanede yoğun bakıma alındı.  Müdahaleye rağmen kurtarılamayan Sakallı'nın cenazesi, Diyarbakır Adli Tıp Kurumundaki otopsinin ardından ailesine teslim edilerek merkez Yenişehir ilçesindeki Şilbe Mezarlığı'nda defnedildi.  Genç kadının ölümünde ihmal bulunduğu şüphesiyle İl Sağlık Müdürlüğünce inceleme başlatılmıştı.  Hastanede Damla'nın yanında kalan yengesi Berivan Sakallı, Damla'nın bir hafta uğraştığını, sürekli kan verdiğini söyledi. Sürekli olumsuz çıktığını belirten Sakallı, daha sonra anesteziyle görüştüğünü ve ameliyatı için onay verildiğini ileri sürdü.  Ameliyatı için gün verildiğini, annesiyle gittiklerini ifade eden Sakallı, “Hastaneye ayaklarıyla giriyor, kız eliyle işlemleri için imza atıyor. Astımı olduğu için kışın sürekli zorlanıyordu. Odaya girdik, hazırlanması için önlük verildi. Hazırlandığı gibi hemşireyi çağırdım. Ameliyat öncesi bir tedavisi varmış. Kelebek taktı ve iki serum bağladı. İki damla gittikten sonra hemen fenalaşmaya başladı, her şey saniyeler içinde gelişti. Hemşirenin odadan çıkmasıyla kızın fenalaşması aynı anda oldu” dedi.  "Hemşire, ‘bir şey olmaz' dedi. Annesi sonradan, ‘kızıma bir şey oluyor' gibisinden söyledi” diyen Sakallı, "Bize bağırdı çağırdı, halbuki kız o zaman ölmüştü. Müdahale ettiler, bayağı zaman geçti doktoru öyle geldi. Sonra makinaları getirdiler. Kızın ağzından köpük çıktı, göz bebeği gitti. Annesine, ‘iyidir, kalbi durdu ama geri getirdik' dediler. Doktorlar, sabahtan iyidir, öğlenden iyidir, hep alıştırdılar. Halbuki kız ölmüş. Kızı götürüp kefenlemişler, her şey yapmışlar. Aile, kendi şüpheleriyle kızın öldüğünü anlamış. Sadece kan verdi, değerleri yüksekti onun düşmesini bekledi. Doktor onay verdikten sonra ameliyat günü ve saati verildi. Astım hastalığı vardı, onu belirttik zaten. Kronik hastalığını sordular, sadece astım var dedik. Başka bir şey yok dedik” ifadelerini kullandı. 

Alman Hasta Samsun'da Sağlığına Kavuştu Haber

Alman Hasta Samsun'da Sağlığına Kavuştu

 Felç geçiren Alman hasta, şifayı Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde buldu.   Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde önemli bir ameliyat daha başarıyla gerçekleştirildi. Almanya vatandaşı 64 yaşındaki Lehmann Gerhard, geçirdiği felç nedeniyle Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Yapılan tetkikler sonucunda beyin damarında tıkanıklık tespit edilen hasta, anjiografik yöntemle atardamardan müdahale edilerek tedavi edildi ve sağlığına kavuşturuldu.  "Hem ülkemiz hem de Samsun sağlık turizmine büyük önem vermekte"  Operasyon hakkında bilgi veren Nöroloji Uzmanı ve İnme Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Çetin Kürşad Akpınar, "29 Mayıs'ta gerçekleştirilen ameliyat sonrasında kısa sürede sağlığına kavuşan hastamızın felcinin nedeninin şah damarında darlık olduğu belirlendi. Bu tespit üzerine, işlemden bir hafta sonra dar olan şah damarına karotis stentleme tedavisi uygulandı. Böylece, hastanın yeniden felç geçirme riski ortadan kaldırıldı. Bu ameliyat, inme merkezimizin yetkinliğini ve başarılarını bir kez daha ortaya koymaktadır. Hem ülkemiz hem de Samsun ili sağlık turizmine büyük önem vermektedir. Bu tür örneklerle inme merkezimiz, sağlık turizmine katkıda bulunmaktadır" dedi.  Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, gerçekleştirdiği bu önemli ameliyatla bir kez daha sağlık alanındaki başarılarını kanıtlamış ve adından söz ettirmiş oldu. 

Glomus Tümörüne Yakalanan Hastanın Zorlu Ameliyatı Haber

Glomus Tümörüne Yakalanan Hastanın Zorlu Ameliyatı

İstanbul'da 3 yıl önce glomus tümörüne yakalanan ve doktorların ‘masada kalırsın, felç olabilirsin' dediği hasta, Lokman Hekim Van Hastanesinde geçirdiği başarılı ameliyat sonucu sağlığına kavuştu.  İstanbul'da ikamet eden ve 3 yıl önce glomus tümörüne yakalanan Seyfettin Uçar (68), İstanbul'da birçok hastaneye başvurdu. Gittiği hastanelerdeki doktorların ‘masada kalırsın, felç olabilirsin' demesi üzerine arayışa geçen Uçar, sosyal medyada Lokman Hekim Van Hastanesinde başarılı ameliyatlar gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Halil Başel'e ulaştı. Daha sonra Lokman Hekim Van Hastanesine gelen Uçar, burada geçirdiği başarılı ameliyat sonucu sağlığına kavuştu.  Konuyla ilgili açıklamada bulunan Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Halil Başel, “Tümörü büyük bir tümördü ama daha önce çok yaptığımız için bu tür ameliyatlar bize sıradan bir tümör gibi geldi. Allah'a şükür ameliyatı, sıradan ameliyattan daha da rahat geçti. Çünkü hastamızda pek yan etki gelişmedi. Normalde bu kadar büyük tümörlerde yutma güçlüğü, ses kısıklığı gelişir ama onların hiçbiri gelişmedi. Normalde 5 santimetre üzerindeki tümörler sıkıntılı. Birde damarı da sarmıştı. Ayrıca hastamıza başka yerlerde ciddi senaryolar yazılmış, hiç standart tedavide görmediğimiz tedavi yöntemleri anlatılmış. Tabi biz böyle bir şey olmadığını anlattık. Hiçbir damarında zedelenme olmadan, hiçbir komplikasyon gelişmeden bu 6,5 santimlik tümörü çıkardık. İnşallah iki gün içinde taburcu edeceğiz. Tabi hastaların Van'a gelip, tedavi görüp, hiçbir sonuç olmadan ayrılmaları bizi mutlu ediyor” dedi.  “Ameliyat günümü ikinci doğum günüm olarak kutlayacağım”  Yaklaşık 3 yıl önce glumos tümörüne yakalandığını ve İstanbul'da birçok hastaneye gittiğini anlatan Seyfettin Uçar ise “Gittiğim doktorlardan kimisi ‘masada kalırsın, felç olursun' dediler. Ben daha önce araştırma yapmıştım. İlk olarak da Halil Hocamı araştırmıştım. En son gittiğim hastanede ise aileme Van'a gideceğimi söyledim. Çünkü aklımda hep Halil Hoca vardı. Van'a geldim. Diğer doktorlar da ameliyat olma noktasında biraz tereddüt vardı. Halil Hocamla ilk muayeneye geldiğimde ben zaten ameliyat olma kararı ile gelmiştim. Glumos tümörü bende yaklaşık 6,5 santim büyüklüğündeydi. Ben 29 Mayıs'ta ameliyat oldum. Benim ikinci doğum günüm oldu. Bundan sonra doğum günümü 29 Mayıs İstanbul'un kurtuluşu gibi kutlayacağım. Halil Hocama çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Kırgız Hastadan Türk Hekimlerine Övgü Haber

Kırgız Hastadan Türk Hekimlerine Övgü

Kırgızistan’ın başkentinden Antalya’ya karın ağrısı şikayetiyle gelip yumurtalıklarında tümör tespit edilen Kırgız hasta, başarılı bir ameliyat sonrası sağlığına kavuştu. Tedavisinin ardından yüzü gülen 71 yaşındaki Khaırrınısa Razıeva, doktorunu Kırgızlara özgü olan “Elleri altın” sözüyle tanımladı.   Kırgızistan’ın Bişkek şehrinde yaşayan 71 yaşındaki Khaırrınısa Razıeva, yoğun karın ağrısı şikayetine ülkesinde çözüm bulmayınca sağlık turizminde başarılı operasyonlarıyla bilinen Antalya’ya geldi. Özel Vitale Hastanesi’ni tercih eden Kırgız hastanın tedavisini Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Ali Fuat Şengör üstlendi. Yumurtalıklarında tümör bulunan Razıeva, başarılı bir operasyon sonrası sağlığına kavuşup taburcu edildi. Razıeva, ameliyat sürecini, “Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım. Hiçbir şey olmamış gibi hemen yürümeye başladım. Ali Fuat hocanın elleri altın, çok minnettarım" diyerek anlattı.  “Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım”  Antalya’ya gelininin tavsiyesi üzerine geldiğini ifade eden Khaırrınısa Razıeva, “Antalya’yı gelinim tavsiye etti. İlk olarak bir hastaneye gittik, faydasını göremedik. Bir arkadaşım Vitale hastanesini tavsiye etti. Sol tarafımda karın ağrım vardı, çok rahatsızdım, sonra film çekildiğinde “Rahim ve bağırsağın arasında irinde enfeksiyon olmuş, onu temizleyeceğiz” dediler. Tedaviyi Opr. Dr. Ali Fuat Şengör hocam yaptı, hiç hissetmedim. Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım. Hiçbir şey olmamış gibi hemen yürümeye başladım, hiç ameliyat olmamış gibi rahattım. Ameliyat o kadar güzel geçti ki, ameliyattan kalktım hemen yemek yemeye başladım. Kontrollerim devam ediyor, çok iyiyim” diye konuştu.  Antalya’nın iklimi şifası oldu  Khaırrınısa Razıeva, kontrolleri tamamlandıktan sonra 3 ay daha Antalya’da kalacağını, şehrin ikliminin sağlığına iyi geldiğini söyledi. Razıeva, ”Tedavim tamamlandıktan sonra 3 ay kalacağım ve dinleneceğim. Buranın iklimi çok güzel, şekerim tansiyonum iyi. Kendimi çok iyi hissediyorum. Antalya’yı çok sevdim, evim gibi oldu. Türk hekimleri çok iyi, Ali Fuat hocanın elleri altın, çok minnettarım. Artık kim sorarsa ona bu hastaneyi ve Ali Fuat hocayı tavsiye edeceğim. “Böyle bir doktor ve hastane var, elleri altın mutlaka iyileştirecek” diyeceğim” dedi.  5 yıllık şikayete Türk hekimi son verdi  Kırgız hasta Khaırrınısa Razıeva’nın ameliyatını gerçekleştiren Opr. Dr. Ali Fuat Şengör, Kırgız hastanın yaklaşık 5 yıldır baş dönmesi, karın ağrısı ve halsizlik şikayetleriyle mücadele ettiğini kaydetti. Şengör, “Hastamız, kilo kaybı, baş dönmesi, halsizlik şikayetiyle geldi, yaklaşık 5 yıldır bu şikayetleri çekiyormuş. Muayeneler neticesinde yumurtalıklarında bir tümör olduğunu tespit ettik, kapalı bir yöntemle cerrahi müdahalede bulunarak sağlığına kavuşturduk. Yaklaşık bir ay tedavi aşaması oldu, sonra medikal tedavi süreci devam etti. Sağlıklı bir şekilde memleketine göndereceğiz. Sadece 6 ayda bir yılda bir gerçekleşecek rutin kontrollerimiz olacak" ifadelerini kullandı.  "Anne oğul ilişkisi kurduk"  Türkiye’nin son yıllarda diğer ülkelerin kötü propaganda yapması nedeniyle sağlık turizminde aksamalar yaşadığını dile getiren Opr. Dr. Ali Fuat Şengör, başarılı operasyonların sağlık turizmini olumlu yönde etkileyeceğini kaydettiği konuşmasında, Kırgız hasta ile aralarında kurdukları duygusal bağı ise şu şekilde anlattı: “Yüz güldürücü sonuçlarla karşılaşmamız durumunda, konuyu Türk sağlık turizmi Türk hekimleri açısından başarı olarak görüyoruz. Bu tür hastaların kazanımıyla sektörümüz büyümeye devam edecek. Hastamıza gerekli tıbbi müdahale dışında Türk hekimlerinin şefkatli yaklaşımını da sergiledik. Hastamız duygusal bir bağ da kurdu, doktor hekim veya hasta hekim ilişkisinden ziyade anne evlat ilişkisi gibi yoğun bir duygusal bağlantımız var, devamlı arıyor soruyor.”

Alt çenesi yok, dişleri üst damağında: Ameliyat için yardım bekliyor Haber

Alt çenesi yok, dişleri üst damağında: Ameliyat için yardım bekliyor

Bafra ilçesinde ikamet eden 11. sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Yaşar Hüseyin Köksalan, doğuştan birtakım sakatlıklarla dünyaya geldi. Kalça kırığı ve elinde kemik bozuklukları olan Yaşar’ın asıl sıkıntısı ise yüz bölgesinde. Doğuştan alt çenesi olmayan Yaşar’ın ağzındaki dişler üst damağında toplanmış durumda. Çiğneme işlemi yapamayan Yaşar, tanesi 70 TL’den günde 7 adet mama ile beslenirken, sigortalı bir işi olmayan baba Mürsel Köksalan, oğlunun ameliyatını gerçekleştiremiyor. Samsun’da gerçekleştirilen çene operasyonlarından sonuç alamayan aile, çareyi İstanbul’da buldu. Yapılacak özel ameliyatın devlet tarafından karşılanamadığını belirten aile, ameliyatın gerçekleşmesi için yetkililerden yardım bekliyor. Yardımlar sonrası İstanbul’a giderek bu ameliyatı yapabilen özel bir hastanede muayene olan lise 3. sınıf öğrencisi Yaşar Hüseyin Köksalan, doktorlardan sevindirici haberi aldı. Doktorlar; Ankara’da da uzmanların incelediği tomografi sonuçlarına göre tek ameliyat ile alt çeneyi yapabileceklerini, Yaşar’ın çenesini oynatıp, rahatça yemek yiyebileceğini söyledi. Ayrıca Yaşar’ın üst damağına toplanan dişler de düzenlenerek, normal bir ağız yapısına kavuşturulacak. Yaşar Hüseyin Köksalan’ın ameliyat olabilmesi için Bafra Kaymakamlığı tarafından da bağışların yatırılması adına banka hesabı açıldı. Yaşar, ameliyatı için gerek duyulan 300 bin TL’yi bulabilirse 17 yıl sonra ilk kez normal bir yemek yiyip, düzgün ağız yapısına kavuşabilecek. “Yemek yiyebileceğim haberini dört gözle bekliyordum” Doktorların kendisini iyileştirebileceğini söylemesinden çok mutlu olduğunu ifade eden Yaşar Hüseyin Köksalan, “Babamla birlikte İstanbul’a gittik. Doktorlar beni muayene ettiler. Ameliyata uygun olduğumu ve düzeleceğimi söylediler. Ameliyattan sonra pipet kullanmadan yemek yiyebileceğimi söylediler. Ben de bu haberi dört gözle bekliyordum. Doktorların olumlu konuşması ile artık motive oldum. Herkesin ağzı nasılsa benim de öyle olacakmış. Yardım elini uzatacak herkesten şimdiden Allah razı olsun. İnşallah iyi olacağız. Hayalim ağzımın iyi olması ve normal yemek yiyebilmek” dedi. “Doktorlar yeni teknikler ile çeneyi açabilecekler” Maddi imkansızlıklar nedeniyle oğlunun ameliyatını yaptıramadığını dile getiren ve yardım bekleyen baba Mürsel Köksalan, “Oğlumu tedavisi için İstanbul’a götürdük. Doktorlar, çeneyi açabileceklerini ve çocuğumu kurtarabileceklerini söylediler. Çeneyi inceleyen uzmanlar, tek ameliyatta işi halledebileceklerini dile getirdiler. Oğlum hala yemek yiyemediği için sadece sıvı gıda ile besleniyor. Bu ameliyat bize umut ışığı oldu. Maddi durumun hiç yok. Onun için çocuğumun sağlığına kavuşması adına yardım talep ediyorum. Oğlumun çenesi, kemik olmadığından açılmıyor. Yeni teknikler ile çeneyi açabileceklerini söylediler. Oğlum ameliyat olabilirse, biberonla beslenmek yerine normal yemeklerden yiyebilecek. Tüm ilgili ve yetkililerden ameliyat için destek bekliyoruz” diye konuştu. Doğduğundan beri ağzından sıvı mama harici bir besin geçmeyen Yaşar’ın annesi ise oğlunun ameliyatla düzelebileceğinden dolayı çok mutlu olduğunu, doktorların operasyonu yapabilecek olmasından dolayı da ameliyat için gerekli parayı bulmak için duacı olduğunu dile getirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.