Hava Durumu

#Anne

Yeni Marmara Gazetesi - Anne haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anne haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Son Dakika! Semih Çelik’in Annesi İkbal’i Suçladı Haber

Son Dakika! Semih Çelik’in Annesi İkbal’i Suçladı

Semih Çelik'in annesi konuştu. Katil Semih Çelik'in annesi Türkiye gündemine oturan olay sonrası ilk kez konuştu. Sur canisi Semih Çelik’in annesi ATV Haber’e konuştu. Özlem Aktay’a röportaj veren anne, vahşiçe katledilen İkbal Uzuneri’i suçlayarak, “”İkbal Oğlumu Rahat Bırakmadı!” dedi. İstanbul'da Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i canice öldürüp surlardan atlayarak intihar eden cani Semih Çelik'in annesi ilk kez konuştu. Oğlunun pandemi sonrasında odasına kapandığını belirten anne "Keşke ben ölseydim de o kızlar ölmeseydi. Oğlumdaki durumu görünce ben İkbal'in ailesine ulaşıp 'Kızınızı uzak tutun. Oğlum iyi değil kızınızı alın, kaybedin' dedim. Semih'le İkbal'in buluşma mekanı zaten surlardı. Onlar sürekli orada buluşuyorlardı" dedi. "NE OLDUYSA PANDEMİ SONRASINDA OLDU" Sözlerine "Keşke ben ölseydim de o kızlar ölmeseydi" diye başlayan katil Semih Çelik'in annesi Sabah gazetesine yaptığı açıklamada "Ben pandemi sürecinde oğlumu kaybettim. Ne olduysa pandemi sonrası odasına kapanınca oldu. Defalarca hastaneye götürdüm, doktor doktor gezdirdim hepsi kayıtlarda vardır. 'İyi bu çocuk ergenlik psikolojisi' dediler. "ANNESİNİ ARAYIP 'KIZINIZI UZAK TUTUN' DEDİM" Oğlumdaki durumu görünce ben İkbal'in ailesine ulaşıp 'Kızınızı uzak tutun. Oğlum iyi değil kızınızı alın, kaybedin' dedim. Okuldan naklini aldılar ama bağlantıları yine kopmadı. İkbal de geçen yıl hap içip intihar girişiminde bulunmuştu. Ondan sonra bir süre uzaklaştılar ama yine de bağlantıları kopmadı.

Doğum Yapacaklara Dikkat! Haber

Doğum Yapacaklara Dikkat!

Normal doğum sırasında anne tarafından salgılanan oksitosin hormonunun rahim kasılmalarını kolaylaştırarak doğumu hızlandırdığını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sevgi Şenol, aynı zamanda anne ve bebek arasında çok daha kuvvetli bir bağ kurulmasını sağladığına da dikkat çekti.   Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sevgi Şenol, “Normal Doğum Haftası” kapsamında normal doğumun; anne, bebek ve toplum sağlığı üstüne etkileri hakkında açıklamalarda bulundu. Normal doğumun, bebeğin anne rahmindeki sürecini tamamlamasının ardından vajinal yolla dünyaya geldiği doğum şekli olduğunu dile getiren Op. Dr. Şenol, “Genellikle gebeliğin 37. haftasının tamamlanmasının ardından rahim kasılmaları ile birlikte başlayarak müdahale gerektirmeksizin doğal sürecinde gerçekleşir” dedi.  Tıbbi bir endikasyon olmaması halinde ilk tercih edilen normal doğumun, anne vücudu için pek çok avantaj sunduğunun altını çizen Şenol, “Sezaryen doğuma kıyasla normal doğuran anne; doğumdan hemen sonra ayağa kalkabilir, günlük yaşantısına geri dönebilir, doğumdan hemen sonra ameliyat yaşanmadığı için bebeğini emzirebilir, hemen ten tene temas sağlanabilir. Dolayısıyla normal doğum sırasında anneden salgılanan hormonlar, annenin doğumunun daha rahat geçmesini sağlar” şeklinde konuştu.  Bebeğin bağışıklığı güçleniyor  Halk arasında “Sevgi hormonu” olarak da bilinen oksitosin hormonunun normal doğum sırasında salgılandığını vurgulayan Şenol, “Bu hormon rahim kasılmalarını kolaylaştırarak doğumu hızlandırır. Aynı zamanda da anne ve bebek arasında çok daha kuvvetli bir bağ kurulmasını sağlar. Bunun yanı sıra normal doğum sırasında vajinal kanaldan geçen bebek, doğum kanalından geçtiği sırada akciğerindeki amniyon sıvısını daha etkin bir şekilde dışarı atar. Bu sayede doğumdan sonra bebeğin solunum sistemi olumlu etkilenir. Bebek doğum kanalından geçerken annenin vajinal florasıyla karşılaşır ve vajinal flora ile temas bebeğin bağışıklığını güçlendirir. Bununla birlikte bebeğin vücudundaki faydalı bakteriler dediğimiz mikrobiyomu zenginleşir ve ileriki yaşlarda bebeğimiz daha sağlıklı bir birey haline gelir” diye konuştu.  Annelerin kendine güveni artıyor  Normal doğumda tıbbi kaynakların daha az tüketildiğini ve annenin en kısa sürede iyileşerek toplum hayatına katıldığını ifade eden Şenol, sözlerini şu şekilde sürdürdü:  “Normal doğum sırasında anne, doğum eylemine aktif olarak katılır ve doğumda aktif olarak rol alır. Bu da annenin kendine güvenin artmasına neden olur. Anne doğum sonrası daha pozitif bir bilinç durumu geliştirir ve kendini daha iyi hisseder. Birçok kadın normal doğum deneyiminin kendini güçlendirdiğini ve doğum sonrası annelik süreci ile ilgili daha pozitif duygular yaşadığı konusunda hemfikirdir.”  Op. Dr. Sevgi Şenol son olarak, “Doğum şekli tıbbi endikasyonlar dâhilinde her zaman sağlık profesyonelleri tarafından belirlenir. Bizim önceliğimiz hem annenin hem bebeğin sağlığıdır. Normal doğum tamamen doğal bir süreçtir. Anne, bebek ve toplum için pek çok faydası vardır” ifadelerini kullandı. 

Uzman Soner Sarmaşık: ''Bebekler ne kadar erken doğarsa sorunlar o kadar artıyor'' Haber

Uzman Soner Sarmaşık: ''Bebekler ne kadar erken doğarsa sorunlar o kadar artıyor''

Ama bu sorunlar bebekten bebeğe de değişir" diye konuştu. Dünya Prematüre Günü hakkında bilgi veren Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Soner Sarmaşık, "Her yıl, milyonlarca bebek prematüre olarak dünyaya gözlerini açıyor. Türkiye'de her yıl 1 milyonun üstünde bebek doğuyor. Bu bebeklerin yüzde 12'sinin prematüre doğduğu biliniyor. Bu da yaklaşık 120 binden fazla bebek anlamına geliyor. Zamanından önce doğan bu bebekler, sağlıklı gelişim için özel bir özen ve çaba istiyor. Prematüre bakımı hem hastanede hem de evde devam etmesi gerekiyor. Her yıl 17 Kasım Dünya Prematüre Günü'nde bilgilendirme ve etkinliklerle kamuoyunun dikkati bu bebekler üzerine çekilmek isteniyor" dedi. "NE KADAR ERKEN DOĞARSA, GÖRÜLEN SORUNLAR FAZLALAŞIR" 37 haftadan önce doğan bebeklere prematüre adını verildiğini belirten Dr. Sarmaşık sözlerine şöyle devam etti: "Prematüre bebekler, normal olarak beklenenden 3 hafta önce doğan bebeklerdir. 34-36 haftalar arasında doğan bebeklere sınırda prematüre diyoruz. 32-36 hafta arasında doğanlar, orta prematüre adını alıyor. Erken prematüreler ise 24 ile 31'inci hafta arasında doğanlardır. Prematüreler, anne karnında gelişimlerini tamamladıkları için birçok tıbbi sorunla doğabilirler. Solunum güçlüğünden emme yutma güçlüğüne, dolaşım sorunlarından göz sorunlarına kadar farklı sorunlar görülebilir. Bebekler ne kadar erken doğarsa, ortaya çıkabilecek tıbbi sorunlar fazlalaşır. Ama bu sorunlar bebekten bebeğe de değişir." "TABURCULUK SONRASI TIBBİ TAKİP ÇOK ÖNEMLİ" Prematüre doğanların doğumdan hemen sonra çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavilerinin yapılması gerekebileceğine dikkat çeken Dr. Sarmaşık, bu ünitelerde bebeğe gerekli tıbbi desteğin verildiğini ve evde bakım yapılacak düzeyine geldiğinde taburcu edildiklerini belirtti. Taburculuk sonrasında gerek aile gerekse hekimler tarafından düzenli takiplerinin yapılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Sarmaşık, "Bu bebeklerin özellikle ilk yıllarda gelişimleri diğer bebeklere göre daha geri olur. O yüzden mutlaka izlenmeleri gerekir. 28 haftadan önce doğanlar, 3 yaşına kadar, 28 haftadan sonra doğanlar ise 2 yaşına kadar izlenir. Büyüme ve gelişmeleri doğum haftaları göz önüne alınarak izlenmektedir. Bu yaşlarda, yaşıtlarını yakalamış olmalılar. Bu bebeklerde bakım, ilgi, özen ayrıca çok önemlidir. Uygun bir şekilde beslenmelerinin düzenlenmesi, ihtiyaca göre fizik tedavi, kardiyoloji ve nöroloji desteklerinin takip edilmesi gerekir. Bundan dolayı herkesin bilinçli ve dikkatli olması gerekli" diye konuştu. Anne babalarn bebek sağlığı konusunda bilgilendirmenin de çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Sarmaşık, günümüzde gelişen tıp teknolojisiyle çok düşük kiloda doğan prematüre bebeklerin bile hayata tutunma şansının artırıldığını belirtti.

Her gün 10 diş sarımsak, bir kilo soğan yemeden duramıyor Haber

Her gün 10 diş sarımsak, bir kilo soğan yemeden duramıyor

Evde meyve tabağı yerine soğan ve sarımsak tabağıyla mutlu olan çocuk, futbol da oynuyor. Hiç hastalanmadığını ifade eden Eymen, kokuya karşı tedbir alsa da annesi bu durumdan şikayet ediyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki Eymen Ayhan her gün en az 10 diş sarımsak ve bolca soğan yiyor. Çocukluğundan beri her gün soğan ve sarımsak yiyen Eymen okula giderken, evde, arkadaşları ile gezerken yanından sarımsak ayırmıyor. Eymen çok fazla sarımsak ve soğan yediği için evde annesi sarımsak ve soğanları saklamak zorunda kalıyor. Her gün bir kilo soğan ve 10 diş sarımsak tüketen Eymen ise saklanan sarımsak ve soğanı rahatlıkla bulup yemeye devam ediyor. Eymen’in annesi Özgül Ayhan, "Küçüklüğünden beri soğan, sarımsak yiyor. Okula giderken bile soğan yemek istiyor, ben 'oğlum yeme ağzın kokar' diyorum ama beni dinlemiyor. Soğan yiyip dişlerini fırçalıyor, marketten kokulu sakızlar alıyoruz ve öyle gidiyor okula. Okula giderken, evde, sokakta her yerde sarımsak yiyor. Biz birlikte uyuyoruz oğlumla çok kötü kokuyor sarımsak ve soğan yediği için ama yine de bu sevdadan onu vazgeçiremiyorum" dedi. "EVDE MEYVE TABAĞI YERİNE SARIMSAK VE SOĞAN TABAĞI VAR" "Eve meyve alıyorum, yanında yiyorum belki iştahı açılır, meyve yer diye ama o hâlâ soğan ve sarımsak yemeye devam ediyor" diyen anne Özgül Ayhan, "Bizim evde meyve tabağı yoktur, onun yerine soğan ve sarımsak dolu bir tabağımız var. Okuldan eve geldiğinde oğlum sana ne pişireyim dediğimde, 'soğan pişir anne' diyor. Tost yapıyorum ya da makarna yapıyorum ama o önce onların yanındaki soğanı bitiriyor" şeklinde konuştu. "FUTBOL VE SOĞAN AŞIĞI BİR ÇOCUK" Oğlunun ayrıca, eve her geldiğinde futbol oynadığını, bir futbol kursuna da gittiğini söyleyen Özgül Ayhan, "Bu hayatta aşık olduğu iki şey ve onlar da futbol ve soğan. Onun annesi olduğum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Biz oğlumla ikimiz çok mutlu bir aileyiz" dedi. Soğan ve sarımsak bağımlısı Eymen, "Çocukluğumdan beri soğan ve sarımsak yiyorum. Arkadaşlarım okulda 'bir koku var' diyorlar ama benden geldiğini anlayamıyorlar. Soğan ve sarımsak yedikçe kendimi daha güçlü hissediyorum ve hiç hasta olmuyorum" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.