Hava Durumu

#Arıcılık

Yeni Marmara Gazetesi - Arıcılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Arıcılık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bal Veriminde En Önemli Faktör Ne? Haber

Bal Veriminde En Önemli Faktör Ne?

Uzmanlar Erzurum'un gerek geniş çayır mera varlığı gerekse iklim özelikleri bakımından arıcılık açısından büyük potansiyel barındırdığını dile getirdi.    Erzurum Tarım ve Orman Müdürlüğü uzmanları, ülkemiz tarımı içerisinde önemi bir yeri olan arıcılığın verimliliğini artırmak, arıcılık işletmelerinin gelir düzeyini yükseltmek, bal dışı arı ürünleri hakkında tüketici ve yetiştirici gruplarında farkındalık oluşturarak ürün desenini genişletmenin önemimden bahsederek, “Arıcılık faaliyetinde verimlilik ve başarı iklim, bitki florası, arı ırkı, bakım besleme, ana arının performansı, kullanılan malzeme ve materyal gibi birçok unsura bağlıdır. Bu unsurlardan en önemlilerden biriside arı kolonisinde bulunan ve kolonin genetik kaynağı ana arıdır. Bir arı ailesinde mevsime göre değişmekle birlikte 80 bin işçi arı 2 bin erkek arı bulunurken tüm bu bireyleri yumurtlayarak koloniye kazandıran ana arı 1 adet bulunmaktadır. Doğal olarak arı kolonisi dendiğinde o kolonin bal toplamasını, hırçınlığını, hastalıklara olan direncini, kışlama yeteneği olarak ifade ettiğimiz kış dönemlerindeki arı kayıplarını belirleyici olan ana arı ırkı ve performansıdır. Tabi bu durumlara bölgedeki flora yapısı iklim özelliği ve arıcının bakım besleme durumu önemlidir. Ancak doğru bir arı ırkı ile ve verimli bir genç ana arı ile çalışmadığımız sürece yapılan diğer tüm işlemler yetersiz olacaktır.” denildi.  “Ana arıların her yıl yenilenmesini faydalı”  Yapılan açıklamada, arıcılıkta da bazen arıcıların bir yıl boyunca bakmış olduğu arılarının bal döneminde kalabalık bir nüfus ve güzel bir arı uçuşu görmesine rağmen bal hasadında beklediği verimi yakalayamadığı ifade edilerek, ”Kışın yoğun arı kayıpları yaşayabilmektedir. Bunun önemli nedenlerinden biriside ana arının özelliklerinin yetersiz olmasıdır. Kolonide bulunan ana arı normal şartlarda 5-7 yıl yaşarken dışarda çiçeklerin üzerinde gördüğümüz arılar 45 günlük ömürleri vardır. Ancak kolonideki ana arıların mümkünse her yıl en geç 2 yılda bir yenilenmesini gerekmektedir. İşte koloni için bu kadar önem arz eden ana arının doğru tekniklerle ile üretilmesi önemli bir konudur.”  “Her yıl yaklaşık 75 bin ana arıya ihtiyaç var”  Erzurum ilinde yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 150 bin koloniye sahip 2 bin üzerinde yerli arıcı 200 binin üzerinde koloniye sahip bin 600 üzerinde il dışından gelen gezginci arıcı ile bal üretimi döneminde arıcılık faaliyeti yürütüldüğü anlatılarak, “Sadece ilimiz arıcılarının düşündüğümüzde ilimizin her yıl yaklaşık 75 bin ana arıya ihtiyacı vardır. Arıcılık işletmeleri bu ihtiyaçlarını gerek il dışından getirmekte gerekse koloniden çıkan oğul arılar ile kolonilerin analarını yenilemekte veya arı sayılarını artırmaktadır. Bir kısım işletmede değişik yöntemlerle ihtiyaçları olan ana arıları üretmektedir. Ancak tekniğine uygun üretilmemiş arılar verimlilik açısından bir çok riski barındırmaktadır. Örneğin bir çok arıcının oğuldan ürettiği yeni arı kolonileri ana arıların yaşlı larvalardan üretilmesi, genetik olarak oğul eğilimi fazla arılardan arıların çoğaltılmasına neden olmakta bu durumda da arılar da kışlama kayıplarının fazla olması veya bal verimi düşüklüğü görülmektedir. Diğer bölgelerden getirilen arılarda da bölgemize uygun arı ırkının olmama durumu, hastalık ve parazit taşıma risklerini barındırmaktadır.”  “Ana arı üretimi çok önemli”  Erzurum Tarım ve Orman Müdürlüğü İl Müdürü Alpaslan Kenger, “Erzurum da Bakanlığımız Hayvancılık Genel Müdürlüğünce Oltu İlçesi ve Mahallelerinde Ana Arı Yetiştiriciliği Projesi desteklenmiş olup Projeye altlık oluşturulması için Bakanlığımızdan onaylı Ana Arı Yetiştiriciliği talimatına uygun olarak Ana Arı Yetiştiriciliği kursu açtık. On gün süren bu kursta gerek teorik, gerekse pratik genel arıcılık uygulamaları dışında ana arı üretim teknikleri eğitimi verildi. Kursiyerlerimiz bizzat ana arı üretiminin her aşamasını damızlık seçimi, başlatıcı ve bitirici kolonilerin hazırlanması, ana arı yüksüklerinin hazırlanması, larva transferi, çiftleştirme kolonilerin oluşturulması, ana arı yüksüklerinin çiftleştirme kolonilerine dağıtılması, ana arı üretim koloni kontrolleri gibi tüm aşamaları bizzat uyguladılar. Kurs boyunca teknik personelimizce arılıklar ziyaret edilerek arıcılık arıcılarımız bilinçlendirilirdi. Ayrıca arıcılarımızın yenilikleri tanımaları adına Kafkas Arısı Üretim, Eğitim Ve Gen Merkezi Müdürlüğüne de teknik gezi düzenlenmiştir. Bu kursla amacımız Erzurum ilinde arıcılık işletmelerin genç ve verimli ana arı kullanımını yaygınlaştırmak ve ticari ana arı işletmesi kurulması için altlık oluşturmaktır" dedi. 

Arıcılara Yüzde 70 Hibeli Devlet Desteği Haber

Arıcılara Yüzde 70 Hibeli Devlet Desteği

Arıcıları hibe desteklerine yönelik bilgilendiren Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Elazığ İl Koordinatörü Yılmaz, “En az 50 en fazla 500 kovan arasında yatırım yapmak isteyen bal yapma makinası, bal süzme makinası gibi balın işlenmesine ve paketlenmesine yönelik makina ekipmanları talep eden arıcılara yüzde 60 ile yüzde 70 arasında hibe desteği sağlayacağız” dedi.  Tarım ve Orman Bakanlığı TKDK Elazığ İl Koordinatörlüğü, IPARD III dönemi ikinci başvuru çağrı ilanına çıkışı sonrası bilgilendirme toplantılarını sürdürüyor. Bu çerçevede TKDK ve Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından bilgilendirme toplantısı düzenlendi. TKDK Elazığ İl Koordinatörü Sertaç Yılmaz ve Birlik Başkanı Fırat Canbay’ın da katıldığı toplantıda arı yetiştiricilerine yönelik çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve iş geliştirme tedbirleri ile ilgili bilgiler verildi. TKDK İl Koordinatörü Yılmaz, en az 50 en fazla 500 kovan arasında yatırım yapmak isteyen girişimcilere, bal yapma ve süzme makinası, balın işlenmesine ve paketlenmesine yönelik makine ekipmanları talep eden arıcılara yüzde 60 ile yüzde 70 arasında hibe desteği sağlayacaklarını ifade etti.  Destek hakkında bilgilendirme yapan TKDK Elazığ İl Koordinatörü Sertaç Yılmaz, "Geçtiğimiz günlerde onaylanan IPARD III dönemi ikinci başvuru çağrı dönemi ile ilgili bugün Arı Üreticileri Birliği’nde arıcılar ile bir araya geldik. Kendilerine kurumumuz çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve iş geliştirme tedbirleri kapsamında vermiş olduğumuz destekler ile ilgili bilgilendirmede bulunduk. Öncelikle ev sahipliğinden dolayı birlik başkanımız Fırat Canbay’a ve kıymetli arıcılarımıza teşekkür ediyorum. Yoğun bir ilgi ile geçen bir program oldu. Bu çerçevede en az 50 en fazla 500 kovan arasında yatırım yapmak isteyen bal yapma makinası, bal süzme makinası gibi balın işlenmesine ve paketlenmesine yönelik makina ekipmanları talep eden arıcılara yüzde 60 ile yüzde 70 arasında hibe desteği sağlayacağız. Yüzde 20 de yaptığımız yatırımlarda KDV muafiyeti imkanı getireceğiz. Yapılan yatırımlar kırsal alanda yapılması gerekli zorunlu olan yatırımlar. Burada proje hazırlığında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var ve onları arıcılar ile paylaştık. Projelere bir kadın yatırımcı üzerinden yapılması, projelere bir avantaj sağlayacak. Çünkü kadınlara ve 40 yaşının altında genç yatırımcılara kurumumuzun her zaman pozitif ayrımcılığı var. Bu şekilde üreticilerimizi bilgilendirdik. 29 Ağustos tarihine kadar proje kabulünü gerçekleştireceğiz” diye konuştu.  Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fırat Canbay ise "TKDK’nın ikinci çağrı başvurusu başlamıştı. Bu çağrı başvurusuna binaen bizler de Elazığ Arı Yetiştiricileri olarak TKDK İl Koordinatörü Sertaç Yılmaz ile beraber birliğimize kayıtlı birlik üyelerimizi bu noktada bilgilendirmek istedik. Buradaki destek başvurularına başvuru yapmaları için nelere dikkat edecekleri konusunda bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdik. Özellikle son yıllardaki girdi maliyetlerinin artışı sebebiyle ve bölgedeki rekoltenin düşüşü nedeniyle bölgemizdeki üreticilerin bu tür desteklere ulaşma noktasında bilgilendirme toplantısının hayırlara vesile olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu. 

Elektrikli Çitleri Bile Aştı Haber

Elektrikli Çitleri Bile Aştı

Artvin’in Borçka ilçesinde Kenan Merttürk’e ait arı kovanlarını ayı parçaladı. Merttürk, elektrikli çit dahil aldığı tüm önlemlere rağmen kovanlarını parçalayan ayıya "Helal olsun" diyerek ayı saldırılarına karşı çaresizliğini anlattı.   Artvin’in Borçka ilçesinde yaşayan Kenan Merttürk kestane balı üretimi gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz yıl ilçeye bağlı Düzköy köyünde bulunan kovanlarına ayı saldırmıştı. Merttürk, bu sefer bütün önlemini alarak arı kovanlarını aynı bölgeye yerleştirdi. Ayı, bu seferde elektrikli çitleri de geçerek kovanları parçalayarak balları yedi. Sabah saatlerinde bölgeye giden Merttürk, 25 kovanının da yine ayı tarafından parçalandığı ile karşılaştı. Ayıların kovanlarına saldırmasına alışan Merttürk, ayıya yediği ballar için "Helal olsun" dedi.  Daha önceleri de toplamda 4 kez kovanlarına ayının saldırdığını belirten Merttürk, 300 bin TL gibi bir zararının olduğunu ifade etti.  “Benim en iyi müşterim ayı oldu”  Kendisinin en iyi müşterisinin artık ayı olduğunu belirten Kenan Merttürk, “Burada kestane balı üretimi gerçekleştiriyorum ama nedense bu ayı benim peşimi bırakmıyor. Kaç sefer arılarımı yedi. Yukarı götürüyorum oraya geliyor. Buraya getirdim. Burada da peşimi bırakmadı. Sadece ben arıcılık yapmıyorum. Diğer arkadaşlara da gitmiyor. Ayı oğlu ayı bana kafayı taktı. Kestanenin açacağı tam dönemi ama maalesef bize saldırdı. Önlemimizi de aldık. Elektrikli çit çektik. Yanan sönen lambalarımız var. Hiçbir şekilde olmuyor. Benim balı herhalde çok sevdi. Benim en iyi müşterim ayı oldu. Beni bırakmıyor. 25 tane kovan bu seneki kaybım. Önceki seneleri saymıyorum. Kovan başı normalde bugün en az 15-20 kilo çıkardı. Ayı da nasibini alacak. O da alacağını aldı. Benim 4. kere kovanlarıma saldırıyorlar. Bu dördüncü oldu. Bugün benim maddi olarak en az 300 bin TL zararım var. Bu hayvana bir şey yapmıyoruz. İyi önlem alıyoruz. Onu da nasıl çözüyorsa en zaaf noktayı bulup bir şey yapıyor. Kaç kere önlem aldım. Elektrikli çite çarpılmış ama dışarı koşacağına içeri doğru koşmuş. Ben bundan vazgeçmiyorum. Bu arıyı seviyorum. Yine devam edeceğiz. Bu yöre arıcılığa uygun ama ayı konusunda daha iyi önlem almamız gerekiyor. Akıllı bir hayvan. Ona karşı bir şey üretiyorsun oda kendine göre bir şey üretiyor. Yedi, 'Helal olsun' diyeyim” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Paksoy, “Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında” Haber

Doç. Dr. Paksoy, “Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

Bitkilerin uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamadığını belirten Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi.  Tunceli, Türkiye’nin biyoçeşitlilik anlamında en zengin bölgelerinden biri. Ancak bu zenginlik, son zamanlarda aşırı ve kapasitenin üzerinde yapılan otlatma faaliyetleri ve madenler nedeniyle tehdit altında. Konuya ilişkin bilgi veren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaylalarda sürdürülebilir hayvancılık ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğine vurgu yaptı.  Türkiye’nin en önemli doğal kaynaklarından olan yaylalarda hayvancılığın besin ihtiyacının yaklaşık yüzde 60 ile 65’inin karşılandığını aktaran Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Bitkiler, uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamamaktadır. Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi.  "Plansız otlatma ciddi zarar veriyor"  Plansız otlatmanın ülke genelinde olduğu gibi Tunceli yaylalarında da mevcut olduğunu kaydeden Doç. Dr. Paksoy, “Bu da bitkilerin klimaks dediğimiz en verimli seviyeye ulaşmasının önüne geçmektedir. Aşırı otlatma yaylalarımızın ve meralarımızın ot kalitesinde ve verimliliğinde önemli düşüşlere neden olmaktadır. Ülkemizde bir çok yaylada zamansız ve taşıma kapasitesinin üzerinde yapılan otlatma sonucu klimaks bitki örtüsü oluşamıyor ve bölgeye tamamen çalımsı ve dikenli türlerin hakim duruma geçtiği bir vejetasyona dönüşmektedir” diye konuştu.  "Kapasitenin üzerinden hayvan, yaylaya çıkarılıyor"  Meraların bozulmasında en büyük tehlikelerden birinin de kapasitelerinin çok üzerinde hayvanlarla otlatma olduğunu dile getiren Paksoy, “İlimizde en büyük etkinin bu olduğunu düşünmekteyiz. Yaylalarımıza kapasitenin çok üzerinde hayvanın çıktığı bilinmektedir. Bu durum meraların verimliliklerinin korunması ve bu alanda istenilen miktarda hayvansal ürün üretimine imkan bırakmamaktadır. Yaylalarımızda sürdürülebilir hayvancılık yapılması, verimli kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için bazı önlem alınması gerekmektedir. Bunların birincisi yem bitkileri tarımının arttırılması, çayır ve meraların ıslah edilmesi ve otlatmanın bir düzen içinde uygulanması yapılabilecek tedbirlerin başında gelmektedir” şeklinde konuştu.  "Endemik türler tehdit altında"  Tunceli’de yapılan flora çalışmaları sonucunda bin 300 bitkinin yayılış gösterdiğini ifade eden Paksoy, “Birçok endemik bitki de yine ilimizde yayılış göstermektedir. Bunların çoğu da yüksek dağ bitkileri olduğu için yani yaylalarda olduğu için bu aşırı otlatma sonucu endemik bitkilerimiz de tehdit altına girmektedir. 2022 yılında Pülümür ilçesinde yaptığımız arazi çalışmalarında özellikle Dağbek ve Karagöz Köyleri arasında özel toprak yapısına sahip bölgede çok dar bir alanda 6 tane endemik türün bir arada yetiştiği, yayılış gösterdiğini tespit ettik. Bu bölgeler yine otlatma ve maden aramaları tehdidi altındadır. Yani sadece otlatma değil bir de maden tehdidi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.  "Arıcılık faaliyetleri biyoçeşitliliği koruyor"  Arıların doğaya zarar vermek bir yana bitkilerin tozlaşması ve nesillerini devam etmesi açısından son derece önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Paksoy, “Sadece bal arısı olarak düşünmeyelim değişik türdeki arılar sayesinde bitkilerin tozlaşması gerekmektedir. Bitkilerin melezleşmesi, ya da alt türleşme gibi yeni bitkilerin oluşması arılar sayesinde sağlanıyor. Mutualizm yaşam dediğimiz en önemli birliktelik bitkilerle arılar arasındaki yaşam ve tozlaşmadır. Bu sayede biyolojik çeşitlilik de korunuyor. Yani bazı hayvancılık faaliyetleri aşırı olduğunda zararlı olduğu gibi bazıları da yapılmazsa doğaya da zarar verebilmektedir. Ama özellikle insanlar tarafından yapılan arıcılık, bitkilerin tozlaşmasında, nesillerinin devamında çok büyük bir görev üstlenmektedir. Doğa için de yaylalarımızın geleceği için de arıcılık faaliyetlerinin daha da fazla teşvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.