Hava Durumu

#Beslenme

Yeni Marmara Gazetesi - Beslenme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Beslenme haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bayramda Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları Haber

Bayramda Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları

Diyetisyen Banu Özbingül Arslansoyu, bayramda sağlıklı beslenmenin püf noktalarına dikkat çekerek, sofralarda yemek konusunda ‘aşırı ısrarcı tutumlarla’ başa çıkmanın önemine vurgu yaptı.   "Bayram sofraları sevdiklerinizle keyifli anlar paylaşmanın bir parçası olsa da aşırı ve dengesiz beslenme mide rahatsızlıklarından kan şekeri dalgalanmalarına kadar birçok sağlık sorununa yol açabilir" diyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Diyetisyeni Banu Özbingül Arslansoyu, bayramda sağlıklı beslenmenin püf noktalarına dikkat çekti.  "Bayram sevinciniz gölgelenebilir"  Sofralarda yemek konusunda ‘aşırı ısrarcı tutumlarla’ başa çıkmanın önemine vurgu yapan Diyetisyen Özbingül Arslansoyu, "Bayram sofralarında dengeli beslenme zorlaştı. Bu durum gaz, şişkinlik, hazımsızlık, mide bulantısı, baş ağrısı, şeker ve tansiyon yükselmesi gibi sağlık sorunlarına yol açarak bayram sevincini gölgeleyebilir" dedi.  Arslansoyu, bayram sofralarında uzun süre vakit geçirmenin farkında olmadan fazla yemek tüketimine yol açabileceğini belirterek, bu nedenle besin seçiminde dikkatli olunması ve porsiyon kontrolüne özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.  "Hafif bir kahvaltı ile güne başlayın"  Bayram sabahına hafif bir kahvaltıyla başlanması gerektiğini belirten Arslansoyu, "Kahvaltı öğünü kesinlikle atlanmamalı, ziyaretlere aç karnına gidilmemeli" dedi. Gün içinde geleneksel tatlılar ikram edileceği için kahvaltıda reçel, şeker gibi tatlı besinlere yer verilmemesi gerektiğini anımsatan Arslansoyu, "Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerinden kaçınılmalı; bunun yerine süt, tam tahıllı ekmek, peynir, yumurta ve bol mevsim sebzesi ile güne başlanmalı" dedi.  "Besinleri iyice çiğneyin"  Besinlerin iyice çiğnenmesi ve sofradan aceleyle kalkılmaması gerektiğini de vurgulayan Arslansoyu, "Bayram ziyaretlerine aç karnına gitmekten kaçınılmalı, aksi halde enerji yoğunluğu yüksek besinler fazla tüketilebilir" dedi.  Öğle ve akşam yemeklerine dikkat  Öğle ve akşam yemeklerinde sağlıklı besinlere yer verilmesi gerektiğini belirten Arslansoyu, mutlaka zeytinyağlı sebzeler ve salata tüketilmesi gerektiğini belirtti. Ana yemeklerin hazırlanışına da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Arslansoyu, "Fırın, ızgara, buğulama veya haşlama yöntemleri tercih edilmeli" ifadelerini kullandı.  "Hafif tatlıları tercih edin"  Tatlı seçiminde ise şerbetli ve ağır tatlılar yerine daha hafif alternatiflerin tercih edilmesini öneren Arslansoyu, sütlü veya meyveli tatlılar tüketilmesini tavsiye etti. Tatlılara tarçın eklenmesinin faydalarına da değinerek "Tarçın, tatlı bir baharat olduğu için besinin daha tatlı hissedilmesini sağlar ve enerji yoğunluğu düşüktür. Aynı zamanda kan şekerini dengeleyerek iştah kontrolüne yardımcı olur" diye konuştu. 

Bayramda aşırı yeme alışkanlıklarından kaçının Haber

Bayramda aşırı yeme alışkanlıklarından kaçının

Ramazan ayı sonrası sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken uzmanlar, ani şekilde eski yeme alışkanlıklarına dönüşün metabolizmayı olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, bayramda dengeli ve dikkatli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarıyor.   Ramazan ayının ruhen ve bedenen arınma fırsatı sunduğunu belirten uzmanlar, oruç tutmanın vücuda sağladığı faydaların sürdürülebilmesi için bayramda dikkatli beslenmenin önemine dikkat çekiyor. Uzmanlar, eski yeme alışkanlıklarına ani dönüşlerin ciddi metabolik sorunlara yol açabileceği konusunda uyarırken, dengeli beslenmenin ve doğru alışkanlıkların, bayram sürecinde doğru uygulanması gerektiğini vurguluyor.  "Yeterli ve dengeli beslenmek bayramda oldukça önemli"  Ramazan ayının bedenen ve ruhen arındığımız bir ay olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Uzm. Dyt. Pelin Onar, "Orucun vücudumuz için çok yararlı etkileri var. Vücudumuz için çok önemli bir detokstur oruç. Bu yararlı etkilerin sürdürülebilmesi için Ramazan'dan sonra bayram sürecinde de doğru beslenmek oldukça önemli. Yeterli ve dengeli beslenmek bayramda oldukça önemli. Tabii yeterli beslenmenin bayramı, günü, ayı olmaz. Sağlıklı kalabilmek için mutlaka yeterli ve dengeli beslenmeliyiz ama yaklaşık 30 gün kısıtlı yediğimiz ve kısıtlı içtiğimiz bir dönemden sonra bir anda eski yemek yeme alışkanlıklarımıza dönersek vücudumuzda bazı metabolik sıkıntılar oluşabilir. En yaygın gördüğümüz şeyler kan şekerinin yükselmesi, karaciğer yağlanması, en hızlı gördüğümüz komplikasyonlar bulantı, kusma, reflü, kabızlık ve çarpıntı şikayetleri. Şu konuda uyarmak isterim; Ramazan Bayramında acile bulantı, kusma, gaz sancısı, reflü şikayetiyle gelen kişi sayısında her zaman artış oluyor. Bu nedenle beslenmemize, eski beslenme alışkanlıklarımıza yavaş yavaş dönmemiz gerekiyor. Mutlaka öğünlerimizi az az sık sık olacak şekilde tüketmeli, çok iyi çiğnemeli. Asla hızlı yemek yememeliyiz" dedi.  "Hiçbir şekilde Ramazan'dan sonra gece kalkıp yemek yememeliyiz"  Beslenme uzmanı olarak Ramazan'dan sonra gördükleri bir sıkıntı olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Pelin Onar, "Biz bir ay boyunca sahurda kalkıp yemek yiyoruz. Ve bir süre sonra vücut aslında buna adapte oluyor. Ramazan'dan sonra bazı kişilerde gece açlığı oluyor. Bu kişiler eğer gece kalkıp yemek yemeye devam ederlerse bu kişilerde gece yemek yeme davranış bozukluğu oluyor. Bu konuda da çok uyarmak isterim. Hiçbir şekilde Ramazan'dan sonra gece kalkıp yemek yememeliyiz. Bunu sağlamak için de sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar hiç öğün atlamadan öğünlerimizi yemeliyiz. En son akşam yemeğimizi 6-7 olacak şekilde düzgün ve tam şekilde beslenirsek vücudun açlık atakları engellenmiş olur" şeklinde konuştu.  "Ramazan Bayramının ilk günü hafif bir kahvaltı öneriyoruz"  Ramazan'da bazı besin gruplarının kısıtlı yenildiğini çünkü zaman kısıtlı olduğu için yenilen öğün sayısının azaldığını belirten Pelin Onar, "Ramazan'dan sonra bayramda ilk öğün kahvaltıdan itibaren biz bunu arttırmak istediğimizde vücudun adaptasyon mekanizmaları gelişene kadar bazı sıkıntılar oluyor. Yine Ramazan'dan normal besine geçerken yapılan hatalardan bazısı, işte bir ay boyunca kısıtlanmış, insan psikolojisi gereği Ramazan'ın ilk gününden itibaren herkes çok fazla yemek yemek istiyor. İştahı artıyor, daha yağlı, daha şekerli beslenmek istiyor. Bu durum hem karaciğerimizi hem de kan şekerimizin yükselerek metabolizmamızın yorulmasına sebep olan bir şey. Bunu engellemek için önemli olan Ramazan Bayramının ilk gününe güzel bir kahvaltı ile başlamak. Biz Ramazan Bayramının ilk günü hafif bir kahvaltı öneriyoruz. Hafif kahvaltıyı açacak olursak; hafif kahvaltı bizim için kıymetli besin gruplarının yer aldığı, proteinden ve posadan zengin ama şekerden ve yağdan fakir bir kahvaltıdır. Ne yiyebiliriz bu kahvaltıda derseniz, tok tutması açısından ve protein ihtiyacımızı karşılaması için yumurta, özellikle haşlanmış olmasını isteriz. Az tuzlu ve az yağlı beyaz peynirler, yağlı tohumlar, sebze ve meyveler, özellikle artık bahara geldik, hani taze sebze ve meyve bulmak artık daha kolay. Bu sebzelerden yapabileceğimiz yağsız salatalar ya da söğüşler, ekmeğimizin de tam tahıllı olması önemli. Kahvaltılarımızda hamur işlerine, tatlılara, kızartılmış ya da kavrulmuş besinlere, salam sucuk gibi ısıl işlem görmüş besinlere yer vermememiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.  "Ziyaretlere evimizde yemeğimizi yemiş olarak gitmemiz gerekiyor"  Ramazan Bayramında yapılan hataya değinen Uzm. Dyt. Pelin Onar şöyle devam etti: "Kahvaltımızı yaptık. Bayram ziyaretlerine gideceğiz. Şimdi insanlar diyorlar ki hocam biz zaten ikramlık yiyeceğimiz için ekstra kalori almamak için evden aç gidiyoruz. Evde bir şey yemiyoruz. Böylece eksik kalori almış oluyoruz. Aslında bu çok yanlış. Çünkü siz bir eve aç gittiğiniz zaman önünüze konan şekerli ve yağlı yiyeceklere karşı durma ihtimaliniz düşüyor. Onları reddetme ihtimaliniz düşüyor. Öyle olunca biz mutlaka ziyaretlere evimizde yemeğimizi yemiş olarak gitmemiz gerekiyor. Öğle yemeğinde yine proteinden zengin ve salatası olan bir menü olursa ve bu şekilde ziyaretlere gidersek, akşam yemeğe biraz daha hafif, daha az proteinli ama taze sebzelerden, zeytinyağlı yemeklerden yapılmış ya da çorbayla beraber bir öğün ayarlanırsa yine tüm gün yeterli ve dengeli beslenmiş olabiliriz. Biz beslenme uzmanları, bize gelen danışanlara öneri yaparken önerilerimizin çok gerçekçi olmasına dikkat ederiz. Çünkü öneri yapmak değil, yapılabilen, uygulanabilen önerileri yapmak önemli. Şimdi hiçbir beslenme uzmanı gidip de bir kişiye Ramazan Bayramı boyunca tatlı yemeyeceksin diyemez. Çünkü dese bile bu uygulanabilir bir şey değil. Bizim geleneklerimizde bayram ikramlıklarımız, özellikle şerbetli hamur tatlılarından, yağlı, zeytinyağlı sarmalardan ve su böreklerinden oluşuyor. Ne yapabiliriz? Önümüze gelen ikramlıklardan ya tadım yaparız, bitirmemek şartıyla ya da bir tanesini seçip sadece onu yeriz. Ve mutlaka ev sahibinin ısrarları karşısında da dirençli durmamız gerekiyor."  "Günlük 3 fincan kahve ya da çayı geçmeme konusunda dikkatli olalım"  Ramazan boyunca az su içme ve vücudun susuz kalmasının çok yaygın görülen bir durum olduğunu ifade eden Pelin Onar, "Ramazan Bayramında en önemli şeylerden bir tanesi vücudun su ihtiyacını karşılamak. Yaklaşık 2-2,5 litre su içmek bizim için yeterli. Saat başı bir bardak su içilse, vücut ihtiyacını karşılar. Yine ikramlar sırasında çay, kahve ikramı olacak. Çay, kahveyi unutmayalım, kafein içeriği nedeniyle vücuttaki suyu dışarı atarlar. Günlük 3 fincan kahve ya da çayı geçmeme konusunda dikkatli olalım. Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir bayram dilerim" diye konuştu. 

Bayramda Beslenme Konusunda Dikkat Edilmesi Gerekenler! Haber

Bayramda Beslenme Konusunda Dikkat Edilmesi Gerekenler!

 Ramazan ayında uzun süren açlık ve susuzluk döneminin ardından, bayramda ani ve yoğun besin tüketimi vücutta çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğine belirten Diyetisyen Daye Nur Gök, özellikle ilk gün hafif ve dengeli bir kahvaltı tabağı ile güne başlamanın önemli olduğunu söyledi.  Uzun süreli açlığın ardından birdenbire aşırı miktarda ve ağır yiyecekler tüketmenin, hazımsızlık, şişkinlik, karın ağrısı gibi sorunlara neden olabileceği belirtildi. Özel Megapoint Hastanesi Diyetisyeni Daye Nur Gök'te, Ramazan sonrası vücudun yeni beslenme düzenine sağlıklı bir şekilde adapte olabilmesi için önerilerde bulundu. Diyetisyen Gök, Ramazan ayında yavaşlayan metabolizmanın bayramla birlikte hızlı bir değişime girdiğini belirterek, bu süreçte özellikle sindirim sisteminin zorlanabileceğine dikkat çekti.  Bayramda beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken temel noktalara değinen Gök, "Kahvaltı öğününü atlamayın. Ramazan boyunca değişen yeme düzeninin ardından, bayram sabahı hafif ve dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak önemlidir. Aşırı yağlı ve hamurlu yiyeceklerden kaçınılmalı, peynir, zeytin, yumurta, tam buğday ekmeği gibi besinler tercih edilmelidir" dedi.  "Lifli gıdaların tüketimine özen gösterilmelidir"  Bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlıklardan tadına bakmanın kültür açısından önemli olduğuna da dikkat çeken Gök," Ancak porsiyon kontrolüne dikkat etmek gereklidir. Özellikle tatlı ve hamur işi gibi yüksek kalorili besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Uzun süren açlık sonrası mideyi yormamak için ana öğünlerde aşırıya kaçmak yerine, gün içinde 2-3 saat arayla küçük ve hafif ara öğünler tüketmek daha sağlıklı olacaktır. Sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olan lifli gıdaların tüketimine özen gösterilmelidir. Sebze, meyve, tam tahıllı ürünler ve kuru baklagiller sofralarda bulundurulmalıdır" diye konuştu.  "Asitli ve aşırı şekerli meyve sularından uzak durulmalı"  Sıvı tüketiminin öneminin altını da çizen Gök," Ramazan ayında azalan sıvı tüketimi bayramda da devam etmemelidir. Günde en az 2, 2.5 litre su içmeye özen gösterilmeli, asitli içeceklerden ve aşırı şekerli meyve sularından uzak durulmalıdır. Bitki çayları da sıvı ihtiyacını karşılamak için iyi bir alternatiftir. Bayramın vazgeçilmezlerinden olan tatlılar, içerdiği yüksek şeker ve yağ nedeniyle dikkatli tüketilmelidir. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilebilir ve porsiyonlar küçük tutulmalıdır. Yavaş yemek yemek, tokluk hissinin daha çabuk oluşmasına yardımcı olur ve aşırı yeme isteğini azaltır. Bu nedenle öğünler yavaş yavaş ve iyice çiğnenerek tüketilmelidir. Bayramda sadece yemek yemek yerine, hafif tempolu yürüyüşler gibi açık hava aktiviteleri yapmak hem sindirime yardımcı olacak hem de metabolizmayı hızlandıracaktır" şeklinde konuştu.  Bayramın keyfini çıkarırken sağlığı da korumanın mümkün olduğuna vurgu yapan Gök,bu önerilere dikkat ederek vücudun Ramazan sonrası döneme daha kolay adapte olabileceğini, özellikle kronik rahatsızlıkları olan bireylerin ve yaş almışların beslenme konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini sözlerine ekledi.   

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir,:“Önce sebze, ardından protein, en son karbonhidrat” Haber

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir,:“Önce sebze, ardından protein, en son karbonhidrat”

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir, yemekleri belirli bir sırayla yemenin kan şekerini dengelemeyi ve kilo kontrolünü sağladığını söyledi. Buna göre önce lifli gıdaların, ardından proteinlerin ve en son olarak da karbonhidratların yenilmesini tavsiye etti.   Yemek yeme sıralamasının tokluk mekanizması ve kilo verme süreci üzerindeki etkileriyle dikkat edilmesi gereken önemli bir konu olduğunu vurgulayan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir “Yapılan bilimsel araştırmalar, yemekleri belirli bir sırada tüketmenin kan şekerinin dengelenmesine, tokluk hissinin uzatılmasına ve kilo kontrolünü kolaylaştırılmasına yardımcı olduğunu göstermektedir” dedi.  Öncelikle lifli gıdaları tüketmek, daha sonra proteinlere ve en son karbonhidratlara yer vermenin sıralamada en etkili yöntem olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Soydemir bu sıralamanın, kan şekerindeki ani yükselişleri önlerken sindirimi daha yavaş ve kontrollü hale getirdiğini söyledi. Sebzeler ve tam tahıllar gibi lifli gıdaların mideyi doldurarak tokluk hissinin erken başlamasına yardımcı olduğunu; proteinlerin ise sindirimi yavaşlatarak uzun süre tokluk sağladığını belirten Diyetisyen Soydemir en son tüketilen karbonhidratların ise bu denge sayesinde kan şekerini ani bir şekilde yükseltmeden enerji verdiğini dile getirdi.  “Kan şekerini düzenler, kilo kontrolü sağlar”  Bu yöntemin pratikteki uygulamasına örnek veren Diyetisyen Soydemir “Bir öğünde önce sebze yemeği veya salata gibi lif açısından zengin gıdalar tüketilebilir. Ardından protein kaynağı olan tavuk, balık, yumurta ya da et tercih edilebilir. En son ise pilav, makarna veya ekmek gibi karbonhidrat içeren gıdalar yenmelidir” dedi.  Bu sıralamanın faydalarının sadece kan şekerini düzenlemekle sınırlı olmadığının altını çizen Diyetisyen Soydemir “Aynı zamanda kilo kontrolüne de katkı sağlar. Kan şekerindeki ani dalgalanmaları önlediğiniz zaman, vücut daha az insülin salgılar. Daha az insülin salgılanması, yağ depolanmasını azaltarak kilo alımını zorlaştırır. Bunun yanında, mide boşluğunun daha uzun süre dolu kalması, gereksiz atıştırmaların ve fazladan kalori alımının önüne geçer” diye konuştu.  “Lifli gıdalar önce yenilirse, karbonhidratların sindirimini yavaşlatır”  Bir başka önemli konunun ise yemek sıralamasının sindirim sırasındaki etkileri olduğuna değinen Diyetisyen Soydemir lifli gıdalar öncelikle tüketildiğinde, mide ve bağırsaklarda bir bariyer oluşturarak karbonhidratların sindirimini yavaşlattığını, bunun da hem diyabet hastaları hem de insülin direnci olan bireyler için büyük bir avantaj sağladığını anlattı.  Her bireyin metabolizmasının farklı işlediğini hatırlatan Diyetisyen Soydemir “Bu bilgiler genel bir öneri niteliğindedir. Herkeste aynı etkiyi oluşturacağını söyleyemeyiz. Dolayısıyla, bireysel ihtiyaçlarınızı anlamak ve buna uygun bir beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyenden destek almalısınız” dedi.  Soydemir, sağlıklı bir yaşam sürmek için yemek yeme sıralamasına dikkat etmenin, hem kısa hem de uzun vadede çok faydalı bir alışkanlık olduğunu; daha dengeli ve bilinçli bir öğün planlaması ile hem fiziksel sağlık hem de yaşam kalitesinin artacağını sözlerine ekledi. 

Profesörden Alzheimer veya demans olmamak için uyarı: "Akdeniz tipi beslenin, tuzlu yemeyin" Haber

Profesörden Alzheimer veya demans olmamak için uyarı: "Akdeniz tipi beslenin, tuzlu yemeyin"

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı ve Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Terzi, "Alzheimer(unutkanlık) veya demans(bunama) olmamak için beslenme alışkanlığımızı iyi düzenlememiz gerekiyor. Tuzlu yememek, daha çok Akdeniz tipi mutfak alışkanlığı dediğimiz sebze ve meyve ağırlık beslenmek, olabildiği kadar su tüketme oldukça önemlidir" dedi.  Prof. Dr. Murat Terzi, Alzheimer ve demans hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Unutkanlık her yaş grubunda görülebilen bir şikayet olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Terzi, "Alzheimer ve demans, özellikle yaş arttıkça ilerleyen yaşlarda çok daha fazla karşımıza çıkabilen şikayettir. Unutkanlık deyince ilk akla gelen hastalık Alzheimer hastalığı oluyor. Her unutkanlık Alzheimer olmuyor. Unutkanlık pek çok nedenle ilişkili olabilir. Bu bazen B12 vitamini eksikliği, bazen stresle ilişkili veya başka bir nedene bağlı olabilir. Öncelikle unutkanlığın nedenini ortaya koymak lazım. Biz unutkanlık şikayeti olan kişilerde öncelikle hastayı dinliyoruz. Bazı laboratuvar incelemeleri yapıyoruz. Bazen beyin görüntüleme incelemeleri yapıyoruz. Hastayı muayene ederek bu var olan görüntüleme ve verilerle beraber evet bu Alzheimer olabilir, hangi evresinde olabilir, veya demans dediğimiz nörolojik hastalıklarda da olabilir diyoruz. Bu tanıyı koyduktan sonra hastalarımıza özellikle ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiğini iyi anlatmaya çalışıyoruz. Burada hasta yakınlarına çok önemli bir iş düşüyor. Alzheimer gibi özellikle orta ve ileri derece unutkanlığı olan hastalarda bazen davranış problemleri ve kendi öz bakımlarını yapma gibi sorunlar olabiliyor. O nedenle biz hasta yakınlarının da işin içinde olmasını istiyoruz. Hastaya fizik tedavi, psikiyatrik tedavi gibi uygulama yapılması gerekiyor. Bütün bu süreç içerisinde hastalarımızın düzenli kontrole gelmeleri bizim için çok önemlidir" diye konuştu.  Hastalara uyarılar  Prof. Dr. Murat Terzi, Alzheimer veya demansa yakalanmamak için şu tavsiyelerde bulundu:  "Demans genellikle 60 üzerinde olmakla beraber bazen erken yaş grubunda da görülebiliyor. Ailede genetik olarak demans öyküsü varsa bu diğer kuşaklarda erken yaşlara doğru gidebiliyor. O yüzden bir iyi tanı koymamız için iyi bir muayene yapmamız gerekiyor. Alzheimer ve demans olmamak için beslenme alışkanlığımızı iyi düzenlememiz gerekiyor. Tuzlu yememek, daha çok Akdeniz tipi mutfak alışkanlığı dediğimiz sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, olabildiği kadar su tüketme oldukça önemlidir. Hobilerimizi devam ettirmemiz lazım. Bulmaca çözmek, haber takibi yapmak, sanatsal ve sportif faaliyetleri devam ettirmek oldukça önemlidir. Haftada 3 gün açık havada yürüyüş yapmak, düzenli egzersiz yapmak, ev veya iş ortamında çok önemli olmadığı sürece değişiklik yapmamak önemlidir." 

AĞZINIZI AÇTIĞINIZDA "TAK TAK" SESLERI DUYUYORSANIZ, DIKKAT EDIN! ÇENE EKLEMI SORUNLARI OLABILIR! Haber

AĞZINIZI AÇTIĞINIZDA "TAK TAK" SESLERI DUYUYORSANIZ, DIKKAT EDIN! ÇENE EKLEMI SORUNLARI OLABILIR!

Ağzınızı açtığınızda çenenizden gelen “tak tak” ya da “klik” sesleri dikkatinizi çekebilir. Ortodonti Uzmanı Diş Hekimi Özlem Aylıkçı, bu seslerin ihmal edilmemesi gerektiğinivurguluyor ve çene eklemi rahatsızlıklarının sebeplerini ile tedavi yollarını açıklıyor. İşte builginç ve bazen ağrılı duruma dair bilmeniz gerekenler! Çene Eklemi Sorunları Nedir?  Çene eklemi rahatsızlıkları, çene ve yüz kaslarınızı etkileyen sağlık sorunlarını ifade eder. Çeneeklemi, alt çenenizin kafa kemikleri ile birleştiği yerde bulunur ve çenenizin hareketini sağlar.Bu eklem, konuşmamızı, yutkunmamızı ve çiğnememizi mümkün kılar. Çene eklemi hastalıklarıbazen çok ağrılı olabilir ve ağız açma kapasitenizi, yeme ve konuşma gibi temelfonksiyonlarınızı etkileyebilir. Tak Tak Sesleri Ne Anlama Gelir?  Ağzınızı açtığınızda çene ekleminizden “tak tak” ya da “klik” sesleri gelmesi, bir eklemsorununa işaret edebilir. Eklem sorunları tedavi edilmezse, zamanla ilerleyebilir ve ağrılarınızartabilir. Bu sesler, eklemdeki bir dislokasyon veya kısmi ayrılma durumunu gösterebilir. Kimler Risk Altında?  - Kadınlar: Çene eklemi hastalığı, kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır. - Yaş Aralığı: En sık 20-40 yaş arası yetişkinlerde görülür. - Eklem Romatizması: Çene eklemi bölgesinde eklem romatizması varsa. - Kapanış Bozukluğu: Alt ve üst çene arasında kapanış bozukluğu varsa. - Diş Gıcırdatma: Aşırı diş gıcırdatma alışkanlığı varsa. - Stres: Yüksek stres düzeyi ve buna bağlı diş sıkma alışkanlığı, çene eklemine aşırı yük bindirirve yüz kaslarında gerginlik oluşturur. Çene Eklemi Rahatsızlığını Nasıl Anlarsınız?  Belirtiler hızlı bir şekilde ortaya çıkabilir veya yıllar içinde gelişebilir. Çene eklemirahatsızlığının belirtileri şunlardır: - Yemek Zorluğu: Yemekte zorlanma veya çene kilitlenmesi. - Ağrı: Kulaklarınızın ön kısmında ve yüz kaslarınızda şiddetli ağrılar. - Açma-Kapama Sorunları: Ağzınızın açık ya da kapalı kalması, açıp kapatırken ses gelmesi. - Genel Ağrı: Ağız, çene, boyun ve omuz bölgesinde ağrı. Çene Eklemi Rahatsızlıklarından Korunmak İçin Ne Yapabilirsiniz?  - Diş Sıkma ve Gıcırdatma: Gece diş plağı kullanarak diş sıkma ve gıcırdatmanın önünegeçebilirsiniz. - Stres Yönetimi: Stresi azaltmak ve kaslarınızı gevşetme yöntemleri öğrenmek eklemrahatsızlıklarının önlenmesine yardımcı olabilir. - Ortodontik Tedavi: Çene kapanış bozukluğu varsa, ortodontik tedaviyle düzgün kapanışısağlamak eklem yükünü azaltır. - Sakız Çiğneme: Sakız çiğnemekten kaçınmak, çene eklemine fazla yük bindirilmesini engeller. Beslenme İpuçları  Eklem ağrılarınız varsa, beslenmenize dikkat etmeniz gerekebilir. Daha yumuşak gıdalarayönelmek, sert ve yapışkan yiyeceklerden kaçınmak, ağrıların hafiflemesine yardımcı olabilir.Omega-3 yağ asitlerinden zengin balıklar, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve vitamin bakımındanzengin besinler tüketmek eklem sağlığınızı destekler.

Doğru beslenme sakatlanma riskini azaltıyor  Haber

Doğru beslenme sakatlanma riskini azaltıyor 

Bahçeşehir Koleji (BK) Spor Kulübü, alt yapı sporcuları için her yıl düzenlenen ‘Sporcular yaz dönemini nasıl geçirilmeli?' başlıklı seminer bu yıl katılmak isteyen herkese açık olacak. İnternet üzerinden uzaktan erişimle gerçekleştirilecek seminerde, doğru beslenmeyle sakatlanma riskinin nasıl azaltılacağı, yaz dönemi yapılan etkinliklerin vücut kompozisyonunu nasıl değiştireceği, antrenmanlarda dikkat edilmesi gerekenler, stres ve kaygı yönetimi gibi konular konuşulacak.   Sporcuların yaz dönemini nasıl geçirmeleri gerektiğinin anlatılacağı seminer, 8 Haziran'da saat 11.00'de internet üzerinden uzaktan erişimle gerçekleştirilecek. Seminerde, BK Spor Kulübü altyapı Diyetisyeni Doç. Dr. Duygu Sağlam, Klinik Psikolog Elmas Alver, Atletik ve Performans Antrenörü Emre Gökmen uzmanlık alanlarıyla ilgili sunum yapacak. Önceki yıllarda sadece BK Spor Kulübü alt yapı sporcularına özel gerçekleşen seminer, bu yıl herkesin erişimine açık olacak.  Doğru beslenme sakatlanma riskini azaltıyor  Uzmanların bilgilerinden ülkemizde sporla uğraşan tüm gençlerin faydalanmasını amaçlayan BK Spor Kulübü'nün diyetisyeni Dr. Duygu Sağlam, seminerde sporcu gelişimi için önemli konuların konuşulacağını vurguladı. Doğru beslenmenin sakatlanma risklerini de azalttığını belirten Sağlam şunları söyledi:  “Yaz dönemi çok kıymetli. Kış döneminde beceremediğimiz veya antrenman programına yeni bir antrenman dahil edemediğimiz için vücut kompozisyonunu değiştirmeye çok fırsatımız olmuyor. Bu nedenle yaz dönemi sporcuları doğru beslenme ve doğru antrenmanla, ideal kilolarına ve vücut yağ yüzdelerine taşıyabilmemiz için çok güzel bir dönem. Bunun haricinde beslenmeyle ilgili destekleri konuşacağız. Gıda zehirlenmeleri konusunda dikkat edilmesi gerekenlere değineceğiz. Ayrıca sporcuların sezon başında yapması gereken kan tahlillerinin gerekliliklerini konuşacağız.”  Anda kalmak çok önemli  Klinik Psikog Elmas Alver de sporcuların mental durumlarının başarıda çok önemli olduğunu vurgulayarak stresle başa çıkmanın önemine vurgu yaptı. Alver, “Bizler aslında sezon boyunca performans kaygısı ve bu kaygıyı nasıl yönetebileceğimizi sporcularımıza öğretiyoruz. Bu anlamda da aslında yaz döneminde sporcularımıza kendileri için yeni sezonda doğru ve net hedefler koyma, olumlu düşünme, stres yönetimi, nasıl kaygıyı yönetebilirler, bu konularda bir bilişsel hazırlık yapıp, performans artırıcı teknikleri öğretmeyi planlıyoruz” deedi. Elmas Alver, sporcuların hayatlarında yaşadıkları stresleri yönetmelerini öğrenmeyi gerektiğini, sahaya çıktıklarında o ana odaklanmayı öğrenmeleri gerektiğini belirterek, “Sporcular için ‘Anda Kalmak' çok önemli” ifadelerini kullandı.  BK Spor Kulübü uzmanlarının değerlendirmelerde bulunacağı seminer katılmak isteyenler kulübün sosyal medya hesaplarından ulaşabilecek.

Polikistik Overdan Muzdarip Kadınlara Uzmanından Öneriler Haber

Polikistik Overdan Muzdarip Kadınlara Uzmanından Öneriler

Kadınların çocuk sahibi olmasını zorlaştıran polikistik over sendromunun tedavisinde ana hedefin hastanın sağlığının iyileştirilmesi ve doğurganlığının korunması olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Özmen, "Yaşam tarzı değişiklikleri tedavide ilk sırada yer alır. Egzersiz, sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşma şikayetlerin çoğunu azaltabilir" dedi.   Polikistik over sendromunun (PKOS) kadınlarda en sık görülen hormonal bozuklukların başında yer aldığını ifade eden VM Medical Park Mersin Hastanesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Özmen, hastalık hakkında bilgilendirme yaptı.  "Tanı sadece ultrasonla konulamaz"  Günümüzde polikistik over sendromunun ailesel yatkınlık gösteren ve özellikle üreme çağındaki kadınlarda birçok sistemi etkileyen metabolik bir hastalık olarak tanımlandığını dile getiren Özmen, tanının önemli olduğunun altını çizerek, "Klinik pratikte en sık görülen yanlışlardan biri, sadece ultrason bulgularına dayanarak hastalara PKOS tanısının eksik veya yanlış konulmasıdır" diye konuştu. PKOS tanısında en çok kullanılan kriterlerin 'Rotterdam Kriterleri' olarak bilinen kriterler olduğunu vurgulayan Özmen, buna göre teşhis için "Overlerin fonksiyon bozukluğu (yumurtlamanın az olması veya hiç olmaması), laboratuvar ile veya klinik sonuçlarına bakarak kanda androjen hormon yüksekliğinin gösterilmesi ve ultrasonda polikistik overlerin gösterilmesi" parametrelerinden en az ikisinin hastada bulunması gerektiğini kaydetti.  "Tiroit hastalıkları ve ilaç kullanımları tanıda ekarte edilmeli"  Tanıda en önemli faktörün ilişkili hastalıkların ekarte edilmesi olduğunun altını çizen Özmen, "İyi bir hikaye, detaylı muayene ve ultrasondan sonra ve gerekirse laboratuvar testleriyle androjen salgılayan yumurtalık tümörleri, böbrek üstü bezi tümörleri, adet düzensizliği yapan tiroit hastalıkları, prolaktin (süt hormonu) yüksekliği ve ilaç kullanımları ekarte edilmelidir" dedi.  "Yumurtlama bozukluğu adet görememe şeklinde ortaya çıkabilir"  Hastalığın belirtilerine de değinen Özmen, "Polikistik over sendromu yumurtlama bozukluğu ve kanda androjen seviyesinin artışıyla belirtilerini verir. Özellikle yumurtlama bozukluğu sonucunda adet görememe veya uzun aralıklarla adet görme şeklinde kendini gösterebilir" şeklinde konuştu. Polikistik over sendromunun diğer sık rastlanan belirtilerini, "İnsüline karşı direnç, kiloda artış, saç dökülmesi, tüylenme, sivilce, yüz bölgesinde yağlanma, iltihap, düzensiz adet, cildin kararması, baş ağrısı, kısırlık, depresyon" şeklinde sıralayan Özmen, teşhis için bu bulguların hepsinin aynı anda bulunmak zorunda olmayabileceği gibi özellikle adet düzensizliği ile başvuran her genç kızda da polikistik over sendromu olmayabileceğinin altını çizdi.  "Tedavi hastanın yaşı ve şikayetlerine göre düzenlenir"  Tedavi yaklaşımlarından da bahseden Özmen, "PKOS tedavisi, hastanın yaşı, beklentileri ve şikayetlerine yönelik olarak düzenlenir. Ana hedef hastanın sağlığının iyileştirilmesi ve doğurganlığının korunmasıdır. Yaşam tarzı değişiklikleri ilk sırada yer alır. Egzersiz, sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşma şikayetlerin çoğunu azaltabilir" dedi.  "Tedavide ilaçlar sıklıkla kullanılır"  İlaçların PKOS tedavisinde sıklıkla kullanıldığını sözlerine ekleyen Özmen, "Hormon dengesinin sağlanması ve adet düzensizlikleri için doğum kontrol hapları, insülin direncinin düşürülmesi için Metformin, çocuk tedavisi için yumurta uyarıcı tedaviler uygulanmaktadır. Cerrahi müdahaleler doğurganlık sorunlarına sebep olabilecekleri için pek tercih edilmemektedir. Sonuç olarak, amaç kistlerin ortadan kaldırılması değil, hastalığın sebep olduğu düzensizliklerin ve sorunların çözümüne yönelik olmalıdır" diye konuştu.

Kilo Vermek İsteyenlere Öneriler Haber

Kilo Vermek İsteyenlere Öneriler

Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Diyetisyen Veysel Ciğerli, yaz mevsimin gelmesiyle zayıflama sürecine giren kişilerin yaptığı hatalara değindi.  Türkiye'de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının azalması ile birlikte obezite ve aşırı zayıflığa bağlı hastalıklar da hızla yaygınlaşıyor. İdeal kilosuna kavuşmak isteyen kişiler için beslenme ve diyet uzmanları eşliğinde uygulanacak doğru ve sağlıklı diyet programları büyük önem taşıyor. Yaz mevsimin gelmesiyle zayıflama sürecine giren kişilerin yaptığı hatalara da değinerek hangi besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Diyetisyen Veysel Ciğerli, Lifli gıdaların daha uzun süre tok tuttuğunu söyledi. Midenin ne yenilirse yenilsin 4 saat içinde boşaldığına dikkat çeken Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzman Diyetisyen Veysel Ciğerli, "Bir sonraki öğününüzde fazla yemeyi engellemek için 2-2,5 saatte bir beslenmenizde fayda vardır. Kan şekerinin dengelenmesi için '3 ana, 3 ara öğün' şeklinde beslenme kuralına uymak gerekmektedir. Düzenli kahvaltı edinme alışkanlığının sağlıklı bir hayat için şarttır. Metabolizma uyandıktan hemen sonra kahvaltı yapınca metabolizma hızlanmaya başlayacaktır. Aksi takdirde kahvaltı yapmadan öğle yemeğine kadar aç kalınırsa yavaşlamış metabolizma hızı ile birlikte diğer öğünümüzde daha fazla yemek kaçınılmaz olacağından kilo almakta beklenen bir sonuç olacaktır. Sabahın erken saatlerinde dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak metabolizmamızın hızlanmasını sağlayarak daha rahat kilo vermemize yardımcı olacaktır" diye konuştu.  "Sadece bir kase çorba diye kendinizi kandıramazsınız"  Zayıflamak için yemek tabaklarının ve çorba kaselerinin küçültülmesi tavsiyesinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Ciğerli, şöyle devam etti:  "Böylece "sadece 1 kase çorba" diye kendinizi kandırmazsınız. Psikolojik olarak o tabaktaki yemekleriniz bittiği zaman kendinizi doymuş hissedersiniz. Bir diğer önemli nokta da ekmek tüketimidir. Ekmek ve yerine geçen tahıl ürünleri yemeden zayıflamak söz konusu olduğunda ne yazık ki işin sağlık boyutundan hiç bahsedilmiyor. Bu denli bilinçsizce yapılan öneriler bireylerde birçok hastalığın artışına sebep olabiliyor. Tam tahıllı ekmek içeren diyet, lif oranı yüksek olduğundan dolayı acıkmayı geciktirir ve uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Karbonhidrat kaynağı bir besin olan ekmeğin sindirimi ağızda başlar ve çok kısa sürede beyne tokluk sinyallerini iletir. Öğününüze 1 parça ekmeği çiğneyerek başlayın. Böylece daha kontrollü bir öğün geçirerek tokluk hissi sağlamış olacaksınız. Ayrıca tam tahıl ekmeği B12 vitamini hariç bütün B grubu vitaminlerinin temel kaynağıdır."  Lifli besinler tüketilmeli  Liflerin sadece bitkisel kökenli besinlerde bulunduğumu belirten Uz. Dyt. Ciğerli,"Lifler sindirim sisteminden parçalanmadan geçmektedir. Bu da kişinin uzun süre tok kalmasını sağlayarak daha az yemek yenmesini sağlamaktadır. Lifler, kandaki kötü kolesterolün düşürülmesine yardımcı olup, sindirim sisteminin daha aktif çalışmasını sağlamaktadır. Ayrıca lifli besinler kabızlığın geçmesini, hemoroid problemlerinin giderilmesini, vücudun şeker seviyesinin dengelenmesini sağlar, aynı zamanda kalp sağlığını koruma açısından da önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalar lifli besin tüketenlerin, tüketmeyenlere göre daha fazla kilo verdiklerini ortaya koymuştur" dedi.  Uz. Dyt. Ciğerli lif içeren yiyecekleri de buğday kepeği, kepekli çavdar unu, arpa unu, yulaf, kuru erik, armut, narenciye ürünleri, elma, muz, fasulye, nohut, sarı ve yeşil mercimek, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, lahana, brokoli, yeşil fasulye, salatalık, kereviz, soğan, domates, biber, patlıcan ve havuç olarak sıraladı. Uz. Dyt. Ciğerli, sağlıklı bir zayıflama için paketli olarak satılan hazır gıdalardan da uzak durulması gerektiğini ifade etti. Bu ürünlere gıdanın dayanıklılığını artırmak için katkı maddeleri, gıda boyaları ve kimyasal içeren yiyecekler konulduğuna dikkat çeken Uz. Dyt. Ciğerli, "Evde yapılmayan, organik olmayan ve marketlerden alınan hemen hemen tüm paketli ürünler hazır gıdalar sınıfına girmektedir. Hazır gıdaları daha az tüketmek için domates salçası, biber salçası, turşu ve tarhana gibi bütün bir yıl tüketilebilecek besinleri evde yapabilirsiniz. Hazır bulyonları kullanmak yerine et, tavuk ve balık sularını evde hazırlamak, yemeğinize daha az katkı maddesinin girmesini sağlar" şeklinde konuştu.  "Su tüketimi arttırılmalıdır"  "Tatlı krizlerinizde tercihinizi meyve ve kuru meyvelerden yana kullanın" diyen Uz. Dyt. Veysel Ciğerli, sözlerini şöyle tamamladı:  "Tatlı ve şeker tüketimini azaltmak veya ortadan kaldırmak için mutlaka diyete doğal şeker içeren kuru meyveler, taze meyveler, meyveli yoğurtlar eklenmelidir. Bu besinleri ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Artan sıcak havaların etkisiyle terleme sonucu sıvı kaybı artacağından su tüketimi arttırılmalıdır. Su, metabolizmanın hızlanmasına katkı sağlar, böbreklerdeki toksik maddelerin atımına yardımcı olur. Su içmek için susamayı beklemeyiniz. Ortalama yetişkin bir insanın 2-2,5 litre su tüketmesi, her mevsim ve yaş için önerilir. Metabolizmayı hızlandıran en temel faktör fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Günlük hayatta yakın mesafelere araba ile gitmek yerine yürüyüşü tercih etmek, asansör kullanmak yerine merdivenleri kullanmak gibi fiziksel aktivitelerle ya da dans etmek gibi eğlenceli aktivitelerle hem kendinizi daha iyi hissedebilir hem de daha sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Düzenli uyku ile kilo kaybınızın ve diyete olan uyumunuzun direk ilişkili olduğunu unutmayın. Düzenli uyku zihinsel gelişim ve dinlenmeyi olumlu yönde etkileyerek metabolizma hızının artmasına yardımcı olur."

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.