Hava Durumu

#Böbrek

Yeni Marmara Gazetesi - Böbrek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Böbrek haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Babasının Bağışladığı Böbrek ile Hayata Tutundu Haber

Babasının Bağışladığı Böbrek ile Hayata Tutundu

Kayseri'de doğuştan böbrek hastası olan ve 6 senedir diyalize girerek kadavradan nakil bekleyen 16 yaşındaki Tolgacan, babasının bağışladığı böbrek ile yeniden hayata tutundu.   Kayseri'de 16 yaşındaki doğuştan böbrek hastası Tolgacan Yüksel, 6 senedir kadavradan nakil olabilmek için sıra bekliyordu. Babasının böbreğini bağışlayacağını söylemesi üzerine umutları yeşeren Tolgacan, hayallerine kavuştu. Yapılan tetkiklerde babası 50 yaşındaki Dursun Yüksel'in böbreği uyumlu çıkınca Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde nakil yapıldı. Babasının böbreği ile yeniden hayata tutunan Tolgacan, diyalizden önceki hayatına yeniden döndü. Yaşadığı süreci anlatan Tolgacan Yüksek; "6 senedir diyalize giriyorum. Nakil süreci zordu. Şimdi nakil oldum ve eskisi gibi hayatıma devam ediyorum. kadavradan nakil için bekledik ama çıkmadı. En son babam böbreğini verdi. Nakil için ameliyat oldum ve 2 ay bu süreç sürdü. Hiç beklemediğim anda oldu. Şimdi durumum iyi. İstediğim gibi gezebiliyorum, oynayabiliyorum. Diyaliz vücudu bitiriyor. Şimdi eskisi gibi iyiyim. Eski hayatıma devam ediyorum. Eğitimim de yarı da kalmıştı. Devam etmeyi düşünüyorum. İnsanlar da organ bağışlarlarsa iyi olur. O kadar kişi bekliyor. Hayatlarını kurtarabilirler. İnsanlar dua da kazanır" ifadelerini kullandı.  Baba Dursun Yüksel de; "Tolgacan'ı 16 senedir hastaneye götürüp getiriyorduk. Nakil için sıraya yazılmıştık. 6 senedir diyalize giriyordu. Çıkmayınca ben böbreğimi verdim. Bu şekilde hayatımızı sürdürüyoruz. Çok güzel duygu. Böbreğimi verdim ama aynı hayatıma devam ediyorum. Herkesin de bağış yapmasını isterim" dedi.  "Hayatının önemli bir kısmını sıkıntıyla geçirdi"  Erciyes Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Pediatri Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Yel de, “Tolgacan 1 yaşındayken kemik eğrilikleri ve kanında düşüklük gibi böbrek hastalığının belirtileri ile bize başvurmuştu. Çok erken yaşta böbrek yetmezliği geliştiği için hayatının önemli bir dönemini çeşitli sıkıntılar ile geçirdi. Son 6 yılda da çocuklarda kullandığımız karnına katater koyarak günlük karnına su verip alma şeklinde diyaliz yapıyorduk. Bunun da hastayı zorlayan tarafları var. Özellikle hastanın sosyal yönünü çok etkiliyor. Bu şekilde süreç geçirdikten sonra babasından böbrek nakli şansını yaşadık. Doku uyumu sağlandı ve çeşitli testlerden geçerek yakın zamanda nakil oldu. Ortak bir çalışma ve emekle Tolga'nın nakli gerçekleşti ve nakil sonrasında da çeşitli sıkıntılar açısından izlendi. Halen de takibimiz altında. Böbrek yetmezliğinde olan ve son döneme gelmiş olan hastaların tedavi şekilleri hemodiyaliz veya periton diyalizidir. Hiçbir diyaliz modalitesinin gerçek bir böbrek dokusunun yaptığı işi yaparak tam bir üre kreatinin temizliği sağlamayacağını da akıllarımızda bulundurmamız gerekir" şeklinde konuştu.  "Organ bağışını vasiyet edin"  Nakli gerçekleştiren uzmanlardan Erciyes Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakil Cerrahı Doç. Dr. Tutkun Talih da, organ bağışını yaygınlaştırmak için bağışın vasiyet edilmesi gerektiğini söyleyerek; "Genel Cerrahi ve Bu durum Tolgacan için iyi bir şey. Babasının böbreği uydu ve taktık. Babası canından canını bağışladığı ama herkes Tolgacan gibi şanslı değil. Ülkemizde 30 bine yakın insan organ bekliyor. Ailelerinden birinin organı tutsun verir. O kişilerde beklemez ama olmayınca olmuyor. Bizim en büyük hedefimiz kadavralardan nakilleri artırmak. Birçok beyin ölümü oluyor ama bu hastaların birçoğu organ bağışında bulunmuyor. Bunu vasiyet etmemiz lazım. “Bir şey olursa organlarımı bağışlıyorum. Birileri benim organlarımla hayatını sürdürsünler. Onlar top oynarken, yürürken, işini yaparken onda beni görün” diye vasiyet edelim. Ben bunun denenmesi gerektiğine inanıyorum. Tolgacan'a da keşke babasından değil de kadavradan çıksaydı. Bu büyük bir emek. Çok büyük bir organizasyon" diye konuştu. 

Yıllar Sonra Tek Böbrekli Olduğunu Öğrendi Haber

Yıllar Sonra Tek Böbrekli Olduğunu Öğrendi

İzmir'de ikamet eden 35 yaşındaki Nurcan Avcı, bel fıtığı sebebiyle MR çektirmeye gittiğinde doğuştan tek böbrek olduğunu öğrendi. Sağlam böbreğinde ise büyüyen kitle için gitmediği doktor kalmayan Avcı, herkesin diyalize girmesi böbreğinin alınabileceği ihtimaline hazır olması gerektiğini söylemesiyle yıkıldı. Bursa'da kapalı yöntemle böbreği kitleden temizlenen Avcı, emeği geçenlere teşekkür etti.   İzmir'de güvenlik görevlisi olarak çalışan 2 çocuk annesi Nurcan Avcı, 2012 yılında fıtık teşhisinden dolayı doktorunun isteğiyle MR çektirdi. MR sonuçlarını inceleyen doktor, hastada fıtık dışında bir böbreğinin çok küçük olduğu için doğuştan itibaren tek böbrekle hayatını idame ettirdiğini söyledi. Yıllar sonra tekrar MR çektiren hastanın tek böbreğinde bu sefer bir kitle olduğu görüldü. Kitlenin iyi huylu olduğu söylenmesi üzerine iki sefer embolizasyona işlemi yapıldı. Fakat kitle büyümeye devam etti. Bunun üzerine doktorlar bu böbreğin alınması gerektiğini söyledi. Tek böbreğinin alınmasını ve diyalize bağlanmayı istemeyen Avcı sağlığına kavuşabilmek için doktor doktor gezmeye başladı. Gitmediği doktor kalmayan Avcı, Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan tarafından 2 saatlik kapalı bir operasyonla sağlığına kavuştu.  “Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir'den Bursa'ya geldik”  Böbreğindeki hastalıktan dolayı başından geçen süreci aktaran Nurcan Avcı, “Ben tek böbrekli olduğumu 2012 yılında, böbreğimdeki hastalığı da 2016 yılında öğrendim. Girişimsel radyolojiye yönlendirildim 2 defa embolizasyon işlemi yapıldı. Daha sonrasında iyi huylu bu kitle büyümeye tekrar devam etti. Gittiğim doktorlar böbreğimin alınması gerektiğini ve riskli olduğundan dolayı açık ameliyatla böbreğimin tamamının alınması gerektiğini söylediler. Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir'den Bursa'ya geldik. Bize ameliyatın risklerini söyledi ama Allah'ın izniyle bu ameliyatı yapabileceğini söyledi ve biz de ona güvendik. Ameliyatımı oldum sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ediyorum” ifadelerini kullandı.  MR çektirdiğinde gerçeklerle yüzleşti  Avcı, “Fıtığım olduğu için hastaneye gittim. MR çektirince tesadüfen tek böbrekli olduğumu öğrendim. Yıllar sonra tekrar çektirmem gereken bir MR olduğunda ise bu sefer sağlam böbreğimde iyi huylu bir kitle olduğunu öğrendim” dedi.  Tek böbrekli hastayı diyalizden kurtarıp sağlığına kavuşturdu  Zorlu bir ameliyatı başarıyla tamamlayan Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, hastanın durumunun şuan iyi olduğunu belirterek, “Nurcan Hanım 35 yaşında bize İzmir'den geldi. Doğuştan tek böbrekli bir böbreği küçük olduğu için işlevsiz durumda. Sağlam böbreğinde ise 2016'da tanısı konmuş giderek büyüyen iyi huylu "anjiomyolipomu" denilen 12 santimetre boyutunda bir kitlesi var. Bu kitle artık böbreğin damarlarını içerisine almış komplike bir kitle durumunda. Hastaya iki kez anjioembolizasyon tedavisi uygulanmış fakat başarısız olduğu için kitle büyümeye devam etmiş. Kadınlarda 4 santimetreden büyük anjiomyolipomular kendiliğinden kanayarak yaşamı tehlike altına attığı için bu kitlelerin alınması gerekiyor. Tek böbrekli olunan durumlarda böbreğin tamamen alınması durumu da söz konusu olabiliyor. Bu riske girmemek için çoğu merkez de embolizasyona başvurmuş. Hasta bize geldiğinde bu işi yapabileceğimizi söyledik. 2 saat süren kapalı bir ameliyatla kitleyi tamamen çıkardık ve hastamızı 3 gün içerisinde taburcu ettik. Hastamızın değerli şuan iyi durumda. Hastamızı diyalizden kurtarıp kapalı bir ameliyatla sağlığına kavuşturabildiğimiz için çok mutluyuz” dedi. 

Tek Böbreği Olduğunu 56 Yıl Sonra Öğrendi Haber

Tek Böbreği Olduğunu 56 Yıl Sonra Öğrendi

Bursa'da kanlı idrar şikayetiyle hastaneye başvuran 56 yaşındaki İsmail İlman; doğuştan tek böbrekli olduğunu ve o böbreğinde de 15 santimetre bir kitle olduğunu öğrendi. Diyalize bağlı kalmak istemeyen hasta açık parsiyel nefrektomi ameliyatı ile hayatına eskisi gibi devam edebilecek.  Emekli İsmail İlman kanlı idrar şikayetiyle Medicana Bursa Hastanesi'ne başvurdu. Yapılan tetkiklerde, 56 yaşındaki hastanın tek böbreği olduğu ve bu tek böbreğinde de 15 santimetrelik bir kitle olduğu tespit edildi. Hastanın durumu üzerine gittiği hastanelerde böbreğinin alınması ve ömür boyu diyalize bağlı kalması uygun görüldü. Hastanın diyalizi reddetmesi üzerine Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Ahmet Şahan bu ameliyatı yapabileceğini ve tek böbreği kurtarmak istediğini söyledi. Bunun üzerine hasta ameliyatı kabul etti. Dr. Şahan ve ekibi tarafından yaklaşık 4 saatte gerçekleştirilen ameliyatta böbrekten 15 santimetre tümörlü kitle alındı. Tek böbreğinin 3'te 2'sini kaybeden hastanın ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Doktorların yaptığı tetkikler sonucunda hastanın durumunun iyi olduğu ve taburcu olacağı öğrenildi. Hastanın diyalize bağlı olmadan sağlığına kavuşacağı ifade edildi.  “Ahmet Hoca babamı kurtarmak istediğini söyledi”  Doç. Dr. Ahmet Şahan ile tanışmalarının ardından babasının ameliyata girmeyi kabul ettiğini söyleyen Oğuz İlman (26), “Babam 56 yaşında. Birkaç gün önce babamın idrarında kan olması şikâyetiyle hastaneye gittik. Hastanede babamın tek böbreği olduğunu ve böbreğinde 15 santimetre kitle olduğunu öğrendik. Birkaç hastaneye gittik. 2 hastanenin heyeti böbreğinin alınması ve diyalize bağlanmasına karar verdiler. Babam makineye bağlanmak istemiyordu. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Ahmet hocayı bulduk, tanıştık. Ahmet hocayla konuştuk, ilgisi alakası hoşumuza gitti. Ahmet hoca "babamı kurtarmak istediğini" söyledi. Biz "düşünelim" dedik, bizi aradı ve bu riskli ameliyatı yapıp böbreği korumak istediğini söyledi. Biz de ameliyatı kabul ettik. Uzun bir ameliyat oldu. Normalde 3 saat süren bu ameliyat 5 saate yakın sürdü. Ameliyat yapılalı üç gün oldu, babamın durumu iyi. Ameliyattan sonraki ikinci gün babam yürümeye başladı, Ahmet hoca "bugün taburcu olabilirsiniz" dedi. Kendisine ne kadar dua etsek azdır, ömür boyu "duacısı olacağız". Birkaç işlemden sonra taburcu olabiliriz. Her şey iyiye gidiyor” dedi.  “Gerçekten çok şaşırdık"  Babasının 56 yıldan beri tek böbrekle sıkıntı yaşamadan hayatına devam etmesinden şaşkınlık duyduklarını belirten İlman, “Babam çift yumurta ikiziydi, doğuştan tek böbrekli doğmuş. Babam 300 gram doğmuş, tek yumurta ikizi 1 kilogram doğmuş. Babam için "yaşamaz" demişler ama diğer kardeşi yaşamamış. Babam hiçbir sıkıntı yaşamadığı için biz 56 yıl sonra tek böbreği olduğunu öğrendik. O böbreğinde de kitle vardı ama çok şükür kurtardık. Babamın tek böbreğinin olduğunu ilk duyduğumuzda çok şaşırdık. Normalde günde iki paket sigara içerdi, 25 yıl çalıştı ve 6 yıldır emekliydi. Gerçekten çok şaşırdık. Babam askere de gitmemişti, biz boy ve kilodan olduğunu düşünüyorduk ama tek böbrekli olduğu için elemişler” şeklinde konuştu.  “Tek böbreği olduğundan diyaliz ihtiyacından kurtarmak istedik”  Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, zorlu bir operasyonla hastayı kanserden ve diyalizden kurtardıklarını belirterek, “İsmail Bey 56 yaşında doğuştan tek böbrekli, sol böbreğinde de tamamen rastlantısal 15 santimetre bir kitle saptandı. Böbreğinin 3'te 1'lik kısmı çalışıyor ve böbrek değerleri sınırlarda. Dış merkezlerde böbreğinin tamamen alınmasının uygun olacağı düşünülmüş. Normalde diğer böbreği sağlam olsa biz de böbreğin alınmasını önerirdik. Ama tek böbreği olduğundan dolayı diyaliz ihtiyacından kurtarmak istedik. Hastamıza parsiyel nefrektomi yani böbrekte kanserli kısmı alarak geri kalan kısmının korunmasını amaçladık. Normal böbrek kitlelerinde genellikle 7 santimetre kadar kapalı yolla parsiyel yapıyoruz. Ancak bu kitle ileri evrede ve 15 santimetre. Damarlara bitişik ve toplayıcı sisteme yakın bir tümördü. Biz burada hastamızı diyalizden kurtarmak için parsiyel şansımızı denedik. Asılında çok zorlu bir kitleydi, ameliyatı da oldukça zorlu geçti, yaklaşık 4-5 saat sürdü. Kapalı yolla damarları bulduktan sonra kitlenin büyüklüğünden dolayı kapalı devam edemeyeceğimiz anladık. Açığa geçip kitlenin olduğu kısmı çıkartarak böbreği koruduk. Hastamız bugün üçüncü gününde, diyaliz ihtiyacı olmadan günlük ortalama 2 bin CC'ye kadar bir idrar çıkışı var. Böbrek değerleri biraz yükseldi ama şu an için beklediğimiz değer. Bunun ilerde daha da düzelmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.  “Hastanemizin imkanları sayesinde başardık”  Zorlu ameliyatlarda hastane donanımının önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ahmet Şahan, “Böyle zorlu bir vakayı hastanemiz sayesinde yaptık. Bu işlemi biz cerrahi olarak yaptık ama burada yapılan işlem sadece cerrahi değil hastanenin donanımlı olması, nefroloji, anestezi ve diğer bölümlerin etkisiyle böyle komplike bir işlemi gerçekleştirmiş olduk. Hastamızı diyalizden kurtardığımız için çok mutluyuz. Hastamıza şifalar olsun” dedi.  “Hastamızın diyaliz ihtiyacı ortadan kaldırıldı”  Başarılı bir ameliyat olduğunu söyleyen Nefroloji Uzmanı Dr. Burak Canver, “Hastamız bize geldiğinde tek böbrekli ve o tek böbreğinde de komplike bir tümörü vardı. Daha önce hastamıza o böbreğin de tamamen alınacağı ve ömür boyu diyalize bağlı kalınacağı söylenmişti. Biz hastamız değerlendirdiğimizde acaba sadece tümörü çıkartarak ve böbreğin bir kısmını da bırakarak hastayı da diyalizden kurtarmayı amaçladık. Değerlendirdik, operasyon da gayet başarılı geçti. Hastamızın durumu gayet güzel. Yakında taburcu olacak. Kendisine sağlıklı günler diliyoruz” ifadelerini kullandı. 

Son zamanlarda artan vakalardan biri: ''Mantar zehirlenmeleri'...Uzman doktordan 6 saat uyarısı! Haber

Son zamanlarda artan vakalardan biri: ''Mantar zehirlenmeleri'...Uzman doktordan 6 saat uyarısı!

Mantar zehirlenmelerinin tüm zehirlenmeler arasında acil servise başvurularda yüzde 10’luk bir oranı oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, “Bu başvuruların yüzde 70 kadarı 6 yaşın altındadır. Mantar zehirlenmeleri, çok basit şikâyetten karaciğer yetmezliği ve karaciğer nakli gibi çok dramatik sonuçlara kadar gidebilen ciddi klinik tablolar meydana getirebilmektedir. Ayrıca böbrek yetmezliği şeklinde ciddi sonuçlara yol açabilmektedir” şeklinde konuştu. Halk arasında ‘Yıllardır biz bu mantarı tüketiyoruz, hiçbirimize bir şey olmuyor’ gibi bir yaklaşımın olmasının sakıncalı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kaya, “Bunun dışında ‘Biz mantarı ısıttık, pişirdik, dondurduk bunun zehirliliği kalkmıştır gibi bir durum doğru değildir. Çünkü bunlar ısıya dayanıklıdır. Bu yüzden dolayı da toksinin etkisi ortadan kalkmamaktadır buna da özellikle dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca mantarın tipini, şeklini ne kadar iyi biliyorum desek de bu zehirlidir ya da bu zehirsizdir gibi bir değerlendirmemiz yok. Mantarların çoğu iyi huylu, sadece basit bulantı ve ishallerle geçiştirilebilecek sorunlara yol açtığı gibi amanita grubu dediğimiz mantar grubunda karaciğer yetmezliği özellikle karaciğer naklini gerektirecek düzeyde soruna yol açabilir” dedi. 6 SAATTEN SONRAKİ BELİRTİLER DAHA ÖNEMLİ Bir kişi mantar yediği zaman şikâyetlerin erken veya geç başlaması çok önemli altını çizen Kaya, “Çünkü ilk 2 saat içerisinde başlayan mantar zehirlenmeleri ile ilgili başlayan klinik tablolar nispeten daha iyi seyirlidir. 6 saatten sonra eğer kişide belirtiler ortaya çıkmaya başlıyorsa bu tür zehirlenmeler mantar zehirlenmesi açısından daha çok önem arz etmektedir. Buna da özelikle vatandaşlarımızın toplumumuzun dikkat etmesi gerekmektedir” diye konuştu. EN KISA SÜREDE ACİLE BAŞVURUN Mantar zehirlenmesi nedeniyle özelikle bulantı, kusma ve ishal şikâyetleri olan kişilerin mümkün olan en kısa sürede acil servislere başvurup uygun şekilde sıvı ve elektrolit tedavisi alması gerektiğini vurgulayan Kaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İlaveten aktif kömür uygulaması yapılması, bulantı ve kusmasını giderme amacıyla ilaç uygulaması gerekmektedir. Bu kişilerin özellikle sıvı elektrolit uygulamasına bağlı olarak böbrek yetmezliği gelişimi gibi bir ihtimalde bulunduğu için bu tedaviyi ihmal etmemeleri mümkün olan en kısa sürede acil servise başvurmaları yerinde olacaktır.”

Görülmemiş vefa! Annesine böbrek nakli için 5 ayda 35 kilo verdi Haber

Görülmemiş vefa! Annesine böbrek nakli için 5 ayda 35 kilo verdi

Diyarbakır'da yaşayan Hamdiye Akan, kronik böbrek yetmezliği yaşayınca Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne başvurdu. Doktorlar, Akan'ın her iki böbreğinin de çalışmadığını tespit etti. İlk olarak Akan'ın eşi böbreğini vermek istedi ancak şeker hastalığı olduğu için kabul edilmedi, ardından oğlu Nurullah böreğini vermek istedi annesine. Nurullah'ın da obez olması nedeniyle doktorlar nakli riskli buldu. Bunun üzerine rejim yapmaya karar veren Nurullah Akan, 5 ayda 35 kilo verdi. Nurullah'ın ideal kiloya düşmesinin ardından doktorlar anne ile oğlunu aynı anda ameliyata aldı. Başarılı geçen ameliyatta, Nurullah'ın sol böbreği alınarak annesi Hamdiye Akan'a nakledildi. 'ANNEM BANA BİR CAN VERMİŞTİ, BİR CAN DA BEN ANNEME VERDİM' Ameliyat sonrası sevinçten yüzü gülen Nurullah Akan, çok mutlu olduğunu dile getirerek yaşadığı süreci şöyle anlattı: "Annemin 6 aydır böbrek yetmezliği var, 6 ayın sonunda böbrek nakil edilmesi gerektiğini söylediler, ben de 'ben vericiyim' dedim, o esnada da kilom fazlaydı. İlk geldiğimde kilodan dolayı, olmaz dediler, sonra ben diyete başladım kilo verdim. 5 ayda 127 kilodan 92 kiloya düştüm, direndim ve başardım. Spor yaptım, yemek fazla yemedim, annemin hayatını kurtarmak için azimle direndim. Organ nakli haftasıymış bu hafta, biz de yeni öğrendik, organ nakli hayat kurtaran bir şey ve çok güzel. Annem bana bir can vermişti, bir can da ben anneme verdim. Şimdi çok mutluyum, böbreğim anneme oldu, çok şükür, çok sağlıklı geçti ameliyatımız. Tüm doktorlarımıza teşekkür ediyorum." 'OĞLUM ZORLA İLLA BEN VERECEĞİM DEDİ' Hamdiye Akan ise, "İlk başta istemiyordum oğlum versin, zorla 'illa ben böbreğimi vereceğim, diyaliz kabul etmiyoruz, kim sana bakar' dedi, mecbur kaldım kabul ettim. Babası ben vereceğim dedi, onun şekeri vardı olmadı" şeklinde konuştu. 'NURULLAH BİZİM İÇİN BİR KAHRAMANDIR' Dicle Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Cerrahi Sorumlusu Doç. Dr. Mehmet Veysi Bahadır, böbrek naklinin organ nakli haftasına denk gelmesinin anlamlı olduğunu belirterek, anne ile oğlunun durumunun iyi olduğunu söyledi. Nurullah'ın bir kahraman olduğunu ifade eden Dr. Bahadır, özellikle beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organ bağışında bulunmasının önemine vurgu yaparak şöyle konuştu: "Hastamız, böbrek yetmezliği tablosu bir yıl içerisinde gelişen bir hasta. Oğlunun hafif bir obezitesi vardı ve ailede böbreğini verebilecek tek kişi olarak bize sunuldu. Kendisinin obezitesi olduğu için, obez hastaların yani kilosu olan hastaların iyi bir organ vericisi olduğunu düşünmüyoruz. Kendisi çok azimli, annesi için kilo verdi ve kilosu uygun koşullara geldi, biz de ondan sonra ameliyat kararı aldık. Kendisinin sol böbreğini aldık, kendisi bağışladı, kendisi bir kahraman bizim için. Organ vericilerin tamamı öyle. Annesine böbrek naklini gerçekleştirdik, annesi iyi, klinik tablosu çok iyi, geceyi de çok iyi geçirdiler. Tabii bizim yoğun bakım ve klinik takibimiz devam ediyor her iki hasta için. İşler şu anda yolunda görünüyor. Bu süreç bittiğinde annesi bu böbrekle yeni yaşamına dönecek ve sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirecek. Verici de kendine dikkat edecek, kilo vermeye devam edecek, daha sağlıklı ve daha pozitif bir yaşama geçerse çok büyük bir zarar görmeden hayatına devam edecek. Annesi, kronik böbrek yetmezliği hastası, iki böbreği de çalışmıyordu, biz ona oğlundan aldığımız böbreği takarak diyaliz sürecine girmeden tekrar böbrekli yaşamı başlatmış olduk. Tabii bizim isteğimiz, bu haftanın önemini vurgulamak adına söylüyorum, yaşayan ve hayatına devam eden kişilerin değil de beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin organ bağışı yapması önemlidir ve bunu istiyoruz." DHA

MODERN TIP BÖBREK TÜMÖRÜNE MÜDAHALEYİ KOLAYLAŞTIRDI Haber

MODERN TIP BÖBREK TÜMÖRÜNE MÜDAHALEYİ KOLAYLAŞTIRDI

Böbrek tümörlerinde laparoskopik ve robot yardımlı kısmî nefrektomi işlemi sayesinde böbreğin tamamı veya tümörlü kısmın alınabildiğini ifade eden Ürolog Prof. Dr. Bülent Oktay, gelişen teknoloji sayesinde cerrahî işlemlerde ciddi bir kolaylık sağlandığına işaret etti. Oktay, 'Böbrek kanserlerinde, tümörün bulunduğu yer ve yayılma evresine göre sadece tümör ve yakın çevresi ya da böbreğin tamamı alınabiliyor. Açık radikal nefrektomi yani açık cerrahî müdahale ise çok büyük renal kitlelerde veya karın ana toplar damara ilerlemiş tümörlerde kullanılıyor. Laparoskopik cerrahî sayesinde batına 3 veya 4 port yani 0.5 veya 1 santimetrelik boru yerleştirilip, portların içinden de ışıklı kamera ve el çalışma aletleri ile operasyon yapıyoruz. Cerrah, karın içini kamera aracılığı ile ekranda görüyor ve uzun sayılabilecek cerrahi aletlerle çalışıyor. Bu gelişmeler hem organa hem de hastaya en az zararın verilmesini sağlıyor' dedi. Laparoskopik ve robotik cerrahinin çok sayıda avantajı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Bülent Oktay, hastanın iyileşme zamanının da kısaldığını aktardı. Oktay, 'Laparoskopik ve robotik cerrahî sayesinde hastamızda daha az ağrı, daha küçük kesi, daha az kan kaybı ve kan transfüzyonu, daha hızlı iyileşme, günlük yaşama erken dönüş avantajları görülüyor. Ancak, laparoskopik cerrahide deneyimli olmak daha uzun süre gerektirir. Laparoskopi tecrübesi olan merkezlerde böbrek tümörü ameliyatları laparoskopik olarak yapılmalıdır. Parsiyel nefrektomi operasyonunda, sadece tümör ve yakın çevresi alınır. Bugün, erken evre (yayılmamış) böbrek tümörlerinin tercih edilen tedavi yöntemidir. Çoğunlukla 4 santimetreye kadar tümörlerin çıkartılmasında kullanılırsa da tümörün yerine göre 7 santimetreye kadar olan tümörlerde de uygulanabilir. Hasta genç veya diyabet ve hipertansiyonlu ise mutlaka parsiyel nefrektomi uygulanmalıdır' diye konuştu. Araştırmalara göre parsiyel nefrektomi ile radikal nefrektominin uzun süreli sonuçlarının aynı olduğunun ispatlandığını açıklayan Oktay, 'Robotik cerrahi, uzaktan kumandalı laparoskopik cerrahidir. Robot gerçekte bir telemanipulatördür. Cerrah, robotun koluna takılan aletleri, aynı odadaki bir konsol yardımıyla kullanır. Robotik cerrahide el manevra yeteneği daha yüksektir. Dikiş atılması gereken parsiyel nefrektomide bu özellik çok yardımcı olur. Robot, cerrahın kontrolü altında laparoskopik cerrahîye yardım etmektedir. Görüntü üç boyutludur, derinlik hissi vardır' şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.