Hava Durumu

#Cilt

Yeni Marmara Gazetesi - Cilt haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cilt haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yüzdeki Güneş Lekeleri: Nedenleri, Tedavileri ve ÖnlemeYöntemleri! Haber

Yüzdeki Güneş Lekeleri: Nedenleri, Tedavileri ve ÖnlemeYöntemleri!

Güneşin zararlı ışınlarına uzun süre maruz kalmak, ciltte koyu renkli lekelerin oluşmasına nedenolur. Bu lekeler, özellikle yüz bölgesinde daha belirgindir ve estetik kaygılara yol açabilir. Peki, yüzdeki güneş lekeleri nasıl oluşur ve nasıl geçirilir? Gelin, bu soruların cevaplarını birliktebulalım. Güneş Lekelerinin Oluşumu: Güneşin ultraviyole (UV) ışınları, ciltteki melanin üretimini artırarak koyu renkli lekelerinoluşmasına neden olur. Melanin, cildi güneşin zararlı etkilerine karşı koruyan bir pigmenttir.Ancak aşırı UV ışınına maruz kalmak, melanin üretiminin düzensizleşmesine ve ciltte koyurenkli bölgelerin oluşmasına yol açar. Güneş lekelerinin oluşumunda etkili olan diğer faktörler arasında şunlar sayılabilir: • Genetik yatkınlık: Bazı kişiler, güneş lekelerine diğerlerine göre daha yatkındır. • Hormonlar: Hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı gibi hormonal değişiklikler güneşlekelerinin oluşumunu tetikleyebilir. • Yaş: Yaşla birlikte ciltteki kolajen ve elastin miktarı azalır ve cilt daha kolay lekelenebilir. • Bazı ilaçlar: Bazı ilaçlar, özellikle antibiyotikler ve idrar söktürücüler, güneş ışığına karşıduyarlılığı artırabilir. Yüzdeki Güneş Lekelerinin Tedavisi: Yüzdeki güneş lekelerinin tedavisi, lekenin derinliğine, boyutuna ve cildin tipine göre değişiklikgösterir. Tedavi seçenekleri arasında şunlar bulunur: • Evde Kullanılabilen Ürünler: o Retinol: Cilt yenilenmesini hızlandırır ve lekeleri hafifletir. o C Vitamini: Antioksidan özelliği sayesinde cilt tonunu eşitler ve leke oluşumunuengeller. o Niasinamid: Cildi aydınlatır ve leke görünümünü azaltır. o Kojik asit: Melanin üretimini inhibe ederek leke oluşumunu engeller. o Alfa hidroksi asitler (AHA): Cildi ölü hücrelerden arındırır ve leke görünümünühafifletir. • Profesyonel Tedaviler: o Kimyasal peeling: Cildin üst tabakasını soymak ve yeni hücrelerin oluşumunuteşvik etmek için kullanılır. o Lazer tedavisi: Melanin pigmentini hedefleyerek lekeleri yok eder. o Mikrodermabrazyon: Cildin üst tabakasını nazikçe aşındırarak leke görünümünüazaltır. o Intense pulsed light (IPL): Geniş bir alandaki lekeleri tedavi etmek için kullanılır. Güneş Lekelerinin Önlenmesi! Güneş lekelerinin oluşmasını engellemek için aşağıdaki önlemleri alabilirsiniz: • Güneşten korunma: Güneş kremi düzenli olarak kullanmak, geniş brimli şapka takmak ve gölge yerlerde durmak güneş lekelerini önlemenin en etkili yoludur. • Cilt bakımı: Cildinizi düzenli olarak temizleyin, nemlendirin ve ölü hücrelerden arındırın. • Sağlıklı beslenme: Bol bol meyve, sebze ve antioksidan içeren besinler tüketmek cildinizikorur. • Sigarayı bırakmak: Sigara kullanımı cilt yaşlanmasını hızlandırır ve leke oluşumunuartırır.

Uzmanı uyardı: Deride oluşan sıyrık, çizik ve çatlaklara dikkat Haber

Uzmanı uyardı: Deride oluşan sıyrık, çizik ve çatlaklara dikkat

Yaz aylarında artış gösteren cilt problemleri sebebi ile dermatoloji kliniklerinde daha fazla yoğunluk yaşanıyor. Özellikle çocuklarda daha sık görülen cilt hastalığına yakalanan kişileri uyaran Dermatoloji Uzmanı, temastan kaçınmaları ve hijyenlerine önem göstermeleri konusunda uyardı.   Bakteri kaynaklı oluşan ve yaz aylarında daha sık görülen bir cilt hastalığı olan ‘İmpetigo’ bazı vatandaşları tedirgin ediyor. Özellikle ağız, burun çevresiyle birlikte el ve ayaklarda kızarıklıkla beraber vücutlarında yaralar oluşan vatandaşlar hastanelerin yolunu tutuyor. Daha çok sıcak ve nemli havalarda yaygınlaşan hastalığı; deride oluşan sıyrık, çizik ve çatlak ile birlikte kötü hijyen şartlarının da tetiklediğini ifade eden Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Cildiye bölümünde görevli Dermatoloji Uzmanı Doktor Nurgül Bayram, bu vaka ile karşı karşıya kalanları yakınları ile temastan kaçınması konusunda uyardı.  “Bakterinin bulaşıcılığı yüksek olduğu için temastan kaçınmak gerekiyor”  Herhangi bir sıyrık, travma durumunda derinin o bölgesinin temiz tutulması gerektiğine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Doktor Nurgül Bayram, “İmpetigo hastalığı sık gördüğümüz, özellikle çocukları tutan ve oldukça bulaşıcı bir bakteriyel deri enfeksiyonu aslında. Daha çok sıcak ve nemli havalarda görülmekte. Özellikle deride oluşan sıyrık, çizik, çatlak, travma ve kaşıma gibi durumlarda sonra bu bölgede cilt bariyeri bozuluyor ve cilt bariyerinin bozulmasıyla staphylococcus aureus dediğimiz bir bakteri bu bölgede çoğalmaya başlıyor. Bu bakteri enfeksiyonun bulaşıcılığı yüksek olduğu için bir yerden başka bir yere bulaşabilir ve kişiden kişiye temasla da bulaşabiliyor aynı şekilde. Bu yüzden kişiler arasında temastan kaçınmak gerekiyor. Yine elleri bol su ve sabun ile yıkamak gerekiyor. Herhangi bir sıyrık, travma durumunda derinin o bölgesini iyi bir şekilde temiz tutmak gerekiyor” dedi.  “İmpetigo hastalığı bir çocukta oluştuğunda aileleri endişe etmesinler”  Hastalığı fark eden ebeveynlere endişe etmemeleri hususunda uyarıda bulunan Bayram, “Bu bakteriyel deri enfeksiyonu çok nadir de olsa başka daha ciddi komplikasyonlara sebep olabilmektedir. Başka hastalıklarla karışmasın diye mutlaka Dermatoloji Uzmanına başvurmanızı öneririm. Bu tür yaralar oluştuğunda mutlaka o bölgenin temiz tutulması gerektiğini bir hastalara belirtiyoruz. Mutlaka kardeşleri özellikle birbirlerinden ayrı tutmaya özen gösteriyoruz. Yine ellerini bol su ve sabunla yıkamaları gerektiğini söylüyoruz. Çocuklarda özellikle küçük bir travma, sıyrık durumunda bu bölgenin temiz tutulmasına özen göstermelerini istiyoruz. İmpetigo hastalığı bir çocukta oluştuğunda aileleri endişe etmesinler. İlk olarak birinci basamak sağlık hizmetine başvurup gerekli tedaviyi alabilirler, hastalığın geçmemesi durumunda ise bir dermatoloji uzmanına başvurabilirler” diye konuştu.  “Sıcak ve nemli havalarda artış gösteren hastalığı, kötü hijyen şartları da tetiklemekte”  Hava sıcaklıklarının yanı sıra hijyeninde bu hastalığı tetiklediğini aktaran Bayram, “Sıcak ve nemli havalarda artış gösteren hastalığı, kötü hijyen şartları da tetiklemekte. Genellikle yüz, boyun, kollar ve bacaklar gibi vücudun açık bölgelerini tutmaktadır. İmpetigo dediğimiz bakteriyel deri enfeksiyonu; sarı bal renginde kabuklar ve içerisinde oluşan su kabarcıkları şeklinde gözükebilir. Eğer lezyon az ise genelde topikal dediğimiz sürme ilaçlar ile tedavi etmeye çalışıyoruz. Lezyon fazla ve hastalık şiddetli ise ağızdan antibiyotik tedavisi uyguluyoruz. Hastalığın geçme, iyileşme süreci aslında hastanın tedaviye uyumuna bağlı. Hijyen kurallarına uyup uymamasına bağlı. Bununla birlikte yine immün sisteminin ne kadar güçlü olduğuna bağlı. Yaklaşık 7-10 gün içerisinde lezyonlar gerilemeye başlar. Bu süre içerisinde hastaların, yakınları ile temasını azaltmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. 

Cildiye profesörü Özden'den Çarpıcı Açıklamalar Haber

Cildiye profesörü Özden'den Çarpıcı Açıklamalar

Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Prof. Dr. Müge Güler Özden, tırnak dibinde görülen siyah lekenin bir cilt kanseri öncüsü olabileceğini ve geç kalındığında çok hızlıca ölümcül olabilecek bir tümöre dönüşebileceğini söyledi.  3 gün sürecek olan 6. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu, Samsun’da başladı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden’in kongre başkanlığını yaptığı sempozyumda cilt kanserleri ve hastalıklarıyla alakalı yenilikler, tedavi yöntemleri, tanı ve bu hastalıklarla mücadele yöntemleri masaya yatırıldı.  Sempozyum sayesinde birçok yeniliğin kamuoyuna duyurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Müge Güler Özden, “6. Karadeniz Dermatolojik Yenilikler Sempozyumu'nda yeniden bütün Türkiye'den gelen öğretim üyeleri, akademisyenler, uzmanlar ve asistanlarla bir arada olmaktan çok mutluyuz. Bu açıdan gerçekten gurur duyuyoruz. Toplantımızın bölgemize çok büyük bir katkısı oluyor. Üstelik bölgeden katılan uzmanlara ücretsiz burs sağlayan bir toplantı olmanın onurunu yaşıyoruz. Bu yıl gerçekten çok önemli konular, çok önemli yenilikler tartışılacak. Sedef hastalığının yanı sıra başka hastalıklarda da çok önemli gelişmeler oldu. Alerjik egzamalı hastalar için, vitiligo için yani halk arasında ‘ala’ olarak bilinen hastalıklar için de yeni gelişmeler, yeni tedaviler tartışılıyor bu toplantıda” dedi.  “Tırnak dibinde görülen siyah leke, cilt kanseri öncüsü olabilir”  Tırnak diplerinde görülen lekelere de değinen Prof. Dr. Özden, “Sempozyumumuzun en ana konularımızdan ilkinde çıban ya da ‘köpek memesi’ hastalığı olarak bilinen hastalıkların tedavisindeki büyük gelişmelerden bahsettik. Bu da yeniliklerin bir tanesiydi. Tırnaklarda lekeler, daha doğrusu siyah çizgilenmeler cilt altı kanserinin bir bulgusu olabilir. Aynı cildin herhangi bir yerinde cilt kanseri görülebileceği ve bir ben gördüğümüzde bunun bir dermatolog tarafından bilgisayar desteğinde muayene edilmesi gerektiği gibi tırnak dibinde de bu gelişebilir ve tırnak dibinde görülen bir siyah leke gerçekten ciddi anlamda bilgisayarla muayene edilmesi gereken bir cilt kanseri öncüsü olabilir. Cilt kanseri erken müdahale edilirse hayat kurtaracak, yüzde 90 şifa sağlanacak, iyi huylu bir tedavi ile düzelebilecek tümörken, geç kalındığında çok hızlıca ölümcül olabilecek, şiddetli ve agresif bir tümördür. Bu nedenle erken teşhis çok önemlidir” diye konuştu.  Cilt ve cilt altı kanserlerinde uygulanan tedavi ve tanı yöntemlerinde çok büyük yenilikler yaşandığına dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Özden, “Tekrar bir kez daha bu sene bu vesileyle sedef hastalarının ve alerjik egzaması olan hastaların tedavilerinde çok büyük gelişmeler olduğunu bilmelerini, bu konuda uzman merkezlere mutlaka başvurmaları konusunu tekrar hatırlatmak istiyorum” şeklinde konuştu.  Hekimler tedavi ve tanı yöntemlerindeki yenilikleri aktaracak  120’den fazla katılımcının yer aldığı sempozyumda 58 uzman hekim sunum yapacak. Uzman hekimler tarafından tırnak biyopsi teknikleri, tırnak dermatokopisi, flep teknikleri, hidradenitis suppurativa cerrahisi, skyrizi, rinvoq, psoriasis patogenezinde, çocuk psoriasis tedavisi, komorbidite, androgenetik alopeside, CO2 ve Qswitch lazerlerin kullanım alanları, botulinum toksinin kozmetik dışı endikasyonlarda kullanımı, biyostimulan dolgular, onabotulinumtoksin etkinlik süresi, psoriasisde hastalık modifikasyonu, tremfya ile erken tedavinin avantajı, atopik dermatit tedavisi, angioödem, ürtiker hastasına yaklaşım, anaflaksı, deri hastalıklarında alerji testlerinin yeri, vitiligoda yeni tedaviler, kutanöz lupusta yeni tedaviler, HPV aşılarında-tedavilerinde güncel gelişmeler, HA vasküler komplikasyon yönetimi, muayenehane ortamında acil müdahale, tırnak hastalıklarında alternatif tedaviler, PCLA uygulama endikasyon, hidradenitis suppurativada biyolojiklerin-jak inhibitörlerinin rolü, erken evre mikozis fungoides tedavisi, psoriasis tedavisinde küçük moleküller, akne-demodex-rosaceada tedavi kozmetik bakım önerileri, dudak dolgusu uygulama teknikleri, ameliyatsız yağ yakma teknikleri, pemfigusta güncel tedavi, demodeks tanı-tedavisi, eritrodermi tanı-tedavisi ve liken tedavisi gibi birçok konuda sunum gerçekleştirilecek. 

Sarımsak Cilde Sürülür mü? Uzmanlardan Uyarılar ve Tavsiyeler! Haber

Sarımsak Cilde Sürülür mü? Uzmanlardan Uyarılar ve Tavsiyeler!

Yararları: Antibakteriyel ve Antifungal Özellikler: Sarımsak, antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir. Bu nedenle akne ve diğer cilt enfeksiyonlarıyla mücadelede yardımcı olabilir. Anti-inflamatuar Etkiler: Sarımsak, anti-inflamatuar özellikleri sayesinde ciltteki iltihaplanmayı azaltabilir. Antioksidan Özellikler: Sarımsakta bulunan antioksidanlar, cildin yaşlanma sürecini yavaşlatabilir ve cildin genel sağlığını destekleyebilir. Sivilce Tedavisi: Sarımsaktaki allicin maddesi, sivilce oluşumuna neden olan bakterilerle savaşabilir. Zararları: Tahriş ve Yanma: Sarımsak, cilt üzerinde tahrişe ve yanma hissine neden olabilir. Hassas ciltlerde bu etkiler daha belirgin olabilir. Alerjik Reaksiyonlar: Bazı kişiler sarımsağa karşı alerjik reaksiyon gösterebilir. Bu reaksiyonlar kızarıklık, kaşıntı ve şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Ciltte Lekeler: Uzun süreli veya yoğun kullanımı, ciltte lekeler bırakabilir. Kimyasal Yanıklar: Sarımsaktaki güçlü bileşikler, özellikle uzun süre ciltte bırakıldığında kimyasal yanıklara neden olabilir. Nasıl Kullanılmalı? Yama Testi Yapın: Sarımsağı cildinize uygulamadan önce, küçük bir bölgede yama testi yaparak herhangi bir olumsuz reaksiyon olup olmadığını kontrol edin. Seyrelterek Kullanın: Sarımsağı doğrudan cildinize uygulamak yerine, taşıyıcı bir yağ (örneğin zeytinyağı veya hindistancevizi yağı) ile seyrelterek kullanmak, tahriş riskini azaltabilir. Kısa Süreli Uygulama: Sarımsağı cildinizde uzun süre bırakmayın. 10-15 dakika kadar beklettikten sonra iyice yıkayın. Kullanım Sıklığı: Sarımsağı düzenli olarak kullanmadan önce, cildinizin tepkisini gözlemleyin ve gerektiğinde kullanım sıklığını azaltın. Sarımsağın cilde uygulanması konusunda dikkatli olmak önemlidir. Cildinizde herhangi bir olumsuz reaksiyon gelişirse, kullanmayı bırakın ve bir dermatoloğa danışın.

Kışın cilt bakımı için 6 öneri Haber

Kışın cilt bakımı için 6 öneri

Retinoik asit kullanmanın tam zamanı diye kışın uygulanacak cilt bakımı hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Işıl Turan, "Yüzdeki ince kırışıklıklar, lekeler ve hatta sivilceler için altın değerinde olan bu kremi kış aylarında daha rahat kullandırabiliyoruz. Bu etken madde sayesinde cildin üst katmanı hafifçe soyularak, alt katmanından sağlıklı kollajen sentezi oluşmasını sağlayabiliyoruz. Yatırım yapmanız gereken ilk aktif madde için merhaba kış dönemidir. Nem bombası hyaluronik asite, kış aylarında daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Kış döneminin gelmesiyle beraber nem oranı azaldığında; ellerde ekzemalar, yüzde hassasiyetler ve ciltte matlaşma belirginleşiyor. O zaman cildinize nem bombası yükleme vaktiniz geldiğini anlıyoruz. Temiz yüze hyaluronik asit serum ya da krem üzerine nemlendirici sürmeyi günlük bakım rutininize almayı unutmayın. Hyaluronik asit bir sünger gibi nemlendiricinin nemini cildinize hapsetmeye hazır" diye konuştu. Ellerde kuruma, çatlama başladıysa nemlendirici kullanımının ihmal edildiğini belirten Turan, "Yıllardır ekzemaları ile savaşan herkesin tam mevsim geçişlerinde cica içerikli nemlendiricilere ihtiyacı var demektir. Elleriniz kötüleşmeden ve kortizon ihtiyacı durmadan bakımlara başlayalım. Kimyasal peeling bizi korkutamaz artık. Yazın geçmesi ile beraber profesyonel cilt bakımlarınızı glikolik ya da salisilik asitle yaparak ölü derilerden arındırma ve güzelleşme vakti gelmedi mi? Cildiniz de artık deri değiştirmeye hazır. Epilasyon mevsimi de açıldı diyebilir miyiz? Epilasyon öncesi güneşlenme ve solaryum epilasyon etkinliğini azaltıp, yan etki riskini arttırdığından kış dönemi daha güvenli ve cevap oranı yüksek hale geliyor. Lekelerinden muzdarip olan artık sizin tedavi döneminiz geldi. Lekenin birinci tedavisi lekeyi alevlendirecek uygulamalardan uzak durmaktır. O halde güneş mevsiminde işlem yapmak sakıncalıyken, tedavide kullanılan peeling, lazer ya da tedavide kullanılan peeling, lazer ya da mezoterapi işlemleri bu mevsimde güvenle yapılabilir" dedi.

Cildiye profesörü uyardı: “Herkes her an uyuz olabilir” Haber

Cildiye profesörü uyardı: “Herkes her an uyuz olabilir”

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden, insanın yaşam konforunu düşüren, sebep olduğu kaşıntı sebebiyle kişileri oldukça rahatsız eden uyuz hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bu konuda birçok araştırma yapan Prof. Dr. Müge Güler Özden, uyuzun son yıllarda önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığına dikkat çekti. “10-15 saniyelik yakın temasla insandan bulaşıyor” Prof. Dr. Müge Güler Özden, uyuz hastalığının artışı, bulaşması ve tedavisiyle ilgili bilgi vererek, “Bunun elbette küresel ısınma, göç hareketleri ya da yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle açıklanması mümkündür. Salgın şu anda ülkemizin çok önemli bir gerçeğidir. Uyuz insandan insana yakın temasla bulaşan bir parazittir. İnsana özgü bir parazittir. Hayvanlardan bulaşması özellikle bu salgında insana ait uyuzun hayvanlardan bulaşması söz konusu bile değildir. İnsandan insana yaklaşık 10-15 saniyelik bir yakın temasla bulaşabilen, vücut ısısı ile bulaşma riski artan bir ajandır. Bu hastalığın tedavisinde yapılan en büyük hatalardan bir tanesi sadece hastayı tedavi etmeye çalışmaktır. Tüm ailenin aynı anda hasta olsun olmasın tedavi edilmesi çok önemlidir. Henüz yumurtadan çıkmamış uyuz parazitlerinin hastanın sağlık olduğu gibi yanlış bir algıya yol açabileceği önemli bir ayrıntıdır. Bütün aile bireyler tedavi olmazsa pinpon etkisi oluşacaktır. Bir hasta iyileşirken diğer hastalanacak, o iyileşirken diğer hastalanacaktır. Bir türlü kurtulmak mümkün olmayan kısır döngüye girilir. O yüzden hasta olsun olmasın tüm aile bireyleri tedavi olmalıdır. Uyuz kaşıntısı gerçekten çok rahatsız eden bir kaşıntıdır. Özellikle vücut ısısının artışı ile bu kaşıntının artması çok tipiktir. Özellikle yatağa yattıktan sonra vücut ısısı artmaya başlamasıyla beraber uyuz da harekete geçecek ve kaşıntı şiddetlenecektir. Tutulum yerleri önemlidir. Özellikle derinin ince olduğu, daha sıcak ya da yumurtaları rahatlıkla bırakabileceği yerleri seçer. Elin iç yüzleri, meme başı çevresi, genital bölge, kasıklar ve göbek çevresi en sık karşılaştığımız bölgelerdir. Tedavi sürecinde eskiden bir kez bile krem sürmek yeterliyken, aslında çok kolay tedavi edilebilen bir ajanken şimdi biraz direnç gelişti. Burada ısrarla 6, 7, 8 defa belki tedaviyi tekrarlamak 1 hafta 10 gün aralarla büyük fayda vardır. Artık ülkemizde yapılan bir tablet, oral tedavi ajanı da var. Tropikal tedavi ile iyileşmeyen vakalarda doktor kontrolünde oral tedavi ile desteklemek yapılması gereken bir durumdur. Oldukça etkili oluyor. Kıyafetlere çok dikkat etmek gerekiyor. Kıyafetlerin 60-70 derecede yıkanması, kızgın ütü ile ütülenmesi, yıkanamayan kıyafetlerin 10 gün kadar hava almayacak şekilde paketlenip kullanılması önemlidir. Kızgın ütü yaparken dikiş aralıklarına dikkat etmek gerekiyor. Yumurtalar dikiş aralarında kalabilir” diye konuştu. “30 kat hızla yayılıyor, hepimizi tehdit altına alıyor, herkes her an uyuz olabilir” Yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Özden, “Ülkemizdeki salgının aslında daha evvel yıllarda başladığını biz dermatoloji uzmanları olarak fark etmiştik. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü ve kendi sağlık otoritelerimize de veri sağlamak amacıyla çok merkezli çalışma yapmıştık. Türkiye’nin her yerinden veri topladık. Gördük ki 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında vaka sayıları çok az ve belli sayıda giderken birden bire 2017’den sonra ilk olarak 7 katına, sonra 30 katına çıkacak kadar hızlı bir salgın başlamıştı. Pandemi bu salgın hızını bir az yavaşlattı. Pandeminin bitişiyle birlikte, insanların yeninde temas kurmasıyla beraber 30 kat hızlı başlayan salgın tekrar kendi ivmesiyle beraber ne yazık ki devam ediyor. Hepimizi tehdit altına alıyor. Herkes her an uyuz olabilir” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.