Hava Durumu

#Darbe

Yeni Marmara Gazetesi - Darbe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Darbe haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fetullah Gülen Neden Öldü? FETÖ’nün Başına Kim Geçecek? Haber

Fetullah Gülen Neden Öldü? FETÖ’nün Başına Kim Geçecek?

Türkiye’nin en kara gecelerinden birinin yaşadığı hain darbe girişiminin planlayıcısı FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü.  Fethullah Gülen'in ölüm haberini, yeğeni Ebuseleme Gülen verdi. Peki 83 yaşındaki Fethullah Gülen neden öldü? Fethullah Gülen’den sonra FETÖ’nün başına kim geçecek? FETHULLAH GÜLEN NEDEN ÖLDÜ? Fethullah Gülen’in ölümü ile ilgili Herkül isimli sayfanın x hesabından yapılan açıklamada herhangi bir detay verilmedi. Konu ile ilgili ilerleyen saatlerde doktorların açıklama yapacağı belirtildi. 27 Nisan 1941 tarihinde dünyaya gelen Fethullah Gülen 83 yaşındaydı. Ölen FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in, böbrek yetmezliği ve şeker hastalığının yanı sıra bunama hastalığı da vardı. FETULLAH GÜLEN’DEN SONRA FETÖ’NÜN BAŞINA KİM GEÇECEK? 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından terör örgütü olarak adlandırılan fetö’nün başına bundan sonra kimin geçeceği ise Henüz belli değil. Son zamanlarda örgüt içinde birçok tartışma ve para kavgası olduğu biliniyor. Fethullah Gülen’in ölümü ile birlikte bu kavgaların daha da büyümesi bekleniyor. YEĞENİ KİMİNLE ÇEKİŞİYOR? Fetullah Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen'in liderlik için bastığı uzun zamandır biliyordu. Kendisinin örgüt içerisinde ön plana çıkan ve Fetullah Gülen'in kardeşinin damadı olan Cevdet Türkyolu ile mücadele arasında olduğu konuşuluyor. BAŞYÜCELER ŞURASI NEDİR, KiMLERDEN OLUŞUR? Başyüceler Şurası, örgütün çekirdek ve tepe kadrosunu oluşturan kilit isimlerden oluşuyor. Bu isimler Adil Öksüz, Osman Şimşek, İsmail Büyükçelebi gibi isimlerden oluşuyor. Bu isimlerden en çok öne çıkan isim İsmail Büyükçelebi. MUHABİRİMİZ ULAŞTI Muhabirimiz, örgütün itirafçılarından ve bir dönem içerisinde bulunan bir isme ulaştı. İsmini vermek istemeyen şahıs, çekirdek kadrodan Osman Şimşek'i ve ailesinin iyi tanıdığını, kesinlikle kendisinin de bu işe niyetlenebileceğini ve çok tehlikeli bir isim olduğunu ifade etti.

12 Eylül Mağduru Olan Adam Olanları Anlattı Haber

12 Eylül Mağduru Olan Adam Olanları Anlattı

Türk demokrasisine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 İhtilali’nin mağdurlarından Erdal Solak, “Cezaevinde sol veya sağ ayırt etmeden hepimizi copla dövdüler” dedi.   12 Eylül Askeri Darbesi’nde hapishanede yatan ve işkence gören 65 yaşındaki Erdal Solak, Mamak Askeri ve Ulucanlar Cezaevi’nde yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı’na anlattı. 1975 yılında lisede okurken siyasi hareketler içinde bulunmaya başladığını dile getiren Solak, “Erdal Solak Abidin Paşa Ülkü Ocakları’nda görev yaptım. 1977 ve 1978’de Ulucanlar Cezaevi’ne yattım. Sonra Mamak Cezaevi’ne geldim. Bende Türk milliyetçiliği fikri oluşmaya başladı. Münferit olaylardan 2 kere cezaevine girdim. İlk olarak 40 gün yattım. Sonra 78’in 4. Ayında tekrar öğrenim özgürlüğünü engellemeden şikayetçi oldular. Sonrasında 2,5 ay cezaevinde kaldım. Sonra 1979’da Mamak Cezaevi’ne girdim” ifadelerini kullandı.  “Cezaevinde sol veya sağ ayırt etmeden hepimizi copla dövdüler”  Dönemin polislerinden Zeki Kaman ve ekibi tarafından kendilerine 14 gün boyunca işkence yapıldığını söyleyen Solak, “ETGO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu) davasından hayali bir örgüte üye olmaktan yargılandım. Sonra bu davadan beraat ettim. Okuduğum okulda öğrenci yaralamasında ceza aldım. 5,5-6 yıl kadar Mamak Cezaevi’nde yattım. 1984’ün sonunda çıktım. Mamak Cezaevi işkence üzerine kurulmuş bir cezaevi. Darbeyi orada yaşadım. Sürekli copla bizi dövdüler ve falakaya yatırdılar. Sadece 1 saat havalandırmamız vardı. Geriye kalan 23 saat koğuş da yaşadık. 1 saat havalandırmanın yarım saati spor yaptırıyorlardı. Geriye kalan yarım saatte başımız dik veya eğik olmak şartıyla volta atıyorduk. Cezaevinde birçok kişi işkence sonunda hayatını kaybetti. Kamuoyuna ölenler için intihar etti dediler. Cezaevinde sol veya sağ ayırt etmeden hepimizi copla dövdüler” diye konuştu. 

Hakverdi Satılmış, 12 Eylül darbe sonrası işkenceleri anlattı Haber

Hakverdi Satılmış, 12 Eylül darbe sonrası işkenceleri anlattı

12 Eylül 1980 Darbesi'nde “MHP ve ülkücü kuruluşlar davası” sanığı olarak idam talebiyle yargılanan Hakverdi Satılmış, “İstiklal Marşı okumaktan hücreler atıldık. İşkence gördük, savunmamız alındı. Bu ülkede İstiklal Marşı okumaktan yargılananlardan bir tanesiyim ve şeref duyuyorum” dedi.   Hakverdi Satılmış, 16 Nisan 1978 tarihinde dönemin sağ ve sol çatışmalarında henüz 15 yaşındayken cinayet iftirasına uğrayarak cezaevine girdi. Göz altında 15 gün boyunca işkenceye maruz kalan Satılmış, bir süre Ulucanlar Cezaevi'nde kaldı. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası ise “MHP ve ülkücü kuruluşlar davası” olarak 220 kişiyle beraber idam talebiyle yargılandı.  Dönemin Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal tarafından 1991'de çıkarılan af sayesinde beraat etti. Satılmış, beraatının ardından uğradığı iftira nedeniyle devlete dava açtı ve kazandı. Yıllarını bir iftira ve darbe nedeniyle cezaevinde harcayan Satılmış, İHA muhabirine gördüğü ve yaşadığı işkenceleri anlattı.  "İstiklal Marşı okumaktan hücreler atıldık"  Satılmış, şunları kaydetti:  “‘MHP ve ülkücü kuruluşlar davası' sanığı olarak 220 idam içerisinde idam talebiyle yargılandım. ‘C 5' denen özel işkence hane vardı. Bizi orada sorguladılar, işkence yaptılar. Neticede annemi getirdiler. 80 yaşındaki yaşlı kadına işkence yaptılar. Nurettin Soyer ve 12 Eylül çetesi, işkenceci polisler, Dürüst Oktay, Zeki Kaman, Alper Yaz, Süleyman Ulus, Naim Tatar isimlerini unutmadık bunların. Unutmamız da mümkün değil. 220 idam talebiyle yargılandığımız ‘MHP ve ülkücü kuruluşlar' davasında Başbuğ Alparslan Türkeş, Muhsin Başkan, hep beraber yargılandık. 19 Ağustos 1981 günü mahkememiz başladı. Başbuğ Türkeş'i İstiklal Marşı okuyarak karşıladık. İstiklal Marşı okumaktan hücreler atıldık. İşkence gördük savunmamız alındı. Yani bu ülkede İstiklal Marşı okumaktan yargılananlardan bir tanesiyim ve şeref duyuyorum.”  "Koğuşlarda insan hakları yok"  Satılmış, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Mamak Cezaevi'nde işkenceye, zulme dayanacak bir halimiz kalmamıştı. Ölüm oruçlarına başladık. İsyanlara başladık ve Mamak Cezaevi 1987 yılında dağıldı. Türkiye'nin değişik cezaevlerine gönderildik. Bir kısmımız Ulucanlara tekrar geldik. Buradan Eskişehir, Bursa, Nazilli, Gaziantep, Malatya, değişik özel tip cezaevlerinde. O dönem 1987 ila 1990'lı yıllarda cezaevlerinde işkence vardı. Gardiyanlar, gelen insanları kapı altında karşılıyor ve işkence yapıyorlardı. Koğuşlara öyle gönderiyorlardı. 5 ila 10 gün hücrelerde tutuyorlar. Zaten bitkin bir halde koğuşlara geliyorsunuz. Koğuşlarda gıda, hijyen yok, temizlik yok, insan hakları yok. Tabii bu zulmü 12 Eylül cunta rejiminin generalleri, Amerika uşağı generalleri, Türk milliyetçilerine, ülkücülere işkence yaparak yıldırmaya çalıştılar ama biz küllerimizden yeniden doğduk. Bugün ülkücü hareket yine ayakta. Silah zoruyla demokrasiye el koyan Amerikan Uşağı 12 Eylülcü'leri kınıyoruz. Onlarla hesaplaşacağız ahirette.” 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.