Hava Durumu

#Dava

Yeni Marmara Gazetesi - Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kazada hayatını kaybeden gencin yakınları adliye önünde "Arda için adalet istiyoruz" sloganları attı Haber

Kazada hayatını kaybeden gencin yakınları adliye önünde "Arda için adalet istiyoruz" sloganları attı

Nevşehir'de 1 kişinin ölümüne, 1 kişinin de yaralanmasına neden olan sürücü, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Adliye önünde bir araya gelen ölen gencin yakınları ise ‘Arda için adalet istiyoruz' sloganları attı.   Geçtiğimiz ocak ayında meydana gelen kazada 1 kişinin ölümüne, 1 kişinin de yaralanmasına neden sürücü İrfan Selman Karaca bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanık İrfan Selman Karaca hazır bulunurken, duruşmaya kazada hayatını kaybeden Tuğrul Arda Teryaki'nin anne ve babası ile aynı kazada yaralanan Ekrem Korkutmaz da katıldı.  Tutuklu sanık Karaca ifadesinde, "Saatte yaklaşık 70 kilometre hızla giderken aydınlatmalardan dolayı keskin sola dönüşü fark etmedim ve savruldum. Hava yastıkları açılınca kaza yaptığımı anladım. Alkollü değildim, pişman ve üzgünüm" dedi.  Kazada yaralanan Ekrem Korkutmaz ise, "Arda ile yol kenarında duruyorduk. Arda telefondan bana bir şeyler gösterecekti. O anda araç bize çarptı. Arda 15-20 metre uzağa savruldu. Ben de araç kullandığım için gelen aracın hızının saatte 140 kilometre civarında olduğunu tahmin ediyorum. Şahıstan şikayetçiyim" dedi.  Duruşma salonunda gözyaşlarına hakim olamayan anne Tuğba Teryaki, şikayetçi olduğunu belirterek, "Çocuğumu temizlik işlerinde çalışarak büyüttüm. Tüm hayallerimiz yıkıldı. 17 yıllık emeğim heba oldu. Adalete çok güveniyorum" ifadelerini kullandı.  Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederken, kazaya karışan aracın hız güvenlik kamera görüntüleri üzerinden bilirkişi tarafından hız tespitinin yapılması ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.  Öte yandan kazada hayatını kaybeden Tuğrul Arda Teryaki'nin yakınları, adliye önünde 'Arda için adalet istiyoruz' sloganları attı. Anne Tuğba Teryaki, sanığın tutukluluk halinin devam etmesinden dolayı memnun olduğunu söyleyerek, "Ben sahuru evlatsız yapıyorum, onlar da evlatsız yapacak. Ben bayramı evlatsız geçireceğim, onlar da evlatsız geçirecek. Adalete güveniyordum, çok şükür doğru karar verildi. Devamında da inşallah doğru kararlar çıkacak. Benim çocuğum gibi başka çocuklar da ölmeyecek. Çocuklarını kurtarmaya paraları yetmeyecek. Adalet benim evladımdan yana" dedi.  Geçtiğimiz 11 Ocak'ta Raşit Bey Mahallesi Akın Sokak'ta meydana gelen kazada İrfan Selman Karaca idaresindeki Audi marka 50 AK 703 plakalı araç, sürücünün aşırı hızlı seyretmesinden dolayı kontrolden çıkarak yolda yürüyen Tuğrul Arda Teryaki'ye ve Ekrem Korkutmaz'a çapmıştı. Savrulan otomobil, ardından yol üstünde park halindeki 50 DA 500 ve 40 AL 354 plakalı araçlara çarparak durabilmişti. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine kaza yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edilmişti. Kazada yaralanan 2 yaya ve otomobil sürücüsü, çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmıştı. Kazada ağır yaralanan Tuğrul Arda Teryaki, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Gözaltına alınan sürücü İrfan Selman Karaca da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 

Kan Donduran Cinayet Failinden Mahkemede Nutku Kesen Sözler Haber

Kan Donduran Cinayet Failinden Mahkemede Nutku Kesen Sözler

Bursa'da boşanma aşamasındaki eşi Seher Kındaç'ı (42) başına merdaneyle vurduktan sonra iple boğarak öldüren öldürmeden öncede arama motoru Google'da “İple insan öldürmek ne kadar sürer” diye arama yapan Turgay Kındaç (48), 'Tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Son savunmasında "Değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun" diyen tutuklu sanığın bu sözleri ceza indirimine yetmedi.   Olay, 29 Ocak 2024 tarihinde merkez Yıldırım ilçesi Esenevler Mahallesi'nde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Turgay Kındaç, boşanma aşamasında olduğu eşi Seher Kındaç (42) ile tartışmaya başlayınca eşinin kardeşine, 'Ablanı öldürürüm' diyerek mesaj attı. Mesajı gören kız kardeşinin ihbarı üzerine eve gelen sağlık ekipleri yerde hareketsiz yatan Seher Kındaç'ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi.  Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, şüpheli Turgay Kındaç cinayetten bir gün sonra Şehir Meydanı'nda gözaltına aldı. Emniyette suçunu itiraf eden Turgay Kındaç boşanma aşamasındaki eşini kıskançlık sebebiyle öldürdüğü belirterek, “Eşim iş yerinde 2023 yılının son günü Metehan diye biriyle fotoğraf çektirdikten sonra sosyal medyada paylaştı. Olayın yaşandığı günü sabah yine tartışma çıktı ve eşimin başına merdane ile vurdum sonra da boğdum. Ancak neyle boğduğumu hatırlamıyorum" dedi.  Eşini öldürdükten sonra telefonu satmış  Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Seher Kındaç'ın otopsi raporuna yer verildi. Yayınlanan raporda merdane ile başına vurulduktan sonra iple boğularak öldürüldüğü, çenesinde ve boğaz kısmında kanamalı kırıklar olduğu belirtildi. Suçunu itiraf eden tutuklu sanık eşi Turgay Kındaç'a 'Eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edildi. Eşini öldürdükten sonra, cep telefonu ve kredi kartını alan sanığın, karttan para çektiği ve cep telefonunu da satan Turgay Kındaç'a 'Nitelikli yağma' ve 'Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama' suçlarından da 15 yıla kadar hapsi istendi. Öte yandan, Turgay Kındaç'ın eşini öldürmeden önce Google'da, “İple insan boğmak ne kadar sürede gerçekleşir” diye arama yaptığı ortaya çıktı.  “Kıskançlık nedeniyle öldürdüm”  1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ilk kez hakim karşısına çıkan Kındaç, duruşma salonundaki 2 oğlundan özür dileyerek yaptığı savunmada, “Eşimi çok seviyorum, kıskançlık nedeniyle öldürdüm, iş yerinden M. isimli bir arkadaşına fotoğraf ve kalp yollamıştı. Kıskançlık yaşadım. Onunla birliktelik yaşadığını düşünerek telefonunu kontrol ettim. Bunları kabul etmeyi göze aldım. Ona olan sevgimi ispat etmek için olay günü çamaşır suyu içip, fare zehri yedim. Tartışmaya devam ederken, eşim bana tahrik edici, aşağılayıcı cümleler kullandı. Mutfakta, çaydanlığın üzerinde bulunan beyaz bezi görünce Seher'i yere yatırıp, bez ile boğarak öldürdüm. Bunları hak etmemiştim" dediği öğrenildi.  Duruşmada konuşan çiftin oğlu Hüseyin Kındaç (24), evlenmeden 3 ay önce evden ayrıldığını ve ailesinden ayrı yaşamaya başladığını belirterek, "Borçları, borçla kapatıyordu. Annemin kartlarını kullanıyordu. Eve sürekli icra geliyordu. Evin geçimine artık yardımcı olmuyordu. Bu adam, şiddete meyilli bir insandı. Zamanında annemi demir sopayla dövmüş, annem bunu bize sonradan söylemişti" diye konuştu.  Çiftin diğer oğlu Hürcan Kındaç (21) ise ifadesinde, "Annemden M.'yi duymuştum. M., anneme 'Abla' diye hitap ederdi. Bunları annem bize söylerdi. Sanık, annemin telefonunu alıp, sürekli oradaki hesaplardan harcama yapıyordu. Annem bana telefonunu verirdi. Şifresine kadar bilirdim. Kötü şeyleri yoktu. Annem telefonunu, babam kartları almasın, harcama yapmasın diye saklıyordu" diye konuştu. Sanığın her 2 oğlu da şikayetçi oldu.  "Değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun"  Turgay Kındaç'ın avukatı Hakan Gündoğdu müvekkilinin 25 senelik evli olduğunu, bir gün dahi eşine şiddet uygulamayan bir insanın, bir anda eşini öldürme kararı almasının altında muhakkak bir sebep yatması gerektiğini savundu. Tutuklu sanığın, eşinin, olaydan önce kendisini aldattığına yönelik beyanları nedeniyle eylemi gerçekleştirdiğini söyleyen Gündoğdu, haksız tahrik indirimi uygulanmasını talep etti. Bursa Adliyesinde görülen karar davasında Kındaç'ı 'tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, sanığa son sözünü sordu. Kındaç yaptığı son savunmada "Hakim Bey, değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun. Ben sizin huzurunuzda nasıl suçluysam, eşimin, gözlerime bakarak bana aldattığını söylemesi de bir suçtu. Keşke hiç yaşanmasaydı" dedi. Bu sözler etkili olmadı ve Mahkeme heyeti tutuklu sanığın cezasında indirim uygulamadı. Sanığın, 'Yağma' suçundan ise maktulün eşi olması nedeniyle, cezalandırılmasına yer olmadığına karar verildi. 

Karı Kocaya Çarpıp Ölümüne Neden Olan, 5 Kişiyi de Yaralayan Sürücüye 22,5 Yıl Hapis İstemi Haber

Karı Kocaya Çarpıp Ölümüne Neden Olan, 5 Kişiyi de Yaralayan Sürücüye 22,5 Yıl Hapis İstemi

Adana'da uyuşturucu madde alarak kullandığı dolmuşla çarptığı yolcu durağındaki karı kocanın ölümüne, 5 kişinin yaralanmasına neden olan tutuklu sürücü Yusuf K. hakkında esas hakkında mütalaa verildi. Savcı, sürücünün 22,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.   Kozan Caddesi'nde 6 Nisan 2023'te Kiremithane hattında çalışan Yusuf K.'nin kullandığı 01 M 0382 plakalı dolmuş, kontrolden çıkarak çok sayıda kişinin beklediği otobüs durağına daldı. Kazada durakta bekleyen Halil Çiftçi (72) ile eşi Fadime Çiftçi (71) hayatını kaybetti, Ela K., Fatma Sıla T., Ayşe E., Demet Ç. ve Bengül Ş. yaralandı, dolmuş şoförü ise kaçtı. Kısa süre sonra yakalanıp gözaltına alınan Yusuf K. tutuklandı.  Sürücü Yusuf K. hakkında 'Bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma' suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 5'inci duruşması yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanık Yusuf K. ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Dava dosyasında araştırılacak husus kalmadığı için cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını verdi. Suç tarihinde Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi'nin tespit ettiği uyuşturucu madde etkisi ile sanık Yusuf K.'nin içinde yolcu olmaksızın 01 M 0382 plakalı dolmuş ile Yüreğir Otogarı istikametinden Kozan Caddesi'ne geçmek suretiyle Orhan Kemal Caddesi istikametinde giderken sokak kavşağında direksiyon hakimiyetini kaybederek yola çıkıp, kaldırımda bulunan Halil Ç. ve eşi Fadime Ç.'ye çarparak ölümlerine neden olduğunu belirtti. Savcı, sürücünün ayrıca Ela K., Fatma Sıla T., Ayşe E., Demet Ç. ve Bengül Ş.'ye de çarparak yaralanmalarına neden olduğuna dikkat çekti. Oluşan kazada sanığın kullandığı uyuşturucunun etkisiyle asli ve tam kusurlu olarak kazaya neden olduğunun sabit olduğuna vurgu yapan savcı, sanığın eylemine uyan TCK'nın 85/2, 22/3, 53/6 , 63 maddeleri uyarınca toplam 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Suçun vasfı ve mahiyeti, bilinçli taksir ile işlenmiş olması nedeniyle sanığa verilebilecek cezaların alt ve üst sınırları dikkate alınarak tahliyesi halinde kaçarak infazı imkansız kalabileceği nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.  Davaya katılan Demet Ç.'nin avukatı Cihan Emre Durmaz ise olay yerinde fren izi olmaması nedeniyle olayın olası kasıt olarak değerlendirilmesi gerektiğini, buna göre ceza tertip edilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.  Sanığın avukatı esas hakkındaki mütalaaya katılmadıklarını, karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Sanık Yusuf K. de mütalaayı kabul etmediğini belirterek, “Çok pişmanım tahliyemi talep ederim” dedi.  Mahkeme heyeti, sanık Yusuf K.'nin tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı karar için ileri bir tarihe erteledi. 

Anne Yüksel Güran:"Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar" Haber

Anne Yüksel Güran:"Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar"

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, üçüncü gününde devam ediyor. Savunma yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, "Arif'le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz diye. Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar" dedi.   Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının üçüncü gününde adliyeye getirildi. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, "İlk önce ben bir şey söylemek istiyorum. Tüm annelere sesleniyorum; ilk gün bana bir anne dedi ki başın sağ olsun sanki dünya bana oldu. O kadar mutlu oldum, evladımı kaybettim, bir insan bana bir şey demedi. Bir anne bana dedi ki başın sağ olsun, hoşuma gitti. Fırsatım olmadı bir akrabam bana başın sağ olun demeye, demediler. İnsanlar burada toplandı, niye, ben bir anneyim, evladımı kaybetmişim, bizi katil gösteriyorlar. Çok sıkıldım diyenler var. Arif'le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz. Arif'in hiç devlet maaşı olmadı. Kendi alın teriyle çocukları bu yaşa getirdi. Bugüne kadar hiç kavgamız olmadı. Olsaydı şu ana kadar olacaktı. Neden o gün, Narin kaybolduğu gün evimizde ne oldu? Tüm Türkiye'ye söylüyorum, hiç kabahatimiz olmadı. Tülin'in ölümünden de beni suçladılar. Dağkapı Hastanesinde vefat etti. Sen öldürdün Tülin kızını dediler. Sen merdivenden attın. Ne biçim annesin dediler. Benim kızım özürlüydü. Kızım konuşamıyordu. Kızım fakültede dünyaya geldiği zaman 6-7 sene en fazla yaşar dediler. İç organları büyür sonra vefat eder dediler. Beni suçladılar. Bu dosya için beni suçlu gösterdiler. Bana parmağını salladılar, Dağkapı Hastanesine gideceğim, kızın ölmediyse hayatını karartacağım dediler. Gittiler çıkardılar. Sen niye rahimden ameliyat olmuşsun dediler. Hastaneye doktora gittim ameliyat olacaksın dediler. Gece gündüz ilişkiye girsem rahimim aşağı inmiyordu. (Enes Güran sinirlenerek küfür etti.) Sakin ol oğlum her şeyi ben anlatacağım, sen üzülme Enes başını dik tut. Bir huzurumuz, düzenimiz kalmadı başkanım. Bir polis memuru bu şekilde beni suçladı. Bu kadar hakaret olur mu? (Salim Güran ağlayarak salondan çıktı.) Beni çok sorguya aldılar. Zalimce sorgu olur mu? Bana Enes gözüne vurmuş, zarar vermiş, kızını öldürmüş dediler. Ben kendimi öldürmüşüm, Narin ortada yok, dizimi gösterdim komutana, hepimiz Narin'i arıyorduk. Babasını neden aramadın dediler, babası kafayı yiyecekti o yüzden aramadım dedim. Bizim hiçbir kavgamız olmadı. Neden beni suçluyorlar, o güne kadar benim o gün evimde ne oldu, neden benim çocuklarımı bu yaşa yoksullukla getirdim bir gün kavgamız olmadı da neden o gün olsun. O gün sabah erkenden kalktım. En mutlu günümdü. Baran ve Enes 1-2 ay evde değildi. Bütün çocuklarım damda yatıyordu. Çok mutluydum bütün çocuklarım aynı yataktaydılar. Çok mutluydum zehir ettiler bana. Son gün kahvaltımız o gün oldu. 8 tane çocuğumu bir tane kaybetmiştim. Yoksullukla getirdim bugüne kadar da ne oldu da o gün bir şey oldu" ifadelerini kullandı.  "Hiçbir Allah'ın kulu bu anne ne çekiyor demedi"  Narin'in kendisinden hep gelinlik, topuz toka, bindallı istediğini kaydeden Anne Yüksel Güran, şöyle ifade verdi:  "Söz veriyorum, alacağım dedim. Bırakmadılar kızımın sözünü yerine getireyim. Bırakmadılar ben kızıma gelinlik giydireyim. Kefen giydirdiler. Bırakmadılar kefenle de göreyim. Tabutunu da görmedim. Mezarını da görmedim. Hayalimizi yıktılar. Hangi vicdansız hangi insan bu şeyi yapıyor bize. Narin'le o gün oynadım. O gün saçını yıkadım banyo yaptım. Son saçı, son banyosu oldu. Bırakmadı saçını bağlayayım. Narin en son benden patates istedi. İyi ki kızarttım. Şu an cezaevinde geliyor patates ama ağlayarak yiyorum. En son Kur'an kursuna gitti. Size yemin ederim o Kur'an beni çarpsa da onu görmedim. Narin eve gelmedi. Yorgundum yatıyordum. Enes gece Malatya'dan gelmişti. O gün Hediye'den Muzaffer'den bir Allah'ın kulu evimize gelmemiş. Neden bize inanmıyorsunuz? 22 yıllık evliyim, komşularımız var, bir gün kavgamız olmadı. 8 çocuğu yoksullukla büyüttüm. Hiçbir sorun olmadı da o gün neden olacak. Şu an çok şükür çocuklarım çalışıyor. Salim Yüksel Narin'i öldürdüler diyorlar, ya Enes de ortak diyorlar ya Salim yengesiyle yatmış diyorlar, niye Nevzat'ı arıyor? Bütün Tavşantepe bizim istediği yere götürürdü. Demek binlerce insan çok cinayet yapmış çok hırsızlık yapmış. Bunu niye bize yapıyor? Kocaman tepede evimi gösterip oradan buraya kadar battaniyeyle sırtına alıyorsun neden Salim'e seslenip gel beraber götürelim demiyorsun? Sonra avukatına da söylüyorum, dün Rojin'in babası için ağladı burada. Rojin'in babası için ağlıyorsun değil mi?  Bir adam Nevzat, 8 yaşında Nevzat çuvala koyuyor dere kenarına götürüyor. 30 dakikada ip arıyorum diyor ya o çantanın içinde Kur'an vardı. İpi çıkarıp ağzını kapatıyor, suyun içine atıyor rahatlıkla. Peynir aklına geliyor. Peyniri alıyor, geliyor, namazını kılıyor, çayını içiyor. Narin için gözyaşı akmıyor ama Nevzat'ı savunuyor. Sen Rojin babası için akıtıyorsun? Rojin annesi ve babası eminim benim için benim için gözyaşı akıtıyor. Onlar benim acımı biliyor. Binlerce avukat Diyarbakır'da var, sen Ankara'dan geldin. Yetmedi namusumuz ortaya koyuldu. Hoş bir şey mi? O Kur'an-ı Kerim nasıl seni şey yapacak? Kendisi diyor ki devlet çocuklarını koruyor. Millet Nevzat için yardım topluyor. 4 aydır kızımı vahşi şekilde kaybetmişim. 9 ay Narin'i karnımda taşıdım. Normal doğum ettim. Narin'e kıyabilir miyim? Narin'in annesi katildir saçı elinde kalmış denildi. Saçımı size göstereyim sayın başkan (saçını göstererek), ne olmuş bana bunu bana yapmayın. Bize hakaret etmeyin. Biz namuslu bir aileyiz. Burada konuşuyorlar ya narin anne ve ağabey için ve diyorlar ki çok sıkıldım diyorlar. Keyifçi gelmişler. Seyirci gelmişler. Birinci gün ayağa kalktı gözü dolu oldu başın sağ olun dedi. Benim hoşuma gitti. Cezaevine ilk girdiğimde bana kaç çocuğun var, kaçı ölü dediler. O kadar zoruma gitti ki. İsyan etmiyorum ama ben nasıl diyeceğim 2 kızım ölüdür. Ne olur bana böyle söylemeyin dedim. 2 çocuğum ölü, 5 de sağdır dedim. Yukarıda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa Rabb'imin yanında da mahkeme vardır. Rabb'imden dileğim bu kendi mahkemesine bırakmadan burada acını göstersin. Nasıl bir anneye iftira atarsın. Benim için namus çok önemlidir. Arif'i seçtim. Avukatlarım yanımıza geliyordu, DNA testi çıkmadı mı Narin'in diyorduk. Kıyamıyordular bana söylemeye. En son Yılmaz ağabey bana dedi ki kız o kadar suda kaldı ki bütün DNA örnekleri kaybolmuş dedi. O zaman çöktüm. Narin yok, Güran ailesi var, hepsini namusuyla suçluyorlar. Cezaevindeyim. Çok zor. Rabb'im kimseyi burada koymasın. 4 duvardayım kimse yok, tek yatağım var. Abdestimi alıp başımı havaya kaldırıyorum sadece ezan sesi geliyor. Gözyaşımı akıtıyorum. Rabb'im kim benim ailemin kızımın sebebi olmuşsa onları buraya koy diyorum. Özellikle Gazal'ın ismini söylüyorum. Ona da bu odayı nasip et diyorum. Bunu her gün dört duvar arasında söylüyorum. Çünkü bana iftira atıyorlar. Rabb'im bizim şahidimizdir, kefilimdir. Bu adam biliyordu, Narin'e ne kadar düşkün olduğumuzu. Tülin'e 7 sene baktım, hiçbir zaman anne demedi. Akıllıydı ama demedi. İlk hastaneye gittim, ultrason odasına girdim. Hoca bana çocuğunun cinsiyeti belli oldu dedi. Kız olursa elini öpeceğim dedim. Kız çocuk olacak dedi. Arif'in yanına gittim. 'Bebeğimiz kızdır değil mi' dedi. 'Sen nereden biliyorsun' dedim. 'Gözlerinden bellidir' dedi. Ben nasıl Narin'e zarar veririm. Ben zaten ölmüşüm. Dört duvar arasındayım. Evimi parça parça ettiler. Bu hesabı Rabb'im Nevzat'a sormayacak mı?"  "Bizim ne kötülüğümüz var"  Ne yapsalar suç olduğunu savunan Yüksel Güran, ifadesine şöyle devam etti:  "Biz ne yapsak suçtur. Ağladım suç, savcının yanına çıktım, 'sen niye ağlamıyorsun' dedi. 5 gündür cezaevinde karakolda ne görüyorum biliyor musun. Bütün kadınlarımız, Güranlar orada. Oğlumun sesi geliyor. Kaynımın sesi geliyor. Bana diyor ki savcı senle Salim böyle yapmışsınız. Ben nasıl yapabilirim böyle. Ağaç taş olmuşum, ağlamam gelmiyor. Defalarca milletvekilleri, belediye başkanı 20-30 kişi geldi. Kameralar çıktı. Zavallı anneyim, ne olur kızımı bulun, biri kızımı kaçırmış dedim, hiç ölüm aklıma gelmedi. Ne olur bir devlet kapısına bırakın kızımı, bulun, o kadar acı ki gerçekten istiyordum. Kızım dağdan düşseydi, trafik kazası geçirseydi; istiyordum bunu. Bilmiyordum ki kameracılar kendi menfaati için böyle konuşuyorlardı. Jandarma komutanı çember daraldı dedi, sevindik. Demek ki Narin'i görmüşler dedik. Birileri kaçırmış dedik. Kesin jandarma gördü dedik. Saf olduk. Çember daraldı daraldı dediler. Bırakmadılar bir 10 dakika çocuklarıma ağlayayım, sarılayım, apar topar aldılar beni. Bütün Güranlar daha orada yanıma geldiler. Ne yaptınız Narin'e söyle dediler. Biz ne bileceğiz, şu anda bildiğim gibi nefesim mideme kadar o kadar beni zalim cani gösterdiler ki Türkiye'ye herkes Nevzat masumdur diyor. Siz ayda kaç defa saçınızı boyatıyorsunuz, bu yaşa geldim bir kere boyattım. Bayramda bana çökmüşsün dedi, saçını boyatacağız dediler. Arif'i aradım, yap kendine dedi. Keşke imkanım olsaydı o kadını getirecektim buraya. Gün parası bin lira verdim, yoğurdu da sattım 400 etti. Ben saçımın parasını verdim. O kadar vicdansız insanlar var mı? Neden bizi bu kadar zalim yaptınız. Güran ailesi ne yaptı? Nevzat burada, bu köye, 22 sene evliyim, 10 sene önce de geldim. Nevzat'a sorun kaç senedir köyde yaşıyor. Doğduğundan beri o köyde. Kapı komşuyuz. Bir metre arsası yok. Bu yaşa kadar geldiler 1 metre toprakları yok. Nevzat 2 katlı ev yapıyordu bitirecekti hala ben gitmeyeceğim diyordu. Güran ailesi ona nerede zulüm yaptı? Bizim ne kötülüğümüz var? Biz onlara ne yaptık. Hayatımızı zindan etti bize? Kadınlarımız çocuklarımız hepsi cezaevinde. Çocuklar hep annesiz babasız büyüyorlar. 4 ay biz ne çekiyoruz kim biliyor. Keşke benim bahçemi görseydiniz sayın başkan. Oğullarım başka yerlerde çalışıyor. Onlar biliyor o bahçede ne çektiğimi. Hayır göremedim, bırakmadılar. Hangi anneler burada 05.00'te tarla içine giriyor. Gözü dışarıda olan anne neden sabah 05.00'te tarlaya girsin. Hiçbir zaman Arif'in, Yüksel'in çift montu, ayakkabısı olmadı. Hep çocuklarıma zorla yedirdim, bu yaşa getirdim. Senin ne hakkın var bizi bu hale getirdin. Devlet ona ömür boyu bakacak. Devlet onu Güranlardan koruyor. Oğlu İbrahim'e her gece diyordum ki kurban olayım Baran'ı yalnız bırakma. 15 sene bu adamın suyu evimizden gitti. Allah'ım sen benim hakkımı komşuma bırakma. Her sabah karısı evimize geliyordu. Karısı sanki kardeşimin evine gidiyorum diyordu. 10 dakika içinde Narin'i arıyorum, Yüksel kendine gel, ağlama diyordu, benim için kızımı arıyordu. Kızımın mezarı olsun sözümü geldi ilk duruşmada söyledi. Sen nasıl rahat yatıyorsun? Bir anneyi katil yerine koymuş. Sen sadece Narin'in tek değil bütün vuranların katilisin. Bana ceza kessinler. Benim yaşım zaten ne kadar ki. Eve gitsem zaten delireceğim. Evin içi Narin'in hatıralarıyla dolu. En azından mezarını göreyim. Namusumla beni suçluyor. Sen, ben, Salim, Enes senelerce cezaevinde kalacağız ama Rabb'imden inanıyorum ben çıkacağım o cezaevinden. Seccadeye eğildiğinde ne diyorsun sen? Hiç kimse demiyor Narin'in annesi ne çekiyor? İnsanlar o kadar zalim olmuş ki. Bu yaşa kadar Salim ile bir şey çıkmadı, o gün neden çıksın. Niye şu anda Gazal Bahtiyer Vedat (Vecni Bahtiyar) burada değil. Sen Narin'in tek değil (Nevzat Bahtiyar'ı kastederek) bütün Güranların katilisin. Senelerce ben, Salim, Enes o cezaevinde kalacağım. Ama ben diyorum çıkacağım Rabb'im şahidimdir. Sen diyebiliyor musun? Her şey senin elindedir başkanım, suçlamaları kabul etmiyorum." 

Tutuklu sanık Salim Güran:  ''Belki Nevzat'ın karısı katildir'' Haber

Tutuklu sanık Salim Güran: ''Belki Nevzat'ın karısı katildir''

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, ikinci gününde devam ediyor. Mahkemede savunmasını yapan tutuklu sanık Salim Güran, kolluk kuvvetleri ile üfürükçüye gittiklerini ve Narin'i aradıklarını belirterek, Nevzat Bahtiyar'ın eşinin Narin'in katili olabileceğini söyledi.  Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde adliyeye getirildi. Mahkemede savunması istenen tutuklu sanık Salim Güran, ‘'Sabah erken kalkıp tarlaya gittim. Daha sonra Bağlar tarafından ATM'den para çektim, iki oğlum çay ocağında oturdum. Daha sonra aynı istikametten köye doğru geldik petrolden yakıt aldık. Eve geldik sonra hava sıcaktı, eşim kahvaltılık bir şeyler hazırladı. Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar yukarı tarlaya gittim. Ben işlerimi çok iyi takip ediyorum. Tarlada pamuğun kurtlandığı eğer müdahale etmezsem verim alamayacağım söylendi. Daha sonra elektrik arızası nedeniyle elektrikçi trafoya çıktı. Daha sonra tekrar eve geldim. Evde fazla durmadım. Hüseyin amcayı görmeye gidecektim oğlum benimle gelmek istedi gel dedim. Oradayken Ramazan beni aradı burada şüpheli bir araç var dedi. Köyü yolundan yukarı çıktım aracın olduğu yere gittim direksiyon eğitime verildiğini öğrendim. Daha sonra da tarlaya gittim Ramazan Atasoy oradaydı'' dedi.  ''Narin kaybolduğu zaman kızım beni aradı''  Narin'in kaybolduğu zamanda kızının kendisini aradığını belirten Salim Güran, "Narin kayıptır dedi. Köye geldiğimde kalabalık sesi vardı. Herkes ağlıyordu. Bağırma sesleri vardı. Komutanı arayarak kardeşimin kızının kayıp olduğunu söyledim. Komutan ise ekip göndereceğini söyledi. Okulun anahtarını istediler kameraya bakmak için. Kameraya baktıklarında Narin'in patika yoldan geldikten sonra kameranın görüşünden çıktıktan sonra kayboluyor. Daha sonra ise aramalara başladık. Patikadan çıktığı için bağ bahçe her tarafa baktık. Çünkü başıboş köpeklerde vardı. Her tarafa baktık bulamadık. Köpeklerde arama çalışmalarında kanalın etrafında yer aldı. O gece her tarafa bakıldı bulunamadı. Ertesi gün yine herkes aramalara katıldı. Nevzat'ı işaret ederek oda bizimle aramalara katıldı. Kayınım bana, bu herkesin dolabına başını sokuyor dedi. Dalgıç ekipleri geldi aramalara katıldı. Şüphelendiğimiz her yere baktıktan sonra köye geldik. Daha önce Nevzat ile Arif Güran ile ilgili araç konusunda sorun olmuştu. Bu konudan sonra ise kardeşinin evinin sıvası için görüştük. Anlaşamayınca bu adamla biz yaklaşık 3 ay boyunca hiç görüşmedik'' ifadelerini kullandı.  Üfürükçü detayı  Savunmasına devam eden Salim Güran, ‘'Kolluk kuvvetleri hep aileyi suçluyordu. Arama çalışmalarında köyde yer alan kuyuları da komutana söyledikten sonra baktık. Kolluk demek ki benden şüpheleniyordu. Üfürükçüye gittik. Kolluk kuvvetleriyle beraber gittik. Ama ben üfürükçülere inanmıyorum. Üfürükçü Muhammet'in üzerine okuyor konuşuyor. Kimi görüyorsun dediler. Muhammet bir dede gördüğünü söyledi. Dedeye Narin'i bana göster dediler. Dede, bizim evin oraya gidiyor dedi. Muhammet'e sen de git dediler, dedi karanlıktır. Sonra ise dedeye aydınlık yap dediler. Dede aydınlık yaptı dediler. Eve girdim dedi Muhammet. Narin'i gördün mü dediler. Muhammet evet Narin içerde makarna yiyor dedi. Yanında birkaç kişi var yüzleri karanlık görünmüyor dedi. Sürekli arama çalışmalarına katılıyordum. Bazen açlıktan başım ağrıyordu. İçim gidiyordu açlıktan. Gözaltına alındıktan sonra bana muhtar Narin'in DNA'sı benim aracımda çıktı dediler. Çıkmasa şaşarım. Beni medyanın önüne attılar. Battaniye meselesi ve petrolde yakıt aldığımı söylediler. Ceset senin aracında battaniye sarılı dediler. Asla dedim. Komutanım söylediğiniz yanlış dedim. Islak mendil aldığımı söylediler. Ben araçtan inmedim dedim. Daha sonra beni tutukladır. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim'' diye ifade verdi.  ''Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum''  Salim Güran ifadesini şöyle sürdürdü:  ''Narin'in cesedi bulunduktan sonra bari bırakın yeğenimin cenazesine gideyim dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bir aileyi yok ettiler. Beni niye tutukladılar. Beni tutuklamasalardı (Nevzat'ı işaret ederek) bu zalim zaten itiraf edecekti. Ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Kabullenecek dediler, kabullenmez dedim. Aracımda DNA çıktı diye sürekli ifade verdi. Cezaevindeyim çocuklarım ve kardeşlerim görüşüme geliyor. Allah korusun aynı şey çocuklarımın başına gelse kardeşlerimin aracında aynı şey çıkar. Ben gitmediğim yere HTS daraltılmış baz neden gösteriyor. Bu kadar kötülük neden bana yapılıyor. Bizim akrabaların çoğu tutuklandı. Nevzat'ın bir tane ailesi var mı yok. Hem kızımı hem ailemizi yok etti. Türkiye'yi parmağında oynatıyor. DEM Parti'sinin yemek aracını kovdum. İhtiyacımız yoktu. Vardı ama basını peşine takmıştı. Herkes şov peşindeydi. Narin'den küçük kızım var. Görüşüme geldi. Ben babamın kızıyım dedi. Benim yengem çocukları için ölüyor. Yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Namusumuzu lekelemeyin. Sen vahşiymişsin. Niye karını ve kızını söylemiyorsun. Sen bizim ailemizi neden söylüyorsun. Allah bizimledir. Bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşindedir. Bu katilin avukatının eşi Nevzat'ın eşiyle fotoğraf çekiyor. Belki karısı katildir. Namusumuz gitti, kızımız gitti. Bittik artık, şov yapmayın. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Benim ölümümdür. Annem yaşlı bağırması, ağlaması gözümün önünden gitmiyor. Ailem artık perişan. Sosyal medyaya da sesleniyorum. Yeter artık. Ailemiz yok oldu. Bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Yeter artık. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.'' 

Bir Kadını Öldüren Birini de Yaralayan Sanık Hakim Karşısında Haber

Bir Kadını Öldüren Birini de Yaralayan Sanık Hakim Karşısında

Manisa'nın Yunusemre ilçesine bağlı Muradiye Mahallesi'ndeki bir pizzacıda çalışan 2 kadından birini öldüren birini de ağır yaralayan tutuklu sanık kurye Ferhat K. ikinci kez hakim karşısına çıktı. Sanık, olayda yaralanan Gül D. ile gönül ilişkisi olduğunu yinelerken, duruşmaya tanık olarak katılan Gül D.'nin abisi ise kardeşinin Ferhat K. ile bir gönül ilişkisi olmadığını, olayda ölen Sultan Zencirci ve kardeşinin sürekli olarak Ferhat K. tarafından taciz edildiğini olaydan bir hafta önce öğrendiğini ve bunun üzerine kendisini uyardığını söyledi.  Olay 30 Temmuz 2023'te Manisa'nın Yunusemre ilçesine bağlı Muradiye Mahallesi'nde meydana geldi. Bir pizza işletmesinde kurye olarak çalışan Ferhat K., aynı restoranda çalışan Sultan Zencirci'yi öldürmüş ve Gül D.'yi ise yaralamıştı. Olayın ardından, şüpheli Ferhat K. hakkında "kadına karşı tasarlayarak kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs" suçlamalarıyla hazırlanan iddianame Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek, dava açıldı. Davanın ikinci duruşmasına tutuklu sanık Ferhat K., yaşamını yitiren Sultan Zencirci'nin avukatı Zehra Oyit, silahlı saldırıda yaralanan Gül D.'nin ağabeyi Turgut Irmak da tanık olarak katıldı.  Tutuklu sanık Ferhat K. ilk duruşmada aynı restoranda çalıştığı Gül D. ile gönül ilişkisinin bulunduğunu, maktul Sultan Zencirci'nin kendisine iftira atarak Gül D. ile aralarının bozulmasına neden olduğunu, olay günü restorana Gül D. ve Sultan Zencirci ile yüzleşmeye gittiğini öne sürmüştü.  "Hem kardeşimi hem Sultan'ı rahatsız etmiş"  Duruşmaya tanık olarak katılan Gül D.'nin ağabeyi tanık Turgut I., "Kardeşim Gül bana olaydan 1 hafta önce telefon açarak Ferhat'ın hem Sultan hem de kendisini rahatsız ettiğini söyledi. Bunun üzerine Ferhat'ı aradım cevap vermedi sonra kendisi bana döndü. Bana Gül hanımı seviyorum onunla evleneceğim. Araya Sultan girdi bizim aramızı bozdu dedi. Yaptığının yanlış olduğunu söyledim. Sadece bir daha dükkanıma girme önünden geçme dedim. Gül ile sanık arasında bir münasebet yoktu. Tehdit ettiğine şahit olmadım" diye ifade verirken sanık Ferhat K. ise tanığın kendi çıkarlarına göre konuştuğunu ve açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, Gül D. ile bir gönül ilişkisi olduğunu iddia etti.  Tanığın dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına, sanığın akıl sağlığı raporu için İstanbul Adli Tıp Kurumundan gelecek raporun beklenmesine ve eksik hususların giderilmesi için davayı 24 Mart 2025 tarihine erteledi.  "6284 kadınların can simidi"  Duruşma sonunda Manisa Adliyesi önünde bir açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Manisa Temsilcisi Semiha Hasgör, "Muradiye'de öldürülen Sultan Zencirci ve aynı olayda ağır yaralanan Gül Demir için buradayız. Bugün davanın ikinci duruşması görüldü. Gül Demir'in abisi tanık olarak dinlendi. Daha önceki duruşmada akıl sağlığı raporu istenmişti bu rapor gelmediği için dava 24 Mart 2025 tarihine ertelendi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve kadın meclisleri olarak bu davanın takipçisi olacağız diğer davalarda olduğu gibi. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için 6284 numaralı kanunun etkin uygulanması için bir seferberlik başlattık. 6284 kadınların can simidi. Kadın cinayetlerinin önlenmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için 6284 numaralı kanun etkin bir şekilde uygulanmalı" dedi.  "Kimse yalnız değil. Her kadının yanındayız"  Sultan Zencirci'nin ailesinin avukat Zehra Oyit ise, "Maalesef ülkemizde kadın olma gerçeği her gün yüzümüze vuruyor. Kadın olmanın ne kadar zor olduğuna dair her sabah yeni bir haberle uyanıyoruz. Bu dosyada bunlardan biri. Taciz edildiği için, taciz edildiğinden rahatsızlık duyduğunu dile getirdiği için öldürülen bir kadından bahsediyoruz. 6284 numaralı kanunun etkin bir şekilde uygulanmasıyla bu tarz cinayetlerin en azından azalacağına inanıyoruz. Her gün yeni bir kadın cinayetiyle uyanmak artık hepimiz için çok zor. Umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Bu davaların takipçisiyiz. Elimizden geleni sonuna kadar yapacağız. Kimse yalnız değil. Her kadının yanındayız. 6284'ün etkin uygulanması ile bu cinayetlerin azalacağına inancımız sonsuz. Duruşma devam ediyor, ertelendi. Tutukluluk hali de devam ediyor. Araştırılması gereken hususlar var bekliyoruz" şeklinde konuştu. 

Hakim Karşısına Çıkan Serdar Ortaç'a Hapis Talebi! Haber

Hakim Karşısına Çıkan Serdar Ortaç'a Hapis Talebi!

Yasadışı bahis reklamı yaptığı ve insanları teşvik ettiği iddiasıyla hakim karşısına çıkan Serdar Ortaç'ın yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, Ortaç'ın 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Savunma yapan Ortaç, ‘'Kimseyi teşvik etmedim, benim bilgim ve kontrolüm dışında kendi çektikleri videoyu kendi sitelerinde yayınlamışlar'' dedi.   Yasa dışı bahis reklamı yaparak insanları buna teşvik ettiği iddia edilen şarkıcı Serdar Ortaç'ın yargılanmasına başlandı. İstanbul 25.Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Serdar Ortaç ve avukatı hazır bulundu. Duruşmaya Spor Toto Teşkilatı Başkanlığı adına avukat da katıldı. Öte yandan Mehmet Ali Erbil de tanık olarak dinlenme ihtimali üzerine duruşma salonu önünde hazır bulundu.  ‘'Bana ısrarla Malta'da kumar yasaldır sen de giy dediler ancak asla giymeyeceğimi söyledim ve kaçmak istedim''  Duruşmada kimlik tespiti yapılan Ortaç, aylık gelirinin 500 bin lira olduğunu söyledi. Ardından savunma yapan Ortaç, ‘'Malta'da bir açılış için teklif geldi, ben de kabul ettim. Havaalanına vardığımda beni daha önce tanımadığım 2 kişi karşıladı. Malta'da röportaja başladılar, şahsi telefondan yayın açtılar. Çekilen videoyu kendi sitelerinde benim iznim olmadan yayınlanmış. İlk başta fark etmedim ancak sonradan anladım ki Ünal ve Cenk'in giydiği tişörtlerin üzerinde Türkiye'deki televizyonlarda görmeye aşina olduğum bir kumar sitesinin ismi yazılıymış. Bana ısrarla Malta'da kumar yasaldır sen de giy dediler ancak asla giymeyeceğimi söyledim ve kaçmak istedim. Malta'ya gittiğime çok pişman oldum ancak yapacak bir şey yoktu. Kimseyi teşvik etmedim, benim bilgim ve kontrolüm dışında kendi çektikleri videoyu kendi sitelerinde yayınlamışlar. Suç işleme kastım yoktur'' dedi.  Spor Toto Teşkilatı Başkanlığı avukatı ise sanığın savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, sanığın söz konusu videoda bilerek ve isteyerek yer aldığını ve şikayetçi olduklarını söyledi.  3 yıla kadar hapis talebi  Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanık Serdar Ortaç'ın ‘kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Ortaç'ın adli kontrol tedbirlerinin de devamını istedi. Taraf avukatları, açıklanan mütalaaya karşı savunma ve beyanda bulunabilmek için mahkemeden süre talep ettiler.  Ortaç'ın adli kontrol tedbiri kaldırıldı  Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Serdar Ortaç'ın yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verdi. Taraf avukatlarına da mütalaaya karşı savunma ve beyanda bulunmaları için süre verilmesine hükmeden mahkeme, duruşmayı erteledi.  Olayın geçmişi  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yasadışı bahis reklamı yaptıkları ve insanları buna teşvik ettikleri iddiasıyla aralarında Serdar Ortaç ile Mehmet Ali Erbil'in de bulunduğu bazı sosyal medya fenomenleri ile ünlü isimler hakkında soruşturma başlatılmıştı.  Soruşturma kapsamında Serdar Ortaç hakkında 11 Kasım 2024 tarihinde çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘ev hapsi' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması kararı verilmiş, 26 Kasım 2024 tarihinde ise Ortaç hakkındaki bu tedbirin kaldırılmasına hükmedilmişti.  Konuya ilişkin hazırlanan iddianamede Serdar Ortaç'ın ‘kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.