Hava Durumu

#Depresyon

Yeni Marmara Gazetesi - Depresyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Depresyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Depresyon Tedavi Edilmezse Beyin Sağlığınızı Tehdit Edebilir! Haber

Depresyon Tedavi Edilmezse Beyin Sağlığınızı Tehdit Edebilir!

Depresyon, yalnızca bir ruh hali bozukluğu değil, tedavi edilmediğinde beyin sağlığınızı ciddi şekilde etkileyen bir hastalık olabilir. Doç. Dr. Işıl Göğcegöz, depresyonun tedavi edilmediğinde nörobilişsel kayıplara yol açabileceğine dair önemli uyarılarda bulundu. İşte depresyonun ciddiyetini ve belirtilerini anlamanın yolları... Depresyonun Karanlık Yüzü: Neden Erken Müdahale Şart? Depresyon, sadece üzüntü ve umutsuzluk hissi değil, aynı zamanda kişinin günlük işlevselliğinde ciddi bozulmalara neden olabilir. Zevk verdiği etkinliklerden keyif alamama, çökkünlük, karamsarlık ve dikkat dağınıklığı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Tedavi edilmediğinde, düşünce süreçlerinde yavaşlama, bilişsel işlevlerde bozulma ve sosyal işlevsellikte azalma gibi ciddi nörobilişsel kayıplara yol açabilir. Her Mutsuzluk Depresyon Mudur? Günlük yaşantıda karşılaşılan mutsuzluk ve duygusal dalgalanmalar depresyon olarak değerlendirilmemelidir. Depresyon, psikiyatrik değerlendirme, testler ve ölçeklerle belirlenen bir ruhsal sağlık durumu olup, doğru tedavi ile tamamen iyileşebilir. Depresyonun kaynağını anlamak ve profesyonel yardım almak, uzun vadede beyin sağlığınızı korumanın anahtarıdır. Depresyon belirtileri arasında şunlar yer alır: Zevk alınan etkinliklere karşı ilgi kaybı Çökkünlük ve karamsarlık Psikomotor yavaşlama ve bilişsel işlevlerde bozulma Dikkat ve konsantrasyon bozuklukları Uyku ve iştah sorunları İntihar düşünceleri Depresyon, her yaşta görülebilmekle birlikte, 2544 yaş arası daha sık görülür. Yaşam kalitesinde düşme, intihar riskinde artış ve üretkenlikte azalma ile ilişkilidir. Ayrıca, depresyonun iyileşme döneminde bile kognitif bozulma devam edebilir ve tedavi edilmediğinde nüks edebilir. Ekonomik ve Sosyal Etkileri Depresyon, dünya genelinde milyonlarca insanı etkiler ve ekonomik kayıplara yol açar. Depresyonu tedavi etmek, uzun vadede daha düşük maliyetlere ve iş gücü kaybının azaltılmasına katkı sağlar. Ortalama olarak, depresif bozukluk tanılı bir hastanın yılda 27,2 iş günü kaybettiği tahmin edilmektedir.

Doğum Sonrası Depresyonla Baş Etme Önerileri Haber

Doğum Sonrası Depresyonla Baş Etme Önerileri

Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, “Doğum sonrası süreçte hormonlardaki hızlı düşüş annede kimyasal değişikliklere neden olur. Bu kimyasal değişikliklere ek olarak bebek sahibi olmak ile ilişkili soysal ve psikolojik değişiklikler anneyi olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bu belirtileri kişi uzun süre yaşadığını düşünüyorsa psikolog veya psikiyatrist tarafından uzman desteği almaya çalışmalıdır” dedi.  Annelik duygusu şüphesiz kadınlar için tarif edilemeyen bir duygu olsa da, yeni anneler bazı psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor. Yeni doğum yapan annelerin sırasıyla annelik hüznü, doğum sonrası depresyon ve doğum sonrası psikoz gibi duygusal, psikolojik süreçlerden geçebildiklerini vurgulayan Liv Sağlıklı Yaşam Merkezi Psikoloji Kliniği’nden Uzm. Klinik Psikolog Enise Öziç, bunları şöyle anlattı:  “Annelik hüznü; doğumdan sonra ortalama 3-4 gün içinde ortaya çıkar, ortalama 10-15 gün içinde kendiliğinden geçer. Belirtileri çoğu zaman sık ağlama, huzursuzluk, dikkati toplayamama, uykusuzluk, keder, sinirlilik hali şeklinde olabilir. Bu duygular çoğu annede olur ve geçicidir. Bu nedenle annelik hüznü yaşayan anneler paniğe kapılmadan sakin kalmaya çalışarak bu durumun geçeceğini kendilerine telkin etmelidir. Yetersizlikle ilgili olumsuz düşüncelere aldırış etmemeye dikkat etmelidirler.”  Doğum sonrası depresyonun doğumdan bir ay sonra kendisini gösterebileceğini dile getiren Uzm. Klinik Psikolog Enise Öziç, “Her annede yaşanmamakla birlikte doğum sonrası depresyonun bazı belirtileri annelerde bebeklerini sevemedikleri düşüncesi, bebek bakımı ile ilgili yoğun endişeler, yetersizlik kaygıları, bebeğe zarar vermeye yönelik obsesif düşünceler, iştahsızlık, uykusuzluk, anksiyete, bebekle ilgilenememe şeklinde sıralanabilir. Doğum sonrası süreçte hormonlardaki hızlı düşüş annede kimyasal değişikliklere neden olur. Bu kimyasal değişikliklere ek olarak bebek sahibi olmak ile ilişkili soysal ve psikolojik değişiklikler anneyi olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bu belirtileri kişi uzun süre yaşadığını düşünüyorsa psikolog veya psikiyatrist tarafından uzman desteği almaya çalışmalıdır” diye konuştu.  Duygu değişimi ile mücadele etmenin şifreleri  Jill Churchill'in “Mükemmel bir anne olmak imkânsızdır, ancak iyi bir anne olmanın milyonlarca yolu vardır” sözünü hatırlatan Uzm. Klinik Psikolog Enise Öziç, doğum sonrası duygu değişimiyle baş etmek için 11 öneride bulundu:  - Bazı günler iyi bazı günler kötü olabileceğinizin farkında olun.  -Yakınlarınızdan yardım isteyin ve diğerlerine size nasıl yardımcı olabileceklerini iletin.  - Kendiniz ve bebeğiniz için beklentilerinizde gerçekçi olun.  - Kendinizi izole etmeyin, aile ve arkadaşlarınızla iletişimde olun.  - Eşinizle birbirinize az ama öz vakit ayırmaya çalışın.  - Eskiden size iyi gelen şeyleri zamanınızı planlayarak yeniden uygulamaya çalışın.  - Bebeğiniz uyuduğunda siz de uyuyun ve dinlenmeye çalışın.  - Muhakkak beslenmenize dikkat edin.  - Kafeinden ve alkolden uzak durun.  - Dışarıya çıkıp yürüyüşler yapın, hava alın ve egzersizler yapın.  - Geçmişte ya da gelecekte olmayın; ‘şimdi ve burada’ olun. Yani o an neler yapıyorsanız, sadece ona odaklanın.” 

Ruh Sağlığı ve Stres Yönetimi: Pandeminin Etkileri ve Başa Çıkma Yöntemleri Haber

Ruh Sağlığı ve Stres Yönetimi: Pandeminin Etkileri ve Başa Çıkma Yöntemleri

Pandeminin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri Depresyon Pandemi sürecinde sosyal izolasyon, ekonomik belirsizlikler ve sağlık endişeleri, depresyon vakalarının artmasına neden olmuştur. İnsanlar, günlük rutinlerinin bozulması ve sevdiklerinden uzak kalma gibi durumlarla başa çıkmakta zorlanmış, bu da depresif semptomların artmasına yol açmıştır. Depresyon belirtileri arasında sürekli üzüntü, ilgi kaybı, enerji eksikliği ve uyku problemleri yer alır. Anksiyete Pandeminin belirsizliği, hastalanma korkusu ve sevdiklerinin sağlığına dair endişeler, anksiyete seviyelerinin yükselmesine neden olmuştur. Anksiyete belirtileri arasında sürekli endişe hali, huzursuzluk, hızlı kalp atışı ve konsantrasyon zorluğu bulunur. Bu dönemde anksiyete bozuklukları, özellikle sağlık kaygılarıyla ilgili olarak artış göstermiştir. Stres Pandemi, günlük yaşamın stres seviyelerini önemli ölçüde artırmıştır. İş kaybı, mali sıkıntılar ve evden çalışma gibi yeni düzenlemeler, bireylerin stres seviyelerini yükseltmiştir. Yüksek stres, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir, baş ağrısı, mide sorunları ve uyku bozuklukları gibi semptomlara yol açabilir. Stres Yönetimi Teknikleri Fiziksel Aktivite Düzenli egzersiz yapmak, stresin azaltılmasında etkili bir yöntemdir. Fiziksel aktivite, vücuttaki endorfin seviyelerini artırarak ruh halini iyileştirir. Yoga, yürüyüş, koşu ve dans gibi aktiviteler, hem fiziksel sağlığı destekler hem de zihinsel rahatlama sağlar. Meditasyon ve Nefes Egzersizleri Meditasyon ve derin nefes alma teknikleri, zihinsel rahatlama ve stres yönetimi için etkili yöntemlerdir. Meditasyon, zihni sakinleştirir ve odaklanmayı artırır. Nefes egzersizleri ise vücuttaki gerginliği azaltır ve anksiyete belirtilerini hafifletir. Sosyal Destek Sosyal ilişkiler, stresle başa çıkmada önemli bir rol oynar. Aile ve arkadaşlarla iletişimde kalmak, duygusal destek sağlar ve yalnızlık hissini azaltır. Pandemi sürecinde, dijital iletişim araçlarıyla sosyal bağlantıları sürdürmek de önemlidir. Sağlıklı Beslenme Dengeli ve sağlıklı beslenme, ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından zengin gıdalar, beyin fonksiyonlarını destekler ve ruh halini iyileştirir. Fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak da genel sağlık için faydalıdır. Profesyonel Yardım Ruh sağlığı sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanan bireyler, profesyonel yardım almayı düşünmelidir. Psikologlar ve terapistler, uygun tedavi ve danışmanlık hizmetleri sunarak bireylerin ruh sağlığını iyileştirmelerine yardımcı olabilir.

Bulunması zor, yemesi yasak, faydası çok! Haber

Bulunması zor, yemesi yasak, faydası çok!

Doğada sihirli mantar olarak bilinen mantarlarda bulunan halüsinojen madde ileri seviyede depresyon hastalığı ile savaşan hastaların iyileşmesine katkı sağlıyor. London'da bilim insanlarının yürüttüğü bir araştırmada 19 hastaya tek doz halinde psilosibin isimli bir madde verildi. Maddeyi alan hastalar yarısından fazlası bir zaman sonra depresif hislerinin olmadığını söylediler. Aynı zamanda beyin fonksiyonlarında değişmelerin olduğu gözlemlendi. Psilosibin'in olumlu etkilerinin 5 hafta olduğu saptandı. Bu mantarlar hem çiğ hem de besinlere karıştırılarak tüketilebiliyor. Bu çalışmayı yapan uzman ekip, depresyonla mücadele eden insanların bu yöntemi kendi başlarına göre denememeleri gerektiği hakkında özellikle uyarıda bulundu. Daha önce de Psilosibin'in insanların ''zihni yağlayarak'' depresif ruh hallerinden çıkmasına yardımcı olduğu şeklinde bir araştırma yapılmıştı. Bu madde beynin iki tarafına da etki ediyor. Seratonine benziyor Bu madde beyinde amigdala bölgesinin aktifliğini azaltıyor. Bu bölgede hareket kısıtlandıkça buna bağlı olarak depresyon semptomları da azalıyor. Psilosibinin yapısı, beyinde önemli etkiye sahip olan seratonine benzemektedir. Bu durumlar ne kadar ortada olursa olsun beynin ve vücudun üzerindeki etkileri tam olarak belirlenemediği için insanların doktora danışmadan tüketmesini onaylamıyor. Peki siz hiç bu sihirli mantarlardan yediniz mi veya gördünüz mü? Tadının nasıl olduğunu bilmiyoruz fakat sihirli etkisi her insanın dikkatini çekmede önemli bir etkiye sahip. Bilim dünyası sihirli mantarlar için ortaya net veriler koyduğunda belki de depresyon hastalığına net çözüm gelecek...

Eskişehir'de bir üniversite öğrencisi daha hayatına son verdi! Haber

Eskişehir'de bir üniversite öğrencisi daha hayatına son verdi!

Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi S.N.R. kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdunda yaşamına son verdi. Eskişehir'de önceki hafta R.A. isimli öğrenci yaşamını sonlandırmış ve cebinden çıkan notta ekonomik sorunlar yaşadığını belirttiği iddia edilmişti. Üst üste gerçekleşen intiharlar nedeniyle dikkatler KYK yurtlarına ve öğrencilerin koşullarına çevrildi. Uzmanlar, "Ulaşılabilecek kriz merkezleri oluşturmak ve merkezin telefonlarının bilinmesini sağlamak gerekir" diyerek uyardı. "Yurt yönetimi öğrencilerin odasından çıkmasını yasakladılar Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Eskişehir'deki öğrenciler çarpıcı iddialarda bulundu. Anadolu Üniversitesi Hukuk fakültesi öğrencisi İbrahim Demiryürek "Olay üzerine biz yurtta kalan arkadaşlarımızla görüşmeye gittik. Ancak yurt yönetimi öğrencilerin odasından çıkmasını yasakladılar" dedi. Demiryürek şunları söyledi: "Emniyet görevlileri 'erkek arkadaşından ayrıldığı için' intihar ettiğini belirtti. Ancak o arkadaşımızın yakınları erkek arkadaşı olmadığını söyledi." "Depresyon ve psikolojik rahatsızlıklarla karşı karşıya kalıyoruz" Osmangazi Üniversitesi Samet Kır ise öğrencilerin ekonomik sorunlarına işaret ederek "Başta barınma sorunumuz var. Toplu taşıma, yemekhane ücretleri, kırtasiye ürünleri sorunumuz var. Çoğumuz çalışıyoruz" dedi. Kır, öğrencilerin psikolojik olarak zorlandıklarını vurgulayarak "Depresyon ve psikolojik rahatsızlıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Dileyen tüm öğrencilere psikolojik destek sağlanmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu. Uzmanı uyardı: Ulaşılabilecek kriz merkezleri oluşturmalı! Çocuk-genç ve erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci intiharın önlenebilir bir sorun olduğunu belirterek şu önerilerde bulundu: "Ulaşılabilecek kriz merkezleri oluşturmak ve merkezin telefonlarının bilinmesini sağlamak gerekir. Yurtlarda aile desteğinin daha az olduğu da düşünülerek iyi bir psikolojik danışmanlık sisteminin olması önemlidir."

Psikoloji seminerlerinde depresyon ve anksiyete ele alındı Haber

Psikoloji seminerlerinde depresyon ve anksiyete ele alındı

Kadın ve Çocuk Akademileri tarafından düzenlenen psikoloji seminerleri çevrim içi olarak devam ediyor. Psikolog Uğur Kartum, ‘Ankisiyete ve depresyonla baş etme yolları’ konusunda bilgiler verdi. Pandemi sürecinin anksiyete ve depresyon rahatsızlıklarını artırdığını ifade eden Uğur Kartum, “Uzun süren pandemi süreci anksiyete ve depresyon rahatsızlıklarını artırdı. Kadınlar bu süreçten daha fazla etkilendi. Kısıtlamalar hayatı olumsuz etkiledi. Anksiyete yani kaygı bozukluğu psikolojik bir hastalıktır. Günlük hayatımızda duyduğumuz kaygı ve üzüntüler bu rahatsızlığı tetikler. Psikolojik tedavi ve ilâçlar ile bu rahatsızlık tedavi edilebilir. Uzmanlardan destek almak ileride çözümü olmayan hastalıkları önler. Kendinizi meşgûl etmek, derin nefes egzersizleri, yürüyüş yapmak, içinde bulunduğunuz âna konsantre olmak kaygılarınızı hafifletebilir” dedi. Anksiyete ve depresyonlar arasında büyük fark olduğuna da değinen Uğur Kartum, “Pandemi süreci depresyon etkilerini de önemli şekilde artırdı. Depresyon sadece bir keyifsizlik veya ânlık zayıflık değildir. Depresyon aynı zamanda çözülebilecek kadar basit bir mesele de değildir. Tedavi gerektiren tıbbî bir durumdur. Ağır alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı, fizikî veya cinsel istismar, ölüm, travmatik olaylar depresyona yol açan ana sebeplerdir. Bu hastalıkla baş etmek için de açık havada yürümek, dışarıda vakit geçirmek, düzenli uyku rahatsızlığı hafifletir. Mutlaka uzman desteği almak gerekir” diye konuştu. Önümüzdeki haftalarda da devam edecek olan psikoloji seminerlerine katılmak isteyenlerin 452 78 71 ya da 482 30 03 numaralı telefonu arayarak kayıt yaptırması gerekiyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.