Hava Durumu

#Diş

Yeni Marmara Gazetesi - Diş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Diş Renklenmesine Dikkat! Haber

Diş Renklenmesine Dikkat!

Diş renklenmelerinin kişinin yaşı, genetik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve ağız hijyenine bağlı değişkenlik gösterdiğini belirten Prof. Dr. Tuğba Toz Akalın, "Günlük diş fırçalama ve diş ipi kullanımı, renklendirici yiyecek ve içeceklerin tüketiminin azaltılması, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durulması, düzenli diş hekimi kontrolleri, beyazlatıcı diş macunlarının kontrollü kullanılmasıyla bu sorunun önüne geçilebilir" dedi.  Diş renklenmelerinin, günümüzde estetik algısının ve hasta beklentilerinin değişmesi sebebiyle hastaların diş hekimine en sık başvurma nedenlerinden biri haline geldiğine dikkat çeken İstinye Dental Hospital Başhekimi Prof. Dr. Tuğba Toz Akalın, teşhis ve tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu.  "Genetik faktörler diş renklenmesine sebep olabilir"  Dişlerin renklenme sürecinin kişisel alışkanlıklara, genetik faktörlere ve beslenme düzenine bağlı değişkenlik gösterdiğini belirten Prof. Dr. Tuğba Toz Akalın, ayrıca kötü ağız hijyeni, sigara kullanımı ve renklendirici içeren gıdaların tüketimi gibi faktörlerin dişlerin daha hızlı renklenmesine neden olacağının altını çizdi.  Prof. Dr. Akalın, diş renklenmelerine neden olan faktörler hakkında ise şu bilgileri paylaştı:  "Diş renklenmeleri genellikle dış ve iç kaynaklı olarak ikiye ayrılır. Dış kaynaklı renklenmeler, yiyecek ve içeceklerde bulunan pigmentler veya tütün kullanımı gibi dış etkenlerden kaynaklanır. İç kaynaklı renklenmeler ise genetik faktörler, hastalıklar, ilaç kullanımı ve diş travmaları sonucu oluşur.  "Çay ve kahve tüketimine dikkat edilmeli"  Diş renklenmeleri genellikle çay, kahve, asitli içecekler, koyu renkli meyve suları ve sigara tüketimi ile ilişkilidir. Bu maddeler diş minesine nüfuz ederek zamanla renklenmeye neden olmaktadır. Ayrıca yüksek asidik içerikli gıdalar (turunçgiller, gazlı içecekler) mine yapısını zayıflatabilir ve renklenmeyi hızlandırabilir."  "Renklenme sorununun önüne geçmek mümkün"  Diş renklenmesini önlemenin mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akalın, "Günlük diş fırçalama ve diş ipi kullanımı, renklendirici yiyecek ve içeceklerin tüketiminin azaltılması, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durulması, düzenli diş hekimi kontrolleri, beyazlatıcı diş macunlarının kontrollü kullanılması sayesinde bu sorunun önüne geçilebilir" dedi.  "Diş yüzeyindeki renklendirmeler giderilerek estetik bir görünüm sağlanabilir"  Prof. Dr. Akalın, diş beyazlatma tedavisi hakkında şu bilgileri paylaştı: "Diş beyazlatma tedavisi profesyonel olarak diş hekimi tarafından uygulanan ofis tipi beyazlatma yöntemleri veya bireyin klinik olarak hazırlanan beyazlatma plakları ile hekim kontrolünde gerçekleştirdiği ev tipi beyazlatma yöntemleri ile sağlanabilir. Bu süreçte genellikle hidrojen peroksit veya karbamid peroksit içeren beyazlatıcı ajanlar kullanılarak diş yüzeyindeki renklenmeler giderilerek daha estetik bir görünüm elde edilir."  "Kalıcı beyazlık için birkaç seans gerekebilir"  Diş renklenmelerinin kişinin yaşı, genetik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve ağız hijyenine bağlı değişkenlik gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Akalın, "Profesyonel diş beyazlatma tedavileri ortalama 45 dakika ile 2 saat arasında değişen bir sürede gerçekleştirilmektedir. Ancak etkili ve kalıcı bir beyazlık elde etmek için birkaç seans gerekebilir. Ev tipi beyazlatma yöntemleri ise genellikle iki ila dört hafta sürebilir. Bu iki yöntemin kombine kullanımı çoğu diş hekimi tarafından sıklıkla önerilmektedir. Beyazlatmanın etkinliği, kullanılan beyazlatma ajanlarının konsantrasyonuna, uygulama sürecine ve bireysel faktörlere bağlıdır" açıklamasında bulundu.  "En yaygın hata kontrolsüz beyazlatma ajanı kullanımı"  Prof. Dr. Akalın, diş beyazlatma sürecinde en yaygın hatalardan birinin, ev tipi beyazlatma tedavisi sürecinde beyazlatma ajanlarının kontrolsüz ve aşırı kullanımı olduğunun altını çizdi. Aşırı ya da gerektiğinden uzun süreli kullanımın mine dokusunu zedeleyerek uzun vadede diş hassasiyetine neden olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Tuğba Toz Akalın, "Beyazlatma sonrasında dişlerin yeniden renklenmemesi için ilk 48 saat boyunca renkli gıdalardan ve asidik içeceklerden kaçınılmalı, sigara kullanımı sınırlandırılmalıdır. Ayrıca, ağız hijyenine özen gösterilerek beyazlatma tedavisinin kalıcılığı artırılabilir. Beyazlatma tedavileri sonrasında dişlerde geçici olarak hassasiyet gelişebilir. Bununla birlikte, uzman hekim kontrolünde yapılan beyazlatma tedavileri genellikle güvenli ve etkilidir" şeklinde konuştu.  "Düzenli diş hekimi kontrolü yapılmalı"  Son olarak beyazlatma sonrası ağız bakımı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Akalın, "Belirli aralıklarla gerçekleştirilen diş hekimi kontrolleri ile beyazlatma etkisi daha uzun süre devam edebilir. Beyazlatma işlemi sonrasında mine dokusunun korunması için florür içeren diş macunları tercih edilmeli, aşındırıcı içeriğe sahip diş macunlarından kaçınılmalıdır. Diş hekimi tarafından önerilen bakım ürünleri ve beyazlatma etkisini koruyan ağız gargaraları kullanılabilir" diyerek açıklamalarını sonlandırdı. 

Diş eti kanamaları için ağız duşu ve gargara önerisi Haber

Diş eti kanamaları için ağız duşu ve gargara önerisi

Diş eti kanamalarının birçok nedeni olabileceğini belirten Dt. Sevinç Öztürk Gencer, ağızdan nefes alma alışkanlığının kuruluk yaparak tükürük oluşumunu engellediğini ve bunun da diş eti kanamalarına yol açabileceğini belirtti.   Yaygın bir sağlık problemi olan diş eti kanamalarının nedeni, ağız içi hastalıklar olabildiği gibi sistemik rahatsızlıklar da olabiliyor. BHT Clinic İstanbul TEMA Hastanesi'nden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Sevinç Öztürk Gencer, diş eti kanamalarının nedenlerine ve önleme yöntemlerine ilişkin bilgiler verdi.  Hormonal değişiklikler diş eti kanamalarına yol açabiliyor  Diş eti kanamalarının en yaygın nedeninin diş eti enfeksiyonları olduğunu belirten Gencer, "Diş eti enfeksiyonlarını en çok ağız içindeki tartar yani, diş taşı birikimi tetiklemektedir. Enfeksiyon odağı bunlar olduğu için diş eti kanaması daha fazla olacaktır. Sistemik rahatsızlıklar, diyabet, lösemi, kan pıhtılaşma hastalıkları da diş eti kanamalarına neden olabilir. Tansiyon ilaçları, kan sulandırıcılar ve kemoterapide kullanılan bazı ilaçlar diş eti kanamalarını çoğaltabilir. C ve K vitamini eksikliğinde, gebelik, ergenlik dönemleri, menopoz gibi dönemlerde hormonal değişiklik yüzünden de diş eti kanamaları görülmektedir. Bu dönemlerin geçirilmesiyle diş etleri normale dönecektir" dedi.  "Ağız bakımında kullandığımız diş iplerinin yanlış kullanımı diş eti kanamalarına neden olabilir" diyen Gencer, "Diş fırçalarken çok sert fırçalamayalım ve diş ile diş eti arasındaki temizliği yapabilmek için fırçamızı diş etinden dişe doğru kullanalım. Bir diğer problem de ağız kuruluğu. Hastamız burundan nefes alamıyorsa ağız kuruluğu oluyor. Tükürük ağızdaki mikroorganizmaları uzaklaştırmak için çok iyi bir sıvı. Bu olmayınca haliyle ağız, diş eti enfeksiyonlarına, diş eti kanamalarına açık bir haline geliyor. Sigara ve aşırı alkol kullanımları da diş eti kanamalarını negatif anlamda etkileyebiliyor" diye konuştu.  "Tüm vücudu ilgilendiren bir sorun olabilir"  "Diş eti kanamaları aslında bir sinyaldir. Bunun sebebini bulduğumuzda tedavi edildiğinde, belki sadece ağız içi enfeksiyonu değil tüm vücudu ilgilendiren sonucu kötü olabilecek bazı şeyleri önceden önlemiş olabiliriz" diyen Dt. Sevinç Öztürk Gencer, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Diş eti kanamalarını dikkate almamız şart. Hiç bir sorun olmadan dahi senede bir kez diş hekimine gitmek farkında olmadığımız tüm sıkıntıları da baştan tespit ve tedavi etmek anlamına gelecek. Diş eti kanamalarına sebep olacak diş taşları ne kadar az yığılı olursa, ne kadar hızlı ağızdan uzaklaştırılırsa hem kanama olmaz hem de diş kaybı yaşanmaz. Genel sağlıkla ilgili bir sıkıntı varsa da erken teşhis erken tedavi olur."  Ağız duşu ve gargara önerisi  Düzenli diş fırçalamayla birlikte gargara ve ağız duşunun da ağız hijyeni açısından önemine değinen Dt. Sevinç Öztürk Gencer, "Düzenli fırçalamanın dışında ağız içi gargaralar kullanabiliriz. Ağız içi gargaralar, diş taşı birikimini engellemek için diş üzerinde bir tabaka oluşturuyor. Diş ipini çok fazla kullanamadığımızı görüyorum. Onun yerine diş duşu, ağız duşu diye tabir edilen bakımı önde tutuyorum. Ülkemizde çok yaygınlaşmadı ama tüm hastalarıma ağız duşunu tavsiye ediyorum. Tazyikli suyla diş ve diş arasındaki birikimleri yüzde 100 kaldırıyor ve diş temizliğinde yüzde 100 etkili olabilecek bir enstrüman" dedi.  Doğru diş fırçalama tekniği ‘süpürerek' olmalı  Yemekten hemen sonra diş fırçalamanın, artıkları dişten uzak tutmak için önemli olduğunu söyleyen Gencer, doğru diş fırçalama tekniğini ise şöyle anlattı:  "Dişleri fırçalarken diş macunu miktarı da önemli. Aşırı diş macunu kullandığımızda ağızdan onu durulamamız imkansız oluyor. Macunun kendisi değil, diş fırçalamanın kendisi önemli. Macunu kullanmadan önce bol suyla gargara yaparak ağzı rahatlatmalıyız. Özellikle yanak bölgesinde besin tutumu çok olur. O kısımları elimizle ovalamalıyız. Önemli olan dişlerin ara yüzlerinde birikim olmaması için temizlemek. Fırçayı 45 derece açıyla etten dişe doğru yönlendirmemiz gerekiyor. Dişin iç bölgelerinde de aynısını yapmalıyız. Diğer türlü fırçaladığımızda besin gömülmelerine neden olabiliyoruz. Bunu her yaptığımızda macunu diş fırçasından elimizde uzaklaştırmak gerekli." 

Kocaeli'de bir ilk: Yapay zeka ile diş hastalıklarında erken teşhis Haber

Kocaeli'de bir ilk: Yapay zeka ile diş hastalıklarında erken teşhis

Türkiye'de yalnızca 5 merkezde kullanılan yapay zeka destekli diş muayene sistemi, Kocaeli'de ilk kez KOSTÜ'de devreye alındı. Yapay zeka destekli "Craniocatch" sistemi, diş çürüklerinden kemik kaybına kadar pek çok hastalığı tespit ederek erken teşhis imkanı sunuyor. Önümüzdeki süreçte bu sistemin ağız kanseri teşhisinde de kullanılması hedefleniyor.  Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi (KOSTÜ) Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi, yapay zeka destekli muayene dönemini başlattı. "Craniocatch" isimli yapay zeka programı, hastalıkları teşhis edip tedavi planı önererek diş hekimlerine yardımcı oluyor. Uygulamayı yaklaşık bir aydır kullanan Dr. Öğretim Üyesi Melisa Öçbe, sistemin gelecekte kanser teşhisine de katkı sunabileceğini belirtti. Türkiye'de yalnızca 5 hastanede kullanılan bu teknolojinin, Kocaeli'de ilk kez KOSTÜ'de devreye alındığı öğrenildi.  "Tanı koyuyor, yetmiyor tedavi yöntemi sunuyor"  KOSTÜ Diş Hekimliği Fakültesi'nde Ağız, Diş, Çene Radyolojisi Ana Bilim Dalı'nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Melisa Öçbe, "Craniocatch" isimli yapay zeka programının detaylarını anlattı. Bu programı yaklaşık bir aydır kullandıklarına dikkat çeken Öçbe, "100'den fazla hastayı yapay zeka ile muayene ettik. Hasta ilk muayeneye geldiğinde, rutin görüntüleme yöntemi olan 2 boyutlu panoramik röntgen çekiliyor. Craniocatch, bu panoramik radyografiyi analiz ederek hem anatomik noktaları belirliyor hem de çürük, periodontal hastalıklar gibi mevcut rahatsızlıkların tanısını koyuyor. Bununla da kalmayıp hasta için bu mevcut hastalıkların tedavi planını oluşturuyor. 'Bu diş çürük, buna dolgu yapılması lazım, kemik kaybı var, diş boşluğu var, implant yapılması gerekiyor' gibi bize detaylı tedavi yöntemi sunuyor" dedi.  "Kocaeli'de ilk"  Hastanın herhangi bir zararlı etkiye maruz kalmadığını vurgulayan Dr. Öçbe, yapay zeka programının hasta yönetim sistemiyle entegre çalıştığını söyledi. Sistemin işleyişini de anlatan Öçbe, "Hasta röntgeni çekildiğinde tek bir tuşa basmamız yeterli oluyor. Röntgen analizi butonunu bastığımızda hastanın tüm mevcut hastalıkları ve tedavi yöntemleri bize sunulmuş oluyor. Yapay zeka kullanarak ağız muayenesi yapıyoruz. Kocaeli'de ilk kez KOSTÜ Diş Hekimliği Fakültesi'nde bu sistemi kullanıyoruz. Türkiye genelinde de sayılı üniversitelerde yer alıyor. Biz de kendi verilerimizle bu derin öğrenme algoritmasını geliştirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.  "Diş hekimleri olarak alışma sürecine giriyoruz"  Yapay zekanın muayene sürecine katkısına değinen Dr. Öçbe, şu bilgileri verdi:  "Şu an için sistemin verdiği verileri kontrol etmemiz gerektiğinden, muayene süresini kısaltmıyor. Ancak gelecekte ek algoritmalarla süreç daha hızlı hale gelebilir. Dünyada diş hekimleri olarak buna alışma sürecine giriyoruz. Beraber çalışmayı öğrenebileceğimiz bir zaman diliminde muayene süresini de kısaltacağını, tanıyı kolaylaştıracağını düşünüyorum. Türkiye'de bu algoritmanın kullanım yerinin 5'ten az olduğunu biliyorum. Umarım giderek yaygınlaşır"  Tanı ve tedavi yöntemi sunuyor  Dr. Öğretim Üyesi Melisa Öçbe, kullandıkları bu algoritmanın tanı sürecine katkısına ilişkin de detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Öçbe, "Yapay zeka algoritması, anatomik noktaları tespit ediyor. Çürük, diş eti hastalıkları, periodontal hastalıklara bağlı olarak kemik kayıpları gibi bir çok şeyi tespit edilebiliyor. Diş çürüklerinin büyüklüğüne göre tedavi endikasyonun dolgu ya da kanal tedavisini seçiyor. Ayrıca çene kemiği içerisinde bulunan radyoopak ya da radyolüsent kemik içi lezyonları tespit edebiliyor ve bunlar için ön tanı sunabiliyor. Hastanın sahip olduğu diş dolgularda uyumsuzluk ya da yeni başlayan çürük varsa bunu gösterebiliyor. Bir röntgen çekildiğinde hastada gözüken tüm anatomik noktaları tek tek görebiliyoruz. Bu eğitimde de öğrenciler için sık başvurduğumuz bir yöntem. Klasik anlamda öğrenciyle röntgeni değerlendirirken, 'Burası neresi?' diye sorduğumuzda bilebiliyor, bilemiyor veya karıştırıyor. Craniocath ile beraber bu anatomik noktaların hepsini tek seferde gördüğümüzde farklı renklerle etiketlenmiş birçok alan öğrencinin aklına çok iyi yer ediyor" dedi.  "Bu algoritma kanseri teşhis edebilecek boyuta gelebilir"  Öçbe, Craniocath'ın gelecekte hastalıkları daha erken teşhis edebilme potansiyeline sahip olduğunu da vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:  "Kullandığımız Craniocatch algoritması mevcut hastalıkların tanısına yönelik bir sistem. Fakat dünyada yapay zeka radyoloji alanında çok fazla ilerledi. Artık yapılan çalışmalarda yapay zeka radyomiks uygulamaları bir ağız kanserinin prognozunu bize sunabiliyor. 'Bu kanser ve radyoterapi uygulanırsa iyileşebilir, tümör küçülebilir ya da radyoterepi tümöre hiç etki etmeyecek' diyor. O zaman boşu boşuna hastalar radyoterapi almamaya başlıyor. Yapay zekayı, radyomiksi bu anlamda dünyada kullanan örnekler mevcut. Biraz daha veriye ihtiyaç var. Farklı toplumlardan, farklı üniversitelerden, ülkelerden gelecek verilerle radyomiksin ağız kanserini tespit etmedeki ya da prognozunu belirlemedeki hatta hastanın yaşam süresini belirlemedeki rolü de giderek önem kazanacak. Bu algoritma kanseri teşhis edebilecek boyuta gelebilir. Şu ana kadar bu hala geliştirilme aşamasında kısa zamanda bunun da başarılacağını düşünüyorum"   "Bilgisayar başındayken öğrenebiliyor hale geleceğiz"  Yapay zekanın hasta üzerindeki önemine de değinen Öçbe, "Normalde biz 3 boyutlu tomografik kesitlerde bir lezyonu farklı gri tonlarında görüyoruz. Bu gri tonları gözümüzle ayırt edebildiğimiz skalanın ötesinde, radyomiksle daha derin analiz edildiğinde lezyonun ön tanısı bile konulabiliyor. Histopatolojik değerlendirme, lezyonun kesin tanısı için altın standarttır. Fakat yalnızca yapay zeka radyomiks uygulamaları kullanılarak, lezyonun histopatolojik değerlendirmeye yakın bir ön tanısı elde edilebiliyor. Bu sayede, daha bilgisayar başındayken, biyopsi almadan, cerrahi işlem yapmadan ve örneği laboratuvara göndermeden lezyon hakkında bilgi sahibi olabileceğiz" şeklinde konuştu.  "Her bölümde yapay zeka dersleri veriyoruz"  KOSTÜ'nün yapay zekaya büyük önem verdiğini belirten Öçbe, "Biz KOSTÜ olarak hem iç işleyişimizde hem de akademik çalışmalarımızda, öğrencilerimizin eğitim süreçlerinde yapay zekayı yoğunlukla kullanıyoruz. Rektörümüzün bu konuya verdiği önem ve bizlere verdiği destek sayesinde mühendislik fakültesi, diş hekimliği fakültesi, hemşirelik gibi KOSTÜ'nün her bölümünde yapay zeka dersleri veriyoruz" şeklinde konuştu.  "Yapay zekanın işimizi elimizden alacağını düşünmüyorum"  Yapay zekanın diş hekimlerinin işini tehdit edip etmediği sorusuna yanıt veren Dr. Melisa Öçbe, "Craniocatch'ın CEO'su, aynı zamanda çok saygı duyduğumuz ve örnek aldığımız Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi uzmanı olan Prof. Dr. İbrahim Şevki Bayrakdar, 'Yapay zeka diş hekimlerinin işini elinden almayacak. Ama gelecekte yapay zeka ile çalışabilen diş hekimleri daha avantajlı olacak' der. Ben de buna yüzde 100 katılıyorum. Bu sebeple en kısa zamanda yapay zekayı tüm işleyişlerimizde dahil etmemizin hepimizin faydasına olacağını düşünüyorum. Yapay zekanın işimizi elimizden alacağını düşünmüyorum" ifadelerini kullandı. 

"Ramazanda ağız bakımı aksatılırsa, dişler hızlı şekilde çürüyebilir" Haber

"Ramazanda ağız bakımı aksatılırsa, dişler hızlı şekilde çürüyebilir"

Ramazan ayında ağız ve diş bakımına ekstra dikkat edilmesi gerektiğini belirten Arş. Gör. Ecem Nur Salman, "İftardan ve sahurdan sonra dişlerimizi mutlaka iki dakika fırçalıyoruz. Ramazan boyunca ağız bakımını aksatırsak, dişler hızlı bir şekilde çürüyebilir. Buna dikkat etmemiz gerekir" uyarısında bulundu.   Ramazan ayının gelmesiyle ağız ve diş bakımının doğru şekilde yapılması da önemli. Konu hakkında çeşitli önerilerde bulunan İstanbul Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Endodonti Ana Bilim Dalı Arş. Gör. Ecem Nur Salman, "Uzun süreli açlıkta ve susuzlukta tükürük üretimimiz azalır. Bu da ağız kokusuna ve çürük oluşumuna yol açabilir. Bu nedenle iftar ve sahurdan sonra bol su tüketerek tükürük salgımızı destekleyebiliriz" açıklaması yaptı.  "Tatlı yedikten sonra ağzımızı suyla çalkalayıp dişlerimizi temizlemeliyiz"  "Diş fırçalamayı aksatmamalısınız" diyen Salman, "Diş ipi kullanmak, ağız gargarası yapmak ve dil temizliği yapmak hem bakteri oluşumunu hem de ağız kokusu oluşumunu önler. Aynı zamanda iftardan sonra fazla şeker tüketmemeye dikkat etmemiz gerekir. Tatlı yedikten sonra mutlaka ağzımızı suyla çalkalayıp dişlerimizi temizlememiz gerekir. Lifli sebzeler ve süt ürünleri, ağız bakımını destekler. Asitli, kafeinli içecekler ise diş minesini aşındırabilir. Bunların kullanımlarını sınırlandırabiliriz" şeklinde konuştu.  "Sigara kullananlar ekstra dikkat etmeli"  Sigara kullanımını her halükarda önermediklerini belirten Salman, "Ramazan ayında sigara kullanıldığında ağız kokusu ve kuruluğu artabilir. Sigara içenlerin buna ekstra dikkat etmesini öneriyorum. Ağız bakımına ekstra özen gösterip dişlerini mutlaka fırçalamalarını, diş ipi ve ağız gargarası kullanmalarını tavsiye ediyorum" dedi.  "Dilde biriken besinler, ağız kokusuna daha fazla sebep olur"  Salman son olarak şunları söyledi:  "Dişlerimizi fırçalarken fazla sert davranmadan, hafif bir şekilde diş etinden dişe doğru süpürme hareketi yapmalıyız. Aynı zamanda dişlerin arkalarını da fırçalamayı unutmuyoruz. Bunun yanı sıra dilde biriken besinler, ağız kokusuna daha fazla sebep olur. Dil temizliği çok önemli. Sağlıklı bir ağız, oruç süresince konforunuzu destekler. Siz de bu öneriler ile Ramazan ayında ağız ve diş sağlığ

Uzmanı Yeşilay Haftası’nda uyardı: "Ağız sağlığınızı korumak için sigara içmeyin" Haber

Uzmanı Yeşilay Haftası’nda uyardı: "Ağız sağlığınızı korumak için sigara içmeyin"

Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, Yeşilay Haftası kapsamında ağız sağlığı için büyük tehdit oluşturan tütün kullanımıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Tütün kullanımının diş eti çekilmesi, diş kaybı, ağız kanseri gibi önemli sağlık sorunlarına sebep olduğunu belirten Prof. Dr. Yücel, "Sigara içenlerde ağız kanseri riski, içmeyenlere göre 8 kat daha fazladır" dedi.   Her yıl 1-7 Mart’ta kutlanan Yeşilay Haftası’nda konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, tütün kullanımının bağışıklık sistemini zayıflattığını, bu durumun diş eti enfeksiyonlarına karşı vücudun savunma mekanizmalarını olumsuz etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Yücel, sigara içenlerde periodontal hastalıkların daha erken yaşlarda başladığını ve ilerlemesinin daha hızlı olduğunu belirtti.  "Sigara içenlerin diş kaybı fazladır"  Tütün kullanımının, dişleri çevreleyen destek dokuların zayıflamasına yol açarak diş eti çekilmesine ve dişlerin uzun vadede ağızda kalma süresinin kısalmasına neden olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, "Tütün ağızda plak birikimini artırır, diş etlerinde iltihaplanmalara yol açar ve diş kaybına neden olan en önemli faktörlerden biridir. Sigara içen bireylerin diş kayıpları daha fazladır. Ayrıca, sigara içmenin diş tedavilerinin iyileşme sürecine de olumsuz etkileri bulunuyor" diye konuştu.  Ağız kanseri riskine karşı uyarı  Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, tütün kullanımının ağız kanserinin en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu dile getirerek şunları söyledi:  "İçeriğindeki toksik ve kanserojen maddeler, ağız dokularında hücresel hasara yol açarak kanser gelişme riskini artırır. Sigara içen bireylerde ağız kanseri riski, içmeyenlere göre yaklaşık 8 kat daha fazladır. Sigara içen bireylerde iyileşme süreci de yavaşladığından, erken teşhis ve düzenli diş hekimi kontrolleri hayati önem taşır."  "Sigara bırakıldığında diş kaybı riski azalıyor"  Tütün kullanımının terk edilmesinin ağız ve diş sağlığı üzerindeki önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, "Sigara içmenin bırakılması, diş eti hastalıklarının ilerlemesini durdurabilir ve diş kaybı riskini önemli ölçüde azaltabilir. Ayrıca, düzenli diş hekimi kontrolleri, ağız hijyenine dikkat edilmesi ve sağlıklı bir beslenme düzeni de diş eti sağlığını korumada önemli rol oynar" dedi.  "Sağlıklı ağız, sağlıklı yaşamın temelidir"  Ağız sağlığını korumanın ve diş kayıplarını önlemenin genel sağlık için kritik bir unsur olduğunu vurgulayan ve tütün ürünlerinden uzak durulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlem Özer Yücel, "Sağlıklı bir ağız, sağlıklı bir yaşamın temelidir" diyerek Yeşilay Haftası’nda tütün kullanımıyla mücadeleye dikkat çekti. 

"Soğan ve sarımsak gibi yoğun koku bırakan gıdalardan uzak durun'' Haber

"Soğan ve sarımsak gibi yoğun koku bırakan gıdalardan uzak durun''

Dr. Öğr. Üyesi Esra Ateş Yıldırım, Ramazan ayında uzun süreli açlık nedeniyle ağız ve diş sağlığının korunmasına ekstra özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, iftar ve sahur sonrası düzenli ağız temizliği ile doğru beslenmenin önemine dikkat çekti.  Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Bölümü'nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Esra Ateş Yıldırım, Ramazan ayında ağız ve diş sağlığının korunması için önemli uyarılarda bulundu. Ramazan ayında uzun saatler oruç tutulması nedeniyle ağız, diş ve dil temizliğinin daha da önemli hale geldiğini belirten Yıldırım, iftar ve sahurdan sonra dişlerin mutlaka fırçalanması gerektiğini söyledi. Ağız kokusunu önlemek için soğan ve sarımsak gibi yoğun koku bırakan gıdalardan uzak durulmasını da önerdi.  "Ağız bakımı için bol su tüketmeleri önemlidir"  Ramazan ayında içilen su miktarının artırılması gerektiğini söyleyen Esra Ateş Yıldırım, "Ramazan ayıyla birlikte beslenme ve su tüketim alışkanlıklarımız değişecektir. Bu dönemde hastalarımızın içtikleri su miktarını artırmalarını tavsiye ediyoruz. Ağız bakımı için bol su tüketmeleri önemlidir. Bunun dışında, sahur ve iftar sonrasında dişlerini düzenli bir şekilde fırçalamalarını istiyoruz. Ancak diş fırçalamak tek başına yeterli değildir, özellikle ağız kokusuna neden olan gıdalardan da uzak durmaları gerekmektedir. Dil temizliği de ağız sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü ağız kokusuna neden olan bakteriler genellikle dile yerleşir. Bu nedenle, dilin de düzenli olarak fırçalanmasını öneriyoruz" dedi.  "Macunsuz bir şekilde dişlerin fırçalanmasını tavsiye ediyoruz"  Hastalara diş fırçalama konusunda önemli bilgiler veren Yıldırım, "Sahur ve iftar bizim için en önemli zaman dilimleridir ancak gün içinde de macunsuz bir şekilde dişlerin fırçalanmasını tavsiye ediyoruz. Hastalarımıza diş fırçası seçerken orta sertlikte ve ince kıllı bir fırçanın yeterli olacağını belirtiyoruz. Diş macunu konusunda özel bir önerimiz bulunmamakla birlikte, Ramazan ayı boyunca daha az koku giderici ve daha fazla ferahlık sağlayan naneli veya mentollü diş macunları tercih edilebilir" diye konuştu.  "Yoğun koku bırakan gıdalardan uzak durulmalı"  Dr. Öğr. Üyesi Esra Ateş Yıldırım, iftar ve sahurda yoğun koku bırakan yemeklerden uzak durulması gerektiğini de ifade ederek, "Hastalarımızın sahurda daha lifli ve su oranı yüksek gıdalar tüketmeleri gerekmektedir. Meyve ve sebze tüketimine özen göstermeleri önemlidir. Ayrıca, soğan ve sarımsak gibi yoğun koku bırakan gıdalardan uzak durmaları gerekmektedir. Çünkü bu gıdaların etkisi sahur sonrasında da devam edebilir" şeklinde konuştu.  "Ramazan ayında hastalarımız diş tedavilerini yaptırabilirler"  Ramazan ayında oruç tutan vatandaşların anestezi tedavisi dışında diş tedavilerinin yaptırmalarında sorun olmayacağını dile getiren Yıldırım, "Ramazan ayında hastalarımız diş tedavilerini yaptırabilirler. Ancak diş çekimi gibi anestezi gerektiren işlemler veya dolgu ve kanal tedavisi gibi müdahalelerde bazı sorunlar yaşanabilir. Fakat dolgu ve kanal tedavisinde anestezi uygulanmadığı durumlarda, hastalar güvenle işlemlerini yaptırabilirler" ifadelerini kullandı. 

33 yıldır korkusundan diş hekimine gitmeyen Can, ‘Gülümseten Diş Projesi’ sayesinde tedavi oldu Haber

33 yıldır korkusundan diş hekimine gitmeyen Can, ‘Gülümseten Diş Projesi’ sayesinde tedavi oldu

Korkusundan 33 yıldır diş hekimine gidemeyen 47 yaşındaki Gülay Can, yaşadığı şiddetli diş ağrısı yüzünden çözüm aramaya başladı. ‘Gülümseten Diş Projesi’ ile diş tedavi korkusu olanlara özel, psikolog tarafından ücretsiz terapi seansı verildiğini öğrenen hasta, bu şekilde korkusunu yenmeye karar verdi. Terapi sayesinde rahatça, korkmadan tedavi olduğunu belirten Can, "O kadar sorun yaşamama rağmen senelerce tedavi olmadım. Pişmanım, keşke daha önceden korkumu yenip gitseymişim" dedi.   İstatistiklere göre yetişkinlerin yüzde 36’sı diş tedavisinden korkuyor, kaçıyor. İstanbul Beykent Üniversitesi Diş Hastanesi de bu soruna çözüm bulmak amacıyla ‘Gülümseten Diş Projesini’ hayata geçirdi. 2 ay önce hastalara uygulanmaya başlayan projede öncelikle hastaya giydirilebilir teknolojik bileklik takılıyor. Sorulan sorularla hastanın tedaviden ne kadar korktuğu tespit ediliyor. Terapiye ihtiyacı olup olmadığı kişiye özel şekilde tespit edilerek online şekilde psikologlarla görüştürülmesi sağlanıyor.  "Çok fazla çığlık attığımı hatırlıyorum"  "14 yaşlarında diş hekimine gitmiştim" diyen Can diş tedavisinden korkma hikâyesini şöyle anlattı:  "Tedavi esnasında uyuşturma için bir uygulama yapıldı. Ancak ağzımda uyuşma olmasına rağmen dişim çekildiğinde çok fazla acıdı. Çok fazla çığlık attığımı hatırlıyorum. Ardından başka hekime yönlendirilmiştim. Tekrar başka hekim geldi. Aynı şekilde dişimde bayağı bir zorlama oldu. O psikoloji bende 47 yaşıma kadar devam etti. Diş hekimine gitmeye çok korkuyordum. En sonunda 2 ay boyunca feci diş ağrısı çektim ve korkudan hastaneye gidemedim. Eşim de ‘artık yeter’ dedi. Araştırmalarım sonucu bu hastaneye geldim. Hekimlerle görüştüğümde bana bu projeyi anlattılar. Katılmak istediğimi söyledim. Çünkü psikolojik olarak o korkuyu asla yenemedim."  "Tedavi sırasında sevdiğim müzikleri çaldılar"  Can, "Ben bir seansta korkumu yendim. Seans sürecinde öncelikle kollarıma bir cihaz bağlandı. Ardından psikolog ile online görüşme sağladık. Geçmişte yaşadıklarımı anlattım. Bayağı bir duygulandım. Çünkü bu kadar başarılı bir proje olmasını beklemiyordum. Psikoloğun konuşmaları, geçmişime inmesi, hareketleri, anlattıklarım vs. beni çok fazla rahatlattı. Ardından hazır olduğum anlaşılınca beni hekimin yanına aldılar. Diş çekiminde sevdiğim müzikleri çaldılar. Hayatımda ilk defa, diş tedavim esnasında sevdiğim müzikleri çalarak rahatlamamı ve stresimi atmamı sağladılar. Açıkçası dişimin nasıl çekildiğini anlamadım. Benim gibi korkanlar varsa hiç korkmasın, gelsinler. Terapi alsınlar. Ben geri kalan dişlerimi de korkusuzca yaptırmayı, gereken tedaviler neyse almayı düşünüyorum" şeklinde konuştu.  "Birçok hasta, stres ve korkudan tedaviyi yarıda bırakıyor"  İstanbul Beykent Üniversitesi Diş Hastanesi’nden Diş Hekimi Dt. Nursena Tuncay, "Tedavi için gelen hastalar genellikle tedavi yaptırmak istediklerini ancak korktuklarını söylüyorlar. ‘Yapılması gerekeni biliyorum ama yaptıramıyorum, çok endişeliyim’ gibi sözleri çok duyuyoruz. Birçok hasta, stres ve korkudan tedaviyi yarıda bırakıyor. Bunun sürdürülebilir olmadığını fark ettik. Bu hastaların sayısı da oldukça fazla. Diş korkusu ve diş korkusuna bağlı tedavi yaptıramama; bunun getirdiği diş problemleri, depresyon ve anksiyete sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bu yüzden kapsamlı çalışma yaparak hastalarımızın hem ağız hem de mental sağlığını düşünmek istedik" dedi.  "Türkiye'de diş hekimliğinde bir ilki gerçekleştirdik"  "Türkiye'de diş hekimliğinde bir ilki gerçekleştirdik" diyen Dt. Nursena Tuncay, "İlk olarak hastalarımıza sözel olarak tedaviyle ilgili endişe yaşayıp yaşamadığını soruyoruz. Çoğu hastamız yaşıyorsa bunu açıkça dile getiriyor. Önceki yaşadığı tedavide olumsuz bir deneyimden mi kaynaklandığını yoksa hep mi böyle olduğu ayrımına varmak istiyoruz. Ardından hastanın bileklerine giydirilebilir teknolojik cihazlar takıyoruz. Diş tedavisi sırasında onların korku düzeylerini ölçüyoruz. Stres ve korku düzeylerini cihazlar söylüyor. Sonrasında bu kayıtları inceliyoruz. Hastamıza kişiselleştirilmiş bazı sorular soruyoruz. Ardından onun cevaplarına, incelediğimiz kayıtlardaki stres düzeyine ve kalp atışına uygun, tamamen kişiye özel bir tedavi programı oluşturuyoruz" açıklaması yaptı. 

Diyarbakır'da nefes darlığı ve öksürük şikayetleri olan hastanın, diş tedavisi sırasında silikon yuttuğu belirlendi Haber

Diyarbakır'da nefes darlığı ve öksürük şikayetleri olan hastanın, diş tedavisi sırasında silikon yuttuğu belirlendi

Diyarbakır’da diş tedavisi sonrası 50 yaşındaki hastada başlayan nefes darlığı ve öksürük şikayetlerinin altındaki neden, yuttuğu silikon çıktı. 1,5 yıldır astım teşhisi konulup tedavi alan hastanın, silikonun çıkartılmasıyla şikayetleri ortadan kalktı.   50 yaşındaki İ.U., 2023 yılının Ekim ayında diş çekiminden sonra implant ölçüsüne gitti. İ.U., ölçü için uygulanan silikonu farkında olmadan yuttu. Bir süre sonra nefes darlığı ve öksürük şikayetleriyle hastaneye giden İ.U.’ya astım tanısı konuldu.  1,5 yıldır astım tanısından sonra tedaviler almaya başlayan İ.U., Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit’in yanına geldiğinde yapılan tetkiklerde gerçek bambaşka çıktı. Yapılan tomografi ve bronskokopi işlemlerinde akciğere yerleşen maddenin yutulan silikon olduğu belirlendi. Silikonun çıkartılmasıyla hastanın tarifine göre şikayetlerinin ortadan kalktığı belirtildi.  Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, İHA muhabirine, hastanın diş çekiminden sonra implant tedavisine gittiğini, implant tedavisinde kullanılan silikonlu diş ölçüm maddesi olduğunu ve hastada bu maddenin kullanıldığını söyledi.  Hastanın, maddenin akciğere kaçtığını hissedebildiğini fakat fark edilmediğini ifade eden Prof. Şenyiğit, o maddenin akciğerde kaldığını dile getirdi.  Şenyiğit, o maddenin zamanla akciğer yapısının özelliğini aldığını ve orada yabancı bir madde olarak kaldığına değinerek, "Hastamıza maalesef 2 yıldan beri astım tanısı konulmuş ve sürekli tedavi verilmiştir. Hasta bize geldiği zaman yapılan tomografide sağ akciğer ana bronşun distalinde şüpheli lezyon gördük. Uyguladığımız bronskokopide yabancı maddenin silikon olduğunu tespit ettik. Onu çıkardıktan sonra da hastada bir rahatlama meydana geldi" dedi.  Diş ölçümlerinin silikon ile yapılırken dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Şenyiğit, "Bu yumuşak madde akciğere kaçabilir. Bu, zamanla bronş yapısını aldığı için uzun süre kendini belli etmeyebilir. Bu tür durumlarda nefes darlığı, öksürük olduğu zaman mutlaka dikkatli olmak lazım. Dün çıkarıldı ve hasta dünden beri hiç öksürmediğini tarif ediyor. 24 saat yeni geçti. Hasta, rahatladığını tarif ediyor" ifadelerini kullandı. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.