Hava Durumu

#Diyabet

Yeni Marmara Gazetesi - Diyabet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyabet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Mudanya'da 14 Kasım Dünya Diyabet Günü Farkındalık Etkinliği Haber

Mudanya'da 14 Kasım Dünya Diyabet Günü Farkındalık Etkinliği

Mudanya Belediyesi'nin düzenlediği 14 Kasım Dünya Diyabet Günü farkındalık etkinliğinde, diyabetin riskleri, belirtileri ve korunma yolları uzmanlar tarafından anlatıldı. Şeker ve vücut analizi ölçümü yapılan etkinlikte diyabetlilere özel yemekler ikram edildi.   Mudanya Belediyesi’nin 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği etkinlikte, giderek toplum sağlığı haline gelen diyabet hakkında bilgilendirme yapıldı.MUDAŞ Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilen etkinliğe Belediye Başkan Yardımcısı Av. Baran Güneş, CHP İlçe Başkanı Furkan Atalay, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda Mudanyalı katıldı. Başkan Yardımcısı Av. Baran Güneş, diyabetle mücadele bilincinin artırılması ve sağlıklı yaşamın teşvik edilmesinin önemini vurgulayarak, “Mudanya Belediyesi olarak hemşerilerimizin sağlığını önemsiyor ve adımlarımızı atıyoruz. En kıymetli hazinemiz olan sağlımızı koruyabilmek için hastalıkların farkında olmalı ve bilinçlenmeliyiz. Bu kapsamda şeker hastalığına odaklanan ve farkındalık oluşması amaçlayan Dünya Diyabet Günü’nde düzenlediğimiz etkinlikle herkesi farkında olmaya çağırıyor ve tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum.” dedi.  Sağlıklı beslenme önemli  Mudanya Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayten Girgin, diyabetin belirtileri ve güncel tedavi yöntemlerini anlatarak, hastalığın iyi kontrol edilmemesi halinde organlara zarar verebileceğini vurguladı. Girgin, “Diyabet eğitimi, sağlıklı ve dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve iyi bakım hem Tip 1 hem de Tip 2 diyabet tedavisinin ana unsurlarıdır” dedi.  Diyabetli kişilerde sağlıklı beslenme ile tüketilmemesi gereken gıdaları anlatan Uzman Diyetisyen Gönül Tuba Tarıkahya Ciğerli ise su tüketiminin önemine değinerek, ambalajında diyabetik yazan her ürünün kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Üç ana üç ara öğün ile beslenmenin faydalarını anlatan Diyetisyen Beyza Demirsöz Meşhan da, uzun süre aç kalmanın risklerini anlattı.  Diyabet hastalığında genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de etkili olduğunu söyleyen Psikolog Özge Öztürk, diyabet teşhisi alan kişilerde oluşan psikolojik travmalardan bahsetti. Uygun fiziksel aktivitelerin diyabet hastalığına etkisini anlatan Fizyoterapist Pelin Polat ise yoğun ve şiddetli egzersizleri önermediklerini sözlerine ekledi.  Söyleşinin ardından katılımcılara şeker ve vücut ölçüm analizleri yapılırken, diyabet hastalarına uygun beslenme örnekleri sunan özel yiyecekler ikram edildi. 

Diyabeti Olanlar Dikkat Haber

Diyabeti Olanlar Dikkat

 Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları ile İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sinem Kıyıcı, diyabetin önlenmesi için kilo verme, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam biçiminin benimsenmesi gerektiğini belirtti. Bursa'da fazla kiloları sebebiyle diyabet riski bulunan bir vatandaş da hekim tavsiyesine uyarak başvurduğu Yıldırım Sağlıklı Hayat Merkezi'nde 7 ayda 20 kilo verip kan şekerini kontrol altına almayı başardı.   Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları ile İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sinem Kıyıcı, Dünya Diyabet Günü çerçevesinde yaptığı açıklamada diyabetin bir metabolizma hastalığı olduğunu dile getirdi. Eğer etkin bir şekilde tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına, yaşam kalitesinin düşmesine hatta erken ölümlere sebebiyet olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Kıyıcı, “Tüm dünyada sık görülen bir hastalıktır. Dünyada her 10 erişkinden birinin diyabetli olduğunu biliyoruz. Uluslararası diyabet federasyonu verilerine göre 2021 yılında 537 milyon diyabetli birey yaşamaktadır. Avrupa'da ise Türkiye, diyabet sıklığı açısından önde gelen ülkelerden biridir. Ülkemizde de 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre yüzde 13,7 diyabet görülmektedir” dedi.  Diyabetin; ağız kuruluğu, çok fazla susama, sık acıkma, sık idrara gitme, gece idrara kalkma, çok yemek yemeye rağmen kilo kaybı gibi belirtilerinin bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kıyıcı, “Bu belirtiler varsa bireylerin mutlaka hekime başvurmasını öneriyoruz. Erken tanı, diyabete bağlı organ hasarlarının önlenebilmesi açısından çok önemlidir. Diyabet pek çok organ ve sistemde hasara yol açabilmektedir. Kalp damar hastalıkları, inme, böbrek hastalıkları, göz hasarı, görme kayıpları, ayak yaraları, kangrene bağlı uzuv kayıpları gibi sorunlar yer almaktadır. Özellikle kilo verilmesi, sağlıklı beslenme, hareketli yaşam diyabetin önlenmesi açısından atılması gereken önemli adımlardandır” şeklinde konuştu.  Kilo verdi diyabet riskinden korundu  Öte yandan Bursa'da yaşayan 46 yaşındaki Zuhal Sencan'ın 7 ay önce yaptırdığı tahlillerde kan şekerinin yüksek olduğu gözlendi. İlaçlı tedavi yerine yaşam tarzını değiştirmek isteyen Sencan, hekim tarafından Yıldırım İlçe Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi'ne yönlendirildi. Tahlilleriyle başvuruda bulunan Sencan, doğru beslenme programıyla 7 ayın sonunda 20 kilo vererek 7,3 olan kan şekerini 6,1'e düşürmeyi başardı. Hem kilo vermenin hem diyabeti önlemenin mutluluğunu yaşayan Sencan, “Her türlü aktiviteyi yapabildiğimi görünce kendim de mutlu oldum. Etrafımdakiler benim bu değişimimi görünce çok şaşırdılar. Kilo vermeye hala devam ediyorum. Şekerimi daha da düşüreceğim” diye konuştu.  Sencan'ın kilo verme sürecinde danışmanlık yapan Yıldırım Sağlıklı Hayat Merkezi'nde görevli Diyetisyen Rabia Tuğçe Etik ise, “Diyabetin önlenmesinde ya da komplikasyonların azaltılmasında sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite önem arz etmektedir. Biz burada hekimlerin yönlendirdiği hastalara tıbbi beslenme tedavisi düzenliyoruz. Onları burada takip ediyoruz” ifadelerini kullandı. 

Diyabet Hastalarına Müjde! Haber

Diyabet Hastalarına Müjde!

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenleri, diyabet hastalarının şeker oranı yüksek meyveleri tüketmesine yardımcı olacak özel gıda kaplaması materyali geliştirdi. Dut yaprağı ve ipek kozasından yapılan kaplama sayesinde üzüm, hurma gibi şeker oranı yüksek meyvelere, antidiyabetik özellik kazandırılmış oldu.   Bursa Teknik Üniversitesi akademisyenleri hazırladıkları, geliştirdikleri ve hayata geçirdikleri ulusal ve uluslararası çaplı projelerle pek çok sorunun çözümcüsü olmaya devam ediyor. Bu kapsamda sektörlere ve topluma yönelik projeler geliştiren BTÜ’lü akademisyenler bu kez diyabet hastaları ve şeker hassasiyeti olan bireyler için harekete geçti. TÜBİTAK 1002-A kapsamında desteklenen "Dut Yaprağı (Folium Mori) Ekstraktından Yenilebilir Fibroin Bazlı Kaplama Geliştirilmesi ve Taze Meyvelerde Uygulanarak In-Vitro Antidiyabetik ve Antimikrobiyal Aktivitesinin Araştırılması" başlıklı proje ile yenilebilir kaplama materyali geliştirildi. Yürütücülüğünü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel’in üstlendiği proje ekibinde, BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Adnan Fatih Dağdelen ve Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Yasemin Şahan bulunuyor.  Taze meyveye raf ömrü etkisi araştırılacak  Proje hakkında bilgi veren Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel, “Yenilebilir ambalaj malzemelerine, antidiyabetik özellik kazandırmak amacı ile dut yaprağı ekstresi dâhil edilmesiyle yenilebilir ambalajlar konusuna yeni bir yaklaşım getirdik. Kaplanan meyvelerin antidiyabetik özelliğinin yanı sıra kaplandığı ürünün kalite özellikleri araştırılacak ve ilgili uygulamanın taze meyvede raf ömrü üzerine etkisi değerlendirilecek” dedi.  Çözelti ile ürün kaplanacak, şeker oranı düşecek  Dut yaprağının içeriğindeki bileşenlerin antidiyabetik özelliklere sahip olmasından dolayı, bu bileşenlerin ipek kozasındaki proteinler ile birleştirilerek bir kaplama materyali geliştireceklerini belirten Kıraç Demirel, “Bu kaplama çözeltisi içerisine meyveler daldırıldığında yüzeyleri kaplanabiliyor ve bu sayede üzüm gibi meyvelerdeki şekerin, diyabet hastaları tarafından sorun yaşanmadan tüketilecek hale dönüşmesi sağlanabiliyor” ifadelerini kullandı.  Laboratuvar çalışmaları başarılı  Çalışmanın laboratuvar aşamasında ön denemelerin başarılı sonuç verdiğinin altını çizen Proje Yürütücüsü Fatma Tuba Kıraç Demirel, “Projemiz tamamlandığında, üzüm, hurma gibi glisemik indeksi yüksek meyveleri, diyabet hastası veya şeker oranına dikkat eden bireyler, üzerine kapladığımız materyal sayesinde şekeri fazla yükselmeden tüketmiş olacak. Projemiz meyve, meyve bar ya da şeker oranı yüksek farklı bir gıdaya da rahatlıkla uygulanabilecek” dedi.  Patent başvuruları yapıldı  Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel, kaplama materyalinin yanında bir de yenilebilir film üreteceklerini belirterek, ürünlerle alakalı patent başvurusunda bulunduklarını belirtti. Kıraç Demirel, projenin özel beslenme gereksinimi olan bireyler için büyük fayda sağlayacağını umduklarını ifade etti. 

O Çeşme Şifalı Kaynak Suyu: Diyabet Hastalarının Yeni Umudu! Haber

O Çeşme Şifalı Kaynak Suyu: Diyabet Hastalarının Yeni Umudu!

Tokat'ın Niksar ilçesine 27 kilometre uzaklıkta bulunan Kapıağzı köyü yakınlarında Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri tarafından keşfedilen kaynak suyu, lezzetiyle dikkat çekiyor. Bölgede yapılan çalışmalar sırasında buz gibi sudan içen ekip üyelerinden şeker hastası olanlar, kan şekeri seviyelerinde belirgin bir düşüş olduğunu gözlemledi. Çeşmenin tamamlanmasıyla birlikte suyun şifalı olduğuna inanan vatandaşlar, zorlu arazi şartlarına rağmen bölgeye akın etmeye başladı. Bölgeye gelenler, bidonlarla su doldurarak evlerine götürüyor. Su sadece yerel halkın değil, çevre illerden gelen vatandaşların da ilgisini çekiyor. Özellikle şeker hastalığı ve diğer rahatsızlıkları olanlar, suyun kendilerine iyi geleceğine inanıyor. Kaynak suyunun sağlık üzerindeki etkileri bilimsel olarak henüz tam anlamıyla kanıtlanmamış olsa da vatandaşların ilgisi ve suyun şifalı olduğuna dair inançları, bölgeyi popüler bir uğrak yeri haline getirdi. Şeker çeşmesi hakkında bilgi veren Kapıağzı köyünün muhtarı Bayram Yıldırım, “Burası Niksar'a 27 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Köyümüz 8 mahalleden oluşuyor. Bu su şeker hastalığına çok yarayışlıdır. Buraya su doldurmaya çok gelen oluyor. Bu sudan çok içen oluyor. Samsun, Amasya ve Sivas başta olmak üzere her taraftan geliyorlar. Bu su şifalıdır. Bu çeşmeyi Orman Müdürlüğü yapmıştı. Orman müdürümüzde şeker hastalığı vardı ve bu su ona çok iyi geliyordu. Yol yapıldı ama kumlaması yapılacak. Buraya zorla geldik. Bu yolun kumlaması olması lazım ki buraya rahat gelsinler. Buranın havası çok güzel. Söz verdiler, kamelyalar yapılacak. Orman işçileri burada çalışırken çadırlar vardı. Orman işçilerinden iki tane şeker hastası varmış. Şeker 500'den aşağı düşmüyormuş. Sudan içtikten sonra 100'e düşmüş. Doktor da nerede durdunuz ki değerler düşmüş diye sormuş. Ondan sonra devamlı bu sudan kullanmaya başladılar. Bunu duyup bu sudan alan şifasını gördü, içen şifasını gördü” dedi. Su almaya gelen vatandaşlar ise, bölgenin turizme kazandırılması gerektiğini vurguladı.

Kalp hastalıklarının yüzde 20’si sessiz iskemi  Haber

Kalp hastalıklarının yüzde 20’si sessiz iskemi 

 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Alıcı, halk arasında gizli kalp hastalığı ya da gizli kalp krizi gibi söylemlerin oldukça yaygın olduğunu belirterek, “Aslında buna gizliden çok ihmal demek daha doğru olur” dedi.   Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Alıcı, ailesinde kalıtsal kalp hastalığı olanlar ile çeşitli belirtileri başka nedenlere bağlayarak önlem almayanların genç yaşlarda hayatını kaybedebileceğini belirterek, “Son derece sağlıklı görünen, hatta düzenli olarak spor yapan, yaşı 20 ya da 30’un altında olanların bile aniden kalp krizi geçirmesine rastlayabiliyoruz” dedi. Tıp dilinde bunu ‘sessiz iskemi’ olarak adlandırdıklarını belirten Alıcı, şunları kaydetti:  “İskemi; başta kalp ve beyin gibi organlarda kan akışının zayıflaması, kesilmesi ve bu organların oksijen alamaması sonucu meydana gelen doku tahribatıdır. Vücudun bir bölümü ve bazı organlar iskemik olduğunda organlar ihtiyaç duyduğu tüm oksijeni ve besin maddelerini alamaz hale gelir.”  Kalp hastalıklarının yüzde 20’si sessiz iskemi  Doç. Dr. Alıcı, kalp damar tıkanıklıklarının yüzde 20’sinin ‘sessiz iskemi” olduğunu, önlem alınmadığı için bu durumun zaman zaman kişinin ölümünden sonra anlaşıldığına dikkati çekerek, şu uyarılarda bulundu:  “Erken teşhis her hastalık için önemli ancak, kalp damar hastalıklarında erken teşhis hayati derecede önemli. Kalp hastalığının tipik belirtileri olan göğüste sıkışma, yanma, sol kola vuran ağrı gibi şikayetler genelde kişiler tarafından başta üşütme olmak üzere başka nedenlere bağlanıyor. Bu durum hastaların yüzde 20’sinde görülüyor.”  Yaşlılarda sessiz iskemi  Sessiz iskeminin yaşlı hastalar ve erkeklerde daha sık görüldüğünü ancak, kadın hastalarda kardiyovasküler ölüm oranı erkeklere göre daha fazla olduğunu belirterek, "Sessiz iskemi, sağlıklı kişilerde görülmekle birlikte diyabetik hastalarda, yaşlılarda, daha önce kalp krizi veya bypass hikayesi bulunanlarda, cerrahi yapılan yaşlı hastalarda, yoğun bakımda kalp hastalığı dışında takip edilen kritik hastalarda daha sık görülüyor" dedi.    Bilindik belirtiler olmayabilir  Doç. Dr. Alıcı, kalp hastalığının tipik belirtilerinin efor sırasında göğüste sıkışma, boyun, kol, sol bilek ya da parmakta ağrı, baskı hissi, uyuşukluk ve karıncalanma olduğunu ancak, bazı hastalarda bunların görülmeyebildiğini belirterek, şöyle devam etti:  “Efor sırasında ağrıyı hisseden kişiler doğal olarak dinlenmeye geçer. Bu uyarı sırasında kendilerini daha fazla zorlayamazlar. Ancak bu belirtilerin olmaması da mümkün. Erken uyarı almayan bu hastalar efor sarf etmeye devam edip, kalbi zorlayabiliyor. Bu da kalp krizinin oluşmasına zemin hazırlıyor Bu hastalarımızda kalp krizinden kaynaklı ölüm riski normal kalp krizi geçirenlere oranla en az 2 kat daha yüksek oluyor.”  Doç. Dr. Alıcı, kalbin 24 saat durmadan çalışan organ olduğu için daha fazla oksijene ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Ancak, damarlarda tıkanma olursa kalbe oksijen akışı yavaşlar. Bunun sonucunda da göğüs ağrısı, hafıza sorunları, baş dönmesi, baygınlık hissi, fiziksel aktivite sırasında çabuk yorulma, bayılma ve nefes darlığı gibi şikâyetlere yol açabilir” dedi.  Diyabet hastaları dikkat  Nefes zorluğu, halsizlik, bulantı, kusma ve terleme gibi şikayetlerin de kalp hastalığı belirtileri olabileceğinin dikkate alınması önerisinde bulunan Doç. Dr. Alıcı, diyabet hastalarını da uyararak, şöyle devam etti:  “Şeker hastaları da sessiz iskemi açısından riskli grubu oluşturuyor. Bu hastalarda risk yüzde 60’ı buluyor. Bunun yanı sıra obezite, kronik akciğer hastalığı, uyku apnesi, total kolesterol 240 mg/dl üzeri veya LDL kolesterol 160 mg/dk üzeri veya HDL kolesterol 35 mg/dl altı olanlar ile sigara tüketimi diğer risk faktörlerini oluşturuyor.”  Doç. Dr. Alıcı, kalp hastalığının tipik belirtilerinin efor sırasında göğüste sıkışma, boyun, kol, sol bilek ya da parmakta ağrı, baskı hissi, uyuşukluk ve karıncalanma olduğunu ancak, bazı hastalarda bunların görülmeyebildiğini belirterek, şöyle devam etti:  “Efor sırasında ağrıyı hisseden kişiler doğal olarak dinlenmeye geçer. Bu uyarı sırasında kendilerini daha fazla zorlayamazlar. Ancak bu belirtilerin olmaması da mümkün. Erken uyarı almayan bu hastalar efor sarf etmeye devam edip, kalbi zorlayabiliyor. Bu da kalp krizinin oluşmasına zemin hazırlıyor Bu hastalarımızda kalp krizinden kaynaklı ölüm riski normal kalp krizi geçirenlere oranla en az 2 kat daha yüksek oluyor.”  Doç. Dr. Alıcı, kalbin 24 saat durmadan çalışan organ olduğu için daha fazla oksijene ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Ancak, damarlarda tıkanma olursa kalbe oksijen akışı yavaşlar. Bunun sonucunda da göğüs ağrısı, hafıza sorunları, baş dönmesi, baygınlık hissi, fiziksel aktivite sırasında çabuk yorulma, bayılma ve nefes darlığı gibi şikâyetlere yol açabilir” dedi.  Diyabet hastaları dikkat  Nefes zorluğu, halsizlik, bulantı, kusma ve terleme gibi şikayetlerin de kalp hastalığı belirtileri olabileceğinin dikkate alınması önerisinde bulunan Doç. Dr. Alıcı, diyabet hastalarını da uyararak, şöyle devam etti:  “Şeker hastaları da sessiz iskemi açısından riskli grubu oluşturuyor. Bu hastalarda risk yüzde 60’ı buluyor. Bunun yanı sıra obezite, kronik akciğer hastalığı, uyku apnesi, total kolesterol 240 mg/dl üzeri veya LDL kolesterol 160 mg/dk üzeri veya HDL kolesterol 35 mg/dl altı olanlar ile sigara tüketimi diğer risk faktörlerini oluşturuyor.” 

Bulanık görüyorsanız dikkat! Şekeriniz olabilir Haber

Bulanık görüyorsanız dikkat! Şekeriniz olabilir

Kan şekerinde yaşanan ani yükseliş ve düşüşler, gözün görmeyi sağlayan sinir tabakası olan retinadaki damarların etkilenmesiyle diyabetik retinopati hastalığına sebep olabiliyor. Medicana Bursa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, özellikle 10 yıldan fazla diyabet hastası olan kişilerde diyabetik retinopati görülme sıklığının arttığını belirterek, "Diyabeti olan bütün hastalar için bu göz hastalığı riski bulunuyor. Diyabeti olan herkesin en azından yılda bir kere kapsamlı göz muayenesi yaptırmasında fayda var. Bir kimse ne kadar uzun süredir diyabet hastası ise bu kişide diyabetik retinopati gelişme riski o kadar fazlalaşıyor" şeklinde konuştu.  "Diyabetliler 3 ayda bir göz muayenesi olmalı"  Uzman Op. Dr. Adnan İpçioğlu, diyabet teşhisinin hemen ardından hastanın göz muayenesi olması gerektiğini ve 1 yıllık aralıklarla diyabet kontrollerinin bir parçası olarak rutin göz muayenelerine devam etmeleri konusunda uyardı. İpçioğlu, "Bilhassa göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma imkânı sunar. Diyabet teşhisi sonrası 1 yıllık aralıklarla 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir. Muayene sıklığı göz doktoru tarafından gerektiği şekilde belirlenir" dedi.  "Ciddi görme kayıplarını önler"  Diyabetik retinopatiyi tedavi eden etkisi ispatlanmış tek yöntemin “lazer fotokoagülasyon” olduğunu ifade eden Op. Dr. İpçioğlu şu bilgileri verdi:  "Tedavideki esas maksat yeterince beslenemeyen periferdeki retina dokusundan kaynaklanan uyarıları bastırmak, böylece yeni kanayacak damarların ve kanamaların oluşmasını engellemek ve hastanın görme seviyesini korumaktır. Bu tedavi, uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Retinopati belirtilerinin erken dönemde tespit edilmesi, tedavi başarısının anahtarıdır. Diyabet hastalığının erken döneminde bulanık görme şikâyeti ile sıkça karşılaşılıyor. Bunun sebebi retinopati değil, o sırada kan glikoz seviyesindeki yükseklikten kaynaklanabilir. Kan glikoz seviyesinin normale dönmesi birkaç hafta alabilir, kontrol sağlandığında görme bulanıklığı ortadan kalkar. Bu geçici bulanıklık döneminde, gözlük değişimi yapılması ise uygun bir yöntem değildir."

O hastalık tüm sağlığı tehdit ediyor Haber

O hastalık tüm sağlığı tehdit ediyor

Diyabetik retinopati dediğimiz körlükle sonuçlanan bir gözün şeker tarafından hasarlanmış hali, dünyada birinci sırada. Sebebi şeker hastalığı" dedi. Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde diyabete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için bir dizi etkinliğe imza atan hastane, düzenlediği seminerle şeker hastalığının sağlığa olan etkilerine vurgu yaptı. Hastanenin toplantı salonunda organize edilen seminere; Hayat Hastanesi Başhekimi Dr. Fatih Özkul, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Betül Kabalar, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Özkul, Dahiliye Uzmanları Dr. Ali Nizamoğlu, Dr.Muhittin Pekuz, Dr. Mehmet Erdoğmuş, Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu ve çok sayıda vatandaş katıldı. Diyabet konusunda insanları bilinçlendirmek ve diyabete karşı verilen mücadeleye destek olmak için çalıştıklarını ifade eden Hastane Başhekimi Dr.Fatih Özkul, “Hastane olarak ülkemizde gün geçtikçe yaygınlaşan diyabete karşı insanlarımızı bilinçlendirmek için çalışıyoruz. Diyabette önlenebilir komplikasyon dediğimiz sorunların engellenmesi açısından insanları bilgilendirmek, takiplerin düzgün ve doğru yapılmasını sağlamak hayati önem taşıyor. Sevdiklerimize sağlıklı bir yaşam inşa etmenin de sorumluluğuyla bugün bu semineri düzenledik” dedi. “TÜM SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR” Şeker hastalığı yeni bir pandemi olarak görüldüğünü ve tüm sağlığı tehdit ettiğinin altını çizen Dahiliye Uzm. Dr. Muhittin Pekuz, “Diyabet bizim için niye önemli, diyabet dediğimiz yani şeker hastalığı sadece tek başına bir laboratuvar tanısı değil. Sadece tek başına şekerden ibaret değil. Bütün organları ve sistemleri tutan karaciğeri, böbrekleri, kalbi beyni ve sinir sisteminin merkezi sinir sistemine ve de mide bağırsak sistemini etkileyen bir kronik hastalıktır. Sistemik hastalıktır. Ciddi bir hastalık gördüğümüz gibi tanısı kolay ama tedavisi ve özellikle komplikasyon açıdan takibi çokça önemli bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü diyabeti artık bir salgın yani pandemi olarak değerlendiriyor çünkü tüm dünyada diyabetli bireylerin sayısı giderek artmakta. Türkiye’de 2020’ye kadar 5 milyon denirken 2020 yılından sonra artık 7 milyondan fazla diyabet tanısı var. Dünyada yine 2 binli yıllarda 171 milyon diyabetli varken 2025 yılında 380 milyonu geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü dünya nüfusunun Çin ve Hindistan'dan sonra en fazla en kalabalık nüfusun diyabetik hasta nüfusu olacağı, dünyanın üçüncü en fazla kalabalık ülkesi olacağını öngörüsünü paylaştı” “DİYABET EĞİTİMİ TÜM HERKES ALMALI” Diyabet eğitimi almış hastaların işlerini kolaylaştırdığına işaret eden Dahiliye Uzmanı Dr.Ali Nizamoğlu da, “Herkes bir şeyler bekliyor herkes bir şeyleri hemen değiştirmemizi istiyor ilaçları azaltmamızı istiyor ve kısa bir sürede kontrol altına almamızı istiyor. Hastalara hep sorduğum bir şey var; diyabet hakkında eğitim aldınız mı? Diyabet hastalığı, semptomları, tipi ve tedavisi hakkında size bilgi verildi mi diye soruları yöneltiyorum yani eğitim çok önemli. Tabi bu hastalara zaman ayırmak gerekiyor o da bizim işimiz. Eğitim aldıktan sonra ikinci en önemli aşama beslenme mutlaka bir beslenme uzmanına gitmesi gerekir. Hastanın hayat tarzı değişikliği dediğimiz en önemli basamak. Beslenme eğitimi almalı karbonhidrat ve şeker tipleri hakkında bilgi sahibi olması lazım. Hasta o kadar bilinçli bir hale geliyorsa zaten dikkat ediyor, seçerek yemeye başlıyor. Kilo fazlalığını vermemiz ve düzenli spor yapmamız gerekir. Bu da üçüncü en önemli aşamadır. Sonra ilaç gerekliliği açısından biz hekimler tekrar devreye giriyoruz. ”“DİYABET HASTALARININ YÜZDE 70’İ KALP HASTALIĞINDAN ÖLÜYOR” “Diyabet hastasını kalp hastalığı olarak kabul ediyoruz diyabet hastası bizim için kalp damar hastasıdır” diyen Dr.Mehmet Erdoğmuş ise “Diyabet hastalarının yüzde 70’i kalp hastalığından ölüyor bu da çok önemli. Diyabetik retinopati dediğimiz körlükle sonuçlanan bir gözün şeker tarafından hasarlanmış hali, kanama yani dünyada birinci sırada sebebi şeker hastalığı. Böbrek yetmezliği birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Diyaliz merkezlerine gittiğiniz zaman en çok şeker hastasını görürüz. Travma (kaza) dışında, bacak kesilmesinin (amputasyonu) birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Bu kadar tehlikeli, bu kadar ciddi bir hastalık bunu anlatmaya gerek yok. Sinsi hastalığa karşı çok dikkatli olmalıyız” diye konuştu. “TÜRKİYE’DE DİYABET HER GÜN ARTIYOR” Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansı en yüksek olan ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu sözlerini şöyle sürdürdü, “Bu giderek artacak bunun en önemli risk faktörü olan obezite çok etkili. 45 yaş üstü kişilerde 3 yılda bir tarama yapılmalı. En azından hastaları insülin direnci yüksekliğinde yakalayıp beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile diyabet olmalarını önleyebiliyoruz. Diyabet hastalarındaki bu hızlı artış; kötü beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite azlığından kaynaklı.” Seminer doktorların katılımcıların sorularını yanıtlaması ile son buldu.

Diyabet hastaları için özel şenlik Haber

Diyabet hastaları için özel şenlik

Bursa’da özel gereksinimli bireylerin toplumsal hayata tam katılımlarını sağlamak, ayrımcılığa maruz kalmayan, fırsat eşitliğinden yararlanan, haklarını kullanabilen kişiler olmalarına imkân tanımak için birçok çalışmayı hayata geçiren Bursa Büyükşehir Belediyesi, Tip 1 Diyabetliler Derneği iş birliğinde 7. Diyabetliler Şenliği’ni de düzenledi. Şenlik çerçevesinde Merinos Parkı’nda sokak oyun alanları, şişme oyuncaklar, boyama etkinliği, masa tenisi gibi çeşitli programlar düzenlenerek diyabet rahatsızlığı bulunan çocukların aileleriyle birlikte keyifli zaman geçirmesi sağlandı. Tip 1 Diyabetliler Şenliği’ne katılarak çocukları bu mutlu günlerinde yalnız bırakmayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa Tip 1 Diyabetliler Derneği Başkanı Yadigar Aydın ve BUÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Halil Sağlam ile birlikte alanı gezerek vatandaşlarla bol bol sohbet etti. Şenliği düzenleyerek güzel ortamın oluşmasında emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Alinur Aktaş, kendi ailesinde de şeker hastalığı olanların bulunduğunu ve bu yüzden rahatsızlığı yakından bildiğini söyledi. Gerekli kurallara uyulması ve bunu yaşam tarzına dönüştürmek gerektiğini belirten Başkan Aktaş, “Derneğimiz bu tür etkinliklerle toplumda bu hastalığa karşı farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Ailelerin de şuurlu bir şekilde çocuklarına yaklaşma ve ilgilenme öncelikleri var. Allah herkese sağlık ve sıhhat versin. Hastalık insanlar için sonuçta. Mesele pes etmemektir. Bizler sene 10 Ocak ile 31 Aralık arasında doğum günü olan bin 200 çölyak hastası çocuğun doğum gününü kutladık. Ekiplerimiz evlerine giderek glütensiz yaş pasta götürdü. O ailelerin mutluluğuna ortam olmak bizim de için büyük bir mutluluk. Rahatsızlık olabilir mesele doğru şekilde mücadele edebilmek. Çölyak hastalarına gerekli ürünlerin üretilebilmesi için Merinos’ta yer tahsis ettik. Devletimizin de sağlık imkanları çok iyi. Bundan sonra Büyükşehir Belediyesi olarak her zaman destek olmaya hazırız. Çocuklar, bu ülkenin geleceği. Ailelerimiz ilgi ve alakayla çocuklarımızın yüreğini ne kadar doyurabilirse gelecekleri de o kadar iyi olur” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.