Hava Durumu

#Diyetisyen

Yeni Marmara Gazetesi - Diyetisyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyetisyen haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzmanından Sağlıklı Beslenme Önerileri Haber

Uzmanından Sağlıklı Beslenme Önerileri

 Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, yaz aylarında güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olunabilmesi için en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.   İnsan metabolizmanın yaz sıcaklarında artan vücut ısısına uyum sağlamaya çalıştığını belirten Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, bu nedenle özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarının yazın arttığını ve yine artan terlemeyle birlikte su ve mineral kaybı sonucu bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık sorunlarının görüldüğünü dile getirdi.  “Kahvaltıda az yağlı peynir, zeytin ve yumurta”  Yeterli ve dengeli beslenmenin yaşamın her döneminde sağlığın korunması için temel esas olduğunun ve yaz aylarında bağışıklığı artırmak için bütün besin gruplarından yeterli miktarda almak gerektiğinin altını çizen Güneş, günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmesini tavsiye etti. Kahvaltının en önemli öğün olduğunu vurgulayan Diyetisyen Güneş, yaz kahvaltılarında az yağlı peynirler, zeytin, yumurta, taze sebze ve meyveler, kafein içeren içecekler yerine az yağlı süt ve taze sıkılmış meyve suları ve ıhlamur gibi bitki çaylarının tercih edilebileceğini anlattı. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü ve meyveli tatlılar ile dondurma gibi hafif gıdaları öneren Güneş, “Yaz aylarında aşırı yağlı ve hamurlu yiyecekler vücutta yorgunluğa, baş ağrısı ve tansiyon problemine neden olur. Bu nedenle yağlı ve kızartılmış besinlerin tüketiminden kaçınılmalı; yemekler ızgara, haşlama, fırında veya buharda pişirilerek tüketilmelidir. Yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Özellikle yiyecekler yağda kızartılmamalıdır” diye konuştu.  Güneş, glisemik indeksi düşük tam buğday ekmeği, bulgur, makarna gibi karbonhidratların daha sağlıklı olduğunu da sözlerine ekledi.  “Çay ve kahve su yerine geçmez”  Yaz aylarında terleme ile daha fazla su ve mineral kaybı olacağından vücutta oluşan toksinlerin atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışması için her gün en az 2-2 buçuk litre su içilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Güneş, “Vücut ağırlığının yüzde 10'u kadar su kaybetmesi sonucu oluşan dehidrasyon halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Yüzde 20 su kaybı durumunda ise yaşam tehlikesi oluşabilir. Çay ve kahve tüketimi su yerine geçmez, aksine vücutta su tutulmasını artırdığı için daha fazla su tüketilmelidir. Terlemeyle vücuttan atılan minerallerden sodyum kaybını önlemek için tuzlu ayran, potasyum kaybını önlemek için de bol sebze meyve tüketilmeli. Egzersiz yapanlar, başlamadan 15 dakika önce 1-2 bardak su tüketmeli ve egzersiz sırasında da her 10-15 dakikada bir 1 bardak su içilmelidir. Ayrıca maden suyu, ayran da içilebilir” dedi.  “Akşam yemeğini erken yiyin”  Az ve sık yemek yemenin ve uzun süre aç kalmamanın önemine işaret eden Diyetisyen Güneş, öğünlerin zeytinyağlı yemekler, ızgaralar ve özellikle beyaz et ağırlıklı olması; bol yeşillik ile yapılmış salataların eşlik etmesi; kolesterol, şeker ve tansiyon, kabızlık üzerine olumlu etkilerinden dolayı lifli besinlerin tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Havanın geç kararması nedeniyle akşam yemeklerinin geç saate kalmasının sindirim sıkıntıları ve enerji harcanması açısından sıkıntı oluşturucağına değinen Diyetisyen Güneş, akşam yemeklerini mümkün olduğunca erken saatte yemek gerektiğini dile getirdi. Güneş, ayrıca sıcak havada dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınmak; çabuk bozulan et, yumurta, süt, balık gibi besinleri açıkta bekletmemek, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına dikkat etmek gerektiğini hatırlattı. 

Diyetisyen Kara'dan Dikkat Çeken Uyarı Haber

Diyetisyen Kara'dan Dikkat Çeken Uyarı

Bitlis’te Uzman Diyetisyen Halil Kara, Kurban Bayramı'nda dikkat edilmesi gereken konularda uyarılarda bulundu.  Bitlis'in Tatvan ilçesinde Uzman Diyetisyen olarak çalışan Halil Kara, Kurban Bayramı'nda et tüketimi ve dikkat edilmesi gereken hususlar noktasında uyarılarda bulundu. Kurban etinin steril bir ortamda kesilmesini öneren Kara, kesilen kurban etinin de en az 12 saat bekletildikten sonra tüketilmesi gerektiğini söyledi. Kara, “Öncelikle besinin çiftlikten çatala serüveninin sağlıklı olarak korunabilmesi için kurban eti steril ortamda kesilmelidir. Kesilen etlerin yıkanması sakıncalı bir durum oluşturabilir. Etin ıslak kalması nem oranını arttıracağından dolayı bakteri üreme hızını arttırabilir. En iyi yöntem ise yıkamak yerine yüksek ısıda pişirme olacaktır. Kurban bayramında en sık yapılan hatalardan biri ise hemen sonrasında et tüketimi yapmaktır. Kesilen kurbanın eti minimum 12 saat dinlendirildikten sonra tüketilmelidir” dedi.  “Kavurma yaparken kuyruk yağı veya tereyağı kullanmayın”  Kavurma ve kırmızı etin öğle saatlerinde tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Kara, “Kırmızı et mutlaka ayran ve zeytinyağlı bir salata ile beraber tüketilmeli. Etli yemeklerin yanında pirinç veya makarna yerine daha çok bulgur ayran veya cacık tercih edilebilir. Geleneksel yemeğe dönüşen kavurma yapımında kuyruk yağı veya tereyağı eklemek yerine kendi yağında ve suyunda pişmesini beklemek daha sağlıklı olacaktır. Bunun yanında su tüketimi de önem arz etmektedir. Yetişkinlerde günlük su tüketimi bayramda da 2,5-3 litre civarında olmalıdır. Bayram ziyaretlerinde hamur işleri, çikolata ve ağır tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilebilir. Yine aynı şekilde hazır meyve suyu ve gazlı içecekler yerine açık çay veya bitki çayları tercih edilmelidir. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamak için dört besin grubuna yer verilmelidir. Özellikle diyabetli bireylerin lifli gıdalar tüketmeye özen göstermesi gerekir. Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır” ifadelerini kullandı. 

Haber

"Et ateşe çok yaklaştırılmamalı ve yüksek ateşte pişirilmemeli" 

Sağlıklı ve dengeli beslenme açısından etin pişirilme yönteminden porsiyon kontrolüne kadar birçok ayrıntıya dikkat edilmesi gerektiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı Zeynep Rümeysa Halıcı, "Bazı hastalıklar çiğ ve az pişmiş etlerin tüketilmesi ile bulaşır" dedi.   Kurban Bayramı’nda etin nasıl tüketilmesi gerektiği en çok merak edilen konular arasında yer alıyor. Bu dönemde artan et tüketiminin sağlık üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilerden kaçınmak gerektiğini kaydeden Medicana International Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Uzmanı Dyt. Zeynep Rümeysa Halıcı, sindirimi zor olan etin tüketimi konusunda önemli tavsiyelerde bulundu.  "Bazı hastalıklar çiğ ve az pişmiş etlerin tüketilmesi ile bulaşır"  Halıcı, özellikle kurbanlığın alış sürecinde veteriner kontrolü olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtirken, “Uygun kesim şartlarının sağlanması sağlık açısından çok önemlidir. Bazı hayvanlarda olan hastalıklar direkt insanlara bulaşabilmektedir” dedi.  Etlerin kesinlikle çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmemesi gerektiğine dikkati çeken Halıcı, “Bazı zoonoz hastalıkların çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesiyle bulaştığı akıldan çıkarılmamalıdır. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, karkasın parçalanması, etin nakli, muhafazası, pişirilmesi ve tüketime sunulması aşamalarında kişisel hijyen kuralları ihmal edilmemelidir” ifadelerini kullandı.  "Etler buzdolabında 48 saat bekletilmeli"  Etlerin sindirimi zor besinler olduğunu vurgulayan Halıcı, “Yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik pişirme ve sindirme konusunda bizleri zorlamaktadır. Özellikle sindirim sistemi hastalığı olan kişilerde kurban etlerinin tüketimi hemen olmamalıdır. Etler buzdolabında 48 saat beklettikten sonra, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirerek tüketmelidir. Bu dönemde yine sakatat tüketimi de artmaktadır. Sakatatlar kan değerlerindeki kolesterolü yükselttiği için kalp-damar hastalığı olan ve kolesterolü yüksek bireylerin sakatattan kaçınması gerekmektedir” diye konuştu.  "Et ateşe çok yaklaştırılmamalı ve yüksek ateşte pişirilmemeli"  Diyetisyen Zeynep Rümeysa Halıcı, etlerin pişirme yöntemlerinin Kurban Bayramı’nda bilinmesi gereken en önemli hususlardan birisi olduğunu vurguladı. Halıcı, “Eti ızgarada pişirirken ateşe çok yakınlaştırmak doğru değildir. Etin ateşle arasındaki yakınlık arttıkça ette kömürleşme oluşmakta ve kanserojen maddeler ortaya çıkabilmektedir. Etleri pişirirken dışarıdan hayvansal yağlar veya kızartma yağları ile et birleşmemeli kendi yağı ile pişirme yöntemi tercih edilmelidir” ifadesini kullandı.  Etlerin iç sıcaklığının en az 75 derece olması gerektiğinin altını çizen Dyt. Halıcı, konuşmasına şöyle devam etti:  “Yüksek ateş ile pişirme yöntemi etin dış kısmında ki proteinlerin katılaşmasına neden olduğundan iç kısmında pişme gerçekleşmez ve yine yüksek ısıda etlerin pişirilmesi su, vitamin, mineral bütün besin öğesi kayıplarını artırır. Etlerin saklanması da diğer aşamalar kadar önemli bir aşamadır. Etlerin yemeklik olarak küçük parçalara ayrılarak buzlukta saklanması gerekmektedir. Bu şekilde hazırlanan etler buzlukta eksi 2 derecede 1-2 hafta eksi 18 derece de ise daha uzun süre muhafaza edilebilir.”  "Çiğ et kesilen tahtada sebze doğramayın"  "Et kolay bozulabilen ve potansiyel risk taşıyan besin grubu içerisinde yer almaktadır" diyen Dyt. Zeynep Rümeysa Halıcı, bu sebeple dondurulan etin kullanılacağı zaman buzluktan çıkarılıp hemen pişirilmesi gerektiğinin altını çizdi.  Halıcı, şu ifadeleri kullandı:  "Çözünmüş ve bir süre oda sıcaklığında kalan et mikroorganizma üretme riski oluşturabilir. Etin, oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil, yine buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalıdır. Derin dondurucuda saklanan etin buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenebilir. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözünme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirmektedir. Son olarak kontaminasyon riski nedeniyle farklı besin grupları aynı tahta üzerinde kesilmemelidir. Kesilen et tahtasında kesinlikle çiğ sebze ve meyveleri kesmemek gerekmektedir." 

Kilo Vermek İsteyenlere Öneriler Haber

Kilo Vermek İsteyenlere Öneriler

Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Diyetisyen Veysel Ciğerli, yaz mevsimin gelmesiyle zayıflama sürecine giren kişilerin yaptığı hatalara değindi.  Türkiye'de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının azalması ile birlikte obezite ve aşırı zayıflığa bağlı hastalıklar da hızla yaygınlaşıyor. İdeal kilosuna kavuşmak isteyen kişiler için beslenme ve diyet uzmanları eşliğinde uygulanacak doğru ve sağlıklı diyet programları büyük önem taşıyor. Yaz mevsimin gelmesiyle zayıflama sürecine giren kişilerin yaptığı hatalara da değinerek hangi besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Diyetisyen Veysel Ciğerli, Lifli gıdaların daha uzun süre tok tuttuğunu söyledi. Midenin ne yenilirse yenilsin 4 saat içinde boşaldığına dikkat çeken Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzman Diyetisyen Veysel Ciğerli, "Bir sonraki öğününüzde fazla yemeyi engellemek için 2-2,5 saatte bir beslenmenizde fayda vardır. Kan şekerinin dengelenmesi için '3 ana, 3 ara öğün' şeklinde beslenme kuralına uymak gerekmektedir. Düzenli kahvaltı edinme alışkanlığının sağlıklı bir hayat için şarttır. Metabolizma uyandıktan hemen sonra kahvaltı yapınca metabolizma hızlanmaya başlayacaktır. Aksi takdirde kahvaltı yapmadan öğle yemeğine kadar aç kalınırsa yavaşlamış metabolizma hızı ile birlikte diğer öğünümüzde daha fazla yemek kaçınılmaz olacağından kilo almakta beklenen bir sonuç olacaktır. Sabahın erken saatlerinde dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak metabolizmamızın hızlanmasını sağlayarak daha rahat kilo vermemize yardımcı olacaktır" diye konuştu.  "Sadece bir kase çorba diye kendinizi kandıramazsınız"  Zayıflamak için yemek tabaklarının ve çorba kaselerinin küçültülmesi tavsiyesinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Ciğerli, şöyle devam etti:  "Böylece "sadece 1 kase çorba" diye kendinizi kandırmazsınız. Psikolojik olarak o tabaktaki yemekleriniz bittiği zaman kendinizi doymuş hissedersiniz. Bir diğer önemli nokta da ekmek tüketimidir. Ekmek ve yerine geçen tahıl ürünleri yemeden zayıflamak söz konusu olduğunda ne yazık ki işin sağlık boyutundan hiç bahsedilmiyor. Bu denli bilinçsizce yapılan öneriler bireylerde birçok hastalığın artışına sebep olabiliyor. Tam tahıllı ekmek içeren diyet, lif oranı yüksek olduğundan dolayı acıkmayı geciktirir ve uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Karbonhidrat kaynağı bir besin olan ekmeğin sindirimi ağızda başlar ve çok kısa sürede beyne tokluk sinyallerini iletir. Öğününüze 1 parça ekmeği çiğneyerek başlayın. Böylece daha kontrollü bir öğün geçirerek tokluk hissi sağlamış olacaksınız. Ayrıca tam tahıl ekmeği B12 vitamini hariç bütün B grubu vitaminlerinin temel kaynağıdır."  Lifli besinler tüketilmeli  Liflerin sadece bitkisel kökenli besinlerde bulunduğumu belirten Uz. Dyt. Ciğerli,"Lifler sindirim sisteminden parçalanmadan geçmektedir. Bu da kişinin uzun süre tok kalmasını sağlayarak daha az yemek yenmesini sağlamaktadır. Lifler, kandaki kötü kolesterolün düşürülmesine yardımcı olup, sindirim sisteminin daha aktif çalışmasını sağlamaktadır. Ayrıca lifli besinler kabızlığın geçmesini, hemoroid problemlerinin giderilmesini, vücudun şeker seviyesinin dengelenmesini sağlar, aynı zamanda kalp sağlığını koruma açısından da önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalar lifli besin tüketenlerin, tüketmeyenlere göre daha fazla kilo verdiklerini ortaya koymuştur" dedi.  Uz. Dyt. Ciğerli lif içeren yiyecekleri de buğday kepeği, kepekli çavdar unu, arpa unu, yulaf, kuru erik, armut, narenciye ürünleri, elma, muz, fasulye, nohut, sarı ve yeşil mercimek, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, lahana, brokoli, yeşil fasulye, salatalık, kereviz, soğan, domates, biber, patlıcan ve havuç olarak sıraladı. Uz. Dyt. Ciğerli, sağlıklı bir zayıflama için paketli olarak satılan hazır gıdalardan da uzak durulması gerektiğini ifade etti. Bu ürünlere gıdanın dayanıklılığını artırmak için katkı maddeleri, gıda boyaları ve kimyasal içeren yiyecekler konulduğuna dikkat çeken Uz. Dyt. Ciğerli, "Evde yapılmayan, organik olmayan ve marketlerden alınan hemen hemen tüm paketli ürünler hazır gıdalar sınıfına girmektedir. Hazır gıdaları daha az tüketmek için domates salçası, biber salçası, turşu ve tarhana gibi bütün bir yıl tüketilebilecek besinleri evde yapabilirsiniz. Hazır bulyonları kullanmak yerine et, tavuk ve balık sularını evde hazırlamak, yemeğinize daha az katkı maddesinin girmesini sağlar" şeklinde konuştu.  "Su tüketimi arttırılmalıdır"  "Tatlı krizlerinizde tercihinizi meyve ve kuru meyvelerden yana kullanın" diyen Uz. Dyt. Veysel Ciğerli, sözlerini şöyle tamamladı:  "Tatlı ve şeker tüketimini azaltmak veya ortadan kaldırmak için mutlaka diyete doğal şeker içeren kuru meyveler, taze meyveler, meyveli yoğurtlar eklenmelidir. Bu besinleri ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Artan sıcak havaların etkisiyle terleme sonucu sıvı kaybı artacağından su tüketimi arttırılmalıdır. Su, metabolizmanın hızlanmasına katkı sağlar, böbreklerdeki toksik maddelerin atımına yardımcı olur. Su içmek için susamayı beklemeyiniz. Ortalama yetişkin bir insanın 2-2,5 litre su tüketmesi, her mevsim ve yaş için önerilir. Metabolizmayı hızlandıran en temel faktör fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Günlük hayatta yakın mesafelere araba ile gitmek yerine yürüyüşü tercih etmek, asansör kullanmak yerine merdivenleri kullanmak gibi fiziksel aktivitelerle ya da dans etmek gibi eğlenceli aktivitelerle hem kendinizi daha iyi hissedebilir hem de daha sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Düzenli uyku ile kilo kaybınızın ve diyete olan uyumunuzun direk ilişkili olduğunu unutmayın. Düzenli uyku zihinsel gelişim ve dinlenmeyi olumlu yönde etkileyerek metabolizma hızının artmasına yardımcı olur."

Diyetisyenden Beslenme Uyarısı Haber

Diyetisyenden Beslenme Uyarısı

Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyetisyen Ezelnur Kılıç, bayram boyunca tüketilebilecek miktardan fazlasını tüketmenin sağlık sorunlarına neden olabileceğini dile getirerek, “Reddetmeyi ya da yarım porsiyon şeklinde yemeyi bilmeliyiz” dedi.   Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyetisyen Ezelnur Kılıç, Ramazan ayının bitmesinin ardından yeme alışkanlıklarından dolayı oluşabilecek sağlık sorunlarını yaşamamak için uygulanabilecek beslenme süreci hakkında önemli bilgiler verdi.  "Bayram sabahı güne mutlaka kahvaltıyla başlamamız gerekiyor"  Kılıç, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Ramazan Bayramı ile 1 aylık beslenme düzeninin değişeceğine dikkati çekerek, “Öncelikle bayram sabahı güne mutlaka kahvaltıyla başlamamız gerekiyor. Bu süreç, gün boyu karbonhidrata fazla miktarda maruz kalmamızdan dolayı reddedebilme şansı doğuracak çünkü tokluk hissedeceğiz, canımız fazla istemeyecek. Bunun sonunda da karbonhidrat alımımızı minimuma indirmiş olacağız” dedi.  "Reddetmeyi ya da yarım porsiyon şeklinde yemeyi bilmeliyiz"  Porsiyon miktarının mutlaka azaltılması gerektiğini ifade eden Kılıç, “Birçok yere misafirliğe gideceğiz ve oralarda bize sürekli şerbetli tatlı, gazlı içecekler ve meyve suyu gibi kalori içeriği zengin içecekler ve yiyecekler servis edilecek. Yiyebileceğimiz miktardan fazlasını ev sahibini kırmamak adına tüketmeye çalışmak sağlık sorunlarının oluşmasına neden olacak. Reddetmeyi ya da yarım porsiyon şeklinde yemeyi bilmeliyiz. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya dondurma tercih edilebilir. Meyve suyu ve gazlı içecek yerine ayran, su ya da sade soda tercih edilebilir ve bu sayede biz enerji alımımızı minimum seviyeye indirebiliriz” açıklamasında bulundu.  Az su tüketiminin metabolizma yavaşlamasına sebep olduğunu belirten Kılıç, metabolizmanın hızlanması için su tüketiminin günde 2 litreye sabitlenmesi gerekliliğine vurgu yaptı.  "Hareketli aktiviteyi artırmalıyız"  Hareketli aktivitenin mümkün olduğunca artması gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Kısa mesafede olan yerlere araç kullanmadan gidersek, merdiven yerine asansörü tercih edersek; bayram süresince fazla miktarda alacağımız kaloriyi en azından bir nebze de olsa yakmış oluruz” diye konuştu.  Öte yandan Kılıç, metabolizma hızının Ramazan ayı dolayısıyla yavaşladığına vurgu yaparak, çok fazla gıda tüketiminin başta sindirim sistemi rahatsızlıkları olmak üzere halsizlik, yorgunluk, diyabet ve tansiyon gibi kronik hastalıkların artmasına sebep olduğunu kaydetti.

Uzmanlardan İftar ve Sahur Uyarısı Haber

Uzmanlardan İftar ve Sahur Uyarısı

Ramazan ayının son günlerinde özellikle dikkat edilmesi gereken belli başlı kuralların olduğunu belirten Diyetisyen Gamze Söylemez, “Ramazan Bayramı'na girmeden bireylerin yavaşlayan metabolizmalarını hızlandırmaları için en çok önereceğimiz kural sahura kalkmalarıdır. Sahura kalkamıyorsanız bile en azından bir şeyler yiyip yatmanızı tavsiye ederim. Sahurda daha çok sağlıklı kahvaltılıklardan tercih edebilirsiniz. Yumurta, peynir, zeytin, biraz pekmez veya bal tercih edip tam buğday ekmeğiyle güzel bir sahur tercih edebilir. Kabızlık problemi yaşayanlar, şekersiz komposto veya kayısı hoşafı tarzı şeylerde sahurda tercih edebilirler. İftar sofralarının özellikle doğuda en çok kullanılan besinlerden biri kırmızı et. Kırmızı et tüketimini kronik olanlara dikkat etmeli. Özellikle iftara başlamadan bir bardak su içmeliyiz. Ardından bir kase kadar çorba içip beş on dakika kadar ara verirseniz sindirim sistemimizin çalışmasına yardımcı olacaktır. Ardından daha çok eti yemeklerin içine kullanmalarını tavsiye ederiz” dedi.  “Bolca yeşillik tüketmeye çalışın”  Parça et tüketiminin Ramazan'ın son zamanlarında kişilerde kolesterol miktarında artış sağlayabileceğine dikkat çeken Diyetisyen Gamze Söylemez, “Bu yüzden Ramazan Bayramı'ndan sonra da herkese bir kan tahlili vermelerini tavsiye ederim. Yemeklerin içerisinde kullanılan etlerde, yemeklerin suyunu tüketmemek gerekiyor. Çünkü et direkt yağını suya veriyor. Bu yüzden yemeklerin yağını, suyunu süzerek daha çok tane kısımlarını tercih edebilirler. Ardından bolca koyu yeşil yapraklı sebze tüketiminde de fayda var. Bunlar da sindirimi ve aynı zamanda dolaşım sistemini yardımcı olacaktır. Yemek esnasında sıvı tüketimini tavsiye etmem. Yemeklerden yarım saat önce veya yarım saat sonra sızı tüketimi sindirim sistemimi ve emilim konusunda da çok daha fayda sağlayacaktır” şeklinde konuştu.  “Bayrama hazırlıklı olun”  Yemeklerden sonra tüketilen tatlılara da dikkat çeken Söylemez, sözlerine şöyle devam etti:  “Özellikle yemeklerden hemen sonra tüketilen Erzurum'da kadayıf dolması tarzı şerbetli tatlılar. Kan şeker çok hızlı yükselttiği için daha çok iki saat verdikten sonra parçalara bölerek birkaç birim şeklinde eşlik edebilirsiniz. Burada biz diyetisyenlerin en büyük önerisi daha çok sütlü tatlılar ve meyveli tatlılar tercih etmeniz ya da sütlü kahvenin yanına alacağınız bir iki kare çikolata da sizlerin tatlı ihtiyacını yeterli oranda düzenleyecektir. Bu yüzden lütfen psikolojik olarak kendinizi son haftalara hazırlayıp daha sonra bayramda tüketeceğiniz ufak tefek kaçamakları da göz önünde bulundurarak son haftalar daha dikkatli olun diyoruz.”

Ramazanda kilo vermek isteyenler dikkat! Haber

Ramazanda kilo vermek isteyenler dikkat!

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte 29 Mayıs Devlet Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hicran Köremezli Aksan, değişecek olan beslenme düzeni nedeniyle sağlık problemleri yaşanmaması için oruç tutacaklara uyarılarda bulundu.  Sahur öğününün kahvaltı gibi düşünülmesi gerektiğini dile getiren Aksan, "Bizim için sindirim problemlerine neden olmayacak, huzurlu kılacak ve protein açısından zengin yiyecekleri tercih edebiliriz. Yumurtanın haşlanmış olması daha sağlıklı olacaktır. Az yağlı ve az tuzlu peynir tercih edilebilir. Enerji ihtiyacını karşılamak adına çiğ badem, çiğ fındık, ceviz ve zeytin tercih edebiliriz. Sindirim problemlerinin önlenmesi adına da mevsimsel sebzeler tercih edilebilir" diye konuştu.  Aksan, Ramazan ayında gerçekleşen beslenme süresinin su tüketme süresiyle paralel olarak azaldığını belirterek, "Az bir süreye fazla besin ve su sığdırmak durumunda kalıyoruz. Bunun için sahura kalkmamayı düşünsek bile en azından sahura kalkıp 3-4 bardak su içip oruç tutmaya o şekilde başlamalıyız. İftar ile sahur arasında da 8-10 bardak sadece su olarak düşünebiliriz" şeklinde konuştu.  Uzun süreç açlık sonunda düşen kan şekeri ve susuzluk hissinin vücutta bulunan biyokimyasal değişikliklerden kaynaklandığını belirten Aksan, "Bu psikoloji ile yemek yemek ve açken doyamayacağım hissi oluşuyor. Bu şekilde olunca da canımız çok çeşitli yiyecekler istiyor. Bunları da iftarda hazırlayıp tüketmek istiyoruz. Yalnız bu uzun süren açlık ve susuzluk hissinin kurbanı olmamakta fayda var. Bunu düşünerek besinlerimizi tüketirsek obeziteye ve sağlık problemlerine davetiye çıkarmış oluruz" ifadelerini kullandı.  Aksan, kalp hastası, diyabet, hamilelik gibi risk grubu içerisinde olan bireylerin oruç tutup tutamayacağını mutlaka doktora danışmalarını önerdi.  Uzun süre açlık ve susuzluk sonucunda iftar zamanı bir bardak su ve hurma ile düşen kan şekerinin dengelenmesi gerektiğini ifade eden Aksan, sözlerine şöyle devam etti:  "Bir ince dilim tam buğday ekmeği olabilir, bir kase çorba ile beslenmemize devam ediyoruz. Tabii ki tokluk hissinin 10-15 dakikada olduğu düşünülürse yiyeceklerimizi az az, iyi çiğneyerek uzun sürede tüketmeye özen gösteriyoruz. Bu sürenin uzatılması adına çorbadan sonra bir kase yoğurt ya da salata ile devam edilebilir. 10-15 dakikanın sonucunda ana yemeğe geçilebilir. Ana yemekte de etli sebze yemeği olabilir. İftar menüsü bu şekilde basamaklı ve kademeli olarak hazırlandığında uzun süre açlık sonunda oluşan kan şekerinin düşüklüğüne bağlı fazla yeme isteği otomatikman kontrol altına alınmış olur. Ağır şerbetli tatlıları kesinlikle önermiyoruz. Öncelikle tatlı tercihimiz meyve olmalı. Haftada bir iki kez de sütlü tatlılar tercih edilebilir."

Yemek yiyerek bir buçuk yılda 50 kilo zayıfladı Haber

Yemek yiyerek bir buçuk yılda 50 kilo zayıfladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Haşim İşcan Aile Eğitim ve Sosyal Hizmet Merkezi’nde ücretsiz olarak verilen diyetisyen hizmetinden yararlanan 40 yaşındaki Sabahat Avcı, 1,5 yılda toplam 50 kilogram verdi. Diyetisyen İpek Öztaş’ın danışmanlığında sağlıklı bir yaşama adım atan Sabahat Avcı, verdiği kiloların neredeyse tamamını yağdan kaybederek, sağlığını da iyileştirmeye başladı. Kiloları nedeniyle yürümekte ve hareket etmekte zorlandığını, içine kapandığını ve bedenine uyacak kıyafet bile bulmakta zorlandığını aktaran Avcı, yaşadığı zorlukların ardından kilo vermeye karar verdiğini söyledi. Bağcıklarını eşi bağlıyordu Kilolu olduğu dönemlerde yaşadığı zorlukları anlatan bir çocuk annesi Sabahat Avcı, her gün kendini yorgun hissederek uyandığını söyleyerek, ‘Gün içinde canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Ayakkabılarımın bağcıklarını kendim değil eşim bağlıyordu. Kısa mesafeleri bile yürüyemiyor soluk soluğa kalıyordum. Misafirliğe gittiğimiz bir yerde oturduğum plastik sandalye kırıldı. Turizm sektöründe işe başlayacaktım ama çalışacağım otelin üniformaları bana olmuyordu. Bedenime uygun bir giysi bulmak için bütün Antalya’yı dolaştım. Sonunda bir mağazanın erkek reyonunda bedenime uygun bir pantolon ve üniforma bulabildim” diye konuştu. Yemek yiyerek kilo verdi Annesinin de fazla kilolarını Haşim İşcan Aile Eğitim Merkezi’ndeki diyetisyen hizmetinden faydalanarak verdiğini anlatan Sabahat Avcı, “Annemin de çok kiloları vardı. Pandemi döneminde burada aldığı hizmet ile kilo vermiş. O süreç sonunda annemi ilk gördüğümde çok şaşırdım tanıyamadım. Annem ısrarla burayı tavsiye etti. Buraya geldiğimde 115 kiloydum. Hazırlanan beslenme programına uydum ve adeta yemek yiyerek kilo verdim. Şimdi 60 kiloya kadar düştüm, adeta hayatıma sihirli bir değnek değdi” dedi. "Sırtımda bir insan taşımışım" 64 bedenden 34 bedene düştüğünü söyleyen Avcı, duygularını şu sözlerle ifade etti: “Aynaya bakınca şu anki halime inanamıyorum. Beni görenler ne kadar zayıf ve zarifsin diyor, önceki halimi bilmeyenlere fotoğraflarımı gösterince inanamıyor. Zayıfladıktan sonra moralim ve özgüvenim yerine geldi. Kiloları verince adeta içimden yeni bir insan çıktı. Kiloları verdikten sonra boynumun uzun olduğunu fark ettim. Artık rahatça yürüyebiliyor hatta koşabiliyorum. Artık rahatça kıyafet bulabiliyorum. Beyaz pantolon ve elbise giymeyi hayal ederdim, bunlar içimde ukdeydi bu yaz hayalimi gerçekleştirdim.” "Şeker hastalığı semptomları geriledi" Diyetisyen İpek Öztaş, Sabahat Avcı ile 1,5 yıl önce serüvenlerine 115 kilo ile başladıklarını söyleyerek, “Danışanımız ilk geldiğinde şeker hastalığıyla ilgili bir başlangıç seviyesi vardı. Başlangıçta biraz tedirgindi ama bu serüvende başarılı bir sonuç aldık. Şeker hastalığıyla ilgili semptomlar geriledi ve sıfırlanma noktasına geldi. Kendisiyle gurur duyuyorum. Danışanlarımızın ilk olarak kan tahlillerini istiyoruz. Tahlillerini inceliyoruz. Kişinin kilosu, boyu, yaşamı ve yemek yeme düzeni hakkında kendilerinden bilgi alıyoruz. Kişilere nasıl doğru şekilde beslenebileceklerini öğretiyoruz” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.