Hava Durumu

#Dosya

Yeni Marmara Gazetesi - Dosya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dosya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Futbol dünyasını sarsan dolandırıcılık! Türkiye'nin konuştuğu vurgunda yeni detaylar ortaya çıktı! Seçil Erzan... Haber

Futbol dünyasını sarsan dolandırıcılık! Türkiye'nin konuştuğu vurgunda yeni detaylar ortaya çıktı! Seçil Erzan...

Daha önce de benzer bir olay yaşandığını söyleyen Bursa Barosu avukatlarından Cüneyt Fidan, o davada verilen Yargıtay kararında bankanın da sorumlu tutulduğunu söyledi. Yüksek getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu ifade ederek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 19 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka eski müdürü Seçil Erzan’ın davası sürüyor. Bursa Barosu avukatlarından Cüneyt Fidan, geçmiş yıllarda da benzer bir dava görüldüğünü söyleyerek o davada verilen Yargıtay kararında bankanın da sorumu tutulduğunu hatırlattı. Yargıtay kararının emsal teşkil ettiğini belirten Fidan, bu kararın Seçil Erzan dosyasına ışık tutacağını ifade etti. "İLK DERECE MAHKEMESİ BANKAYI SORUMLU TUTMADI, DAVA YARGITAY’A TAŞINDI" İlk derece mahkemesinde görülen benzer davadaki kararda bankanın sorumlu tutulmadığı ve konunun Yargıtay’a taşındığını hatırlatan Fidan, "Bildiğiniz üzere son günlerde gündemi oldukça meşgul eden bir konu var. Bir banka müdürü bankanın ismini kullanarak birden fazla kişiyi dolandırması konuşuluyor. Bugün bu konuya değil ancak bu konuya çok benzer daha önceki Yargıtay kararına değineceğim. Yargıtay kararına konu olayda davacılar kuyumcu ve bir banka ile geniş hacimli bir işlem yapmaktalar. Fakat bir süredir ödemeleri elden banka şubesinde yapmaktalar. Çünkü banka müdürü bu yönde talimat vermiş. Davacılar bir süre sonra paralarını geri istediklerinde bir kısmı parasını alabiliyor, bir kısmı yaptığı ödemeden çok daha fazlasını alırken bir kısmı ise alamıyor. Daha sonra bankaya yapılan bütün ödemeler için dava açılıyor. İlk derece mahkemesi vermiş olduğu kararda bankanın sorumlu olmadığını öne sürüyor. Çünkü yapılan işlemlerin banka müşteri işlemleri olmadığı, davacıların kendi hesaplarına para yatırmadığı ve bunu kanıtlayamadıklarını öne sürüyor. Aynı zamanda da bazı davacıların yapmış oldukları ödemeleri kat ve kat fazlasıyla geri aldıklarından bahsediyor, bu nedenle de ilk derece mahkemesi davayı reddediyor. Ayrıca ilk derece mahkemesi vermiş olduğu kararda davacıların söz konusu paraları Türk Lirası olarak verdiklerini ve döviz kurunun altında daha uygun fiyatla döviz almak için verdiklerini belirtmiştir. Nitekim bu davanın her iki tarafının da kabulündedir, bu sebepler de davayı reddetmiştir" şeklinde konuştu. "YARGITAY KARARINDA BANKANIN SORUMLU OLDUĞUNA HÜKMEDİLİYOR" Geçmişte Yargıtay’a taşınan konuda, Yargıtay’ın ilk derece mahkemesinin kararını bozduğunu ve bankayı da yaşanan olaydan sorumlu tuttuğunu ifade eden Fidan, "İtiraz üzerine konu Yargıtay’a taşınıyor. Yargıtay yapmış olduğu incelemede bu kararı bozuyor ve bankanın sorumlu olduğunu hükmediyor. Yargıtay yaptığı incelemede her ne kadar davacılar banka hesaplarına para yatırmamış olsalar da bu paraları bir banka müdürüne yatırmış olmaları, banka müdürünün bu işlemlerde karşılığında dekontları kaşeleyip imzalı bir belgeyi davacılara vermiş olmasını göz önünde bulunduruyor. Davacıların bu paraları banka çalışanlarına yatırdığını, banka gişe görevlisinin ajanda kayıtlarından da anlaşıldığını ve bu sebeple paranın yatırıldığının kanıtlandığını kabul ediyor. Aynı zamanda işveren sorumluluğu ilkesi çerçevesinde banka müdürünün gerçekleştirmiş olduğu bu hukuka aykırı fiilden dolayı bankanın da sorumlu olduğunu kabul ediliyor" dedi. "YARGITAY’IN VERDİĞİ KARAR EMSAL NİTELİĞİ TAŞIYOR" Geçmişte görülen benzer davada Yargıtay’ın kararının emsal niteliği taşıdığını belirten Fidan, "Yargıtay kararları bize kanunun uygulamada somut olaylarda nasıl ele alınacağını açıklar. Bahsetmiş olduğumuz Yargıtay kararı da son zamanlarda gündemi meşgul eden bir olaya ışık tutabileceğine inanıyorum. Çünkü Yargıtay kararında hem eski borçlar kanununda hem de günümüz borçlar kanunda yer alan adam çalıştıranın sorumluluğu ilkesinin somut olaylarda nasıl uygulanması gerektiğini anlatıyor" ifadelerini kullandı.

Yargıtay'dan patronlara uyarı! Haber

Yargıtay'dan patronlara uyarı! "İşe iadede samimi olun"

Yıllar süren davaya son noktayı koyan Yargıtay'dan işverenlere, "İşe iadeyi kazanıp mesaiye dönen işçilere lütfen samimi olun, işe başlatır gibi yapmayın, gerçekten iş verin" uyarısı geldi. Bir otelin pazarlama sorumlusu olan B.S., sosyal medya paylaşımları sebebiyle tazminatsız kovuldu. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan mağdur işçi, işe iade davasını kazanınca eski iş yerinin kapısını çaldı. Eski işçisinin yaptıklarını içine sindiremeyen işletmeci, mesainin ilk gününde Covid 19'u bahane ederek B.S.'yi ücretsiz izne çıkardı. Bir süre sonra da sadakatsizlik sebebiyle işten çıkardı. Firmada çalışan onlarca kişi olmasına rağmen kendisinin dava dönüşü mesaisinin ilk gününde ücretsiz izne çıkarılmasına öfkelenen B.S., yeniden 2. İş Mahkemesi'nin kapısını çaldı. Salgın gerekçe gösterilerek ücretsiz izne çıkarıldığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, davalı tarafın davacıya samimi davranmadığını, davacının günde 3 saat fazla çalışma yaptığını, yıllık izin kullanmadığını, tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, kötü niyet tazminat şartlarının oluştuğunu belirterek boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile kötü niyet tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı patron ise, işe iade kararı sonrasında davacının işe başlatıldığını, işe iadesinden kısa bir süre sonra şirkete karşı sorumlu olduğu özen ve sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği gerekçesiyle ikinci kez çıkarıldığını dile getirdi. Davacının davalı şirket ile rekabet hâlinde bulunan başka bir otelin Instagram hesabından paylaşımını yaptığını, davacının satış pazarlama direktörü olarak işveren temsilcisi konumunda olduğunu ve fazla çalışma ücreti alacağının olamayacağını, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti ücreti ve yıllık izin ücreti alacağının olmadığını savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme, işe başlatılması sebebiyle işe başlatma tazminatına hak kazanmadığı, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı olarak feshedildiği bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığı anlaşılarak boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verdi. Davacı B.S., kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazları geri çevirdi. Kararı davacı, temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. İşe iade davaları sonrası patronların samimi olması gerektiğinin hatırlatıldığı kararda şu ifadelere yer verildi: "Dosya kapsamındaki delillere göre davalı işverenin davacıyı işe davet etmesine rağmen davacıya fiilen iş vermediği, diğer işçileri ücretsiz izne çıkarmadığı hâlde davacıyı ücretsiz izne çıkartarak ücret ödemesi yapmadığı açıktır. Davacıya Covid 19 sebebiyle ücretsiz izin kullandırıldığı iddia edilmiş ise de 4857 sayılı Kanun'un geçici 10 uncu maddesinde işverene tanınan ücretsiz izne çıkarma yetkisinin hedefine uygun kullanılmadığı dosya kapsamındaki deliller ile sabittir. Davacının işe iade başvurusu kabul edilmesine rağmen aynı tarihte Kanunun hedefine aykırı şekilde ücretsiz izne çıkartılması, işe davetin ciddi olmadığı anlamına gelir. Böyle bir durumda gerçek anlamda bir işe başlatma kabul edilemez. Mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirmesinde hata yapılarak davalı işverenin işçiyi usulüne uygun olarak işe başlattığının kabulü isabetsizdir. Diğer taraftan işveren davacının Instagram hesabında rakip firmanın reklamını yaptığını iddia ederek iş sözleşmesini feshetmiş ise de somut olayda davacının usulüne uygun şekilde işe başlatılmadığı açıktır. Bu hâlde iş sözleşmesi işe başlatmama suretiyle feshedilmiş sayılacağından, işverenin sonraki tarihteki haklı fesih iddiasının somut olayda münazara mümkün değildir. Açıklanan sebeplerle somut olayda davacı işçinin süresinde başvuru yaptığı hâlde işverenin davacıyı işe başlatma ve işyerinde çalıştırma konusunda ciddi olmadığı kabul edilmeli ve işe başlatmama hâline bağlanan hukuki sonuçların doğduğu kabul edilmelidir. Buna göre davacının ihbar tazminatının geçersiz fesih tarihinde peşin ödendiği anlaşıldığından ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi isabetli ise de davacının hak kazandığı boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatı ve fark kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmaması hatalıdır. Belirtilen alacaklar hesaplanarak davalı işverence davacıya yapılan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.