Hava Durumu

#Dr.

Yeni Marmara Gazetesi - Dr. haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dr. haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doç. Dr. Kaya: Akciğer kanserinin sebebi yüzde 90 sigaradır Haber

Doç. Dr. Kaya: Akciğer kanserinin sebebi yüzde 90 sigaradır

Dünyada her yıl sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle 7 milyon insan yaşamını yitiriyor. Türkiye’de ise yaklaşık olarak 17 milyon kişi sigara içmekte ve sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle her yıl 100 bin kişi yaşamını kaybediyor. Sigara nedenli hastalıklarda ölüm oranlarının 2035 yılında 240 bine yükselebileceğini söyleyen Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Serap Kaya, 1- 7 Mart Yeşilay Haftası dolayısıyla uyarılarda bulundu.   “SİGARAYI BIRAKANLARDA RİSK AZALIYOR” Doç. Dr. Serap Kaya, sigara tüketimi bırakıldığında akciğer kanserine yakalanma riskinin 5-6 kat aralığına düştüğüne vurgu yaparak “Erken tanıyla birlikte akciğer kanserinde tedavi mümkün. Özellikle sigara içen kişilerde 2-3 haftayı geçen ve giderek artan öksürük, sık tekrarlayan enfeksiyonlar, nefes darlığı, kan tükürme, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık ve kilo kaybı, geçmeyen göğüs ya da omuz ağrısı varsa vakit kaybetmeden doktora başvurmalıdır. Türkiye’de her yıl 100 bin kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Akciğer kanserinden hayatını kaybedenler, yüzde 80-90 oranında sigara kullanıcısıdır. Akciğer kanseri gelişiminde sigaranın rolü düşünüldüğünde akciğer kanseri, önlenebilir kanserler arasındadır” diye konuştu. “SİGARA İÇENLER HER YIL TOMOGRAFİ ÇEKİLMELİ” Akciğer kanserinde tarama amaçlı yapılan tetkiklerin ölüm oranlarını önemli ölçüde düşürdüğünü ifade eden Doç. Dr. Serap Kaya, “Özellikle sigara kullanan ve sigarayı bırakmış olan kişilerin her yıl akciğer tarama tetkiklerini ihmal etmemeleri gerekir. Yılda bir düşük doz akciğer tomografisi çekilmesi, akciğer kanserinde ölüm oranlarını yüzde 80 oranında düşürmektedir. Erken tanı hayati önem taşır. Ailede kanser hikâyesi olanlar ve sigara kullananlar her yıl akciğer tomografisi çekilmeli” uyarısında bulundu. “KANSERLERİN ÜÇTE BİRİNDEN SİGARA SORUMLU” Akciğer kanserinin yüzde 90 sigara nedenli meydana geldiğini vurgulayan Doç. Dr. Kaya, “Ayrıca gırtlak, ağız boşluğu, yutak, yemek borusu, mide, kolon, pankreas, mesane, meme ve rahim ağzı kanserlerinin oluşumunda da sigaranın etkin rolü vardır. İnsanlardaki bütün kanserlerin yaklaşık olarak üçte birinden sigara sorumlu tutulmaktadır” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Faruk Aydın korkutan koronavirüs açıklaması! Haber

Prof. Dr. Faruk Aydın korkutan koronavirüs açıklaması!

Türkiye'de koronavirüs vakalarında artış yaşanıyor. Dünya ortalamasının üzerinde artış yaşanan Türkiye'deki koronavirüs vakalarıyla ilgili olarak Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, şiddetli bir dalgayla karşı karşıya olduğumuzu ifade etti. Açıklamasının devamında Prof. Dr. Aydın "Aşılarda artık 6 ayı geçtik ve aşının koruyuculuğunda ciddi bir düşme var. Bu nedenle öncelikli olarak hassas gruplar ve 65 yaş üstünün aşı olmaları ve bu dalgayı atlatmaları bilimsel bir gereklilik" dedi. "AŞIDAN KAÇABİLEN BİR VARYANT" KTÜ Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, yaz aylarıyla birlikte vaka artışlarının yaşandığını ve şiddetli bir dalga halinde geldiğini söyledi. Türkiye’de ve dünyada yaygın olan Kovid-19 varyantının kolay bulaştığını belirten Prof. Dr. Aydın, "Aşı süresinin üzerinden zaman geçen ve bağışıklığı azalan kişiler Kovid-19 varyantı ve yeni alt varyantlara karşı savunmasız olabilir. Omicron varyantının B1 ve B2 gibi farklı alt varyantları oluşmaya başlamıştı. Şimdi bütün dünyada B4 ve B5 varyantları var ve kolay bulaşıyor. Omicron çok gürültülü bir hastalık oluşturmasa da aşıdan kaçabilen bir varyant. Aşıların etkisi özellikle aşı süresi uzun olan insanlarda aşıdan kurtulma fırsatı oluyor” diye konuştu. "ŞİDDETLİ BİR DALGAYLA KARŞI KARŞIYAYIZ" Omicron ve yaygın olan alt varyantlarından korunmak için Türkiye’de daha önce uygulanan aşıların yeniden yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Aydın, şunları söyledi: “Aşılarda artık 6 ayı geçtik ve aşının koruyuculuğunda ciddi bir düşme var. Bu nedenle öncelikli olarak hassas gruplar ve 65 yaş üstünün aşı olmaları ve bu dalgayı atlatmaları bilimsel bir gereklilik. Şiddetli bir dalgayla karşı karşıyayız ve bu dalgayı başka türlü atlatamayız. Bir kez aşı olarak ömür boyu korunamayacağımızı söylemiştik. Aşıyla oluşan bağışıklık bizi belli bir süre koruyabiliyor. Ülke olarak bu süreyi aşmış durumdayız. Aştığımız için özellikle riskli gruplardan başlamak üzere aşı programlarının gündeme alınması gerekiyor. Aşının yanında maskeyi de kullanmak zorundayız. Elimizdeki mevcut aşıların oluşturulduğu varyant değişti. Varyant değişimi nedeniyle aşının koruyuculuğu zaten bir miktar azaldı. Oluşan bağışıklık sistemi de ömür boyu kalıcı olmadığı için bağışıklık sistemi de azaldı. Vücut bunu tamamen unuttu diyemeyiz. Vücut tanısa da yeterli korumayı sağlayamıyor. Geçmişte yapılan aşılardan şimdi bir umut beklemek doğru bir yaklaşım olmaz." Kaynak: DHA

Genel Cerrahi Op. Dr. Oktay Çelik: “Her sekiz kadından biri  meme kanserine yakalanıyor” Haber

Genel Cerrahi Op. Dr. Oktay Çelik: “Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor”

Ravşan ALİOĞLU/ÖZEL HABER Kadınların en sık yakalandığı kanser türünün meme kanseri olduğuna dikkat çeken Oktay Çelik “Her yıl dünyada beş yüz bin insan meme kanserinden hayatını kaybediyor. Bu artık bir toplum sağlığı sorunu haline gelmiştir. Erken tanı ile ölen insan sayısının üçte birini meme kanserinden kurtarabiliriz, yaşamlarına devam etmelerini sağlayabiliriz. Meme, kaburgalar arasında yerleşmiş, kişiye göre boyutu değişmekle birlikte 15-20 tane süt bezinden oluşan, ikincil cinsiyet karakteri olan ve doğan bebeğin emzirilmesini sağlayan bir organ. Memede bulunan hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalırlarsa kanser adını alıyor. Bir kere 20’li yaşlardan sonra her kadın kendi memesini kontrol etmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı ücretsiz gezici keten otobüsler, tırlar var. Bunlarla momografi çekilebiliyor. Momografi kırk yaş üstünde kadınların birkaç yılda bir yaptırması gereken basit bir röntgen filmidir. Meme kanseri oluşmadan önde halk arasında kireç çökmesi denen kalsiyum kristalleri oluşuyor o bölgede. Eğer bu kireç çökmelerini biz erken fark edersek erken tanı koyup müdahale ediyoruz. Her kireç çökmesi yaşayan vatandaşlarımız da korkmasınlar. Bunlardan 20’si kanser olarak tanımlanıyor. Patolojik olanı biz zaten ayırt edebiliyoruz. 30-40’lı yaşlarda iki üç yılda bir elle muayene, ultrason en basit ve en kolay yöntemlerden biri. 20-30 yaşlarında ise 4-5 yılda bir hekim muayenesi ve yanında ekstra bir yöntem yapılmalıdır. 40 yaşları ile 60’lı yaşlar arasındaki kanser riski 2.63 oranında artıyor. Yaş arttıkça bütün kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de risk artıyor. Kadın olmak meme kanseri için başlı başına bir risk faktörü. 100 meme kanseri vakasından biri erkeklerde görülüyor” dedi. Meme kanseri riskleri  Meme kanserinin diğer memede de oluşma riski olduğuna değinen Oktay Çelik  “Çocukluk çağında herhangi bir şekilde radyasyona bağlı kaldıysanız meme kanseri riskiniz artıyor. Obezite meme kanseri için risk faktörü. Erken adet görmek, geç menopoza girmek meme kanseri için risk faktörüdür.  Doğum yapmamış olmanız ya da ilk doğumunuzu 30 yaşından sonra yapmış olmanız risk faktörüdür. Sigara, alkol risk faktörüdür. Meme kanseriyle ilgili bunun gibi pek çok risk faktörü bulunmaktadır. Momografi kırk yaşından sonra tarama yöntemlerini n başında geliyor. Memedeki bütün kitleler kanser değildir. Meme gebelik için bir hazırlık sürecine girer hormonal düzeyde ve süt bezlerinin salgılarında artış olur. Meme ucunda bütün kadınlarda berrak bir sıvı akar. Bu sıvı akışında bir sıkıntı olursa memelerde kistler meydana gelir.  Genellikle ele gelen, hızlıca büyüyen ya da yeni fark ettiği bir kilte varsa biz bundan çok endişe etmeyiz ama sağa sola hareket edebiliyorsa, yumuşaksa daha iyi huylu yönünde öngörürüz. Sert ise bunda kötü diyoruz. Paniklemeyecekler, bir hekime müracaat edecekler. Meme kanseri ağrı yapmaz. Ciltte çekinti varsa daha çok kanser yönündedir. O kanserin biraz daha ileri geçtiğini gösterir bize.  Taramalarda erken tanı koyabilirsek işimiz daha kolay. Diyelim ki bir kilte geldi. Önce kitlenin durumuna bakıyoruz. Her meme kanserine aynı şekilde yaklaşmıyoruz. Bu tür hastaları önce tedaviye gönderip sonra ameliyata alıyoruz. Şimdi biz olabildiğince, birden fazla tümörü yoksa ya da tömürün boyutu buna müsaade ediyorsa meme koruyucu cerrahi yapıyoruz.  Bazen memenin içini bolaştıp silikon dediğimiz yapay malzemeler koyuyoruz. Biz memeyi korumaya çalışıyoruz. Çünkü çalışmalar göstermiş ki; memeyi hep almanızın bir faydası yok. Süt çizgisi denen bir çizgi vardır. Bu çizgide vücudumuzda meme hücreleri belli zaten ama hormonal yapıdan dolayı nasıl ki erkeklerde de var aynı süt bezi ama büyüyüp gelişmiyor. Vücuttaki meme hücrelerini sıfırlayamadığımız için memenin tamamını da alsanız gereğinden  fazla bir ameliyat yapmış oluyorsunuz ve zaman geçtikten sonra insanlar bunu sorgulamaya başlıyor. Dışarıdan belli olmasa da, dolgulu protez meme de taksa sonuçta bir kadın için hoş bir görüntü değil” ifadelerini kullandı. “Sağlığınıza dikkat etmek kanser riskini azaltıyor” Oktay Çelik, kanserden korunabilmek için sağlıklı beslenme egzersiz yapılmasının önemine değinirken “İlaç tedavisi daha çok medikal onkoloji, kemoterapi  alanlarında bu hastalarda kanser gelişmesin diye östrojen reseptörü pozitifse reseptör baskılayıcılar ya da benzer durumlarda ilaçlar vererek cerrahiden arta kalan tümör hüclerinin baskılanması açısından ilaçlar veriyoruz. Fibral durumları biz takip ederiz ya da memede kistlik lezyonları varsa takip ederiz. Bunların sağında solunda gelişebilecek bir tümörü ıskalamak istemeyiz. Fibral durumlar ya da basit kistler meme kanserine dönüşmez. Biz bunları çıkarıyoruz. Sigara akciğerle bağlantılı olmakla birlikte aklınıza gelebilecek bütün kanserleri yapıyor. Obeziteden kurtulmak ciddi manada kanseri önlüyor. Haftada iki gün on bin adımın üzerinde ama bu on bin adım nabzı 90-100’e çıkaracak düzeyde olursa hem meme kanseri riskini azaltıyor hem de meme kanserinin tekrar etmesini önlüyor. Sağlığınıza ne kadar dikkat ederseniz o kadar bütün kanserlerden uzaklaşmış oluyorsunuz. Herhangi bir risk olsun olmasın her sekiz kadından biri meme kanseri için bir aday. Bu durum anne tarafında daha önce meme kanserine yakalanan biri varsa dörtte bire yükseliyor. Kendisi meme kanserine yakalandıysa diğer memesinde de kanser oluşma riski artıyor” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.