Hava Durumu

#Egzersiz

Yeni Marmara Gazetesi - Egzersiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Egzersiz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Diyetisyen Özbay'dan 8 Adımda Sağlıklı Kilo Verdiren Liste Haber

Diyetisyen Özbay'dan 8 Adımda Sağlıklı Kilo Verdiren Liste

Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, öğün atlamanın metabolizma hızınızı düşürdüğünü söyleyerek, “Gün içerisinde öğün atlamayın” dedi.   Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, bayram tatili, okulların kapanması derken uzun bir tatilin daha sonuna gelindiğini söyleyerek, “Bu gibi zamanlarda stres atıp keyifle dinlenirken alınan kilolar çoğu zaman pek önemsenmiyor. Ancak tatil sonrası çıkılan tartıdaki ibre istenmeyen rakamları işaret edince işin ciddiyeti anlaşılıyor ve keyifler kaçıyor” diye konuştu.  Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, tatil boyunca alınan kiloların verilme zamanı olduğunu belirterek yapılması gereken 8 adımı şöyle sıraladı:    1. Kahvaltıyı atlamayın                                                                                                                                                                                                                       Öğün atlamak metabolizma hızınızı düşürür. Bu nedenle gün içerisinde öğün atlamayın. Sabah uyandığınızda beyaz peynir, domates, salatalık, yeşillikler, yumurta, zeytin ve kepekli veya tam buğday ekmeği olacak şekilde hafif bir kahvaltıyı tercih edin. Yağlı börekler, çörekler ve salam-sucuk-sosis gibi işlenmiş gıdalardan uzak durun.  2. Ana öğünlerde hafif beslenin  Sofrada kullandığınız yemek tabaklarınızın boylarını küçültün. Ana öğünlerinizde zeytinyağlı veya baklagilller gibi hafif yenekleri tercih edin, fast-food tarzı beslenmeden uzak durun. Yemekten sonra mutlaka bir tatlı yemek istiyorsanız bu durumu en fazla 2 top dondurma yiyerek çözümleyin.  3. Ara öğünleri kaçırmayın                                                                                                                                                                                                                             Ana öğünlerde alınan besinler, vücudun temel enerji ihtiyacını karşılarken, ara öğünlerde alınan besinler ise kan şekerini dengelemeye ve açlık hissini azaltmaya yardımcı olur. Bu nedenle ara öğünlerde sizi tok tutacak lifli besinler, yulaflı taze meyveli müsli, taze meyve, iç ceviz, çiğ fındık ve badem tercih edebilirsiniz.  4. Yemeğinizi yavaş yiyin  Beynimiz ile midemiz, biz yemek yerken iş birliği yaparlar. Besinlerin midemiz tarafından karşılanması ile beynin doyma merkezinin uyarılması arasında ortalama 25 dakika gibi bir süre geçer. Bu nedenle yemeğinizi yemek için kendinize vakit ayırın ve yavaş yavaş yiyin. Bu şekilde aynı zamanda şişkinlik, hazımsızlık, yanma gibi şikâyetlerin de önüne geçmiş olursunuz.  5. Karbonhidratı sınırlayın  Tatil sonrası hedef kilo vermek olsa da bunu sağlıklı bir şekilde yapmak önemli. Bu nedenle karbohidrat içermeyen diyetlerden uzak durun. Genellikle yemeklerin en büyük eşlikçisi birer karbohidrat deposu olan ekmek, pilav ve makarnadır. Pilavı ve makarna yerine ölçüyü kaçırmamak koşulu ile bulgur pilavı, beyaz ekmek yerine de kepekli veya tam buğday ekmeği tüketin.  6. Meyveyi kontrollü tüketin  Meyvelerin içeriğinde bulunan fruktoz, yüksek glisemik etkiye sahip olan ve vücut tarafından çabucak sindirilip kana karışan bir şeker türüdür. Fazla tüketilmesi kan şekerinde yükselmeye ve sık acıkmaya neden olarak kilo verme sürecini olumsuz etkiler. Bu nedenle içeriğinde özellikle bol su ve lif bulunan karpuz, şeftali, avokado, elma, muz gibi taze meyveleri porsiyon kontrolü yapmak şartı ile günde 2-3 kez tüketin.  7. Bol su için  Metabolizma için hayati bir önemi olan suya olan ihtiyacımız sıcak yaz aylarında çok daha artar. Ayrıca su, vücuttan ödem atılmasına yardım eder. Bağırsakların sağlıklı bir şekilde çalışması ve tokluk hissi vererek açlıkla başa çıkabilmek için her gün en az 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterin.  8. Düzenli egzersiz yapın  Hem genel sağlık hem de kilo kontrolü için olmazsa olmalardan biri de düzenli şekilde egzersiz yapmak. Bu nedenle haftada en az 4-5 gün, orta tempolu yürüyüşler veya yüzme, bisiklete binme, zumba gibi hareketli dansları içeren egzersizler yapın. Bu şekilde hareket etmek hem kilo kontrolüne yardım edecek hem de iştahınız üzerinde negatif etki yaparak size fayda sağlayacaktır. 

Polikistik Overdan Muzdarip Kadınlara Uzmanından Öneriler Haber

Polikistik Overdan Muzdarip Kadınlara Uzmanından Öneriler

Kadınların çocuk sahibi olmasını zorlaştıran polikistik over sendromunun tedavisinde ana hedefin hastanın sağlığının iyileştirilmesi ve doğurganlığının korunması olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Özmen, "Yaşam tarzı değişiklikleri tedavide ilk sırada yer alır. Egzersiz, sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşma şikayetlerin çoğunu azaltabilir" dedi.   Polikistik over sendromunun (PKOS) kadınlarda en sık görülen hormonal bozuklukların başında yer aldığını ifade eden VM Medical Park Mersin Hastanesi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Erdal Özmen, hastalık hakkında bilgilendirme yaptı.  "Tanı sadece ultrasonla konulamaz"  Günümüzde polikistik over sendromunun ailesel yatkınlık gösteren ve özellikle üreme çağındaki kadınlarda birçok sistemi etkileyen metabolik bir hastalık olarak tanımlandığını dile getiren Özmen, tanının önemli olduğunun altını çizerek, "Klinik pratikte en sık görülen yanlışlardan biri, sadece ultrason bulgularına dayanarak hastalara PKOS tanısının eksik veya yanlış konulmasıdır" diye konuştu. PKOS tanısında en çok kullanılan kriterlerin 'Rotterdam Kriterleri' olarak bilinen kriterler olduğunu vurgulayan Özmen, buna göre teşhis için "Overlerin fonksiyon bozukluğu (yumurtlamanın az olması veya hiç olmaması), laboratuvar ile veya klinik sonuçlarına bakarak kanda androjen hormon yüksekliğinin gösterilmesi ve ultrasonda polikistik overlerin gösterilmesi" parametrelerinden en az ikisinin hastada bulunması gerektiğini kaydetti.  "Tiroit hastalıkları ve ilaç kullanımları tanıda ekarte edilmeli"  Tanıda en önemli faktörün ilişkili hastalıkların ekarte edilmesi olduğunun altını çizen Özmen, "İyi bir hikaye, detaylı muayene ve ultrasondan sonra ve gerekirse laboratuvar testleriyle androjen salgılayan yumurtalık tümörleri, böbrek üstü bezi tümörleri, adet düzensizliği yapan tiroit hastalıkları, prolaktin (süt hormonu) yüksekliği ve ilaç kullanımları ekarte edilmelidir" dedi.  "Yumurtlama bozukluğu adet görememe şeklinde ortaya çıkabilir"  Hastalığın belirtilerine de değinen Özmen, "Polikistik over sendromu yumurtlama bozukluğu ve kanda androjen seviyesinin artışıyla belirtilerini verir. Özellikle yumurtlama bozukluğu sonucunda adet görememe veya uzun aralıklarla adet görme şeklinde kendini gösterebilir" şeklinde konuştu. Polikistik over sendromunun diğer sık rastlanan belirtilerini, "İnsüline karşı direnç, kiloda artış, saç dökülmesi, tüylenme, sivilce, yüz bölgesinde yağlanma, iltihap, düzensiz adet, cildin kararması, baş ağrısı, kısırlık, depresyon" şeklinde sıralayan Özmen, teşhis için bu bulguların hepsinin aynı anda bulunmak zorunda olmayabileceği gibi özellikle adet düzensizliği ile başvuran her genç kızda da polikistik over sendromu olmayabileceğinin altını çizdi.  "Tedavi hastanın yaşı ve şikayetlerine göre düzenlenir"  Tedavi yaklaşımlarından da bahseden Özmen, "PKOS tedavisi, hastanın yaşı, beklentileri ve şikayetlerine yönelik olarak düzenlenir. Ana hedef hastanın sağlığının iyileştirilmesi ve doğurganlığının korunmasıdır. Yaşam tarzı değişiklikleri ilk sırada yer alır. Egzersiz, sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşma şikayetlerin çoğunu azaltabilir" dedi.  "Tedavide ilaçlar sıklıkla kullanılır"  İlaçların PKOS tedavisinde sıklıkla kullanıldığını sözlerine ekleyen Özmen, "Hormon dengesinin sağlanması ve adet düzensizlikleri için doğum kontrol hapları, insülin direncinin düşürülmesi için Metformin, çocuk tedavisi için yumurta uyarıcı tedaviler uygulanmaktadır. Cerrahi müdahaleler doğurganlık sorunlarına sebep olabilecekleri için pek tercih edilmemektedir. Sonuç olarak, amaç kistlerin ortadan kaldırılması değil, hastalığın sebep olduğu düzensizliklerin ve sorunların çözümüne yönelik olmalıdır" diye konuştu.

Pulmoner rehabilitasyon ile güvenle egzersiz yapın Haber

Pulmoner rehabilitasyon ile güvenle egzersiz yapın

Pulmoner Rehabilitasyon Haftası çerçevesinde açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, pulmoner rehabilitasyonun, egzersiz eğitimi, davranış değişikliği ve hasta eğitimi gibi yaklaşımları içeren uygulamalar bütünü olduğu bilgisini verdi. Programın, hastaların fiziksel, psikolojik durumlarını düzeltmeyi ve sağlığı iyileştirmeyi hedeflediğini vurgulayan Dr. Yavuzyılmaz, "Günümüzde uzun süreli solunum hastalıklarında ilaç tedavisinin yanında pulmoner rehabilitasyon önerilmektedir. Uzun süreli nefes darlığı, günlük hayat aktivitelerinde kısıtlanma, hayat kalitesinde azalma olan tüm solunum hastalarına pulmoner rehabilitasyon uygulanabilir. Pulmoner rehabilitasyon, her yaştan solunum hastalarına rehabilitasyon ünitelerinin özelliklerine bağlı olarak hastanede ya da evde uygulanabilir. KOAH başta olmak üzere tüm akciğer hastalıklarında pulmoner rehabilitasyon programı başarı ile yapılabilmektedir. Ayrıca Covid-19 enfeksiyonu sonrası akciğerlerinde değişiklikleri, nefes darlığı, yorgunluk ve aktivitelerde kısıtlanma gibi şikayetleri devam eden hastalarda da pulmoner rehabilitasyon önerilmektedir” şeklinde konuştu. Pulmoner rehabilitasyonun en önemli ve temel bileşeninin egzersiz eğitimi olduğunun altını çizen Dr. Yavuzyılmaz, “Nefes darlığı olan uzun süreli solunum sorunlu hastalar, pulmoner rehabilitasyon programları ile güvenli bir şekilde egzersiz yapabilirler. Bu hastalarda nefes darlığı veya yorgunluğun neden olduğu günlük yaşamdaki hareketsizlik; kemik ve kas içeriğinin, kalp ve akciğer fonksiyonlarının, hareket yeteneğinin gittikçe azalmasına neden olur. Egzersiz ile kas kuvveti artar, kas dayanıklılığı artarak daha uzun mesafeler yürünebilir, kas ve eklemler daha iyi hareket eder, gevşeme sağlanır, daha güçlü ve enerjik hissedilir, kalbin çalışması iyileşir ve nefes darlığı azalır” diye konuştu. Pulmoner Rehabilitasyon programının en az 8 hafta süre ile uygulanması gerektiğini ifade eden Dr. Yavuzyılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü; "Egzersiz eğitimi bırakıldığında kazanımlar kaybedildiği için egzersiz alışkanlığının devam ettirilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, kronik akciğer hastalığından dolayı nefes darlığı, çabuk yorulma ve güçsüzlük hissediyorsanız, günlük aktivitelerinizi yapmakta güçlük çekiyorsanız değerlendirme için göğüs hastalıkları uzmanına başvurduktan sonra pulmoner rehabilitasyon programlarından yararlanabilirsiniz.”

Vertigo tedavisinde egzersiz altın değerinde Haber

Vertigo tedavisinde egzersiz altın değerinde

Türkiye’nin önde gelen fizik tedavi merkezlerinden Romatem’in rehabilitasyon uzmanlarından Dr. Ahmet Dinç, vertigo tedavisinde erken teşhis ve egzersizle tedavi hakkında önemli bilgiler aktardı. Vertigonun yaygın olarak bilindiği üzere bir baş dönmesi hastalığı olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Ahmet Dinç’in, “Baş dönmesi vertigonun belirtisidir. İçinde bulunduğumuz çevrenin dairevî ya da sağa-sola hareketi şeklinde olabileceği gibi, kişinin kendisinin hareket ediyor algısı şeklinde de olabilir. Denge bozuklukları içerisinde en çok görülen şikayettir. Kişinin günlük hayatını ciddi şekilde etkilemekte, bazen kalp-damar hastalıkları ve inme gibi rahatsızlıklara da eşlik etmektedir. Bu yüzden ciddiye alınması gereken bir belirtidir” dedi. Vücuttaki denge sistemini etkileyen birçok bozukluğun vertigoya sebebiyet verebileceğini belirten Ahmet Dinç, “En çok kulak ve işitme sistemi ile ilgili bozukluklarda görülen vertigonun migren ve MS gibi hastalıkların belirtisi olabilir. Bunun dışında görme bozuklukları da vertigo sebebi olabilir. Vertigoya, mide bulantısı, terleme, baş ağrısı gibi belirtiler de eşlik edebilir. Sadece erişkinlerde değil, çocukluk çağında da ortaya çıkabilir” dedi. Vertigo tedavisi hakkında da bilgi veren Uzm. Dr. Ahmet Dinç, “Vertigo ile başvuran hastada öncelikle vertigoya neden olabilecek rahatsızlıklar yönünden muayene ve tetkikler yapılır. Sebep olan hastalık tespit edildikten sonra tedavi planı belirlenir. Vertigo tedavisi iki bölümden oluşur. Birincisi; akut atakları kontrol altına almak, ikincisi; iyileşmeyi hızlandırmak ve yeni atakların oluşmasını önlemektir. En sık görülen nedenlerden bir olan Pozisyonel Vertigoda tedavi manevraları ile başarılı sonuçlar alınabilir. İlaç tedavileri daha çok akut belirtileri ve eşlik eden şikayetleri kontrol altına almayı hedefler. Periferik vestibüler bozukluğa bağlı baş dönmelerinde özel egzersiz programları uygulanmaktadır. Bu amaçla uygulanan programlara vestibüler rehabilitasyon denir” dedi. Vertigo tedavisinde fizik tedavi yöntemlerinin kullanıldığı yöntemin son yıllarda ön plana çıktığını söyleyen Romatem’in uzman doktoru Ahmet Dinç, “Vestibüler rehabilitasyon, egzersiz tabanlı bir tedavi yöntemidir. Vertigo tedavisinde iyileşme sürecini hızlandırmak, hastalığa bağlı gelişen psikolojik problemleri ve günlük yaşam aktivitelerindeki kısıtlanmaları gidermek amacıyla uygulanır. Hastanın tekrarlayan hareketler ile baş dönmesine alıştırılması ve baş dönmesinin azaltılması amacıyla yapılır. Vestibüler rehabilitasyonda, patolojik cevaba alışmayı içeren, postural kontrol egzersizleri, görsel-vestibüler etkileşim ve kondüsyon aktiviteleri, bakış stabilizasyon (viewing) egzersizleri, alıştırma, adaptasyon ve oryantasyon egzersizleri, somatosensoriyal egzersizler ve postürografi eğitimini içeren kişiye özel bir program uygulanır. Egzersizlerin günde 2 kez 4-8 hafta süreyle yapılmaları önerilmektedir. Vestibüler rehabilitasyon ile vertigonun azaltılması, kişinin kendini güvende hissetmesi, günlük yaşama aktif katılmadaki sıkıntılarının giderilmesi, düşme ve yaralanmaların engellenmesinin yanında, kişinin anksiyete, panik bozukluk ve major depresyon gibi ek psikolojik rahatsızlıklardan uzaklaşarak toplumdan soyutlanması da önlenmiş olur. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, tedavi başarısı o kadar yüksek olacaktır” diye konuştu

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.