Hava Durumu

#Ekonomi

Yeni Marmara Gazetesi - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Limon İhracatının Durması Çiftçiyi Sevindirmedi Haber

Limon İhracatının Durması Çiftçiyi Sevindirmedi

Ticaret Bakanlığı'nın limon ihracatını durdurma kararı sonrası Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Depolardaki limonlar tüccar ve çiftçiler tarafından il ve ilçe tarım müdürlüklerine eksik beyan edildiği için bakanlığımız ihracata kısıtlama getirdi. Limonumuz yeni sezona kadar ülkemize yeter ve artardı" dedi.   Türkiye'nin önemli tarım merkezlerinden Adana ve Mersin'de binlerce dönüm alanda üretimi yapılan limondan yaklaşık 1,5 milyon tonun üzerinde rekolte alındı. Bahçelerde hasadın yüzde 99'u biterken Ticaret Bakanlığı, Şubat ayının sonunda Adana, Mersin ve Hatay'da yaşanan soğuk hava ve don afetini gerekçe göstererek bugünden itibaren limon ihracatını geçici süreyle durdurdu. İhracatın durması nedeniyle alınan kararın tekrar gözden geçirilmesi istendi. Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan ise depolardaki limonların tüccar ve çiftçiler tarafından ilgili kurumlara eksik beyan edildiği için bakanlığın kısıtlama getirdiğini belirterek duruma dikkat çekti.  "Depolarda limon çok"  Konuyla ilgili Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, açıklamalarda bulundu. Doğan, "Ticaret Bakanlığı tarafından limona ihracat kısıtlaması getirildi. Geçen sezon limon depolara az girip para ettiği için çiftçimiz bu sene geçen seneki limonun 2 katından fazla 3 katına yakınını depolara gönderdi. Ancak depolardaki limonlar tüccarlar tarafından il ve ilçe tarım müdürlüklerine eksik beyan edilmediği için bakanlığımız ihracata kısıtlama getirdi. Aslında limonumuz yeni sezona kadar ülkemize yeter ve artardı" ifadelerini kullandı.  "Hasat süresi gelene kadar depolardaki limon çürür"  Depolardaki limonun kilogram fiyatının 35-40 liradan satıldığını vurgulayan Doğan, daha sonra şunları söyledi:  "Ticaret Bakanlığı bu yasağı almamalı. Bu yasak devam ederse bizim hasat süresi gelene kadar depolardaki limon çürür. Arjantin ve Güney Afrika ülkeleri Mayıs sonu ve Haziran ayının başından sonra limon ihracatı yaptığı için aslında Haziran'a kadar bu karar alınmasa daha iyi olurdu. Depolardaki limonları çiftçi ve tüccarlar bakanlığı bildirmedi, bakanlıkta bu yasağı aldı. Keşke bu yasak alınmadan önce ziraat odası başkanlarının da görüşü alınsaydı. Şu anda tüccara limonun maliyeti 20 lira. Eğer tüccar buradan para kazanamazsa seneye yatak limonu depoya hiç koymayacak. Bakanlık bu kararı önceden bildirse çok daha iyi olurdu."  Doğan, ayrıca karar sonrası limon fiyatlarında düşüş yaşanacağını ancak çiftçi ve tüccarın zarar edebileceğini belirtti. 

Adana'da turfanda başlayan soğan hasadından yaklaşık 250 bin ton rekolte bekleniyor Haber

Adana'da turfanda başlayan soğan hasadından yaklaşık 250 bin ton rekolte bekleniyor

Türkiye'nin en önemli üretim merkezlerinden Adana'da turfanda soğan hasadı başladı. Tarlada kilogramı 18-20 liradan satılan soğan, rekoltesiyle yüz güldürdü.   Geçtiğimiz yıl sıcak havalar nedeniyle verimi düşen soğan bu sene soğuk hava nedeniyle çiftçinin yüzünü güldüren ürünler arasında yer aldı. Kent genelinde 36 bin dönüm alanda ekilen soğanda hasat başladı. Şu anda dönüme 7 ile 8 ton arası verim alınan soğandan şehir genelinden ortalama 250 bin ton rekolte hedeflendiği belirtildi. Erkenci soğanlar için Türkiye'nin farklı bölgelerinden kente gelen tarım işçileri erken saatlerden itibaren tarlalara girdi. İşçiler soğanların tek tek sökümünü yapıp çuvallara doldurarak ağzını da dikip satışa hazır hale getirdi. Soğan elçileri tarafından da soğanlar sayılarak kamyonlara yüklendi ve talebe göre başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanına gönderilmeye başlandı.  "Depolarda 50 bin ton kışlık soğan var"  İhlas Haber Ajansı'na bilgi veren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Erkenci soğanlar 3 boyuta ayrılıyor ve işçiler toplamaya başladı. Şu anda erkenci soğanın kilogram fiyatı 18-20 lira arasında. Depolarda yaklaşık 50 bin ton kışlık soğan halen var. O soğanların kilogram fiyatı da 12-14 lira arasında değişiyor. Bu yıl Adana'da geçen yıla oranla soğan ekimimiz fazla. Havaların sert ve soğuk geçmesi soğan için iyi oldu" dedi.  "Yurt dışından ülkemize soğan girmesin"  Ramazan Bayramı'ndan sonra hasadın hızlanacağını aktaran Doğan, "Ramazan Bayramı'ndan sonra hasat daha da hızlanacak. Çiftçimiz bu fiyatlara soğanı satmaya devam ederse para kazanacak. Adana'da soğan hasadı başladı ancak Mısır'dan taze, Özbekistan'dan kuru soğan ülkemize girmekte. Eğer bu soğanlar ülkemize girmeye devam ederse çiftçimiz para kazanamayacak. Soğan dışında hangi ürün hasada başlamışsa o ürün ülkemize girmesin" dedi.  Öte yandan, Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, soğan rekoltesinin fazla olduğunu, önümüzdeki günlerde ihracat izninin verilmesini beklediklerini ardından da yurt dışına ihraç edilebileceğini söyledi.  "Soğandan yüzümüzün gülmesini umuyoruz"  Soğan üreticisi Mehmet Kayalı ise, "Fiyat yüzümüzü güldürüyor. Dönüme de güzel verim alıyoruz. İnşallah yurt dışından soğan girmez, bu fiyatlara soğanı satarız. Patates de üretiyoruz, patatesi don vurdu ve ondan zarar ettik. Soğandan yüzümüzün gülmesini umuyoruz" diye konuştu. 

Dr. Kahraman Güler:   "Ekonomik zorluklarla birlikte gelen stres, genellikle basit bir endişeden daha fazlası" Haber

Dr. Kahraman Güler: "Ekonomik zorluklarla birlikte gelen stres, genellikle basit bir endişeden daha fazlası"

Ekonomik sebeplerden kaynaklanan stres ve çeşitli rahatsızlıkların herkes tarafından bilindiğini belirten Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, ancak bilinen şikayetlerin yanı sıra ilginç ve yeni sorunlar olarak ortaya çıkan bazı hastalıkların da olduğunu söyledi.  Ekonomik endişeler insan psikolojisinde önemli rol oynuyor. Maddi zorluklar beraberinde stres, gelecek endişesi ve anksiyeteyi getirirken, fiziksel anlamda yorgunluk, baş ağrısı gibi rahatsızlıklar da ciddi etkiler görülebiliyor. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, "Ekonomik zorluklarla birlikte gelen stres, genellikle basit bir endişeden daha fazlasıdır. Bu tür bir stres, uzun süre devam ettiğinde psikolojik sağlığımız üzerinde ciddi etkiler oluşturur. Maddi sorunlar yaşadığımızda, çoğumuz farkında olmadan depresyon, anksiyete ve sürekli yorgunluk gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ekonomik sorunların sebep olduğu endişeler, uyku bozukluklarını ve dikkat eksikliklerini beraberinde getirir. Zaman içinde basit günlük işleri bile yapamaz hale geliriz. Yetersizlik duygusu, endişelerimizi daha da büyütür ve geleceğe dair karamsar düşünceler üretmeye başlarız. Ekonomi, sosyal hayatımızı ve arkadaşlıklarımızı da belirler. Ekonomik durumlarımız, farkında olmadığımız bir şekilde sosyal ilişkilerimizi de yönlendirir. Maddi durumumuz iyi olmadığında, dışarı çıkıp sosyalleşmeye daha az istekli oluruz. Arkadaşlarımızla yapılan buluşmalardan kaçınır, evde kalmayı tercih ederiz. Bu durum sosyal izolasyonu tetikler, yalnızlık hissimizi artırır ve zamanla kendimizi dışlanmış ya da unutulmuş hissetmeye başlarız. Ayrıca toplumdaki ekonomik farklılıklar da sosyal hayatımıza da zarar verebildiğini görmekteyiz. Kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak mutsuzluk yaşar, bu da özgüvenimizi zedeler ve kendimize olan saygımızı azaltır. Böylece maddi durumumuz psikolojik sağlığımızı ciddi anlamda etkileyerek bir kısır döngü oluşturmaktadır" şeklinde konuştu.  "Ekonomik sıkıntılarla baş edebilmek için ne yapılabilir?"  Psikolojik olarak ekonomik sorunlarla başa çıkmanın püf noktalarını anlatan Dr. Güler, "İlk adım olarak, ekonomik sıkıntılarımızı kişisel bir başarısızlık olarak görmemek gerekiyor. Maddi sorunlar yaşamamız, bizlerin yetersiz ya da başarısız olduğu anlamına gelmez. Bu noktada yapılması gereken ilk şey, kendimizi suçlamayı bırakmak ve maddi zorlukların herkesin başına gelebileceğini kabullenmektir. Ekonomik durumun düzelmesi zaman alabilir; bu sebeple sabırlı olmak, süreci adım adım yönetmek ve kendimize karşı anlayışlı olmak psikolojik sağlığımız açısından kritik bir öneme sahiptir. Ekonomik sıkıntılarla mücadelede bir başka önemli nokta ise sosyal destek mekanizmalarımızı canlı tutmaktır. Maddi zorluklar yaşayan birçok kişi, genellikle içinde bulunduğu durumu paylaşmaktan çekinir ve kendini yalnızlaştırabilir. Ancak ekonomik sıkıntılarımızı ailemizle, yakın dostlarımızla veya güvendiğimiz kişilerle açıkça konuşmak hem üzerimizdeki psikolojik yükü azaltır hem de bize farklı bakış açıları sunabilir. Böylelikle kendimizi yalnız hissetmek yerine destek gördüğümüzü fark ederiz ve güç kazanırız. Ayrıca ekonomik problemlerle başa çıkmada bütçe planlaması yapmak da oldukça etkili bir yöntemdir. Düzenli bir bütçe yaparak gelir ve giderlerimizi takip edebiliriz. Bu planlama sayesinde mali durumumuz üzerinde kontrol sağlarız ve geleceğe yönelik daha gerçekçi hedefler belirleyebiliriz. Bütçe yapmak, ekonomik belirsizliğin oluşturduğu endişeyi azaltmanın yanı sıra psikolojik olarak bize güven duygusu da verir. Son olarak, ekonomik sıkıntıların üzerimizdeki psikolojik etkileri ciddi boyutlara ulaştığında profesyonel destek almaktan çekinmemeliyiz. Psikolojik destek almak çoğu zaman göz ardı edilir veya ertelenir ancak psikolojik sağlık en az maddi sağlık kadar önemlidir. Bir uzmanla konuşmak, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve durumu daha doğru perspektiften görmek açısından faydalı olabilir. Unutulmamalıdır ki ekonomik stres, kişisel bir yenilgi değil, hayatın doğal süreçlerinden biridir ve bu konuda profesyonel destek almak gücümüzü gösterir" dedi. 

Tutumlu Çocuk Artık Tüketen Çocuk Haber

Tutumlu Çocuk Artık Tüketen Çocuk

Yapılan bir araştırmada 1928'den 2020 yılına kadar çocuk dergilerindeki reklamlar incelendi, Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle banka reklamları aracılığıyla tutumlu örnek bir küçük vatandaş olmaya özendirilen çocukların son 30 yıllık dönemde tüketen ve tükettiren çocuğa evrildiği belirtildi.  Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi doktora öğrencisi Pınar Ayşe Tuncer, çocukların, günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişim ve yaygınlaşmasıyla tüketim öznesine dönüştüğünü söyledi. Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk'ün üstlendiği tez çalışmasında; Pınar Ayşe Tuncer, 92 yıllık zaman diliminde yayınlanan 36 farklı dergi ve 112 reklamı inceledi. Tuncer, Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle banka reklamları aracılığıyla tutumlu, örnek bir küçük vatandaş olmaya özendirilen çocukların, son 30 yıllık dönemde tüketen ve tükettiren çocuğa evrildiğini belirtti. Yürüttükleri araştırma ile ilgili bilgi veren Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi doktora öğrencisi Pınar Ayşe Tuncer şunları söyledi: "Çalışmanın amacı çocuk dergilerinde yayınlanan reklamlar üzerinden çocuğun tüketim öznesi konumuna gelme sürecini araştırmaktı. Şimdiye kadar daha çok televizyon reklamlarına yönelik çalışmalar yapılmıştı. Dergilerin son yıllarda sayısal olarak artmış olması ve bu konuda bir çalışma olmaması nedeniyle dergilere odaklandım. 1928'den 2020 yılına kadar dergileri taradım. Bu tez ilk kez bu kadar geniş bir zaman aralığında yayımlanmış ulaşılabilen tüm çocuk dergilerinin listesini de kapsayan bir akademik çalışma oldu. Çocuk dergilerindeki reklamlarda çocukların tüketici olarak nasıl konumlandırıldığını inceledim. Elde ettiğim veriler aynı zamanda Türkiye'de yaşanan toplumsal dönüşümleri ve değişen çocukluk kavramını da ortaya koyuyordu."  "Örnek küçük vatandaş"  Çok iyi bir arşiv çalışması sonucunda her 10 yıllık dönemden 4'er dergi incelediğini anlatan Tuncer, "Toplam 112 reklam tespit ettik. Bunların genelini banka reklamları oluşturuyor. Banka reklamlarında yıllar içinde ortaya çıkan değişim dikkatimizi çekti. İlk başta kumbara reklamlarıyla tasarrufa yönlendirilen çocuk daha sonraları gerek aktiviteler, gerekse kredi kartı reklamlarıyla tüketime yönlendirilmeye başlamış. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki reklamlarda çocuklar iyi birer küçük vatandaş olarak konumlandırılmış. 1990'lı yıllarda ise ciddi bir değişim var. Örnek küçük vatandaş, sağlıklı gürbüz bir çocuk yerine her şeyi alan, tadan her hizmetten yararlanan bir çocuk konumuna gelmiş" dedi.  Benzer biçimde gıda reklamlarının da öznesinin çocuklar olduğunu belirten Pınar Ayşe Tuncer, "Reklamlarda çocukların bahsi geçen yiyeceği tükettiklerinde daha sağlıklı, güçlü başarılı olacakları şeklinde yönlendirmeler vardı. İlk başlarda reklamlarda yer alan gürbüz sağlıklı Türk çocuğu imajı yerini çeşitli atıştırmalıklar tüketen çocuğa bırakıyor. Son yıllarda ise daha çok teknoloji ürünlerinin reklamlarında bir artış söz konusu" diye konuştu.  "Çocuklar hedefte"  Banka reklamlarının araştırmada önemli bir done olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk de, "İlk reklamlarda çocuklara kumbara ile para biriktirin mesajı var. Son yıllarda ise tutumluluğun yerini tüketim vurgusu alıyor. 'Çocuğa ayrı hesap açalım, kredi kartı verelim' yönlendirmeleri söz konusu. Çocuklar çok özel bir hedef kitle. Çocuk dergileri de sadece çocuklara değil, ailelere de hitap ediyor. Bir yandan geleceğin tüketicisi çocuklara yatırım yaparken, bir yandan da ailelere de ulaşmış oluyorlar" dedi. 

Limanlara demirleyen balıkçılar gelecek sezon için şimdiden teknelerini ve ağlarını bakıma aldı Haber

Limanlara demirleyen balıkçılar gelecek sezon için şimdiden teknelerini ve ağlarını bakıma aldı

 Denizlerde 15 Nisan'da başlayacak av yasağına kısa bir süre kala balıkçılar denizlerde hamsinin neredeyse bitmesiyle beraber erken "Paydos" edip teknelerini limana demirleyerek ağlarını ve teknelerini bakıma almaya başladı.   Balık av sezonunun bitimine kısa bir süre kala sezonu kapatan Trabzonlu balıkçılar, teknelerini limana çekti. Bu sezon bol şekilde avlanan palamuttan umduğunu bulan balıkçılar hamside ise istenilen avı gerçekleştiremedi. Trabzon'daki farklı limanlara demirleyen bazı balıkçılar gelecek sezon için şimdiden teknelerini ve ağlarını bakıma alırken, bazıları da Orkinos avı için Akdeniz'e gitmeye hazırlanıyor.  Yoroz limanına demirleyen gemi sahiplerinden Emrehan Köroğlu bu sezon balıkçılık adına iyi geçtiğini belirterek, "Bu sezon bizim açımızdan güzel geçti. Kötü demeyelim iyi geçti. Palamut avı oldukça iyiydi. Palamut avından sonra hamsi avına başladık. Aslında hamsi pek beklemiyorduk ancak biraz hamsi avı da oldu. Balık olmayınca ve çıkan balık da masraflarımızı karşılamayınca paydos ettik. Son dönemde hamsi ve istavrit vardı, onlar da daha sonra olmayınca bitirdik. Şu anda ağlarımızın bakımı ve tamiri ile uğraşıyoruz, yakında biter. Tekrar nasipse 1 Eylül'de tekrar palamut avına başlayacağız" dedi.  Erken paydosun sebebi hamsinin bitmesi  15 Nisan'a kadar tekne tamiratıyla ilgilenip sezonu kapatacaklarını dile getiren balıkçı tayfalarından Harun Genç, "Artık balık avına çıkma sona erdi. Bu sene bereketliydi, palamut bayağı oldu. Hamsi de oldu ama geçtiğimiz yıllara nazaran biraz daha az oldu. Erken paydos etmemizin sebebi biraz da hamsiye bağlı oldu. Hamsi avı olması gerektiği gibi olmayınca biz de bitirdik. Bu süre zarfında da ağlarla ilgilenip sezonu tamamen kapatacağız" diye konuştu.  "Son 10 yıla bakınca sezon iyi geçti"  Hamside sezonun bittiğini istavritin de bitmeye yaklaştığını kaydeden balıkçı tayfalarından Taner Kul ise "Biz genelde hamsi avına çıktığımız için hamsi de bittiği için demirledik. Ağımızı temizledik, eksik olan yerleri de tamamlayıp önümüzdeki sezona hazır etmeye çalışıyoruz. Son 10 yıla bakarsak sezon iyi geçti. Bol şekilde palamut vardı, insanlar doyasıya yedi. Hemen hemen bu zamanlarda paydos ediyoruz. Bundan sonra ağ tamirlerinin ardından orkinos kotası olanlar orkinos avına gidecekler. Biz burada bir aylık bir sürede bakımlarımızı yapacağız. Daha sonrasında ise ya başka gemilerin ağlarını yapmaya gideceğiz ya da orkinos avına gideceğiz" dedi.  Öte yandan denizlerde trol ve gırgır ağları ile avcılık yapan balıkçılar için 1 Eylül'e kadar sürecek yasak 15 Nisan'da başlayacak. 

Tır şoförü Orhan Güngör: "Savaşın da bitmesiyle ticaretimiz arttı" Haber

Tır şoförü Orhan Güngör: "Savaşın da bitmesiyle ticaretimiz arttı"

Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ithal ürün yasağının kalkmasıyla birlikte Hatay'dan Suriye'ye giden tırların geçişleri devam ediyor. Suriye tarafında artan vergilere rağmen günde 350 ila 400 araç karşıya geçiyor.   Suriye'de 13 yıl süren iç savaşın ardından muhalif güçler, 61 yıllık Baas rejimine son vermişti. Esad'ın yıkılmasıyla birlikte başkent Şam başta olmak üzere Halep gibi nüfus oranının fazla olduğu şehirlere yurt dışından ithal ürünler girmeye başladı. Uzun yıllar sonra Türkiye'den giden ürünler de Suriye'nin her noktasına ulaşmaya başladı. Türkiye ve Suriye arasındaki ticaret hacminin genişlemesi Hatay'da bulunan sınır kapılarına da yansıdı. Sınır kapılarında sayıları yaklaşık 2 bini bulan araç kapasitesine ulaşıldı. Suriye'de yönetimin değişmesinin ardından artan vergilerden dolayı tüccarlar arası sorunlar yaşansa da sınır kapılarında araç kuyrukları oluşmaya devam ediyor. Sınır kapılarında oluşan devasa tır kuyrukları dron ile havadan görüntülendi.  "Bazen çok geçişler oluyor bazen de tırlar 1 hafta bekliyorlar"  Yoğunluktan dolayı tırların bazen 1 hafta beklediğini ifade eden Yasir Yıldırım, "Burada en fazla 3 ila 4 gün bekliyoruz. Eskiden daha hızlı geçişler oluyordu ama şimdi ise hem Suriyeli muhacirler giriş yapıyor hem de tırlar giriş yaptıkları için mecburen geç oluyor. Burada ortalama bin 150 civarında tır vardır. Günde ortalama 350 ila 400 tır giriyor. Bazen çok geçişler oluyor bazen de tırlar 1 hafta bekliyorlar. Savaş zamanında pek geçiş olmadığı için girip hemen çıkıyorduk. Geçişlerde her yeni yılda göre zam yapılıyor. Zamlar biraz daha düşük olsa bizler için daha iyi olurdu" dedi.  "Savaşın da bitmesiyle ticaretimiz arttı"  Savaş zamanında yoğunluk olmadığını dile getiren Orhan Güngör, "Savaş zamanında geçişlerde sorunumuz yoktu ve bu kadar yoğunluk yoktu. Önceden sıramız yoktu ama şimdi 3 ila 5 gün bekliyoruz. Bu yüzden yoğunluk çok var. Savaşında bitmesiyle ticaretimiz arttı" şeklinde konuştu.  "Geçmişte tırların geçişi daha azdı ama şimdi çoğaldı"  Cilvegözü Sınır Kapısı'nda yoğunluk olduğunu söyleyen Cuma Yumuşak ise, "Burada yoğunluk iyi var. Tırlar kalabalık ama zamanla eritiliyor. Geçmişte tırların geçişi daha azdı ama şimdi çoğaldı" ifadelerini kullandı. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.