Hava Durumu

#Esad

Yeni Marmara Gazetesi - Esad haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Esad haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uyuşturucu Üretiminden Milyarlarca Dolar Gelir Elde Ettiler Haber

Uyuşturucu Üretiminden Milyarlarca Dolar Gelir Elde Ettiler

Suriye'nin başkenti Şam'ın muhaliflerin kontrolüne geçmesinin ardından Esad ailesinin kurduğu uyuşturucu fabrikası görüntülendi. Fabrikada üretilen uyuşturuculardan her yıl milyarlarca dolar gelir elde edildiği öğrenildi.  Suriye'de 61 yıllık Baas rejimi ve Esad ailesinin 53 yıl süren iktidarının devrilmesinin ardından kanlı yönetimin karanlık yüzü ortaya çıkıyor. Ülkenin başkenti Şam yakınlarında daha önce 7 yıl boyunca cips üretimi yapılan fabrikanın sonrasında 2017'de Beşar Esad'ın kardeşi Mahir Esad'ın el koymasıyla uyuşturucu imalathanesine çevrildiği ortaya çıktı. Fabrikada "captagon" hapları gibi uyuşturucu maddelerin üretildiği tespit edildi. Esad rejiminin uyuşturucuyu Suriye'den daha çok petrol zengini körfez ülkelerine ve Avrupa ülkelerine ihraç ettiği öğrenildi. Esad ailesinin uyuşturucuyu elektrik panolarının içinde bulunan dinamoların, ledler, kavun gibi plastik yapay meyvelerin içine yerleştirerek tırlar ile Avrupa ve körfez Arap ülkelerine ihraç ettiği ortaya çıktı.  Esad ailesinin captagon haplarını kaçırarak her yıl milyarlarca dolar gelir elde ettiği belirtildi. Uyuşturucu ticaretinin ABD yaptırımlarının etkisi altındaki Esad rejimi için "ekonomik" açıdan büyük kazanç sağladığı ifade edildi.  “Burası cips fabrikası olarak kullanılıyordu”  Esad rejiminin düşmesinden dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden Suriyeli Arif El Dud, “İnşallah Suriye halkının durumu iyi olacak. İnşallah güzel günler geri gelir ve yeni yönetimle her şey yoluna girer. Muhalifler ve yeni yönetimle Suriye halkı yeniden sevinecek ve güzel günlere kavuşacak. Burası cips fabrikası olarak kullanılıyordu. 2010'dan 2017'ye kadar faaliyet gösteriyordu. 2017 yılında Esad rejimi bu fabrikaya el koydu ve uyuşturucu fabrikasına dönüştürdü. Rejimin düşmesinden sonra biz fabrikaya girdik. İçerde uyuşturucu maddeler bulduk. İlgililere haber verdik ve onlar gelene kadar burada nöbet tutuk. Çünkü bu uyuşturucu maddelerin masum insanlara zarar vermesini istemedik” dedi. 

Suriyeliler Ülkelerine Dönmek İçin Hazırlıklara Başladı Haber

Suriyeliler Ülkelerine Dönmek İçin Hazırlıklara Başladı

 Suriye'de Esad rejiminin sona ermesinin ardından binlerce Suriyeli ülkelerine dönmek için hazırlıklara başladı. Bazı Suriyeliler, kentin farklı noktalarında kurulan oto pazarlarına akın ederek araçlarını satılığa çıkardı.   Suriye'de 61 yıllık Esad rejiminin sona ermesiyle birlikte binlerce Suriyeli dönüş yoluna koyuldu. Rejimin baskılarından kaçıp Türkiye'de farklı şehirlere yerleşen sığınmacılar, rejimin düşmesiyle birlikte dönüş yoluna geçti. Türkiye'de araç sahibi olan Suriye uyruklu vatandaşlar, her bütçeye uygun aracın bulunduğu oto pazarlarını doldurdu. Araçlarını satılığa çıkaran Suriyeliler, araçlarını satarak ülkelerine geri dönmeyi planladıklarını belirtti.  Oto pazarına gelerek aracını satan Suriye uyruklu vatandaş, "Ülkemizde savaş sona erdi, biz de yavaş yavaş toparlanmaya başladık. O yüzden aracımı buraya getirerek satışa çıkardım, dönmeyi planlıyoruz" diye konuşurken, diğerleri ise, "Buraya gelme sebebim aracımı satarak ülkeme geri dönmek. Buraya geleli 13 yıl oldu. Türk milletine çok teşekkür ediyoruz. Savaş bittiği için mutluyuz. Aracıma savaş bitmeden önce yüksek fiyat verdiler, gideceğimiz belli olmadığı için satmadım. Şimdi savaş bitti, ailem ile karar verdik. Gitmek için aracımı satmaya getirdim" diye konuştu.  Öte yandan, Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönebilmek için araçlarını piyasanın altında verdiği dikkat çekti. 

PKK/YPG'li Teröristler Hastanenin Altına Bile Tünel Ağı Kurmuş Haber

PKK/YPG'li Teröristler Hastanenin Altına Bile Tünel Ağı Kurmuş

Suriye'de muhalifler tarafından PKK/YPG terör örgütünden kurtarılan Münbiç'teki Vatan Hastanesinin altına tünel ağı kurulduğu ortaya çıktı. Biri hastane içerisinde olmak üzere tespit edilen toplam 6 giriş, yapılacak incelemenin ardından kapatılacak.  Suriye'de muhaliflerin terör örgütü PKK/YPG'den temizledikleri Münbiç'teki çalışmalar devam ediyor. Terörden arındırılan ilçede, tünel ağları tek tek ortaya çıkıyor. Teröristlerin Münbiç'in en büyük hastanesi olan 200 yataklı Vatan Hastanesinin altına tünel ağı kurdukları ortaya çıktı. Hastanenin alt katında başlayan tünelin diğer ucunun nereye çıktığı ise henüz belirlenemedi. Hastane bahçesinde de biri havalandırma olmak üzere toplam 5 giriş daha tespit edildi. Teröristlerin bomba tuzaklama ihtimaline karşı tünellerde henüz inceleme yapılmadığı belirtildi.  Kıyafetlerini değiştirip sivillere karıştılar  Ayrıca kadın teröristlere ait olduğu değerlendirilen birçok elbisenin de etrafa saçıldığı görüldü. Yerel kaynaklar, teröristlerin kaçmadan önce kıyafetlerini değiştirip halkın arasına karıştıklarını düşündüklerini ifade etti.  Uzman ekip inceleme yapacak  Siviller tarafından yoğun bir şekilde kullanılan hastanenin altında patlayıcı olma ihtimalinin büyük bir tehlike oluşturduğu, bu nedenle kapatılmadan önce detaylı bir tarama yapılacağı öğrenildi. Girişleri kontrol altında tutulan tünellerin, görevli uzman ekip tarafından incelendikten sonra kapatılacağı ifade edildi. 

Haber

"13 yıldır aile gibi yaşadık, kasa emanet ettik, burada çalışsınlar"

Suriye'de Esad rejiminin sona ermesinin ardından binlerce Suriyeli ülkelerine dönmek için hazırlıklara başladı. Bazı esnaf, sigortalı çalıştırdıkları Suriyelilerin ülkelerine dönmesiyle sıkıntı yaşanacağını dile getirdi.   Suriye'de 61 yıllık Esad rejiminin sona ermesiyle birlikte binlerce Suriyeli dönüş yoluna koyuldu. Rejimin baskılarından kaçıp Türkiye'de farklı şehirlere yerleşen sığınmacılar, tekstil atölyesi, restoran ve fabrika gibi yerlerde iş imkanı buldu. Suriyeliler sayesinde unutulmaya yüz tutmuş birçok meslek alanıda tekrar canlandı. Küçük yaşta Türkiye'ye gelip 13 yılık bu dönemde otomotiv sektöründe de çırak olarak işe başlayan Suriyeli gençler ara eleman olarak sanayi sitelerininde vazgeçilmez unsurları haline geldi. Ülkelerinin özgürlüğe kavuşmasıyla birlikte Türkiye'ye minnet borçlarını ifade ederek dönüş yoluna geçen Suriyeliler, çalıştıkları yerlerden ayrılarak valizlerini toplamaya başladı. Suriyelilerin gidişine bir yandan vatan topraklarına döndükleri için sevinen bir yandan da aktif iş gücünden oldukları için üzülen Bursalı sanayici ve esnaf, piyasanın sığınmacıların ülkelerine dönüşünden etkileneceğini ve iş yerlerinin kapanabileceğini söyledi. Resmi kayıtlara göre Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Suriyeli bulunurken, listenin 7. sırasındaki Bursa'da ise 170 bin Suriye vatandaşı bulunuyordu.   "Türkiye'den Allah razı olsun"  Ülkesinde zulümden dolayı 2 defa hapse girdiğini söyleyen Ahmet Kaplan, ailesiyle birlikle 8 senedir Türkiye'de yaşıyor. İş yerinde aile gibi olduklarını belirten Ahmet Kaplan, "2015 yılında ailemle birlikte Türkiye'ye geldim. Zulüm var ben 2 defa hapse girdim. Çocuklar okula başladı Türkçeyi öğrendi. Çocuklar Arapçayı unuttu, döndüğümüzde sıfırdan başlayacağız. Suriye'yi çok özledik her şeyi bırakıp geldik. Türkiye'den memnunuz çok teşekkür ediyorum. Orası sıkıntılı olduğu için çocukları burada bırakıp mı dönmeliyiz henüz karar veremedik. Türkiye'de hiçbir zulüm görmedik, Allah razı olsun herkesten. Bu şirkette 6 senedir çalışıyorum. Şirket sahibinin gelmediği günlerde kasa bende kalıyor. Alışverişi ben yapıyorum, müşteriye ben bakıyorum. Biz burada aile gibi yaşadık" dedi.  "Bu insanlar Türkiye'de çalışsın gitmesin"  Suriyelilerin ülkelerine döndüğünde eleman konusunda ciddi sıkıntı yaşanacağını ifade eden iş yeri sahibi Osman Yalçınkaya, "10'a yakın çalışanımız var, yarısı Suriyeli. Bunların hiçbiri keyfi gelmedi, ülkeleri harap oldu zulüm olduğundan dolayı geldiler. Ülkenin durumu belli. Bütün ürünler yağmur altında ıslanmış hepsi perişan. Ama buna rağmen gitmek istiyorlar gördüğüm kadarıyla. Gitmek isteyenler var, fakat kalmak isteyen de var. Düzen kurup ailesiyle burada yerleşmiş. Eğer giderlerse ciddi sıkıntı olacak. Çünkü insan kolay yetişmiyor. Bu elemanları tekrardan nasıl yetiştireceksin. Yerli ve dışarıdan gelen işçinin ücret farkı kalmadı, hepsi eşitlendi. Bizim insanımız maalesef çalışma konusunda çok nazlı. Kendisi çalışmıyor, dışarıdan gelenin de çalışmasını istemiyor. Bu insanlar burada çalışsın derim. Çünkü iş konusunda ciddi anlamda sıkıntı olacak. Belki birçok iş yerleri kapanacak. Dükkanda satış, ürün hazırlanması, mal kabul işlerinde çalıştıracak kişi bulamayacağım işim aksayacak. Belki ben de iş yerimi kapatmayı düşüneceğim. Bu insanlar buraya çalışmaya ve üretmeye gelmiş. Bizim de üretime ve çalışmaya ihtiyacımız var. Suriyeli veya Afgan hiç fark etmez. Yeter ki samimi şekilde gelen, suç ve terör için gelmemiş bütün insanlara bizim sahip çıkmamız lazım" şeklinde konuştu. 

Bursa'daki Mülteciler Ülkesine Dönmek İçin Hazırlıklara Başladı Haber

Bursa'daki Mülteciler Ülkesine Dönmek İçin Hazırlıklara Başladı

Suriye'de muhaliflerin rejim güçlerini devirmesiyle Suriye yeni bir sürece girerken, 171 bin mültecinin yaşadığı Bursa'da ise bazıları dönüş için hazırlıklara başladı. Kendi ülkesine gitmek için hazırlık yapan üniversite öğrencisi genç, "Türkiye'de 12 yıldır yaşıyoruz, ekmeğinden yedik, suyundan içtik. Suriye'de 3 tane evimiz var. 2 tanesini Türk vatandaşlarımıza veririm" dedi.   8 Aralık'ta şok bir operasyonla Esad rejimi son bulurken, 171 bin mültecinin yaşadığı Bursa'da da geri dönüş hazırlıkları başladı. Birçok kişinin dönüş için hazırlık yaptığı kentte, göç idaresi başvurularla doldu. Bir arkadaşının yanında çalışan ve aynı zamanda üniversite öğrencisi olan Osam Asabbah, “Dönüş için başvuru yaptım. Suriye'de 3 evim var 2'sini Türk vatandaşlara veririm” dedi.  Türkiye'ye minnettar olduğunu belirten genç, "Burada tekstil işiyle uğraşıyorum, bir yandan da kuyumcu dükkanında arkadaşıma yardım ediyorum. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde tekstil bölümünde öğrenciyim. Halkın yüzde 99'u dönmek istiyor. Sabah buraya gelmeden önce Göç İdaresi'ne ziyarete gittim. "Dönmek istiyorum" dedim ama 1 aylığına gidip gelmem gerekiyor ki üniversitem devam etsin. Üniversitem biter bitmez, inşallah vatanımıza döneceğiz. Şu anda gördüğüm ise çoğu vatandaşım ülkemize geri dönecek. Türkiye'yi çok seviyorum, burada büyüdüm. 7 yaşındayken buraya geldim. Türk bayrağına sonsuz saygımız var" ifadelerini kullandı.  "Türkiye'yi sevmeyen bizim düşmanımızdır"  Osam Asabbah sözlerine şöyle devam etti: "Arkadaşlarımdan birisi bana dün sordu. 'Türkiye, Suriye gibi olsa, bizi alır mısınız' diye. Ben de ona dedim ki 'bizim Suriye'de 3 tane evimiz var. 2 tanesini Türk vatandaşlarımıza veririm, 1 tanesi bana kalsın. Ama yetmezse, yanıma Türk arkadaşımı da alırım.' Türkiye'de 12 yıldır yaşıyoruz, ekmeğinden yedik, suyundan içtik. Seviyoruz ama sevmeyenler varsa, onlar bizim de düşmanımızdır. Türkiye benim ikinci vatanımdır."  Bir başka Suriyeli Türkmen Yiğit Alaçatı ise, "Duyduklarımıza göre, dönen çok var. Son zamanlarda zaten Halep alındıktan sonra dönmeye başladılar. Şu anda yüzde 70 civarı kişi, ben de dahil olmak üzere döneceğiz. Türkiye'ye çok teşekkür ediyoruz. Bize iyi davrandılar, bazı sorunlar oldu ama yine de her şey için teşekkürler. 6 ay içinde dönüşler tamamlanır. Ben yeminli tercümanım, beni arayıp soruyorlar 'hemen dönebilir miyiz' diye. Birkaç hafta içinde her şey belli olacak, muhtemelen ona göre dönüşler başlayacak" diye konuştu. 

Suriyeliler: “Yıllardır bugünü bekliyoruz” Haber

Suriyeliler: “Yıllardır bugünü bekliyoruz”

Suriye'de 61 yıllık Bass Rejimi'nin devrilmesini Antalya'da yaşayan Suriye vatandaşları gökyüzüne beyaz güvercin salarak ve baklava dağıtarak kutladı.   Suriye'nin kuzeyinde 27 Kasım'da başlayan çatışmalarda bugün erken saatlerde Rejim muhalifi silahlı grupların başkente hakim olmaya başlamasıyla Esed rejimi başkentin tüm kontrolünü kaybetti. Beşar Esed'ın Şam'ı terk etmesi ile birlikte 61 yıllık Baas rejimi bu sabah itibari ile son buldu. Rejim askerlerinin hapishanelerde tuttuğu kişiler serbest bırakılarak hapishaneler boşaltıldı. Muhalif grupların yurt dışında bulunan Suriyelilere 'Suriye Artık Özgür, Ülkenize Dönebilirsiniz' çağrısında bulunmasının ardından Antalya'da ki Suriyeliler 61 yıllık Baas Rejimi'nin çöküşünü coşkuyla kutladı. Ellerinde Suriye, Türkiye ve Filistin bayrakları ile sokaklara akın eden ve özgürlük sloganları atan Suriye vatandaşları zaferi gökyüzüne beyaz güvercin bırakarak ve baklava dağıtarak kutladı.  “Yıllardır bugünü bekliyoruz”  11 yıldır Türkiye'de olduğunu ve birkaç ay içerisinde ülkelerine geri döneceklerini belirten Ahmet Abdül isimli Suriye vatandaşı, “Şu an biz çok mutluyuz. 11 senedir Türkiye'de yaşıyorum. Allah'a şükürler olsun memlekete geri dönmeyi düşünüyorum. 1-2 ay içerisinde toparlanıp gideceğiz. Tüm Türkiye halkına ve Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum, bize iyi baktılar” dedi. Yıllardır bugünü beklediklerini söyleyen Mahmut El-Hüseyin ise “Yıllardır bugünün bekliyoruz. Esed bizi mahvetti. Artık yeter dedik, çok şükür Suriye'de kazandık. Türkiye'ye çok teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun. Bütün Türkiye'ye şimdiye kadar ki emekleri için teşekkür ediyoruz. Orası artık bizim ülkemiz ve geri döneceğiz” 

Haber

"Parçalanmış bir Suriye İsrail'in işine geliyor"

Suriye'de hafta sonundan itibaren yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmede bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Köse, Suriye'nin parçalanma olasılığının yüksek olduğunu belirterek “Çok beklenmedik karışık bir durum var şu anda. Resim net değil flu” dedi.    Suriye'nin grip olduğunda Türkiye'nin nezle olduğunu kaydeden Köse, “Suriye güneyimizde en uzun kara sınırımız. Yaklaşık 960 kilometrelik bir sınır hattını paylaşıyoruz. Bu sınırın güvenliğini sağlamak çok kolay değil. Dolayısıyla Suriye'de meydana gelecek her türlü gelişme bizi yakından etkiliyor. Suriye grip olduğunda biz nezle oluyoruz. Hiçbir şeyden etkilenmezsek, insansızlaşan alanlardaki terör faaliyetlerinden, insansızlaşan alanları dolduran teröristlerden ve sığınmacı krizinden etkileniyoruz ki Türkiye şu anda zaten sığınmacı kabul edebilecek sınırın çok üzerinde. Kriz hiçbir şeyi etkilemezse bile, bir; güneyimizde teröre yatkın sahipsiz araziler oluşturacak böylece ulusal güvenliğimizi tehdit eden teröristlerin alan bulabileceği bir koridor oluşturacak. İki; sığınmacı krizini tetikleyecek Türkiye'deki Suriyelilerin dönüşünü geciktirecek” diye konuştu.  "Parçalanmış bir Suriye İsrail'in işine geliyor"  Bölgede beklenmedik karışık bir durum yaşandığına dikkat çeken Köse, parçalanmış bir Suriye'nin İsrail'in işine geleceğini ifade ederek “Çok beklenmedik karışık bir durum var şu anda. Resim net değil flu. İsrail şu anda bölgedeki en yakın aktör en güçlü aktör ABD'nin desteğinde. Dahlinin olmadığını söylüyor fakat parçalanmış bir Suriye İsrail'in işine geliyor. ABD dahlinin olmadığını söylüyor. İran milislerini Suriye'ye soktu, Esad'a yardım için. İran zaten Ortadoğu'nun mezhepsel olarak parçalanmasını ve Ortadoğu'da mezhepsel çatışmaların çıkmasını maalesef halen körükleyen bir ülke. Bu politikasından bir türlü vazgeçmedi. Dolayısıyla zora düştüğünde de kimse İran'ın tarafında yer almıyor. HTŞ Türkçe adıyla (Şam Kurtuluş Örgütü) Türkiye'nin ve Birleşmiş milletlerin terörist kabul ettiği bir örgüt bir yapılanma. Şöyle bir durum var, HTŞ Esat'la ittifak kurmayacak bir örgüt, HTŞ İran'la ittifak kurmayacak Sünni bir örgüt. Dolayısıyla HTŞ'nin PKK'yı alanlardan söküp atması Tel Rıfat'tan söküp atması ve Tel Rıfat'a Özgür Suriye Ordusu ya da şimdiki adıyla Suriye Milli Ordusu Türkiye'nin desteğinde hakim olmuş durumda. Şu anda Tel Rıfat PKK'dan temizlemiş oldu. Beklenemedik hızla gelişen beklenmedik ağır silahların ve beklenmedik şimdiye kadar bunu görmemiştik düzenli ordu görüntüsü veren birliklerin geliştirdiği bir harekât. Harekât planlamaları oldukça stratejik ve kurmay planlamalar görüyoruz. Bu da bize sıradan bir terör örgütünün yapabileceği organizasyon gibi gelmiyor olamaz zaten” ifadelerini kullandı.  Suriye'nin parçalanma olasılığının yüksek olduğunu ifade eden Köse, “Soru, Suriye parçalanır mı? Suriye'nin parçalanma olasılığı yüksek. Benim bir tarafım Esad bir an önce gitsin eli kanlı bir diktatör ve Suriye halkı Esad'dan kurtulsun diyor. Bu benim duygusal yanım. Realist yanım da şunu diyor, Esad yerinde kalsın ve Suriye parçalanmasın. Üçe parçalanmış bir Suriye güneyimizde bir Nusayri devleti İran'ın destekleyeceği bir PKK devleti ve bir de Sünnilerden oluşan HTŞ'nin Türkiye'nin terörist kabul ettiği aşırı din yorumundan oluşan Vehhabiliğe yakın bir din devleti. Afganistan benzeri bir Taliban oluşmuş olacak. Hemen hemen görüşleri aynı. Bu İsrail için tercih edilebilir bir durum Suriye ile artık kedi fare gibi oynayabilecek çünkü çok rahat birlikte olan bir Suriye değil üç parça küçük küçük kolaylıkla lokmalara bölünmüş bir ekmek gibi İsrail istediği parçayı istediği an ısırabilir koparabilir. Lübnan'da yaptığı her şeyi daha rahatlıkla Suriye'de yapabilir. Kesinlikle ve kesinlikle bir sonraki hedefi İran'dır” dedi.  "Türkiye'nin çok yakın bir zamanda Münbiç'e bir operasyon yapması kuvvetle muhtemel"  Türkiye açısından gelişmelerin olumlu göründüğünü belirten Köse, “Türkiye açısından gelişmeler şimdilik olumlu görünüyor. Türkiye olaylara seyirci değil. Türkiye şunu öğrendi, ABD yaptığı operasyonlarda ben yokum diyordu. İsrail aynısını söylüyordu İngiltere, Rusya aynısını söylüyordu. Şu anda Türkiye'de ben yokum diyor. Fakat kesinlikle ve kesinlikle Türkiye Özgür Suriye Ordusunun yanında, olmalı da. Ve kesinlikle Türkiye PKK'dan temizlenmiş alanları fayda olarak görüyor. Bu kısa vadeli bir çıkardır kısa vadeli bir kazançtır. Çünkü PKK'nın boşalttığı alanlara aşırı dinci Taliban benzeri HTŞ'nin yerleşmesi Türkiye'nin lehine bir durum değil. İlerleyen yıllarda biz yeni bir IŞID benzeri bir örgütle karşılaşabiliriz. Dolayısıyla Türkiye düşünüyorum ve zannediyorum ki çok yakın bir zamanda Münbiç'e bir operasyon yapması kuvvetle muhtemel. Şu anda herkes kuklayı perdenin arkasından idare ediyor. Enteresan şekilde HTŞ'yi terörist ilan eden ABD; HTŞ'ye bilmiyoruz elimizde kanıt yok, HTŞ'ye yoğun destek veriyor. Bu kadar silah HTŞ'ye nerden gitti. HTŞ bu kadar ağır silahı Rusya vermeyeceğine göre PKK vermeyeceğine göre kimden aldı ve nasıl aldı. Dolayısıyla HTŞ'yi biri silahlandırdı ve eğitti. HTŞ'nin şu anda çok planlı hareket eden bir kurmay kadrosu mevcut” şeklinde konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin ve Esed Açıklaması Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin ve Esed Açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Putin ile Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir" dedi.   Erdoğan, Kazakistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Astana’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü 24'üncü Devlet Başkanları Zirvesi'ne katıldıklarını belirten Erdoğan, "Malumunuz zirveye Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in davetine icabetle şeref konuğu olarak katıldık. 2022 yılında Özbekistan’da yapılan Liderler Zirvesi’ne de özel misafir sıfatıyla katılmıştım. Türkiye 2012 yılından bu yana Teşkilat’ın diyalog ortağıdır. Bu çerçevede iştirak ettiğimiz zirveye davetli diğer ülkelerin de katılımıyla bugün gerçekleştirilen oturumda hitap ettik. 'Sürdürülebilir barış ve kalkınma arayışında çok taraflı diyaloğun güçlendirilmesi' teması altında düzenlenen oturumda cari küresel meydan okumalar bağlamında görüş alışverişinde bulunduk. Hitabımda Gazze başta olmak üzere coğrafyamızı tehdit eden sınamalara karşı çok taraflı diyaloğa, iş birliğine ve dayanışmaya duyulan ihtiyacın önemini vurguladım. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir uluslararası sistemin inşa edilmesi için çalıştığımızın altını çizdim. Bu vesileyle ekonomi, enerji, bağlantısallık ve güvenlik konularında ikili ve çoklu iş birliği fırsatlarını gözden geçirdik. Terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliğine dair başlıklara dikkat çektim. PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadelemizde Teşkilat üyeleriyle iş birliğimizi artırmakta fayda gördüğümüzü aktardım. Gazze’deki yıkıma son verilmesi için İsrail’in durdurulması ve İsrail yönetimi üzerindeki uluslararası baskıların artırılması gerektiğine dair görüşlerimi paylaştım. Zirve, ülkemizin Teşkilat’a sağlayabileceği katkıları dile getirmek açısından da faydalı oldu" dedi.  Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda iş birliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunun altını çizen Erdoğan, "3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan Teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye’nin yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle iş birliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir. Zirve boyunca bazı üye ve davetli ülke liderleriyle ikili görüşmelerim oldu. Bu kapsamda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, Moğolistan Cumhurbaşkanı Khurelsukh Ukhnaa, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko ile ikili görüşmelerim oldu. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile üçlü formatta bir toplantı gerçekleştirdik. Diğer liderlerle de ayaküstü görüşmelerim oldu" dedi.  Erdoğan, bir gazetecinin, 'NATO İttifakı içinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile açık ve olumlu ilişki yürüten tek lidersiniz. Bu ilişki sayesinde başta tahıl krizi olmak üzere birçok sorunda önemli adımlar atılabildi. Dolayısıyla dünyanın gözü Astana’da Putin ile yaptığınız görüşmedeydi. Görüşme sonrası Ukrayna, konusunda 'adil bir barış mümkün' dediniz. Sizce barış konusunda umut verici adımlar gelecek mi? Rusya ile iş birliğine dair güçlü mesajlar verdiniz. Nasıl bir süreç bekliyorsunuz? Rusya’nın Türkiye’den beklentileri neler? Ukrayna konusunda Putin, tansiyonu yükseltmeyi mi yoksa düşürmeyi mi planlıyor? Nasıl bir izlenim edindiniz?' sorusuna,  "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüşüyoruz. Bu görüşmelerde “arabuluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar tesiri olabilir?” bunları konuları ele alma imkanımız oldu. Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı’ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Putin, “Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum” yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin’in Avrupa’ya, karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya’yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa’ya ve Batı’ya olumsuz bakıyor. “Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek” diyor. Afrika ile ilgili ise “onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum” yaklaşımı içindeler. Türkiye’yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında “nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?” bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru’nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum. Bu savaş ne Rusya’ya ne Ukrayna’ya kazandırıyor. Savaşın tek kazananı kan ve ölüm tüccarlarıdır. Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi, üzerimize düşeni yapmaya hazırız" cevabını verdi.  Erdoğan, 'Türkiye-Rusya-Suriye ve İran 4’lü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok” demiştiniz. Görünürde Beşar Esad ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?' sorusuna şu cevabı verdi:  "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Putin ile Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir. Suriye sahasında aradan geçen onca yıl herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde göstermiştir. Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükunet, akıllıca politikalar ve önyargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur.  El birliği ile ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın".  'Kayseri’de ve Suriye’nin kuzeyinde eş zamanlı başlayan provokasyonlara şahit olduk. Şu an Suriye’nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında bir görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?' sorusu üzerine Erdoğan, "Ülkelerin değil PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor. Fakat Suriye’nin kuzeyinde biliyorsunuz birçok yapılanma mevcut. Bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de bulunuyor. Nitekim bu Suriye’nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey, devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri’deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez. Türkiye’de de ırkçı, akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da, nasıl bozacağımızı da çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da, istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri’deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir, ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir" cevabını verdi.  'Terörle mücadele kapsamında yaz aylarında bir operasyon yapılacağına dair açıklamalarınız olmuştu. Halihazırda TSK ve MİT çok başarılı nokta operasyonlar yapıyorlar. Bu kapsamda askeri harekat hala gündemde mi? Irak’ta yeni başlayan süreç kapsamında operasyona Irak’ın da destek verebileceği, ortak bir harekat olabileceği söylenmişti. Böyle bir ihtimal var mı?' sorusunu Erdoğan, "Şu an itibariyle bunu bölgedeki olayların akışı belirleyecek. Gelişmeler olgunlaşmadan, belli bir noktaya gelmeden şu anda böyle bir adımı atacağız demek yanlış olur. Fakat gelişmeler ışığında eğer böylesi bir adım atmak gerekiyorsa bu yapılır. Nitekim şu anda Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi Irak’ın kuzeyinde de zaman zaman PKK’ya karşı darbeler vuruluyor. Daha yeni 12-13 PKK’lı etkisiz hale getirildi. Diğer tarafta 15 PKK’lı etkisiz hale getirildi. Yani teröre aman vermeyiz. Çünkü oralarda da münasebetlerimiz iyi. İlişkilerimiz iyi olduğu için gerek Irak’ta gerek Suriye’de bu adımları her an atarız. Güvenlik güçlerimizin eli tetiktedir. Tehdidin boyutuna göre de anlık kararları alıp uyguluyoruz. Terörün bölgedeki barışı, huzuru, istikrarı ve kalkınmayı engelleyen bir çıban başı olduğunu da muhataplarımıza anlatmaya devam ediyoruz. En son Irak seyahatimizde de bu yönde temaslarımız gerçekleşti. Arkadaşlarımız da muhatapları ile sürekli görüşme halindeler. Biz açık ve net bir şey söylüyoruz ve bundan da geri adım atmayacağız. Biz bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, kurdurmuyoruz ve asla kurdurmayacağız" diye cevapladı.  'Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütü'nde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik perspektifi var mı, sürece dair ne söylersiniz?' sorusuna Erdoğan, "Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın yapısına bakıldığında Rusya’nın Türk Devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nda ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütü’nde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi de buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi Teşkilat’a ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye’yi bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır" cevabını verdi.  'NATO Genel Sekreteri değişti, Mark Rutte oldu. İkili ilişkilerinizin iyi olduğu biliniyor. Bu ilişki Türkiye’nin NATO içerisindeki sorunlarının aşılması noktasında katkı sağlayacak mı? NATO’nun ikinci adamının bir Türk olacağı konuşuluyordu, bu konuda bir gelişme var mı? Böyle bir isim göreve gelecek mi, gelecekse de Türkiye’nin tercihi kimden yana olur?' sorusu üzerine Erdoğan, "Bunları Rutte ile görüştük. Rutte beni ziyarete geldiğinde kendisine bu beklentimi söyledim. O da doğrusu olumsuz bir yaklaşım içerisine girmedi. Türkiye’ye böyle bir şeyin yakışabileceği mealinde bir yaklaşımı oldu. Görevi tam manasıyla devralmadan önce de Türkiye’ye bir ziyaret yapacağını bana söyledi. Ben de kendisine “memnun olurum” dedim. Hatta Eski Genel Sekreter Jens Stoltenberg ile bir Boğaz seyahati yaptık. Bir Boğaz seyahati için de kendisini davet ettik. Türkiye’nin NATO’dan beklentilerini her fırsatta dile getiriyoruz. İttifakın birliğinin, insicamının güçlendirilmesi, dayanışma ruhunun korunması ve zenginleştirilmesi önemlidir. Özellikle terör başta olmak üzere karşı karşıya kaldığımız küresel konularda NATO ülkelerinin güvenlik ve çıkarlarına hizmet eden bir anlayışla hareket edilmesi gerekir. Türkiye, yıllardır terörle ayrımsız mücadele etmektedir. Bu mücadelede müttefiklerimizin bizi, NATO’nun birliktelik ruhuna aykırı olarak, yalnız bırakmaları, hatta terörist yapılanmalara cesaret veren tutum sergilemeleri üzücüdür. Rutte ile bu konulardaki görüşlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Sadece Genel Sekreter ile değil, NATO Zirvesi başta olmak üzere tüm platformlarda müttefiklerimizle karşı karşıya olduğumuz tüm sınamalarda ne düşündüğümüzü, neler önerdiğimizi ve yaptığımızı bir bir anlatacağız" dedi.  Erdoğan, 'NATO ve Rusya cephesinden gelen 3. Dünya Savaşı ile ilgili açıklamalardan sonra, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan da açıklamalar oldu 3. Dünya Savaşı tehlikesiyle ilgili. Sizin böyle bir tehlike hakkındaki yorumunuz nedir? Konu bu zirvede de gündeme geldi mi? Putin ile yaptığınız görüşmede Rusya-Ukrayna savaşının büyüme tehlikesi gündeme geldi mi? Dünyanın gündemindeki nükleer silahlar hem Putin ile yaptığınız görüşmede hem zirvede konuşuldu mu?' sorusuna, "Ne yazık ki Batıda bu işi kaşıyan ülke ve kesimler var. 3. Dünya Savaşı’na çanak tutan bir yaklaşım içindeler. Malum silah tüccarlarına pazar lazım. Silah tüccarlarının da pazarı Batı. Bu konuyla ilgili olarak da Putin, barıştan yana olduğunu son açıklamalarında söyledi. Çünkü taraflarda bir yorgunluk olduğu da açıkça ortada. Biz de kendilerine “barışa ne zaman ereceğiz?” dedik. Onlar “bu işin bir zamanı yok, bütün mesele burada sizler gibi arabulucuların ağırlığını koymasında” noktasındalar. Biz şimdi ağırlığımızı koymaya gayret ediyoruz. Temennimiz odur ki Rusya-Ukrayna arasında bu savaş artık bir nihayete ersin. Devam ediyoruz, takip ediyoruz. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan Bey, Milli Savunma Bakanım Yaşar Güler Bey bu işin takipçisi durumundalar. Bir an önce temennim odur ki neticeye varalım. Yıllardır dillendirdiğimiz “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkün” tezlerimiz bu olumsuz havayı dağıtmak, büyük savaş riskini ortadan kaldırmak için ortaya koyduğumuz somut çözümlerdir. Hala bunları uygulamak mümkündür. Yapmamız gereken küresel sistemi revize etmek, herkesin ayrımsız uluslararası hukuka uymasını sağlamak, terörizmi topyekün bir anlayışla yok etmek, adaleti ve hakkaniyeti temel alan bir küresel paylaşım sistemini hayata geçirmektir" cevabını verdi.  'İsrail ve destekçisi ülkelerin, Kıbrıs Rum Kesimini askeri ve lojistik üs olarak kullanması KKTC ve -başta Akdeniz’deki haklarımız olmak üzere- Türkiye için bir tehdide dönüşmüş müdür? Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıldönümünde buna yönelik bir mesajınız olacak mıdır?' sorusuna Erdoğan, "İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ile başlayan süreçte yeni gelişmeler yaşanıyor. Hamas, ateşkes için ortaya konulan taslağı birkaç değişiklik talebiyle kabul etti. MOSSAD Başkanı Doha’ya gidecek. ABD Başkanı Biden da konu ile ilgili Netanyahu’yu arayacak. Bu aşamada İsrail’e Batı ülkelerinin hep birlikte baskısı şart. Bu baskılar neticesinde de inanıyorum ki artık bir kesin ateşkese inşallah ulaşılacaktır. Katar Emiri ile yaptığımız görüşmelerde de bu konuları ele aldık. Onlar da değişik kanallardan gerekli baskıyı yapıyorlar. Temennimiz odur ki inşallah şu birkaç gün içerisinde ABD Başkanı Biden’ın da İsrail’i araması neticesinde kesin ateşkese ulaşılır ve böylece son dönemde İsrail tarafından yapılan katliamlar da son bulur. Diğer konuya gelirsek, İsrail kendi bünyesinde, kendi topraklarında yaptığı yığınaklarla netice alabiliyor mu ki? Kıbrıs Rum Kesimi’ne yaptığı yığınakla mı netice alacak? Ne zaman başladı bu saldırılar, o günden bugüne İsrail hedeflediği neticeye varabildi mi? Varamadı. ‘Bir hafta içerisinde, 15 gün içerisinde işi bitireceklerini’ söylüyorlardı. Alamadılar neticeyi. Ateşi bölgeye yayacak her türlü adımdan uzak durulmalı" cevabını verdi.  'Siyasette yumuşama dediğiniz süreçte siz, CHP Genel Başkanını KKTC’ye birlikte girmeye davet etmiştiniz? Resmi bir cevap geldi mi? Onu da Cumhurbaşkanlığı uçağına davet eder misiniz? Böyle bir diyalog var mı?' sorusuna Erdoğan şöyle cevap verdi:  "Biz samimi olarak siyasette bir yumuşama sağlayalım, milletimizin bu konudaki beklentilerini karşılayalım istedik. Samimi bir yaklaşım ortaya koyduk. Kendilerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne birlikte gitme teklifimizi bir kere yaptık. Bizim bu teklifimiz sonrası kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar. Biz bu noktada KKTC’ye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bey ile gideriz. Kıbrıs’a belki bir gün önceden gitme durumumuz olabilir. Malum 20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs’ta kavurucu bir sıcak oluyor. Kavurucu sıcakta Kıbrıs’taki kardeşlerimiz de bir yere kadar tahammül edebiliyorlar. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey bir gün önceden gelinse de geceyi burada geçirseler ve sabah saat 9 gibi törenleri yapsak diye bir teklifle geldi. Biz de 'uygundur' dedik. Şimdi kendimizi ona göre hazırlıyoruz".  'CHP’li belediyelerde eş, dost, akraba ve usulsüzlük iddiaları var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir televizyon kanalında böyle bir şey olmadığını söyledi. CHP’li belediyelerde işçi kıyımı var ve işçilerin maaşlarını almalarında sıkıntı var? Bununla ilgili düşünceleriniz nedir?' sorusu üzerine Erdoğan, "Hırsız, ben hırsızım der mi? Veya ben çaldım der mi? Şimdi Özgür Özel Bey kalkıp da bu ahbap atamaları için “ne demek canım biz tabii ki ahbaplarımızı atayacağız” mı diyecek? Onun geçmişteki abileri “biz CHP’den atamayacağız da MHP’den mi atayacağız?” demişlerdi. Şu anda da aynı noktaya geldik. Değişen bir şey yok. İşte daha geçenlerde Manisa’da bir belediyede biliyorsunuz ciddi bir yolsuzluk oldu. Kula, orada bir yolsuzluk oldu ve belediye başkanı bu yolsuzluk neticesinde alındı. Bunu daha farklı belediyelerin takip etmesi mümkün. Çünkü bunlarda alışkanlık ırsidir. Ahbap, yaran bunlar. İstanbul Büyükşehir’den tutun, Ankara’sına İzmir’ine varıncaya kadar bu böyledir. Birçok vatandaş işlerinden atıldı. Nice ağlayanları biz belediyenin kapısında gördük. Kimse milletimizden gerçekleri gizleyemez. Kimse PR çalışmalarıyla, reklamlarla, sanal alem oyunlarıyla milletin gözü önüne toz pembe perdeler çekemez. Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Pırıltılı sözlerin yaldızı çabuk dökülür ve ortada sadece yalın gerçek kalır. Şu anda olan da budur. CHP’nin bu konuda geçtiğimiz yıllar boyunca, olumsuz anlamda yaptıkları yapacaklarının teminatıdır" dedi.  'Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon, piyasa beklentilerinin altında gelirken bir yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Yıllık enflasyon da 8 ayın ardından ilk kez geriledi. Bu tablo, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan ekonomi programının öngördüğü dezenflasyon süreci, öngörülen tarihte başladığına işaret ediyor. Hem ekonomi programının devamı hem enflasyonun bundan sonraki süreçte nasıl ilerleyeceği konusunda neler söylersiniz? Temmuz ve Ağustos ayı enflasyon rakamlarına göre para politikasında yeni adım atılabilir mi?' sorusunu Erdoğan, "Biz geçen sene dezenflasyona geçiş için bir süre öngörmüştük. Çünkü geçen sene gerçekten deprem etkisiyle olağanüstü şartlarla karşı karşıyaydık. Para politikasının etkili olması zaman alıyor. Maliye politikasında ilave çaba gerekiyordu. Biz o nedenle dezenflasyon Mayıs 2024’ten sonra başlayacak dedik. Nitekim Haziran ayında yıllık bazda enflasyonda düşüş başladı ama Temmuz’da yani 60’lı rakamlar diyorum ama öngörmek mümkün değil. Muhtemelen düşük 60’lı rakam olacak. Ağustos’ta yine düşük 50’li bir rakam olacak. Ve muhtemelen büyük ihtimalle Eylül enflasyonu açıklandığında 50’nin bir tık altı olabilir. Bizim öngördüğümüz politika bu çerçevede. Geçen sene çok ciddi bir cari açık problemimiz vardı. Bu sene artık cari açık problem olmaktan çıktı. Milli gelire oran olarak yüzde 6’lardan neredeyse bu sene muhtemelen yüzde 2 civarına düşecek. Rezerv konusunda çok önemli mesafe kat ettik. Brüt rezervimiz yaklaşık 145 milyar dolar. Ve swap hariç rezervlerimiz 10 milyarın üzerine çıktı. Mart seçiminden bu yana swap hariç net rezervlerdeki iyileşme neredeyse 80 milyar dolar civarı. Gerçekten eşi benzeri kolay görülmeyen bir iyileşme, bir güven var. Dolayısıyla dış denge bir endişe kaynağı olmaktan çıktı. Ülkemizin risk primi kendisine benzer ülkelere oranla 10 kat daha hızlı düşüyor. Bugün itibariyle 263 baz puan civarında. Türkiye’nin son 3 aydır, yerel seçimlerden sonra bizim 2 yıllık tahvil faiz oranlarımız 1000 baz puan düştü. Özellikle bu son enflasyon rakamlarından sonra faizler düşmeye başladı. Dün hem 2 yıllık hem 5 yıllık hem 10 yıllık bütün faizlerimiz düştü. Yine bizim yurtdışına ihraç ettiğimiz tahvil faizleri 50 baz puan düştü son yerel seçimden sonra. Yani risk primi düşüyor, faizler düşüyor ve gerçekten notumuz artıyor, cari açık daralıyor, bütçede de dengeyi iyileştiriyoruz. Dolayısıyla biraz sabra ihtiyacımız var. Enflasyonda düşüş daha yeni başladı. Hızlanarak devam edecek. Biz inanıyoruz. Bu hedefler başlangıçta iddialı görüntü ama hedefleri başaracağımıza gerçekten samimi bir şekilde inanıyoruz. Programımız çalışıyor. Başlangıçta program yok dediler, sonra bu program çalışmaz dediler, sonra para geliyor ama bu sıcak para dediler. Sürekli bir kulp, bir hata üzerinde yoğunlaşıyorlar. Tabii ki sorunlarımız var ama bu sorunları çözecek güçlü bir siyasi irade var. En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, asgari ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük iyilik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir şekilde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah seviyesini yükseltmek.  İnşallah son çeyreğe girerken bu işi çözüme kavuşturmuş olarak Allah’ın izniyle gireceğiz" diye cevapladı.  'A Milli Takım futbolcumuz Merih Demiral’ın çeyrek final maçında yaptığı bozkurt işareti çok konuşuldu. Bu konuda ne demek istersiniz?' sorusunu Erdoğan, "Kimse Almanların formalarında kartal var diyor mu? Kimse kalkıp da Fransızların formasında horoz var, niye horozlanıyorsun diyor mu? Orada Merih heyecanını bu görüntüyle verdi. Bunun üzerine de malum Dışişleri Bakanlığımız bunların yetkililerini çağırdılar, gerekli adımlar da buna göre atılıyor. İnşallah bütün mesele Cumartesi günü. Biz, sahadan galibiyetle ayrılarak bir üst tura çıkalım. Fevkalade bir durum olmazsa, maça gitme kararımızı verdik" diye cevapladı. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.