Hava Durumu

#Eylem

Yeni Marmara Gazetesi - Eylem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eylem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İzmir'de işçi eylemi 5. gününde! Haber

İzmir'de işçi eylemi 5. gününde!

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinde yaşanan ödeme krizi ve işten çıkarmalara karşı süren eylemlerde gözler bugün saat 13.00’te yapılacak kritik görüşmeye çevrildi. İşçiler, havuz sisteminin kaldırılması ve ödeme takviminin açıklanması taleplerinin masada karşılık bulmasını bekliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakleri İZENERJİ, İZELMAN, İZFAŞ, EGEŞEHİR ve İZTEK’te çalışan işçilerin ödeme krizi ve işten çıkarmalara karşı başlattıkları eylemler 5’inci gününde devam ederken, gözler bugün saat 13.00’te yapılacak kritik görüşmeye çevrildi. Aylardır ödenmeyen haklar, TİS (toplu iş sözleşmesi) ödemelerinin yapılmaması, maaşların eksik yatırılması, işten çıkarılan işçilerin geri alınmaması ve "havuz sistemi" olarak bilinen uygulamadaki sorunlar nedeniyle eylemlerini sürdüren işçiler, bugün de Kültürpark Basmane Kapısı önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Gözler kritik buluşmada DİSK/Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal, bugün sendika ile belediye arasında bir görüşme olacağını söyleyerek, "Başkanın açıklaması işçiyi çok yaraladı. 5 milyon nüfusa bütün emekçileri böyleymiş gibi göstermek yakışmamıştır. Emekliler eziyet çekiyor diyorsunuz burada arkadaşlarımızı emekli olmaya zorluyorsunuz. Dün genel merkezimiz üzerinden belediyeden çağrı geldi. Saat 13:00'te bir görüşme olacak. Belediye kanadından masaya davet var. Umarım bu davette müzakereye başladığımızda havuz sistemi son bulur ve ödeme takvimi verilir" açıklamasında bulundu. "Ödeme takvimi istiyoruz" Büyükşehir yetkilileri ile görüşme yapacaklarını belirten DİSK/Genel-İş İzmir 9 No'lu Şube Başkanı Sedat Kenar da, "Aldığımız kararlar neticesinde bugün sürdürdüğümüz eylemde de taleplerimizi dile getirmek istiyoruz. Kabul edilebilir bir ödeme takvimi talep ediyoruz. Havuz sistemi denen 350 arkadaşımızın içinde bulunduğu bu sistemin sonlandırılmasını talep ediyoruz. Son iki gündür haddini aşan söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bizim tek bir derdimiz var; aşımız, ekmeğimiz, onurumuz. Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemiz devam edecek. Tarafımıza yöneltilen iddiaların buradaki duruma bir faydası yok. Dört gündür belediye tarafından bir çağrı gelmedi. Odaların ziyareti bile farklı taraflara çekilmeye başlandı" diye konuştu. Basın mensuplarına teşekkür DİSK Genel İş 3 Nolu Şube Başkanı Serap Yılmaz da, günlerdir eylemleri takip eden basın mensuplarına teşekkür ederek sözlerine başladı ve şu açıklamada bulundu: "Siz basın mensuplarının da emeği bizler için çok kutsal, emeğinize yüreğinize sağlık. Dün başkanımız açıklamalarda bulundu. DİSK Genel İş Sendikası asgari ücretle ilgili yürüyüş yaptı. Günlerce aylarca sokaklarda mücadele etti. Çiftçilerle ilgili eylem oldu yine oradaydık. Bugün bu yaşadığımız sorunlar olmasaydı biz bugün sokaklarda asgari ücret eylemlerimizi gerçekleştirecektik. Biz sendika olarak her zaman ezilmişin yanında var olduk. Bugün kendi emeğimiz için mücadele ediyoruz. Önce kendi adaletimizi sağladıktan sonra gelirde adalet diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz."

Eğitim ve Bilim Gücü Sendikası, Öğretmen Maaşlarının Yeterli Olmadığı Gerekçesiyle Eylem Yaptı Haber

Eğitim ve Bilim Gücü Sendikası, Öğretmen Maaşlarının Yeterli Olmadığı Gerekçesiyle Eylem Yaptı

Eğitim ve Bilim Gücü Sendikası (Eğitimin Gücü-Sen), öğretmen maaşlarının yeterli olmadığı gerekçesiyle eylem yaptı.  Eğitimin Gücü-Sen, öğretmen maaşlarının az olduğu gerekçe göstererek eylem gerçekleştirdi. Ulus Meydanı'ndaki eylemde basın açıklaması yapan Eğitimin Gücü-Sen Genel Başkanı Oğuz Özat, eğitim çalışanların ve memurların içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları dile getirmek için toplandıklarını dile getirerek, “Son açıklanan verilere göre yoksulluk sınırı 66 bin lirayı aşmıştır. Ancak bir öğretmen maaşı açlık sınırında, 40 bin lira düzeyindedir. Eğitim çalışanlarında ise bu oran daha düşüktür. Bu tablo eğitim çalışanlarının yokluğa mahkum edildiğini açıkça göstermektedir. Maaşlarımızı, bırakın insanca yaşamı en temel ihtiyaçlarımız salatalığı, domatesi, soğanı alamayacak haldedir. Bugün bir öğretmen, maaşıyla evinin masasına bir dilim ekmek, birkaç soğan koymak için düşünmek zorunda kalıyorsa ortada büyük bir ekonomik sıkıntı var demektir” açıklamasında bulundu.  “Bu bordroları kesinlikle kabul etmiyoruz”  Öğretmenlere verilen maaşların yeterli olmadığını söyleyen Özat, “Bu bordroları kesinlikle kabul etmiyoruz. Ve bugün burada biraz sonra 15 yıllık öğretmenin bordrosunu yakacağım. 38 bin lira maaş 15 yıllık öğretmen ve aynı kişinin kirası 22 bin lira. Bunun içinde okula gidiş geliş yol paraları hariç tutuyorum. Biz öğretmenlere öğle yemeği istiyoruz. 600'e yakın okul gezdim bir buçuk yılda. Öğlen yemek yemiyor öğretmen. Öğretmen derslere aç giriyor öğleden sonra. Dışarıdan sipariş veremiyor. Bir yemek olmuş en ucuz 400 lira. Sefer tasıyla geziyor öğretmen” açıklamasında bulundu.  Eylem, Özat'ın konuşmasının ardından öğretmenlerin bordrolarını yakmasıyla son buldu. 

İşçiler İle Polis Arasında Yaşanan Arbede Kameraya Yansıdı Haber

İşçiler İle Polis Arasında Yaşanan Arbede Kameraya Yansıdı

İstanbul Çatalca’da Polonez sucuk fabrikasında yaklaşık 53 gün önce 146 işçi giriş yolunda eylem yaptı. Polisin uyarılarına rağmen yerlerini değiştirmeyen işçiler ile polis arasında arbede yaşandı. Yaşanan o anlar kameraya yansıdı.   İstanbul ilçesi olan Çatalca Kaleiçi Mahallesi'nde bulunan Polonez sucuk fabrikasında yaklaşık 53 gün önce 146 işçi sendikalaşma gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı. İşçiler dün fabrikaya giriş yolunda oturma eylemi yaptı. Yol üzerinde eylem yapan işçilere Çalca İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri uyarılarda bulundu. Uyarılara uymayan vatandaşlar ve polis arasında arbede de yaşandı. Arbedede sırasında yaralanan ve fenalaşan vatandaşlar ambulansla hastaneye kaldırıldı. Oturma eylemi yaparak fabrikanın yolunu kapatan işçiler polis ekiplerinin müdahalesiyle uzaklaştırıldı ve fabrikanın yolu açıldı.  “Biz hakkımızı arıyoruz fazlasında gözümüz yok”  İşten atılan Onur Bayar, “ Polonez sucuk fabrikasında çalışıyordum. Burada sendikalaşmadan dolayı bizi işimizden ettiler sendikanın yasal hakkımız olduğunu belirttik biz onlara, daha önce ki geçim sıkıntılarımızı yönetime bildirdik. İlk başta bizi 46’ıncı koddan çıkarttılar. Yüz kızartıcı suçtan çıkarttılar. Çalışma ve Sosyal güvenlik bakan yardımcısı buraya geldikten sonra, 46’ıncı kodu kaldırıp bizi 04’ten çıkarttılar. 04 yani işte küçülmeye gittikleri için bizi çıkarttıklarını söylediler. Kanunen de şöyle bir madde var küçülmeye gidip işçiyi işten çıkartan işletme altı ay içerisinde tekrar işçi alımı yapıyorsa ilk önce işten çıkardıklarını alması gerekiyor. Biz hakkımızı arıyoruz fazlasında gözümüz yok, sadece anayasal haklarımıza saygı duyulsun, ana yasal haklarımızı bize geri versinler biz başka bir şey istemiyoruz. Biz geçip üretimde tekrar çalışmak istiyoruz. İşten çıkarılan bütün çalışanlar kalifiyeli işi bilen çalışanlar. Bu gün burada hijyen eğitimi yada sağlık raporu olmayan işçiler gelip çalışıyor. Biz tekrar işimize dönüp üretim yapmak işitiyoruz” dedi.  “Bizi işe almak yerine taşeron işçiler çalıştırıyorlar”  53 gündür mücadele ettiğini söyleyen Saniye Taş, “Sekiz senedir bu fabrikada çalışıyorum. Bu fabrika Ürdünlü bir şirkete ait. Biz sendikaya üye olduğumuz için toplu olarak 146 kişiyi işten attılar ve 53 gündür biz burada mücadele ediyoruz gene işimize dönelim diye, 46 koddan işten çıkarmışlardı onu sildiler 04 yaptılar ama şu an yasal olarak bizi küçülmeye gidildiği için işten çıkardığımızı gösteriyorlar. Şu anda biz burada iken başka işçi almaması gerekiyor ve ne yazık ki bizi işe almak yerine taşeron işçiler çalıştırıyorlar. Burada ki insanların kimisi kirasını ödeyemiyor, kimisi borç altında ve öğrenciler okula başladılar hepimiz zor durumdayız işimizi geri istiyoruz. Bu günde polis ekipleri bize müdahale etti. bir çok kadın arkadaş burada darp edildi. bizim ustamız darp edildi hastaneye kaldırıldı. Biz işimizi geri istiyoruz” şeklinde konuştu. 

Köylülerden Eylem! Haber

Köylülerden Eylem!

Bursa’nın Orhaneli ilçesine bağlı Dağgüney köyü yakınlarında yapılmak istenen mermer ocağına karşı toplanan köylüler Dünya Su Günü’nde eylem yaptı. Bursa için önemli bir su kaynağı olan Kocasu Deresi’nin de mermer ocağı faaliyetlerinden dolayı tehlikede olduğunu belirten köylüler “Suyumuzu, doğamızı kirleten mermer ocaklarını köyümüzde istemiyoruz. Ormanlarımızı, köyümüzü, suyumuzu terk etmek istemiyoruz” dedi.   Bursa’nın Orhaneli ilçesi Değgüney köyünde yapılan mermer ocağı faaliyetine karşı köylüler eylem yaptı. Dünya Su Günü çerçevesinde yapılan eylemde, Bursa’nın önemli su ihtiyacını karşılayan Kocasu Deresi kenarında bir araya gelen köylüler, 25 hektarın altında ruhsat aldığı için ÇET raporu gerektirmeyen ve Kocasu Deresi’ni tehdit eden mermer ocağının faaliyetlerinin bir an önce durdurulmasını istedi. Eylem sonrası açıklama yapan yaşlı kadın, “Suyumuzu, doğamızı kirleten mermer ocaklarını köyümüzde istemiyoruz. Ormanlarımızı, köyümüzü, suyumuzu terk etmek istemiyoruz” dedi. Köy sakinleri tarım arazilerinin ortasına kurulan mermer ocağının kapatılması için dava açtı.  “İptal edilmesi için gerekli tüm mücadeleyi vereceğiz  Maden faaliyetlerinin kapatılması için hukuki destek veren Avukat Eralp Ataberk, “Bu civardaki pek çok alanda maden ocakları işletmeye çalışıyorlar. Birebir zararlarını şu anda daha hissetmiyoruz. Fakat yolumuzun üzerinde ufak bir parselde yapılan çalışmanın zararları ortada. Buradaki mücadelemiz hukuki olarak haklı olduğumuzu ortaya koyacak. Firoz Köyü’nde de zaman zaman umutsuzluklar söz konusu oldu. Fakat haklıyız, yaptıkları işlerde hukuki bölüm son derece sakat ve hatalı. Bunların iptal edilmesi için gerekli tüm mücadeleyi vereceğiz. Burada önemli olan köylülerimizin bir arada durmaları” şeklinde konuştu.  “Suyumuzun ve doğamızın mermer ocakları tarafından kirletildiğini görmek içimizi acıtıyor”  Kocasu Deresini tehdit eden mermer ocağına karşı Kocasu Deresi’nin önemini vurgulayan GÜNEYDER Başkanı Hüseyin Yüce, “Su gezegenimizin en değerli ve yeri doldurulamaz kaynaklarının başında geliyor. Canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi, tarım faaliyetlerinin devamı ve hijyenin sağlanması başta olmak üzere suyun muazzam bir rolü bulunuyor. Dünya genelinde her yıl 74 milyon kişi yetersiz su ve hijyen sorunları nedeniyle kaybederken yaklaşık 2 milyar insanın güvenli içme suyundan mahrum olduğu biliniyor. Yerele baktığımızda tarımda, hayvancılıkta ve hayatımızın her anında önemli bir yeri olan suyumuzun ve doğamızın mermer ocakları tarafından kirletildiğini görmek içimizi acıtıyor. Bugün Dağgüney köyümüzde yapılan tam da budur. Tarım alanlarımızın tam ortasına hançer gibi saplanan bu ocak ve açılacak diğer ocaklar Dağgüney ve komşu köylerimizin yaşamını tahrip edeceği gibi hemen yanı başımızdaki Kocasu Deresi’nin de kirlenmesine sebep olmaktadır” dedi.  “Bu vahşi mermer ocağını köyümüzden, doğamızdan, Bursa’nın suyunu yok etmekten kurtaracağız”  Daha önce de Kocasu Deresi’ni tehdit eden mermer ocaklarına karşı başarılı bir mücadele verdiklerini ifade eden DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, “Bilindiği gibi 1993 yılında Birleşmiş Milletler 22 Mart gününü Dünya Su Günü olarak ilan etti. Burada amaç suyun önemini vurgulamak, suya dikkat çekmekti. 1993’ten bu yana hükümetler, yerel yönetimler, STK’lar suyun önemini vurgulamak için farkındalık etkinlikleri yapmaktadır. Bu yıl da Birleşmiş Milletler ‘Su Barıştır’ teması ile etkinlikler yapıyor. İklim krizi ve kuraklıklar nedeniyle suyun petrolden daha değerli olması sebebiyle su savaşlarının kapıda olma ihtimaline karşı barış kültürünü aşılamak için etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bugün burada Dağgüney köylüleri, hemen yanımızdan akan ve Bursa’nın 50 yıllık su ihtiyacını karşılayan Kocasu Deresi’ni tehdit eden mermer ocağına karşı dikkat çekmek için burada. Hükümet ve yerel yönetim suya dikkat çekiyor, ama esas farkındalık oluşturan burada yaşayan köylülerdir. Suya dikkat çekmek için salonlarda, sempozyumlarda değil, sahada, suyun ve yaşamın içinde olmak gerekir. Geçtiğimiz günlerde yine Kocasu’yu tehdit edecek bir mermer ocağı yapılacaktı. Bize başvurdular, hep birlikte köy halkı ile mücadele verdik ve kazandık. Aynı süreci burada da yaşıyoruz. Bizler yılmadan beraberliğimizi korursak inanıyoruz ki bu vahşi mermer ocağını köyümüzden, doğamızdan, Bursa’nın suyunu yok etmekten kurtaracağız. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 7 bin 300 tane madencilik ruhsatı verilmiş. Burada çalışan madenci sizin komşunuz mu, akrabanız mı. Bir şirket, Ankara’dan veriyorlar ruhsatı, neyi tehdit ettiği, ne yaptığı belli değil” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.