Hava Durumu

#Gebe

Yeni Marmara Gazetesi - Gebe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gebe haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir? Haber

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelere yaz uyarısında bulundu. Hamilelerin sıcaklardan daha çok etkilendiğini söyleyen Buyru, “Gebelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz” ifadelerini kullandı.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru; hamileliğe bağlı bazı değişiklikler nedeni ile hamilelerin sıcak havadan daha çok etkilendiğini belirterek uyarılarda bulundu. Buyru, gebeliğe bağlı hormonal ve fizyolojik değişiklikler, alınan kilolar, kan akışının artması, solunum kapasitesinin azalması, kalp hızının fazla olması, sıcaklık ve nemin daha fazla hissedilmesine yol açtığını belirtti.  “Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmamalı”  Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelerin sıcaktan etkilenmemeleri için sentetik dar giysilerden kaçınmalarını belirterek, “Keten, pamuklu ve bol kıyafetler giyilmeli. En az 2 litre sıvı tüketilmeli, ılık duş alınmalı, güneşin dik geldiği 11-16 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmamalı” dedi.  “Hamileler şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmalı”  Prof. Buyru, hamilelerin yaz aylarında şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınması gerektiğini aktararak, “Alınan sıvı miktarı kadar sıvının niteliği de önemli. Şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmak, mümkünse sıvı ihtiyacını su, soda, az tuzlu ayran, az şekerli limonata gibi içeceklerle karşılamaları yerinde olacaktır. Hatta çay bile bu amaçla içilebilir. Günlük sıvı ihtiyacını karşılamak açısından ayran içiyorsa, çok tuzlu, limonata içiliyorsa da çok şekerli olmamasına da dikkat etmeleri gerekir. Gebeler her zaman olduğu gibi sık ve az yemeli, mümkün olduğu kadar karbonhidrat ve tuzdan uzak durmalı” tavsiyelerinde bulundu.  “Hamilelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz”  Hamilelerin güneş kremi kullanmasının önemine de değinen Buyru, “Anne adayları güneşlenecekse güneşin zararlı, ultraviyole etkisini hissetmemesi açısından koruma faktörlü güneş kremleri kullanmasını öneriyoruz. Hamilelikte egzersizin yaz aylarında da ihmal edilmemesi gerekiyor. Spor salonunda serinletilmiş, nemi azaltılmış bir ortamda egzersiz yapabilirler. Bunun yanı sıra gebelerin yazın yapabileceği imkan varsa denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz. Hamilelerin mikrop bulaşır ya da enfeksiyon kaparım diye bundan kaçınmamaları gerekir. Sadece deniz ya da temiz bir havuzdan çıkınca enfeksiyon riskini azaltmak için mayolarını değiştirip, kuru mayoyla oturmaları gerekir. Yine sabah saatlerinde veya akşam güneş battıktan sonra yürüyüş yapılması da önerilebilir. Günaşırı 30-40 dakika yürüyüş hem kilo alımını dengelemek, hem de doğuma hazırlık için yararlı olur” şeklinde konuştu.  “Sıcak hava tüp bebek tedavisini olumsuz etkilemez”  Sıcak havalarda ameliyat olmanın ya da tüp bebek yaptırmanın sakıncalı olup olmadığıyla ilgili sorularla çok sık karşılaştığını aktaran Prof. Dr. Faruk Buyru, “Gerek çocuk isteği nedeniyle tedavi olanlar ya da ameliyat olması gereken hastalar, ‘yaz sıcakları benim ameliyatımı ya da tedavimi olumsuz etkiler mi’ şeklinde soru soruyorlar. Bu doğru olmayan bir düşünce şekli. Bu anlamda mevsimsel bir fark olmuyor. Sıcaklar olumsuz etkilemiyor. Zaten laboratuvar ve ameliyathane belirli ısı ve nem oranına göre iç ortamı oluşturulmuş, dengelenmiş olan yerler. Enfeksiyon olmaması için ameliyathane ya da laboratuvarlar yaz- kış belirli sıcaklık seviyesine ayarlı. O nedenle gerek tüp bebek tedavilerini, gerek ameliyatları sıcak hava olumsuz etkilemiyor” ifadelerini kullandı. 

Gebe Kalmak İsteyenler Dikkat! Haber

Gebe Kalmak İsteyenler Dikkat!

Doğurganlığı etkileyen en önemli konulardan biri düzenli beslenme ve diyet. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Hamile kalmak istiyorsanız, beslenme kalitenizi artırmalısınız. Araştırmalar; doymamış yağlar, tam tahıllar ve baklagiller, meyve ve sebzeler, çeşitli protein kaynakları ile tam yağlı süt ürünleri bakımından zengin bir diyetin doğurganlığı artırabileceğini gösteriyor” dedi. Atasayan, kısırlığa neden olabilen polikistik over sendromu sahibi kişiler içinse kahvaltının önemini vurguladı.  Doğurganlık son yıllarda küresel olarak azalıyor ve bugün kısırlık dünya çapında en az 50 milyon çifti etkiliyor. Dünyada ortalama her 6-7 çiftten birisi kısırlık problemi yaşıyor. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda doğurganlığın 20-24 yaş arası kadınlarda yüzde 45 oranında azaldığı ve son elli yılda erkeklerde sperm sayısının küresel olarak yüzde 50 oranında azaldığı gösterilmiştir. Medicana Ataköy Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan, doğurganlıkla ilgili önemli paylaşımlarda bulundu.  Birçok faktörün doğurganlığı etkilediğinin ancak dikkate alınmayan en önemli konulardan bir tanesinin diyet olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Araştırmalar, doymamış yağlar, tam tahıllar ve baklagiller, meyve ve sebzeler, çeşitli protein kaynakları ile tam yağlı süt ürünleri bakımından zengin bir diyetin doğurganlığı artırabileceğini göstermektedir. Ayrıca bu durum hamileliğe sağlıklı bir başlangıç yapmanıza da yardımcı olabilir. Hamile kalmayı sağlayan sihirli yiyecekler veya özel içerikli diyetler olmasa da, doğurganlığınızı desteklemenin ilk yolu, sağlıklı gıdalar içeren beslenme modelini uygulamaktır” dedi.  Antioksidanlar açısından zengin gıdalar tüketmeyi öneren Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Antioksidanlar vücudunuzda hem sperm hem de yumurta hücrelerine zarar verebilen serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur. Antioksidanların hem kadın hem de erkek doğurganlığını artırabileceğini gösteren zayıf kanıtlar vardır. Antioksidan alımınızı artırmak istiyorsanız, diyetinize daha fazla meyve, sebze, fındık ve tam tahıl ekleyin. Antioksidan içeriği bakımından yüksek olan gıdalar; C ve E vitaminleri, folat, Beta karoten, Lutein veya antioksidan içeren takviyelerden de alabilirsiniz” diye konuştu.  “Doyurucu bir kahvaltı, doğurganlığı etkileyen bazı hormonal etkileri iyileştirebilir”  İyi bir kahvaltı yapmanın özellikle altını çizen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Özellikle kısırlığın önemli bir nedeni olan polikistik over sendromunuz (PCOS) varsa, doyurucu bir kahvaltı yapmak kadın doğurganlığına yardımcı olabilir. 2021 yılında yapılan bir incelemede, günün erken saatlerinde daha yüksek kalori alımının PCOS semptomlarını iyileştirebileceğini ortaya koymuştur. Kahvaltı içeriğini seçerken, yüksek protein içerikli fakat daha az karbonhidrat içeren gıdalar tercih edin. Araştırmalar, karbonhidratların PCOS'lu kişilerde enflamasyonu artırabileceğini göstermektedir” şeklinde konuştu.  Omega-3 yağ asitlerine öncelik vermenin önemini vurgulayan Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Her gün sağlıklı yağlar tüketmek doğurganlığı ve genel sağlığı artırmak için önemlidir. Omega-3 yağ asitleri, doğurganlığı artırmak için özellikle faydalıdır. Bu sağlıklı yağı; yağlı balık, keten tohumu ve keten tohumu yağı, chia tohumu ve ceviz gibi besinler içermektedir” açıklamasında bulundu.  Karbonhidrat alımına sınır konulmalı  Karbonhidratları azaltmak gerektiğine değinen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Özellikle PCOS'lu kişiler için genellikle kalorilerin yüzde 45'inden daha azının karbonhidratlardan geldiği düşük karbonhidratlı bir beslenme planının takip edilmesi önerilir. Örneğin, günde yaklaşık 1.800 kalori alıyorsanız, bu yaklaşık 200 gram karbonhidrat anlamına gelir. Çeşitli çalışmalar, karbonhidrat alımını sınırlandırmanın PCOS'un üzerinde faydalı etkiler sağladığını göstermektedir. Sadece aşırıya kaçmayın. Çok az karbonhidrat yemek veya hiç yememek de sağlık sorunlarına yol açabilir” dedi.  Rafine karbonhidratların en aza indirilmesine dikkat çeken Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Sadece karbonhidrat miktarı değil, türü de etkilidir. Rafine karbonhidratlara özellikle dikkat etmelisiniz. Bunlar şekerli yiyecek ve içeceklerin yanı sıra beyaz makarna, ekmek ve pirinç gibi işlenmiş tahıllarda bulunur. Vücut bu karbonhidratları çok hızlı bir şekilde emerek kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani artışlara neden olur. Rafine karbonhidratlar ayrıca yüksek glisemik indekse (GI) sahiptir. GI, karbonhidrat yoğun bir gıdanın kan şekerinizi önemli ölçüde yükseltip yükseltmeyeceğini gösterir. İnsülin, yumurtaların olgunlaşmasına yardımcı olan yumurtalık hormonlarına kimyasal olarak benzer. Sürekli olarak yükselen insülin, vücudun daha az üreme hormonu üretmesine neden olabilir çünkü buna ihtiyacı olmadığını düşünür. Bu da yumurta olgunlaşması ve yumurtlama eksikliğine neden olabilir” diye konuştu.  Lifli gıdalara önem vermek gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Yapılan araştırmalar, lif oranı daha yüksek ve ilave şeker oranı daha düşük bir diyetin kadın doğurganlığını artırabileceğini gösteriyor. Tam tahıllar, meyveler, sebzeler, fasulyeler. Mümkünse, önerilen günlük 25 gram lif alımını sağlamaktır” açıklamasında bulundu.    Protein kaynaklarını gözden geçirin  Proteinin her diyetin önemli bir parçası olduğunu ancak bazı kaynakların doğurganlık için özellikle faydalı olabileceğini belirten Doç. Dr. Kemal Atasayan, “2019 yılında yapılan bir çalışma, Akdeniz tarzı bir diyet uygulamanın doğurganlığı artırabileceğini öne sürmektedir. Bu tür diyetlerde genellikle balık oranı daha yüksek, kırmızı ve işlenmiş et oranı ise daha düşüktür. Akdeniz tarzı diyetler ayrıca antioksidanlar ve omega-3 yağ asitleri bakımından daha yüksek olma eğilimindedir. Aslında diyetinize daha fazla balık eklemeniz için daha fazla neden var. Yapılan bir çalışmada, daha yüksek balık tüketiminin, tüp bebek gibi yardımcı üreme teknolojilerinin kullanımını takiben daha yüksek canlı doğum oranıyla bağlantılı olduğu ortaya konulmuştur” şeklinde paylaştı.  Süt ürünlerinden korkmayın  Süt ürünlerinin doğurganlık da dahil olmak üzere sağlığınızın bazı unsurları için kötü olduğuna dair bir varsayım olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Ancak araştırmalar durumun böyle olmadığını gösteriyor. 2018 yılında yapılan bir araştırma, süt ürünleri ve kadın kısırlığı arasında olduğu iddia edilen bağlantılarla ilgili araştırma sonuçlarının tutarsız olduğunu belirtiyor. Süt ürünleri, doğurganlık için faydalı olabilecek D vitamini de dahil olmak üzere bir dizi önemli besin maddesi içerir. Süt ürünlerinin doğurganlığı artırıp artırmadığı belirsiz olsa da, olumsuz bir etkisi olduğuna dair güçlü bir kanıt yoktur. Süt ürünleri tüketirken, erkekler az yağlı seçenekleri tercih etmelidir. 2013 yılında yapılan bir çalışma, tam yağlı süt ürünlerinin sperm üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini, ancak düşük yağlı süt ürünlerinin aynı etkiye sahip olmadığını göstermektedir” dedi.  Egzersizin doğurganlığı artırmak da dahil olmak üzere sağlık açısından birçok faydası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Orta düzeyde fiziksel aktivitenin artırılması, özellikle obezite hastaları için hem kadın hem de erkek doğurganlığı üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Çoğu şeyde olduğu gibi, egzersiz konusunda da ölçülü olmak çok önemlidir. Aşırı egzersiz bazı kadınlarda doğurganlık üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilir. Hangi egzersiz türlerinin sizin için en faydalı olacağını belirlemek için bir sağlık uzmanıyla konuşun” diye konuştu.    Rahatlamak için kendinize zaman ayırın  Gebe kalmaya çalışmanın kadınlara daha fazla stres getirebileceğine dikkat çeken; “Stresin doğurganlığı etkileyip etkilemediği konusu tartışmalı olmakla birlikte, stres adet dönemlerinizi etkileyebilir ve bu da doğurganlığınızı etkileyebilir. Gebe kalmakla ilgili stres veya kaygı günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmak yardımcı olabilir” dedi.  Aşırı kilolu veya zayıf olmanın yumurtlamayı etkileyerek doğurganlıkta olumsuz etkilere sebep olabileceğini belirten Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Obeziteniz varsa, vücut ağırlığınızın %5'ini kaybetmenin, daha düşük bir vücut kitle indeksini (BMI) korumanın ve trigliserit seviyelerini kontrol altına almanın doğurganlığı artırabileceği öne sürülüyor. İdeal vücut kitle indeksinin 20-24 arası olduğu bilinmekle beraber sağlıklı kilonun kişiden kişiye değiştiğini ve BMI'nın sağlığın mükemmel bir belirleyicisi olmadığını unutmayın. Benzersiz vücut yapınız ve egzersiz alışkanlıklarınız da dahil olmak üzere birçok faktör kilonuzu etkiler. Kilo vermenin veya almanın doğurganlığınızı artırıp artırmayacağını belirlemek için bir sağlık uzmanıyla konuşun” ifadelerini kullandı.  Medicana Ataköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan sözlerini şöyle tamamladı:  “Yakın zamanda yapılan bir çalışmada düşük demir ile kadın doğurganlığının azalması arasında net bir neden olmaksızın potansiyel bir bağlantı bulunmuştur. Son zamanlarda kan tahlili yaptırmadıysanız, demir seviyelerinizi belirlemek için bir sağlık uzmanıyla görüşün. Eğer demir seviyeniz düşükse, demir takviyesi almanız faydalı olabilir. Demir emilimi artırmak için C vitamini içeriği yüksek gıdalarla beraber almayı deneyin.”

Hangi Vitamin Eksikliği Gebelik Kaybına Sebep Olur? Haber

Hangi Vitamin Eksikliği Gebelik Kaybına Sebep Olur?

Erken gebelik döneminde, gebelik kayıplarının sık karşılaşılan bir durum olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nigar Allahverdiyeva, “Tekrarlayan gebelik kayıpları farklı nedenlerden dolayı yaşanabilir. Fazla kilo, stres, D vitamini eksikliği, sigara ve alkol kullanımının tekrarlayan düşüklere sebep olduğu gösterilmiştir” dedi.   Liv Hospital Samsun Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nden Opr. Dr. Nigar Allahverdiyeva, tekrarlayan gebelik kayıpları hakkında açıklamalarda bulundu. Erken gebelik döneminde, gebelik kayıplarının sık karşılaşılan bir durum olduğunu söyleyen Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Fakat 20’nci gebelik haftasından önce 2 ve daha fazla gebelikte düşük izlenen çiftlerde tekrarlayan gebelik kaybı nedenlerinin araştırılması gerekir. Tekrarlayan gebelik kayıpları farklı nedenlerden dolayı yaşanabilir. En sık nedenler arasında kromozomal anomaliler, genetik anomaliler, pıhtılaşma bozuklukları, ileri anne yaşı, rahmin yapısal anomalileri sayılabilir. Bunlar dışında yumurta ve sperm kalitesinin düşük olması, hormon dengesinin bozulması, bağışıklık sistemi hastalıkları, metabolik hastalıklar (özellikle diyabet ve tiroit), çevresel faktörler, rahimle ilgili geçirilmiş cerrahiler, sigara ve alkol kullanımı tekrarlayan gebelik kayıplarına sebep olabiliyorlar“ diye konuştu.  “Detaylı jinekolojik muayene yapılır”  Gebelik kayıplarının nedenlerinin detaylı bir tarama ile sorgulandığını belirten Opr. Dr. Allahverdiyeva, “Sebeplerin araştırılmasına detaylı öykü almakla başlanır, düşüklerin hangi haftada olduğu, cerrahi müdahale gerekip gerekmediği, hem anne hem de baba adayının bilinen kronik rahatsızlığı, kullandıkları ilaçlar, beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı, aile öyküleri sorgulanır. Anne adayı için detaylı jinekolojik muayene yapılır. Baba adaylarına spermpogram testi istenir. Genetik anomalilerin değerlendirilmesi için anne ve baba adayının kromozom analizi yapılır, yani periferik karyotip testi bakılır. Düşük materyali varsa, genetik olarak incelenir. Pıhtılaşma bozukluğunu tespit etmek için anne adayının trombofili paneli incelemesi yapılır. Rahmin yapısal anomalilerini veya cerrahi ve enfeksiyonlara bağlı yapışıklıkları tespit etmek için rahim filmi (HSG), gerekirse MRG çekilir. Metabolik hastalıkların araştırılması için açlık kan şekeri, HbA1c, TSH, prolaktin, hormonal bozukluklar için FSH, LH, Estrodiol gibi hormon değerlerine bakılır. İmmun sistemin değerlendirilmesi için yine bir takım kan tahlillerinin yapılması gerekir” ifadelerine yer verdi.  “Sağlıklı yaşam tarzı benimsenmeli”  Çiftlerde, sağlıklı yaşamanın önemine dikkat çeken Opr. Dr. Allahverdiyeva, şu bilgileri paylaştı:  “Saydığım yöntemler dışında çiftlerin bilmesi gereken noktalardan biri de sağlıklı yaşam tarzının önemidir. Fazla kilo, stres, D vitamini eksiliği, sigara ve alkol kullanımının tekrarlayan düşüklere sebep olduğu gösterilmiştir. Tekrarlayan gebelik kayıplarına sebep olan neden bulunduktan sonra uygun medikal veya cerrahi tedaviler başlanır. Kromozomal veya genetik anomaliler olan çiftlerde ise daha ileri değerlendirilme yapılır, gerekirse PGT yani preimplantasyon genetik tanı testi istenir. Tekrarlayan gebelik kaybı yaşayan çiftlerde tedavi planlarken nedene yönelik yaklaşım gerekir. Uygun tedavi şekli ile başarılı gebelik elde etmek mümkündür.“

Gebelikte aşırı bulantı ve kusma hayati tehlike oluşturabilir! Haber

Gebelikte aşırı bulantı ve kusma hayati tehlike oluşturabilir!

Daha ileri boyutları hastanede tedavi gerektiren şiddetli bulantı-kusma durumu hiperemezis gravidarum olarak adlandırıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Esra Arık, "Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte gebeliğe bağlı yükselen hormonların oluşturduğu aşırı reaksiyonlara bir de duygusal sebepler eklenirse klinik tablolar ortaya çıkabiliyor. Genellikle gebeliğin ilk üç ayında ortaya çıkan hiperemezis gravidarum durumunun dördüncü aydan sonra yavaş yavaş azalarak kaybolmaktadır. Tedavide alınabilecek basit önlemlerin başında stresten mümkün olduğunca uzak durmak geliyor. Gün içinde dinlenmek ve sık sık az az beslenmek gerekiyor. Çünkü uzun süreli açlık bulantı ve kusmayı tetikliyor. Bulantı ve kusma genelde sabah saatlerinde meydana geldiğinden sabah yataktan kalkmadan beyaz leblebi ya da çubuk kraker yemek tavsiye ettiğimiz yöntemlerden, yemek aralarında sıvı alımını artırmak ve bulantıyı tetikleyen ağır kokulara örneğin; parfüm, yemek, sigara gibi kokulara maruz kalmamaya çalışmak gebeler için önem arz ediyor" dedi. Anne adaylarının bulantı-kusma şikayetlerini dindirmek adına zaman zaman antiemetik denen, kusma sinir merkezlerini etkileyen ilaçlara başvurduklarını söyleyen Arık, annenin genel yaşantısı bulantı ve kusmalara bağlı olarak bozuluyorsa, durum kilo kaybına sebep oluyorsa, hayatı tehdit edecek bir duruma mahal vermemesi açısından hastanede serum tedavisi uyguladıklarını söyledi. Hastanede serumlarla anne adayına şeker ve b vitamini gibi takviyeler yapılarak süreci daha kolay atlatmaları sağlandığını ifade eden Arık, "Gözden kaçan bir durum olarak diş temizliğine de önemli. Annelerimizin çürük oluşumu gibi durumlarla karşılaşmamaları için dişlerine her zamankinden daha iyi bakmasını öneriyoruz, ayrıca kusmalardan sonra dişlerini fırçalayıp, ağızlarını çok iyi çalkalamaları yeni bir bulantı sebebi oluşturmaması bakımından çok önemli" diye konuştu.

Uzman doktor gebe kadınları uyardı Haber

Uzman doktor gebe kadınları uyardı

Gebeliğin uzun süreli bir yolculuk olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Hakan Çoksüer, gebeliğin ilk 3 ayında beslenmenin çok önemli olduğunu söyledi. Nelerden beslenilmesi ve nelerden kaçınılması gerektiğin iyi bilmek gerektiğinin altını çizen Çoksüer, ilk 3 ay, gelişimin en fazla olduğu dönemde bebeğin organ gelişimi bu dönemde gelişmekte olduğunu dile getirdi. “Bu dönemde yaptığımız en ufak bir yanlış, bebeğin engelli doğmasına neden olabilmektedir” diyen Çoksüer, “Gebeliğin ilk 3 ayında doktor kontrolü dışında kesinlikle ilaç kullanımı olmaması gerekiyor. Özelikle antibiyotik kullanımından uzak durmak lazım. Ya da nezle, grip gibi çok sık görülen hastalılar nedeniyle çok sık ilaç kullanmaktan kesinlikle bunlardan uzak durmak lazım. Kadınlarımız mümkün olduğu kadar saç boyalar ve makyaj malzemelerinden gebeliğin ilk 3 ayında bunlardan uzak durması gerekiyor. Çünkü bunlardaki bazı kimyevi maddeler bebeğin etkilenmesine neden olabilmektedir.” Gerek sebzelerde, gerek meyvelerde çok aşırı olarak tarım ilacı kullanabilmekte olduğuna dikkat çeken Prof. Çoksüer, “Tarım ilacı kullanıldığı için bu dönemde çocuklar üzerinde olumsuz etki göstermekte. Meyve ve sebzeleri çok iyi bir şekilde yıkamak gerekiyor. Nasıl yıkamaları gerekiyor? Bir litre suya bir kaşık karbonat koymaları lazım. Sonra meyve sebzeler iyi bir şekilde yıkamak gerekiyor. Ya da bir litre suyun içerisine bir kaşık elma sirkesi koyup o şekilde de temizlenebilmekte. Bu dönemde vücudun tarım ilacını almasını engellemek. Bu, önemli bir detay, vurgulamak isterim” dedi. “Bebeğimizi korumak istiyorsak bu gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durmamız gerek” Gebeliğin ilk 3 aylık sürecinde yeşil sebzeleri çok önerdiklerini ifade eden Dr. Çoksüer, “Diğer bir nokta hazır gıdalar. Artık evde yemek pişirme işlemleri biraz azaldığı için fastfood türevi, hamburger, pizza ya da konserve türü gıdalardan uzak durmak gerekiyor. Bebeğimizi korumak istiyorsak bu gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durmamız gerek. Sigaranın içerisinde çok toksik maddeler var. Gebelik esnasında toksik maddelere maruz kalmaması gerekiyor. Bunun içerisinde en az 250’ye yakın toksik maddeler var. Bu toksik maddelerin içerisinde fare zehrinden tutun, tuvalet temizliğinde kullanılan deterjanlara kadar kimyevi bileşenleri söz konusu” diye konuştu. Özelikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri tüketilmekte olduğunu dikkat çeken Prof. Dr. Çoksüer, “Bunlardan mutlaka ve mutlaka uzak durulması gerekiyor. Yine aynı şekilde sakatat türü çok fazla tüketmemelerini öneriyoruz. Midye, karides gibi gıdalardan da uzak durması gerekiyor. Annelerin, anne adaylarının gazlı içeceklerden uzak durması gerekiyor. Çünkü gazlı içeceklerin içerisindeki glikoz yükü yüksek olduğu için gebeliğe aşırı derece de zarar verebilmektedir. Mümkün olduğu kadar uzak durulması lazım” şeklinde konuştu.

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi Haber

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi

Bursa Özel Hayat Hastanesi’nin 3 ayda bir düzenlediği Gebe Okulu, ekim ayında anne adaylarıyla buluştu. 3 hafta süren Gebe Okulu’nda katılımcılara eğitimin sonunda sertifika verildi. Hastane konferans salonunda 20 anne adayının katılımıyla gerçekleşen Gebe Okulu’nda, anne adaylarına gebelik ve doğum süreci ile doğum sonrasında fiziksel ve psikolojik olarak yaşayacaklarına ilişkin bilgiler paylaşıldı. Özel Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, Gebe Okulu’nda 11. dönemi geride bıraktıklarını ifade ederek, gebelerin aldığı eğitimler sayesinde gebelik sürecini psikolojik ve fizyolojik olarak daha rahat geçirebileceğini söyledi. Özkul, “Başladığı günden bugüne yoğun ilgi gören Gebe Okulumuzun 2022 yılı son eğitimini tamamladık. 3 ayda bir 3 haftalık eğitim şeklinde düzenlediğimiz Gebe Okulu’nda 11. dönemde anne adaylarıyla buluştuk. Anne adaylarının yanında olmaktan mutluyuz. Hayat Hastanesi olarak anne adaylarımıza hamilelik süresince neler yaşayacaklarını, nelere dikkat etmeleri gerektiğini ve çocuğun doğumunun ardından yapılması gerekenleri uzman doktorlarımız 3 haftalık eğitimde anlattılar” dedi. Gebe Okulu’nun ilk haftasında Diyetisyen Fatma Hallaç “Gebelikte ve sonrasında doğru beslenme”, Diş Hekimi Büşra Düzen ‘’ Gebelikte diş problemleri’’, Ebe Halime Şahin ‘’Doğuma hazırlık - Doğum eylemi ve sonrasında anne ve bebeğin takibi‘’, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Rıza Dediler ‘’Doğum eyleminde anestezi yöntemleri - Epidural - Spinal - Genel Anestezi” başlıkları altında anne adaylarına bilgi aktardı. Gebe Okulu’nun 2. haftasında Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Nazmiye Şentürk “Gebelik ve Doğum ”, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Erol Comart ‘’Doğum sonrası yenidoğanın takibi’’, Klinik Psikolog Nida Biçen de “Normal doğum normal bir süreçtir”, Bebek Hemşiresi Ayşenur Kanat "Anne sütü ve emzirme eğitimi" hakkında bilgiler paylaştı. Gebe Okulu’nun son haftasında ise Fizyoterapist Merve Evis “Gebelikte doğru duruş ve nefes egzersizi teknikleri-Gebe pilatesi” ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin ise ‘’Gebelikte ve sonrasında hemoroid - Safra kesesi - Meme rahatsızlıkları” başlığında bilgiler aktardı.

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi Haber

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi

Bursa Özel Hayat Hastanesi’nin 3 ayda bir düzenlediği Gebe Okulu, mart ayında anne adaylarıyla buluştu. 3 hafta süren Gebe Okulu’nda katılımcılara eğitimin sonunda sertifika verildi. Hastane konferans salonunda 25 anne adayının katılımıyla gerçekleşen Gebe Okulu’nda, anne adaylarına gebelik ve doğum süreci ile doğum sonrasında fiziksel ve psikolojik olarak yaşayacaklarına ilişkin bilgiler paylaşıldı. Özel Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, Gebe Okulu’nda 9. dönemi geride bıraktıklarını ifade ederek, “Başladığı günden bugüne yoğun ilgi gören Gebe Okulumuzun 2022 yılı ilk eğitimini tamamladık. 3 ayda bir 3 haftalık eğitim şeklinde düzenlediğimiz Gebe Okulu’nda 9. dönemde anne adaylarıyla buluştuk. Anne adaylarının yanında olmaktan mutluyuz. Hayat Hastanesi olarak anne adaylarımıza hamilelik süresince neler yaşayacaklarını, nelere dikkat etmeleri gerektiğini ve çocuğun doğumunun ardından yapılması gerekenleri uzman doktorlarımız 3 haftalık eğitimde anlattılar” dedi. Gebe Okulu’nun ilk haftasında Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Nazmiye Şentürk “Gebelik ve Doğum”, Fizyoterapist Merve Evis “Gebelikte doğru duruş ve nefes egzersizi teknikleri-Gebe Platesi”, Emzirme Danışmanı Hemşire Elif Balcı “Anne Sütü” başlıkları altında anne adaylarına bilgi aktardı. Gebe Okulu’nun 2. haftasında Klinik Psikolog Nida Biçen, “Normal doğum normal bir süreçtir”, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Erol Comart “Doğum sonrası yenidoğanın takibi”, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin “Gebelikte ve sonrasında hemoroid-safra kesesi-meme rahatsızlıkları” hakkında bilgiler verdi. Gebe Okulu’nun son haftasında ise Diş Hekimi Büşra Düzen “Gebelikte diş problemleri”, Diyetisyen Fatma Hallaç “Gebelikte ve sonrasında doğru beslenme”, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Rıza Dediler “Doğum eyleminde anestezi eylemleri-Epidural-Spinal-Genel Anestezi”, Ebe Halime Şahin “Doğuma hazırlık-Doğum eylemi ve sonrasında anne ve bebeğin takibi” hakkında bilgiler paylaştı. Gebe Okulu’nun 10. dönemi, Haziran 2022 tarihinde yapılacak.

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi Haber

Hayat Hastanesi Gebe Okulu sona erdi

Hastane konferans salonunda 20 anne adayının iştirâkiyle gerçekleştirilen Gebe Okulu’nda, anne adaylarına gebelik ve doğum süreci ile doğum sonrasında yaşayacakları hakkında bilgiler verildi. Özel Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, Gebe Okulu’nda 8. dönemi geride bıraktıklarını ifade ederek, “Gebe Okulu başladığı ilk günden bugüne büyük ilgi görüyor. 3 ayda bir 3 haftalık bir eğitim şeklinde düzenlediğimiz Gebe Okulu’nda 8. dönemi bitirdik. Anne adaylarının yanında olmaktan mutluyuz. Hayat Hastanesi olarak anne adaylarımıza hamilelik süresince neler yaşayacaklarını, nelere dikkat etmeleri gerektiğini ve çocuğun doğumunun ardından yapılması gerekenleri uzman doktorlarımız 3 haftalık eğitimde anlattılar” diye konuştu. Gebe Okulu’nun ilk haftasında Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Nazmiye Şentürk, “Gebelik ve Doğum”, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Rıza Dediler “Doğum eyleminde anestezi eylemleri-Epidural-Spinal-Genel Anestezi”, Diş Hekimi Büşra Düzen “Gebelikte diş problemleri” ve Diyetisyen Fatma Hallaç ise “Gebelikte ve sonrasında doğru beslenme” hakkında bilgiler verdi. Gebe Okulu’nun 2. haftasında Klinik Psikolog Filiz Yakmaz Basılgan, “Normal doğum normal bir süreçtir”, Ebe Halime Şahin “Doğuma hazırlık-Doğum eylemi ve sonrasında anne ve bebeğin takibi”, Emzirme danışmanı hemşire Elif Balcı ise “Anne sütü” başlıkları altında anne adaylarına bilgi aktardı. Gebe Okulu’nun son haftasında ise Fizyoterapist Merve Evis, “Gebelikte doğru duruş ve nefes egzersizi teknikleri-Gebe Platesi”, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin “Gebelikte ve sonrasında hemoroid-safra kesesi-meme rahatsızlıkları”, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Kocukoğlu Dündar da “Doğum sonrası yenidoğanın takibi” hakkında bilgiler paylaştı. Gebe Okulu’nun 9. dönemi, Mart 2022 tarihinde yapılacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.