Hava Durumu

#Gida

Yeni Marmara Gazetesi - Gida haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gida haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Uludağ Üniversitesi'nden yenilikçi bir proje daha Haber

Bursa Uludağ Üniversitesi'nden yenilikçi bir proje daha

Prof. Dr. Yasemin Şahan’ın 2023 yılı Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) çerçevesinde yürütücüsü olduğu “Soğuk Plazma Uygulamasının Mısırda Zearalenon Giderimi ve Biyoerişilebilirliği ile A ve E Vitamin İçerikleri Üzerine Etkisi” başlıklı proje, YÖK tarafından desteklenmeyi başardı. Bursa Uludağ Üniversitesi ile Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ortaklığında yürütülecek projenin ekibinde; Prof. Dr. Sine Özmen Toğay, Dr. Neslihan Turan, doktora öğrencisi Ömer Şerif Aydın ve doktora öğrencisi Pınar Manarga Birlik yer alıyor. Proje aynı zamanda Ömer Şerif Aydın’ın doktora tez çalışmalarını da kapsıyor. Yürütülen çalışmaya dair bilgi paylaşımında bulunan Prof. Dr. Yasemin Şahan, önemli mikotoksinlerden biri olan zearalenonun tarımsal ürün, gıda ve hayvan yemlerinde oluşumunun gıda güvenilirliği ve hayvan sağlığını tehdit ettiğini, aynı zamanda da ürünlerde ekonomik kayıplara neden olduğunu vurguladı. BİLGİ BİRİKİMİ VE GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK Prof. Dr. Yasemin Şahan, “Bu proje ile kontamine tarım ürünlerindeki ZEN sorununun ortadan kaldırılması için yenilikçi bir teknoloji olan soğuk plazma uygulamasının geliştirilmesi ve optimizasyonunun yanında ZEN’in biyoerişilebilirliğinin belirlenmesi ve uygulanan teknolojinin ürünlerin vitamin içeriğine olan etkisi araştırılacaktır. Böylece bu alanda hem kanun yapıcı kurum/kuruluşlara hem de tarım ve yem sanayiine yönelik sonuçların elde edilmesi ve paylaşılması hedeflenmektedir. Ayrıca, proje ekibindeki araştırmacıların bilgi birikimlerini “Gıda ve Yem Güvenilirliğine Yönelik Yenilikçi Teknolojilerin” geliştirilmesi için kullanması ile ülkemizin bu alandaki bilgi birikimine ve gelişimine katkı sağlanacaktır. Sonuçta, insan ve hayvanlar için güvenilir gıda ve yem tüketimi sağlanarak daha sağlıklı bir yaşam eldesi ile birlikte ekonomik kayıpların da önüne geçilebilecektir” dedi.

Yerli ilaçla dünya sahnesinde Türkiye  olacak Haber

Yerli ilaçla dünya sahnesinde Türkiye olacak

Pek çok alanda yerli ve milli üretim hamlesi başlatan Türkiye’de ilaç, medikal ve takviye edici gıda maddeleri alanında Türk Malı ürünler ön plana çıkmaya başladı. Önümüzdeki günlerde Ankara ve Antalya'ya 2 ayrı ilaç deposu açmaya hazırlanan Özünteks Yönetim Kurulu Başkanı ve Özünteks İlaç Itriyat Medikal Ticaret Limited Şirketi’nin kurucusu Emre Öztüzün, çalışanları ile bir araya geldiği yemekte Türkiye’nin ilaç, tıbbi medikal ve destekleyici sağlık ürünleri alanlarında son yıllarda ciddi manada mesafe aldığını söyledi. Pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların önemli bir kısmının muadilinin artık Türk firmalar tarafından da üretildiğini ifade eden Öztüzün, bu sayede ilaç ile takviye gıda maddeleri alanlarındaki dış ticaret dengesinin Türkiye lehine dönmeye başladığını belirtti. Türk firmalarının, hem iç piyasaya ürün verdiğini hem de ihracat gerçekleştirdiğini vurgulayan Öztüzün, Türk bilim insanlarınca geliştirilen ilaçların da dünyada öncelikle talep edilenler arasında yer aldığını ifade etti. Yerli ilaç üretiminin sadece dış ticaret dengesi açısından önemli olmadığına işaret eden Öztüzün, “Özellikle ölümcül hastalıklarda ilaç tedariki çok önemli. İhraç ürünlerin ülkeye gelişinde zaman zaman gecikme yaşanıyor. O nedenle yerli ilaçlara ulaşmak daha kolay. Burada yerli ve milli ilaçların önemi daha da iyi anlaşılıyor” dedi. Öztüzün, yerli ilaç ve destekleyici takviye ürünlerin öneminin pandemi sürecinde daha da net gördüklerinin altını çizerek, "Covid-19 ile mücadele için kullanılan ilaçlar yanında vitamin ve diğer takviye ürünlerin de önemi bu süreçte daha iyi anlaşıldı.” diye konuştu. Öztüzün, "Kanuni Sultan Süleyman’ın Halk içinde Muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözün hatırlatarak, O nedenle bizim şirket olarak sloganımız, özünde sağlık var. Bu slogan aynı zamanda misyonumuz ve genel çalışma prensibimiz” ifadelerini kullandı. Firma bünyesindeki Özün Ecza Deposu ile Türkiye’nin pek çok noktasına ilaç ve Itriyat ürünler gönderdiklerini anlatan Öztüzün,“Türkiye’nin ilaç, ıtriyat ve tıbbi araç gereçler konusunda son yıllardaki gelişimini büyük bir memnuniyetle takip ediyoruz. Ülkemizdeki doktorlar da Türk bilim insanlarınca geliştirilen ilaçlara daha fazla yöneliyorlar. Firma olarak destekleyici gıda takviyesi ürün imalatında da faaliyet gösteriyoruz. Şimdilik 18 farklı takviye gıda üretimi gerçekleştiriyoruz. Ar-ge ekibimiz çalışmalarını sürdürüyor. Amacımız bu alanda yakın gelecekte ihracat gerçekleştirmek.” diye konuştu. FİRMA ÇALIŞANLARI YEMEKTE MORAL BULDU Özünteks firması, bünyesinde bulunan Özün Ecza deposunun açılışlarını gerçekleştireceği yeni depoları için çalışanları ile birlikte moral ve motivasyon kutlaması gerçekleştirdi. Firma tarafından Podyum Park'ta düzenlenen yemeğe başta yöneticiler olmak üzere firma çalışanları katıldı. Yemekte firma yetkilileri ve çalışanlar bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.

Yerli ilaçla dünya sahnesinde Türkiye  olacak Haber

Yerli ilaçla dünya sahnesinde Türkiye olacak

Pek çok alanda yerli ve milli üretim hamlesi başlatan Türkiye’de ilaç, medikal ve takviye edici gıda maddeleri alanında Türk Malı ürünler ön plana çıkmaya başladı. Önümüzdeki günlerde Ankara ve Antalya'ya 2 ayrı ilaç deposu açmaya hazırlanan Özünteks Yönetim Kurulu Başkanı ve Özünteks İlaç Itriyat Medikal Ticaret Limited Şirketi’nin kurucusu Emre Öztüzün, çalışanları ile bir araya geldiği yemekte Türkiye’nin ilaç, tıbbi medikal ve destekleyici sağlık ürünleri alanlarında son yıllarda ciddi manada mesafe aldığını söyledi. Pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların önemli bir kısmının muadilinin artık Türk firmalar tarafından da üretildiğini ifade eden Öztüzün, bu sayede ilaç ile takviye gıda maddeleri alanlarındaki dış ticaret dengesinin Türkiye lehine dönmeye başladığını belirtti. Türk firmalarının, hem iç piyasaya ürün verdiğini hem de ihracat gerçekleştirdiğini vurgulayan Öztüzün, Türk bilim insanlarınca geliştirilen ilaçların da dünyada öncelikle talep edilenler arasında yer aldığını ifade etti. Yerli ilaç üretiminin sadece dış ticaret dengesi açısından önemli olmadığına işaret eden Öztüzün, “Özellikle ölümcül hastalıklarda ilaç tedariki çok önemli. İhraç ürünlerin ülkeye gelişinde zaman zaman gecikme yaşanıyor. O nedenle yerli ilaçlara ulaşmak daha kolay. Burada yerli ve milli ilaçların önemi daha da iyi anlaşılıyor” dedi. Öztüzün, yerli ilaç ve destekleyici takviye ürünlerin öneminin pandemi sürecinde daha da net gördüklerinin altını çizerek, "Covid-19 ile mücadele için kullanılan ilaçlar yanında vitamin ve diğer takviye ürünlerin de önemi bu süreçte daha iyi anlaşıldı.” diye konuştu. Öztüzün, "Kanuni Sultan Süleyman’ın Halk içinde Muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözün hatırlatarak, O nedenle bizim şirket olarak sloganımız, özünde sağlık var. Bu slogan aynı zamanda misyonumuz ve genel çalışma prensibimiz” ifadelerini kullandı. Firma bünyesindeki Özün Ecza Deposu ile Türkiye’nin pek çok noktasına ilaç ve Itriyat ürünler gönderdiklerini anlatan Öztüzün,“Türkiye’nin ilaç, ıtriyat ve tıbbi araç gereçler konusunda son yıllardaki gelişimini büyük bir memnuniyetle takip ediyoruz. Ülkemizdeki doktorlar da Türk bilim insanlarınca geliştirilen ilaçlara daha fazla yöneliyorlar. Firma olarak destekleyici gıda takviyesi ürün imalatında da faaliyet gösteriyoruz. Şimdilik 18 farklı takviye gıda üretimi gerçekleştiriyoruz. Ar-ge ekibimiz çalışmalarını sürdürüyor. Amacımız bu alanda yakın gelecekte ihracat gerçekleştirmek.” diye konuştu. FİRMA ÇALIŞANLARI YEMEKTE MORAL BULDU Özünteks firması, bünyesinde bulunan Özün Ecza deposunun açılışlarını gerçekleştireceği yeni depoları için çalışanları ile birlikte moral ve motivasyon kutlaması gerçekleştirdi. Firma tarafından Podyum Park'ta düzenlenen yemeğe başta yöneticiler olmak üzere firma çalışanları katıldı. Yemekte firma yetkilileri ve çalışanlar bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.

“Gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız” Haber

“Gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Açlığı yok edemediğimiz gerçeğinin yanı sıra bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız” dedi.   TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün kurulduğu gün dolayısıyla her yıl kutlanan ‘16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde açıklamalarda bulundu. Bayraktar açıklamasında, canlıların temel yaşam kaynağı olan suyun önemine dikkat çekti. Dünya Gıda Günü’nün dünya çapında açlıkla mücadele konusunda farkındalık oluşturmak ve herkesin gıda güvenliğini ve sağlıklı beslenmeyi teşvik ettiğini belirten Bayraktar, “Dünya Gıda Günü bu yıl ‘Su hayattır, su gıda demektir’ teması ile kutlanıyor. Tüm canlılar için yaşam kaynağı olan su, gıdanın da olmazsa olmaz hammaddesidir. Susuz bir gıda üretimi düşünülemez. İnsan gıdasını ve hayvan besinini sağlayacak bitkisel üretim için su elzemdir” diye konuştu.  “Gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız”  Sağlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıdanın insanlığın en temel ve karşılanması gereken ihtiyacı olduğunu ifade eden Bayraktar, “Dünyada yetersiz beslenen insanların en yüksek olduğu bölge Afrika'dır. Üstelik 2030 yılına geldiğimizde yaklaşık 600 milyon insanın hala yetersiz besleneceği tahmin ediliyor. Açlık çeken, yetersiz beslenen insan sayısı ne yazık ki azalmıyor. Sürdürülebilir kalkınma amaçları arasında yer alan ‘2030 yılına kadar açlığın sona erdirilmesi’ hedefine ulaşmak bu gidişatla mümkün görünmüyor. Açlıkla savaşımız devam ederken, bir tarafta da küreselleşme, kentleşme, kentlerdeki tempolu yaşam tarzı sağlıksız beslenmeye neden oluyor, aşırı ve dengesiz gıda tüketimiyle birlikte de obezite oranı artıyor. Açlığı yok edemediğimiz gerçeğinin yanı sıra bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 17’si yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır” açıklamasında bulundu.  “Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi”  Gıda stratejik öneme sahip olduğundan itibaren gıdaya erişimin zorlaştığına vurgu yapan Bayraktar, “Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaşların içinde bizzat yaşayarak öğrendi. Parası olduğu halde gıdaya ulaşamayanlar olduğu gibi, pahalıktan gıdaya ulaşamayanlar da oldu. Tarımını iyi yöneten ülkeler bu süreçten en az zararla çıktı. Dünyada açlığı bitirme planları süreci uzadı. Çünkü gıda milliyetçiliği ortaya çıktı. Ülkeler gıda stoklamaya başladı. Bu nedenle gıda fiyatlarının daha fazla artması riski gündemden düşmüyor. Önümüzdeki süreç tarım sektörü ve gıda fiyatları açısından önemini koruyacaktır. Gerekli tedbirleri acilen alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunu başaramazsak üreticimiz de, tüketicimiz de bu zor günleri aşamayacaktır” şeklinde konuştu.  “Gıda için su olmazsa olmazdır”  Dünyada 171 milyon hektar sulanan tarım arazisi bulunduğunu bildiren Bayraktar, “Tatlı suyun yüzde 71,64’ü tarım, yüzde 15,08’i sanayi ve yüzde 13,28’i içme suyu olarak kullanılıyor. Ülkemizde ise 112 milyar metreküp olan su potansiyelimizin 57 milyar metreküpünü kullanıyoruz. Bu miktarın yüzde 77’si yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulamada ve geri kalan 13 milyar metreküpü ise içme, kullanma ve sanayi suyu olarak değerlendiriliyor. Tarımda kullanılan suyun diğer sektörlere göre yüksek olması sadece ülkemize özgü bir husus değildir, birçok ülkede benzer durumlar söz konusudur. Tarıma yönelik küresel su talebinin 2050 yılına kadar yüzde 35 oranında artması bekleniyor. Sınırlı su kaynaklarının tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.  Türkiye’nin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerin ve çocukların sağlıklı ve kaliteli beslenmesinin tarımın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesine bağlı olduğunu söyleyen Bayraktar, tarım sektörü olmadan sofralarda tüketilen gıdanın üretilemeyeceğini belirtti. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu şartlarda sunulması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, tarım sektörünün sorunlarının çözülmesi gerektiğini, bu çerçevede yatırımlar yapılması gerektiğini dile getirdi.

Kapıdaki gıda krizi için çözüm üretimden geçiyor Haber

Kapıdaki gıda krizi için çözüm üretimden geçiyor

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, büyük miktarlarda tahıl ve diğer temel malların depolarda kalmasıyla yaklaşan küresel gıda krizini tetikledi ve hızlandırdı. Avrupa’nın en büyük tahıl ihracatçısı olan Ukrayna savaş şartları sebebiyle tahıl sağlayamazken zaten küresel olarak zorlanan ekonomiler daha zorlu şartlar yaşamaya başladı. Buna eklenen iklim kriziyle birlikte ülkeler ekonomileri ve gıda tedariki için çareler aramaya başladı. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevinç Başay da, konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda şu cümlelere yer verdi; “Bugün tüm dünya gıda kriziyle karşı karşıya gelmiş durumda. Pandemi, iklim değişikliği, kuraklık, Rusya-Ukrayna savaşı tüm dünyayı gıda krizi noktasına getirmiştir. Hepimizin bildiği gibi Hindistan gıda ihracatını yasaklamış durumda. Gıda güvenliği dünyada şu anda ön planda yer alıyor. Gıda krizinden daha az etkilenmek için hepimizin üretime yönelmesi gerekiyor. Ekim ve dikim yaptığımız arazi miktarını artırmaya ihtiyacımız var. Ekilmeyen tarımsal alanları tekrar üretime kazandırmak zorundayız.” Uludağ Üniversitesi olarak toprak seçimi, tohum ekim, bitki çoğaltım, bitki bakımı, hasat, depolama konuları ile ilgili, bugün kadar birçok öğrenci yetiştirdiklerini belirten Başay, öğrencilerini özellikle sonra yıllarda sektörde üretim yapan kişiler olmaya yönlendirdiğini sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.