Hava Durumu

#Hamile

Yeni Marmara Gazetesi - Hamile haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hamile haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir? Haber

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelere yaz uyarısında bulundu. Hamilelerin sıcaklardan daha çok etkilendiğini söyleyen Buyru, “Gebelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz” ifadelerini kullandı.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru; hamileliğe bağlı bazı değişiklikler nedeni ile hamilelerin sıcak havadan daha çok etkilendiğini belirterek uyarılarda bulundu. Buyru, gebeliğe bağlı hormonal ve fizyolojik değişiklikler, alınan kilolar, kan akışının artması, solunum kapasitesinin azalması, kalp hızının fazla olması, sıcaklık ve nemin daha fazla hissedilmesine yol açtığını belirtti.  “Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmamalı”  Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelerin sıcaktan etkilenmemeleri için sentetik dar giysilerden kaçınmalarını belirterek, “Keten, pamuklu ve bol kıyafetler giyilmeli. En az 2 litre sıvı tüketilmeli, ılık duş alınmalı, güneşin dik geldiği 11-16 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmamalı” dedi.  “Hamileler şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmalı”  Prof. Buyru, hamilelerin yaz aylarında şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınması gerektiğini aktararak, “Alınan sıvı miktarı kadar sıvının niteliği de önemli. Şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmak, mümkünse sıvı ihtiyacını su, soda, az tuzlu ayran, az şekerli limonata gibi içeceklerle karşılamaları yerinde olacaktır. Hatta çay bile bu amaçla içilebilir. Günlük sıvı ihtiyacını karşılamak açısından ayran içiyorsa, çok tuzlu, limonata içiliyorsa da çok şekerli olmamasına da dikkat etmeleri gerekir. Gebeler her zaman olduğu gibi sık ve az yemeli, mümkün olduğu kadar karbonhidrat ve tuzdan uzak durmalı” tavsiyelerinde bulundu.  “Hamilelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz”  Hamilelerin güneş kremi kullanmasının önemine de değinen Buyru, “Anne adayları güneşlenecekse güneşin zararlı, ultraviyole etkisini hissetmemesi açısından koruma faktörlü güneş kremleri kullanmasını öneriyoruz. Hamilelikte egzersizin yaz aylarında da ihmal edilmemesi gerekiyor. Spor salonunda serinletilmiş, nemi azaltılmış bir ortamda egzersiz yapabilirler. Bunun yanı sıra gebelerin yazın yapabileceği imkan varsa denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz. Hamilelerin mikrop bulaşır ya da enfeksiyon kaparım diye bundan kaçınmamaları gerekir. Sadece deniz ya da temiz bir havuzdan çıkınca enfeksiyon riskini azaltmak için mayolarını değiştirip, kuru mayoyla oturmaları gerekir. Yine sabah saatlerinde veya akşam güneş battıktan sonra yürüyüş yapılması da önerilebilir. Günaşırı 30-40 dakika yürüyüş hem kilo alımını dengelemek, hem de doğuma hazırlık için yararlı olur” şeklinde konuştu.  “Sıcak hava tüp bebek tedavisini olumsuz etkilemez”  Sıcak havalarda ameliyat olmanın ya da tüp bebek yaptırmanın sakıncalı olup olmadığıyla ilgili sorularla çok sık karşılaştığını aktaran Prof. Dr. Faruk Buyru, “Gerek çocuk isteği nedeniyle tedavi olanlar ya da ameliyat olması gereken hastalar, ‘yaz sıcakları benim ameliyatımı ya da tedavimi olumsuz etkiler mi’ şeklinde soru soruyorlar. Bu doğru olmayan bir düşünce şekli. Bu anlamda mevsimsel bir fark olmuyor. Sıcaklar olumsuz etkilemiyor. Zaten laboratuvar ve ameliyathane belirli ısı ve nem oranına göre iç ortamı oluşturulmuş, dengelenmiş olan yerler. Enfeksiyon olmaması için ameliyathane ya da laboratuvarlar yaz- kış belirli sıcaklık seviyesine ayarlı. O nedenle gerek tüp bebek tedavilerini, gerek ameliyatları sıcak hava olumsuz etkilemiyor” ifadelerini kullandı. 

Gebe Kalmak İsteyenler Dikkat! Haber

Gebe Kalmak İsteyenler Dikkat!

Doğurganlığı etkileyen en önemli konulardan biri düzenli beslenme ve diyet. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Hamile kalmak istiyorsanız, beslenme kalitenizi artırmalısınız. Araştırmalar; doymamış yağlar, tam tahıllar ve baklagiller, meyve ve sebzeler, çeşitli protein kaynakları ile tam yağlı süt ürünleri bakımından zengin bir diyetin doğurganlığı artırabileceğini gösteriyor” dedi. Atasayan, kısırlığa neden olabilen polikistik over sendromu sahibi kişiler içinse kahvaltının önemini vurguladı.  Doğurganlık son yıllarda küresel olarak azalıyor ve bugün kısırlık dünya çapında en az 50 milyon çifti etkiliyor. Dünyada ortalama her 6-7 çiftten birisi kısırlık problemi yaşıyor. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda doğurganlığın 20-24 yaş arası kadınlarda yüzde 45 oranında azaldığı ve son elli yılda erkeklerde sperm sayısının küresel olarak yüzde 50 oranında azaldığı gösterilmiştir. Medicana Ataköy Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan, doğurganlıkla ilgili önemli paylaşımlarda bulundu.  Birçok faktörün doğurganlığı etkilediğinin ancak dikkate alınmayan en önemli konulardan bir tanesinin diyet olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Araştırmalar, doymamış yağlar, tam tahıllar ve baklagiller, meyve ve sebzeler, çeşitli protein kaynakları ile tam yağlı süt ürünleri bakımından zengin bir diyetin doğurganlığı artırabileceğini göstermektedir. Ayrıca bu durum hamileliğe sağlıklı bir başlangıç yapmanıza da yardımcı olabilir. Hamile kalmayı sağlayan sihirli yiyecekler veya özel içerikli diyetler olmasa da, doğurganlığınızı desteklemenin ilk yolu, sağlıklı gıdalar içeren beslenme modelini uygulamaktır” dedi.  Antioksidanlar açısından zengin gıdalar tüketmeyi öneren Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Antioksidanlar vücudunuzda hem sperm hem de yumurta hücrelerine zarar verebilen serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur. Antioksidanların hem kadın hem de erkek doğurganlığını artırabileceğini gösteren zayıf kanıtlar vardır. Antioksidan alımınızı artırmak istiyorsanız, diyetinize daha fazla meyve, sebze, fındık ve tam tahıl ekleyin. Antioksidan içeriği bakımından yüksek olan gıdalar; C ve E vitaminleri, folat, Beta karoten, Lutein veya antioksidan içeren takviyelerden de alabilirsiniz” diye konuştu.  “Doyurucu bir kahvaltı, doğurganlığı etkileyen bazı hormonal etkileri iyileştirebilir”  İyi bir kahvaltı yapmanın özellikle altını çizen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Özellikle kısırlığın önemli bir nedeni olan polikistik over sendromunuz (PCOS) varsa, doyurucu bir kahvaltı yapmak kadın doğurganlığına yardımcı olabilir. 2021 yılında yapılan bir incelemede, günün erken saatlerinde daha yüksek kalori alımının PCOS semptomlarını iyileştirebileceğini ortaya koymuştur. Kahvaltı içeriğini seçerken, yüksek protein içerikli fakat daha az karbonhidrat içeren gıdalar tercih edin. Araştırmalar, karbonhidratların PCOS'lu kişilerde enflamasyonu artırabileceğini göstermektedir” şeklinde konuştu.  Omega-3 yağ asitlerine öncelik vermenin önemini vurgulayan Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Her gün sağlıklı yağlar tüketmek doğurganlığı ve genel sağlığı artırmak için önemlidir. Omega-3 yağ asitleri, doğurganlığı artırmak için özellikle faydalıdır. Bu sağlıklı yağı; yağlı balık, keten tohumu ve keten tohumu yağı, chia tohumu ve ceviz gibi besinler içermektedir” açıklamasında bulundu.  Karbonhidrat alımına sınır konulmalı  Karbonhidratları azaltmak gerektiğine değinen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Özellikle PCOS'lu kişiler için genellikle kalorilerin yüzde 45'inden daha azının karbonhidratlardan geldiği düşük karbonhidratlı bir beslenme planının takip edilmesi önerilir. Örneğin, günde yaklaşık 1.800 kalori alıyorsanız, bu yaklaşık 200 gram karbonhidrat anlamına gelir. Çeşitli çalışmalar, karbonhidrat alımını sınırlandırmanın PCOS'un üzerinde faydalı etkiler sağladığını göstermektedir. Sadece aşırıya kaçmayın. Çok az karbonhidrat yemek veya hiç yememek de sağlık sorunlarına yol açabilir” dedi.  Rafine karbonhidratların en aza indirilmesine dikkat çeken Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Sadece karbonhidrat miktarı değil, türü de etkilidir. Rafine karbonhidratlara özellikle dikkat etmelisiniz. Bunlar şekerli yiyecek ve içeceklerin yanı sıra beyaz makarna, ekmek ve pirinç gibi işlenmiş tahıllarda bulunur. Vücut bu karbonhidratları çok hızlı bir şekilde emerek kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani artışlara neden olur. Rafine karbonhidratlar ayrıca yüksek glisemik indekse (GI) sahiptir. GI, karbonhidrat yoğun bir gıdanın kan şekerinizi önemli ölçüde yükseltip yükseltmeyeceğini gösterir. İnsülin, yumurtaların olgunlaşmasına yardımcı olan yumurtalık hormonlarına kimyasal olarak benzer. Sürekli olarak yükselen insülin, vücudun daha az üreme hormonu üretmesine neden olabilir çünkü buna ihtiyacı olmadığını düşünür. Bu da yumurta olgunlaşması ve yumurtlama eksikliğine neden olabilir” diye konuştu.  Lifli gıdalara önem vermek gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Yapılan araştırmalar, lif oranı daha yüksek ve ilave şeker oranı daha düşük bir diyetin kadın doğurganlığını artırabileceğini gösteriyor. Tam tahıllar, meyveler, sebzeler, fasulyeler. Mümkünse, önerilen günlük 25 gram lif alımını sağlamaktır” açıklamasında bulundu.    Protein kaynaklarını gözden geçirin  Proteinin her diyetin önemli bir parçası olduğunu ancak bazı kaynakların doğurganlık için özellikle faydalı olabileceğini belirten Doç. Dr. Kemal Atasayan, “2019 yılında yapılan bir çalışma, Akdeniz tarzı bir diyet uygulamanın doğurganlığı artırabileceğini öne sürmektedir. Bu tür diyetlerde genellikle balık oranı daha yüksek, kırmızı ve işlenmiş et oranı ise daha düşüktür. Akdeniz tarzı diyetler ayrıca antioksidanlar ve omega-3 yağ asitleri bakımından daha yüksek olma eğilimindedir. Aslında diyetinize daha fazla balık eklemeniz için daha fazla neden var. Yapılan bir çalışmada, daha yüksek balık tüketiminin, tüp bebek gibi yardımcı üreme teknolojilerinin kullanımını takiben daha yüksek canlı doğum oranıyla bağlantılı olduğu ortaya konulmuştur” şeklinde paylaştı.  Süt ürünlerinden korkmayın  Süt ürünlerinin doğurganlık da dahil olmak üzere sağlığınızın bazı unsurları için kötü olduğuna dair bir varsayım olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Ancak araştırmalar durumun böyle olmadığını gösteriyor. 2018 yılında yapılan bir araştırma, süt ürünleri ve kadın kısırlığı arasında olduğu iddia edilen bağlantılarla ilgili araştırma sonuçlarının tutarsız olduğunu belirtiyor. Süt ürünleri, doğurganlık için faydalı olabilecek D vitamini de dahil olmak üzere bir dizi önemli besin maddesi içerir. Süt ürünlerinin doğurganlığı artırıp artırmadığı belirsiz olsa da, olumsuz bir etkisi olduğuna dair güçlü bir kanıt yoktur. Süt ürünleri tüketirken, erkekler az yağlı seçenekleri tercih etmelidir. 2013 yılında yapılan bir çalışma, tam yağlı süt ürünlerinin sperm üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini, ancak düşük yağlı süt ürünlerinin aynı etkiye sahip olmadığını göstermektedir” dedi.  Egzersizin doğurganlığı artırmak da dahil olmak üzere sağlık açısından birçok faydası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Orta düzeyde fiziksel aktivitenin artırılması, özellikle obezite hastaları için hem kadın hem de erkek doğurganlığı üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Çoğu şeyde olduğu gibi, egzersiz konusunda da ölçülü olmak çok önemlidir. Aşırı egzersiz bazı kadınlarda doğurganlık üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilir. Hangi egzersiz türlerinin sizin için en faydalı olacağını belirlemek için bir sağlık uzmanıyla konuşun” diye konuştu.    Rahatlamak için kendinize zaman ayırın  Gebe kalmaya çalışmanın kadınlara daha fazla stres getirebileceğine dikkat çeken; “Stresin doğurganlığı etkileyip etkilemediği konusu tartışmalı olmakla birlikte, stres adet dönemlerinizi etkileyebilir ve bu da doğurganlığınızı etkileyebilir. Gebe kalmakla ilgili stres veya kaygı günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmak yardımcı olabilir” dedi.  Aşırı kilolu veya zayıf olmanın yumurtlamayı etkileyerek doğurganlıkta olumsuz etkilere sebep olabileceğini belirten Doç. Dr. Kemal Atasayan, “Obeziteniz varsa, vücut ağırlığınızın %5'ini kaybetmenin, daha düşük bir vücut kitle indeksini (BMI) korumanın ve trigliserit seviyelerini kontrol altına almanın doğurganlığı artırabileceği öne sürülüyor. İdeal vücut kitle indeksinin 20-24 arası olduğu bilinmekle beraber sağlıklı kilonun kişiden kişiye değiştiğini ve BMI'nın sağlığın mükemmel bir belirleyicisi olmadığını unutmayın. Benzersiz vücut yapınız ve egzersiz alışkanlıklarınız da dahil olmak üzere birçok faktör kilonuzu etkiler. Kilo vermenin veya almanın doğurganlığınızı artırıp artırmayacağını belirlemek için bir sağlık uzmanıyla konuşun” ifadelerini kullandı.  Medicana Ataköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kemal Atasayan sözlerini şöyle tamamladı:  “Yakın zamanda yapılan bir çalışmada düşük demir ile kadın doğurganlığının azalması arasında net bir neden olmaksızın potansiyel bir bağlantı bulunmuştur. Son zamanlarda kan tahlili yaptırmadıysanız, demir seviyelerinizi belirlemek için bir sağlık uzmanıyla görüşün. Eğer demir seviyeniz düşükse, demir takviyesi almanız faydalı olabilir. Demir emilimi artırmak için C vitamini içeriği yüksek gıdalarla beraber almayı deneyin.”

Bulyonun zararlarını öğrendikten sonra bir daha eve almayacaksınız.! Haber

Bulyonun zararlarını öğrendikten sonra bir daha eve almayacaksınız.!

DÜNYANIN EN TEHLİKELİ BESİNLERİNDEN BİRİSİ: BULYON Çorbaların, pilavların içerisinde et, tavuk veya sebze suyu tadı vermesi için konulan bulyonlar sayısız hastalığa neden oluyor. İçerisinde bulunan MSG (Mono Sodyum Glutamat) bileşeni Çin tozu olarak adlandırılıyor. MSG (ÇİN TOZU) MADDESİ İÇERİSİNDE BULUNUYOR MSG maddesi tüketildiği zaman insanlarda anormal kalp atışı, nefes almada güçlük, beyin sisi ve hatta Alzheimer gibi hastalıklara yol açabiliyor. Sinir sistemini çökerten bu madde Alzheimer, Parkinson, Epilepsi ve Huntington gibi hastalıkların oluşmasına neden oluyor. NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR SAYMAKLA BİTMİYOR Mono Sodyum Gluatamat etkili bir kimyasal maddedir. Çin tuzu olarak da bilinen bu madde Parkinson, Alzheimer, Epilepsi ve Hungtington gibi hastaklıkları tetiklerken, pankreas hasarı, göz retinasında büyüme, yağ birikimi, insülin artışı ve obezite gibi sağlık sorunlarına da neden oluyor. İŞLENMİŞ FAST FOODLARDA BULUNUYOR Zararları saymakla bitmeyen bu madde fast food ürünlerinin içerisinde de bulunuyor. Bu nedenle uzmanlar fast food ve bulyon gibi işlenmiş kimyasal ürünlerden uzak durulması gerektiğini vurguluyor. HAMİLE ANNELER KESİNLİKLE TÜKETMEMELİ Özellikle hamile anneler MSG içeren ürünlerden uzak durmalı. MSG genellikle bulyon, cips, hazır fast food, dondurma, renkli yoğurt ve hazır çorbaların içerisinde yer alıyor. MSG o kadar etkili bir maddeki anne karnındaki plasentayı geçerek direkt bebeğe zarar verebiliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.