Hava Durumu

#Hastalık

Yeni Marmara Gazetesi - Hastalık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hastalık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Diyabet Hastalarına Müjde! Haber

Diyabet Hastalarına Müjde!

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) akademisyenleri, diyabet hastalarının şeker oranı yüksek meyveleri tüketmesine yardımcı olacak özel gıda kaplaması materyali geliştirdi. Dut yaprağı ve ipek kozasından yapılan kaplama sayesinde üzüm, hurma gibi şeker oranı yüksek meyvelere, antidiyabetik özellik kazandırılmış oldu.   Bursa Teknik Üniversitesi akademisyenleri hazırladıkları, geliştirdikleri ve hayata geçirdikleri ulusal ve uluslararası çaplı projelerle pek çok sorunun çözümcüsü olmaya devam ediyor. Bu kapsamda sektörlere ve topluma yönelik projeler geliştiren BTÜ’lü akademisyenler bu kez diyabet hastaları ve şeker hassasiyeti olan bireyler için harekete geçti. TÜBİTAK 1002-A kapsamında desteklenen "Dut Yaprağı (Folium Mori) Ekstraktından Yenilebilir Fibroin Bazlı Kaplama Geliştirilmesi ve Taze Meyvelerde Uygulanarak In-Vitro Antidiyabetik ve Antimikrobiyal Aktivitesinin Araştırılması" başlıklı proje ile yenilebilir kaplama materyali geliştirildi. Yürütücülüğünü Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel’in üstlendiği proje ekibinde, BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Adnan Fatih Dağdelen ve Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Yasemin Şahan bulunuyor.  Taze meyveye raf ömrü etkisi araştırılacak  Proje hakkında bilgi veren Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel, “Yenilebilir ambalaj malzemelerine, antidiyabetik özellik kazandırmak amacı ile dut yaprağı ekstresi dâhil edilmesiyle yenilebilir ambalajlar konusuna yeni bir yaklaşım getirdik. Kaplanan meyvelerin antidiyabetik özelliğinin yanı sıra kaplandığı ürünün kalite özellikleri araştırılacak ve ilgili uygulamanın taze meyvede raf ömrü üzerine etkisi değerlendirilecek” dedi.  Çözelti ile ürün kaplanacak, şeker oranı düşecek  Dut yaprağının içeriğindeki bileşenlerin antidiyabetik özelliklere sahip olmasından dolayı, bu bileşenlerin ipek kozasındaki proteinler ile birleştirilerek bir kaplama materyali geliştireceklerini belirten Kıraç Demirel, “Bu kaplama çözeltisi içerisine meyveler daldırıldığında yüzeyleri kaplanabiliyor ve bu sayede üzüm gibi meyvelerdeki şekerin, diyabet hastaları tarafından sorun yaşanmadan tüketilecek hale dönüşmesi sağlanabiliyor” ifadelerini kullandı.  Laboratuvar çalışmaları başarılı  Çalışmanın laboratuvar aşamasında ön denemelerin başarılı sonuç verdiğinin altını çizen Proje Yürütücüsü Fatma Tuba Kıraç Demirel, “Projemiz tamamlandığında, üzüm, hurma gibi glisemik indeksi yüksek meyveleri, diyabet hastası veya şeker oranına dikkat eden bireyler, üzerine kapladığımız materyal sayesinde şekeri fazla yükselmeden tüketmiş olacak. Projemiz meyve, meyve bar ya da şeker oranı yüksek farklı bir gıdaya da rahatlıkla uygulanabilecek” dedi.  Patent başvuruları yapıldı  Araştırma Görevlisi Fatma Tuba Kıraç Demirel, kaplama materyalinin yanında bir de yenilebilir film üreteceklerini belirterek, ürünlerle alakalı patent başvurusunda bulunduklarını belirtti. Kıraç Demirel, projenin özel beslenme gereksinimi olan bireyler için büyük fayda sağlayacağını umduklarını ifade etti. 

Dünyada Yaklaşık 2,5 Milyon İnsana Meme Kanseri Teşhisi Konuyor Haber

Dünyada Yaklaşık 2,5 Milyon İnsana Meme Kanseri Teşhisi Konuyor

Dünyada yaklaşık 2,5 milyon insana meme kanseri teşhisi konulduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ferhat Erdem Uğraş, Türkiye'de ise bu sayının 25 bini bulduğunu ifade etti.    Meme kanserinin Türkiye'de kanser sıklığı listesinin ilk sırasında yer aldığını belirten Acıbadem Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ferhat Erdem Uğraş, son yıllarda bu sayının giderek attığına dikkat çekti. Dünyada yaklaşık 2,5 milyon insana meme kanseri teşhisi konulduğunu ifade eden Dr. Uğraş, “Türkiye'de ise bu sayı, 25 bin kadına ulaştı. Her yıl, ortalama 25 bin kadın meme kanseriyle tanışıyor. Elimizdeki görüntüleme imkânları ile elle muayenede bulunamayacak kadar küçük kitleleri teşhis etme imkanı sağlanmaktadır. Hastalığı ne kadar erken yakalarsanız çözüm bulmak o kadar kolaydır. Erken teşhis edilen meme kanserinde tedavi başarısı yüzde 95'lere kadar yükselmektedir. Erken teşhis edilen meme kanserindeki ölüm riski o kadar azalır. Cerrahi olarak yapılan tedavi, ameliyat kemoterapi ve ameliyat sonrası ışın tedavisi ile kanserden doğacak ölüm oranını oldukça azaltıyor” dedi.  Erken teşhis için tarama yöntemleri uygulanmalı  Meme kanserinin erken teşhisinde tarama programları olduğunu ve bu programlar sayesinde tümörün en küçük halinin bile tespit edildiğini söyleyerek hangi yaşta hangi kontrollerin yapılması gerektiği hakkında şunları söyledi;  “20 yaşından itibaren genç kadınlar, her ay kendi kendine meme kontrolü yapmalıdır. Adetin 4 ve 10 gün arasında yapılacak bu kontrollerde koltuk altı da kontrol edilmelidir. Bu şekilde kendi yapısını tanıyan kadın, değişiklikleri fark edebilir hale gelir. 30 yaşından sonra kendi kendine kontrole devam ederken, aynı zamanda yılda bir kez meme ultrasonu yaptırmalılar. 40 yaşından sonrası için bu kontrollere yılda bir kez yapılacak mamografi eklenmelidir.”  Taramaların sonucunda şüphe edilen bir durum olduğunda, kesin tanı için biyopsi yapılması gerektiğini belirten Dr. Ferhat Erdem Uğraş, ‘ya çıkarsa' diye ifade edilen endişeler nedeniyle bazı kadınların kontrolden kaçındıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti;  “Korku, endişe yaşanması kontrollerin de ertelenmesine neden oluyor. Ama biz uyarmak isteriz, erken teşhis için zamanında kontroller yapılmalıdır. Erken teşhiste tedavi süreci kısa oluyor, meme kaybı da oluşmuyor. Son yıllarda, memenin hepsini değil sadece kanserli bölgenin çıkarılmasıyla meme koruyucu cerrahi yöntemler kullanılıyor. Böylece uzuv kaybı yaşanmıyor. Tüm memenin alınması gerektiği durumlarda da yeniden meme yapımı söz konusu oluyor. Meme kanserinin tedavisinde cerrahiden radyasyon onkolojisine, patolojisinden radyolojisine bir çok uzmanın birlikte çalışıyor ve hasta için en doğru yöntem seçiliyor. Tedavide hızla yeni yöntemler geliştiriliyor. Kişiye özel tedaviler, akıllı ilaçların da eklendiği yeni tedavi yöntemleriyle hastalarımızın tedavi başarısı giderek artıyor.” 

Uzmanlara Göre, Haber

Uzmanlara Göre, "Çocuğunuzun güçlü bağışıklığının olması sizin elinizde"

Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Soyer, çocukları hastalıklardan korumanın yolları ve kış mevsiminde güçlü bağışıklık sistemi için yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.   Çocukların okul başlangıç döneminde aile hekimi ya da çocuk hastalıkları hekimine muayene ettirilmesinin faydalı olacağını dile getiren Uzm. Dr. Soyer, “Hekim, uygun görürse vitamin ve mineral açısından taramaları gerçekleştirir. Genel bir muayene de yapmış olur. Kış mevsimine girmeden çocuğun günlük A vitamini, C vitamini, D vitamini ve demir takviyelerini dışardan beslenerek alıp almadığının kontrolünü mutlaka yapılmalıdır” dedi.  Çocuklarda üst solunum ve alt solunum yolu enfeksiyon bulgularının en başta ateşle kendini gösterdiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Soyer, “İlkokul çağı çocuklarında; 3 günden daha fazla süren 38 derece ve üstü inatçı ateş, iştah kaybı, boğaz ağrısı, kuru öksürük, halsizlik, ciddi eklem ağrıları durumlarında mutlaka aile hekimine ya da çocuk hekimlerine başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak çocuğun neşesi yerinde, iştahı normal ve inatçı olmayan bir ateş söz konusu ise hekime başvurmadan evde takibi yapılabilir. Ateş ve iştah takibi, ailelere en fazla önerdiğimiz şey. Bunu yakın takip ettiğimiz sürece çocuğun neşesi yerinde, iştah ve sıvı alımında herhangi bir problem yoksa çocuklarımızı hekime getirmeden ve endişe etmeden takip edebiliriz” şeklinde konuştu.  Öğretmenlere önemli rol düşüyor  Çocukların bağışıklık sistemleri güçlü, hastalanmadan ve kışa hazır bir şekilde girebilmeleri için aileler kadar okuldaki öğretmenlere de önemli rol düştüğünün altını çizen Soyer, “Sınıfların her teneffüste mutlaka havalandırılması gerekmektedir. Uzun teneffüsler sonrasında öğretmenlerimiz, çocukların el hijyenine dikkat etmeli; özellikle yemekten ya da tuvaletten sonra çocukların ellerini yıkadıklarından emin olmalıdırlar. Ayrıca çocuklar sabah sınıfa geldiklerinde tok olup olmadıklarını sorgulamalarında da çok fayda var” diye konuştu.  Spora teşvik edin  Çocukların günlük A, C, D vitaminleri ile demir açısından kış mevsimine özel meyve ve sebzelerle beslenmesini çok önemsediklerini ifade eden Soyer, bunun yanı sıra uyku ve günlük sıvı alımına da özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Son olarak çocukların kış döneminde mutlaka spor yapması gerektiğini vurgulayan Soyer, sözlerini şu şekilde sürdürdü:  “Çocuklarınızı açık havaya çıkarın. Yürüme, koşma, bisiklet sürme faaliyetleri gün ışıdığında ve açık havada çocuklarımız için bağışıklık sistemini güçlü tutmak açısından çok önemli unsurlar. Ailelerimizin sınav kaygısıyla çocuklarını spordan mahrum bırakma gibi durumları oluyor. bunu tavsiye etmiyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde kışı geçirmeleri için temiz havada spor yapmalarını kesinlikle öneriyoruz” 

Yıllar Sonra Tek Böbrekli Olduğunu Öğrendi Haber

Yıllar Sonra Tek Böbrekli Olduğunu Öğrendi

İzmir'de ikamet eden 35 yaşındaki Nurcan Avcı, bel fıtığı sebebiyle MR çektirmeye gittiğinde doğuştan tek böbrek olduğunu öğrendi. Sağlam böbreğinde ise büyüyen kitle için gitmediği doktor kalmayan Avcı, herkesin diyalize girmesi böbreğinin alınabileceği ihtimaline hazır olması gerektiğini söylemesiyle yıkıldı. Bursa'da kapalı yöntemle böbreği kitleden temizlenen Avcı, emeği geçenlere teşekkür etti.   İzmir'de güvenlik görevlisi olarak çalışan 2 çocuk annesi Nurcan Avcı, 2012 yılında fıtık teşhisinden dolayı doktorunun isteğiyle MR çektirdi. MR sonuçlarını inceleyen doktor, hastada fıtık dışında bir böbreğinin çok küçük olduğu için doğuştan itibaren tek böbrekle hayatını idame ettirdiğini söyledi. Yıllar sonra tekrar MR çektiren hastanın tek böbreğinde bu sefer bir kitle olduğu görüldü. Kitlenin iyi huylu olduğu söylenmesi üzerine iki sefer embolizasyona işlemi yapıldı. Fakat kitle büyümeye devam etti. Bunun üzerine doktorlar bu böbreğin alınması gerektiğini söyledi. Tek böbreğinin alınmasını ve diyalize bağlanmayı istemeyen Avcı sağlığına kavuşabilmek için doktor doktor gezmeye başladı. Gitmediği doktor kalmayan Avcı, Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan tarafından 2 saatlik kapalı bir operasyonla sağlığına kavuştu.  “Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir'den Bursa'ya geldik”  Böbreğindeki hastalıktan dolayı başından geçen süreci aktaran Nurcan Avcı, “Ben tek böbrekli olduğumu 2012 yılında, böbreğimdeki hastalığı da 2016 yılında öğrendim. Girişimsel radyolojiye yönlendirildim 2 defa embolizasyon işlemi yapıldı. Daha sonrasında iyi huylu bu kitle büyümeye tekrar devam etti. Gittiğim doktorlar böbreğimin alınması gerektiğini ve riskli olduğundan dolayı açık ameliyatla böbreğimin tamamının alınması gerektiğini söylediler. Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir'den Bursa'ya geldik. Bize ameliyatın risklerini söyledi ama Allah'ın izniyle bu ameliyatı yapabileceğini söyledi ve biz de ona güvendik. Ameliyatımı oldum sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ediyorum” ifadelerini kullandı.  MR çektirdiğinde gerçeklerle yüzleşti  Avcı, “Fıtığım olduğu için hastaneye gittim. MR çektirince tesadüfen tek böbrekli olduğumu öğrendim. Yıllar sonra tekrar çektirmem gereken bir MR olduğunda ise bu sefer sağlam böbreğimde iyi huylu bir kitle olduğunu öğrendim” dedi.  Tek böbrekli hastayı diyalizden kurtarıp sağlığına kavuşturdu  Zorlu bir ameliyatı başarıyla tamamlayan Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, hastanın durumunun şuan iyi olduğunu belirterek, “Nurcan Hanım 35 yaşında bize İzmir'den geldi. Doğuştan tek böbrekli bir böbreği küçük olduğu için işlevsiz durumda. Sağlam böbreğinde ise 2016'da tanısı konmuş giderek büyüyen iyi huylu "anjiomyolipomu" denilen 12 santimetre boyutunda bir kitlesi var. Bu kitle artık böbreğin damarlarını içerisine almış komplike bir kitle durumunda. Hastaya iki kez anjioembolizasyon tedavisi uygulanmış fakat başarısız olduğu için kitle büyümeye devam etmiş. Kadınlarda 4 santimetreden büyük anjiomyolipomular kendiliğinden kanayarak yaşamı tehlike altına attığı için bu kitlelerin alınması gerekiyor. Tek böbrekli olunan durumlarda böbreğin tamamen alınması durumu da söz konusu olabiliyor. Bu riske girmemek için çoğu merkez de embolizasyona başvurmuş. Hasta bize geldiğinde bu işi yapabileceğimizi söyledik. 2 saat süren kapalı bir ameliyatla kitleyi tamamen çıkardık ve hastamızı 3 gün içerisinde taburcu ettik. Hastamızın değerli şuan iyi durumda. Hastamızı diyalizden kurtarıp kapalı bir ameliyatla sağlığına kavuşturabildiğimiz için çok mutluyuz” dedi. 

Öldüren Hastalık: Sepsis Haber

Öldüren Hastalık: Sepsis

Sepsis hakkında vatandaşların yeteri kadar bilinç sahibi olmadığını belirten Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Müzeyyen Tuğçe Benli, sepsise bağlı ölüm oranlarının bu yüzden arttığına dikkati çekti.   Dünya Sepsis Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Müzeyyen Tuğçe Benli, sepsisin; ciddi bir enfeksiyon karşısında vücudun verdiği abartılı yanıt sonucu organlarda işlev bozukluğu ile seyreden ölümcül bir hastalık olduğunu dile getirdi. Her enfeksiyonun sepsis olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Benli, “Ateş, üşüme ve titremenin yanı sıra bilinç bulanıklığı, solunum sıkıntısı, kalp hızında artma, idrar çıkışında azalma gibi semptomların olması bize sepsisi düşündürür ve hastaların hızlıca en yakın sağlık merkezine başvurmaları gerekir” dedi.  Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 2-3 saniyede bir insanın sepsis nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini veren Uzm. Dr. Benli, “Sepsis, ölüm oranlarının yüzde 80'e kadar çıkabildiği bir hastalık grubunu oluşturmaktadır. Hastanelere hızlı başvuru, hızlı tanı ve tedavinin başlaması bu ölüm oranlarını yüzde 20'ye kadar düşürebilmektedir. Hastalara ilk etapta yapılacak tetkikler ve alınacak kültürler sonrasında hızlıca sıvı deplasmanının başlaması ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin başlanmasıyla ölüm oranları ciddi oranda aşağıya çekilmektedir” şeklinde konuştu.  Sepsisin her yaş grubundan insanı etkilemekle beraber bir yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlar için daha ciddi bir risk taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Benli, “50 yaş üstünde ek hastalıkların eşlik etmesi özellikle riski arttırmaktadır. 50 yaş üzerinde özellikle şeker hastalığı olanlarda, alkol alanlarda, HIV gibi immün sistemin baskılandığı hastalığı olanlarda çok daha fazla karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.  Hijyene dikkat edin  Sepsisin önlenebilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Benli, “Sepsisi önlemenin en önemli yolu aşılanma ve temel hijyen kurallarına uyulmadır. Antibiyotik seçimlerinde akılcı ilaç kullanımının önemini burada da bir kere daha vurgulamak gerekmektedir. Geniş spektrumlu antibiyotikler, doğru endikasyonla doğru noktalarda kullanılmalıdır. Sepsis yönetilirken de akılcı antibiyotik kullanımına önem verilmelidir” ifadelerini kullandı.  Hastaneye hızlıca başvurulmalı  Sepsis konusunda vatandaşların bilinçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Benli, sözlerini şu şekilde sürdürdü:  “Yapılan çalışmalarda halkımızın sepsis konusunda yeteri kadar bilinç sahibi olmadığı ortaya çıkmıştır. Sepsis halk arasında ciddiyeti bilinmeyen bir hastalık olmaktadır. Hastane başvuruları gecikmektedir. Ciddiyetinin farkında olmadıkları bir hastalık için hızla hastaneye başvuruların olmadığı, hastaların hastaneye başvurularında gecikme nedeniyle hastalığın seyrinin kötü yönde ilerlediği görülebilmektedir. Hastalarımız kalp krizi ya da inme dediğimiz tablolarda hastaneye hızla başvururken, sepsisin ciddiyetini bilmemeleri hastaneye başvuruları geciktirmekte bu da ölüm oranlarının yüksek olmasıyla ilişkilendirilmektedir.” 

FAZLA ŞEKER TÜKETİMİNİN SAĞLIĞA ZARARLARI! Haber

FAZLA ŞEKER TÜKETİMİNİN SAĞLIĞA ZARARLARI!

Günümüzde beslenme alışkanlıklarımızda önemli bir yer tutan şeker, aşırı tüketildiğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Peki, fazla şeker tüketimi vücudumuza nasıl zarar veriyor ve hangi hastalıklara davetiye çıkarıyor? İşte bu soruların cevapları ve detaylı bir inceleme: Şeker Neden Bu Kadar Tehlikeli? Şeker, vücudumuz için gerekli olsa da, aşırı tüketimi birçok sağlık sorununa neden olabilir. İşte nedenleri: • Kilo Alımı ve Obezite: Fazla şeker, vücutta yağ olarak depolanır ve kilo alımına, hatta obeziteye yol açar. Obezite ise kalp hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon gibi birçok hastalığın temel risk faktörüdür. • Diyabet: Şeker tüketimi, insülin direncine neden olarak tip 2 diyabet riskini artırır. İnsülin direnci, vücudun insüline karşı duyarlılığını kaybetmesi ve kan şekerinin yükselmesi anlamına gelir. • Kalp Hastalıkları: Yüksek şeker tüketimi, kan damarlarında plak birikimine ve sertleşmeye neden olarak kalp hastalığı riskini artırır. Aynı zamanda, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi diğer kalp hastalığı risk faktörlerini de tetikler. • Karaciğer Hastalıkları: Fazla şeker, karaciğerde yağlanmaya ve karaciğer hastalıklarına yol açabilir. • Bağışıklık Sistemini Zayıflatır: Aşırı şeker tüketimi, bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirir. • Diş Çürükleri: Şeker, ağızdaki bakterilerin besin kaynağıdır. Bu bakteriler, diş minesini aşındırarak çürüklere neden olur. Şekerin Gizli Kaynakları: Şeker sadece tatlılarda değil, birçok işlenmiş gıda ürününde de bulunur. Ketçap, soslar, hazır yemekler, gazlı içecekler ve bazı meyve suları gibi ürünlerde gizli şekerler bulunmaktadır. Bu nedenle, gıda etiketlerini dikkatlice okuyarak ürünlerin şeker içeriğini kontrol etmek önemlidir. Şeker Tüketimini Azaltmanın Yolları! • İşlenmiş Gıdalardan Kaçının: Hazır yemekler, paketlenmiş atıştırmalıklar ve gazlı içecekler yerine taze meyve, sebze ve tam tahıllı ürünler tüketmeye çalışın. • Tatlı Tüketimini Sınırlayın: Tatlı ihtiyacınızı doğal tatlandırıcılar (bal, pekmez) veya taze meyvelerle karşılayabilirsiniz. • Gıda Etiketlerini Okuyun: Ürünlerin şeker içeriğini kontrol ederek daha sağlıklı seçenekler tercih edin. • Su İçin: Gazlı içecekler yerine su içerek hem susuzluğunuzu giderir hem de şeker alımınızı azaltırsınız. • Evde Yemek Yapın: Evde kendi yemeklerinizi hazırlayarak, gıdalardaki şeker miktarını kontrol edebilirsiniz.

Ölümcül Hastalığa Dikkat! Haber

Ölümcül Hastalığa Dikkat!

Hepatit görülme sıklığının her yıl arttığına dikkat çeken Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Mustafa Özel, hastaların ekseriyetle hepatit virüsü taşıdığını bilmediğini belirtti.   Bursa Şehir Hastanesi'nde görevli Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Mustafa Özel, 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü kapsamında açıklamalarda bulundu. Hepatitin basitçe karaciğer iltihaplanması olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Özel; ağır alkol kullanımı, bazı ilaçlar, bazı toksinler ve virüsler gibi birçok sebebi bulunduğunun altını çizdi.  Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 yılı raporlarına göre hepatitin görülme sıklığının arttığını vurgulayan Uzm. Dr. Özel, "2019 yılında 1 milyon 100 bin olan hepatite bağlı ölüm sayısı 2022 yılında 1 milyon 300 bin olarak raporlanmaktadır. Bu da bulaşıcı hastalıklara bağlı ikinci sıklıkta ölüm nedeni olarak yansımaktadır. Ülkemizde her 3 kişiden biri hepatit virüsü ile karşılaşmaktadır. Ya bağışıklık kazanmıştır ya kronikleşmiştir ya da karşılaştığının farkında değildir" dedi.  Türkiye'de Hepatit B sıklığının yüzde 3 ile 4, Hepatit C sıklığının ise yüzde 0,5 ile 1 civarında olduğunun bilgisini veren Özel, "Sayı olarak Hepatit B 250 bin, Hepatit C de 50 bin civarına denk gelmektedir. Bu minvalde baktığımızda hepatit virüsleri, Hepatit B ve C, özellikle bulaş açısından ciddi önem arz etmektedir. Hastaların çoğu Hepatit B veya C virüsü taşıdığını bilmemektedir. Türkiye'de yapılan bir çalışmada vatandaşların yüzde 12'sinin Hepatit B veya C virüsü taşıdığının farkında olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu.  "Kirli yiyecek ve sudan bulaşır"  Hepatit A ve E virüslerinin daha çok fekal oral denilen bulaşma yöntemi ile kirli yiyecek ve sudan bulaştığı söyleyen Özel, "Hepatit B, C, D ise daha çok vücut sıvılarının temasıyla oluşur. Yani bir hastaya kan transfüzyonu yapılabilir, öyle bulaşabilir. İyi sterilize edilmemiş ameliyat aletleriyle bulaşabilir veya iyi sterilize edilmemiş, iyi temizlenmemiş ve hijyenik olmayan diş hekimi müdahalesinde bulaş gerçekleşebilir. Ayrıca manikür, pedikür ortamlarında ve kuaförlerde gerçekleşebilir. Günümüzde gençler arasında biraz daha popüler olan piercing, dövme; hijyenik ve steril ortamda tek kullanımlık aletler ile yapılmazsa bulaş gerçekleşebilir" diye konuştu.  "El yıkamaya özen gösterin"  Hepatitin genelde belirti göstermediğini dile getiren Özel, çoğu insanın belirtisiz bir şekilde hastalığı kapabileceğine dikkat çekti. Ancak akut dönemde; ateş, karın ağrısı, bulantı, kusma, eklem ağrısı, sarılık, açık renkte dışkılama gibi tüm vücudu etkileyen semptomlarla belirti gösterebileceğini vurgulayan Özel, "Hastalığı önlemek için yemeklerden önce ve sonra el yıkamaya, tuvaletten önce ve sonra el yıkamaya dikkat etmeliyiz. Yiyeceklerin iyice piştiğinden emin olarak tüketmeliyiz. Cinsel yolla Hepatit B ve C virüslerinin bulaşmasını önlemek için kondom kullanmak gerekir. Tıraş makinesi, diş fırçası, jilet, manikür, pedikür, tırnak makası gibi malzemelerin ortak kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Dövme, akupunktur, piercing malzemeleri tek kullanımlık ve steril olmalıdır. Son olarak da tabi ki Sağlık Bakanlığımızın onayladığı merkezlerden hizmet almak gerekir" ifadelerini kullandı.  "Hepatit tedavi edilebilir"  Hastalığın tedavisinde aşılama başta olmak üzere güçlü tedaviler uygulandığını ifade eden Uzm. Dr. Özel, sözlerine şu şekilde devam etti:  "Aşılama özellikle Hepatit B ve A için çok idealdir. Yeni doğan her bebek Hepatit B aşısıyla 1998 yılından beri aşılanmaktadır. Koruyuculuğu yüzde 99'lara çıkmaktadır. Hepatit A için ise bu rutin kullanım 2012 yılında devreye girmiştir. Onun da koruculuğu yüksektir. Ayrıca Hepatit B ve C için elimizde güçlü tedaviler bulunmaktadır. Özellikle Hepatit C için 2-3 ayda ağızdan alınacak bir veya birkaç tablet gibi güçlü tedavilerimiz mevcuttur. Çok yüksek oranda tedavi türü sağlanmaktadır. Hepatit B için ise günlük bir tane alınan, yan etkisi sınırlı olan ilaçlar bulunmaktadır. Bunları da tansiyon ilacı gibi günde bir tane almak gerekebilir. Hepatit A içinse belirgin bir tedavi yoktur. Genelde çocukluk çağında hafif, erişkinlikte biraz daha ağır olsa da kendi kendini sınırlar. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 Hepatit Günü teması 'Harekete Geçme Zamanı' olarak belirlenmiştir. Bizler de artık harekete geçmeli, hepatit virüsünün yayılımını azaltmalı, önlemlerimizi almalı ve geleceğe daha güvenli bakmalıyız." 

Bronşektazi Uyarısı: Belirtileri Göz Ardı Etmeyin! Haber

Bronşektazi Uyarısı: Belirtileri Göz Ardı Etmeyin!

Bronşektazi Belirtilerine Dikkat! Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, akciğerlere hava taşıyan bronşların iltihap ve enfeksiyon nedeniyle genişlediği kronik bir akciğer rahatsızlığı olan bronşektazi hakkında bilgi verdi. Özlü, "Bronşektazi belirtileri pek çok hastalıkla karıştırılabiliyor. Hastalar uzun yıllar doğru tanı alamıyorlar ve bu da tedaviyi geciktiriyor" dedi. Yanlış Tanılar ve Geciken Tedavi: Bronşektazi hastalarının sıklıkla astım, KOAH veya zatürre gibi farklı hastalıklarla tedavi edildiğini belirten Özlü, "Bu hastalıktaki belirtiler pek çok akciğer hastalığıyla karışabiliyor. Yanlış tanılar ve geciken tedavi, hastaların durumunu daha da kötüleştirebilir. Erken teşhis ve doğru tedavi hayati önem taşıyor" diye konuştu. Erken Teşhis ve Tedavi Hayati Önem Taşıyor:   Bronşektazi belirtileri gösteren hastaların bir an önce uzman bir doktora başvurması gerektiğini vurgulayan Özlü, "Tedavinin gecikmesi, hastaların yaşam kalitesini düşürebilir ve hastalığın ilerlemesine neden olabilir. Bu yüzden bronşektazi belirtileri olan kişilerin vakit kaybetmeden tıbbi yardım alması çok önemli" dedi. Prof. Dr. Tevfik Özlü'nün bu önemli uyarıları, bronşektazi hastalığına dikkat çekmek ve erken teşhisin önemini vurgulamak adına büyük bir öneme sahip. Eğer siz de benzer belirtiler yaşıyorsanız, bir uzmana danışmayı ihmal etmeyin.

Sahnede Rahatsızlanan Derya Uluğ Apar Topar Hastaneye Kaldırıldı! Haber

Sahnede Rahatsızlanan Derya Uluğ Apar Topar Hastaneye Kaldırıldı!

Son dönemin popüler isimlerinden biri olan ünlü şarkıcı Derya Uluğ, sahnede yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hayranlarını korkuttu. Kıbrıs'ta verdiği konser sırasında aniden rahatsızlanan Uluğ, apar topar hastaneye kaldırıldı. Doktorlar tarafından domuz gribine yakalandığı tespit edilen şarkıcı, şu anda tedavi altında. Geçtiğimiz günlerde Hollanda'daki konserinden dönerken yaşadığı hırsızlık olayıyla sarsılan Uluğ, havaalanında bagajındaki değerli mücevherlerin çalındığını fark etmişti. Bu olayın şokunu atlatamadan, sahnede rahatsızlanarak tekrar zor anlar yaşadı. "Bu Ara Ciddi Nazar ve Göz Var" Ünlü şarkıcı, yaşadığı talihsizliklerle ilgili sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: "Amsterdam'a konsere gittim. Bagajımı, uçağa binmeden teslim etmiştim. İstanbul'a döndüğümde takı kutusunu açık buldum ve değerli takılarımın çalındığını fark ettim. Gerekli başvuruları yaptım ama takılarım geri gelmedi. Bu ara ciddi nazar ve göz var üzerimde. Geçen haftadan beri talihsizlikler başımı bırakmıyor." Konserler İptal Edildi Rahatsızlığı sonrası sosyal medya hesabından bir açıklama daha yapan Uluğ, hayranlarına konserlerini iptal etmek zorunda kaldığını duyurdu: "Son konserim sonrasında sağlık durumum maalesef kötüleşti. Hastanede gerekli tüm tedaviler yapılmasına rağmen konserlerimi gerçekleştiremeyeceğimi üzülerek belirtmek isterim. İlk kez böyle bir şey yaşıyorum ve misafirlerden özür diliyorum. Başka bir tarihte telafi edeceğiz." Uluğ'un hayranları sosyal medyada kendisine geçmiş olsun dileklerinde bulunurken, ünlü şarkıcının en kısa sürede sağlığına kavuşması temenni edildi. Hırsızlık Olayı Hakkında Araştırma Sürüyor Derya Uluğ'un Hollanda'da yaşadığı hırsızlık olayıyla ilgili olarak yetkililer tarafından başlatılan soruşturma devam ediyor. Uluğ'un bagajında bulunan ve çalınan değerli ziynet eşyalarının yanı sıra, diğer değerli eşyalarının bulunması için de çalışmalar sürüyor. Derya Uluğ'un yaşadığı bu talihsiz olaylar, sanatçının hayranlarını derinden etkiledi. Ünlü şarkıcıya acil şifalar diliyoruz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.