Hava Durumu

#İklim Değişikliği

Yeni Marmara Gazetesi - İklim Değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İklim Değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Stresi azaltmak için gevşeme metodlarını kullanın”  Haber

“Stresi azaltmak için gevşeme metodlarını kullanın” 

İklim değişikliğine bağlı gelişen depresyondan uyku güçlüğüne, panik bozukluktan anksiyeteye kadar pek çok ruhsal sorunun artabileceğine dikkat çeken Psikolog Çapar, bu sorunlara karşı günlük yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesinin yanı sıra gerektiğinde profesyonel destek alınması gerektiğini belirtti.  Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Psikolog Tara Çapar iklim değişikliği ve sıcaklıkların artmasının ekosistemin yanı sıra insan sağlığı için de biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutlarıyla büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Psikolog Çapar iklim değişikliğinin insan sağlığına olumsuz etkilerini “Sıcaklığa bağlı ölümlerde artış; kalp, dolaşım, solunum, damar yolları hastalıkları; yangınlarda artış; sera gazlarının artmasıyla prematüre bebek ölümlerinin artışı; suyun az olmasına bağlı hijyen problemleri ile psikolojik sorunlarda artış” olarak sıraladı.  İklim değişikliğinin insanlar üzerinde depresyon, öfke, endişe, kurallara uymama ve intihar gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabildiğine dikkat çeken Psikolog Çapar “Bu değişikliğin her bireyi farklı etkileyebileceği ve farklı derecelerde stres katabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Birey doğrudan ya da dolaylı yoldan iklim değişikliğine ve sonuçlarına maruz kaldıkça stres ve endişe ile sonuçlanabilecek ruhsal sorunlara dönüşebileceği bilinmektedir. Sıcaklığın birey üzerinde uykuya dalmada zorlanma, erken uyanma, uyuyamama, iştahta azalma, günlük egzersizlerden kaçınma gibi bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilecek güce sahiptir” dedi.    “Uyuyamıyorsanız kahve, sigara ve içkiyi azaltın”  Kalitesiz uykunun, bireyin motivasyonunu, duygulanımını, modunu olumsuz etkilediğinin altını çizen Psikolog Çapar bireylerin iş performansını, karar verme ve betimsel sürecini, arkadaş, aile ve çevreyle olan ilişkisini de etkileyip yaşam kalitesini düşürdüğünü söyledi. Klinik çalışmaların bir ya da iki gecelik uykusuzlukta bile kişilerde duyguların ifadesinde azalma, empati yapmada bozulma, çökkünlük, bunaltı, paranoid belirtiler ve bedensel yakınmaların ortaya çıktığını gösterdiğini sözlerine ekledi.  Uyku bozulduğunda kafein, alkol, nikotin gibi kimyasalları azaltmak hatta uzak durmak gerektiğini vurgulayan Psikolog Çapar “Akşamları ağır yemeklerden uzak durmak, hafif yemekler ile beslenmek, uyku öncesinde egzersizler yapmak uyku kalitenizi arttırır. ‘Ben yatağa giriyorum ama uyuyamıyorum' diyenlerin çoğunluğunun farkındayız. Peki bizler neler yapabiliriz? Her gün aynı saatte yatağa girebilir, sessiz, karanlık, serin bir ortam sağlayabilir ve uyumadan 30 dakika öncesinde tüm ekranları kapatabiliriz” dedi.   “Stresi azaltmak için gevşeme metodlarını kullanın”  İklim değişikliğine bağlı gelişen anksiyete ve panik bozukluğu, depresyon, stres ile baş edememe, somatoform bozukluk, dikkati toplamada zorluk, uyku güçlüğü, cinsel işlev bozukluğu, sinirlilik, madde bağımlılığı gibi sorunların ruhsal rahatsızlıkları etkileyebileceğini vurgulayan Psikolog Çapar sıcaklığın artması ile saldırganlık davranışının arttığını aktardı. Öfke sorunlarının çözümü için ise psikolojik destek tavsiye etti.  Psikolog Çapar stresin arttığı an gevşeme metodlarının uygulanabileceğine işaret ederek “Stres azaltıcı yöntemler; nefes egzersizi, aşamalı kas gevşeme, imajinasyon, anda kalma, farkındalık gibi teknikler terapistiniz tarafından sizlere gösterilerek psikoeğitim verilir. Bunların hiç yan etkisi yoktur ve kişiyi rahatlatır. Sıcak havalarda özellikle yaz aylarında sıvı tüketimine önem vermemiz gerekmektedir. Yeteri kadar sıvı tüketimi olmadığında kişide halsizlik, yorgunluk, iştahta azalma, çabuk öfkelenme gibi davranışların artacağını ön görmekteyiz. Vücudu rahat hissettirecek kıyafetler ile stresin azalmasına yardımcı olabiliriz” diye konuştu.  Ayrıca problem çözme yöntemlerini öğrenmek, iletişim becerilerini geliştirmek, düşüncelerin farkına varmak ve mizahı hayatımıza dahil ederek bu sorunlarla başa çıkılabileceğini sözlerine ekledi. 

İklim Değişikliği, Denizlerdeki Biyoçeşitliliği Karadan Daha Çok Etkiledi Haber

İklim Değişikliği, Denizlerdeki Biyoçeşitliliği Karadan Daha Çok Etkiledi

Her yıl 22 Mayıs’ta kutlanan Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nü dünya, biyoçeşitlilikte yaşanan hızlı kayıp ile karşılıyor. Birçok canlı türünün ve içerisinde yaşadıkları habitatların giderek yok olmasının, dünyanın sağlıklı geleceği için büyük risk taşıdığına dikkat çekildi.   Denizlerde yaşanan biyoçeşitlilik kaybının, karada görülenden daha yoğun yaşandığı açıklanırken, Doğu Akdeniz’de yaşanan deniz suyu sıcaklığı değişiminin denizlerdeki biyoçeşitliliği doğrudan etkilediğini belirten Akdeniz Koruma Derneği, Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişiminin biyoçeşitliliğe olan etkisine dikkat çekti.  2012 yılından beri Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında denizel ekosistemlerin izlenmesi ve korunması için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği, izleme çalışmaları arasında yer alan ve Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında farklı noktalara yerleştirdikleri izleme istasyonlarıyla deniz suyu sıcaklığını anlık olarak ölçüp kaydederek yaşanan değişimi takip ediyor.  2015 yılından bu yana Gökova Körfezi’nde, 2020 yılı itibarıyla ise Fethiye-Göcek, Kaş-Kekova ve Datça-Bozburun deniz koruma alanlarında yüzeyden 40 metre derinliğe kadar her 5 metrede bir yerleştirilmiş olan sıcaklık ölçerlerle, deniz suyu sıcaklıkları günbegün anlık olarak kaydedilirken, çalışmalardan elde ettiği çıktıları kamuoyu ile paylaşıyor. Bu izleme çalışmaları, deniz suyu sıcaklığındaki mevsimsel ve yıllık değişimleri, iklim ve insan faaliyetleri gibi faktörlerin etkilerini anlamak için büyük önem taşıyor. Deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişimler birçok canlı türünü ve içerisinde yaşadıkları habitatları olumsuz etkiliyor.  "Denizlerde yaşam su sıcaklığına bağlıdır"  Akdeniz Koruma Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya çalışmalarından elde verilen sonuçlar hakkında yaptığı değerlendirmede, "Çalışmalarımızdan elde ettiğimiz verilere göre özellikle 2022 ve 2023 yılları arasında gözlenen fark şimdiye kadar elde edilen en çarpıcı rakamlardır. 2022 yılında yaklaşık 25 metrede bulunan termoklin seviyesinin 2023 yılında bariz bir şekilde 30 metrenin altına inmiş olduğu görülmektedir. 27 derece ila 29 derece arası sıcaklıklar 2023 yılının Ağustos ve Eylül aylarında 30 metre derinliğe kadar etkisini göstermiş, özellikle 2023 Ekim ayının tamamında 40 metre derinliğe kadar 26 derece sıcaklık gözlenmiştir. Bir önceki seneye kıyasla 2023 Ekim su sıcaklıklarının 3-4 derece kadar artmış olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Bu artış, istilacı ve yabancı balıklar ile omurgasız türlerin derin sularda da etkisini artırabileceği gibi Akdeniz’e özgü sünger ve koralin türlerinin ciddi bir sıcaklık stresine maruz kalması anlamına gelmektedir. Antalya Kaş’a baktığımızda ise Gökova’ya kıyasla en yüksek su sıcaklıklarının 2021 yılında kaydedildiğini, Ağustos ve Eylül 2021 aylarında 29 derece su sıcaklığının neredeyse 40 metre derinliğe kadar indiğini görüyoruz" dedi.  "Alg popülasyonları azaldı"  Denizlerde görülen ısı dalgalarının sonuçlarına dikkat çeken Kızılkaya, "Bu ısı dalgalarının sucul ekosistemlerin birincil üreticileri olan alglerin üremeleri başta olmak üzere fizyolojilerini olumsuz etkilemesinin yanında, hem deniz suyu sıcaklıklarında, hem de ani ısı dalgalarının sıklığında görülen artış, son yıllarda alg popülasyonlarında azalmalara neden oluyor. Birçok tür için beslenme, barınma, saklanma ve üreme ortamı oluşturan alglerin azalışı dolaylı olarak habitat oluşturduğu tüm canlıları olumsuz yönde etkilediği, birçok balık türünün üreme ve göç dönemlerini de değiştirdi" dedi.  Değişen su sıcaklığı birçok yabancı ve istilacı türe davet çıkarıyor  Denizlerde yaşanan ısınmanın, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenli yabancı ve istilacı türlerin kıyılarda yaşam alanı bulmasına sebep olduğu belirtilen açıklamada, Süveyş Kanalı'nın açılması ve insan faaliyetleriyle kıyılarda görülmeye başlanan birçok tropik türün, ısınan sularda kolayca yaşama ve üreme alanı bulduğu aktarıldı.  AKD Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, biyoçeşitlilikte yaşanan bu hızlı kaybın reçetesinin ise daha fazla deniz koruma alanlarının belirlenmesi, yıkıcı ve aşırı insan faaliyetlerinin yönetilmesi olduğuna işaret etti.

Bakan Özhaseki: “İklim değişikliği ile mücadelede kararlılığımızı ortaya koyduk” Haber

Bakan Özhaseki: “İklim değişikliği ile mücadelede kararlılığımızı ortaya koyduk”

İklim değişikliği ile mücadelede önemli bir aşamaya daha geçildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, enerji, sanayi, ulaştırma, atık, su, afet, sağlık ve tarım gibi birçok sektörü ilgilendiren yeni yol haritasını hazırladı.  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, iklim değişikliği ile mücadelede 6 yıllık stratejilerini belirledi. İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından ‘2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı’ ile ‘İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı’ hazırlandı. Hazırlanan eylem planları ile enerjiden ulaştırmaya, tarımdan sanayiye birçok alanda önemli adımlar planlanıyor.  “Politikalarımızı adım adım belirliyoruz”  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, hazırlanan yeni strateji ve eylem planlarına ilişkin yaptığı açıklamada, “İklim değişikliği, bugünün dünyasında karşılaştığımız en büyük çevresel tehditlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu evrensel sorun, sadece bireyleri, ülkeleri değil, dünyamızı olumsuz etkiliyor. Güncel çalışmalar, sanayi öncesi döneme göre küresel sıcaklık artışının 2023 yılında 1,45 dereceye ulaştığını ortaya koyuyor. Diğer taraftan bu kritik noktada, iklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik kararlı bir duruş sergiliyoruz. Politikalarımızı adım adım belirliyor ve kararlılıkla ülkemizi geleceğe hazırlıyoruz” ifadelerini kullandı.  “İklim değişikliği ile mücadelede kararlılığımızı ortaya koyduk”  Bakan Özhaseki açıklamasını şöyle sürdürdü:  “İklim değişikliği ile etkin mücadele edilebilmesi için ülkemiz, 2021 yılında Paris Anlaşması’na taraf oldu ve 2053 yılına yönelik ‘Net Sıfır Emisyon’ hedefini açıkladık. Bu gelişmelerin akabinde Türkiye, 2015 yılında Birleşmiş Milletlere sunduğu Niyet Edilmiş Ulusal Katkı Beyanı’nı (NDC) güncelledi ve referans senaryoya göre yüzde 21 olan emisyon azaltım hedefini, yüzde 41’e çıkardı. Bu gelişmeler, ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede kararlılığını ortaya koyuyor.”  “Tüm paydaşlarımız planlara katkı verdi”  Stratejilerin; 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi, 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Ulusal Katkı Beyanı’nın dikkate alınarak hazırlandığını belirten Bakan Özhaseki, “Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki iklim değişikliğiyle kapsamında yürütülecek faaliyetleri tasarlamak amacıyla yeni bir iklim değişikliği stratejisi ve eylem planının hazırlanmasına karar verdik. Bu çerçevede, İklim Değişikliği Başkanlığımız koordinasyonunda, kamu, özel sektör, akademi ve STK’lardan oluşan paydaşlarımızın katkılarıyla planları hazırladık” değerlendirmesini yaptı.  “Oluşturulan planlar bilimsel temellere dayanıyor”  Bakan Mehmet Özhaseki, oluşturulan planların bilimsel temellere dayandığını ve kurumsal politikaları, uzman görüşleri, sera gazı azaltımı noktasındaki ihtiyaçları bir araya getirerek kapsamlı bir yaklaşım sunduğunu vurguladı. Bakan Özhaseki, “Emisyon azaltımına yönelik Strateji ve Eylem Planımız, enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ile ’Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık’ (AKAKDO) sektörleri ile karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve adil geçiş konularında 49 strateji ve 260 eylemi içeriyor. Bu strateji ve eylem planı, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesinde bir dönüm noktası olarak görülmeli, kamu, özel sektör, sivil toplum ve bireyler arasında güçlü iş birliği ile uygulanmalı. Bu belge ile iklim değişikliğiyle mücadelede ortak vizyon etrafında birleşmeyi, sürdürülebilir bir geleceği beraber inşa etmeyi amaçlıyoruz” dedi.  “Eylem planımızı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirmek için hazırladık”  Son 174 yıllık gözlem verilerine göre, 2023 yılının kaydedilen en sıcak yıl olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Uyum alanına ilişkin olan diğer önemli strateji ve eylem planımızı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirmek için hazırladık. Bu kapsamda öncelikle gelecek dönemde öngörülen iklim tehlikelerini ülkemiz özelinde analiz ettik, her bir sektörümüz için etkilenebilirlik ve risk analizleri yaptık” ifadelerini kullandı.  “Şehirlerimizi, iklim değişikliğine karşı dirençli hale getireceğiz”  Bakan Mehmet Özhaseki, “40 strateji ve 129 eylemin belirlendiği uyum planı ile tarım ve gıda güvenliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri, su kaynakları yönetimi, turizm, sanayi, sosyal kalkınma, halk sağlığı, ulaşım ve iletişim, enerji konularına yönelik 2030 yılına kadar neler yapılacağına karar verilerek her eylemden sorumlu kurum ve kuruluşlar belirlendi. Hazırladığımız strateji ve planlarla, şehirlerimizi, ekonomimizi iklim değişikliğine karşı dirençli hale getireceğiz” ifadelerini kullandı.

Bilim İnsanları Uyarıyor: Sibirya Buzullarından Ölümcül Yeni Salgın Tehdidi Haber

Bilim İnsanları Uyarıyor: Sibirya Buzullarından Ölümcül Yeni Salgın Tehdidi

Fransa’nın önde gelen kurumlarından Aix-Marseille Üniversitesi’nde görevli bilim insanları, Sibirya’daki buzulların içerisine hapsolmuş antik virüslerin yeni bir salgın tehdidi yaratabileceğini duyurdu. Bilim insanları, “zombi virüs” olarak adlandırdıkları Methuselah mikroplarının bilim insanları tarafından izole edildiği belirtilirken bilim insanları kutuplardaki incelemeleri daha da yakından izlemeye karar verdiklerini duyurdu. Aix-Marseille Üniversitesi’nden genetik uzmanı Jean-MichelClaverie, “Şu anda pandemi tehditlerine ilişkin analizler, güney bölgelerde ortaya çıkabilecek ve daha sonra kuzeye yayılabilecek hastalıklara odaklanıyor” dedi. “Buna karşılık, uzak kuzeyde ortaya çıkabilecek ve daha sonra güneye yayılabilecek bir salgına çok az dikkat edilmişti – ve bence bu bir ihmaldir. Orada insanları enfekte etme ve yeni bir hastalık salgını başlatma potansiyeline sahip virüsler var” dedi. ”Salgın Tetiklenebilir” İngiliz TheGuardian’daki haberde Rotterdam’daki Erasmus Tıp Merkezi’nden virolog MarionKoopmans da bu görüşü desteklediğini söyledi. Koopmans, “Donmuş toprakta hangi virüslerin yattığını bilmiyoruz ama bence bir hastalık salgınını tetikleyebilecek -örneğin eski bir çocuk felci türünü- bir virüsün bulunması gerçek bir risk. Böyle bir şeyin olabileceğini varsaymak zorundayız” ifadesini kullandı. Claverie önderliğindeki bilim insanları 2014 yılında bölgede inceleme yapmış ve bu mikropların binlerce yıldır donmuş toprakta gömülü olmasına rağmen halen tek hücreli organizmaları enfekte edebildiklerini keşfetmişti. Geçen yıl yapılan bir diğer araştırmada ise Sibirya’daki yedi farklı bölgeden toplanan mikrop ve virüslerin kültürlenmiş hücreleri enfekte edebildiğini gözler önüne sermişti. Kullanılan virüs örneklerinden birinin 48.500 yaşında olduğu belirtildi. ”İnsanlar İçin Risk Taşıyor” Claverie, “İzole ettiğimiz virüsler sadece amipleri enfekte edebiliyordu ve insanlar için herhangi bir risk oluşturmuydu. Ancak bu, şu anda donmuş halde bulunan diğer virüslerin insanlarda hastalıklara yol açamayacağı anlamına gelmiyor. Örneğin, iyi bilinen insan patojenleri olan poxvirüs ve herpesvirüsleringenomik izlerini tespit ettik” ifadesini kullandı. Bu virüslerin soğuk, karanlık ve oksijensiz donmuş topraklarda bulunduğuna fakat iklim değişikliğiyle birlikte bunların ortaya çıkabileceğine dikkat çeken uzmanlar bir diğer risk unsurunu da ele aldı. Claverie, “En acil riski oluşturan şey doğrudan donmuş toprakların erimesi değil. Tehlike başka bir küresel ısınma etkisinden kaynaklanıyor: Kutup deniz buzunun ortadan kalkması. Bu da Sibirya’da gemicilik, trafik ve endüstriyel gelişimin artmasına olanak sağlıyor. Büyük madencilik operasyonları planlanıyor ve petrol ve cevher çıkarmak için derin donmuş toprakta büyük delikler açılacak” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.