#Kanser

Yeni Marmara Gazetesi - Kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanser haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Akciğer Kanserine Dikkat! Haber

Akciğer Kanserine Dikkat!

Akciğer kanserinde sigaranın verdiği zarara dikkat çeken Prof. Dr. Adnan Sayar, ''Türkiye'de ve dünyada günde 2 paketten fazla sigara içen her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Ancak çok önemli bir nokta vardır ki; sigara bırakıldığında risk azalmaktadır, etkileri zamanla kaybolmaktadır'' dedi.  Akciğer kanserinden korunmanın 7 yolunu Liv Hospital Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Sayar anlattı. Prof. Dr. Sayar, ''Günde 2 paketten fazla sigara içen her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ancak çok önemli bir nokta vardır ki; sigara bırakıldığında risk azalmaktadır, etkileri zamanla kaybolmaktadır. Yani sigaraya başlamamak en iyi kanserden korunma yöntemi olsa da bırakmak da kanser riskini azaltmaya yardımcı olur'' şeklinde konuştu.  Prof. Dr. Adnan Sayar, akciğer kanserinden korunmanın 7 yolunu şöyle açıkladı:  ''Akciğer kanserinde sebep önemli''  ''Nedeni önemli bir konu. Bunun için öncelikle akciğer kanserinin neye bağlı geliştiğine bakmalıyız. Akciğer kanserinin en önemli tetikleyicisi sigara ve tütün mamulleridir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre akciğer kanseri gelişme riski 10 kattan fazladır.  ''Pasif sigara dumanından kaçının''  Sigara içmeyenlerde en sık neden; pasif sigara dumanı maruziyeti ve radon gazıdır.  ''Pasif içiciler de risk altında''  Tütün mamulleri hem içicileri hem de pasif olarak dumana maruz kalanları risk altına sokar.  ''Sigarasız yaşam öncelik olmalı''  Çocukluk döneminden itibaren bireyleri sigara dumanından korumak, hiç başlamamasını sağlamak akciğer kanserinden korumaya yardımcı olacaktır.  ''Sigaranın etkisi dozu ile ilişkili''  Sigaraya başlama yaşı ne kadar erken, içme süresi ne kadar uzun, miktarı ne kadar fazlaysa kanser gelişme riski o kadar yüksektir. Sigaranın etkisi dozu ile ilişkilidir. Günde 2 paketten fazla sigara içen her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ancak çok önemli bir nokta vardır ki; sigara bırakıldığında risk azalmaktadır, etkileri zamanla kaybolmaktadır. Yani sigaraya başlamamak en iyi kanserden korunma yöntemi olsa da bırakmak da kanser riskini azaltmaya yardımcı olur.  ''Ortamın havalandırılması önemli''  Akciğer kanserine yol açan bir diğer madde ise radon gazıdır. Bazı bölgelerde doğal ortamdan, toprak ve kayalardan ortama salınıp, havalandırması iyi olmayan mekanlarda, madenlerde birikebilir. Özellikle zemin ve bodrum katlarda yer alan mekanlarda, zeminlerdeki çatlakların kontrolü ve kapatılması, ortamın düzenli olarak iyi havalandırılması içeride radon birikimini önleyerek riski azaltmaya yardımcı olur.  ''Düzenli muayene yaptırın''  Akciğer kanserinde genetik yatkınlık söz konusudur. Aile bireylerinden birinde (anne, baba, kardeş) akciğer kanseri varsa risk artmıştır. Bu durumda ek olarak düzenli olarak göğüs hastalıkları muayenesi olmak gelişebilecek kanserin erken yakalanmasını ve tedavisini sağlayacaktır.'' 

Kalp damarlarında yağlı plak oluşumunu kolaylaştıran 7 faktör Haber

Kalp damarlarında yağlı plak oluşumunu kolaylaştıran 7 faktör

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, kalp krizinden korunmanın yollarına değinirken, kalp damarlarında yağlı plak oluşumunu kolaylaştıran 7 faktörü de açıkladı.  Kalp krizleri genellikle kalbi besleyen koroner damarlarda oluşan yağlı plakların üzerinde milimetrik yırtılmaların oluşması ve saniyeler içinde üzerinde pıhtı birikerek damarı tıkaması sonucu görülür. Hemen teşhis konulamazsa öldürücü olabilir. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, kalp kriziyle ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.  Göğüste baskı tarzında bir ağrı hissedildiğinde mutlaka doktor kontrolü, EKG ve kalp enzimi ismi verilen kan testleri ile teşhisin kesinleştirilmesi gerektiğini aktaran Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, "Kalp krizi kesinleştiğinde acil olarak koroner anjiyografi yapılması ve tıkanan damarın balon ve stent yöntemi ile hızla açılması hayat kurtarır" dedi.  ''Haftada 5 gün yarım saat yürüyüş ''  Yürüyüş yapmanın önemine değinen Prof. Dr. Çatakoğlu, ''Yapılan araştırmalara göre insanların yaklaşık üçte biri hareketsiz bir yaşam sürüyor. Oysa haftada iki buçuk saat aktivite ile kalp hastalıkları azaltılabilir. Yani haftada 5 gün yarım saat yürüyüş yapmak, bisiklete binmek veya yüzmek kalp damarlarının yağlanmasına engel olacaktır'' diye konuştu.  ''Her gün 1 porsiyon sebze şart ''  Her gün 1 porsiyon sebze yenilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çatakoğlu, ''Modern hayatta hızlı gıda tüketimi ile az yiyerek çok kalori alınıyor. 20 yıl öncesiyle kıyaslandığında içilen kahve veya öğle yemeğinde hızlı tüketilen gıdalarda kalori oranları en az iki kat arttı. Bu nedenle daha kolay kilo alınıyor. 50 yaşın üzerindeki insanların yaklaşık yüzde 70’inin kilolu olduğu biliniyor. Buna engel olmak için doğru gıdaları tercih etmek ve porsiyonları küçültmek gerekiyor. Sebzeyi gıdaların merkezine yerleştirilmeli ve her gün mutlaka 1 porsiyon sebze tüketilmelidir'' şeklinde konuştu.  ''Sigara içmeyin''  Prof. Dr. Çatakoğlu, ''Sigara içenler kalp krizi nedeniyle içmeyenlere oranla 2-3 kat daha fazla ölüm riski ile karşı karşıya. Sadece bıraktıktan sonra 1 yıl içinde bile kalp krizi geçirme ihtimali yarı yarıya azalıyor'' dedi.  ''Tansiyonunuz varsa hekim kontrolünü ihmal etmeyin''  Tansiyona dikkat çeken Prof. Dr. Çatakoğlu, ''Yüksek tansiyonu olanlarda kalp hastalıkları ve kalp krizi riski belirgin olarak artar. 50 yaş ve üzerindeki her 3 kişiden birinde yüksek tansiyon vardır. Teşhis netleştiğinde tansiyonu normalleştirecek ilaçların başlanması kalp hastalığı ihtimalini azaltır. Günlük tuz kullanımını azaltmak, tansiyonu kontrol etmek ve oluşmasını engellemek için en pratik önlemlerden biridir'' ifadelerini kullandı.  Prof. Dr. Çatakoğlu, Kalp damarlarında yağlı plak oluşumunu kolaylaştıran 7 önemli faktörü şöyle açıkladı: ''Sigara, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, genetik öykü, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme. Bu risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp hastalıklarının yaklaşık yüzde 80’ini önlemek mümkün olabilir.'' 

Kanserde Moral Çok Önemli  Haber

Kanserde Moral Çok Önemli 

Bursa'da kanseri yenen ve kanser ile mücadele eden hastalar, hekimleriyle moral etkinliğinde gönüllerince elendi. Kanserde, tıbbi tedavinin kadar, motivasyon ve moralinde önemli olduğunu gözler önüne serdi.  Bursa'daki hastanenin onkoloji bölümünde kanserle mücadele eden ve kanseri yenen hastalar, Kanser Haftası'nın yaklaşması nedeniyle doktorlarıyla birlikte bir motivasyon etkinliğine imza attı. Türk sanat ve halk müziği parçalarını dinleyerek ve hareketli parçalara dans ederek eşlik eden hastalar unutulmaz hatıralar biriktirdi.  Pankreas kanserini atlattı sıra karaciğerde  Pankreas kanserini yenen Recep Tamernoca, "Yaklaşık bir buçuk yıldır Prof. Dr. Nilüfer Avcı ve Uzm. Dr. Ziya Yaşar kontrolünde tedavilerim devam ediyor. 10 aylık bir süreç içinde pankreas kanserini, kemoterapiler ve radyoterapilerle atlattım. Şu an karaciğerimde görünen ufak kitle var. Üç aylık bir kemoterapi daha planlandı. Kanserde en önemli şey moral. Bu etkinlik moral açısından çok olumlu oldu" dedi.  Bize motivasyon kaynağı oldu  Böbrek rahatsızlığı bulunan ve böbreği alınarak şu anda kemoterapi gören Hülya Esenbutur, etkinliğin çok iyi olduğunu belirterek, "Böbrek rahatsızlığım vardı, böbreğim alındı. Şu an kemoterapi görüyorum. Bugün bizim için bu etkinlik çok güzeldi. Çok güzel bir motive kaynağı oldu. Hastane yönetimine çok teşekkür ediyorum. Çok eğlendim, çok mutlu oldum ve moral buldum" diye konuştu.  Kanserde moral çok önemli  Etkinliğin mimarı Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bugün, merkezimizde tedavi gören hastalarımız ve onlara refakat eden hasta yakınları için bir moral ve motivasyon etkinliği düzenledik. Müzik, aslında sağlık alanında tedavi amaçlı uzun yıllardır, hatta yüzyıllardır kullanılmaktadır. Dolayısıyla biz de ruha dokunmak amacıyla bu tarz etkinliklere önem veriyoruz ve destekliyoruz. Hastalarımız aslında bu etkinlikte başlangıçta şaşırdılar, ama hepsi çok sevdi. Hastalığı yenenler de bunu bir kutlama gibi algıladı" şeklinde konuştu. 

72 yaşındaki emekli öğretmen Yakup Cansız kanseri erken teşhisle yendi Haber

72 yaşındaki emekli öğretmen Yakup Cansız kanseri erken teşhisle yendi

Rize'de, 72 yaşındaki emekli öğretmen aile hekiminin yönlendirmesiyle yaptığı tarama sayesinde erken evrede kanseri yenerek hayata tutundu.   Rize'de rutin kullandığı ilaçlarını yazdırmak için kayıtlı olduğu aile hekimine başvuran Yakup Cansız, hekiminin yönlendirmesi ile Sağlık Bakanlığı tarafından 50-70 yaş arasındaki vatandaşlara ücretsiz kalın bağırsak kanseri de denen kolorektal kanser taramasını yaptırabileceğini öğrendi. Bunun üzerine harekete geçen Cansız, kendisine verilen gaitada gizli kan testiyle kolorektal kanser taramasını yaptırdı. Test sonucunun pozitif çıkmasıyla İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) tarafından tedavi için uzman hekime yönlendirildi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversite Eğitim ve Araştırma Hastanesi (RTEÜ) Gastroenteroloji Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zehra Zeynep Keklikkıran tarafından gerekli tahlil ve tetkikleri sonucu erken tanı alarak, kapalı yöntemle yapılan başarılı cerrahi operasyonla sağlığına kavuştu.  Mart ayının kolorektal kalın bağırsak kanseri farkındalık ayı olduğunu belirten ve Kanser konusunda geç kalmamayı öneren Rize İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Gökhan Demiral, "Ameliyat olup sağlığına kavuşan ve Rize'nin sağlık, imkânlarından övgüyle bahseden vatandaşımızın mutlu olması bizleri de mutlu ediyor. Erken teşhisin hayat kurtardığını tüm halkımıza söylüyoruz. Biz halkımızı seviyoruz ve halkımızın sağlığı bizim için çok önemli. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı olarak 50-70 yaş arası vatandaşlarımıza ücretsiz uyguladığımız kolorektal kanser taramasının önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz" ifadelerini kullandı.  Erken teşhiste aile hekimlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Demiral, "Vatandaşlarımızı Aile Sağlığı Merkezlerinde bulunan aile hekimlerimize, Sağlıklı Hayat Merkezimize, KETEM'e ücretsiz kanser taramalarını yaptırmaları için bekliyoruz" dedi.  "Gastroenteroloji uzmanı kısa sürede ameliyat olmam gerektiğini söyledi"  İlaçlarını yazdırmak için aile hekimine gittiğinde aile hekiminin yönlendirmesiyle kanser taramasını yaptıran Yakup Cansız, "Hiçbir şikâyetim yoktu. Aile hekimimi kırmamak adına verdiği kanser tarama kitiyle taramamı yaptım. Sonucun pozitif olduğu gördüm ve aile hekimimin yanına tekrar gittim. Yapılan tetkikle ve kolonoskopi sonucunda kalın bağırsakta kitle tespit edildi. Gastroenteroloji uzmanı kısa sürede ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Başarılı bir ameliyat geçirdim kendimi çok iyi hissediyorum. Bütün vatandaşlarımızın şikâyeti olsun olmasın kanser taramalarını yaptırmaya davet ediyorum. Hastalığım sürecinde yakın ilgilerini gördüğüm tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. 

Genel Cerrah Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin:"Kolon kanseri önlenebilir ve tedavi edilebilir" Haber

Genel Cerrah Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin:"Kolon kanseri önlenebilir ve tedavi edilebilir"

Özel Hayat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, 1-31 Mart tarihlerinin tüm dünyada Kolon Kanseri Farkındalık Ayı olduğunu belirtirken, kolon kanserinin önlenebilir ve erken tanı konulması halinde tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu söyledi.   Kolon kanserinin tüm kanser vakalarının yüzde 10’unu oluşturduğunu, erkeklerde ve kadınlarda en sık görülen ilk 3 kanser türü arasında yer aldığını ifade eden Op. Dr. Servet Yetgin, kolon kanserini oluşturan bazı risk faktörlerinin bulunduğunu dile getirdi.  Özel Hayat Hastanesi Genel Cerrah Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin açıklamasında, kolon kanseri için en önemli risk faktörünün yaş olduğuna dikkat çekerken, "Yaş en önemli risk faktörlerinden birisidir. 40 yastan sonra kolorektal kanserlerin görülme sıklığı artmaya başlar. Hastaların yüzde 90’ı 50 yaşın üstündedir. Kolorektal kanserlerde genetik, yani soya çekim tüm hastaların yüzde 10’nunda söz konusu iken hastaların yüzde 90’ında ailede hiç kimsede bu kanserin görülmemiş olması mümkündür. Beslenme diğer önemli bir faktördür. Kırmızı etin çok tüketilmesi, kömürde pişirilmiş kırmızı et, işlenmiş et ve et ürünleri (salam, sosis gibi), kanser riskini arttıran belli başlı besinlerdir. Obezite yani şişmanlığı 2 nemli kanseri; birisi kolorektal kanser ikincisi meme kanseri olmak üzere tetiklediği tıbben ispatlanmış bir durumdur. Sedanter hayat; hareket ve egzersizin olmadığı bir yaşam şekli pek çok hastalık gibi kanserleri de artırmaktadır. Sigara ve alkol kolorektal kanseri de arttıran olumsuz faktörlerdir" dedi.  Kolon kanserinin belirtileri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Servet Yetgin, "Kanama; miktarı, sıklığı ne olursa olsun dışkılama sırasında kanama mutlak surette aydınlatılması gereken en önemli semptomdur. Dışkılama alışkanlarında değişiklikler diğer önemli bir belirtidir. Bir kişide son aylarda ortaya çıkan kabızlık veya ishal sebebi bulunmaya muhtaçtır. Herhangi bir nedene bağlanamayan karın ağrısı 40-50 yaş üstü bireylerde kolon kanseri belirtisi olabilir. Sebebi izah edilemeyen istemsiz kilo kaybı kolorektal kansere bağlı olabilir. Dışkılamada tam boşalamama hissi; gün içerisinde birden fazla kez dışkılama hissi ile tuvalete gidip herhangi bir dışkılama olmaması kalın bağırsağın son kısmı rektuma ait bir kanserin habercisi olabilir. Kolonoskopi kolon kanseri tanısında en önemli tanı yöntemidir. Kolon kanserini düşündürecek; başta kanama ve bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler olmak üzere, karın ağrısı, kilo kaybı, sık tuvalete gitme ihtiyacı, dışkı çapında incelme gibi belirti ve bulgulardan bir veya birkaçı var olan bireylerin mutlaka bir genel cerrahi uzmanına başvurarak kolonoskopi yaptırması gerekir. Kolonoskopinin yerini tutacak, ayni doğrulukta başka bir tanı yöntemi yoktur" şeklinde konuştu.  Kolon kanserlerinin yüzde 90-95’i polip denilen bağırsak içerisindeki küçük yapıların kansere dönüşmesi ile ortaya çıktığını söyleyen Op. Dr. Servet Yetgin, Kolon kanserinin önlenebilirliği hakkında da şunları söyledi:  "Kolon kanserlerinin yüzde 90-95’i polip denilen bağırsak içerisindeki küçük yapıların kansere dönüşmesi ile ortaya çıkar. Bu nedenle eğer sağlıklı bireylerde zamanında kolonoskopi yapılarak polip varlığı araştırılırsa ve kolonoskopi de tespit edilecek polipler çıkarlarsa bu bireylerin kansere yakalanmasının önüne geçilebilir. Topluma bu konuda verilebilecek en önemli mesaj; 50 yaştan itibaren herkesin en az bir kez Kolonoskopi yaptırması gerektiğidir. Şayet ailede bağırsak kanseri olan akraba varsa kolonoskopi yaşı 35’e çekilmelidir. Hiçbir yakınması olmasa bile her bireyin 50 yaştan itibaren mutlaka kolonoskopi yaptırması gereklidir. Ailesinde kolon kanseri görülmüş olanların daha erken yasta ve daha siki takibi Beslenmede kırmızı et tüketiminin azaltılması, işlenmiş et ürünlerinin (salam, sosis, sucuk gibi) tüketiminin mümkünse terk edilmesi. Mangalda, kömür de pişmiş et ürünlerinin tüketilmesinin azaltılması, Obezite ile mücadele, aşırı hayvansal gıdalarla beslenmenin, seker tüketiminin minimuma indirilmesi, Düzenli egzersiz yapılarak sağlıklı zinde bir vücut halinin korunması, Sigara ve alkol tüketiminin terk edilmesi, Bol su tüketilmesi, kabızlıkla mücadele, C Vitamini, D vitamini, Omega 3 gibi doğal destekler." 

15 Yaşındaki Genç, İlik Nakli Öncesi Pasta Kesti Haber

15 Yaşındaki Genç, İlik Nakli Öncesi Pasta Kesti

Üç yıldır lenfoma ile mücadele eden 15 yaşındaki Hikmet Üzer, sağlığına kavuşmak için Antalya’daki özel bir hastanede kök hücre nakli olmaya hazırlanıyor. Daha önce rahim, meme ve lenf olmak üzere kanseri 3 kez yenerek, kanser hastalarına gönüllü annelik yapan Çiçek Akçay ise, Hikmet için ilik nakli öncesinde moral amaçlı sürpriz bir doğum günü kutlaması gerçekleştirdi.   Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşayan ve 3 yıl önce lenfoma (lenf kanseri) olduğunu öğrenen 15 yaşındaki Manavgat Evliya Çelebi Turizm Mesleki Teknik Anadolu Lisesi Aşçılık Bölümü 9. Sınıf öğrencisi Hikmet Üzer, Antalya’da bir özel hastanede ilik nakli olacak.  Gönüllü anneden moral sürprizi  Daha önce rahim, meme ve lenf olmak üzere kanseri 3 kez yenen ve kendisini kanser hastalarına adayan 2 çocuk annesi Çiçek Akçay, ilik nakli öncesinde Hikmet Üzer için pasta kesip hediye vererek doğum günü kutlaması yaptı. Nisan ayı doğumlu olmasına rağmen, artık ilik nakli olduğu günü de doğum günü olarak kabul edeceğini belirten Hikmet Üzer, duygu dolu anlar yaşadı.  "Yılmadım, mücadele ettim"  Kutlamada konuşan Hikmet Üzer, "Çiçek ablamın sürprizi beni çok duygulandırdı ve mutlu etti. Bugün benim için çok önemli bir gün. İnşallah yeniden doğacağım. Yarın ilik nakli olacağım. Bundan 3 yıl önce bana lenf kanseri teşhisi kondu. Yılmadım, mücadele ettim. İnşallah bu süreci de en iyi şekilde atlatacağım. Ben hasta olanlardan yılmadan mücadele etmelerini, kendilerine moral vermelerini istiyorum. Çiçek abla, gönüllü bir anne, herkese moral veriyor, onların ihtiyaçlarını karşılıyor. Çiçek ablayla tanıştığım için çok şanslıyım. Onu içten çok seviyorum" dedi.  "Yeniden doğmak adına pasta kestik"  Kanser hastalarına destek olan Çiçek Akçay ise "3 yıl önce lenf kanseri tanısı alan Hikmet oğlumun hastalığının kısa süre önce yeniden nüksetmesi nedeniyle ilik nakli tedavisi gerçekleşecek. Bu süreçte Hikmetimin sağlığına kavuştuğunun müjdesini vermek benim en büyük dileğim. Yarın başlayacak tedavisi öncesinde ona moral vermek amacıyla bugün pasta kesip doğum gününü kutlamak istedim. Yeniden doğmak adına pasta kestik" dedi.  Akçay, Ramazan sürecinde her yıl olduğu gibi bu yıl da "Koli Koli Mutluluk" projesi kapsamında 125 lösemi ve kanser hastasına Ramazan kolisi dağıtımı yaptıklarını sözlerine ekledi. 

Doğum gününde hastanede kanserle savaşan gence duygu yüklü moral desteği Haber

Doğum gününde hastanede kanserle savaşan gence duygu yüklü moral desteği

Antalya'da yaklaşık altı ay önce ilik kanserine yakalanan ve 16 yaşındaki kız kardeşinden ilik nakli olan 20 yaşındaki Mehmet Özkan, tedavi gördüğü hastanede unutulmaz bir doğum günü sürpriziyle moral buldu. Antalyaspor taraftarları ve yakınları, hastane önünde meşalelerle toplanarak Özkan'a destek oldu. Mehmet Özkan, doğum günü kutlamalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Her an her şey olabiliyor hayatta. O yüzden hiç yerimde durmayacağım" dedi.   Dün akşam saatlerinde Medstar Antalya Hastanesi önünde toplanan Antalyaspor taraftarları ve Mehmet'in ailesi, genç adama büyük bir sürpriz hazırladı. Onlarca kişi, hastanenin önünü meşalelerle aydınlatarak "İyi ki doğdun Mehmet" tezahüratlarıyla genç adama destek mesajlarını iletti. Hastanenin 10. katında yatan Mehmet Özkan, camdan dışarıya bakarak bu coşkulu anları izledi ve büyük mutluluk yaşadı. Bu özel doğum günü kutlaması, Mehmet'in hastalık sürecindeki moral ve motivasyonunu artırırken, genç adamın hayata olan bağlılığını daha da güçlendirdi.  Zorlu hastalık süreci  Mehmet Özkan, yaklaşık altı ay önce şiddetli baş ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurdu. Yapılan testler sonucunda kan değerlerinin çok düşük olduğu belirlenen genç adama ilik kanseri teşhisi konuldu. Bunun ardından ailesinin önerisiyle Medstar Antalya Hastanesi'nde İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetin'e başvuran Özkan, 5 Ocak 2025'te 16 yaşındaki kız kardeşinden ilik nakli oldu.  İlik nakli sonrasında sağlığına kavuşan Mehmet Özkan , enfeksiyon nedeniyle yeniden hastanede tedavi altına alındı. Üç aydır hastanede kalan Mehmet Özkan, hastane yönetimi ve doktorlarının desteğiyle tedavi sürecine devam ediyor. Doğum günü kutlaması öncesinde hastane yönetimi de kendisine küçük bir sürpriz yaparak moral vermeye çalıştı.  Mehmet Özkan, doğum günü kutlamalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bundan sonra hayallerim kendimi kapatmamak. Hayatı yaşamak, her an her şey olabiliyor hayatta. O yüzden hiç yerimde durmayacağım" dedi.  Şiddetli baş ağrısıyla başvurdu  Mehmet Özkan, hastalık sürecine dair duygularını ise şu sözlerle paylaştı: "Hiçbir şeyim yoktu normalde. Bir gece çok şiddetli bir şekilde baş ağrısı başladı. Hastaneye gittik, tansiyonumun çok yüksek olduğunu söylediler. Ertesi sabah ağrım geçmeyince tekrar hastaneye gittik. Kan değerlerimin çok düşük olduğu ortaya çıktı. Daha sonra testler yapıldı ve 23 Eylül 2024'te kanser teşhisi konuldu. Farklı hastaneleri dolaştık ve en sonunda Medstar Antalya Hastanesi'ne geldik. Burada Prof. Dr. Mustafa Çetin tarafından tedavi altına alındım."  Mehmet Özkan, ilik nakli sürecine dair duygularını ise şu şekilde ifade etti: "İlk önce 3-4 kür kemoterapi aldım, tüm hücreleri öldürdüler. Sonrasında 5 Ocak 2025 tarihinde kız kardeşimden ilik nakli oldum. Normalde 6-7 saatte toplanan ilik, onda 200 saatte toplandı maşallah ve başarıyla bana nakledildi. İlk başlarda her şey yolundaydı ama daha sonra bir enfeksiyona yakalandım. Şu an iyileşme sürecindeyim. Kız kardeşimle nakil sürecinde bir hafta boyunca aynı odada kaldık, bu süreç benim için çok anlamlıydı."  Hastane süreciyle ilgili de konuşan Mehmet, "3 aydır hastanedeyim. İlk nakilden önce de buradaydım. Hastane yönetimine ve sağlık ekibine çok teşekkür ederim. İlk olarak onlar bana sürpriz yaptı. Hiç beklemiyordum. Yatıyordum, bir anda sürpriz yaptılar. Sonra Antalyaspor taraftarları ve akrabalarım geldi. Çok güzel bir kutlama oldu. Moral ve motivasyon olarak bana çok iyi geldi" dedi.  "Yakında taburcu olmasını planlıyoruz"  "Mehmet Özkan'ın tedavisini yürüten Prof. Dr. Mustafa Çetin, genç hastanın sağlık durumuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: "Mehmet kardeşimiz bize yaklaşık altı ay önce geldi. Akut lösemi teşhisi kondu. İlk aşamada kemoterapi tedavisiyle hastalığı kontrol altına aldık. Daha sonra hastalığın tekrarlamaması için ilik nakli uyguladık. Kardeşinden tam uyumlu bir nakil gerçekleştirildi. Her şey yolunda giderken Mehmet ciddi bir mantar enfeksiyonu geçirdi, ancak bunu da atlattı. Şu an sağlık durumu iyi ve yakında taburcu olmasını planlıyoruz." 

Kuyruklu Serotoninler Görev Başında Haber

Kuyruklu Serotoninler Görev Başında

Sokak köpekleri, hem kanser hastalarına hem de sokaktaki diğer canlara umut olabilmek için ter döktüler. Birinci ve ikinci basamak sınavlarını başarı ile geçen sokak köpekleri terapi köpeği olma yolunda hızla ilerliyorlar.   İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün desteği ile yapılan "Sokak köpeklerini eğitiyoruz, hastalarımızı tedavi ediyoruz" projesi kapsamında, Ankara'da eğitimleri devam eden 6 sokak köpeği kanser hastalarına moral ve motivasyon sağlayabilmek için marifetlerini sergiledi. Gerçekleşen sınavda sokak köpekleri birinci ve ikinci basamak sınavlarını başarı ile geçti. İstanbul’da daha önce başarı kazanan iki köpekle birlikte toplam sekiz sokak köpeği hastanelerde kanser hastalarına moral/motivasyon sağlamak ve onlara hastanede geçirdikleri zamanı da güzelleştirebileceklerini göstermek için gün sayıyorlar.  Projenin geliştiricisi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Eda Küçüktülü, projenin detaylarından ve gelinen son aşamadan bahsederek, "Terapi köpekleri aslında tüm dünyada kullanılıyor. Çocuk hastalarda, demanslı hastalarda, ağrısı olan hastalarda ve kanser hastalarında psikolojik destek için kullanılıyor. Benim uzmanlığım kanser alanında olduğu için, ülkemizde kanser hastalarında neden kullanmıyoruz diyerek yola çıktığım bu projede, özel eğitimli bir terapi köpeği olan Mocha ile İstanbul’da kanser hastalarına gün aşırı 15 dakika vizit yapıldı. Mocha’nın hastalar üzerindeki etkisi bilimsel olarak oldukça çarpıcı çıktı. Hastaların depresyon, hastalığı kabullenememe gibi duygularına çok iyi geldiklerini, onları çok mutlu ettiklerini, hastalara enerji verdiklerini, hatta strese bağlı nabız ve tansiyonlarını düşürdüklerini gördük. Bu sonuçları gördüğümde, neden bunu sokak köpekleri ile yapmayalım diye düşündüm ve konuyla ilgili İçişleri Bakanlığımıza başvurdum, onlar da projeyi onaylayınca çalışmalarımıza başladık. 10 tane sokak köpeğini terapi köpeği olarak yetiştirme yoluna çıktık. Sınavlarda da son derece başarılı oldular ve geçtiler, şu anda hastalara psikolojik destek için hazırlar" dedi.  "Hepsi birer kuyruklu serotonin"  Sınavı geçen sokak köpeklerinin Mart ayı içerisinde ameliyat olmuş meme kanserli hastaları ziyaret ederek onlara moral ve motivasyon sağlayacaklarını ifade eden Küçüktülü, "Bu zamanda biliyorsunuz herkes mutlu olmak için antidepresan kullanmayı ya da serotonin almayı çok seviyor. Can dostlarımız da bizim kuyruklu serotoninlerimiz aslında, çünkü Afrika’da yapılan bir tez çalışmasında insanların kanlarında serotonin oranını arttırdıkları ortaya çıktı, yani ilaçların yan etkisinden vücudumuzu korurken mutluluk hormonumuzu da bu canlardan elde etmiş oluyoruz. Bundan sonraki süreçte de bu köpeklerimiz Mart ayı içerisinde meme kanserinden ameliyat olmuş hastalarımızı ziyaret edecekler. Böylece hastane vizitlerinde diğer terapi köpeklerinden bir farkları olmadıklarını da gösterecekler." diyen Küçüktlü; "Bakanlıklarımızla sürekli irtibat halinde olduğumuz için, daha sonra tıpkı Avrupa ve Amerika'daki gibi biz de rehabilitasyon merkezlerinde, huzur evlerinde, sevgi evlerinde, hastanelerde kadrolu terapi köpekleri göreceğiz ve muhtemelen sokak köpeklerimizi bu alana sevk edebileceğiz" dedi.  "Amacımız sokaktaki tüm canları projeye dahil edebilmek"  Dr. Küçüktülü bu projenin Türkiye’de yaşanan sokak köpekleri sorunu için iyi bir çözüm yolu olduğunu ifade ederek, "Biz sokaktan ya da barınaklardan, uzman köpek eğitmenleri tarafından titizlikle mizaç testine sokularak seçilen 10 çocuğumuzla yola çıktık ve kısa sürede başarılı olduklarını gördük. Bundan sonraki süreçte de amacımız sokaktaki tüm canlarımızı bu projeye dahil edebilmek. Ama bunun olabilmesi için öncelikle bu canların güvenli bir yerlere yerleştirilmesi gerekir. Çok ciddi bir ekip işi bu Bilim insanları, Köpek Eğitmenleri, sınavları yapan uzmanlar, Tıp Doktorları, Veteriner Hekimler, psikologlar hep beraber çalışıyoruz ve bu işi kesinlikle ülkemizde oturtmak istiyoruz. Sokak köpeklerine ülkemizde ciddi bir sorun gözüyle bakılıyor. Ülkemizde biliyorsunuz sokak köpekleriyle ilgili sorunun büyüğü, çocuklarla köpeklerin arasındaki birtakım olaylar nedeniyle çıktı. Burada çok önemli bir ayrıntının altını çizmek istiyorum, mahallemizdeki köpeklerle, kırsaldaki köpekleri ayırmamız gerekiyor. Kırsalda rehabilite edilmesi gereken köpekler bu tür olaylara sebep olabiliyorlar. Onların bakımları yapılmalı, onlar rehabilite edilmeliler. Ama öte yandan mahallemizde bizimle iç içe yaşayan, sakin mizaçlı sokak köpeklerinin topluma çok ciddi faydaları dokunabilir. Aslında özellikle çocukların iletişiminde ve yetişmesinde çok önemli bir yere sahip bu köpekler Milli Eğitim Bakanlığı'nı da işin içine bu sebeple katmak istiyoruz. Çocukların köpekler ile iletişimlerini arttırarak, onlara nasıl davranmalarını öğreterek aslında daha barışçıl, sosyal ilişkileri daha iyi, daha iletişime açık, daha paylaşımcı çocuklar yetiştirebiliriz. Yani sadece sağlık alanında değil, sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için de çok iyi olacak bu proje" ifadelerini kullandı.  Sokak köpeklerinin eğitiminde görev alan Köpek Eğitmeni ve Davranış Uzmanı Kemal Can Oral, "Bu proje kapsamında 6 köpeği sosyal köpek sınavına sokarak daha sosyal olduklarını, çevresel etkilere karşı daha uyumlu hale geldiklerini gösterebilmek istedik. Bu çalışmalar her köpek için özel, her köpek için farklı farklı periyotlarda oluşturuldu. Bir köpekle iki ay çalıştıysak bir diğeriyle daha uzun süreler geçirdik, bir başka köpekle daha kısa eğitim süreci geçirdik Ayrıca sokak köpekleri ikinci bir şansı hak ettikleri için onların da diğer köpekler gibi sosyal yaşama entegre olabildiklerini göstermekti amacımız, sınavlarda hepsi başarılı olarak bizi bu amacımıza ulaştırdı. Çok mutluyuz" dedi.  Köpekler, tüm eğitim aşamalarını tamamlayıp sertifikalarını aldıktan sonra hastanelerde kanser hastaları ile buluşacak. İlk ziyaretin Mart ayı içerisinde Ankara’da Gülhane’de yapılması planlanıyor. 

"Sigarayı bırakmak hayati önem taşıyor" Haber

"Sigarayı bırakmak hayati önem taşıyor"

Dünya genelinde her yıl 1.8 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan akciğer kanseri, önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Hastalığın en büyük risk faktörü ise tütün ve tütün ürünleri. Göğüs cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, akciğer kanserinden korunmak için alınması gereken yedi önemli önlemi şu şekilde sıraladı: "Sigara kullanımının bırakılması, pasif içicilikten kaçınılması, dengeli ve sağlıklı beslenilmesi, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması, düzenli egzersiz yapılması ve kimyasal maddelerden uzak durulması."   Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, akciğer sağlığını korumanın ve kanseri önleminin yolları hakkında bilgi verdi.  "Sigarayı bırakmak hayati önem taşıyor"  Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, akciğer kanserinin, akciğerlerdeki hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesiyle oluştuğunu belirterek, "Bu hastalığın en büyük nedeni sigaradır. Sigara içen kişilerde akciğer kanseri riski oldukça yüksektir ve bu risk, sigara kullanım süresi ve miktarına bağlı olarak artar. Ancak uzun yıllar sigara içilmiş olsa bile bırakmak, kanser riskini önemli ölçüde azaltır" dedi.  Tütün ürünlerinin her türünün tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, "Sadece sigara değil, puro, pipo, nargile gibi tütün ürünleri de akciğer kanserine yol açabilir. Ayrıca pasif içicilik de büyük bir tehdittir. Sigara dumanına maruz kalan kişiler de yüksek risk altındadır. Bu nedenle tütün ürünlerinden ve sigara dumanından uzak durmak şarttır" ifadelerini kullandı.  "Sağlıklı beslenme ve egzersiz koruyucu etki sağlar"  Beslenme ve yaşam tarzının akciğer sağlığını doğrudan etkilediğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, "Düzenli ve dengeli beslenmek, bağışıklık sistemini güçlendirerek akciğer kanseri riskini azaltabilir. Özellikle bol sebze ve meyve tüketmek, vücudun ihtiyacı olan vitaminleri sağlayarak kansere karşı koruma sağlar. A, C ve E vitamini içeren besinler, antioksidan etkisiyle vücudu zararlı maddelerden temizler" dedi.  Egzersizin önemine değinen Prof. Dr. Erdoğan, "Haftada en az 150 dakika düzenli fiziksel aktivite yapmak, solunum kapasitesini artırarak akciğerlerin daha sağlıklı çalışmasına katkıda bulunur. Özellikle temiz havada yürüyüş yapmak, akciğer fonksiyonlarını destekler" diye konuştu.  "Kimyasal maddelerden uzak durun, erken tanıyı ihmal etmeyin"  Kimyasal maddeler ve zararlı gazlara maruz kalmanın da akciğer kanseri riskini artırabileceğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, "Asbest, radon gazı ve hava kirliliği, bu hastalığın gelişmesinde etkili faktörlerdir. Mesleki nedenlerle bu maddelere maruz kalan kişilerin koruyucu önlemler alması gerekmektedir" dedi.  Erken teşhisin akciğer kanseri tedavisindeki başarıyı artırdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, "Akciğer kanseri genellikle erken dönemde belirti vermez. Bu nedenle özellikle sigara içenler ve risk grubundaki kişiler, yılda en az bir kez doktor kontrolüne gitmeli, akciğer filmi veya düşük radyasyonlu tomografi çektirmelidir. Erken tanı, tedavi sürecinde başarı oranını önemli ölçüde artırır" ifadelerini kullandı.  Akciğer kanserinden korunmak için  Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, sigaranın bırakılması, pasif içicilikten kaçınılması, sağlıklı ve dengeli beslenilmesi, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması, düzenli egzersiz yapılması ve kimyasal maddelerden uzak durulması gibi önlemlerle akciğer kanseri riskinin önemli ölçüde azaltılabileceğini dile getirdi. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.