Hava Durumu

#Maden Ocağı

Yeni Marmara Gazetesi - Maden Ocağı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Maden Ocağı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Madendeki Göçükten Dram Çıktı Haber

Madendeki Göçükten Dram Çıktı

Zonguldak’ta özel maden ocağındaki göçükte ölen 42 yaşındaki Şenol Zurnalı’nın aynı ocakta birlikte çalıştığı oğlunu evlendirmek için emekli olmasına rağmen çalıştığı ortaya çıktı.   Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde özel olarak işletilen maden ocağında yaşanan göçükte hayatını kaybeden iki çocuk babası 42 yaşındaki maden işçisi Şenol Zurnalı için Çaycuma ilçesine bağlı Perşembe beldesi Yazı köyünde cenaze töreni düzenlendi.  Cenazesi baba evinin önüne getirilerek helallik alınan Zurnalı’nın oğlu Atakan ve kızı Işılay babasının tabutu başında gözyaşı döktü. Zonguldak Vali Yardımcıları Mehmet Türk ve Turgut Subaşı, Çaycuma Kaymakamı Mehmet Göze, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Cezmi Yalınkılıç ve protokol üyeleri cenaze törenine katıldı.  Babasının göçükte kaldığı ocakta birlikte çalışıyorlarmış  Bir süre önce askerden gelen Atakan Zurnalı’nın babasının çalıştığı maden ocağında işe başladığı birlikte çalıştıkları ortaya çıktı. Yaklaşık 3 yıl önce emekli olduğu maden ocağında çalışmaya devam eden baba Şenol Zurnalı’nın, oğlu Atakan’ı evlendirebilmek için emekliliğine rağmen çalışmaya devam ettiği ortaya çıktı.  Şenol Zurnalı’nın kayınpederi İsmail Özkadam, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Damadım Şenol çalıştığı ocaktan emekli oldu. Üç sene oldu emekli olalı. Tekrar çalışmaya başladı. Askerden gelen çocuğunu evlendirmek istedi. Oğlu ile beraber çalışıyordu. Kaza sırasında oğlu da madendeydi. Beraber çalışıyordu. Aynı ocaktalardı” dedi.  Baba, “Mezarın nur olsun” diye gözyaşı döktü  Çaycuma Müftüsü Rıdvan Karataş tarafından cenaze namazı kıldırıldı. Kılınan namaz öncesi helallik alındı, dualar edildi. Tabuta sarılarak oğluna gözyaşı döken emekli maden işçisi baba Sıtkı Zurnalı “Mezarın nur olsun. Kabristanın şen olsun. Bütün haklarım helal olsun. Evlatların bana emanet” diye ağladı.  Köy mezarlığında defnedilen Şenol Zurnalı’nın oğlu aynı ocakta çalışan oğlu Atakan Zurnalı’nın; kazayı duyunca madenci kıyafetleriyle hastanenin önüne gelerek gözyaşı döktüğü de görüntülerde yer aldı. Öte yandan göçükte yaralanan Savaş Onur'un tedavisinin ardından taburcu edildiği öğrenildi.

İşte maden ocağında güvenlik önlemleri Haber

İşte maden ocağında güvenlik önlemleri

Bu kapsamda İHA, maden ocaklarında alınan; yaşam halatı, oksijen ferdi kurtarıcı maskesi, personellerin ve 111 farklı gazın saniye saniye takip edildiği Merkez İzleme Sistemi, maden ocağına iniş tünelinde patlamaları barajlamak için kullanılan su torbaları, basınçlı teneffüs istasyonları, 29 tonluk tahkimat makinelerinin güvenlik önlemleri gibi insan faktörünü en aza indiren birçok güvenlik tedbirini gözler önüne serdi. 4 Aralık, tüm dünyada karanlık yer altında aydınlık gelecek için çalışan madencilerin günü olarak kutlanıyor. Bu kapsamda 533 işçi ve 22 mühendis ile üç vardiya şeklinde 7 gün 24 saat üretim yapan Türkiye Kömür İşletmeleri Garp Linyitleri İşletmesi Ömerler Yeraltı Ocağı, kapılarını İHA’ya açtı. Yerin 100 metre ila 400 metre altında kazının yapıldığı maden ocağında personeller, kömürün hikayesini, maden ocağında alınan tüm önlemleri, madencilerin çalışma sistemini tanıtarak madencilerin şartlarını anlattı. Buna göre, madenciler, ocağa inmeden önce üzerinde personel takip cihazı, oksijen ferdi kurtarıcı maske (OFK), tepe lambası ve bataryası bulunan kemeri takmak zorunda. Personel takip cihazının üzerinde, madencilerin herhangi bir zor durumda kalmaları halinde panik butonu bulunuyor. Zor durumda kalan madenci bu butona üç saniye basılı tutarak konumunu merkeze gönderiyor. Oksijen ferdi kurtarıcı maske ise madende toz ve gaz patlamasında ya da madencilerin nefes alamayacağı bir durumun doğmasında kullanılıyor. Madenciler böyle bir durum oluştuğunda bellerinde bulunan kemeri çevirerek OFK’yi önüne alıyor. Daha sonra OFK’nin mandalını yukarı çekerek ciğer torbası ve oksijen tüpüne ulaşıyor. Son olarak ağız lokmasını ve burun tıkacını takarak oksijen tüpünün pimini çekiyor ve 30 dakika boyunca temiz havaya ulaşabiliyor. Üç vardiya olarak günde toplam 7 buçuk saat çalışan madencilerin güvenliği için bir de Merkez İzleme Sistemi kuruldu. Söz konusu sistemi anlatan elektrik mühendisi Orhan Kemal Körpe, ocakta bulunan 111 adet gaz sensörünün, nem sensörünün, sıcaklık sensörünün sistemde saniye saniye kontrol edildiğini söyledi. Körpe, sistemde ocakta bulunan tahli vantilatörlerin çalışma durumlarını, ana kesicilerin bulunduğu durumları, 14 tane metan sensörünün anlık durumları, azot tesisinin ve kompresör tesisinin çalış çalışmadığı ile ilgili anlık bar durumlarının incelendiğini belirtti. Körpe, maden ocağında herhangi bir metan sensörü yüzde bir buçuğu geçtiğinde bağlı olduğu ilgili kesiciyi açarak ocağın enerjisini kestiklerini ve gaz değerlerinin ve sıcaklık nem değerlerinin 7 gün 24 saat izlendiğini kaydetti. Reflektörlü kıyafetleri, koruyucu baretlerini ve özel ayakkabılarını giyerek, dizel yakıt kullanan ve saatte en fazla 4 kilometre hıza ulaşan kulikar isimli cihazla maden ocağına tünel yardımıyla yatay bir biçimde iniyor. Tünelde madenciler şiddetli bir rüzgarla karşılaşıyor. Bunun sebebi ise zehirli gazlarla mücadele edilmesini sağlayan havalandırma sistemi. Maden ocağına temiz hava çeken havalandırma sistemi içerideki zehirli gazları seyrelterek dışarı atılmasını sağlıyor. Ayrıca tünelde 50 metrede bir turuncu basınçlı teneffüs istasyonları bulunuyor. İstasyonların içinde beş adet ağızlık bulunuyor. Acil durumda madenciler dışarıya çıkamayacak kadar zor durumda kalırsa bu istasyonları açarak, temiz havayı burunlarına çekebiliyor. Bu sayede madenciler, personel kurtarma ekibi gelene kadar burada temiz hava alabiliyor. Ayrıca tünelde, herhangi bir olumsuz durumda OFK’lerini kullanıp zamanı kalmayan madenciler için iki adet OFK istasyonu bulunuyor. Bu istasyonda her madenci için yedek bir OFK yer alıyor. Tünelde madencilerin güvenliğini sağlamak amacıyla oksijenle temasta tutuşma ihtimali olan kömürün oksijenle ilişiğini kesmek adına püskürtme köpüklerle maden ocağı yolundaki kömürler kapatılıyor. Tünelde ayrıca maden ocağında patlama ihtimaline karşı tünelde alınan bir diğer önlem ise 24 tane asılı su torbasından oluşan barajlama sistemi. Buna göre, maden ocağında bir patlama olursa ateşin önünü kesmek ve patlamanın ilerlemesini engellemek amacıyla hemen tutuşabilen su torbaları yer alıyor. Tünelde acil durumlarda ocağın belirli noktalarında bulunan merkez izleme sisteminde ana ünitesi bulunan yeraltı acil haberleşme sistemi de yer alıyor. Bu sistemde madencilere ocaktan çıkma sinyali ve yerüstündekiler ile karşılıklı konuşma sağlanıyor. Tünelde ayrıca, madencilerin patlama, çökme gibi zor durumlarda maden ocağından yer üstüne kadar doğru rotayla çıkmalarını sağlayacak bir de yaşam halatı bulunuyor. Çelik ve ipten oluşan bu halatta, yeşil ve kırmızı reflektörlü plakalar ve koniler yer alıyor. Madenci olumsuz durumda yer üstüne çıkmak isterse bütün maden ocağını baştan uca sarmış olan bu halatı eliyle kavrıyor. Daha sonra elini halata sürüyerek ilerleyen madenciler, burada yeşil plakaya denk geliyorlar. Eğer yeşil plakayı görürseler yer üstüne doğru çıktıklarından emin oluyorlar. Madenciler plakaları göremeyecek durumdalarsa bu sefer de devreye koniler giriyor. Elini halat üzerinde yumruk yaparak ilerleyen madenci elinin koninin dar tarafından geniş tarafında doğru ilerlediğini anladığı anda doğru yolda olduğunu biliyor. Eğer koninin geniş tarafında çarpıp yumruk şeklinde olan eli açılmazsa yanlış yolda olduğunu anlayıp yönünü değiştirebiliyor. Halatta bulunan turuncu top şekilleri ise basınçlı hava teneffüs istasyonlarına ulaştıklarını anlıyorlar. Yaklaşık 30 dakika süren tünel yolculuğunun ardından madenciler ocağa ulaşıyor. Burada 29 tonluk, maden ocağının üstlerine çökmemesini sağlayan tahkimat makineleri ile çalışıyorlar. Ömerler Yeraltı Ocağı’nda 175 santimetre genişliğindeki söz konusu tahkimatlardan 52 adet bulunuyor. Madenciler, bu tahkimatların yürüme yolundan eğilerek yürüyerek güvenli bir şekilde maden ocağında istedikleri bölgeye gidip gelebiliyorlar. Maden ocağının detaylarını ise maden mühendisi Berkay Barutçu anlattı. Barutçu, “Yeryüzünden 100 metre aşağıdaki kotta üretim yaptığımız A6 panodayız. Burada toplam 533 işçi personel, 22 teknik personel olmak üzere 7 gün 24 saat üç vardiya şeklinde kömür üretimi yaparak ülkemizin ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Yaptığımız üretim yöntemi, mekanize sistem olup, tahkimatlar ve kesici sistemlerle tamamen mekanize şekilde üretim yaparak insan faktörünü minimize ediyor ve kaza riskini asgari seviyeye indirmeye çalışıyor” dedi. Söz konusu maden ocağında 13 yıldır kesici makine operatörü Hakan Akşit ise tahkimat makinelerinin çalışma prensibini anlattı. Akşit, şu ifadeleri kullandı: “Bu makine, ayna diye tabir ettiğimiz kömür üretim panosunda kesim yapıyor. Dönerek uçlarındaki bıçaklar vasıtasıyla kesiyor. Bu alet iki tarafa da gidip gelebiliyor. Kesim yönünü hangi tarafa doğru yapmamız istenirse elimizdeki kumandalar vasıtasıyla kuyruğa (sonuna) ya da motor başına (başına) doğru taban alarak, keserek gidip gelebiliyoruz. Günde aynamızın fail olup olmadığına, o günkü arz durumumuza göre değişir. Vardiyada en az bir kesim yapabiliyoruz. Bu alandan 80 santimetre ileriye kadar kesebiliyor. Bıçaklar çalışırken su çıkarıyor. İçinde fıskiye var. Çalışma sırasında aynada ilerleme yaparken çıkan tozu engellemek amacıyla su çıkarıyor. Aynı zamanda soğutma görevi görüyor.” Söz konusu maden ocağında 13 yıldır tahkimat operatörü olarak çalışan Cihan Pınar ise tahkimatın tam mekanize ayaklarda kullanılan aynaları tutmak için kullanılan bir sistem olduğunun bilgisini verdi. Pınar, tahkimatın, kontrol ünitelerinden hareket ettirildiğini, tahkimatın yürütülerek aynalarını sağlama almalarının ardından tutucuları çalıştırdıklarını söyledi.

Eşi yakılarak katledilen Gameegul Maliki konuştu Haber

Eşi yakılarak katledilen Gameegul Maliki konuştu

Zonguldak'ta çalıştığı kaçak maden ocağında fenalaşarak hayatını kaybettiği iddia edilen; ocak sahipleri tarafından hastaneye götürülmek yerine yakılan 50 yaşındaki yabancı uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin eşi Gameegul Maliki, suçluların cezasını çekmesini istedi.   Zonguldak’ın Rat Mahallesi Kırat mevkisinde yanmış halde bulunan yabancı uyruklu Vezir Mohammed Nortan’ın ailesinin içler acısı hali yürekleri dağladı. Eşi Vezir Mohammed Nourtani'nin yakılarak katledilmesinin ardından ilk kez konuşan eşi Gameegul Maliki, “Benim isteğim şu. Hapse giren katil parasıyla puluyla çıkabilir. Ama ben onun olmasını istemiyorum. Ben tekrar dava açacak ya da evimin kirasını ödeyecek durumum yok. Cezasını çekmesini istiyorum” dedi.  Baba Nourtani'nin ölümünün ardından eşi Gameegul Maliki (37), gelini Şaziye Mohammadi (18), çocukları Sayid Mohammed Nourtani (20), Pir Mohammad Nourtani (15), Ali Rıza Nourtani (12) ve 2,5 aylık bebekleri Şaid Rıza Nourtani 2 odalı bir evde yaşam mücadelesi veriyor.  Evde tek çalışan eşi Vezir Mohammed Nourtani'nin ölümünün ardından ne yapacağını bilmeyen anne Gameegul Maliki bir oğlunun ayağının kesik ve diğer oğlunun işitme engelli olmasından dolayı evlatlarıyla ilgilendiğini anlattı.  Anne Gameegul Maliki, eşine bunları yaşatanların en ağır cezaları almasını isteyerek yetkililerden uzanacak yardım elini bekliyor.  "Kaçak maden ocağında çalıştığından benim haberim yoktu"  Gameegul Maliki eşinin kaçacak ocakta çalıştığından haberi olmadığını söyleyerek, “Büyük oğlumun bacağı sakat engelli. Trafik kazasında yaralandı. Diğer oğlum işitme engelli 15 yaşında. O yüzden sadece eşim çalışıyordu. Benim haberim yoktu zaten kaçak madene gittiğinden. İş aramaya gidiyordu bu işi de Afkan arkadaşı buldu. O yüzden bu işe gitti. Bulduğu iş buydu. Başka iş bulamadı. Üç haftadır kaçak madende çalışıyordu. Eşimin öldüğünü duyunca saçımı başımı yoldum. Çok üzüldüm ”dedi.  "Katilin cezasını çekmesini istiyorum"  Eşine bunları yaşatanların en ağır cezayı almasını isteyen anne Gameegul Maliki, “Benim isteğim şu. Hapse giren katil parasıyla puluyla çıkabilir. Ama ben onun olmasını istemiyorum. Ben tekrar dava açacak ya da evimin kirasını ödeyecek durumum yok. Cezasını çekmesini istiyorum. Herşey bir anda yaşandı. Ne yapacağımı hala düşünmedim. Bundan sonra olacakları Allah bilir. Ben sadece şuanda eşim için üzülüyorum. Ülke olarak Türkiye’yi seçtik. Türkiye’ye geldik. Güvende olacağımızı düşündük. Bu olaydan sonra pek öyle düşünemeyeceğim. Önce Allahtan sonra da sizlerden yardım bekliyorum. Çünkü eşimin katilinin cezasını çekmesini istiyorum. Eşim öldü gün sıradan bir gündü. Üstünü giyindi. Poşetini aldan evden gitti” diye konuştu.  Anne Gameegul Maliki, uzanacak yardım elini beklediğini ifade etti.

Ölen Afgan işçi olayında kan donduran ifadeler Haber

Ölen Afgan işçi olayında kan donduran ifadeler

Zonguldak'ta ormanlık alanda 50 yaşındaki Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin yanmış cesedinin bulunmasının ardından derinleştirilen soruşturmada Nourtani'nin kaçak olarak işletilen ocakta fenalaşarak hayatını kaybettiği belirlendi. Ocak sahiplerinin de aralarında bulunduğu şüphelilerin battaniyeye sardıkları Nourtani'yi, kaçak ocağın ortaya çıkmaması için hastaneye götürmek yerine benzin döküp yaktığı ortaya çıktı.   Edinilen bilgiye göre, 10 Kasım günü Rat Mahallesi Kırat mevkisinde yoldan geçen bir vatandaş ormanlık alanda yanmış erkek cesedi olduğu ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Bölgedeki deliller toplanırken, benzin ile yakıldığı belirlenen cesedin yapılan otopsi incelemesinde 3 çocuk babası 50 yaşındaki kayıp Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'ye ait olduğu tespit edildi.  Yanmış ceset bulmacası, kaçak ocaktaki olayı ele verdi  Soruşturmanın başlatılmasının ardından jandarma ekipleri öldürülen işçinin çalıştığı iddia edilen kaçak maden ocağı bölgesinde incelemeler yaptı. Görgü tanıklarından birisi Nourtani'nin kaçak ocakta çalıştığı esnada fenalaşarak bilincini kaybettiğini söyledi. Bunun üzerine kaçak ocağı işlettiği iddia edilen şahıs ile diğer 6 şüpheli gözaltına alındı. 6 şüpheli jandarmadaki sorgularının ardından dün sabah saatlerinde Zonguldak Adliyesi'ne sevk edildi.  Nourtani’nin ölümünde sabah saatlerinde adliyeye sevk edilen 6 şüpheliden ocak sahibi olduğu ileri sürülen Enver G. (33), Hakan K. (45) ile Ahmet A. (51) suçlamaları reddederken, nitelikli kasten öldürme suçundan tutuklandı. Tutuklanan şahıslar, Zonguldak M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi. Olayda gözaltına alınan diğer şüpheliler S.K. (27), E.D. (21), A.Ç. (45) ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.  Nourtani'nin toprağa verilmesinin ardından yürütülen soruşturmada ocakta fenalaşmasının ardından önce hastaneye götürülmesi konusunda kararlaştırılan ancak sonrasında "Maden ocağı kaçak, başımız ağrır" düşüncesi ile Vezir Mohammad Nourtani'nin akaryakıt istasyonundan 5 litre benzin alınarak yakıldığı ortaya çıktı. Şüpheliler ise sevk edildikleri mahkemedeki birbirini suçladı.  "Yolda 'Atalım' dedi, 'saçmalamayın' dedim"  Mahkemeden adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli A.Ç., olay sırasında kömür yüklenmesi için aracının başında beklediğini bu sırada ocakta çalışan bir kişinin dışarıya gelerek Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin vagon ittiği sırada fenalaştığını haber verdiğini söyledi. A.Ç., içeri girdiğinde Nourtani'nin sırt üzeri yerde yattığını bunun üzerine kalp masajı yaptığını ifade ederek, "Kalp masajı yaptım. Bir kere nefes aldı. Hava alsın diye dışarı çıkarttık. Dışarıdayken taşıdığımız kişinin nefes almadığını gördüm. Ocak kaçaktı bu nedenlerle kaçak ocak suçlaması ve o kişinin mevcut halinden doğacak suçlamalar üzerime kalır diye korktuğum için 112'ye haber veremedim. Ocak çalışanları ocağın sahiplerini çağırdı. Önce Enver geldi daha sonra Hakan geldi. Onların geldiği sırada da nefes almadığını biliyorum. Hakan ve Enver hastaneye götüreceğiz, arabaya taşıyalım dediler bunun üzerine battaniye üzerine koyarak maktulü araca yükledik. Ben hastaneye götürüleceğini düşünerek arabaya binmiştim. Araçta Hakan, Enver, Hakan'ın akrabası olan Ahmet isimli kişi ve ben vardım. Yolda giderken sadece Enver bana 'atalım' dedi. Ben de 'saçmalamayın hastaneye götürelim' dedim. Sonrasında yolda indim" dedi.  "Cesedi araçla taşırken oturup alkol almışlar"  Mahkemece tutuklanan şüphelilerden Enver G. ise işçinin ocakta bayıldığını ve kalp masajı yapıldığını ancak yaşamadığına karar verdiklerinde battaniye ile birlikte arabaya yüklediklerini söyledi. Enver G. ifadesinde hastaneye götürmeye karar verdiklerini ancak kendisine ait araçla götürme talebini reddedince diğer şüphelilerin oturup aracın yanında alkol almaya başladığını anlattı. Daha sonra boş bir araziye girdiklerini ve maktülün araçtan indirildiğini söyleyen Enver G. ifadesinde şöyle dedi.  "Ben varınca herkes nabzına ve kalbine baktı ve yaşamadığına karar verdik. Battaniye ile birlikte arabaya yükledik. Hastaneye götürmeye karar verdik. Araca ben Hakan, Alaattin ve Ahmet bindik. Hakan yolda giderken Eray'ı aramımı istedi. Benden kendime ait aracımla hastaneye götürmemi istediler. Ben de kabul etmeyince oturup aracın yanında içmeye başladılar. Benzini Hakan almış bana herhangi bir şey söylemedi. Tekrar Hakanla buluştuk. Yanımda Ahmet vardı. Üçümüz arabaya bindik. O sırada Hakan Eray'ı arayarak Afganlının ailesini arayarak işe gelip geri gittiği şeklinde haber vermesini istemişti. Araçta benzin olduğunu da bilmiyordum. Olay yerine varınca geri geri boş bir araziye girdik. Ne yapıyorsun diye sordum araçtan indiler. Ahmet ile Hakan maktulü indirmeye çalıştı. Yavaşça yere bıraktılar. Olay yerinden geriye doğru uzaklaştığım sırada araçta kafamı koymuş ne yapacağız diye düşünüyordum. Ahmet kapıyı açarak 'ben yapacağımı biliyorum' dedi. 10 saniye sonra bir alev gördüm. Daha sonra Hakan araca binip bir an önce gidelim dedi ve olay yerinden uzaklaştık. Ben bu aşamaların tamamında yapılanın yanlış olduğunu bağırarak söyledim. Ben alevi gördüm sırada Ahmet'i görmüştüm. Benzini kimin döktüğünü görmedim."  "Hakan'ın talimatıyla çakmağı yaktım"  Mahkeme kararınca tutuklanan şüphelilerden Ahmet A. ise olayı haber aldıklarında ocak sahibi olan kuzeni Hakan K. ile olay yerine gittiklerini anlattı. Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin sırt üstü yattığını ve kalp masajına cevap vermediğini görünce "Alaattin bunu bir anca götürüp polis ya da jandarmaya haber verelim" dediğini anlatan Ahmet A., "ancak Hakan bunu kabul etmedi. Hakan benim infazım var burada çalıştığı öğrenilecek ocak ve işçiler kaçak bundan dolayı başımız ağrır. yapacak bir şey yok biz bunu yok edelim dedi. Ben olur mu öyle şey dedim. Afganlıyı battaniyeye koyduk Hakan'ın aracına yükledik. Daha sonra Hakan ile ben arabaya bindik. Hakan diğerlerine siz burada bekleyin dedi. Çarşıya gittik. Hakan ile birlikte petrole gittik 5 litre benzin aldık. Tekrar diğerlerinin yanına gittik. Ancak orada yoktular. Hakan bir kaç kere arayınca Enver'e ulaştı. Enver aracın yanına geldi. Enver, Hakan ve ben ölenin yüklü olduğu araca bindik. Hakan aracı sürdü. Benim bilmediğim yerlere kadar gittik. Daha sonra aracı durdurdu. Araçtan indik. Bagajdaki maktulü yere indirdik. Üçümüz taşıyarak 6-7 metre ileri götürdük. Daha sonra Hakan benden benzini istedi. Ben de benzin bidonunu getirdim. Hakan benzini Afganlının üzerine döktü. Bana da çakmağı çak dedi. Ben de onun talimatı ile çakmakla ateşi yaktım. Bu şekilde Afganlı yanmaya başladı. Daha sonra olay yerinden geldiğimiz araçla üçümüz geri döndük" dedi.  Suçu birbirlerine attılar  Şüphelilerin mahkemedeki ifadeleri ortaya çıktı. Suçlamaları kabul etmeyen Hakan K., Ahmet A.'nin "Hakan benzini maktulün üzerine döktü. Bana 'çakmağı çak' dedi. Onun talimatıyla çaktım" ifadesine rağmen "Yolda küçük abdestimi yapmak için durdum. Enver ile Ahmet arabadan inmişti. Sonra baktım ateş yandığını gördüm. Müdahale edemedim" diyerek suçlamaları doğrulamadı.  Ahmet A.'nın benzini kendisinin döktüğünü söylemesine rağmen "Benzini kim döktü görmedim" diyen Hakan K., “Enver, 'abi senin de benim de sicilim var başımız ağrır' diye söyledi. Ben de 'olur mu öyle şey' diye söyledim. Amacımız hastaneye gitmekti. Araca ben Enver, Alaattin ve benim yanımdaki Ahmet bindi. Birlikte hareket ettik. Bir an önce ambulans çağırıp hastaneye götürelim dedim. Enver tereddütte kaldı. Daha sonra Ahmet. Enver ve ben üçümüz arabaya atladık. Hastaneye doğru hareket ettik. Alkollü olduğum için polislere yakalanmamak üzere ara yollardan gittim. Daha sonra bir yolda aşağı inerek küçük abdestimi yaptım. Ben küçük abdestimi yaparken arabadaki Enver ve Ahmet arabadan inmişti. Daha sonra baktığımda bir ateş yandığını gördüm. Müdahale etmek istedim ancak edemedim. Öncesinde ben evde kullanmak için benzin almıştım. Ben benzini kim döktü görmedim. Bilmiyorum" dedi.  Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüphelilerden E.D. ise S.K. ile birlikte Afgan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin kıyafetlerini sobada yaktıklarını kabul etti.

Sanıklar 4. kez hakim karşısına çıkıyor Haber

Sanıklar 4. kez hakim karşısına çıkıyor

Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucu 43 madencinin hayatını kaybettiği dava ile ilgili 7 sanık dördüncü kez hakim karşısına çıkıyor.  Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğüne ait maden ocağında geçtiğimiz yıl 14 Ekim 2022 tarihinde meydana gelen ve grizu kaynaklı olduğu değerlendirilen patlamada 41'i olay yerinde, 2'si hastanede olmak üzere 43 madenci hayatını kaybetmişti.  Olayla ilgili TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (üretimden) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.  İddianamede, tutuklu sanıklar Cihat Özdemir, Sedat Ekmekci, Volkan Soylu ve Mehmet Tural'ın 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan bin 50 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapsi talep ediliyor.  Bartın Adliyesinde sabah saatlerinde dördüncü celsenin görülmeye başlandığı davada 7 tutuklu sanık ile birlikte 130 tanık dinlenecek. Davanın 3 gün boyunca devam etmesi bekleniyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.