Hava Durumu

#Sera

Yeni Marmara Gazetesi - Sera haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sera haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

O Sera Deniz Seviyelerine Göre 5 Kat Daha Verimli Haber

O Sera Deniz Seviyelerine Göre 5 Kat Daha Verimli

Bursa'da 900 rakımda kurduğu serada süs bitkileri yetiştiren Mehmet Sakarya, Uludağ'dan eriyen kar suları ile sulama ile 5 kat daha fazla verim elde ediyor.   Bursa'nın kırsal Keles ilçesinde 900 rakımda sera kuran çiftçi Mehmet Sakarya, bölgenin iklim nedenleriyle tarıma uygun olmamasına rağmen süs bitkileri yetiştiriyor. Deniz seviyelerine göre 5 kat daha fazla verim aldığını söyleyen Sakarya, Uludağ'dan eriyen kar sularını kullanarak 1 dönüm alana 1 kilogram gübre ile sulama yapılabildiğini, seraların merkezi Yalova'da bile en az 5 kilogram gübre kullanıldığını aktardı. Yakın bölgede başka süs bitkisi üretilmediğinden toprakta hastalık olmadığını kaydeden Sakarya ayrıca, bölgeden çıkan ürünlerin daha uzun ömürlü olduğunu ifade etti.  “Kamu bizi desteklerse daha ileriye gideriz”  Üretim konusunda sorun yaşamadıklarını fakat pazarlama konusunda daha çok desteğe ihtiyaç duyduklarını söyleyen Mehmet Sakarya, “Toplamda 15 dönümde çalışıyoruz. Şu an yazlık begonya gibi yazlık bitkilerde çalışıyoruz. Nasip olursa Eylül ayında kışlık bitkilerde başlayacağız. İklimsel olarak dezavantajlı bir bölgede yaşıyoruz. Rakımın yüksek olduğu bir bölge. Bu bölgede bir değişiklik yapmak gerekiyordu. Bizim şartlarımızda açık alanda üretim yapmak biraz zor. İnsanlar bu sene fasulye ve patatesi kırağıdan dolayı ikinciyi ektiler. 6-10 Mayıs arası bir don yaşandı. Dolayısıyla örtü altı üreticiliğine geçmemiz gerekiyordu. Ufak ufak denemelerle başladık. Bu yıl bizim üretimde 7 yılımız. Üretim yapıyoruz. Ürettiklerimizle kamunun ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Bu işte üretmekten daha önemlisi ürünü iyi pazarlayabilmek. Üretimde iyi bir ivme yakaladığımızı düşünüyorum. Mevsimlik üretimimizi 3 milyona çıkardık. Kamudan desteğimizi aldık. Şimdiye kadar bizi desteklediler. Biz dağın başında olduğumuz için yoldan geçen kişiye ürün satma şansımız yok. Bizim müşterimiz kamu. Kamu bizi desteklerse daha ileriye gideriz. Biz yaz döneminde kadın işçilere 450 lira yevmiye ödedik. Biz burada köyde boş olan bütün insanlara iş imkânı sağladık. 1 yıl içinde bin kişiye iş imkânı sağladık” dedi.  “Bu yıl 3 milyon adet üretimimiz gerçekleşti”  Sezonda 3 milyon adet üretim yaptıklarını ve desteklenmeleri durumunda daha da büyüyebileceklerini belirten Sakarya, “Üretici olarak 14 tane üyemiz var. Hedefimiz üreticiyi arttırmak. Üreticiyi çoğaltabilmemiz için kamunun da bize destek olması lazım. Biz burada çiçek üretiyoruz. Sebze üretimine ve topraksız tarıma da başladık. Biz bölge olarak örtü altı üreticiliğine geçmemiz gerekiyor. Kamu bize destek verirse gelişmememiz için hiçbir sebep yok. Süs bitkisi üretiminde su çok önemli bir etken. Bizim en büyük avantajımız su. Bir kilo gübreyle 1 dönüm yer suluyoruz. Yalova'da 5 kilo gübreyle 1 dönüm yer suluyorlar. Dezavantajlarımız olduğu kadar avantajlarımız da var. Bulunduğumuz konum mevsimlik bitki üretimi için çok güzel. Bu avantajı fark ettik. Yalova'dan İstanbul'dan tecrübeli insanlar da geldi. Buranın süs bitkisi üretimi için güzel bir bölge olduğunu söylediler. Bizim burada yaşadığımız en büyük zorluk pazarlama. Üretim kısmı çok kolay pazarlama için aynı şeyleri söyleyemem. Bu seneki üretimiz 3 milyon adet. Bu rakamı 1 milyona kadar düşürdük. Kamu kuruluşları ürün alımında bize destek oldular” ifadelerini kullandı.  “Fiyat nedeniyle müşteriler Bursa'yı tercih ediyor”  Diğer bölgelere göre maliyetlerin düşük olması sebebiyle daha verimli çalıştıklarını aktaran Sakarya, “Bu işe başlarken İzmir Büyükşehir Belediyesini örnek aldık. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 5 tane kooperatifi idare ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de aynı şekilde 18 yıl boyunca kırsal bölgelerde kooperatifler kurmuşlar. Bizde bu modelleri örnek alarak bu işe giriştik. Ufak tefek aksamalar olsa da işlerimiz iyi gidiyor. Bu işin ana merkezi Yalova'dır. Biz burada aile işçiliği yaptığımız için bizim maliyetimiz oraya göre biraz daha düşük. Müşteriler bizim piyasamızın Yalova ve Bursa merkeze göre biraz daha düşük olduğu için bizi tercih ediyorlar” dedi. 

Serada yetiştirilen ürünlerde verimlilik 4 kata kadar artıyor  Haber

Serada yetiştirilen ürünlerde verimlilik 4 kata kadar artıyor 

Bursa'da dağlık bölgede kurdukları serada topraksız tarıma başlayan ziraat mühendisi İsmail Duman, verimsiz toprak ve kötü iklim şartlarına rağmen daha verimli ürün elde ediyor. 2 yıldır topraksız tarım denemeleri yapan Duman'ı gören diğer üreticiler de sera kurarak, tarıma elverişli olmayan bölgelerde gelir kapısı açıyor.  Bursa'nın kırsal Keles ilçesinde kurdukları serada süs bitkisinin yanı sıra topraksız tarım denemeleri yapan ziraat mühendisi İsmail Duman, ürünlerini saksılara ekerek yüzde 50 verim hedefliyor. Keles'in dağlık kesimlerinde toprağın ağır olmasına rağmen kokopit toprak karışımıyla verimsiz toprak ve hastalıkların önüne geçiliyor. Ayrıca topraksız tarım ile birlikte alandan da tasarruf edilirken bitkilerin saksılarda daha uzun süre dayanıklılık ve küçük alanlarda yüksek katma değer elde ediliyor.  Serada yetiştirilen ürünlerde verimlilik 4 kata kadar artıyor  Topraksız tarımla denemeleriyle ciddi verim yakaladıklarını söyleyen ziraat mühendisi İsmail Duman, “Seramızda domates, biber, salatalık ve bu sene ilk kez diktiğimiz patlıcan ve kavun var. Bir çok denemeler yapıyoruz. Şu an küçük olabilir ama önümüzdeki günlerde büyük oranlarda ve daha farklı boyutlarda yapmayı planlıyoruz. Burada yaptığımız yetiştiriciliğe topraksız tarım deniyor. Normal bir seradan çok farkı var. Topraksız tarımda 4 kata kadar verim artabiliyor. Bizim buradan beklentimiz minimum 2 kat daha fazla ürün almak. Toprakta patojen ve hastalıktan dolayı hiçbir sorun yaşamıyoruz. Toprakta kokopit kullanıyoruz. Diğer seralarda bu sezon 3 kez ilaçlama yapılmasına rağmen biz henüz ilaçlama yapmadık. İlaç kullanmamak maliyeti çok düşürmüyor fakat kazancı 2 kat arttırdığı için karlı oluyor. İşçilik ve ilaç masrafımız azalıyor. Diğer seralarda ot yolumu yapıyoruz, burada bu derdimiz yok. Temiz bir alanda hem çalışan hem de bitki için uygun şartlar sağlanmış oluyor. Ayrıca sulama sisteminde damlatma yöntemini kullanıyoruz. Hattımızı çektik, bitkilerimize besin elementlerini çok rahat bir şekilde verebiliyoruz” dedi.  Seradan aldığı verimle bölgede gelir kapısı açıldı  Yaşadıkları bölgenin tarıma uygun olmadığını fakat seralarla birlikte tarım yapılabileceğini vurgulayan Duman, “Dağ bölgesindeyiz, burada şartlar biraz daha zor. 3 yıl önce Antalya'dan buraya geldiğimde kimse domates yapmayı düşünmüyordu. Sera şartları ve gerekli beslemeyi yaptıktan sonra bölge halkı yapabileceklerine inandı. Avantajlarımız olduğu kadar dezavantajlarımız da var. Bu şartlarda en iyi ürünü çıkarıyoruz. İlk geldiğim sene topraksız tarım ile ilgili bir çalışmamız yoktu. Geçtiğimiz yıl burada topraksız tarımı denemeye başladık. Şu anki alandan daha da küçüktü. Bu yıl da devam edince köylüler buraya gelip inceleme fırsatı buldu. Verimin daha fazla olduğunu görünce öğrenmek istediler. Muhtemelen seneye 2-3 üreticimiz de topraksız tarıma başlayacak. Ben Antalyalıyım, doğma büyüme bu işin içindeyim, çok da keyif alıyorum. Benim amacım buradaki insanlara bu işin yapılabilir olduğunu göstermek. Bu şekilde elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. İlk kez yapacak üreticiler 250 ila 500 metrekare alandan başlasalar şu an yaptıkları işten 5 kat daha fazla kazanç sağlayabilirler. Bu bölge de zaten tarıma elverişli değil. Onlara bir kazanç kapısı olur. Bizde kendi seramızı seneye daha da büyültmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 

Meslek Lisesinde Öğrenciler Kendi Seralarını Kurdular Haber

Meslek Lisesinde Öğrenciler Kendi Seralarını Kurdular

Bayburt'ta lise öğrencileri ilk önce seraya ıspanak ektiler daha sonra ektikleri ıspanağın hasadını yaptılar. Düzenli olarak serada ektikleri ürünlerin bakımını yapan öğrenciler, topladıkları organik ıspanakları bir güzel öğle yemeğinde yediler.   Bayburt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanı öğrencileri, 'Hem Üretim, Hem Eğitim' sloganıyla bir yandan üretim yapıyorlar, bir yandan da okulda öğrendikleri bilgileri serada uygulama imkanı bularak, bilgilerini pekiştiriyorlar. Fabrika gibi işleyen okulda, sebze yetiştiriciliğinin yanı sıra atık malzemelerden eşyalar üretiliyor, sporsal faaliyetlerde başarılar elde ediliyor. Her alanda aşkla çalışan meslek liseliler ekonomiye katkıda bulunurken, '             Meslek Lisesi, Memleket Meselesi' sloganıyla da üretimle de adından söz ettiriyor.  Öğrenciler, okulun bahçesinde kurulan seraya yılın belli dönemlerinde sebze ekiyorlar. Hasat dönemi gelince de ektikleri sebze, meyveleri toplayarak dalından tüketiyorlar. Serada sebze, meyve yetiştiren öğrencilerin mahsulleri okulun yemekhanesinde pişirilerek, diğer öğrencilerin de toplanan sebzelerden tüketmesi sağlanıyor. Hasat edilen sebze ve meyveler, okulda öğrenim gören tüm öğrencilerin öğlen yemeğinde sofralarında yer alıyor. Öğretmenleri gözetiminde serada ekim, bakım, biçim yaparak çalışan öğrenciler, işlerini hem severek yapıyorlar, hem de kendi el emekleriyle ortaya ürün çıkarmanın mutluluklarını yaşıyorlar.  Kasa kasa, kilo kilo ıspanak toplayan öğrenciler, topladıkları ıspanakları okulun yemekhanesine getirdiler. Okulun aşçısı Doğan Alper Karagülle, öğrencilerin hasat ettiği ıspanakları bir güzel yıkayıp, temizledikten sonra öğrenciler için öğlen yemeğine hazırladı. Üretimin her aşamasında yer alan öğrenciler, kendi üretimi olan sebzeleri tüketmenin, toprakla iç içe çalışmanın keyfini sürdüklerini belirterek, yeni dönemde de tarlayı farklı sebze ve meyvelerle buluşturacaklarını söylediler.  "Üretirken öğrensinler, emeğin kıymetini bilsinler istedik"  Öğrencilere üretimin kıymetini anlatabilmek için 'Hem Üretim, Hem Eğitim' sloganıyla yola çıktıklarını ifade eden Müdür Yardımcısı Arif Köprücü, "Bu serayı geçen sene Tarım İl Müdürlüğümüzün teşvikiyle yaptık. Geçen yıl tek mahsul almıştık, bu sene ilk olarak ıspanağımızı ektik, hasadını yaptık. Ispanak hasadından sonra domates, salatalık ve biberlerimizi ekeceğiz. Mevsim el verirse sezonu yeşil soğan, maydanoz gibi farklı sebzelerle tamamlamayı düşünüyoruz.  'Hem Üretim, Hem Eğitim' sloganıyla bu yola girdik, amacımız öğrencilerimize üretimin kıymetini, önemini anlatabilmekti. Bir taraftan da öğrencilerimize emeğin kolay olmadığını anlatarak, bu farkındalığı kazanmalarını amaçladık. Sebzeleri, meyveleri manavların tezgahlarında değil de böyle topraktayken görsünler istedik, manava gelinceye kadar hangi aşamalardan geçiyor, nasıl onlarca insan bu iş için emek veriyor buna şahit olsunlar istedik. Ispanak hasadımızı yaptık, şu an ıspanaklarımız yemekhanemize doğru yola çıktılar. İnşallah öğle yemeğinde de hep beraber yiyeceğiz" dedi.  "Allah devletimizden razı olsun"  "Soframızdaki yemeklerin, evimizde pişen yemeklerden hiçbir farkı yok" diyerek devletin sağladığı imkanlardan memnun olduğunu belirten Hamit Bayram isimli öğrenci, "Şu an soframızdaki yemeklerin evimizde annemizin yaptığı yemeklerden hiçbir farkı yok. Bizlere böyle bir imkan sağladığı için Allah devletimizden razı olsun. Arkadaşlarımızla birlikte bugün serada topladığımız ıspanaklar pişirildi, şimdi de soframızda hep birlikte yiyoruz" diyerek konuştu.    "Bir saat önce seradaydı şimdi soframızda"  Serada topladıkları ıspanakları bir güzel afiyetle yiyen Mehmet Taha Polat isimli bir diğer öğrenci ise, "Bir saat önce hasadını yaptığımız ıspanağı aşçımız pişirdi. Bir saat önce seradaydı, şimdi soframızda. Öğretmenimle, arkadaşlarımla beraber yiyoruz. Tadı muhteşemdi, çok lezzetliydi" ifadelerini kullandı.

Jeotermal enerjiyle ısıtılan serada 4 mevsim domates üretiliyor Haber

Jeotermal enerjiyle ısıtılan serada 4 mevsim domates üretiliyor

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde kurulan bir serada, jeotermal enerji kaynaklarından faydalanılarak dört mevsim organik domates üretimi gerçekleştiriliyor. Yılda 800 tona kadar üretimi yapılan domatesler, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere iç piyasada da satışa sunuluyor.  Jeotermal enerji kaynakları açısından zengin bir potansiyele sahip olan Yozgat’ın Sorgun ilçesinde jeotermal kaynaklar termal turizm tesisleri başta olmak üzere konut ısıtılması ve seracılık gibi alanlarda kullanılıyor. İlçeye 4 yıl önce kurulan ve jeotermal enerji ile ısıtılan 30 dekar serada, topraksız tarım uygulaması ile yılın 8 ayı hormonsuz ve organik salkım domates üretiliyor. 46 çalışanın istihdam edildiği serada üretilen domatesler Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.  “Ürettiğimiz domatesler Avrupa sofralarını süslüyor”  Domates serasında 1.5 yıldır çalıştığını söyleyen Türkan Öcal, “Daha önce ev hanımıydım, bir buçuk yıldır da bu serada çalışıyorum. Burada maddi olarak evime katkı sağlıyorum. Serada yaz kış domates üretiyoruz, bakımlarını yapıyoruz. İşimizi severek yapıyoruz. Bu ürünler yurt dışına gidiyor, ürünlerimizden memnun kalıyorlar, onlar memnun oldukça biz de mutlu oluyoruz. İlçemizde ürettiğimiz domatesler Avrupa’da sofraları süslüyor” dedi.  “Aileme katkı da bulunuyorum”  4 yıldır serada çalıştığını belirten Fatoş Erdoğan ise “Burada çalışıyorum, ev hanımıydım serada çalışarak aileme katkı da bulunuyorum. İşimizden çok memnunuz, buraya gelmek isteyenlere tavsiye ederiz, seramız Sorgunlu bayanlara bir iş kapısı.” şeklinde konuştu.  “Yıllık 800 ton üretim yapıyoruz”  Senede 800 ton domates ihraç ettiklerini vurgulayan işletme sahibi Tuncay Sarısu da, “Seramız 30 dönüm, burada yılın 8 ayı domates üretiliyor ve hasat yapılıyor. 8 ayda 800 ton arası domates üretiyoruz. Domatesleri yurt dışına ihraç ediyoruz, şu anda da Romanya’ya ürünlerimizi gönderiyoruz. Kış sezonu hafta da bir gün hasat yapıyoruz, yazın ise 2-3 gün hasat yapıyoruz. Topraksız sera ile Yozgat Sorgun’da yetiştirdiğimiz domateslerimiz organik ve kesinlikle hormon yok. Şu anda domateslerimizi Sorgun’dan Avrupa’ya ihracat yapıyoruz. Seramızda 46 kişi çalışıyor, Büyük kısmı ev kadını, Sorgun gibi bir yerde kadınlarımıza istihdam sağlıyoruz, onlarda ailelerine destek oluyorlar, katkıları oluyor” ifadelerine yer verdi.

Antalya'da muz üretiminde 'organik' dönem Haber

Antalya'da muz üretiminde 'organik' dönem

Dünya Gıda Örgütü'ne (FAO) göre 2019 yılında dünyada 5 milyon hektarlık alanda 117 milyon ton muz üretimi yapılırken; Tarım ve Orman Bakanlığı verilerince özellikle 2010'lu yıllardan sonra başlayan örtü altı muz üretiminin de etkisiyle Türkiye'de 2023 yılı itibarıyla 1 milyon ton muz üretimi yapılacağı öngörülüyor. Türkiye'de muz üretiminin yüzde 55,7'sini Mersin, yüzde 40,7'ini ise Antalya karşılıyor. Açık alanda yapılan muz üretiminin özellikle Antalya'nın Manavgat ilçesinde devlet teşvikleri ile örtü altına alınmasının ardından yeni üretim metotları da devreye sokuldu. Manavgat'ta 20 bin dekar alanda yapılan muz üretiminin bugün itibarıyla 1300 dekarı iyi tarım, 80 dekarı ise organik üretim yöntemiyle gerçekleştiriliyor. 'TÜRKİYE'DE SADECE 5 TANE' Muz üretiminde iyi tarım ve organik üretime yönelmenin her geçen gün arttığını belirten İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hakan Aranmaz, "Manavgat'ta yaklaşık 20 bin dekar alanda 1000'den fazla yatırımcımız muz yetiştiriyor. 150 bin ton gibi Türkiye üretiminin yüzde 15'ine denk gelen muz üretimi söz konusu. Bölgemizde 1300 dekar alanda iyi tarım uygulamaları, 80 dekar alanda da 3 üreticimiz organik tarım uygulaması yaparak muz yetiştiriyor. Organik muz üretimi yapan işletme sayısı, Türkiye'de sadece 5 tane. Bunun 3'ü ilçemizde" dedi. 'TAMAMEN İLAÇSIZ' Alternatif üretim modellerine geçişin devlet tarafından teşvik edildiğini vurgulayan Aranmaz, "Türkiye'de 3 tipte muz üretimi yapılır. Birisi konvansiyonel dediğimiz normal üretim. Burada ilaç kullanımı kontrole tabidir. İyi tarım uygulaması ise denetimin çok sıkı olduğu ama yine ilaç kullanımının mümkün olduğu bir üretim. Organik tarımda ise tamamen ilaçsız, doğal yollarla muz üretimi yapılır" diye konuştu. RAHATSIZLANDI, ORGANİK TARIMA YÖNELDİ Manavgat'ta 35 dönümlük serasında organik üretim yapan Mehmet Nedanlı, geçirdiği rahatsızlık sonucu organik tarıma yöneldiğini belirterek, "Rahatsızlık nedeniyle organik hayata bakış açımız farklı oldu. Kimyasal gübrelerle yapılan tarımda üretilen meyve ve sebzelerle vücudumuza giren maddelerin haddi hesabı yok. Zaten dünya her geçen gün daha da kirleniyor, 'Yediklerimizi bari düzgün yiyelim' anlayışından yola çıkarak önce siyez unuyla başladık. Organik siyez buğdayı yetiştiriyoruz. Sonra muza başladık. Muzu da organik yaptık, ilk yıl seranın kurulumu ve toprak nedeniyle sıkıntımız oldu. İkinci yıl gayet güzeldi" dedi. 'ANA HAMMADDEMİZ, SOLUCAN GÜBRESİ' Kimyasal katkılı yöntemler ile hazırlanan hiçbir gübreyi kullanmadıklarını ifade eden Nedanlı, "Doğal yolla elde edilen fosfor, potasyum kullanıyoruz. Bizim kullandığımız taban gübreleri ile sıvı gübrelerinin ana hammaddemiz; solucan gübresi. Taban gübresinde, solucan gübresi ile bitkisel atıkları karıştırıyoruz, içinde kömür tozu, meşe külü tozu ve hayvan kanı kullanıyoruz. Hayvan kanı aminoasit, meşe külü hem koruyuculuk hem de doğal mineral kaynağı olarak kullanıyoruz. Sıvı gübrelerimizde bakteri kullanıyoruz, insanların bağırsaklarında bile olan basilüs tarzı bakteriler kullanıyoruz. BT diye bir ürünümüz var, toprağımızda kurtmuş, mantari hastalıkmış; 3 yıl oldu bir şey görmedik. Seradaki topraktan, ürünlerin yapraklarından isteyen gelip, istediği yerden örnek alıp, tahlil yapabilir" diye konuştu. Organik tarım belgesini aldıktan sonra testleri ABD'de yapılan NOB belgesini de aldıklarını söyleyen Nedanlı, "Ürünlerimizi dünyanın 7 kıtasına gönderebilecek bir sertifikasyon belgesi. Şu an ürettiğimiz ürünü piyasaya veriyoruz. Bizim muzumuzun denk geldiği evlerdei yiyen vatandaşlarımıza afiyet olsun" dedi. 'BURADA İLAÇ KULLANMIYORUZ' Seralarda kimyasal madde kullanmadıkları için doğal ortamda yetişen kurtçukları yemeleri için tavuk beslediklerini belirten Nedanlı, şunları söyledi: "Diğer seramızda 20 tavuk var. Bunlar da burada civcivledi. Bunlar, kurt filan hiçbir şey bırakmaz, yumurtalarını alıyoruz. Hem çalışanlarımız yiyor hem biz yiyoruz. Kimyasal ilaç kullanmadığımız için gerek böcekler gerek mantar, toprağımızda herhangi bir faydalı bakterinin ölme durumu yok. Yapraklarımızda, ağaçların arasındaki böceklerin ölme durumu da yok. Bizde bir ara Haitili bir mühendis arkadaş çalıştı. Adana'da yüksek lisans yapıyordu. O biyolojik savaşçı bir arkadaşımızdı. Bir gün, burada kırmızı örümcek gördük. Bize aksanlı şivesiyle, 'Telaş etmek yok, telaş etmek yok. Faydalı böcekler, onları yiyecek. Acele etmek yok, sabır etmek var' dedi. Dışarıdan çeşitli böcekleri, örümcekleri paketleyip, gelir ve içeri atardı. O böcekler, kendiliğinden yok oldu. Benim seramda uğur böceği var. İçerisinde uğur böceği olan sera kaç tane var?"

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.