Hava Durumu

#Şifa

Yeni Marmara Gazetesi - Şifa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şifa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şifa Dağıtmaya Devam Ediyor Haber

Şifa Dağıtmaya Devam Ediyor

Uludağ Milli Parkı'nın muhteşem ormanlarıyla çevrili Kirazlıyayla'da, doğanın tam kalbinde yer alan Swissotel Uludağ Bursa, 1940'lı yıllarda olduğu gibi günümüzde de şifa dağıtmaya devam ediyor.  Anıtkabir'in mimarı H. Emin Onat ve Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından Prof. Dr. Leman C. Tomsu tarafından 1946 yılında Kirazlıyayla Sanatoryumu olarak tasarlanan kompleks, köklü tarihiyle dikkat çekiyor. Bursa'nın en değerli mirasları arasında yer alan Kirazlıyayla Sanatoryumu'nun restorasyonu Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından tamamlanırken, konaklama hizmeti Swissotel Uludağ tarafından sağlanıyor. Konuklarına beden ve ruh sağlığını güçlendiren, stresi azaltan ve sakinleştiren doğasıyla bağ kurmaya davet eden Swissotel Uludağ, yıllar önce olduğu gibi 5 yıldız konforuyla şifa dağıtıyor.  5 yıldız konforunda detoks  Kirazlıyayla Senatoryumu'nun Swissotel Uludağ Bursa ile geleceğe ışık tuttuğunu kaydeden Swissotel Uludağ Bursa Genel Müdürü Ufuk Demir, “Bu proje çok önemli, binamız tarihi bir bina. 1940 yılında Anıtkabir'in mimarı H. Emin Onat ve Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından Prof. Dr. Leman C. Tomsu tarafından sanatoryum olarak planlanmış. 1900'lü yılların başlarında “Tüberküloz” hastalığının yaygın olması sebebiyle Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkiye'de bir araştırma yapılıyor. Bu araştırmada verem savaş hastanesi en iyi nerede kurulabilir diye bir heyet kuruluyor. Bu heyet ise Türkiye'de 2 yer belirliyor. Bir tanesi 1923 yılında İstanbul Heybeliada Verem Savaş Hastanesi'dir. 1940'lı yıllarda da bu yapı inşa ediliyor. Buranın seçilme nedeni öncelikle bulunduğu rakım ve sahip olduğu doğal zenginlikler. Burası 1500 rakımda ve gördüğünüz üzere ormanlık alanda. Bu alan, hem verem hastalığı için hem kalp damar hastalığı için en ideal rakım olarak kabul ediliyor. Oksijen seviyesi dolayısıyla vücuda kaliteli oksijen giriyor. Konuklarımız için fiziksel yenilenme imkanı sunan tesisimizde konaklayan hastalar da doğal bir iyileşme sürecine giriyor. Tarihi niteliği ve bölgesel cazibesi açısında böyle bir yapıya sahip bir bina olunca da standart bir Swissotel konforunun ötesine de geçerek biraz daha iddialı girip dört mevsim sağlık oteli şeklinde hizmet sunuyoruz. Misafirlerimiz burada sabahları sağlık yürüyüşünün yanı sıra, nefes terapileri ve orman banyoları yapıyor. Tesisimizin yan tarafında güneşlenme terasları var ki kuruluş zamanında projelendirildiği gibi aynı hizmeti sağlıyoruz. Aynı zamanda bulunduğumuz bölge aslında gıda ve içecek anlamında da bir şifa kaynağıdır. Bölge Kirazlıyayla olarak geçiyor. Burada yetişen kırmızı meyveler antioksidan özelliklerine sahip ve burada oldukça fazla bulunuyor. Biz de misafirlerimize bu tip zengin karışımları sunuyoruz. Bölgedeki yetiştiricilerden temin ettiğimiz sağlıklı hayvansal ve bitkisel doğal gıdalar, özgün mutfak konseptimizin menülerinde şeflerimize ilham kaynağıdır. 1940'lı yıllarda şifa amaçlı inşa edilen bu güzel yapı ve önemli eser Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Sayın İbrahim Burkay'ın vizyonu ile Bursa Business School kampüsü olarak önemli zirve ve etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ederken, 5 yıldızlı sağlık oteli hizmeti ile şifa dağıtmaya da devam ediyor” şeklinde konuştu.  “Tatil yaparken zihinsel ve bedensel bir detoks deneyimi yaşayabiliyorsunuz”  Detoksun mevsimi olmadığını fakat Swissotel Uludağ Bursa'da eşsiz kar tatili ile birlikte ayrı bir keyif verdiğini söyleyen Uzman Diyetisyen Gamze Akbaş, “Pürovel Spa'da misafirlerimiz ıslak alan kullanımı yapabiliyor. Bu ıslak alan içinde açık ve kapalı havuz, sauna, buhar, şok, macera duşu ve Türk hamamı yer alıyor. Bunun dışında ise tuz odası kullanımı yapabiliyorlar. Bunların hepsinin dışında Swissotel'de Mountain Kliniğimiz var. Kliniğimizde yüksek teknolojili detoks cihazlarımız var. Bunlar hem zayıflamaya hem stres atmaya yönelik meditasyon ve terleme deneyimi ile toksinlerinizi atabileceğiniz cihazlardır. Bunların hepsi alındığında misafirlerimizin bütüncül bir sağlık deneyimini sağlıyoruz. Uludağ hem lokasyonu hem de eşsiz tarihi dokusu ile yüksek oksijen seviyesi ile temiz oksijen alabileceğiniz bir yer. Eşsiz doğası ve temiz havası sayesinde aslında şifayı maksimum seviyeye çıkarmayı amaçlıyoruz. Aslında bir detoks ve arınmanın bir mevsimi yok. Her mevsimde kendinize belli bir zihinsel ve bedensel rahatlama süresi ayırabilirsiniz. Uludağ'da olduğumuz için kışın ayrı bir keyfi var. Hem kar tatili yaparken hem de zihinsel ve bedensel bir detoks deneyimi yaşayabiliyorsunuz” dedi. 

Tunceli'de Dutun Şifa Yolculuğu Başladı: Pekmez Kazanları Kuruldu Haber

Tunceli'de Dutun Şifa Yolculuğu Başladı: Pekmez Kazanları Kuruldu

Türkiye'de dut üretiminin en yoğun yapıldığı yerlerden Çemişgezek ilçesinde, pekmez kazanları kaynamaya başladı. Çemişgezek ilçe merkezi ve köylerinde, dut ağaçlarından elde edilen dutlar pekmeze dönüşüyor. Uzun uğraş gerektiren pekmez üretimi, üreticilerin aile ekonomisine de önemli ölçüde katkı sunuyor. Çemişgezek ilçesi genelinde, tahmini olarak yaklaşık 100 ton üretilen pekmez, kalitesi bakımından yoğun talep görüyor ve pazar sorunu yaşamıyor. Birçok hastalığa şifa olduğu bilinen pekmez, odun ateşinde saatlerce kaynatıldıktan sonra güneş ısısında günlerce olgunlaşması sağlanıyor. "Çemişgezek’in her tarafı dut bahçesi" Organik dutlardan, hijyenik şartlarda pekmez ürettiklerini aktaran Eylem Yıldız, "Çemişgezek'te yaşıyorum. Çemişgezek'teki insanların en büyük geçim kaynaklarından biri dut ve pekmezdir. Dut artık dünyada tescillenmiş bir marka olarak Çemişgezek'te üretilmektedir. Ulukale köyümüzde üretilmektedir. Yazın dutlarımızı silkeleriz. Altına savanlarımızı sereriz. Sonra getirip büyük kazanlarda dutlarımızı kaynatıyoruz. Kaynattıktan sonra özel onlar için taşlarımız var. Taşlar üzerinde torbalara koyuyoruz ve orada süzülmesini bekledikten sonra kovalarla alıp kazanlarda tekrardan kaynatıyoruz. Sonra bunu damlarda, tepsiler de yayıp güneşte 2-3 gün beklettikten sonran şıranın pekmez haline gelmesini bekliyoruz. Güneşte birkaç gün bekledikten sonra artık sofralarımızda hazır, yenecek hale geliyor. Pekmezimizi organik dutumuzla, tamamen doğal yöntemlerle yapıyoruz. Hijyenik olmasına çok dikkat ediyoruz. Çemişgezek ilçemizin her tarafı adeta dut bahçesi. Çok uzun yıllardır bulunan dut ağaçlarımız var. Pekmez yapımı çok zor ve çok meşakkatli bir süreçten geçiyor. Yaptığımız pekmezlerin bir kısmını evimize ayırıyoruz, bir kısmını ise satıyoruz. Çemişgezek ilçemizde tahmini olarak 100 ton pekmez üretildiğini biliyoruz. Pekmezimiz her derde deva’’ dedi. Ürettikleri pekmezlerin birçok hastalığa şifa olduğunu bildiklerini aktaran Zafer Abay, "Organik dutumuzla hijyenik şartlarda yaptığımız pekmezlerimiz, ağız yaralarına ve kansızlığa iyi geldiği, çocukların gelişimine katkı sağladığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, ağız ve boğaz enfeksiyonlarına iyi geldiği ve sindirim sistemini güçlendirdiği, pekmezimizin tam bir enerji deposu olduğu söylenmektedir. İlçemizde tahminen 1000 yaşına kadar dut ağaçlarımız bulunmaktadır. Tamamı organiktir" diye konuştu.

 Renkli Lezzetlerin Şifa Dolu Dünyası Yaz Meyvelerinin Sağlığa Faydaları! Haber

 Renkli Lezzetlerin Şifa Dolu Dünyası Yaz Meyvelerinin Sağlığa Faydaları!

 Yaz Meyveleri ve Sağlığa Faydaları:  1. Karpuz: Susuzluğa Son, Kalbe Dost Yazın en popüler meyvesi olan karpuz, içeriğindeki yüksek su oranı (%90) sayesinde mükemmel bir susuzluk gidericidir. Ayrıca, kırmızı rengini veren likopen maddesi kalp sağlığını korur ve kanser riskini azaltır. Karpuz, A ve C vitamini açısından da zengindir, bu da bağışıklık sisteminizi güçlendirir ve cildinizi güzelleştirir.  2. Çilek: Antioksidan Zengini Çilek, antioksidan bakımından oldukça zengin bir meyvedir. Bu özelliği sayesinde cilt sağlığını korur, yaşlanma belirtilerini geciktirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca, çilek tüketimi kalp sağlığını destekler ve kan şekeri seviyesini düzenler. Tatlı ve ekşi tadıyla yazın vazgeçilmezleri arasındadır.  3. Kiraz: Doğal Ağrı Kesici Kiraz, doğal bir ağrı kesici ve anti-inflamatuar olarak bilinir. İçeriğindeki antosiyaninler sayesinde eklem ağrılarını hafifletir ve kas ağrılarını azaltır. Kiraz aynı zamanda uyku düzenini iyileştirir ve melatonin üretimini artırır, bu da daha iyi bir uyku kalitesi sağlar.  4. Şeftali: Cildinize İyi Gelir Şeftali, cilt sağlığı için harika bir meyvedir. İçeriğindeki A ve C vitaminleri sayesinde cildinizi besler ve nemlendirir. Şeftali, ayrıca sindirim sistemini düzenler ve bağırsak sağlığını destekler. Tatlı ve sulu yapısıyla yazın en sevilen meyvelerindendir.  5. Üzüm: Kalp Sağlığını Destekler Üzüm, kalp sağlığı için oldukça faydalıdır. İçeriğindeki resveratrol maddesi, kalp hastalıkları riskini azaltır ve damar sağlığını korur. Üzüm ayrıca enerji verir ve yorgunluğunuzu alır. Küçük taneleriyle büyük faydalar sunar. Yaz meyveleri, hem lezzetleriyle hem de sağlığa olan faydalarıyla sofralarımızın vazgeçilmezi. Bu meyveleri tüketerek hem serinleyin hem de sağlığınıza katkıda bulunun. Afiyet olsun!

Alman Hasta Samsun'da Sağlığına Kavuştu Haber

Alman Hasta Samsun'da Sağlığına Kavuştu

 Felç geçiren Alman hasta, şifayı Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde buldu.   Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde önemli bir ameliyat daha başarıyla gerçekleştirildi. Almanya vatandaşı 64 yaşındaki Lehmann Gerhard, geçirdiği felç nedeniyle Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Yapılan tetkikler sonucunda beyin damarında tıkanıklık tespit edilen hasta, anjiografik yöntemle atardamardan müdahale edilerek tedavi edildi ve sağlığına kavuşturuldu.  "Hem ülkemiz hem de Samsun sağlık turizmine büyük önem vermekte"  Operasyon hakkında bilgi veren Nöroloji Uzmanı ve İnme Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Çetin Kürşad Akpınar, "29 Mayıs'ta gerçekleştirilen ameliyat sonrasında kısa sürede sağlığına kavuşan hastamızın felcinin nedeninin şah damarında darlık olduğu belirlendi. Bu tespit üzerine, işlemden bir hafta sonra dar olan şah damarına karotis stentleme tedavisi uygulandı. Böylece, hastanın yeniden felç geçirme riski ortadan kaldırıldı. Bu ameliyat, inme merkezimizin yetkinliğini ve başarılarını bir kez daha ortaya koymaktadır. Hem ülkemiz hem de Samsun ili sağlık turizmine büyük önem vermektedir. Bu tür örneklerle inme merkezimiz, sağlık turizmine katkıda bulunmaktadır" dedi.  Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, gerçekleştirdiği bu önemli ameliyatla bir kez daha sağlık alanındaki başarılarını kanıtlamış ve adından söz ettirmiş oldu. 

Alman Turistlerin Antalya Doğasına İlgisi Dikkat Çekti Haber

Alman Turistlerin Antalya Doğasına İlgisi Dikkat Çekti

Alman turisteler yıllardır aradıkları şifayı Antalya'da buldular. Mide, diyabet, sedef ve KOAH hastası olan Alman turistler Antalya'nın Akseki ilçesinde bulunan defne yaprağı, kekik, ada çayı, yaban mersini ve yaban zeytini yaprağından şifa buldular. Alman turistler bu bitkilerden yeniden almak için özel olarak Almanya'dan Antalya'ya gelerek Akseki turuna katılıp bu bitkileri temin ettiler.   Side-Manavgat bölgesinde faaliyet gösteren turizm acentesi satış pazarlama sorumlusu Faruk Boztaş, Türkiye'ye gelen turistleri alternatif turizm kapsamında Akseki-İbradı-Ürünlü-Belenalan köylerine gelip, buradaki tarihi doğal güzellikleri ve Altınbeşik Mağarasını gösterdiklerini söyledi.  Yıllardır bu bölgedeki yapmış oldukları çalışmalar neticesinde insanların yaban bitkilerini gösterme fırsatını da bulduklarını söyleyen Boztaş, “Geçen yıl bu bölgeye misafirlerimizi getirdiğimizde bazı misafirlerimizin mersin yaprağı, ada çayı, kekik, defne bitkilerini götürdüklerini tespit ettik. Daha sonradan bize bunlarla ilgili geri dönüşüm yazıları yazdılar. Bizde elimizdeki kaynaklara göre insanlara burada hangi bitkinin ne işe yaradığını tarif etmeye çalıştık. Bu kaynaklar tamamen Türkiye'de çalışılmış olan ve üniversitelerden gelen kaynaklar. Özellikle insanlara bu doğru bilgiyi insanlara doğru vermek açısından bu kitapları getirttirdik” dedi.  “Defne yaprağı KOAH hastalığına iyi geldi”  Geçen yıl Almanya'dan Türkiye'ye gelen ve Akseki turuna katılan hanımefendi eşinin KOAH hastası olduğunu, Akseki'nin Belenalan köyünden aldığı mersin yaprağı çayını kullandığını ve kendilerine defalarca mail atarak kendilerine bu yapraktan göndermelerini istediklerini anlatan Boztaş, “Bunu biz maalesef gönderemedik. Fakat kendisi yeniden Türkiye'ye geldi ve tekrardan bize ulaştı. Aslında onların amaçlarının aynı tura katılmak değil, Belenalan köyüne gelip bu bitkileri almak için geldiklerini söylediler. Kendilerinin Almanya'da birçok baharatçılarda aradıklarını ve Akseki'deki özelliklerde olmadığını söylediler. Kendisinin de aynı zamanda diyabet hastası olduğunu ve bunun içinde defne yaprağını belirli bir beslenme programını uygulayarak defne yaprağını takviye olarak kullandığını ve ilaçları tamamen bıraktığını söyledi. Kendisi artık herhangi bir ilaç kullanmadığını, adaçayı, kekik çayını da soğuk algınlığı, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullandıklarını, bunların ilaçlardan daha iyi geldiğini söylediler. Biz bu bilgileri kendilerinden alıp daha sonrasında diğer misafirlerimize de ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu bitkilerin gerçekten faydasını kendi üzerimizde de görüyoruz. Kendimizde kullanıyoruz. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru saatte kullanıldığı zaman bu bitkiler tamamen şifa kaynağı olarak görülüyor” diye konuştu.    “Akseki bölgesinde bulunan bitkiler şifa kaynağı”  Rakım olarak Akseki bölgesinde bulunan bitkilerin daha şifalı olduğuna dikkat çeken Boztaş, “Biz sonuçta bitki uzmanı değiliz. Bu konuda Türkiye'de çok değerli hocalarımızdan bilgi alışverişinde bulunduk. Kendileri bize bunlarla ilgili kitaplar gönderdiler. O kitaplardan yola çıkarak gelen misafirlerimize taşımaya çalıştık ve bununla ilgili çok olumlu şeyler var. Özellikle Akseki bölgesinde bulunan bitkilerin yapılan araştırma sonucunda sadece bu bölgede toplanan bazı bitkilerin faydasının olduğunu tespit ettik. Kıyı şeridinde toplanan bir defneyaprağı ile Akseki'de topladığımız bir defneyaprağının aynı olmadığını gördük. Dolayısı ile buranın hem hava, hem iklim, hem de toprağındaki zengin mineralleri bu bitkileri tamamen beslediğini inanıyoruz. Bundan dolayı ülkemizde bulunan bitkileri aslında doğru kullanılıp insanlara doğru aktarılmasını ve bunun artık ileride bir ihracat için bire bir sebep olmasını öngörüyoruz. Bu şekilde olursa hem turizme deniz ve kum değil aynı zamanda sağlık turizmine de bir şekilde çevirebileceğimize inanıyoruz. Bu bölgede yaklaşık 4 yıldır bu şekilde çalışmamız var. Artık bu bölgenin insanların meyvesini topladığını görüyoruz. Bu bölgede bulunan insanlar, burada yaşayan insanlar, Yörüklerimiz bu işi benimsediler. Eskiden yanından geçtikleri bitkilere şimdi altın gözüyle bakıyorlar. Umarım ülkemiz açısından da faydalı bir gelişme olur” şeklinde konuştu.  “Yeniden bitki almaya geldim”  Almanya'da yaşayan ve yaşlılar evinde hemşire olan Mandy Freısleben, “Geçen sene bu turu yapmıştım. Bu bitkileri alıp Almanya'ya götürmüştüm. Bu bitkilerin aynısını Almanya'da çok aradım fakat kesinlikle bulamadım. Bitkilerden güzel beklentilerim oldu. Tekrardan bu yıl Almanya'dan gelerek aynı tura katıldım. Tek amacım ise aynı yerden bu bitkileri satın almak oldu. Kendim Adaçayı, defneyaprağı, mersin yaprağını çeşitli hastalıklar için kullandım. Bundan şifa buldum. Bunun için bu tura katılarak Akseki'den bu bitkileri bulup yeniden yerinde aldığım için mutluyum. Zeytin yaprağı çayını mide ve bağırsak sağlığı ve aynı zamanda zayıflamak için kullandık. Mersin yaprağını da KOAH hastalığı için kullandık. Defneyaprağını da kendimde diyabet olduğu için kullandım” diye konuştu.  “46 yıldır hekimin yanında asistanlık yapıyorum”  Almanya'dan gelen Lısa Wanıng (64) ise, “Eniştem geçen yıl burada tura katılmıştı. Bu turda bana hediye olarak mersin yaprağı getirdi. Kendimde yaklaşık 25 yıldır polen alerjisi vardı. Mersin yaprağı çayını içtikten sonra daha sonradan bende bulunan bu kronik rahatsızlığı tesadüfen tedavi ettiğini gördüm. Yılda birkaç defa Türkiye'ye geliyorum. Her sene gelmeye devam edeceğim. Özellikle bu çay için Akseki bölgesine geleceğim. Kendim 46 yıldır hekimin yanında asistanlık yapıyorum. Antialerjik haplar kullanıyordum. Onları kullanınca kendimi yorgun hissediyordum. Şu anda da normalde yazın ilkbahar döneminde Almanya'da polen alerjisinden dolayı dışarı çıkamıyordum. Bu çayı kullandıktan sonra böyle bir sorunum kalmadı. Oldukça mutluyum” dedi.    “12 yıldır sedef hastasıydım, yüzde 95 şifa buldum”  Alman Ralf Eckhardt (68) “Geçen sene acente vasıtası ile tura katıldım. Bana bazı şifalı bitkiler bildirildi. En sonunda mersin yaprağının şifasını duydum. Kendim yıllardır sedef hastalığı ile mücadele ettim. Almanya'da birçok noktaya gittim. Herhangi bir şifa bulma şansım olmadı. Yaklaşık 12 yıldır bu hastalığı çekiyorum. Bu mersin yaprağını 3 hafta düzenli şekilde kullandım. Hastalığımın yüzde 95'ini iyileştirdi. Genç ya da yaşlı olması önemli değil. Bu hastalık herkesi bir şekilde bulabiliyormuş. Kendimde bu konuda şifa aramaya başladım. Sonunda buraya gelerek bu bitki ile tanıştım. Sonrasında 3 hafta düzenli kullandım. Tekrar bu bitkiyi aynı yerden aynı noktadan almak için buraya geldim. Hastalığıma arada bir sadece vücudumun bazı yerlerini nemlendirmesi için krem kullanıyorum. Karın bölgemden daha önce aynı hastalıktan tedavi oldum ve normal tıp tedavisi ile iyi oldu. Fakat sırt bölgesinde bugüne kadar herhangi bir şifa bulamamıştım. Bu bitkiden ise şifa buldum. Yeniden Türkiye'ye gelerek tura katıldım ve bu bitkiyi aldım” diye konuştu.

Kırgız Hastadan Türk Hekimlerine Övgü Haber

Kırgız Hastadan Türk Hekimlerine Övgü

Kırgızistan’ın başkentinden Antalya’ya karın ağrısı şikayetiyle gelip yumurtalıklarında tümör tespit edilen Kırgız hasta, başarılı bir ameliyat sonrası sağlığına kavuştu. Tedavisinin ardından yüzü gülen 71 yaşındaki Khaırrınısa Razıeva, doktorunu Kırgızlara özgü olan “Elleri altın” sözüyle tanımladı.   Kırgızistan’ın Bişkek şehrinde yaşayan 71 yaşındaki Khaırrınısa Razıeva, yoğun karın ağrısı şikayetine ülkesinde çözüm bulmayınca sağlık turizminde başarılı operasyonlarıyla bilinen Antalya’ya geldi. Özel Vitale Hastanesi’ni tercih eden Kırgız hastanın tedavisini Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Ali Fuat Şengör üstlendi. Yumurtalıklarında tümör bulunan Razıeva, başarılı bir operasyon sonrası sağlığına kavuşup taburcu edildi. Razıeva, ameliyat sürecini, “Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım. Hiçbir şey olmamış gibi hemen yürümeye başladım. Ali Fuat hocanın elleri altın, çok minnettarım" diyerek anlattı.  “Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım”  Antalya’ya gelininin tavsiyesi üzerine geldiğini ifade eden Khaırrınısa Razıeva, “Antalya’yı gelinim tavsiye etti. İlk olarak bir hastaneye gittik, faydasını göremedik. Bir arkadaşım Vitale hastanesini tavsiye etti. Sol tarafımda karın ağrım vardı, çok rahatsızdım, sonra film çekildiğinde “Rahim ve bağırsağın arasında irinde enfeksiyon olmuş, onu temizleyeceğiz” dediler. Tedaviyi Opr. Dr. Ali Fuat Şengör hocam yaptı, hiç hissetmedim. Gözümü kapadım ameliyata girdim, gözümü açtım odadayım. Hiçbir şey olmamış gibi hemen yürümeye başladım, hiç ameliyat olmamış gibi rahattım. Ameliyat o kadar güzel geçti ki, ameliyattan kalktım hemen yemek yemeye başladım. Kontrollerim devam ediyor, çok iyiyim” diye konuştu.  Antalya’nın iklimi şifası oldu  Khaırrınısa Razıeva, kontrolleri tamamlandıktan sonra 3 ay daha Antalya’da kalacağını, şehrin ikliminin sağlığına iyi geldiğini söyledi. Razıeva, ”Tedavim tamamlandıktan sonra 3 ay kalacağım ve dinleneceğim. Buranın iklimi çok güzel, şekerim tansiyonum iyi. Kendimi çok iyi hissediyorum. Antalya’yı çok sevdim, evim gibi oldu. Türk hekimleri çok iyi, Ali Fuat hocanın elleri altın, çok minnettarım. Artık kim sorarsa ona bu hastaneyi ve Ali Fuat hocayı tavsiye edeceğim. “Böyle bir doktor ve hastane var, elleri altın mutlaka iyileştirecek” diyeceğim” dedi.  5 yıllık şikayete Türk hekimi son verdi  Kırgız hasta Khaırrınısa Razıeva’nın ameliyatını gerçekleştiren Opr. Dr. Ali Fuat Şengör, Kırgız hastanın yaklaşık 5 yıldır baş dönmesi, karın ağrısı ve halsizlik şikayetleriyle mücadele ettiğini kaydetti. Şengör, “Hastamız, kilo kaybı, baş dönmesi, halsizlik şikayetiyle geldi, yaklaşık 5 yıldır bu şikayetleri çekiyormuş. Muayeneler neticesinde yumurtalıklarında bir tümör olduğunu tespit ettik, kapalı bir yöntemle cerrahi müdahalede bulunarak sağlığına kavuşturduk. Yaklaşık bir ay tedavi aşaması oldu, sonra medikal tedavi süreci devam etti. Sağlıklı bir şekilde memleketine göndereceğiz. Sadece 6 ayda bir yılda bir gerçekleşecek rutin kontrollerimiz olacak" ifadelerini kullandı.  "Anne oğul ilişkisi kurduk"  Türkiye’nin son yıllarda diğer ülkelerin kötü propaganda yapması nedeniyle sağlık turizminde aksamalar yaşadığını dile getiren Opr. Dr. Ali Fuat Şengör, başarılı operasyonların sağlık turizmini olumlu yönde etkileyeceğini kaydettiği konuşmasında, Kırgız hasta ile aralarında kurdukları duygusal bağı ise şu şekilde anlattı: “Yüz güldürücü sonuçlarla karşılaşmamız durumunda, konuyu Türk sağlık turizmi Türk hekimleri açısından başarı olarak görüyoruz. Bu tür hastaların kazanımıyla sektörümüz büyümeye devam edecek. Hastamıza gerekli tıbbi müdahale dışında Türk hekimlerinin şefkatli yaklaşımını da sergiledik. Hastamız duygusal bir bağ da kurdu, doktor hekim veya hasta hekim ilişkisinden ziyade anne evlat ilişkisi gibi yoğun bir duygusal bağlantımız var, devamlı arıyor soruyor.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.