Hava Durumu

#Skandal

Yeni Marmara Gazetesi - Skandal haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Skandal haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Merkez Bankası Skandalı Haber

Merkez Bankası Skandalı

Bu skandal iddiaya göre, TCMB'nin Ankara'daki Sosyal Tesisi, Hafize Gaye Erkan'ın talimatıyla bahane edilen bir tadilat işlemiyle kapatıldı ve tesiste görev yapan aşçılar ve garsonlar tamamen Başkan Erkan ve ailesinin hizmetine sunuldu. Yeni iddialara göre, Erkan Ailesi, Merkez Bankası'nın sosyal tesislerini ve İzmir'deki kampı özel olarak kullanmıştır. Ayrıca, Başkan Erkan'ın annesi Gamze Erkan'ın çalışanlara talimat verdiği de iddia edilmektedir. Banka yetkililerine göre, Ankara'daki Merkez Bankası Sosyal Tesisi, Hafize Gaye Erkan'ın talimatıyla kapatılmış ve burada görev yapan aşçılar ve garsonlar tamamen Başkan ve ailesine hizmet etmek üzere tahsis edilmiştir. Tesiste zaten pandemi döneminde kapsamlı bir tadilattan geçirilmiş ve banka çalışanları ile emeklilere hizmet vermektedir. Ancak, bu tesisin kapatılmasının asıl nedeni, burada görev yapan personelin Başkan ve ailesine hizmet etmesi olarak öne sürülmektedir. Ayrıca, iddialara göre Hafize Gaye Erkan'ın babası Erol Erkan'a makam aracı ve makam odası tahsis edilmiştir. Erol Erkan, bankada resmi bir görevi olmamasına rağmen birçok idari birimin işlerine karışmakta, bu birimlerin başındaki kişilerden bilgi almakta ve doğrudan talimatlar vermektedir. Özellikle Başkanlık katında çalışan aşçılar, garsonlar ve temizlik görevlilerine psikolojik şiddet uygulandığı iddia edilmektedir. Bu skandal iddialar, bir banka çalışanının CİMER'e başvurması ile kamuoyunun gündemine gelmiştir. Ancak, Hafize Gaye Erkan veya ailesi hakkında resmi bir açıklama henüz yapılmamıştır.

Almanya'da skandal uygulama! Diğer mültecileri gönderip Ukraynalıları alıyorlar Haber

Almanya'da skandal uygulama! Diğer mültecileri gönderip Ukraynalıları alıyorlar

Rusya'nın saldırılarının başlamasıyla birlikte milyonlarca Ukraynalı ülkesini ter etmek zorunda kalırken, tüm ülkeler kapılarını açtı. Ülkesinden ayrılan Ukraynalıların sayısı artarken, Almanya'nın, bu sığınmacılara yer açmak için skandal bir uygulamayı hayata geçirdiği öğrenildi. Gelen bilgilere göre Almanya, barınaklarda yaşayan Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. “Haimat” adı verilen barınaklardan çıkarılanlar sınır dışı ediliyor ya da küçücük odalarda onlarca kişinin kaldığı yeni yerlere gönderiliyor... İşte skandal haberin tüm detayları. Rusya’nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerine sığınmayı tercih etti. Bu ülkeler de kapılarını Ukraynalılara sonuna kadar açtı. Fakat bu durum hâlihazırda Avrupa’da mülteci olan Ortadoğulu, Afrikalı ve Afgan mültecileri çıkmaza sürükledi. Yenişafak'ta yer alan habere göre Almanya, geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. Danimarka ise Ukraynalı mültecilere yer açmak için “Suriye artık güvenli” diyerek yüzlerce Suriyeli mültecilerin oturma iznini geri çekti. Alman makamları Ukraynalı mültecilere yer açmak adına çok sayıda Suriyeli mülteci aileyi kaldıkları geçici barınaklardan çıkardı. UYARIDA BİLE BULUNMADILAR Suriyeli aktivistler, yetkililerinin Suriyeli aileleri Almanya’da “Haimat” olarak adlandırılan geçici barınaklardan çıkararak önceden uyarıda bulunmadan sınır dışı ettiğini doğruladı. Nakledilen mülteciler zorla sürüldükleri yeni bölgede şartların çok kötü olduğunu ve küçük odalarda onlarca kişinin kaldığını söyledi. Aktivistler bu kararın sadece Suriyeli aileleri değil, Afgan ve Afrikalı aileleri de kapsadığının altını çizdi. Almanya, yaklaşık 780 bini Suriyeli olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yaklaşık iki milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. DANİMARKA'DA MÜLTECİ AYRIMI Mülteci ayrımı dalgası Danimarka’da da kendini gösterdi. Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasından kısa bir süre sonra, Danimarka Göçmenlik Bürosu ülkedeki 98 belediyeden Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini talep etti. Hükümet yetkilileri Ukraynalılara yer açmak için Suriye’nin bazı bölgelerinin güvenli olduğunu gerekçe gösterip yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma iznini geri çekmeye başladı. Ukraynalı mültecilere açık kapı politikasını uygulayan Danimarka hükümeti, oturma izinlerini iptal ettiği yüzlerce Suriyeli mülteciyi hapishanelerde bir suçlu gibi bekletiyor. Aynı zamanda Danimarka, Esad güçleri tarafından öldürülme veya tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalan mültecilere sığınma hakkı vermeyen ilk Avrupa ülkesi.

Kan donduran gerçek! Haber

Kan donduran gerçek!

Mersin Gülnar'da ortadan kaybolduktan bir süre sonra cesedi bulunan Müslüme'nin gerçek babası, 70 yaşındaki dedesi Hasan Yağal (70) çıktı. Müslüme'nin cesedinden Adli Tıp görevlilerince alınan DNA örneği annesi ile uyumlu çıkarken babası ile uyumsuz çıktı.  Küçük kızın DNA örneği ise dede Hasan Yağal ile uyumlu çıktı. Bu durum Müslüme'nin gerçek babasının Hasan Yağal olduğunu ortaya koydu. 3 yaşındaki Müslüme, Gülnar ilçesinde 10 Kasım'da ailesi kırsal alanda çadır kurduğu sırada kaybolmuştu.  Arama çalışmalarının 10'uncu gününde olay yerinden yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta, bir komşusu tarafından küçük kızın cansız bedenine ulaşılmıştı. Ailenin arama kurtarma ekiplerini ters yöne yönlendirdiği iddia edilirken, anne Selvi Yağal'ın duyarsız açıklamaları dikkat çekmişti.  Gülnar Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında 8 aile üyesi gözaltına alınırken 7'si serbest bırakıldı.  Küçük kızın babasının babası olan 70 yaşındaki dede Hasan Yağal ise çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. MÜSLÜME'NİN DEDESİ BABASI ÇIKTI Adli Tıp tarafından yapılan DNA çalışmasında ise skandal bir gerçek ortaya çıktı. Müslüme Yağal'ın biyolojik babasının, dedesi Hasan Yağal olduğu belirlendi. Müslüme'nin cesedinden alınan DNA örneği, annesi ile uyumlu çıkarken babası ile uyumsuz çıktı. DNA örneği veren dede Hasan Yağal'ın örneklerinin ise küçük kız ile uyumlu olduğu belirlendi. Bu skandal üzerine dede Yağal'ın tedbiren tutuklanmış olabileceği değerlendiriliyor. ABLASININ DA BABASI DEDESİ ÇIKTI Adli Tıp, kati sonuca ulaşmak için ileri incelemelerini sürdürüyor. Dedenin diğer aile üyelerine de cinsel istismarda bulunduğunu, Müslüme'nin 14 yaşındaki ablasının da babası olduğunu ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, Müslüme'nin ablasının DNA örneği de dede Hasan Yağal'ın DNA örnekleriyle uyumlu çıktı. Bu kapsamda Müslüme'nin 14 yaşındaki ablasının da babası da dede Hasan Yağal... DEDESİNİN SÖZLERİ ORTAYA ÇIKTI Arama çalışmalarını da yakından takip eden dede Hasan Yağal, Müslüme'nin kaybolmasının ardından geçen 4 gece sonrasında yaptığı açıklama ortaya çıktı. "O günden beri sağ olsun devletimiz tüm gücüyle arıyor ama yok. Ben sürüye gitmiştim, çocuk arabayı çok severdi, arabaya bineceğim diye babasının arkasından kaçmış, anası tutmuş, alıkoymuş ağlarmış. Ondan sonra da yıkılası çadırı düzenleyeyim diye onunla uğraşırken, geç mi haberi oldu, erken mi haberi oldu, bilmiyorum, bir bakmış çocuk yok. Çocuk çok hareketliydi, çok akıllıydı. Zayıf bir çocuktu ama hareketliydi" demişti. ANNESİ DEDESİ HAKKINDA KONUŞTU Türkiye, Mersin'de kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunan Yörük kızı Müslüme Yağal'a ağladı. Küçük kızın ölümündeki sır perdesi bir türlü aralanamadı. Müslüme'nin annesi, tutuklanan kayınpederi ile ilgili açıklama yaptı. "NEDEN TUTUKLANDI BİLMİYORUM" Yanışlı Mahallesi'ndeki çadırlarına dönen aile üyeleri ise iddialarla ilgili konuşmak istemedi. Anne Selvi Yağal, "Kayınpederim neden tutuklandı, bilmiyorum" dedi.

Mert Çokluk’un ölümünün üzeri kapatılıyor Haber

Mert Çokluk’un ölümünün üzeri kapatılıyor

Çokluk ailesinin avukatının alınmadığı son duruşma sonrasında raporları da yayınlamadan Mert Çokluk’un intihar sonucu öldüğüne karar veren Bavyera Eyalet Meclisinin bu kararı, Orhangazi’de yaşayan ailesini bir kez daha yaraladı. Almanya’nın Nürnberg Erlangen şehrinde master yaparken yaya trafiğine kapalı bir tren istasyonunda ölü olarak bulunan Mert Çokluk davasına Almanya'nın Berlin şehrinde avukatlık yapan Prof. Dr. Abdurrahim Vural el atmıştı. Dava ile ilgili ise 10 Eylül 2020 tarihinde Bavyera Eyalet Meclisi'ne, cinayetle ilgili meclis araştırması yapılması için başvuruda bulunmuştu. Hukukçu Prof. Dr. Abdurrahim Vural'ın konuyla ilgili meclis araştırma başvurusunu dikkate alan Bavyera Eyalet Meclisi, Mert Çokluk cinayetini görüşmek için 11 şubat 2021 günü kapalı oturumda bir araya gelerek konuyu görüştü ve Mert Çokluk'un intihar ettiğine dair karara vardıklarını belirterek, bir skandala imza attı! Bavyera Eyalet Meclisi'nin konuyla ilgili skandal kararından sonra, Almanya'da ki Türk toplumunda, ''Bavyara Eyalet Meclisi'de mi olayı örtbas etmek istiyor, olayın aydınlatılmasını istemiyor mu ve olaya intihar süsümü vermek istiyor'' soruları sorulmaya başlandı. Konuyla ilgili hukukçu Prof. Dr. Abdurrahim Vural, ''Bavyera Eyalet Meclisi Mert Çokluk cinayetinin üzerine gidememiştir. Zaten bu durumun böyle olacağı baştan belliydi, konuyu görüşmek için kapalı oturum yapmalarından anlaşılıyordu ve bu düpedüz bir skandaldır. Normalinde Bavyera Eyalet Meclisi gönderdiğimiz önergelerle ilgili kararlarında bu zamana kadar bize İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını hep gönderirdi. Ne hikmetse, Mert Çokluk olayı görüşmesi kararında göndermedi ve bu bir şüpheli, skandal olaydır! Bu olaya intihar süsü veriyorlar ve bu olayın açıklığa kavuşmasını istemiyorlar. Bavyera Eyalet Meclisi, Mert Çokluk cinayetini intihar diyerek kapatmak istiyor, bunu da İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını gizleyerek yapıyor. Bavyera Eyalet Meclisi'ne İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını göndermesi için ihtarda bulunduk ve bir hafta süre verdik. Verdiğimiz süre içinde İçişleri Bakanlığı’nın savunması ve meclis tutanakları gönderilmediği takdirde, hızlı bir şekilde dava açarak, İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını alacağız. Ayrıca Bavyera Eyalet Meclis, oturumu gizli yaparak kamuoyunu bilgilendirmek istemiyor, olaya intihar süsü vermek istiyor ve olayın araştırılmasını istemiyor'' dedi. Karar aileyi bir kez daha yaraladı 17 ay önce Almanya’da master yaparken ölüsü bulunan Mert Çokluk ile ilgili Bavyera eyalet meclisinin aldığı karar Bursa’nın Orhangazi ilçesinde yaşayan ailesini bir kez daha yaraladı. Orhangazi’de çiftçilik yapan ve oğlunun Almanya’da cinayete kurban gittiğini ifade eden Mert Çokluk’un babası Bekir Çokluk Bavyera Eyalet Meclisi’nin verdiği karara tepki göstererek, oğlum 5 ekim 2019’da masterını bitirmek üzereyken, tren istasyonunda cansız bedeni bulundu. Trenin önüne geçip intihar ettiğini söylediler bize. Oysa cenazemizi otopsi yaptırmadan gönderdiler bize. Otopsiyi İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yaptırdık. Otopsi raporu, ölüm şekli anlaşılamamıştır diye çıktı. Oğlumun cenazesi üzerinde çok insanlık dışı işkence izleri vardı. Örneğin ayak tırnaklarının biri sökülmüş. Omuzlarının üzerinden şiş batırılmış. Darbeli matkapla işkence yapmışlar. Kesinlikle intihar edecek bir çocuk değildi. Çok başarılı bir çocuktu. Orada masterını tamamlayıp Hollanda’ya doktorasını yapmak için geçecekti. Hazmedemediler. Bırakmak istemediler. Zaten bize sabah 07:30’da trenin önüne atladı dediler. Oysa ön otopsi raporunda ölüm saati 03.30 olarak görünüyor dedi. İstanbul’dan çok iyi bir avukat tuttuklarını belirten Bekir Çokluk, avukatımız Alman Emniyetinden dosyayı talep etti. Boş dosya verdiler. Görgü tanığı var dediler. Ne görgü tanığı, ne ismi ne de ifadesi yok. Hepsi uydurmaca. Hiçbir sonuca ulaşamadık. Dış işleri bakanlığımız Alman içişleri bakanlığından olayın aydınlatılması için aydınlatıcı raporlar istedi, hiçbir rapor vermediler dedi. Almanya’daki bir tanıdığımız vasıtası ile olayın ancak Meclis tahkikat komisyonu ile aydınlatılabileceğini öğrendiklerini belirten baba Bekir Çokluk, Bayvera Eyalet meclisinde bir komisyon kuruldu. Günleri sürekli uzattılar. En sonunda Bavyera Eyalet Meclisi duruşmaya bizim avukatı bile almadan karar oturumu yaptı. Size 1 hafta içinde raporları vereceğiz dediler, raporları da vermediler. Alman içişleri bakanlığı savunma ve oturum ile ilgili hiçbir şey vermeyin demiş. Herşey gizleniyor. Çocuğum kim tarafından öldürüldü bilmiyoruz. Alman içişleri bakanlığı insanlık suçu işliyor. Neden gizleniyor dedi. Gece yarıları hala uyandığını ve bir daha uyuyamadığını ifade eden Bekir Çokluk devletimizden rica ediyorum, Alman hükümetinden bu raporları istesinler. 17 ay oldu bu süreç böyle geçiyor. Devlet büyüklerimden rica ediyorum bize yardımcı olsunlar. Biz daha ileri gidemiyoruz. Bu kadar yapabiliyoruz dedi. Bavyera Eyalet Meclisi dosyayı bize vermiyor, dosyayı kapatmaya çalışıyorlar. İntihar diyorlar diye devam eden Bekir Çokluk, benim çocuğumun ölümünden 3 ay önce de Yozgatlı bir ailenin çocuğu da balkondan düşüp öldü diyerek öldürülmüş. Onu da aynı gerekçelerle olayı kapatmışlar dedi. Almanya’da 17 aydır başka Türk çocuk öldürülmedi. Devletimiz bu olayları çok araştırması gerekiyor. Bunlar tıpkı Suudi Arabistanlılar’ın yaptığı gibi özel timleri ile öğrencilerimizi, çocuklarımızı yok etmeye devam ederler" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.