Hava Durumu

#Su

Yeni Marmara Gazetesi - Su haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İstanbul'da İnanılmaz Olay, Çeşmelerden Pis Su Akıyor Haber

İstanbul'da İnanılmaz Olay, Çeşmelerden Pis Su Akıyor

İstanbul'un Arnavutköy ilçesinde vatandaşlar şebeke suyuna atık su karıştığını iddia etti. Pis ve kokan su aktığını iddia eden vatandaşlar duruma tepki gösterdi. Çeşmeden akan pis su cep telefonu kamerasıyla görüntülenirken, durumla alakalı açıklama SMS'i atan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) “Arıtma tesisi arızası” olduğunu belirtti.   İstanbul'un Arnavutköy ilçesinde bir çok mahalleye yaklaşık bir haftadır pis su verildiği iddia edildi. Vatandaşlar kanalizasyon ve gider suyunun şebeke suyuna karıştığını öne sürerek duruma tepki gösterdi. Çeşmelerden akan pis su cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Durumla alakalı açıklama SMS'i atan İSKİ “Arıtma tesisi arızası” olduğunu belirtti.  “Deniz suyunun kokmuş hali gibi”  Pis su nedeniyle ellerini yıkadıkça koku aldığını belirten Bilal Kayacan, “Suda tuhaf bir koku var. Ellerimi yıkıyorum sonra tekrar yıkıyorum sürekli pis bir koku var. Şu anda su kesilmiş sanki deniz suyunun kokmuş hali gibi balçık gibi geliyor ve kötü bir koku var. Her şeyi dışarıdan su alarak  kullanıyoruz ben İSKİ suyuna güvenmiyorum” ifadelerini kullandı.  “Pis su karışmış, kanalizasyon çalışması varmış ondan olabilir”  Muammer Gürpınar, “Ağızda böyle acayip bir tat bırakıyor asla içilmiyor. Son bir haftadır sorun devam ediyor. Arnavutköy ve bu mahalle civarında oluyor problem. İSKİ'ye ulaşamıyoruz düzelecek diye bekliyoruz. Pis su karışmış, kanalizasyon çalışması varmış ondan olabilir. Çok tedirgin oluyoruz yemek yaparken bu suyu kullanıyoruz. Hoş bir durum değil” şeklinde konuştu.  “İmamoğlu gidip Cumhurbaşkanına laf yetiştireceğini işini yapsın”  Ali Gümüştaş isim vatandaş ise, “Abdest alırken kusma hissi geliyoruz. İmamoğlu, 'Allah'ın suyu parayla mı satılır' dedi oy topladı. Bir ton zam yaptı. Bir insanda az bir utanma ve sıkılma olur. Ben Çatalca ilçesinden su aldım geliyorum. Arıtma suyu bile kullanılmıyor. Bunun analiz edilerek bakılması gerekiyor. Bu insanlar zehirlense bunun hesabını kim verecek. İmamoğlu gidip Cumhurbaşkanına laf yetiştireceğine işini yapsın, hizmetini yapsın” diye konuştu. 

‘Su Tasarrufu Bilinci ve Kültürü Projesi’ Haber

‘Su Tasarrufu Bilinci ve Kültürü Projesi’

Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraki BUSKİ ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘Su tasarrufu bilinci ve kültürü projesi’ kapsamında, anaokulu ve ilkokul öğrencilerine suyun verimli kullanımı konusunda eğitimler veriliyor.   Anaokulu ve ilkokul öğrencilerinde suyu verimli kullanma bilinci oluşturmak, onlara bu kültürü aşılamak, suyun tüm canlılar ve dünya için önemini anlatmak, iklim krizine dikkat çekmek amacıyla BUSKİ Genel Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttüğü ‘Su tasarrufu bilinci ve kültürü projesi’, öğrencileri bilinçlendirmeye devam ediyor. Proje kapsamında 14 Ocak’tan bu yana 8 farklı okulda toplam 3011 öğrenciye eğitim verildi. Yıl boyunca devam edecek olan eğitimler kapsamında, öğrencilere suyun bilinçli kullanımı ve su tasarrufu konuları, çeşitli görsel ve işitme ile ilgili içeriklerle ve kitapçıklarla anlatılıyor.  Bursa’daki tüm anaokulu ve ilkokul öğrencilerine yönelik eğitimler düzenlediklerini belirten BUSKİ Eğitim Şube Müdürü Aslı Çiğdem Özcan, “Proje kapsamında anaokulu ve ilkokul öğrencilerinde su bilincini ve kültürünü oluşturmak amacıyla çeşitli eğitimler düzenliyoruz. Eğitimlerimizin içerikleri, pedagoglar eşliğinde öğrencilerin bilgi düzeyleri dikkate alınarak hazırlanıyor. 14 Ocak tarihinden bu yana 8 farklı okulda 3011 öğrenciye eğitim verildi. Eğitimlerimiz yıl boyunca devam edecek” dedi. 

Prof. Dr. Tevfik Özlü: Haber

Prof. Dr. Tevfik Özlü: "Günde en az 2-3 litre su tüketilirse balgam kolaylıkla temizlenir"

 Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, kişinin günlük en az 2-3 litre su içmesi gerektiğinin altını çizerek en iyi balgam sökücünün su olduğunu belirtti.   Prof. Dr. Tevfik Özlü, son dönemde pek çok kişinin balgam çıkarma konusunda zorluk yaşadığını belirterek "Pek çok hastam balgam çıkaramadığından yakınıyor. Balgamın içerde olması bir rahatsızlık hissi veriyor ve öksürüğü tetikliyor. Gece beni uyutmuyor, gündüz ise devamlı öksürüğe sebep oluyor şeklinde yakınmalar duyuyorum. Gerçekten bazı hastalarda astım, KOAH, bronşektazi gibi hastalarda alt solunum yollarımızdaki sekresyonların atılmasında zorluk söz konusu olabiliyor. Yine aynı şekilde sinüzit ya da alerjik nezle gibi bazı üst solunum yolu hastalıklarında da sürekli bir geniz akıntısı olur ve hastalar bu geniz akıntısından rahatsız olur. Bunu koparıp atamazlar. Bunun sebebi bu sekresyonların koyu ve yapışık olması ve hastanın bunu koparıp atamaması. Bu çok rahatsız edici bir histir. Öksürüğü tetikler. Bunun tedavisi var tabii ki. Tedavisi hastaya göre değişiyor. Bazı balgamı sulandırıcı; akıcılığını arttıran ilaçlar da var. Bunlar yardımı ile balgam daha kolay atılabilir hale geliyor. Bu tedaviler ile birlikte öksürük de azalıyor" dedi.  En iyi balgam sökücünün ise su olduğu dile getiren Özlü, "Ama şunu söyleyeyim ki en iyi balgam sökücü ilaç aslında sudur. Bunu hastalarımız çoğu zaman fark etmiyor. Çünkü az su içerseniz balgamda su azalıyor, dolayısıyla balgam yapışık olur. Onu öksürürsünüz yerinden koparamazsınız. Ancak günde yeterli su içerseniz ki bu sayının en az günlük 2-3 litre olmasını öneriyoruz; böylelikle yeterli miktarda su içildiği için balgamın içeriğindeki su miktarı arttığı için balgamın akıcılığı da artıyor ve kişi böylelikle balgamı kolaylıklar temizleyip atabilir. Bu vesileyle öksürüğü de azalır. Ama şunu unutmamak gerekir ki çay ve kahve su yerine geçmiyor. Çünkü bu tarz içecekler içildiğinden daha fazla kayba neden oluyor. Dolaysıyla gerçekte su içmek lazım. Ama hiç su içemiyorum diyen insanlara da ayran, sulu çorbalar, kompostoları tavsiye ediyoruz eğer şeker hastalıkları yoksa. Su kısıtlaması olan hastalar da var. Kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği olup da su kısıtlaması olanların aşırı su tüketmesi de doğru değil, bu kişilerin de bir hekime danışmalarında fayda var" diye konuştu. 

Su Kulanırken Dikkat! Haber

Su Kulanırken Dikkat!

Yağışsız geçen kış sezonu Türkiye'nin birçok noktasında suya erişimi zorlaştırırken, tahıl ambarı Konya'nın da yakın gelecekte su stresi yaşayacağı öngörülen bölgeler arasında olduğuna dikkat çekiliyor. Uzmanlar, suyun yaklaşık yüzde 75 oranında tarımsal faaliyetlerde kullanıldığının altını çizerken, tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerektiğini belirterek tasarruf uyarısında bulunuyor.  Türkiye genelinde geçmiş yıllara oranla yağışlarda düşüşler yaşanırken, Konya Ovasında bu düşüşler yüzde 35 oranında raporlandı. Tahıl ambarı Konya'da barajlar başta olmak üzere yer altı su seviyelerinde de büyük düşüşler yaşanıyor. Suyun kullanım alanı olarak yaklaşık yüzde 75'inin tarımsal faaliyetlerde olduğuna dikkat çeken uzmanlar, tarımda modern sulama tekniklerine geçilmesinin su tasarrufunda büyük rol oynadığına dikkat çekiyor.  “Suyun en önemli kullanım alanı tarımsal faaliyettir”  Damlama sulamanın yüzde 50'ye kadar sulamada tasarruf sağladığına dikkat çeken Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bedük, “Suyun en önemli kullanım alanı tarımsal faaliyettir. Suyun yaklaşık yüzde 70 ila 75'i tarımsal faaliyet için, yüzde 10 ila 15'i sanayide, yüzde 10 ila 12'si de evsel kullanımlarla tüketilmektedir. Dolayısıyla tarımsal faaliyetlerdeki su kullanımı oldukça önemlidir. Konya'da yer altı su seviyesi her yıl 1 ila 2 metre azalmaktadır. Şu anda yaklaşık 300 metrelerden su çıkan bölgeler vardır. Yeraltı su seviyesinin alçalması demek daha düşük kalitede suyun temini anlamına gelir. Yine tuz içeriği, kireç içeriği, mineral içeriği fazla olan su temin edilmesi anlamına gelir. Bu suyla sulama yapıldığı zaman toprakta tuzlanma söz konusu olur ve toprakta tarımsal verimlilik azalır. Yine içme suyu amacıyla veya endüstri amacıyla kullanımda da arıtımı güçleşir. Dolayısıyla yer altı seviyesinin alçalması önemli bir sıkıntı oluşturmaktadır. Tarımda su kullanımının azaltılması için modern sulama tekniklerine geçilmesi gerekir. Örneğin damlama sulamanın yüzde 30 ila 50 sulamada tasarruf sağladığı bilinmektedir. Yine suya daha az ihtiyaç duyan bitki deseni seçilmesi tercih edilmelidir. Nitrat kirliğinin önüne geçilebilmesi için de gübre uygulamaları azaltılmalı ve iyi tarım uygulamalarına geçiş yapılması gerekir” dedi.  "Tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerekir”  Evde alınması gereken tedbirlere dikkat çeken Prof. Dr. Fatma Bedük, ”Su tüketimini azaltacak ve suyun verimli kullanımını sağlayacak tedbirler alınması gerekir ev ölçekli olarak. Örneğin daha düşük akışlı bataryaların kullanılması, bulaşıkların elde yıkanması yerine bulaşık makinesinde yıkanması ve bulaşık makinelerinin tam dolu olarak çalıştırılması, tasarruflu olanların tercih edilmesi. Dolayısıyla suyu sadece su tüketimi olarak düşünmemek gerekir, tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerekir. Su ayak izi bir ürünün üretilmesi aşamalarında kullanılan su miktarının hesaplanmasıdır. Karbon ayak izi bir ürünün üretilmesi ve tedariki, tüketilen enerjiden kaynaklı emisyonların toplamıdır. Örneğin bir kot pantolonun üretimi için yaklaşık 7 bin 500 ile 10 bin litre su harcandığı bilinmekte. Çünkü kot pantolonun ham maddesi olan pamuk yetiştiriciliğinde 1 kilogram pamuk için 10 bin litre suya ihtiyaç vardır. Sonrasında yine bu kot pantolonun işlenmesi sırasında yaklaşık 150 litre kadar su kullanılmaktadır. Dolayısıyla fazladan aldığımız her bir giyim ürünü bile aslında su tüketimidir” şeklinde konuştu.  “Tükettiğimiz her bir ürünün bir karbon ayak izi vardır”  Sera gazlarının iklim değişikliğine sebep olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bedük, “Sera gazlarından en önemlisi karbondioksittir. Diğer sera gazları da hesaplanırken karbondioksit cinsinden hesaplanır. Tükettiğimiz her bir ürünün bir karbon ayak izi vardır. Bu ürün hem üretilmesi aşamasında hem de tedarik ve tüketiciye ulaşması aşamalarında bir karbon ayak izi oluşur. Dolayısıyla bizler aslında evde tükettiğimiz her bir ürün için bir karbon ayak izi oluştururuz. Kargoyla sipariş ettiğimiz her bir ürün için içtiğimiz bir bardak kahve için, bir karbon ayak izi oluştururuz ve oluşturduğumuz bu emisyon aslında iklim değişikliğine bir katkı sağlar. Dolayısıyla yine su kaynaklarına zarar verir” diye konuştu. 

Tokat'ta Sular 6 Gündür Kesik! Haber

Tokat'ta Sular 6 Gündür Kesik!

Tokat'ın Zile ilçesinde bir mahallede 6 gündür süren su kesintisi, vatandaşları doğalgaz kombilerine para karşılığı su bastırmaya ve içme suyu için çevre çeşmelerinden su taşımaya zorladı.  Tokat'ın Zile ilçesinin Bahçelievler Mahallesi'nde, 6 gündür sular akmıyor. İddiaya göre, mahalle sakinleri suyun kesilmesinin ardından belediyeye başvurdukları, arızanın nedeninin henüz tespit edilmediği yönünde cevap aldıklarını belirttiler. Su sıkıntısı çeken vatandaşlar, doğalgaz kombilerine su bastırabilmek için firmalara başvurarak para karşılığında hizmet alırken, içme suyu ve diğer günlük ihtiyaçlarını karşılamak için çevredeki aktif çeşmelerden bidonlarla su taşıyor. Kış aylarında su sıkıntısının daha büyük bir problem haline geldiğini vurgulayan vatandaşlar, suyun kesilmesi nedeniyle kombilerin çalışmadığını ve evlerde ısınma sorunu yaşandığını ifade etti. Belediye ile iletişime geçtiklerini ancak bir açıklama yapılmadığını belirten mahalle sakinleri, belediye yetkililerinin sorunun çözülmesine yönelik adım atmadığından şikayetçiler.  “Belediye işini ya doğru yapsın ya da bırakıp gitsin”  Birçok vatandaş, doğalgaz kombilerine su bastırmak için firmalara bin 500 TL ücret ödediklerini dile getirerek, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Vatandaşlar, "Ya belediye işini düzgün yapmalı ya da bu işi bırakıp gitsinler. Çözüm bekliyoruz" diyerek durumu protesto etti.  Zile Belediyesi'nin konuya ilişkin henüz bir açıklama yapmadığı belirtilirken, mahalle sakinleri 6 gündür devam eden su kesintisinin bir an önce giderilmesini ve kombilerinin çalışır duruma getirilmesini talep ediyor. 

Doğru Beslenmenin Önemi Haber

Doğru Beslenmenin Önemi

 Diyetisyen Dila Abdik, kış mevsiminde soğuk algınlığı, grip ve diğer enfeksiyon hastalıklarının daha sık görüldüğünü belirterek, beslenme ile bağışıklığa destek olunabileceğini vurguladı.    Kış aylarında soğuk hava ve azalan güneş ışığı ile birlikte bağışıklık sistemi zorlanabiliyor. Kış aylarında bağışıklığı desteklemek için dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Diyetisyen Dila Abdik, “Mevsiminde taze sebze ve meyve tüketmek, vücudumuza gerekli vitamin ve mineralleri doğrudan kazandırır. Kış aylarında portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciyeler, C vitamini bakımından zengindir ve bağışıklığı destekler. Brokoli, karnabahar ve brüksel lahanası gibi turpgiller, antioksidan içeriği ile öne çıkar. Ayrıca, balkabağı ve havuç gibi A vitamini kaynakları, solunum yollarının sağlığını destekler. Tabağınızı renklendirmek, yalnızca göz zevkinizi değil, bağışıklık sisteminizi de güçlendirir. Bağırsak sağlığı, bağışıklık sistemimizin temel taşlarından biridir. Yoğurt ve turşu gibi probiyotik açısından zengin besinler, bağırsak florasını destekler ve vücudu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir” dedi.  Soğuk havalarda susama hissi azalsa da vücudun suya ihtiyacı var  Dyt. Abdik, “Baharatlar, yemeklerinize lezzet katarken aynı zamanda bağışıklığı da destekler. Zerdeçal, anti-enflamatuar özellikleriyle bilinirken, zencefil solunum yollarını rahatlatarak şifa verir. Tarçın ve karanfil ise yüksek antioksidan içeriği ile öne çıkar. Soğuk havalarda susama hissi azalsa da vücudumuzun suya olan ihtiyacı devam eder. Yeterli sıvı almak, toksinlerin vücuttan atılmasını ve metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlar. Suya ek olarak, bitki çayları ve şekersiz kompostolar da harika bir alternatif oluşturur” diye vurguladı.  Kış aylarında D vitamini seviyeleri düşer  Bağışıklık sistemi için proteinlerin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Dyt. Abdik, “Tavuk, balık, yumurta gibi kaliteli protein kaynaklarının yanı sıra, badem, ceviz ve keten tohumu gibi omega-3 açısından zengin besinler de tüketilmelidir. Omega-3, iltihaplanmayı azaltır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla D vitamini seviyeleri düşebilir. D vitamini takviyesinin gerekip gerekmediğini belirlemek için doktor kontrolü önemlidir. Ayrıca, somon, sardalya ve yumurta gibi D vitamini kaynaklarını sofranıza ekleyerek bu desteği artırabilirsiniz” dedi.  Kış aylarında bağışıklığınızı desteklemek için çeşitli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken Dyt. Abdik, “Doğru besinleri tercih ederek, enfeksiyonlara karşı daha dirençli bir vücuda sahip olabilirsiniz. Unutmayın, bağışıklık sisteminizin gücü, tabağınızdan başlar” ifadelerini kullandı. 

Damacana Su Fiyatları Yüzde 100 Arttı  Haber

Damacana Su Fiyatları Yüzde 100 Arttı 

İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Turan Akkaya, damacana su fiyatlarının bir yılda yüzde 100 civarında arttığını belirterek, bu artışta pazarın önemli bölümünü elinde tutan yabancıların sorumlu olduğunu söyledi.   Akkaya, yaptığı açıklamada, damacana su fiyatlarındaki fahiş yükselişin sadece İstanbul'da yaşayanları değil 85 milyonu ilgilendirdiğini belirtti. Kanunların kendilerine verdiği yetkiyle bir tarife belirlediklerini dile getiren Akkaya, buna göre dönüşümlü damacananın 90 lira, dönüşümsüz damacanın ise 95 liradan satılması gerektiğini anlattı. Birçok firmanın İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı olduklarından esnaf odası tarifesine uymadıklarını vurgulayan Akkaya, 19 litrelik damacananın bugün 145 liraya kadar çıktığını kaydetti.  İstanbul'da ve Türkiye'de fiyat oluşumunda çift başlılık olmaması gerektiğine dikkati çeken Akkaya, "İstanbul'a il dışından gelen suların önemli bölümü, yüzde 65'i yabancı firmalara ait. Onlar da tarifelere uymuyorlar. Gerekçe ne bilmiyoruz" dedi.  Damacana su fiyatları yüzde 100 arttı  Akkaya, geçen yıl bu dönemlerde damacana suyun 60-70 lira arasında olduğunu vurgulayarak, yüzde 100 civarındaki artışı kendilerinin de anlamadığını söyledi. Nakliye maliyetlerinin gerekçe gösterildiğini belirten Akkaya, şöyle konuştu:  "Geçen yıldan bu yana akaryakıt bu kadar artmadı. Başka nakliyeyi etkileyen ne var bilmiyoruz. Bir anlamda yabancılar tarifeyi belirlemiş oluyorlar. Onlar ne isterse o oluyor. 22 su firması yabancıların. Pazarın önemli bölümünü ellerinde tutuyorlar. Ekmek ve su fiyatları önemlidir. İnsanın en fazla ihtiyaç duyduğu ürünlerdir. Konuyu Ticaret Bakanımız Ömer Bolat'a ilettik. Konunun üzerine gidiyorlar, araştırıyorlar. Bu konuda Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ile görüşeceğiz. Bununla ilgili bir tarife mi belirlenir tavan fiyat mı uygulanır bilmiyoruz ama bu böyle gitmez."  Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu ise "sudan sebepler"le su fiyatlarının inanılmaz artırıldığını söyledi. Esnaf odasına bağlı olanların fiyat tarifesine uyduğunu ancak ticaret odasına şirket kayıtlı olanların kafalarına göre fiyat belirlediğini aktaran Ağaoğlu, şunları kaydetti:  "Ticaret odasına kayıtlı firmalar fiyatı yükseltince belediyenin suları bile arttı. Yüzde 100'e yakın fiyat artışı hiçbir gerekçeyle anlatılamaz. Litresi 7,5 lirayı geçti, böyle bir şey olabilir mi? Suyun maliyeti çok yüksek değil aksine çok düşük aslında ambalajı para. Ambalajı defalarca kullanıyorlar. Buna rağmen fiyatlar çok arttı." 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.