Hava Durumu

#Tarih

Yeni Marmara Gazetesi - Tarih haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarih haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Osman Gazi'ye Yapılan 105 Yıllık Hakaretin Belgeleri Ortaya Çıktı Haber

Osman Gazi'ye Yapılan 105 Yıllık Hakaretin Belgeleri Ortaya Çıktı

Bursa Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, tarihin tozlu sayfalarından 1920 yılına ait arşiv belgelerini gün yüzüne çıkararak, işgalci Yunan komutanının Osman Gazi Türbesi'ne yaptığı büyük saygısızlığı ortaya koydu. 105 yıl önce gerçekleşen bu saygısızlık, aradan geçen onca zamana rağmen unutulmadı. Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, ecdada yapılan bu hakaretin hafızalardan silinmeyeceğini vurguladı.  Orhan Gazi'nin 1326 yılında gerçekleştirdiği fethin ardından yaklaşık 130 yıl Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapan Bursa, 8 Temmuz 1920'de İtilaf Devletleri'nin desteklediği Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildi. Bu işgal, Ankara'da bulunan İlk Meclis'te büyük üzüntüye yol açmış, 10 Temmuz 1920'de Meclis kürsüsüne siyah örtü (Puşide-i Siyah) örtülmüştür. Meclis kürsüsüne siyah örtü örtülmesi, Bursa'nın işgalinin milli bir yas olarak kabul edildiğini göstermektedir. Türk ordusunun 11 Eylül 1922'de, işgalden tam olarak “2 yıl, 2 ay, 2 gün” sonra Bursa'yı geri almasıyla birlikte, bu siyah örtü de kaldırıldı.  Yunan işgali sırasında milli ve dini değerlere yapılan saygısızlıklar, tarihe kara bir leke olarak geçti. Bu saygısızlıklardan biri de Yunan komutan Binbaşı Sofoklis Venizelos'un, Osman Gazi'nin türbesinde sergilediği hadsizlikti. Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos'un oğlu olan Binbaşı Sofoklis, Osman Gazi'nin türbesinde çektirdiği fotoğraf ile hafızalara kazındı. Venizelos nişanlısına gönderdiği fotoğrafın altına, “Yunanistan yeniden doğuyor, Türkiye ölüyor” notu düştü. Bu fotoğraf karesi, Yunanlıların Osman Gazi Türbesi'ne yaptığı saygısızlığın simgesi haline geldi ve Bursalıları derinden yaraladı.  "Burası sadece bir mezar değil, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun ve yükselişinin de sembolüdür"  Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, Osman Gazi Han'ın Tophane sırtlarındaki türbesini ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada şu cümlelere yer verdi:  "Şu an önünde bulunduğumuz Osman Gazi Türbesi, yalnızca bir mezar değildir. Osmanlı Devleti'nin temellerinin atıldığı ve imparatorluğun yükselişinin simgelendiği yerdir. 19. ve 20. yüzyılın başlarında Bursa'ya gelen seyyahların yazılarında da Osman Gazi Türbesi'ne mutlaka yer verdiklerini görüyoruz. Burasının büyük bir Türk hükümdarının, Osmanlı Devleti'nin kurucusunun türbesi olduğunu herkes çok iyi bilmekteydi."  "Türklere karşı psikolojik üstünlüğü sağlamak adına hususi çekilmiş bir fotoğraf"  Arslan, 1920'nin sonlarında Yunan komutan Sofoklis Venizelos'un Osman Gazi Türbesi'ni ziyaretine de değinerek, bu ziyaretin detaylarının net olmadığını, ancak bir fotoğrafın bu ziyaretten günümüze ulaştığını belirtti. Arslan, "Fotoğrafta Venizelos'un gayet samimi, hatta saygısız bir şekilde, kolunu türbenin parmaklıklarına dayadığı ve ayağını da kenara koyarak poz verdiği görülmektedir. Bu fotoğrafı nişanlısına ve Daily Mail Gazetesi muhabirine göndermiştir. Bu fotoğraf ve altına düşülen 'Yunanistan yeniden doğuyor, Türkiye ölüyor' notu ile Türklere karşı psikolojik bir üstünlük sağlamayı hedeflemekteydiler. Bu fotoğraf, Osman Gazi'nin Bursa'daki Bizans hakimiyetine son veren Türk hükümdarı olması sebebiyle özellikle seçilmiş ve kasıtlı olarak çekilmiş bir karedir" dedi.  Arslan, 12 Temmuz 1920 tarihli Bursa Hakimiyet gazetesinde yayımlanan 'Bahtsız Bursa' adlı yazıda Osman Gazi Türbesi'nin işgal altında kaldığının ifade edildiğini vurguladı. Arslan, "Ayrıca, milli şair Mehmet Akif Ersoy'un ünlü Bülbül şiirinde Osman Gazi'nin türbesinde çan seslerinin duyulmasını şu sözlerle dile getirmiştir. 'Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde Osman'ın.' Bu yazılar ve mısralar Osman Gazi Türbesi'nin işgal altında olmasının Türk milletinde oluşturduğu derin üzüntüyü ve utancı dile getirmektedir. Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bolayır da Dayanma adlı şiirini, Sofoklis Venizelos'un türbede çekilen bu fotoğrafı üzerine kaleme almıştır. Bu fotoğraf kamuoyunda büyük bir infial oluşturdu ve Türk halkının tepkisine sebep olmuştur" diye konuştu.  Asırlık arşivlerde saklı  Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin de desteğiyle belgesel ve arşiv çalışmaları yürüten Bursa Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, bu süreçte pek çok yeni belgeye ulaştıklarını belirtti. Arslan, "Osman Gazi Türbesi ile ilgili önemli bir belge de bu araştırmalar sırasında ortaya çıktı. Bursa Darülmuallimin eski ambar memuru Mehmed Şefik tarafından kaleme alınan 12 Aralık 1921 tarihli dilekçede, şu cümleler yer aldı: 'Yakın zamanda döndüğüm Bursa civarında, işgal yönetimi tarafından kasti ya da gayri kasti olarak işlenen çeşitli vahşet ve zulümlere ek olarak, kasaba içinde bizzat gözlemlediğim bazı kutsal değerlere yönelik saldırılar ve uluslararası hukuk kurallarına açıkça aykırı olan durumlar aşağıda arz olunur: - Cennetmekan Sultan Osman Han-ı Evvel hazretlerinin türbesinin girişine Kral Konstantin'in defne dalları ile çerçevelenmiş büyük bir resmi asılmıştır. Söz konusu türbenin avlusu da muhabere kıtaları tarafından işgal edilmiş olup, bahçedeki şehzadelerin mezarları üzerinde insan dışkısı izleri görülmektedir. İslam'a ve yüksek mezarlıklara aykırı olarak, Yunan askerleri tarafından defalarca tuvalet olarak kullanıldığına tanık oldum.  - Camilerden bazılarının kapılarına Kral Konstantin'in resmi asılmıştır. Özellikle Hoca Alizade Camii'nin kapısına büyük bir haç çizilmiştir.  - Vilayet dairesinin kapısına kraliyet tacı ve Yunan arması yerleştirilmiştir.  - İngiltere hükümeti tarafından Anadolu'ya gönderilmek üzere Mudanya'ya sevk edilen savaş esirlerimiz, Yunan hükümeti tarafından tutuklanarak bir yılı aşkın süredir askeri hizmetlerde çalıştırılmaktadır.  Bu olaylar, dindaşlarımızın gözü önünde gerçekleşerek vicdanlara dayanılması imkansız bir ızdırap yüklemektedir. Bu durumların önlenmesi amacıyla müttefik devletler nezdinde protesto edilerek, kutsal yerlerin tarafsız bir hükümetin kontrolü altında jandarmamız tarafından işgali için siyasi girişimlerde bulunulmasını yüksek makamınızdan istirham ederim. Bu konuda emir ve ferman, yetki sahibinindir" ifadelerine yer verildi.  Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan, Osman Gazi Türbesi'nin Milli Mücadele sürecinde bir birlik ve bilinç oluşturduğunu vurguladı. Arslan, "Sofoklis Venizelos'un, Osman Gazi'nin türbesinde çekildiği fotoğrafı, kartpostallarda ve gazetelerde yayımlanarak halkı birleştiren bir sembol haline gelmiştir. Bursa'nın kurtuluşu 11 Eylül günü büyük bir sevinçle karşılanmış, bu sevincin bir yansıması olarak Osman Gazi'nin türbesinin bir maketi yapılarak Ankara sokaklarında dolaştırılmıştır. Bu, Osman Gazi'nin isminin ve türbesinin bağımsızlık ve Milli Mücadele ile özdeşleştiğini gösterir. 11 Eylül'de Bursa'ya ilk giren askerlerimizden 11 kahraman da Hacivat Köprüsü'nde şehit düşmüş ve Bursa'yı fetheden Osman Gazi'nin yanı başına defnedilmiştir. Böylece, Bursa'yı fetheden Osman Gazi ile onu kurtaran kahramanlar, aynı kutsal mekânda bir araya gelmiştir. Ruhları şad, mekanları cennet olsun" dedi.  Arslan, araştırmaları sırasında Yunan arşivlerinden de faydalandıklarını belirterek, "Yunan kaynaklarında bu olaylara yer verilmemektedir. 2016 yılında Sofoklis Venizelos konusu iki ülke arasında yeniden gündeme geldi ve Yunan gazetelerinde Türkiye'nin bu konuyu gündeme getirerek kendilerini sıkıştırmaya çalıştığı şeklinde ifadeler yer aldı. Ancak Osman Gazi, artık sadece tarihi bir şahsiyet değil, aynı zamanda bir sembol haline gelmiştir. Onun adı, 600 yıl sonra bile Bursa'nın kurtuluşuna öncülük etmiş ve Milli Mücadele'nin önemli sembollerinden biri olarak öne çıkmıştır. Bugün ve gelecekte de tarihî sembol olma özelliğini sürdürecektir" şeklinde konuştu. 

Mersin'de turizminin yeni umudu Alahan Manastırı Haber

Mersin'de turizminin yeni umudu Alahan Manastırı

Orhan, Hıristiyanlığın hac yollarından biri olarak da bilinen Mut ilçesindeki Alahan Manastırının tarihi bir yolculuğa çıkmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldiğini, il genelinde UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alan 4 kültür varlığından biri olduğuna dikkat çekti. Orhan, tarihi yapının biri yıkılmış iki kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odaları ve vaftizhaneyi barındırdığını, Mersin’in Ayasofya’sı olarak da bilinen ve 2000 yılından itibaren Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Alahan Manastırı, 2011 yılında restore edildiğini ifade etti. Orhan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ye benzer mimarisi ve süslemeleri nedeniyle ‘Mersin’in Ayasofya’sı’ olarak da bilinen Alahan Manastırı'nın, Hıristiyanlığın geçiş yolu olarak da önem taşıdığı için her yıl turistlerin hac yollarından biri olarak anıldığını belirtti. Manastırın doğu ve batısındaki yapıları, sütunlu bir yürüme yoluyla birbirine bağlanan Alahan Mahallesindeki kilisenin arkasında, suyu bir kaynak tarafından sağlanan hamam yapısının da bulunduğuna dikkat çeken Orhan şunları kaşydetti: "Alahan Manastırının 17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından da ziyaret edildiği bilinirken, Çelebi seyahatnamesinde, manastırı ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor sözleriyle tanımlanıyor. Yapımında kullanılan ve pek çoğu arazilerden kesilerek çıkarılan taşların kesim izleri ve üzerindeki çeşitli figürlerin, günümüzde dahi görülebildiği manastır, turistlerin uğrak yerleri arasında bulunuyor. Mersin genelinde çok ender tarihi eserlerden biri. Şu anda 6. yüzyılda yapılan bu manastır, 16. yüzyıl boyunca tarihe meydan okurcasına ayakta durmuş. Bu güne kadar ciddi anlamda bölümleri ayakta ve zaman zaman yıprandığı konularda var. Gerek dünya turizmine, gerek Mersin turizmine, gerek Türkiye turizmine çok katkı yapacağından eminiz. Ama ilgili bakanlığımızın biraz daha buraya hem yol meselesini hem gelen ziyaretçileri biraz daha sosyal alanlarda rahat edebilmesi için yatırım yapmasını istiyoruz. Biz yerel yönetimler olarak buranın gerek reklamında, gerek tanıtımında devamlı yanındayız. Başta biz olmak üzere bu konuda herkesi göreve davet ediyorum. İlçemize kazandıralım, geçmişimize sahip çıkalım ve bu anlamda da insanların görmesini, gezmesini sağlayalım.” Arkadaşlarının önerisi üzerine Alahan Manastırını gezmeye geldiklerini ifade eden ziyaretçilerden Bekir Çoban, “Alahan Manastırı gerçekten anlattıkları kadarından daha güzel ve harika bir yer. Herkese gelip gezmelerini tavsiye ediyoruz. Yerli ve yabancı turistleri buralara getirerek tanıtımını yapacağım” dedi. Manastırı arkadaşlarıyla ziyarete gelen Mehmet Gürbüz ise, “Burası tarih kokuyor. Ziyaret ettim o kadar memnun kaldım ki anlatamam. Herkesin gelip ziyaret etmesini isterim” diye konuştu. "Manastırın tarihçesi" MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında yoğun olarak kullanılan ve Hristiyanlar için hac merkezi olduğu düşünülen Alahan Manastırı, Torosların yamaçlarındaki özgün tomografik konumu zengin bezemeli iki büyük kilisesi mevcut. Vaftizhanesi, sütunlu yolu, kaya mezarları, su kaynakları, hamamı ve konaklama yerleri ile erken Hıristiyan sanatında ve Bizans mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Manastırın kurucusu olduğu sanılan Keşiş Terasis’in kayalara oyulmuş lahidinin üzerinde 13 Şubat 462 tarihi görülüyor. Buradan da manastırın 450’li yıllarda kurulduğu anlaşılıyor. Evliya Çelebi, Arap akınları sırasında terk edildiği sanılan Alahan Manastırı’nı Kal’a-i Takyanos olarak adlandırır ve kimsenin yaşamadığı manastırın bir mimarın elinden yeni çıkmış gibi göründüğünü anlatır. 1961–1962 yıllarında İngiliz arkeolog Michael Gough’ın manastırda arkeolojik kazılar yaptığı biliniyor.

Geleneksel Uludağ Premium Ultra Trail'in 7.Koşusu Ne Zaman? Haber

Geleneksel Uludağ Premium Ultra Trail'in 7.Koşusu Ne Zaman?

Geleneksel hale gelen 'Uludağ Premium Ultra Trail', bu sene 12-13-14 Temmuz tarihinde gerçekleşecek. Tarih dolu parkurda Sporcular, Oteller bölgesinden başlayacak olan yarışta sırasıyla Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Süleymaniye, Hünkar Köşkü, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, Alaçam, Buzul Göletler bölgesinden Uludağ küçük zirve yaptıktan sonra tekrar Cennet Tepe üzerinden oteller bölgesine gelecek.  Uludağ Premium isim sponsorluğunda, 'Uludağ’da Koşmayı Hayal Et!' sloganı ile bu sene 7’ncisi düzenlenecek Ultra Trail, birbirinden önemli isimleri 5 ayrı parkurda ağırlayacak. Marmara’nın doğal güzellikleriyle çevrili ve tarihi şehirlerinden biri olan Bursa’da 2 bin 543 metre yüksekliğindeki Uludağ’da koşucular, parkurlar boyunca muhteşem doğayla bütünleşecek. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bursa Valiliği, Uludağ Alan Başkanlığı, Bursa Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Türkiye Atletizm Federasyonu, ANDA Arama Kurtarma katkılarıyla 12-13-14 Temmuz’da gerçekleşecek 'Uludağ Premium Ultra Trail' patika koşusunda katılımcılar unutamayacakları bir yarış tecrübesi yaşayacak.  Binlerce sporcunun katılacağı organizasyonda, UPUT100K, UPA66K, UPGE30K, UP16K ve UP6K’lık doğa harikası parkurlarla sporcular, kıyasıya mücadeleler yaşayacak. En rekabetçi dağ ultra maratonu olma özelliği de bulunan ‘’Uludağ Premium Ultra Trail', her yıl olduğu gibi bu yıl da çıtasını yukarıya taşıyarak sporculara unutulmaz bir yarış deneyimi sunacak.  Bu yıl 7’ncisini düzenleyeceğimiz Uludağ Premium Ultra Trail için çok heyecanlı olduklarını dile getiren Uludağ İçecek Türk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Kızıl, “4 mevsim Uludağ mottosu ile çıktığımız bu yolda, Uludağ’ın ilkbahar ve yaz aylarında da içinde yeşilin 400 tonunu barındıran doğasını tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Film setini andıran parkurların en büyük özelliği ise bitki örtüsünün çeşitliliği ve değişen arazi yapısı. En büyük hedefimiz Uludağ’da turizmin 12 ay aktif hale gelmesi ve bunun için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Uludağ özelinde ilkbahar ve yaz aylarında farklı spor aktiviteleri de düzenlemeyi planlamaktayız. Spor bilincinin artması, sporun herkese rahatça ulaşılabilir hale gelmesi için yoğun çaba sarf ediyoruz. Spor aynı zamanda bölgedeki herkesi kucaklayan bir olgu. Bu tarz yarışlar sayesinde belli dönemde iş yapan bütün esnafa da ayrı bir katkı sunmuş oluyoruz. Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de yoğun bir katılımla gerçekleştireceğimiz Uludağ Premium Ultra Trail sayesinde hem turizmi hareketlendireceğiz hem de yerele dokunmuş olacağız” dedi.  Uludağ Premium Ultra Trail, birbirinden önemli ve güzelliklerle dolu 5 ayrı parkurda koşulacak. Uludağ Premium Ultra Trail (UPUT100K), 100 kilometre ve 4 bin 620 metre yükseklik kazanımı ile yüzde 60 patika, yüzde 30 single track ve yüzde 10 asfalt yoldan oluşan patika koşusu, 13 Temmuz Cumartesi günü sabah saat 06.00’da start alacak ve 21 saatlik bir bitirme zamanına sahip olacak. Uludağ Premium Advanced Trail (UPA66K), 66 kilometre ve 3 bin 600 metre yükseklik kazanımı ile yüzde 50 patika, yüzde 43 single track ve yüzde 7 asfalt yoldan oluşan yarış, 13 Temmuz Cumartesi günü saat 06.00’da başlayacak ve 15 saatlik bir bitirme zamanına sahip olacak. Uludağ Premium Epix Trail (UPGE30K) 30 kilometre ve bin 510 metre yükseklik kazanımı ile yüzde 65 patika, yüzde 30 single track ve yüzde 5 asfalt yoldan oluşacak. Uludağ bölgesinin en güzel doğa manzaraları içerisinde geçecek yarış, 13 Temmuz Cumartesi sabahı saat 08.00‘da start alacak 8 saatlik bitirme zamanına sahip olacak. Uludağ Premium Trail (UP16K) 16 kilometre ve 500 metre yükseklik kazanımı ile yüzde 20 patika, yüzde 70 single track ve yüzde 10 asfalt yolda koşulacak. Yarış, 13 Temmuz Cumartesi günü saat 09.00’da start alacak.  Uludağ Premium Trail (UP6K) 6 kilometre ve 210 metre yükseklik kazanımı ile yüzde 20 patika, yüzde 60 single track ve yüzde 20 asfalt yolda gerçekleşecek. Mücadele 13 Temmuz Cumartesi günü saat 10.00’da başlayacak.  Organizasyon Kurucu Ortağı Engin Çetinay, “Bu yıl 7.'sini düzenleyeceğimiz Uludağ Premium Ultra Trail için çok heyecanlıyız. 4 mevsim Uludağ mottosu ile çıktığımız bu yolda, beyaz cennet olarak adlandırılan Uludağ’ın ilkbahar ve yaz aylarında da içinde yeşilin 400 tonunu barındıran doğasını tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Film setini andıran parkurların en büyük özelliği ise bitki örtüsünün çeşitliliği ve değişen arazi yapısı. En büyük hedefimiz Uludağ’da turizmin 12 ay aktif hale gelmesi ve bunun için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Uludağ özelinde ilkbahar ve yaz aylarında farklı spor aktiviteleri de düzenlemeyi planlamaktayız. Spor bilincinin artması, sporun herkese rahatça ulaşılabilir hale gelmesi için yoğun çaba sarf ediyoruz. Spor aynı zamanda bölgedeki herkesi kucaklayan bir olgu. Bu tarz yarışlar sayesinde belli dönemde iş yapan bütün esnafa da ayrı bir katkı sunmuş oluyoruz. Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de yoğun bir katılımla gerçekleştireceğimiz Uludağ Premium Ultra Trail sayesinde hem turizmi hareketlendireceğiz hem de yerele dokunmuş olacağız” dedi.  Tarih ve doğa ile iç içe parkur  Oteller bölgesinden başlayacak olan Uludağ Premium Ultra Trail 100K, sırasıyla Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Süleymaniye, Hünkar Köşkü, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, Alaçam, Buzul Göletler bölgesinden Uludağ küçük zirve yaptıktan sonra tekrar Cennet Tepe üzerinden oteller bölgesinde sona erecek. Uludağ Premium Advanced Trail 66K ise, oteller bölgesinden başlayacak yarış sırasıyla Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Sarıalan, Tonoz Yayla, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, buzul göletler bölgesinden Uludağ küçük zirve yaptıktan sonra tekrar Cennet Tepe üzerinden oteller bölgesinde son bulacak. Uludağ Premium Epix Trail 30K'da ise 1. Oteller Bölgesi üzerinden Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Sarıalan, Tonoz Yayla, Zeyniler Köyü, Kurbağakaya üzerinden oteller bölgesinde son bulacak. Uludağ Premium Trail 16K, oteller bölgesinden başlayıp, Sarıalan, Kurbağakaya ve Softaboğan Şelalesinden geçerek Oteller bölgesinde bitecek. Uludağ Premium Trail 6K, oteller bölgesinden başlayacak yarış 1. Oteller Bölgesi üzerinden Kurbağakaya tekrar oteller bölgesine ulaşarak son bulacak.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.