Hava Durumu

#Tarım

Yeni Marmara Gazetesi - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Coğrafi İşaret Belgeli 'Ordu Kivisi'nde Hasat Devam Ediyor Haber

Coğrafi İşaret Belgeli 'Ordu Kivisi'nde Hasat Devam Ediyor

Türkiye'nin ‘coğrafi işaret belgeli' ilk kivisi olan 'Ordu kivisi'nde hasat devam ediyor. Bu yıl 6 bin tondan fazla rekolte beklenen kivinin Ordu iline yaklaşık 300 milyon TL ekonomik katkı sağlaması hedefleniyor.   Ordu'da 1993 yılında fındığın yanında ek gelir sağlaması amacıyla dikilen kivi üretimi yaygınlaşıyor. 30 yıl önce hobi amaçlı başlanan kivi, 2019 yılında coğrafi işaret belgesi aldı. Geçen yıllarda il genelinde yaklaşık 9 bin ton kivi üretimi yapılırken, hava şartları, hastalıklar ve zararlılar nedeniyle bu yıl rekolte 5-6 bin tona geriledi. Buna rağmen, büyük kısmı yurt dışına ihraç edilen kivinin Ordu ili ekonomisine yaklaşık 300 milyon TL katkı sunması hedefleniyor.  “Fiyatlar geçen yıla göre yüzde 100 arttı”  Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar, “Ordu'da ürün güzel, kalitede de sıkıntı yok. Türkiye'de ilk defa coğrafi işaret belgesi alan Ordu Kivisi. Geçen yıl fiyatımız birinci sınıf kivide 20 liraydı, bu yıl 40 lira, yüzde 100 artış var. Bu üretici ve bizim adımıza sevindirici bir durum. Rekolte olarak tam tahmini rekolte elimizde yok ancak 5-6 bin ton rekolte olacaktır diye tahmin ediyoruz. Bu da ilimize 250-300 milyon TL girdi sağlayacaktır. Kivinin güzel yanı peşin para satılması, işçiliği yok, 10 ton kiviyi 10 kişi bir günde toplayabiliyor. Kivide şuan sorun yok ancak ilerleyen günlerde kuraklıkla ilgili sorun olabilir diye düşünüyorum” dedi.  “Raf ömrü uzun, aroması güzel”  Ordu Kivisi'nin raf ömrü uzun olduğu gibi tadının da güzel olduğunu kaydeden Uzunlar, “Aroması da iyi bu nedenle tercih ediliyor. Düzgün bir yerde muhafaza edildiği takdirde nisan ayına kadar bekletilebilir. Toplama yapılırken de dikkat edilmesi lazım, kasada bir kivi bile ezildiği zaman diğer kivileri de olgunlaştırıyor. Alıcının sıkıntıya düşmemesi adına dikkatli toplamamız lazım” şeklinde konuştu.  "Fındık hasadından daha kolay"  Kivi hasadında çalışan işçiler ise fındık hasadına göre daha kolay olduğunu, eğlenceli bir şekilde hasat yaptıklarını söyledi. Ordu Kivisi'nin kalite ve aroma olarak güzel olduğunu söyleyen işçiler, hasattan memnun olduklarını belirttiler. 

“Adana muz üretiminde 3'üncü sırada” Haber

“Adana muz üretiminde 3'üncü sırada”

Adana'da hasadına başlanan muzun kilogram fiyatı serada 27 liradan alıcı bulurken çiftçinin yüzü gülüyor.   Mersin ve Antalya'dan sonra en fazla muz üretilen il olma özelliğini taşıyan Adana'da, üreticilerin yeni gözdesi muzun yetiştirildiği sera sayısı günden güne artıyor. Adanalı çiftçiler, 2017 yılından bu yana verilen devlet destekleri sayesinde muz ekim alanını 5 yılda 75 dönümden 7 bin 558 dönüme çıkardı. Ülke genelinde üretilen 850 bin ton muzdan, yaklaşık 45 bin tonu Adana'da hasat ediliyor.  Muz ekim alanlarının artması ve yüzde 145.8'lik gümrük vergisi sayesinde ithalatın da önüne geçildi.  Öte yandan kentte 7 bin 558 dönüm alanda ekim yapılan ve hasadı başlayan muzdan yaklaşık 45 bin ton rekolte hedefleniyor. Muz hasadı sırasında İhlas Haber Ajansı'na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, son yıllarda ise özellikle Akdeniz'e kıyısı bulunan illerde muz üretiminin oldukça arttığını ve ülke ihtiyacının büyük bölümünün yerli üretimle karşılanmaya başlandığını söyledi.  “Muzun kilogram maliyeti 20 lira”  Doğan, “Devlet teşvikleri muz üretiminin artmasına çok katkı sağladı. 2024 1 Ocak itibariyle muz üretimine kota konuldu. Biz şu anda ülkemizde muzda kendi kendine yeten ülkelerden biriyiz ve ihtiyacımızın tamamını karşılıyoruz. Eğer gümrük vergisi konulmasaydı muz üretimi bu kadar artmayacaktı. Fiyatlar 10 gün önce 35-36 lirayken şu anda muzun kilogram fiyatı 27 liradan alıcı buluyor. Maliyet 20 lira ve bazı muz seralarında 5 ton, bazılarında 6-8 ton verim alıyoruz” dedi.  “Adana muz üretiminde 3'üncü sırada”  Tarımsal planlama kapsamında artık muz serası kurulmadığını anlatan Doğan, “Adana'da 7 bin 558 dönüm alanda muz üretimi var. Adana ili olarak muz üretiminde 3'üncü sıradayız. Üretim planlaması yapıldığı için ve şu anda Türkiye'de üretilen muzun ülke ihtiyacını karşıladığı için muz üretimi yasaklandı. Devletimizin de desteğiyle Adana'yı yerli muz üretiminde marka ve lider bir kent haline getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı. 

Bitlis'in Ahlat İlçesinde 3 Bin Dekar Alanda Elma Üretimi Yapılıyor Haber

Bitlis'in Ahlat İlçesinde 3 Bin Dekar Alanda Elma Üretimi Yapılıyor

Bitlis’in Ahlat ilçesinde yetiştirilen elmalar yurt içi pazarda yoğun talep görüyor.  Ahlat Kaymakamlığı tarafından hazırlanan ve Ahlat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) tarafından yüzde 50'si hibe destekle finanse edilen “Ahlat'ta Meyveciliğin Geliştirilmesi Güdümlü” projesi ile Ahlat'ta kapama elma bahçeleri kuruldu. Kurulumu yapılan elma bahçelerinde yetiştirilen elmalar, yurt içi pazarda aranılan ürünler arasına girmeye başladı. Ahlat'ın Kınalıkoç köyündeki 60 dönümlük tarım arazisini devletten aldığı fidan desteğiyle 6 yıl önce kapama elma bahçesine dönüştüren Harun Örken, bu yıl bahçesinden 200 ton elma hasadı gerçekleştirdi.  Ahlat İlçe Tarım ve Orman Müdürü Nihat Keskin, elma üreticisi Harun Örken'in kapama elma bahçesini ziyaret ederek hayırlı ve bol kazançlar diledi. Ahlat'ta 3 bin dekar alanda elma üretimi gerçekleştirildiğini belirten Keskin, Ahlat elmasının aranılan ürünler arasına girdiğini söyledi. Keskin, “Ahlat ilçemiz Doğu Anadolu Bölgemizin en önemli tarım alanlarında olan ilçelerinden biridir. Özellikle kuru fasulye ve patates üretimiyle Türkiye'de önemli bir üretim oranına sahip olan ilçemizde son yıllarda meyvecilik ve başta da elma üretimi olmak üzere meyvecilik konusunda da ciddi adımlar atılmaya başlandı. İlçemizde 3 bin dekarın üzerinde elma bahçesi kurulu olup son birkaç yıl içerisinde tesis ettiğimiz scarlet çeşidiyle kurduğumuz elma bahçeleri de üretime geçti, verimler alınmaya başlandı. Şu anda da ilçemizin Kınalıkoç köyünde Harun Örken isimli çiftçimizin elma bahçesindeyiz. Başta üreticimiz Harun Örken olmak üzere tüm çiftçilerimize hayırlı ve bereketli kazançlar dilerim” dedi.  Elma üreticisi Harun Örken de, yetiştirdikleri elmalara her yerden talep olduğunu söyledi. Örken, “Burayı 60 dönüm bahçe olarak 2018 yılında kurduk. 7 bin 500 ağaçtan oluşan bir elma bahçesi kurdum. Elma fidanlarımızın çeşitleri ana fidanımız scarlettir kırmızı elma, tozlayıcılarımız golden ve granny smithdir. Ürünlerimizi iç piyasaya ve Doğu Anadolu Bölgesine satıyoruz. Özellikle Ağrı iline satıyoruz. Oradan gelen müşterimizde memnun olduğu için ürün satışında hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz” diye konuştu.  Bahçeyi kurarken devletten sertifikalı fidan desteği aldıklarını vurgulayan Örken, “60 dönümden oluşan bahçemizde dönümüne 3 ila 3,5 ton arasında ürün elde ediyoruz. İç piyasası çok güzel. Daha önceden patates, şeker pancarı ve kuru fasulye gibi ürünler ekiyordum. Onlardan vazgeçtik, şu an tamamen bahçeciliğe ve meyveciliğe yönelmişiz. Geliri güzel masrafı da diğer tarım ürünlerine göre daha az. Güzel bir kazanç elde ediyoruz. Allah nasip ederse bunun devamını da getireceğiz” diye konuştu. 

Taleplere Yetişemiyor, Pazar Sorunu Da Yok Haber

Taleplere Yetişemiyor, Pazar Sorunu Da Yok

Bilecik'te 210 metrekare serada yılda 5 kere ejder meyvesi hasadı yapan Mehmet Kılıç, taleplere yetişemediğini ve pazar sorunu da olmadığı söyledi   Bilecik'in Bayırköy Beldesinde yaşayan ve berberlik yapan Mehmet Kılıç, internette gördüğü ejder meyvesini evinin bahçesinde tek bir fideyle yetiştirmeye başladı. Şimdi ise 210 metrekarelik serasında seri üretime geçen Kılıç, meyvenin bölgedeki iklim ve toprak şartlarına uyum sağladığını ve kalite olarak ana vatanından daha iyi olduğunu belirtti. Hedefi ise daha büyük bir sera yaparak üretimi artırmak olduğunu anlatan Kılıç, "Ben bu meyveyi internette gördüm merak saldım 4 sene öncesi. Daha sonra evimin önündeki bahçede ufak bir sera yapıp denedim ve meyvemiz oldu. Birkaç tane numune meyve aldık. Daha sonra bu bölgede iklimde meyve olabileceğini düşünerek 210 metrekare sera yaptık. Bu sene 4'cü senemiz maşallah şuan verimli günleri de geçti. İki senedir alıyorduk ama bu sene tam manasıyla verimli oldu" dedi.  "Bakımı gayet kolay, bir çapa kazma sürme derdi yok"  Bakımı gayet kolay, bir çapa kazma sürme derdi olmadığı anlatan Mehmet Kılıç, "Hiçbir ilaç kullanmıyoruz. Tamamen büyük hayvan ve küçük hayvan gübresi kullanarak yetiştiriyoruz. Meyveye şuan insanların çok büyük bir ilgisi var birde bizim bölgemizde bu meyve olmadığı için daha hiç görmemiş daha hiç tatmış insanlar olduğu için ziyarete gelen çok arkadaşlar var" dedi.  "Genelde renklendirme amaçlı olduğu için kırmızı çeşitleri pastanelerde daha çok tercih ediyorlar"  Ejder meyvesinin 4 çeşidi olduğunu anlatan Kılıç, "Şimdi bunlarda çok çeşit var, ama bizim elimizde 4 çeşit var. Sarı cinsi olan var sarı ejder meyvesi, bunun içerisinde beyaz ve bunun içi de beyaz. Pembe ejder meyvesi bunun içerisinde de kırmızı içi kırmızı olan cinsimiz var, ayrıca bir de siyah olan cinsimiz var. Tabi hepsinin aroması çok farklı hepsinin vücuda faydaları farklı farklı tatları şeker oranları farkları. Bu yüzden elimizde 4 çeşit var. Genelde renklendirme amaçlı olduğu için kırmızı çeşitleri pastanelerde daha çok tercih ediyorlar. Sütlü tatlılarda yaş pastalarda kullanıyorlar. Beyaz olan cinsimizin şeker hastalarını dengeleme de tansiyon hastalarını dengelemede olduğu söyleniyor. Bu yüzden beyaz cinsimizi bu tür rahatsızlıkları olan daha fazla tercih ediyor" ifadelerine yer verdi. 

Hektaş'ın Hedefi  Yerli ve Milli Tohum Haber

Hektaş'ın Hedefi Yerli ve Milli Tohum

Tarım sektörüne sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler sunma vizyonu doğrultusunda yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları ile sektöründe öncü rol üstlenen Hektaş, yerli ve millî tohum geliştirme çalışmalarını Hektaş Tohum markası ile sürdürecek.   Hektaş'ın tarımda bir vizyon ve misyon hareketi olduğunu belirten OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem, “Hektaş, ülkemizin geleceğine yön veren stratejik sektörlerde sorumluluk üstlenen OYAK'ın bilinç ve farkındalığının çok iyi bir örneğidir. Gıda güvenliği ve gıda egemenliği açısından son derece kritik bir konu olan tohum ıslah çalışmalarında başarılı sonuçlar alan Hektaş, önce bölgesel sonra global bir tohum markası olma yolunda ilerliyor” dedi.  OYAK Kimya Tarım şirketlerinden, Türkiye'de tarım sektörünün öncüsü Hektaş, tohum alanında yeni bir adım atıyor. Son yıllarda Ar-Ge yatırımlarıyla öne çıkan Hektaş, yerli tohum çalışmalarıyla ülke tarımına destek oluyor. Son dört yılda tarla ve sebze grubunda toplam 25 tohum çeşidinin tescilini alan Hektaş, Areo Tohumculuk adıyla sürdürdüğü faaliyetlerine artık Hektaş Tohum olarak devam edecek.  Türkiye tarımını geleceğe hazırlıyor  Hektaş'ın çalışmalarıyla ilgili mesaj veren OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem, dünyada ve Türkiye'de kritik eşikten geçen tarım sektörünün gündeminde ‘gıda güvenliği' olduğunu kaydetti. Erdem, şöyle devam etti:  “İklim değişikliği, nüfus artışı, göç, jeopolitik riskler, salgınlar ve afetlerin yanı sıra ekonomik dalgalanmalar da ülkelerin tarım politikalarını belirliyor. Gıda arz güvenliğini; gıda ticaretindeki korumacı eğilimler, gıda milliyetçiliği gibi yeni kavramlarla konuşuyoruz.  Tarımsal verimlilikte ve tarımsal üretimde dünyada ilk 10 ülke arasında olan Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden biri bu alanda verimli üretim ve sürdürülebilir arz güvenliğini sağlamaktır. İçinde bulunduğumuz değişim ve dönüşüm çağında, sürdürülebilir tarımsal üretim, ülkeler için hayati öneme sahip.  Tarımda bir vizyon ve misyon hareketi olan Hektaş, ülkemizin geleceğine yön veren stratejik sektörlerde sorumluluk üstlenen OYAK'ın bilinç ve farkındalığının çok iyi bir örneğidir. Ar-Ge, yeni ürün geliştirme ve tarım teknolojileri alanında milli projeleriyle öne çıkan Hektaş, son sekiz yılda gerçekleştirdiği yatırımlarla tarımsal üretimde sürdürülebilir ve verimli büyümenin kurallarını baştan yazıyor. Tarımsal üretime teknolojiyi entegre eden yenilikçi uygulamalarıyla hem üreticinin hem tüketicinin yanında yer alıyor. Hektaş, global bir şirket olarak ‘Tarım 5.0'a öncülük ediyor.  Bitki besleme ve hayvan sağlığı alanlarındaki çalışmalarının yanı sıra besin zincirinin ilk halkası olan tohum konusundaki faaliyetleri ‘gıda güvenliği' amacının doğrudan parçası. Gıda güvenliği ve gıda egemenliği açısından son derece kritik bir konu olan tohum ıslah çalışmalarında başarılı sonuçlar alan Hektaş, önce bölgesel sonra global bir tohum markası olma yolunda ilerliyor. Tarımda yaşanan zor döneme rağmen daha iyi, daha verimli, daha güvenli yarınlar için çalışan Hektaş, ülkemiz için değer üretiyor, teknoloji ve bilimle Türkiye tarımını geleceğe hazırlıyor.”  Sektörde en fazla Ar-Ge yatırımı yapan şirket  Hektaş'ın faaliyetleri ve Ar-Ge çalışmalarını anlatan Hektaş Genel Müdürü Enis Emre Terzi, “Nüfus artışı, mevsimsel şartlar, iklim değişikliği ve tarımsal üretim alanlarının azalması dikkate alındığında, verimli tarım uygulamalarının değeri her geçen gün artıyor. Sürdürülebilir gıdanın temeli olan tohum, ülkeler için stratejik bir güç haline geldi. Bu doğrultuda tohum ıslah çalışmaları, ülkelerin gıdaya erişimi ve gıda güvenliği açısından kritik rol oynuyor. Türkiye'de sektörünün en fazla Ar-Ge yatırımı yapan şirketi olarak, tohum, bitki koruma ve bitki besleme alanlarında uzun yıllardır öncü ve yenilikçi çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.  2019 yılından beri Areo Tohumculuk adıyla sürdürdükleri tohum geliştirme faaliyetlerini artık Hektaş markası ile sürdüreceklerini aktaran Terzi, “68 yıllık köklü geçmişe sahip olan Hektaş'ın çiftçiler nezdinde marka bilinirliği yüzde 100, memnuniyet oranı ise son sekiz yıldır yüzde 90'ın üzerinde. Hektaş'a duyulan güvenin de gücüyle artık yolumuza Hektaş Tohum olarak devam edeceğiz. Bu adımın yurt içi ve yurt dışı pazarda bize büyük güç katacağına inanıyoruz” dedi.  Güvenli gıda için kritik adımlar  2020-2024 yılları arasında domates, biber, patlıcan, hıyar, buğday ve pamuk olmak üzere tarla ve sebze grubunda yerli ve milli 25 tohum çeşidinin tescilini aldıklarını vurgulayan Terzi, şunları söyledi:  “Son yıllarda yürüttüğümüz yerli tohum çalışmalarıyla tarıma destek oluyoruz. Tohum ıslah çalışmalarımızda bitkilerin genetik özelliklerini iyileştirerek verimde artış sağlıyoruz. Önemli bir tehdit haline gelen iklim risklerine karşı dirençli tohumlar elde ediyoruz. Aynı zamanda hastalık ve zararlılara dirençli tohumlar geliştirerek mahsul kaybını azaltıyoruz. Islah edilen tohumlarla besin değeri yüksek ürünler elde ediyoruz. Tohum, ekonomik anlamda dönüşü geç olan ancak son derece kritik ve stratejik bir yatırım. Tüm bunlar güvenli gıdaya erişimde kritik önemde.”  Tarımda küresel ölçekte tartışılan gündem başlıklarından ‘gıda egemenliği' konusuna dikkat çeken Terzi, şöyle devam etti:  “Gıda egemenliği, bir ülkenin kendi tohumlarını üretme kapasitesine dayanır. Eğer bir ülke, tohumlarını dışa bağımlı olmadan üretebiliyorsa gıda egemenliği konusunda avantajlıdır. Bu nedenle tohum ıslahı, ülkelerin yerel tohum çeşitliliğini korumasına ve kendi tohumlarını geliştirmesine imkan tanır. Hektaş Tohum olarak önceliğimiz, ülkemizin tohumda bağımsızlığıdır. Tohum ıslah çalışmaları dışa bağımlılığı azaltır, tarım politikalarında bağımsızlığı destekler. Hektaş, tüm faaliyetlerini bu bilinç ve farkındalıkla sürdürüyor.”  ‘Volkan' ve ‘Selçuk Bey' çiftçiyle buluştu  Bu hafta Aydın'da gerçekleştirdikleri pamuk tarla gününde üreticilerin karşısına ilk kez Hektaş Tohum markası ile çıktıklarını anlatan Terzi, “Bu buluşmada, ‘Volkan' ve ‘Selçuk Bey' adını verdiğimiz yeni yerli pamuk tohumlarımızı hasat öncesi tarlada tanıttık. Yeni yerli tohumlarımız, yüksek verim potansiyelleri ve her türlü toprak yapısına, makineli hasada uygun olma özellikleriyle ön plana çıkıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ile yürüttüğümüz çalışmalar sonrasında geliştirdiğimiz Volkan pamuğu, orta erkenci çeşit olması nedeniyle standart türlere göre daha erken hasat edilebiliyor. Bu sayede, pamuk üreticilerimiz daha erken ve daha yüksek fiyatlarla ürünlerini pazara sunma avantajına sahip olacaklar. Ayrıca, hasat sezonunda yaşanan yoğunluğu azaltan tohumlar, üreticilerimizin maliyetlerini de büyük ölçüde düşürecek” diye konuştu.  Sıvı bitki beslemede yeni çözümler  Tarım sektörünün sorunlarını en doğru şekilde tespit ederek, ihtiyaçlara yönelik yüksek kalite ürünler geliştirdiklerini ve piyasaya sunduklarını anlatan Terzi, sıvı bitki besleme ürünleri ile ilgili de bilgi verdi. Emre Terzi, “Hektaş'ın en önemli Ar-Ge yatırımlarından biri olan Ankara Yüksek Teknoloji Merkezimizde, dört marka altında 17 sıvı bitki besleme çözümümüzün lansmanını geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Birim alandan en yüksek verimin alınmasına katkı sağlayacak bu ürünlerimiz, saha testlerinde çiftçilerimizden yoğun ilgi gördü. Sıvı bitki besleme ürünlerimizi, iç pazarın yanı sıra başta Türki Cumhuriyetler olmak üzere tüm dünyaya sunacağız” dedi.  Tarımsal deneyim ve inovasyon merkezi  Hektaş'ın tarımsal inovasyon ve Ar-Ge merkezi F.A.R.M. (Farming, Analysis, Research & More) değişik türlerde ürünlerin yetiştirilip geliştirilmesine imkân tanımak amacıyla, Türkiye'nin örnek mikroklima bölgelerinden biri olan Orhangazi'de 607 dönüm arazi üzerinde kuruldu.  Halen 320 çeşit ürünün yetiştirildiği inovasyon ve deneyim merkezinde IoT, blockchain ve yapay zekâ teknolojileri ile analiz, uygulama, dikey tarım ve tohum ıslah çalışmaları yapılıyor, ayrıca sürdürülebilir tarım uygulamaları geliştiriliyor.  Verimli tarım tekniklerinin geliştirilmesi için çalışan tesiste, Türkiye'nin dört yanından binlerce üreticiye iyi tarım uygulamaları ve verim odaklı üretim teknikleriyle ilgili eğitimler veriliyor.  370 dekar alanda üretim yapılıyor  Açık alanda 370 dekar üzerindeki üretim parsellerinde 20 türde 182 çeşit ürün yetiştirilen tesiste;  Sert ve yumuşak çekirdekli ağaçlar (Şeftali, nektarin, zeytin, erik, kayısı, elma, armut, ayva, kiraz, nar, Trabzon hurması, incir),  Sert kabuklu meyve ağaçları (Ceviz, badem)  Tarla bitkileri (Buğday, ayçiçeği, mısır)  Berry grupları (Blueberry, böğürtlen)  Üzüm bağları (Sofralık, kurutmalık ve kokulu üzüm çeşitleri)  Yazlık / kışlık sebzeler (Domates, biber, lahana, enginar, bezelye)  Akıllı topraksız seralar (Domates, biber, hıyar ve tohum üretim çalışmaları) ile modern tarımın ilkeleri doğrultusunda sürdürülebilir ve yenilikçi anlayışla tarımsal üretim yapılıyor.  Üretilen türler genel olarak ülkemizde yetiştirilen, katma değeri yüksek ve ihracat potansiyeli bulunan bitkiler. Arazide akıllı tarım teknikleri ile kültürel işlemler (budama, terbiye, bitki koruma, bitki besleme) ve dijital teknolojiler kullanılıyor.  Hektaş F.A.R.M.'da kapalı topraksız tarım yöntemiyle; tüm yıl boyunca hava şartlarından etkilenmeyen, kimyasal ilaç kalıntısı içermeyen, ekolojik, yüksek kaliteli ve lezzetli ürünler üretiliyor. Topraksız seralarda çiçek tozlaşması doğal yöntemlerle polinatör Bombus arıları ile sağlanıyor. Tamamen dijitalleşmiş süreçlerle tarımsal verimliliği artırmaya odaklanan merkezde ürün çeşitliliği dönemsel olarak değişiyor, bilindik çeşitlerinin yanı sıra binlerce farklı domates ve biber çeşitlerinin üretimi yapılıyor. 

Binbir Emekle Üretilen Lezzet, Bu Kış Da Damakları Şenlendirecek Haber

Binbir Emekle Üretilen Lezzet, Bu Kış Da Damakları Şenlendirecek

Türkiye'de kabak denilince ilk akla gelen Sakarya'nın coğrafi işaret tescilli beyaz kestane kabağının hasadı başladı. Lezzetiyle yiyenleri büyüleyen ve sofraları süslemek üzere römorklara yüklenen kabaklar, satış noktalarında yerini almaya başladı.  Kabak denilince ilk akla gelen ve ‘kabak tatlısı'nın da coğrafi işaret tescili bulunan Sakarya'da beyaz kestane kabağının tarladan, sofraya yolculuğu başladı. Ekimi Mart-Nisan aylarında özenle seçilmiş çekirdeklerden yapılan beyaz kestane kabakları yaklaşık 7 aylık sürecin ardından toplanmaya başlanıyor. Binbir zahmetle yetiştirilen kabaklar römorklara yüklenerek önce depolara, daha sonrasında da satış yerlerine ulaşıyor. Usta ellerden geçtikten sonra tatlısıyla damakları şenlendiren; çorba, lokum, marmelat ve reçel çeşitleri ile de sofraları süsleyen kabaklar, yurt dışına da ihraç ediliyor. Tarlada 6 ila 8 lira arasında değişen fiyatlar marketlerde ise 15-20 lira arasında satışa sunuluyor.  “Sakarya'nın coğrafi işaretli kabağının lezzeti toprağından geliyor”  Kabak ekimi ve hasadından bahseden çiftçi İslam Aksoy, “Kabak, Mart ayının 15'inden Nisan ayının 20'ine kadar ekilir. Toplama zamanı da Eylül ayının 20'sinde başlayıp Ekim ayının sonlarına kadar devam eder. Şu anda da hasadımız sürüyor. Sakarya'nın coğrafi işaretli kabağının lezzeti toprağından geliyor. İlk önce tarlalarımızı hazırlıyoruz, ekeceğimiz yere hayvan gübresini koyarız ve ondan sonra toprak altı gübresi ekilir. Ardından kabak çıkıp 3-4 yaprak olduktan sonra ilk çapası yapılır. Devamında da üst gübresi atılır ve boğazlama yapılır. Tarladaki fiyatlar 6 ila 8 lira arasında değişiyor. Marketlerde ise 15-20 lira arasında satılıyor. Bu sene kabağın tarlalara ekilme oranı daha fazla. Hava şartları ve kuraklık sebebi ile kabağın olmadığı yerler var. Geçen seneye göre rekolte daha yüksek. Vatandaşın sofrasına daha bol kabak gelebilir bu sene” dedi.  “Tarladan sofraya serüveni başladı”  Kabak ihracatından söz eden Aksoy, “Ülkenin birçok bölgesine kabağımızı gönderiyoruz. İstanbul, Ankara, Antalya ve Afyon gibi illerimiz başta olmak üzere yurt dışına da gönderiyoruz hasadına başladığımız kabaklarımızı. Sakarya kabağımız özellikle tatlı olarak kullanılıyor. Çorba ve farklı ürünlerde de kullanılıyor kabağımız. Bu sene kabak daha fazla olduğu için vatandaşlar daha rahat alıp tüketecek. Tabii vatandaşın daha fazla kabak tüketmesi bizim de satışlarımızı etkiler ve seneye tarlalara ekeceğimiz kabak sayısını artırır. İyi bir kabak; parlaklığı ve sap kısmının kalınlığı gibi yerlerden belli olabilir. Yani görüntüsünden kabağın güzelliğini anlayabiliriz. Hasadı devam eden kabağımızın, tarladan sofraya serüveni başladı” diye konuştu.  “Kabak tatlımıza biz elmas diyoruz”  Lezzeti damaklarda kalan kabak tatlısının sofraları süslediğini aktaran restoran işletmecisi Musa Kocaoğlu, “Kabağın hasadı başladı. Tarlada toplanan kabak tatlılarımız sofraları süslüyor. Sakarya'da yetişen kestane kabaklarımızı en güzel haliyle hazırlayarak elmas haline getiriyoruz. Kabak tatlımıza biz elmas diyoruz, Sakarya'mızın coğrafi işaretli lezzetini elmas haline getirerek kıymetli misafirlerimizin masalarını süslüyor ve damaklarını şenlendiriyoruz. Sakarya harici birçok şehirden bu lezzeti tatmak için gelen misafirlerimiz oluyor. Bunun yanı sıra yurt dışından sadece bu kabak tatlısını yemek için gelen misafirlerimiz bile oluyor. Bu eşsiz lezzeti tadan bir daha dükkanımıza geliyor” şeklinde konuştu. 

Adana'da Mandalina Hasadı Başladı Haber

Adana'da Mandalina Hasadı Başladı

Türkiye’nin en önemli tarım üretim merkezlerinden Adana’da mandalina hasadı başladı. Sıcak havanın verimi etkilediği ve kent genelinde 379 bin dönüm alanda ekilen mandalinadan 500 bin ton rekolte bekleniyor.   Türkiye’de üretilen mandalinanın büyük bir oranını karşılayan Adana’da erkenci Primasol, Eary-N, Okitsu Wase ve Miho Wase cinsi mandalinalarda hasat başladı. Kentte yaklaşık 379 bin dönüm alanda üretimi yapılan mandalinayı bahçelere giren işçiler el emeğiyle toplanıp kamyon ve tırlara yüklüyor. İç ve dış pazara gönderilen erkenci mandalinalar bahçede 15-18 liradan alıcı buluyor.  Sıcak hava verimi etkiledi  Öte yandan, sıcak havanın etkisini gösterdiği Adana’da bu sene birçok ürün gibi mandalina da etkilendi. Geçen sene 1 milyon tonun üzerinde verim alınan mandalinadan bu sene 500 bin ton rekolte bekleniyor.  “Çiftçinin yüzü gülmüyor”  Hasat sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Adana’da iklim şartları nedeniyle narenciyenin tamamında verim kaybı var. Geçen yıl 3 milyon 200 bin ton narenciye rekoltesi varken bu sene 1 milyon ton civarı narenciye bekliyoruz. Şuanda fiyatlar iyi ama verim alamadığımız için çiftçinin yüzü gülmüyor” dedi.  “500 bin rekolte bekliyoruz”  Fiyatların bahçede 15-18 lira arasında olduğunu belirten Doğan, “İlerleyen günlerde fiyatlar 20 lirayı da geçer ama yine çiftçimiz para kazanamayacak. Geçen yılın 3’te 1’i oranında anca verim var. Geçen sene kent genelinde 1 milyon 350 bin ton mandalina verimi alırken bu sene 500 bin ton mandalina rekoltesi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.  Mandalina üreticisi Uğur Özgiray ise fiyatların iyi ancak verimin çok düşük olduğunu söyledi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.