Hava Durumu

#Tıp Fakültesi

Yeni Marmara Gazetesi - Tıp Fakültesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tıp Fakültesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Onlarca İnsanın Yaşamına Dokunan Vasiyet... Haber

Onlarca İnsanın Yaşamına Dokunan Vasiyet...

 Bursa'da 11 yıl önce bedeninin kadavra olarak kullanılmasını vasiyet eden emekli astsubay ve röntgen teknisyeni Fehmettin Saymaz'ın (70) Uludağ Üniversitesi'nde binlerce öğrencinin yetişmesine sebep olan naaşı yakınlarına teslim edildi. Uludağ Üniversitesi'ndeki törenin ardından Saymaz'ın cenazesi toprağa verilmek üzere Balıkesir'in Ayvalık ilçesine gönderildi.   Bursa'da Askeri Hastane'de röntgen teknisyeni olarak görev yaparken emekli olan 70 yaşındaki 2 çocuk babası Fehmettin Saymaz, 2013 yılında zatürre teşhisiyle Onkoloji Hastanesi'ne yatırıldı. Burada vefat ederse bedeninin kadavra olarak kullanılmasını vasiyet eden Saymaz'ın naaşı 20 Mayıs 2013 tarihinde hayata veda edince Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne götürüldü.  Bursada tıp fakültesi öğrencilerinin derslerinde kadavra olarak kullanılan Fehmettin Saymaz'ın naaşının 11 yıl sonra ailesine teslim edilmesine karar verildi.  Aile fertlerinden kardeşi Ergin Saymaz (65) kızı Çiğdem Saymaz Narlı (56) ve Semra Kama (58) Uludağ Üniversitesi'nde törenle naaşı teslim aldılar.  Fehmettin Saymaz'ın cenazesinin Ayvalık'ta düzenlenen tören ve cenaze namazının ardından ilçe mezarlığına defnedileceği öğrenildi.  "Babam ihtiyaç olduğunu haberlerde görmüş"  Ayvalık Adliyesi'nden emekli olan ve burada yaşayan Çiğdem Saymaz Narlı cenazeyi teslim alırken şunları söyledi: "Babam 11 sene önce vefat etti. Ölmeden önce kendi isteği, kadavra olarak teslim olmaktı. Biz de çok büyük zorluklarla annem, eniştem uğraşarak teslim ettik. Bu tür durumlar yaygın olmuyormuş. Neredeyse vazgeçecektik. Uludağ Üniversitesi'ne kadavra olarak bağış yapıldı. Babam askeri hastanede röntgen teknisyeni olarak görev yapıyordu. En son görev yeri Denizli idi. Orada emekli oldu. Orada yaşıyorduk. Babamın neden vefat ettiği tam anlaşılamadı. Zatürre dediler. En son biz öğrendiğimizde, akciğerine sıçrama yapmış. Hangi kanser türüydü tam net bilmiyoruz. Çabuk ilerleyen bir hastalıkmış. Denizli'de bir aya yakın kaldık hastanede. Kendi imkanlarımızla Bursa'ya geldiğimizde ilk olarak Göğüs Hastanesi'nde tedavi gördü. Onkoloji Hastanesi'ne bir hafta sonrasında yattık. Bir hafta normal kaldı. Bir hafta da yoğun bakımda geçirdi. Kendi talebiyle kadavra olmasını istedi. Annem kabul etmeyeceği için bana, amcama söyledi. Haberlerde görmüş. Kadavrasız eğitimde tıp öğrencilerinin sıkıntı yaşadığını görmüş. Kadavra ihtiyacı olduğunu duymuş, eğer vefat edersem beni kadavra olarak bağışlayın diye ısrar etti. Bağış yaparken bize 5 yıl dediler. Korona virüs ve deprem döneminde kullanılmadığı söylendi. Geçen yıllarda telefonla aradım. Kadavra eksikliğinden dolayı daha uzun kalmış. Teslim alma talebi bizden geldi ve bugün defnedeceğiz. 11 yıl babamın hep yaşadığını düşündüm. Bugün bir eksik tamamlanmış gibi olacak. Ayvalık'ta defnedeceğiz" diye konuştu.  "Kadavra bağışı yetersiz"  Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof Erdoğan Şendemir de Türkiye'de 120 Tıp Fakültesi olmasına rağmen beden bağışının çok düşük olduğunu ifade ederek, "Fehmettin Saymaz binlerce tıp fakültesi öğrencisine alabileceği en iyi eğitimi alabilmesi için bedenini bağışlayarak büyük hizmette bulundu. Ölçülebilir bir hizmet değildir. Ülkemizde 120 tıp fakültesi olmasın rağmen beden bağışı düşüktür. Pek çok tıp fakültesinde kadavra bulunmamaktadır. Bağışçıların varlığı ve aileleri bizim için anlamlı ve değerli. Nasıl organ bağışı ile çok hayat kurtulması mümkün ise beden bağışı da hekimlerin yetişmesi açısından karşılıksız değere sahiptir. Uzunca süre insanlığa hizmet etmiş Fehmettin Saymaz'ı ve yakınlarını şükranla anıyoruz. Büyük bir borçtur. Öğrencilerimiz buna saygıyla yaklaşıp alabilecekleri en büyük eğitim ve bilgiyi Fehmettin Saymaz'dan almışlardır. Sonsuz saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Kadavra bağışı ne yazık ki yeterli değildir. 40 yıl önceki Avrupa'nın durumunu yaşıyoruz. Bağış sayısı yavaş yavaş artıyor. Ailelerin yaklaşımı ile birlikte bir ivme var. Yeterli mi hayır. Anadolu'da pek çok tıp fakültesinde kadavra bulmak zor. Batı kentlerinde Ege'de, Mersin'de, İstanbul, Ankara'da bağışlar arttı. Bunun yetmediği kesin. 8-10 öğrenciye bir beden sunabilmemiz lazım. Tıp Fakültesinde bir sınıfta 400 öğrencimiz var. Toplam 1600 öğrencimiz var. 10 öğrenciye bir beden sunacaksak çok sayıda bedene ihtiyacımız var. Öğrencilerimiz çok görmek istedikleri yeterlilikte bir bedenle karşı karşıya gelemiyorlar. Umutluyuz inançlıyız, ailelerden beklentimiz beden bağışlayanlardan geri kalmamaları. Tıp Fakültelerinin anatomi anabilim dallarına başvurmaları. Ben Saymaz'a ve ailesine teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu. 

Kriyoterapi Cihazı İstanbul'da Haber

Kriyoterapi Cihazı İstanbul'da

Dünyaca ünlü sanatçılar ve sporcularla gündeme gelen kriyoterapi cihazı İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde yerini aldı. Dekan Prof. Dr. Tufan Tükek, "Bazı sporcuların, futbolcuların maçlardan önce kullandıklarını, Ronaldo gibi mesela, daha iyi bir performans aldığını biliyoruz. Birçok futbol kulüplerinde küçük ölçekli yapılarının olduğunu görüyoruz. Kanserle ilgili tedaviler, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklarda ne gibi etkileri var, çalışmalarla ortaya konacak. Ülkemizde tıp fakültesi olarak ilk, yerli üretim olarak ilk, birçok hastalığa da önümüzdeki süreçte derman olabilir" dedi.   Dünyaca ünlü sporcular ve sanat camiasından isimlerle zaman zaman gündeme gelen aşırı soğuğun vücutta kullanılması olarak belirtilen vücut kriyoterapi (WBC) teknolojisi yerli bir üretici firmanın iş birliğiyle İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Binası’nda yerini aldı. Bu çerçevedeki tanıtım toplantısına İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, Dekan Yardımcısı, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Bayraktar, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Nuri Yenerel, firma temsilcileri ile fakülte personeli katıldı. Programda, bir süre önce firma ve fakülte arasında imzalanan protokol sayesinde cihaz ile sağlık alanında birçok farklı branşı ilgilendiren bilimsel çalışmaların gerçekleştirileceği belirtildi. Programda konuşan Prof. Dr. Tükek, eksi 85 dereceye kadar soğutma gücüne sahip cihazın dünyada spor kulüpleri, dermatolojik uygulamaların yapıldığı alanlar gibi noktalarda kullanıldığını ifade ederken antrenman öncesi ve sonrası toparlanma gibi birçok etkisi olduğunu söyledi. Öte yandan faydaları olduğu ifade edilen kriyoterapinin olumsuz yönleri ya da olabilecek yan etkilerine karşı çalışmalar da alanda sürdürülecek.  "Tıp fakültesinde ilk, hangi alanlarda nasıl etki edeceği çalışmalarla ortaya konacak"  Üniversite bünyesine kazandırılan cihazla ilgili konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tükek, "Ülkemizden birisi hem yazılım hem teknik anlamdaki diğer özellikleriyle cihazı üretti. Bu cihazın ülkemizde kullanıma girdiğini şu an itibariyle söyleyebiliriz. Tabii bu cihazın geliştirilmesi, birtakım bilimsel çalışmalarla desteklenmesi gerekiyor. Onu da İstanbul Tıp Fakültesi üstlenmiş durumda. Bundan sonraki süreçte de hangi hastalıklarda kullanım alanı bulacak; bu anlamda işimize yarayacak. Dünyada tabi şu ana kadar hangi hastalıklarda kullanılıyor diyecek olursanız; daha çok spor yaralanmalarında, ortopedik sorunlarda ve fizik tedaviyi ilgilendiren kas, eklem hastalıklarında kullanılıyor. Dermatolojik problemlerde, egzama gibi bazı hastalıkların tedavisinde kullanılıyor ama şahsi görüşüm ve şu ana kadar edindiğim intibayla eksi 85 dereceye kadar belli süre içerisinde vücut soğutmanın hücre gelişimi ve yenilenme sürecini artıracağını biliyoruz. Yeni damar oluşumlarının ortaya çıkması, organların daha iyi beslenebilir hale gelmesi, gençleşmesi bize uzun vadede ne gibi sonuçlar getirecek anti-aging dediğimiz yaşlanmayı geciktirici bir etki yapabilir. Bazı sporcuların, futbolcuların maçlardan önce bunu denediklerini, böyle bir yapıyı kullandıklarını çok iyi biliyoruz. Ronaldo gibi mesela, özellikle bu cihaza maç öncesinde girdiğini ve daha iyi bir performans aldığını biliyoruz. Tıbbın birçok alanında da ortaya çıkabilecek diğer hastalıklarda da çok işe yarayabileceğini söyleyebiliriz. Kanserle ilgili tedaviler, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklarda, diğer organların bozukluklarında ne gibi etkileri var, bundan sonraki süreçte çalışmalarla ortaya konacak. Alışma periyodu olması için kişi, 1 dakika kadar eksi 20-30 derecede kalıyor, orada vücut alışıyor, hemen yan odasına geçtiği zaman eksi 85 dereceye kadar 3 dakika, en az 2 buçuk dakika olması gerekiyor, o odada kalıyor. Sonra tekrar eksi 20 dereceye geçerek biraz kaldıktan sonra oradan çıkıyor. Süreç bu şekilde işliyor. Ülkemizde tıp fakültesi olarak ilk, yerli üretim olarak ilk ama bazı futbol kulüplerinde bunun daha küçük modellerinin olduğunu biliyoruz. Bu cihazla birlikte ortopedi, spor hekimliği, fizik tedavi desteğiyle bence futbolcularımızın ya da basketbol, voleybolcularımızın, sporcularımızın da büyük oranda dışarıya bağımlılığının azalabileceğini düşünüyorum. Vücut ısısını soğutarak hücrelerin biraz daha zor şartlara adapte olmasını sağlayıp kendini daha iyi yenilemesi, geliştirmesi amaçlanıyor dolayısıyla aslında birçok hastalığa da önümüzdeki süreçte derman olabilir" dedi.  "PSG’ye yollamıştık, Juventus takımına gitmişti, o takımlarda kullanılıyor"  Cihazı üreten firmanın yetkilisi Dursun İnanır, "Türkiye’de ilk ve yerli olan, tarafımızdan üretilen tam vücut kriyoterapi cihazını İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği’ne bugün kurmuş bulunuyoruz ve bugün devreye aldık. Yüksek performanslı spor aktiviteleri öncesi ve sonrasında kullanılıyor. Fizik tedavi, spor hekimliği, ortopedi, travmatoloji gibi alanlarda burada bilimsel çalışmalar yapılacak. Yüksek performanslı sporlarda oyuncuların fiyatları çok yüksek ve onların 1 hafta oynamamasının bedeli ağır oluyor, o yüzden kulüpler özellikle bu tarz cihazları alıp kullanıyorlar. O yüzden çok yaygın bir şekilde kullanılacaktır, daha önce yarım vücut krio sistemleri kullanılıyordu ancak bu tam vücut olarak kullanılabiliyor. Bildiğim Ronaldo kullanıyor, kendi üretimimizden PSG’ye yollamıştık, Juventus takımına gitmişti, o takımlarda kullanılıyor. Şu anda görüştüğümüz yerler var, Fenerbahçe Kulübü’nün seçimlerini bekliyorduk, umarım yakın bir zamanda, yeni sezonda Fenerbahçe Kulübü’nde olmasını bekliyoruz. Türkiye’de yerli ve milli olarak böyle bir şeyin ilk üretimini yapmaktan dolayı çok gurur duyuyoruz. Birkaç yerle görüştük, yerli ve milli olması hasebiyle rotanın bizden yana döndüğünü söyleyebilirim. Dış ticaret açığımızda az da olsa bir katkımız olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.  Kriyoterapi cihazını deneyimleyen kişilerden Özgür Akman, "Çok güzel bir tecrübe, üşümek hiç bu kadar keyifli olmadı. Araştırdım, tecrübe edip göreceğim, ilerleyen dönemde buna devam ediyor olacağım. İyi olacağını da düşünüyorum. Benim spor salonumda olsa büyük ihtimalle öncelikli olarak tercih ederdim. Çok fazla kas yırtılması ya da yaralanmalar bu süreç içerisinde bizi bayağı bir yıpratıyor; ondan dolayı bence güzel bir önlem" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.