Hava Durumu

#Trabzon

Yeni Marmara Gazetesi - Trabzon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Trabzon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Palamuttan Sonra Hamside İyice Kendini Göstermeye Başladı Haber

Palamuttan Sonra Hamside İyice Kendini Göstermeye Başladı

Denizlerde 1 Eylül’de başlayan balık avı sezonu ile son yılların en bereketli sezonu yaşanırken, palamut avının ardından bu durum hamsi avına da yansımaya başladı.   Trabzon Balık Hali’nde geçtiğimiz haftalarda kilosu 200 TL’den satılan hamsi, bugün bol av vermesiyle fiyatı yarıya kadar gerileyerek 100 TL’ye kadar indi.  Trabzon Toptancı Balık Hali’ne bu sezon ilk kez bin kasanın üzerinde hamsi gelirken, geçtiğimiz haftalar bu rakam neredeyse onda biri kadardı.  Balıkçı esnaflarından Emin Avcı, 22 yıldır sektörde olduğunu hamsi ile palamudun bu kadar bol olmadığını belirterek “Hamsimiz bollaştı. 10-20 gün önce kilosu 200 TL idi şu anda 100 TL. Vatandaşın artık yemesi lazım buranın yerli hamsisi Trabzon açıklarında avlanıyor. Bu sezon palamut bol idi hamsi de bu şu an bol gibi görünüyor. Yirmi iki yıllık balıkçıyım böyle bir sezon yaşamadım. Palamut bol hamsi bol gibi görünüyor diğer çeşitler de bol. Hamsi bu sıralar bol görünüyor ama ileri için bir şey söylemek mümkün değil. Balık çeşitlerimizin fiyatları istavrit 100-150 TL, sargan 250-300 TL, sarıkanat 350-400 TL, barbun 300-400 TL, mezgit 100-400 TL” dedi.  Deniz suyunun biraz daha soğumasıyla hamsinin daha bol olacağı ümidini yaşadıklarını kaydeden balıkçı esnaflarından Adem Kaygusuz ise “Bugün hamsi biraz bol geldi. Dün kilosu 125-150 TL idi bugün 100 TL. Hamsi şu sıralar genelde Rize açıklarında avlanıyor. Şu an hamsi tam istediğimiz boyutta değil temennimiz biraz daha büyümesi. Sezon başından beri genelde palamut satıyoruz. Geçen bir tane palamut yoktu. Deniz suyu biraz daha soğursa inşallah hamsiyi daha bol bekliyoruz. 2-3 gün önce balık haline 200-300 kasa geliyordu. Bugün şükürler olsun Trabzon Balık Hali’ne bin-bin 500 kasa kadar hamsi girişi oldu” diye konuştu. 

Dubai Çikolatasına Rakip Olan Fındık Ezmeli Trabzon Çikolatası Haber

Dubai Çikolatasına Rakip Olan Fındık Ezmeli Trabzon Çikolatası

Trabzon'da 4 kız kardeşin fındık ezmeli Trabzon çikolatası, son günlerde talep patlamasının yaşandığı Dubai çikolatasına rakip oldu. Patent başvurusu yapılan Trabzon çikolatasında taleplere yetişemeyen Sungur kardeşler, Dubai çikolatasının ismini aldığı Dubai'den de sipariş aldı.   Trabzon'da yaşayan Seyyare, Sinem, Demet ve Kübra Sungur isimli 4 kız kardeş, ailenin üç kuşaktır sürdürdüğü fındık üretimini ve fındığın değerini arttırmak için kendi markalarını oluşturdu. Fındığı çikolata ile buluşturan ve çikolatalarına gelen talepler nedeniyle üç şube açan Sungur kardeşler, kendi ürettikleri ürünlerle fındığa katma değer sağlıyor. Son dönemde Antep fıstığı, tel kadayıf ve çikolatadan oluşan Dubai çikolatasında “çılgınlık” seviyesinde bir talep patlaması yaşanmasına ise Sungur kardeşler kayıtsız kalmadı. Tamamı kadınlardan oluşan üretim merkezinde fındık ezmeli Trabzon çikolatası üreten Sungur kardeşler, taleplere yetişemez hale geldi. Türkiye'nin birçok ilinden gelen taleplerin yanı sıra yurt dışından da sipariş alınan Trabzon çikolatasının patentini almak için başvuru da yapan Sungur kardeşler, Dubai çikolatasına adeta rakip oldu. Dubai'ye fındık ezmesi ihracatı yapan Sungur kardeşlerden Seyyare Sungun, Dubai'den Trabzon çikolatası için de sipariş aldıklarını söyledi.  Fındık ocağını 9 yıl önce fındığa katma değer katmak için kardeşleriyle bir araya gelip kurduklarını belirten Seyyare Sungur, “Yaklaşık üç kuşaktır fındık ticaretinde ve üretiminde bulunan bir ailede doğmuş 4 kız kardeş farklı mesleklerden mezun oluyor. Ama günün sonunda yine aynı ocakta fındık topluyor ve biz bu markayı 9 yıl önce kurmuş oluyoruz” dedi.  Dubai çikolatası çılgınlığını değerlendiren Sungur, “Aslında tüm dünyada popüler kültürün bir getirisi var. Bu bir gerçek, artık bunu kabul etmeliyiz. Sosyal medyanın bunda etkisi söz konusu. Bununla birlikte içerisinde fındığın, fıstığın ve kadayıfın da bulunduğu, tamamen Türkiye'nin ürünleri olan bu ürünün bu kadar Dubai adı altında meşhur olması tüm dünyada viral oldu. Herkes bununla ilgili üretimler yapmaya başladı. Biz de dahil olarak. Tabii ki ilk etapta biz bunu fıstıklı değil de kendi bölgemizde yetişen fındıklarla yapmaya başladık. Ben bunu tamamen popüler kültürün bir getirisi olarak görüyorum” şeklinde konuştu.  “İsmini Trabzon çikolatası koyduk, olay farklı bir boyuta taşındı”  Taleplere yetişemedikleri Trabzon çikolatası için patent başvurusu yaptıklarını kaydeden Sungur, “Aslında ilk çıktığı andan itibaren herkesin düşündüğü o konu vardı. İsmi neden Dubai çikolatası? Çünkü kadayıf bizim, fıstık bizim ülkemizde üretiliyor, neden bu isim Dubai diye? İlk çıktığı andan itibaren tabii ki bir fındık üreticisi olarak ve fındıkla ilgili ürünler üreten bir dükkan olarak biz bunu fındıklı yaptık. O ürettiğimiz dönemde henüz kutularımız gelmemişti ve bununla ilgili bir isim veya herkes dükkandan içeri girdiğinde Dubai çikolatası yok mu diyordu, ben de bu olaya açıkçası çok böyle bir şekilde ya neden Dubai çikolatası diye tepki gösteriyordum. Fındıklı yaptıktan sonra ismini biz tabii ki burada ürettiğimiz için, buradaki kadınların el emeği olduğu için ismi bizim üretimimizdeki kadınlar koydu. Trabzon çikolatası koyduk. Koyduktan sonra zaten olay farklı bir boyuta taşındı. Bu ürünün üretimi tamamen bize ait. Trabzon çikolatası patenti bize ait, başvurularını yaptık. Elbette bununla ilgili tüm Türkiye'de üretimler başlayacaktır. Çünkü yoğun bir talep var. Biz fındığın çikolataya yakıştığını bilen en iyi milletiz. Çünkü bununla büyüdük. Çikolataya da en çok yakışan şey gerçekten fındık. Aslında biz bunu sadece gözlemlemiş olduk, deneyimlemiş olduk” diye konuştu.  “Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti, Trabzon'un çikolatasını da meşhur etmek bir kadın girişimciye nasip oldu”  Siparişlere yetişemediklerini belirten Sungur, “Aslında fındık ve çikolata bu bölgede çok bilinen bir lezzet. Biz sadece bunu tekrar bir yenilemek istedik. Tabii içerisinde kadayıf ekleyerek biliyorsunuz bu çıtırlıkla birlikte popüler oldu. Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti. Trabzon'un çikolatasını da üretmek ve meşhur demek ki yine bir kadın girişimciye nasipmiş. Gerçekten çok güzel tepkiler alıyoruz, çok beğeniliyor. Zaten bildiğimiz lezzet söylediğim gibi. Şu an gerçekten siparişlere yetişemiyoruz, telefonlara yetişemiyoruz. Çok yoğun bir ilgi var. Yani herkese çok teşekkür ediyoruz. İsminin Trabzon olmasından kaynaklı dünyada ses getiren bir dönüşüme doğru gidiyor. Trabzon gerçekten bir marka şehir. Bunu çok net görebiliyoruz ama içeriğinde kullandığımız fındık tüm Karadeniz'in incisi olan ve tüm bölgelerimizde yetişen fındık. Üreticilerimizden aldığımız fındıklarla harmanlı yani Giresun, Ordu, Samsun, Artvin, Sakarya tüm bu bölgelerde yetişen fındıkların en iyisini kullanarak yapıyoruz. O öğreticilerimiz bizim için çok kıymetli. İyi ki varlar. Çünkü fındığa katma değer katmak bizim hepimizin en önemli görevi. Biz bunu sadece bir markaya dönüştürerek devam ettirmek istedik. Aslında bir Dubai çikolatasına karşı bir Trabzon çikolatası neden olmasın, yerli bir üretim neden olmasın, yerli bir marka neden olmasın diye yola çıktık. İyi ki de çıkarmışız. İnsanlar bunu bekliyormuş. Gerçekten çok da güzel oldu” ifadelerini kullandı.  “Trabzon çikolatasını Dubai'ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak”  Dubai çikolatasının ismini aldığı Dubai'den Trabzon çikolatası siparişi aldıklarını vurgulayan Sungur, “Yurt dışından oldukça sipariş geliyor. Çünkü yurt dışında yaşayan çok Türk vatandaşımız var ve özellikle onlardan çok mesaj alıyoruz. Biz kapasiteyle alakalı sorunu çözdüğümüzde mutlaka hepsine üretmek istiyoruz. Çünkü amacımız zaten bunu dünyaya tanıtmak. Fındığı katma değerli bir şekilde, gerektiği değerde pazarlamak ve markalaştırmak en önemlisi. Böyle bir ivme yakalamışken bunu en doğru şekilde ve en temiz şekilde insanlara ileteceğiz, tüketimlerini sağlayacağız. İçerisinde bu ürünleri üretecek olanlar mutlaka olacaktır ama içerisine lütfen en iyi kalitedeki fındıklarını kullansınlar. Yani bunu hepimizin bir markası olarak düşünsünler. Bu üründeki en iyi kalitede fındığı kullandıklarında insanların tadıp da bu ne kadar lezzetliymiş dememe şansları olmayacak. Bizim marka olarak Dubai'de de satışımız var. Fındık kremalarımız Dubai'de satılıyor. Çikolata siparişimizi de aldık. Trabzon çikolatasını Dubai'ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak” dedi.  “Fiyatı makul tuttuk”  Dubai çikolatasının ilk çıktığı günlerde çok yüksek rakamlara satıldığını, Trabzon çikolatasının fiyatının ise makul tutulduğunu söyleyen Sungur, “Aslında biz kendimiz direkt üretici olduğumuz için fiyatları çok makul oranda tuttuk. Yani bu kalitede, içi bu kadar dolgulu bir ürünün bu fiyatta satılması piyasada mümkün değil maalesef. Bu oranla da biz aslında şunu hedefliyorduk; herkese ulaşılabilir bir fiyat olsun, kaliteli bir ürün olsun, seri bir kazanç getirsin. İnsanlara da bu fiyatı bu şekilde alabilme özgürlüğü sunduk. Çünkü Dubai ilk çıktığında çok yüksek rakamlarda satılmaya başladı. Bunu nasıl dengeleriz; fındık zaten buranın bir ürünü, neden burada bu kadar pahalı satılsın. Ulaşılabilir olmak hedefimizdi. Bunu da başardığımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

23 Yıl Sonra Yeniden... Haber

23 Yıl Sonra Yeniden...

Trabzon-Tiflis arasında havayolu trafiği bugün itibariyle başladı. 23 yılın ardından sağlık turizmi çerçevesinde başlayan uçak seferleri dolayısıyla Tiflis ve Trabzon'da birer tören düzenlendi.  Tiflis Havalimanında düzenlenen töreninin ardından kalkış yapan uçak Trabzon Havalimanına iniş yaparken, burada da bir tören düzenlendi. Trabzon Havalimanında düzenlenen törene çok sayıda bürokrat katılırken burada yapılan konuşmalarda seferlerin başlaması sağlık turizmine önemli katkı sağlayacağı belirtildi.   Düzenlenen törene Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, İl Sağlık Müdürü Hakan Usta, Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Nikoloz Iashvili, Ali Osman Ulusoy Şirketler Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Ulusoy'un yanı sıra sağlık turizmi paydaşları katıldı.  Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, konuşmasında seferlerin başlamasına katkı veren herkese teşekkür ederek “Trabzon'umuz, son yıllarda turizmde hızla yükselen bir şehir konumunda ve farklı ülkelerden birçok ziyaretçi ağırlamaktadır. Özellikle Körfez turizmi ve Suudi Arabistan’dan gelen turistlerle birlikte büyük bir ivme kazandık. Geçtiğimiz yıl Kafkasya’dan gelen turistlerle başlayan süreç, bugün Trabzon-Tiflis uçuşlarının başlatılmasıyla daha da ileriye taşınıyor. Şehrimizin belediye başkanı olarak, ekonomimizi de düşünmek zorundayız ve turizm bu konuda ciddi bir katkı sağlıyor. Bu şehirde bu dinamik gücümüz olduğu müddetçe biz de bu işlerde sorumluluk alarak öncülük edeceğiz" dedi.  Trabzon Valisi Aziz Yıldırım da uçak seferlerinin sadece turizm açısından değil iş birliği ve yatırımcıların bir araya gelmesi bakımından önemli olduğunu kaydetti. Vali Aziz Yıldırım, “Bugün burada tarihi bir ana tanıklık ediyoruz. 23 yıl sonra Gürcistan-Trabzon uçak seferleri tekrar başladı. Şu an pazartesi ve perşembe günleri olmak üzere haftada iki kez gerçekleşen bu seferlerin, iki toplumun birbirini daha iyi tanımasıyla ilerleyen dönemde üçe, dörde ve belki her güne çıkmasını ümit ediyorum. Bu, yalnızca turizm açısından değil, insanların birbirini tanıması, iş birliği yapması ve yatırımcıların iş birliği açısından da çok önemli bir gelişmedir. Aynı zamanda tarihten beri var olan iki toplum arasındaki dostluğu pekiştirecektir" dedi.  Gürcistan'ın Trabzon Başkonsolosu Nikoloz Iashvili de “İki komşu ülke için önemli bir gün. Durdurulmuş uçak seferleri bugün yeniden başlıyor. Bu seferlerin iki ülke için çok anlamlı olduğunu ve yakınlaşmaya katkı sağlayacağını düşünüyorum. Uçak seferlerinin çok başarılı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. 

Bu mahalledeki kiliseler definecilerin hedefinde Haber

Bu mahalledeki kiliseler definecilerin hedefinde

Trabzon'un Sürmene ilçesine bağlı Dirlik Mahallesi ve çevresinde bulunan birçok tarihi kiliseler zaman zaman definecilerin hedefi haline geliyor.  Defineciler, bölgedeki Üstündal Kilisesi'nin yanı sıra mübadele döneminde (Cida Kilisesi) camiye çevrilen Dirlik Mahallesi Camii ile camiye yaklaşık 500 metre mesafede bulunan harabe kilisede kazı yaparak define aradıkları belirtildi.  Zaman içinde çalı, ot ve ağaçlarla kaplanan Üstündal Kilisesinin 19. yüzyılın sonlarına doğru yapıldığı tahmin edilirken, kilisenin bugünkü hali adeta harabeyi andırıyor. Kilise zaman zaman definecilerin hışmına uğrarken Dirlik Mahallesi Cami İmamı Aydın Kızıltaş, definecilerin caminin etrafında dahi kazı yaptıklarını kaydetti.  Definecilerin gündüzleri bölgeyi ziyaret ettiğini, geceleri ise kazı yaptığını kaydeden Kızıltaş, “Yan tarafımızda bir tane var onu defineciler perişan etmişler. Karakanzi'de de bir tane var onu da defineciler perişan etmişler. Defineciler burada hiç durmuyor. Gündüzleri burayı ziyaret ediyorlar akşamları geç saatlerde gelerek arkadaki taşları oymuşlar. 2019 yılında geceleyin saat 03 sıralarında geldiler taşları oydular. Gece seslerini duydum kalkıp baktığımda kaçtılar. Durmuyorlar gündüz gelip ziyaret ediyorlar, geceleyin taşları oyuyorlar. Şu ana kadar bir şey bulan olmadı ama bulmaya çalışıyorlar” dedi.  Evimin altını bile kazımışlar  Çevre sakinlerinden Remzi Çakır da definecilerin evinin altını bile kazıdıklarını kaydederek “Harabe şeklinde olan kilise eskiden ruhban okulu imiş. Ruhban okulunun papazı da karşıdaki evin sahibi imiş. Buradan Rumlar gidince yeri de tapulu olarak başka kişilere kaldı. Dolayısıyla bakımı olmadı harabe şeklinde. Bakım olursa turizme kazandırılabilir. Defineciler köye geliyorlar burayı da kazımışlar. Evimizin altını bile kazmışlar. Buralarda bayağı defineci var" diye konuştu. 

Evinin 3 Katını İneklerine Tahsis Etti Haber

Evinin 3 Katını İneklerine Tahsis Etti

Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşayan Gökhan Karadeniz, dik ve engebeli arazide inşa ettiği 4 katlı bina ile çiftlik kurdu. Binanın 3 katını ineklerine tahsis eden Karadeniz, en üst katını ise kendine ayırdı. En yakın komşuları inek olan Karadeniz, başarısıyla yörede bitme noktasına gelen hayvancılığı da yeniden canlandırdı.   Trabzon'un Şalpazarı ilçesindeki Sinlice mahallesinde yaşayan Gökhan Karadeniz (30), üniversitenin doğal gaz teknikerliği bölümünü birinci olarak tamamladıktan sonra gurbette kendi işini yapmak yerine köyünde anne ve babasından öğrendiği hayvancılığı büyütmek istedi. Arazi şartları nedeniyle yer bulmakta zorluk çeken Karadeniz, dik yamaçta 4 katlı bina inşa etmeye karar verdi. İlk kazmayı atmasıyla çevresindeki yöre sakinlerinden tepki alan Karadeniz kimseye aldırış etmeden 4 katlı binayı inşa etmeyi başardı. Bir apartman gibi inşa edilen 4 katlı binanın sakinleri ise inekler oldu. Apartmanın birinci katını besilik, ikinci katını ise sağılır ve buzağılarına ayıran Karadeniz, binanın üçünü katını ise samanlık olarak kullandı. Apartmanın en üst katını ise kendine ayıran Karadeniz'in en yakın komşuları ise çok sevdiği hayvanları oldu. Hayvancılıkta kısa süredeki başarısı ise yöre halkına da örnek alan Karadeniz, bitme noktasına gelen küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığını yeniden canlandırdı.  4 katlı inşa ettiği binanın ilginç bir hikayesi olduğunu belirten Gökhan Karadeniz, en yakın komşularının hayvanları olduğunu söyledi. Karadeniz, “Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Daha öncelerden aile işletmelerimiz vardı o zaman küçük ve hobi tarzındaydı. Biz bu işe 2017 yılında tam anlamıyla girmek istedik. 2017 yılında burayı inşa etmeye başladık. 2018 yılında da geçiş yaptık. O günden beri de bu işe devam ediyoruz. 4 katlı bir bina aslında ilginç de bir hikayesi var. Yani aslında arazinin zor ve dik olmasından kaynaklı bir sıkıntı oldu. Bizde bu işi yapmak çok istediğimiz için böyle bir çağrıya başvurduk. Böyle güzel oldu. İlk katımızı besilik hayvanlar için ayırdık. Onlar için burayı düzenledik. İkinci katı sağılır, düveler ve buzağılar katı. Üçüncü katımız ise otluk samanlık yemlik olarak kullanıyoruz. 4. katta da kendimize bir ev yaptık. Tabii boş geçmeyelim dedik. O şekilde bir işletme kurduk. Bu da güzel oldu yani” dedi.  "30 civarında hayvanımız var"  Çevreden ilginç tepkiler aldığını kaydeden Karadeniz, “İşte oraya ne yapıyorsunuz? Hani temelleri atınca çok büyük bir geniş alana sahip olduğu için hep merak konusu oldu. Okul mu, düğün salonu mu, devlet dairesi mi yapıyorsunuz gibi çok eleştiriler aldık. Hayır bir çiftlik yapıyoruz dedik. Herkes aslında merak ediyordu. Kimisi mesela çiftliğin binayı çürütebileceğini falan düşünüyordu. Aslında hepsine bir önlem aldık. Yani betonlarımız ona göre attık. Yükseklikleri ona göre verdik. Betonların üzerine bir daha ara çakıllama yapıp onun üzerine bir daha betonlama yaptık. Şu anda mesela direklerimiz kolonlarımız sağlıklı bir bina inşa ettik. Hiçbir detaydan kaçınmadık. Bizim için masraflı oldu ama yapacak bir şey yoktu. Arazi bu kadarına izin verdi bize. İşletmemiz 75 kapasite. Aslında normal ama şu anda yarısı dolu, yarısı boş. Bunun sebebi aslında geçen yıl bir farklı ırka geçiş yaptık. O esnada hayvan satışımız oldu. Farklı farklı boyutlara yöneldik. Ve şu anki hayvanlarımızla devam ediyoruz. 30 civarında hayvanımız var. İlerleyen dönemlerde sayılarımız yine artacak. Zaten hayvancılık öyledir doldur boşalt sistemi vardır” şeklinde konuştu.  "Kimse üretmek istemiyor"  Doğal gaz teknikeri olan ve bölümünü birinci olarak tamamlayan Karadeniz, “Hayvanlar çok farklı bir his yakalatıyor insana. Çünkü onlarla beraber olmak, iç içe olmak hani kokusundan falan biz rahatsız olmayız. Çünkü onlara özgü bir koku. Hani bana insanın kokusu mu dersen, hayvan kokusu mu dersen, ben hayvan kokusunu seçerim yani. 2 yıllık doğal gaz teknikleriyim. Aslında bölümü de birinci bitirdik. Beni bu sektöre iten ailem oldu. Biz bu sektöre girdiğimde bu bölgede hayvancılık bitme noktasıydı. Yani herkes artık hayvancılığı bırakıyor çünkü araziler dar. Birinin bölgeye canlılık katması gerekiyordu. Aslıda bunu başardık. İyi ya da kötü, az ya da çok iyi şeyler değiştirdiğimizi de düşünüyoruz. Teknoloji ilerledikçe hayvancılık da güzel boyutlar kazanmaya başladı daha güzel bir işletme yapmayı düşünüyoruz. Yani girişimlerimiz de var. Olacaktır inşallah. Daha güzellerini de yapacağız yani bölgeye. Ticaret güzel, hayvancılık zaten sabır isteyen bir meslektir. Hayvancılıkta sabredeceksin. Sabredersin, kazanırsın. Yani bir bakmışsın bu yıl zarar ediyormuşsun gibi olursun geçen yıl o farkı kapatır sana hayvancılık. Yani para kazandık, kazanmaya da devam ediyoruz. Kazanacağız da inşallah. Çünkü artık üretim tükendi ve kimse üretmek istemiyor. Herkes hazıra yöneldi. Biz üretici taraf olduğumuz için kazanacağımız her daim inanıyoruz” diye konuştu.  “Çünkü o konuşamıyor sıkıntılarını dile getiremiyor”  İşletmesini büyütmek isteyen Karadeniz, gençlerin de köyle dönüş yapmasını istedi. Karadeniz, “Bölgemiz dağlık ve engebelik olduğu için evet devletimiz çok güzel projeler yapıyor. Çok güzel yardımlar, faydalar sağlıyor ama biz arazi şartlarından dolayı bir çoğundan yararlanamıyoruz. Tabii ki devletimiz projeleri Türkiye'nin geneline değil de bölgesel ayırtsa mesela daha güzel projeler çıkacağına ve o projelerden herkesin yararlanabileceği standartlarda olsa daha güzel olabilir bence. Gençlere tavsiyelerimiz köylere dönüş yapmamız. Yani başkasının emri altında çalışmaktansa az kazanıp kendi işi olması daha güzel. Yani coğrafyasında yaşasın. Herkes bir lokma ekmeğin peşinde. Onu burada kazanır. Kazanmama gibi şansın yok. Sadece istikrarlı ol. İşini güzel yapmaya bak, yetiyor. Burada yeğenim ve ağabeyim ile çalışıyoruz. Gönül bağı ortaklığımız var. Hani hayvancılık sadece hayvana bakmakla bitmiyor. Onun da sıkıntısı var. Çünkü o konuşamıyor sıkıntılarını dile getiremiyor. Gözüne, hal ve hareketlerine bakarak onu iyi tanıman gerekiyor. Zaten onu tanırsan bu işi yaparsın. Artık işler büyüse de bu binayı yükseltmeyi düşünmüyoruz. Bu son evre. Yanımızda ormana ait bir yer var. Devletimize çağrımıza bedava hiçbir zaman istemedik. Orayı bize kiralayabilir, satabilir. Oraya bize verirse güzel bir işletme kurabiliriz. Devlet çiftinin yanında. Bazen bölgesel olamıyoruz” şeklinde konuştu.  “Karadeniz'e özgü hayvancılığı sürdüren bir aileydik”  Binanın ilk kazması vurduğunda bir yankı uyandırdığını da belirten Karadeniz, “Karadeniz'e özgü hayvancılığı sürdüren bir aileydik. Babamın mesela 30-40 tane küçükbaşı vardı. Annemin 2-3 ineği vardı. Biz onu sadece büyüttük. Güzel de oldu. Şu anda küçükbaş sayımız da büyükbaş sayımız da fazla. İlçemde ve çevre ilçelerde bizden büyüğü yok diyebilirim. Bütün çiftlik var ama çoğu boş. Önemli olan istikrarlı olmak. İlk kazma vururken aslında ben bu konunun buralara geleceğini düşünüyordum. Çünkü biz buraya ilk kazmayı vurduğumuzda bir yankı uyandırmıştı. Çünkü burası çok kötü bir araziydi. Yani varlığıyla yokluğu belli olmayan dik, taşlık anormal bir araziydi. O yüzden hani yapıldıkça arazinin de ve binanın da şekli şemali güzelleştikçe evet bir gün Türkiye'de sesimizi duyuracağız diye kendi kendime söylüyordum” ifadelerini kullandı.  “Dayım bu binayı inşa etmeye başladığında ben inanmamıştım”  4 katlı binada hayvancılık yapan Gökhan Karadeniz'in yeğeni Emircan Topal (19) ise, “Liseyi bitirdikten sonra dayımın yanına geldim ve bu işletmede çalışmaya başladım. 40 yıl bir fabrikada veya başka bir yerde çalışmak yerine burayı tercih ettim. Gelecek olarak burayı gördüm. Burayı büyütmek istiyorum. Sabahın erken saatlerinde kalkıp hayvanların yemini veriyorum. Temizlik yapıyorum. Her günüm böyle geçiyor. Küçüklükten beri bu işin içerisindeyim. Dayım bu binayı inşa etmeye başladığında ben inanmamıştım. Bu kadar ilerleyeceğimizi düşünmedim. İşin içine girdiğinde çok daha farklı olduğunu gördüm” dedi. 

3 Akrabasını Bıçakla Öldürdü, Evi Ateşe Verdi Haber

3 Akrabasını Bıçakla Öldürdü, Evi Ateşe Verdi

Trabzon'un Araklı ilçesi Hacovid Yaylasında 20 Ağustos akşamı 3 akrabasını bıçaklayarak öldüren ve ardından da evlerini içindekiler ile ateşe veren şahsın mahkemede verdiği ilk ifadesi ortaya çıktı.   İfadesinde olayı tek başına yaptığını belirten Mehmet Altuntaş’ın “Arazi meselesi nedeniyle aramızda tartışma çıktı, çıkan tartışmada 3’ünü bıçaklayarak öldürdüm. Arkamda delil bırakmamak için evi ateşe verdim” dediği öğrenildi.  Araklı ilçesi Kayacık Mahallesine bağlı Hacovid Yaylasında 21 Ağustos günü sabaha karşı 05.30 sıralarında Arif Altuntaş'a ait yayla evinde yangın çıktı. Komşularının yangını görerek 112 ihbar hattına haber vermesi üzerine bölgeye jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri gönderilirken, çıkan yangında ev tamamen kullanılamaz hale geldi. Yangında evde bulunan Arif Altuntaş (66), Gülizar Altuntaş (61) ve akrabaları inşaat ustası Kasım Altuntaş (67) olmak üzere 3 kişi yanarak öldü.  Olay sonrası geniş çaplı soruşturma başlatılırken, yangının kundaklama sonucu çıktığı şüphesi üzerinde duran jandarma ekipleri şahısların olayla ilgili aralarında arazi anlaşmazlığı bulunan ve akrabaları olan şüpheliler Mehmet Altuntaş (24), A.A. (15) ve M.A. Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince gözaltına alındı. Sorguları tamamlanan 3 kişi 22 Ağustos günü yoğun güvenlik önlemleri altında Araklı Adliyesi'ne getirildi. Çelik yelek giydirilen zanlılar, Araklı Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadeleri sonrasında Araklı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Şüphelilerden M.A. (37) yapılan sorgusunun ardından serbest bırakılırken, şüpheli Mehmet Altuntaş ve suça sürüklenen çocuk A.A. ise yapılan sorguları neticesinde "kasten öldürme" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.  Olayın ardından Mehmet Altuntaş'ın mahkemedeki ifadesi ortaya çıktı. 3 kişiyi kendisinin bıçaklayarak öldürdüğünü anlatan Mehmet Altuntaş’ın mahkemedeki ifadesinde olayın arazi anlaşmazlığı nedeniyle yaşandığını söylediği öğrenildi. Altuntaş ifadesinde yaşanan tartışmada kendisini önce yengesinin bıçakladığını ve bu nedenle sağ ayağından yaralandığını ardından aynı bıçakla yengesini, amcasını ve evdeki diğer akrabasını öldürdüğünü anlattı. Altuntaş “Olay günü amcamlardaydık. Arazi meselesi yüzünden aramızda tartışma çıktı. Yengem bana hakaret ederek elindeki bıçakla üzerime geldi ve bıçağı bana sapladı. Ben de panikle yengemin elindeki bıçağı alıp yengeme sapladım. O sırada amcam evde bulunan silahı almaya çalışınca arkasından koştum ve yakaladım. Biraz boğuştuktan sonra onu da bıçakladım. Daha sonra kardeşimin yardım çığlığını duydum. Evdeki diğer kişi kardeşimin elini bıçakladığını görünce kardeşimi kurtarmak için o adamı da bıçakladım. Sonra olayda yaralandığımız için tedavi için Araklı’ya hastaneye gittik. Sonra tekrar yaylaya dönüp arkada delil bırakmamak için eve gelip evi yaktım” dediği kaydedildi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.