Hava Durumu

#Virüs

Yeni Marmara Gazetesi - Virüs haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Virüs haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bulaşıcı Virüs Hastalıklarına Karşı Önlemler! Haber

Bulaşıcı Virüs Hastalıklarına Karşı Önlemler!

Küreselleşmeyle birlikte, bulaşıcı hastalıkların dünyanın bir ucundan diğer ucuna hızla yayılması artık kaçınılmaz bir gerçek haline geldi. Bu nedenle, bireysel ve toplumsal düzeyde alınacak önlemler, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede hayati önem taşıyor. Bulaşıcı Hastalıkların Yayılma Yolları Nelerdir? Bulaşıcı hastalıklar, genellikle hasta kişilerin öksürme, hapşırma veya temas yoluyla havaya yaydıkları virüslerin solunması, enfekte olmuş yüzeylere dokunulması veya kontamine olmuş yiyecek ve su tüketimi gibi yollarla bulaşır. Bulaşıcı Hastalıklara Karşı Alınabilecek Önlemler: • Aşılama: Aşılar, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı en etkili korunma yöntemlerinden biridir. Düzenli aşı takvimi takip etmek, bireysel ve toplumsal bağışıklığı artırır. • El Hijyeni: Ellerinizi sık sık sabunla ve suyla yıkamak veya alkol bazlı el dezenfektanı kullanmak, mikropları öldürerek bulaş riskini azaltır. • Öksürük ve Hapşırık Etiketine Uyum: Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık mendil veya dirseğinizin iç kısmıyla kapatmak, virüslerin havaya yayılmasını engeller. • Sosyal Mesafe: Hasta kişilerle temas etmekten kaçınmak ve kalabalık ortamlardan uzak durmak, bulaş riskini azaltır. • Kişisel Koruyucu Ekipmanlar: Maske, eldiven ve yüz siperliği gibi kişisel koruyucu ekipmanlar, özellikle riskli ortamlarda bulaş riskini azaltır. • Temizlik ve Dezenfeksiyon: Yüzeyleri düzenli olarak temizlemek ve dezenfekte etmek, virüslerin yaşam alanlarında çoğalmasını engeller. • Sağlıklı Beslenme ve Düzenli Egzersiz: Güçlü bir bağışıklık sistemi, hastalıklara karşı daha dirençli olmanızı sağlar. Sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak, bağışıklık sisteminizi güçlendirir. • Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları: Yeterli uyku almak, stresten uzak durmak ve sigara kullanmamak da bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Özellikle Yeni Virüsler İçin Alınacak Önlemler: Yeni ortaya çıkan virüsler için henüz etkili bir tedavi veya aşı bulunmayabilir. Bu nedenle, genel önlemlere ek olarak aşağıdaki önlemler de alınmalıdır: • Sağlık Bakanlığı Duyurularını Takip Etmek: Yeni bir virüs ortaya çıktığında, sağlık bakanlığının duyurularını takip etmek ve önerilen önlemleri uygulamak önemlidir. • Sorumluluk Bilinci: Hastalık belirtileri gösteren kişilerin evde kalması ve sağlık kuruluşlarına başvurması, hastalığın yayılmasını önler. • Yanlış Bilgilendirmeye Karşı Dikkatli Olmak: Sosyal medyada dolaşan yanlış bilgileri değil, güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere itibar etmek önemlidir.

“Diş hastalığı ve diş eti problemi olan kadınlarda düşük riski artıyor”  Haber

“Diş hastalığı ve diş eti problemi olan kadınlarda düşük riski artıyor” 

Hatay'da görev yapan Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Erdem Turhan, gebelik düşünen kadınlara olumsuzluk yaşamamaları için ağızda ortaya çıkan ‘Porphyromonas gingivalis' bakterisine karşı uyarıda bulundu.  Dünya nüfusunun hızla arttığı bu günlerde hamile kalamayan ve hamilelik sürecinde düşük yapan kadınlar, tedavi için çeşitli yöntemler aramakta. Vatandaşlar arasında hamileliğe engel olduğu pek bilinmeyen ve diş etinde ortaya çıkan ‘Porphyromonas gingivalis' bakterisinin kontrolü gebelik düşününen kadınlar için önem arz ediyor. Hatay'ın İskenderun ilçesinde özel bir hastanede görev yapan Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Erdem Turhan, gizli tehlike olan ‘Porphyromonas gingivalis' bakterisi için önemli uyarılarda bulundu.  “Diş hastalığı ve diş eti problemi olan kadınlarda düşük riski artıyor”  Kadın hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Erdem Turhan, diş hastalığı ve diş eti problemi olan kadınlarda düşük riskinin arttığını dile getirerek “Konuyla ilgili bir takım çalışmalar yapılmış, insanların aklına nasıl gelmiş öncelikle bunu sormak lazım. Bir kadının hamile kalamamasıyla diş hastalıkların ne ilişkisi olabilir, aslında şöyle bir gerçeklik var. Diş hastalığı ve diş eti problemi olan kadınların gebeliklerinde düşük riski, yüksek tansiyonla seyreden gebelik, gebelik zehirlenmesi diye bilinen hastalığın riski ve bebek doğurma riskleri artmaktadır. Buna istinaden bilim insanları diş hastalıkları gebe kalmayı zorlaştırır mı, şeklinde soru sormuşlar. Yapılan çalışmalar doğrultusunda 2022 bir tane yayın ortaya çıktı ve bir yayın derlemesi yapıldı. Konuyla ilgili yapılan bir takım çalışmalar var, Porphyromonas gingivalis denilen bir bakteri var ve bu en fazla diş ve diş eti hastalıklarıyla ilgili. En çok ilişkisi gösterilen bakteri bu ve buna benzer bakterilerin oluşturmuş olduğu kronik enfeksiyonlar ”dedi.  Gebelik düşünen kadınlara ağızda ortaya çıkan ‘Porphyromonas gingivalis' bakterisine karşı tedavi yaptırmaları tavsiyesinde bulunan Turhan, “Gebelik arzusu olan insanların işini zorlaştırıyor ve anlamlı farklılıklar var yani Periodontal hastalığı olanların gebe kalabilme şansı hasta olmayanlara göre çok çok düşük. Tüp bebekle ilgili de çalışmalar yapılmış, tüp bebek tedavisi gören hastalarda tüp bebeğin tutmama riskini artıyor. Azaltıyor mu, azaltmıyor mu diye takım çalışmalar var bunda anlamlı bir fark elde edilmemiş yani tüp bebek tedavisini çok etkilemiyor. Sonuç olarak henüz daha fazla çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır ama zaten biz gebe kalmayı planlayan hastalara diş tedavilerini yaptırmalarını tavsiye ediyoruz. Hem gebelik sürecinizi zora sokmaması açısından hem de bir takım riskleri azaltmak açısından şu noktada şunu söylemek gerekir, sonuç olarak gebelik arzusu olan ama gebelik elde edemeyen insanlarda da eğer ki belirlenebilir bir risk faktörü yoksa biz zaten bir diş tedavinizi de yaptırın ve tedavinizi olun şeklinde önerilerimiz olacaktır” ifadelerini kullandı.

İshale Bağlı Sıvı Kaybına Dikkat! Haber

İshale Bağlı Sıvı Kaybına Dikkat!

İshal olarak bilinen ve tüm bağırsak sistemini tutan mikroorganizmalarla oluşan enfeksiyon durumuna Gastroenterit adı verilir. Tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte çocuklarda daha sık rastlanır. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, dünyada ölüm sıklığında ikinci sırada yer alan ishal, ülkemizde ise çocuklarda 4, tüm yaş gruplarında 10’uncu sırada bulunuyor” diyerek ishalden korunma yöntemlerini anlattı.   Virüs, bakteri ve parazitler, bağırsak enfeksiyonlarına neden olabilir. Çocuklarda rota virüs, erişkinlerde ise norovirüs; gastroenterit yani ishalin başlıca nedenidir. Erişkinlerde ayrıca E. Coli, Camphylobacter, Salmonella (tifo), Shigella (dizanteri) gibi bakteriler de etkenler arasında sayılır.  Besin zehirlenmeleri de bakterilerle ortaya çıkarken, bağırsak solucanları ve tenyalar gibi parazitler de etkilidir. Besin zehirlenmeleri bulantı-kusma, karın ağrısı (kramp tarzında) bağırsaklarda gürültü, ishal ve ağız kuruluğu gibi şikayetlerle başlar, tanı ve tedavi gecikmesi ve etkenin özelliklerine göre ateş, ileri derecede halsizlik, bitkinlik ve kanlı dışkı görülebilir. İshalin yol açtığı sıvı kaybı ve elektrolit (sodyum, potasyum, klor) bozukluğu nedeniyle bilinç bulanıklığı ve koma gelişebilir. Zamanında ve yeterli tedavi yapılamazsa ölümle sonuçlanabilir.  Bağırsak enfeksiyonlarının çözümü antibiyotik değil  Nadiren bazı ilaçlar da bağırsak enfeksiyonuna neden olabilir. Virüslere bağlı bağırsak enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedaviye bir katkısı olmaz. Gastroenterit, enfeksiyona neden olan etkenlerin vücuda girip coğalarak vücut savunma mekanizmalarını yenmesi sonucu ortaya çıkar. Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Bağırsak enfeksiyonlarının bulaşma yolları, özellikle temizlik sorunu sonucunda oral-fekal bulaşım denen ağız ve dışkı yolu ile olur. Hijyene dikkat edilmeden hazırlanan ve uzun süre uygun olmayan ortamlarda bekleyen sıvı ve katı gıdalar ile kirli sulardan dolayı bulaşır. Özellikle el hijyenine dikkat edilmeli çünkü hastalık yapan etkenler ağız yolu ile vücuda girmektedir. Bazen virüslerin oluşturduğu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanım sonucu bağırsak içi yararlı bakterilerin ölmesi sonrasında hastalık şiddeti artabilir. Doktor önerisi olmadan bilinçsizce antibiyotik kullanılmamalıdır” diye konuştu.  Bir hafta içinde kendiliğinden iyileşir  Bağırsak enfeksiyonunun, sıcaklıkların artmasıyla birlikte yaz aylarında daha sık görüldüğünü vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Yılmaz, “Genellikle bol sıvı alımı, uygun gıda tüketimi ve istirahat ile 1-2 gün-1 hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Çoğu hasta doktora başvurma ihtiyacı hissetmez. Hastalık döneminde özellikle kaybedilen sıvıyı tamamlamak için günde 2-3 litre arasında sıvı alınmalıdır. Bol sulu ve lifsiz gıda, yağsız ya da az yağlı ve baharatsız gıdalar tüketilmeli ve bu dönemde şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır” önerisinde bulundu.  Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, kendiliğinden iyileşmeyen ishal durumlarıyla ilgili ise “Eğer semptomlar şiddetli ve uzun süre devam ediyorsa, yüksek ateş varsa, bulantı-kusma nedeniyle beslenemiyor ve sıvı tüketilemiyorsa, vakit kaybetmeden sağlık merkezinde hastanın durumu, şiddeti açısından değerlendirilerek gerekirse hastaneye yatırılıp tedavisi uygulanmalıdır” dedi.  Gastroenterit tanısı için önce hekim hastanın hikayesinde, yediği içtiği gıda, kullandığı ilaçlarla ilgili bilgilerle beraber ne zamandan beri olduğu, dışkılama sıklığı ve kıvamı, rengi gibi bilgiler alır. Muayene ve sonrasında gayta ve kanda bazı değerlere bakılıp etken bulunarak tedavi düzenlenir.

Okul gibi kalabalık alanlarda grip virüsü çok hızlı yayılıyor Haber

Okul gibi kalabalık alanlarda grip virüsü çok hızlı yayılıyor

Acıbadem Bursa Hastanesi Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mevlüt Salim, sonbahar ve kış aylarında mevsimsel salgınlar şeklinde ortaya çıkan ve halk arasında domuz gribi olarak bilinen grip (influenza) enfeksiyonlarına son zamanlarda çocuklar arasında oldukça sık rastlanmasıyla ilgili olarak anne babaları uyardı. Hastalığa sebep olan influenza virüsünün A, B ve C tipleri arasından daha çok A ve B tiplerinin salgınlara yol açtığını belirten Dr. Salim, bilhassa okulların açılmasının ardından kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesiyle influenza vakalarında artış gözlendiğini söyledi. Dr. Salim, influenzanın 'ani başlayan ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, yaygın kas ağrıları, yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, bulantı ve kusma' yakınmalarıyla kendini gösterdiğini ifade etti. Bu hastalıkta değişen derecelerde solunum yolu tutulumlarına bağlı bronşit, zatürre gibi sorunlar da görülebildiğine değinen Dr. Salim, özellikle küçük bebekler ve kronik hastalığı olan çocuklarda hastane yatışlarına ve hayatı tehdit eden ciddi klinik tablolara yol açabildiğini dile getirdi. “Burundan alınan sürüntü örneğiyle teşhis koyulabilir” İnfluenza mevsiminde sebebi net olarak ortaya konulmamış ateş, öksürük, boğaz ağrısı yakınmaları olan çocuklarda gripten şüphelenmek gerektiğini vurgulayan Dr. Salim, burundan alınan bir sürüntü örneğiyle hızlı şekilde teşhis konulabildiğini ifade etti. Dr. Salim, çocukları influenza enfeksiyonundan korumak için yapılabilecekleri şöyle anlattı: “Grip mevsiminde kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak tutulması çok önemlidir. Hasta bireylerin çocukları sevmesi, öpmesi engellenmelidir. Ellerini yıkayabilecek yaşta ise çocuğa etkin bir el yıkama öğretilmeli ve uygulanmalıdır. Küçük bebeklerin bakımını yapanların sık sık ellerini yıkamaları da çok önemlidir. İnfluenza damlacık yoluyla bulaşan bir enfeksiyon olduğundan kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır. Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması için iyi bir uyku, yeterli ve dengeli beslenme, bol sıvı tüketilmesi de oldukça önemli hususlardır.” Tüm bu önlemlere dikkat edilmesinin yanında çocukların yetişkinlere oranla hastalığı daha çok bulaştırdıklarına dikkat çeken Dr. Salim, "Çocuklar yetişkinlere oranla çok daha fazla kişi ve objeyle temas ederler, özellikle küçükler ellerini daha az yıkarlar, pek çok nesneyi ağızlarına götürürler ya da el hijyenine dikkat etmeyebilirler. Bu da, solunum yolunda elverişli ortam bulan virüsün hızlıca ve daha çok kişiye bulaşmasına zemin hazırlar. Bu sebeple grip salgınlarını önlemek için öncelikle çocuklarımızın önlem almasını sağlamalı, gerekli bilgileri onlara aktarmalıyız" dedi. “6 aydan büyük çocuklar aşılanmalı” Gribin, şikayetlerin daha ağır seyrettiği ilk 3-4 gün boyunca daha bulaşıcı olduğuna işaret eden Dr. Salim, bünyeden bünyeye değişmekle birlikte 10 gün ila 2 haftada geçtiğini söyledi. Bu sürenin mümkün olduğunca evde istirahat ederek, bol sıvı tüketerek geçirilmesinin hem iyileşmeyi sağlayacağı hem de enfeksiyonun başkalarına bulaşmasını önleyeceğini sözlerine ekledi. Bununla birlikte her yıl grip mevsiminin başlangıcında 6 aydan büyük bütün çocukların mutlaka influenzaya karşı aşılanmasını tavsiye eden Dr. Salim, “Her yıl aşılanma gereği olmasının nedeni, aşının sağladığı bağışıklığın bir sonraki yıl azalmasıdır. Çocukların aşılanması yetişkinleri de hastalıktan koruyacaktır. İnfluenza aşıları, her yıl bir sonraki influenza mevsiminde dolaşımda olacağı öngörülen virüs tiplerinden üçünü içerecek şekilde tekrar hazırlanmaktadır” diye konuştu.

Rota virüsü nedir? Haber

Rota virüsü nedir?

Rota virüsü, bağırsak enfeksiyonuna ve ishale neden olan ve çok yüksek bulaşıcılık oranına sahip bir virüstür. Peki Rota virüsü nedir?  Rota virüsü nedir?  Rota virüsü, bağırsak enfeksiyonuna ve ishale neden olan ve çok yüksek bulaşıcılık oranına sahip bir virüstür. Dünya genelinde görülen bu virüs bebeklerde ve çocuklarda ishal başlangıcının ilk sırada gelen nedenidir. Rota virüsü her yerde bulunur ve hemen hemen her çocuğa 3 - 5 yaşına kadar bulaşır. 2003 yılında, 5 yaşın altındaki çocuklarda küresel çapta 114 milyon rota virüsü enfeksiyonu vakası bildirilmiştir. Bu vakaların 24 milyonu ayakta tedavi edilirken, 2, 3 milyon vaka hastanede yatarak tedavi edilmiştir. Bir başka çalışmaya göre Rota virüsü, dünya çapında 5 yaşın altındaki çocuklarda yıllık 214.000'den fazla ölüme sebebiyet vermektedir. İshal sebebiyle hastaneye yatırılan çocuklar arasında rota virüsü enfeksiyonu yaygınlığı dünya çapında benzer oranlarda olsa da (~% 30-50), rota virüsü enfeksiyonu ölümle sonuçlanan vakaların % 90'ından fazlası düşük gelirli ülkelerde görülür. Bu ülkelerde sağlık hizmetlerine sınırlı erişim zorluğu gibi faktörlerin yanı sıra modern hidrasyon tedavilerine kolay ulaşım olmaması ve yine bu ülkelerde malnütrisyon, yani açlık ve kıtlık gibi şartların daha yaygın olmasının ölüm oranlarını arttırdığı düşünülmektedir. Rota Virüsünden Nasıl Korunulur? Hemen bütün viral hastalıklarda olduğu üzere düzenli olarak elleri yıkamak gibi iyi hijyen alışkanlıkları rota virüsüne karşı alınabilecek iyi bir önemlidir. Ancak rota virüsü enfeksiyonunu önlemenin en etkili yolu rota virüsü aşısıdır.

Virüs mutasyona uğrasa da aşı etkili olur Haber

Virüs mutasyona uğrasa da aşı etkili olur

Önceki hafta İngiltere’den gelen ‘virüs mutasyona uğradı’ haberleriyle birlikte geliştirilen aşının işe yarayıp yaramayacağı tartışma konusu oldu. BUÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İmmünoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Barbaros Oral, “Son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların mevcut aşıların ve antikor-temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemiyoruz. Ayrıca koronavirüsler çok hızlı mutasyona uğramadıkları için antijenik sürüklenmeye (yani virüs yapısında köklü bir değişikliğe) sebep olacak mutasyon gelişene kadar birkaç yıl geçeceği ve bu dönemde aşılar kullanılarak salgının kontrol edilebileceğini tahmin ediyoruz” dedi. Virüslerin çoğalabilmek için enfekte ettikleri kişilerin hücrelerini kullandığını açıklayan Prof. Dr. Barbaros Oral. “Virüsler soylarını idame ettirebilmek ve kendilerine yeni hayat alanları açabilmek için bağışıklık sisteminden kaçmaya veya daha bulaştırıcı özellik kazanmaya yönelik kaçış mekanizmaları geliştirmeye eğilimlidirler. Bu mekanizmalardan biri de genetik kodlarını değiştirmeleri yani kaçış mutasyonlarını oluşturmalarıdır. Bu mutasyonlar sonucu virüsler antikorlar gibi bağışıklık sistemi bileşenleri tarafından tanınmayacak yeni dış proteinleri sergileyebilir ya da hastalık kliniğinin ağırlığını etkileyecek yönde bazı proteinlerini değişikliğe uğratabilir. COVİD-19’dan sorumlu SARS-CoV-2 virüsünün de 2020 yılının Ocak ayından bu yana yaklaşık ayda bir kez mutasyona uğradığı gözlenmektedir. Bu diğer tüm koronavirüslere benzerlik gösteren ve beklenen bir mutasyon hızıdır” diye konuştu. Aşının etkisiz olması için çok fazla sayıda mutasyon olması gerekli Aynı zamanda Türk İmmünoloji Derneği Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Barbaros Oral; “Gerek enfeksiyonun geçirilmesi gerekse aşılanma sonucu geliştirilen antikorlar ve bağışıklık sistemi hücreleri poliklonal dediğimiz virüsün sadece bir parçasını değil birçok farklı kısımlarını tanıma özelliğine sahip çeşitlilikte üretilir. Yani bir bölgede oluşan mutasyona bağlı değişiklik olsa da diğer kısımlara karşı gelişen bağışıklık yanıtının enstrümanları etkinliklerini sürdürmektedir. Aşıların ve antikor transferi-temelli tedavi (konvelesan plazma tedavisi gibi) yaklaşımlarını tamamen etkisiz hale gelmesi için çok fazla sayıda mutasyonun meydana gelmesi gerekir. Yani büyük bir antijenik sürüklenmenin söz konusu olması gerekir ki, bu durumda artık SARS-CoV-2 değil SARS-CoV-3 salgınından söz etmek gerekir” şeklinde konuştu. Ciddi bir mutasyon olana kadar salgın kontrol altına alınır Virüsün mutasyonlarının izlenmesi, epidemiyolojik ve klinik verilerin bilim insanlarıyla gerçek zamanlı ve doğru olarak paylaşılarak daha sağlıklı değerlendirmelerin yapılmasının etkin önlemler alınması adına kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Oral; “Sonuç olarak, bu son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların mevcut aşıların ve antikor-temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemiyoruz. Ayrıca, koronavirüsler çok hızlı mutasyona uğramadıkları için antijenik sürüklenmeye (yani virüs yapısında köklü bir değişikliğe) sebep olacak mutasyon gelişene kadar birkaç yıl geçeceği ve bu dönemde aşıların etkin olarak kullanılarak salgının kontrol edilebileceği öngörülmektedir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.