Kırgızistan’a ikinci gidişim Eylül 2010’da idi. Büyük bir heyecan içindeydim. İçim içime sığmıyor, Kırgızistan ve Kırgızları tanıma arzusuyla Bişkek sokaklarını arşınlıyordum. İki ay içinde misafirliğimi unutmuş neredeyse Kırgız vatandaşı olmuştum. Atavatan’a olan kalbi muhabbetimiz, Kırgızlar bir yana Rusları bile gözümüzde sevimli yapmaya başlamıştı. Her karşılaştığımızı bizimkiler olarak görmeye başladım. Bişkek’te en fazla dikkati çeken şey Bursa’daki gibi trafik sıkışıklığının olmayışı idi. Toplu ulaşım araçları yaygın, ulaşım ucuz idi. Sıkıştığınızda atlıyorsunuz bir taksiye, taksici sizi Bursa’dakinin dörtte bir fiyatına istediğiniz yere bırakıyordu. Halkın alış veriş ettiği pazarlarda yiyecek, giyecek fiyatları da uygundu. Pazarlar ithalat cenneti, sokaklarda her türlü yabancı araba var ve fiyatları da bizdekine göre çok düşüktü. Tabi ki bu söylediklerimiz bizim gibi Türkiye’den gelenler içindi. Kırgızlar veya burada yaşayan Kırgız harici unsurlar (mesela Rus’lar, Uygurlar vb.) için tablo pek böyle değildi. Halkın büyük bölümünün gelir seviyesi oldukça kötü, ücretli çalışanların ücretleri bize göre çok düşüktü. Bütün bunlara rağmen Kırgızlar mutlu, siyasetteki büyük dağınıklıklarına rağmen halk arasında husumet yoktu. Seçimlere 29 parti katılmasına, meclise 5 parti temsilci göndermesine, meclisin %40 oyu temsil etmesine rağmen halk arasında ciddi bir gerginlik yok idi.
Ruslar, Çinliler, Koreliler hariç tutulursa Kırgızistan’da yaşayan halkın büyük bir bölümü (Kırgız, Özbek, Kazak, Uygur vb.) Müslüman olmasına rağmen cami sayısı oldukça düşük. Merkezde Çon Mecit(Ulu cami) dedikleri orta büyüklükte bir cami ve kenar mahallelerde birkaç küçük cami vardı. Küçük camilerin çoğu bizim Ahıskalıların evden bozma inşa ettikleri ibadethanelerdi. Halkın İslamiyet anlayışı daha çok gelenekleri yaşamak, alışkanlıkları devam ettirmek şeklindeydi. Gerçi gezip gördüğüm yerlerde Kilise veya Budist tapınağına da pek rastlamadım. Sadece Ruslara ait bir kilise ve Musevilere ait bir Sinagog’un olduğundan bahsediliyordu. Bu durum muhtemelen 70 yılı aşkın komünist bir idarenin dini inançlara bakış tarzından kaynaklanmaktaydı.
Örneğin Cuma namazlarına rağbet çok, cami avluları bile doluyordu. Fakat ezan sesini duymak pek mümkün olmuyordu. Hele bayram namazı tam manasıyla muhteşem, cemaatin camilere falan sığması mümkün değildi. Allah kabul etsin ilk iki yıl bayram namazlarımızı, yüz bine yakın bir kalabalıkla Ala Too meydanında eda ettik. Görülmeye değer muhteşem bir tablo vardı. İmamın vaazları ve namaz talkımları meydan hoparlörleriyle cemaate duyuruluyordu. Cemaate Kırgız hükümet başkanından, hükümet üyelerine kadar bütün devlet ricali bulunmaktaydı. İşin belki de en ilginç yanı Ala Too Meydanında bulunan Lenin Heykeliydi. Bu muhteşem namaz Lenin Heykeli arkasında eda ediliyordu. Gerçi o muhteşem atmosfer insanlara Lenin heykelinin orada bulunduğunu hiç fark ettirmiyordu. Yüz bine yakın kalabalık tek yürek olup huşu içinde ibadetini eda ediyordu.
Lenin’e inat, adına heykeli dikilen meydanda, komünist sistemden intikam alırcasına, kaybedilen seksen yılın hesabını sorarcasına, bir zamanlar Kızıl Bayrakların asılı olduğu Ala Too Meydanında Bayram Namazı kılınıyordu. Herhalde Lenin sağ olsaydı hasletinden çatlardı. Kırgızistan’da altı koca yılım geçti. Tabi bu süre içinde olumlu olumsuz çok şeye şahit olduk. Örneğin Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Orta Asya’nın en önemli üniversitesi haline geldi. İnşaat sektörü oldukça hareketlendi, özellikle Koreli ve Türk müteahhitlerince yeni siteler ve iş merkezleri yapılmaya başlandı. Türk iş insanlarının yatırımları arttı. Bişkek’te çok sayıda Türk mağaza, dükkân ve lokantaları açıldı.
Biri Türk Diyanet İşleri Başkanlığının, diğeri Manas Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin inşa ettirdiği iki büyük camiye kavuştu. Bütün bu olumlu gelişmelerin yanında özellikle başkent Bişkek’te araç trafiği oldukça arttı. Ulaşım pahalılaştı. Hayat pahalılığı oluşmaya başladı. Siyasi hareketlilik arttı, gerginlikler oluşmaya başladı. Sonuç olarak Kırgızistan benim gönlümde her zaman ayrı bir yeri olan, rüyalarımı süsleyen önemli bir diyardır. Bu duygu ve düşüncelerle atvatana selamlarımı sunarken. Okuyucularımın da gelen Ramazan bayramlarını şimdiden kutlarım.
Prof. Dr. Ali Bahadır bahadir@uludag.edu.tr alibahadirafsarli@gmail.com
Ala Too: Aladağ manasına geliyor. Kırgızistan’da sembol isimlerden biri : Bu güne kadar Bursa’da kıldığım 3 namaz hariç bütün bayram namazlarımı Yenişehir’de veya Afşar Köyünde kıldım.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ALİ BAHADIR
Lenin’in heykelinin altında Bayram Namazı
Kırgızistan’a ikinci gidişim Eylül 2010’da idi. Büyük bir heyecan içindeydim. İçim içime sığmıyor, Kırgızistan ve Kırgızları tanıma arzusuyla Bişkek sokaklarını arşınlıyordum. İki ay içinde misafirliğimi unutmuş neredeyse Kırgız vatandaşı olmuştum. Atavatan’a olan kalbi muhabbetimiz, Kırgızlar bir yana Rusları bile gözümüzde sevimli yapmaya başlamıştı. Her karşılaştığımızı bizimkiler olarak görmeye başladım. Bişkek’te en fazla dikkati çeken şey Bursa’daki gibi trafik sıkışıklığının olmayışı idi. Toplu ulaşım araçları yaygın, ulaşım ucuz idi. Sıkıştığınızda atlıyorsunuz bir taksiye, taksici sizi Bursa’dakinin dörtte bir fiyatına istediğiniz yere bırakıyordu. Halkın alış veriş ettiği pazarlarda yiyecek, giyecek fiyatları da uygundu. Pazarlar ithalat cenneti, sokaklarda her türlü yabancı araba var ve fiyatları da bizdekine göre çok düşüktü. Tabi ki bu söylediklerimiz bizim gibi Türkiye’den gelenler içindi. Kırgızlar veya burada yaşayan Kırgız harici unsurlar (mesela Rus’lar, Uygurlar vb.) için tablo pek böyle değildi. Halkın büyük bölümünün gelir seviyesi oldukça kötü, ücretli çalışanların ücretleri bize göre çok düşüktü. Bütün bunlara rağmen Kırgızlar mutlu, siyasetteki büyük dağınıklıklarına rağmen halk arasında husumet yoktu. Seçimlere 29 parti katılmasına, meclise 5 parti temsilci göndermesine, meclisin %40 oyu temsil etmesine rağmen halk arasında ciddi bir gerginlik yok idi.
Ruslar, Çinliler, Koreliler hariç tutulursa Kırgızistan’da yaşayan halkın büyük bir bölümü (Kırgız, Özbek, Kazak, Uygur vb.) Müslüman olmasına rağmen cami sayısı oldukça düşük. Merkezde Çon Mecit(Ulu cami) dedikleri orta büyüklükte bir cami ve kenar mahallelerde birkaç küçük cami vardı. Küçük camilerin çoğu bizim Ahıskalıların evden bozma inşa ettikleri ibadethanelerdi. Halkın İslamiyet anlayışı daha çok gelenekleri yaşamak, alışkanlıkları devam ettirmek şeklindeydi. Gerçi gezip gördüğüm yerlerde Kilise veya Budist tapınağına da pek rastlamadım. Sadece Ruslara ait bir kilise ve Musevilere ait bir Sinagog’un olduğundan bahsediliyordu. Bu durum muhtemelen 70 yılı aşkın komünist bir idarenin dini inançlara bakış tarzından kaynaklanmaktaydı.
Örneğin Cuma namazlarına rağbet çok, cami avluları bile doluyordu. Fakat ezan sesini duymak pek mümkün olmuyordu. Hele bayram namazı tam manasıyla muhteşem, cemaatin camilere falan sığması mümkün değildi. Allah kabul etsin ilk iki yıl bayram namazlarımızı, yüz bine yakın bir kalabalıkla Ala Too meydanında eda ettik. Görülmeye değer muhteşem bir tablo vardı. İmamın vaazları ve namaz talkımları meydan hoparlörleriyle cemaate duyuruluyordu. Cemaate Kırgız hükümet başkanından, hükümet üyelerine kadar bütün devlet ricali bulunmaktaydı. İşin belki de en ilginç yanı Ala Too Meydanında bulunan Lenin Heykeliydi. Bu muhteşem namaz Lenin Heykeli arkasında eda ediliyordu. Gerçi o muhteşem atmosfer insanlara Lenin heykelinin orada bulunduğunu hiç fark ettirmiyordu. Yüz bine yakın kalabalık tek yürek olup huşu içinde ibadetini eda ediyordu.
Lenin’e inat, adına heykeli dikilen meydanda, komünist sistemden intikam alırcasına, kaybedilen seksen yılın hesabını sorarcasına, bir zamanlar Kızıl Bayrakların asılı olduğu Ala Too Meydanında Bayram Namazı kılınıyordu. Herhalde Lenin sağ olsaydı hasletinden çatlardı. Kırgızistan’da altı koca yılım geçti. Tabi bu süre içinde olumlu olumsuz çok şeye şahit olduk. Örneğin Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Orta Asya’nın en önemli üniversitesi haline geldi. İnşaat sektörü oldukça hareketlendi, özellikle Koreli ve Türk müteahhitlerince yeni siteler ve iş merkezleri yapılmaya başlandı. Türk iş insanlarının yatırımları arttı. Bişkek’te çok sayıda Türk mağaza, dükkân ve lokantaları açıldı.
Biri Türk Diyanet İşleri Başkanlığının, diğeri Manas Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin inşa ettirdiği iki büyük camiye kavuştu. Bütün bu olumlu gelişmelerin yanında özellikle başkent Bişkek’te araç trafiği oldukça arttı. Ulaşım pahalılaştı. Hayat pahalılığı oluşmaya başladı. Siyasi hareketlilik arttı, gerginlikler oluşmaya başladı. Sonuç olarak Kırgızistan benim gönlümde her zaman ayrı bir yeri olan, rüyalarımı süsleyen önemli bir diyardır. Bu duygu ve düşüncelerle atvatana selamlarımı sunarken. Okuyucularımın da gelen Ramazan bayramlarını şimdiden kutlarım.
Prof. Dr. Ali Bahadır
bahadir@uludag.edu.tr
alibahadirafsarli@gmail.com
Ala Too: Aladağ manasına geliyor. Kırgızistan’da sembol isimlerden biri
: Bu güne kadar Bursa’da kıldığım 3 namaz hariç bütün bayram namazlarımı Yenişehir’de veya Afşar Köyünde kıldım.