Deprem bölgesindeki haberleri, medyayı ve özellikle sosyal medyayı takip ediyorsanız mutlaka karşılaşmışsınızdır. Yardım ediyor gibi görünen, üzülüyormuş gibi görünen riyakarlara şahit olmuşsunuzdur. Biraz dikkat bunları görmeye, diğerlerinden ayırt etmeyeyetmektedir. Hele bazıları var ki Dünya’yı sarsan bu asrın felaketini, Erdoğan düşmanlığında ranta çevirme sevinci ile gizli ve sahte bir üzgünlük tavrı, heyecanı içindeler.

Kulüpçü abla; adeta apartman gibi dört katlı villasında kocasıyla kendisi iki kişi ikamet ederken, sözde üzgün bir tavırla deprem bölgesine devletin yeterli yardımı yapamadığını anlatıyor. Erdoğan’a kinini kusacak bir mecra bulmuş, dinleyenler de nezaketinden bu acılı günde tartışmaya girmemek adına susuyor, ama akrep ya fıtratının gereğini yapacak ya ne kadar zehir kusarsa kar kardır düşüncesinde.

Bu tip zevatın, yaptıklarına konuştuklarına bakın en büyük özellikleri riyakâr olmalarıdır, yani münafıktırlar. Samimi bir ihlas ile cebinden bir kuruş para harcamaz ama çok harcamış gibi ahkam keserler.

Bir cana dokunmaz ama deprem yıkıntıları önünde poz verip resim çektirir, sosyal medya hesaplarından boy boy paylaşır. Sözde yardımsever, hayırsever görünmek riyakarlığına batmış ünlü ünsüz bir sürü kişi. Bu kulüpçü ablam gibi kullanamadığı kocaman evinin, pardon villasının hiç olmazsa bir katını depremzedelere açmaz ama konuşurken dinleyenler, paylaştığı resimleri görenlerde onu en büyük hayırsever zanneder.

Bu sözde hayırseverlerin, sık kullandıkları başka bir argümanları da hac veya umre paralarınızı depremzedelere bağışlayın kurnazlığı ile saçmalığının arkasına sığınıp hayırsever edasına bürünmeleridir. Hayır yapmak sanki onlara haram kılınmış, size yasak değil siz de yapabilirsiniz.Hodri meydan, yurtdışı gezilerinde ve kumarhanelerde harcadığınız paraları depremzedelere bağışlayın işte size bir fırsat.

Aklı ve cüzdanı Vatikan’dan fonlanan bu tipleri artık bu millet çok iyi tanıyor. Bunların eski Türkiye’de olduğu gibi güçleri de itibarları da artık yok çok şükür.Ama bu durumlarından kendileri bihaber olmalı ki halen eski alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.

Müslüman’ın iyilik yapma fıtratı inandığı ve teslim olduğu ilahi mesaj ile şekillenmiştir. Alemleri yaratan, Kâinatıngerçek sahibi 14 asır önce o aziz ve muazzez elçisi aracılığı ile bunları zaten bize söylemişti. Bakara Suresi264. Ayet “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın.” diyor.

Allah’ın ayetlerine inananlar bundan haberdar ama inanmayanlar, yalanlayanlar bihaber. Zavallı bir halde gösteriş peşinde hayatlarını heba edip gidiyorlar. İki yüzlü kişilerin en belirgin vasıflarından biri tüm yaptıklarını gösteriş için yapmak, parsa kapmak, birilerini memnun etmektir."Münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını kendi başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler." (Nisâ suresi 142. ayet)

Münafıklar, “emanete hıyanet eden, konuşunca yalan söyleyen, söz verince sözünde durmayan, husumet edince ve kıskanınca haddi aşan” kimselerdir.

İşimiz zor; İslam’a karşı olmayı medeniyet olarak gören, Allah’ın ayetlerini yalanlayanlarla, Araplar gibi yaşamayı da İslam zanneden, Allah’ın ayetlerini anlamayanlar arasında sıkışmış kalmışız.