Mahkumiyet odasında aynaya baktığımızda, saç sakalımız birbirine karışmış. Çirkin düşmüş amma, hesap ve kitapta bizi de kazançlı çıkardı. Anlatalım, niye kazançlıyız…
xx
Memleketimizde ticaret erbabının kanuni mecburiyet olarak birer meslek odaları bulunuyor. Uzmanlık eğitimi isteyen mesleklerin odaları ayrı fasıldan. Çantadan yetişen ustaların odaları ise, Ahi Evran kökenlidir ve bunlara dernek denilirdi. Her ikisinde de dikiş tutturabilmek için eskiden aranılan ilk şart, genel ahlak kurallarına saygı ve riayet idi. Sonraları Atatürk’e saygı ve sevgiye dönüştürüldü. Üretim ahlakını pek takan kalmadı.
Genel ahlakın muhtevasında aşura misali ne ararsan mevcut. Amma, ön sırada yer alan, insan sağlığı ise de, maalesef mevcudiyeti şüpheli. Bu da, çok bilinen bir gerçek..
Berber dükkanlarının kapı önlerinde çoğunlukla, birer kurutma sehpası bulunur. Sakal traşından sonra ıslanarak nemlenen havlular bunların üzerine serilerek kurutulur. Zeminle hemparalel kebapçı dükkanlarının tavuk döner tezganhları da, kapı ve pencere önlerinde açık havaya açık vaziyette değil midir ?.
Artık karar verdim. Berberlerden dayak yemeyi de göze alıyorum. Berbere giderken kendi havlum ile çarşafımı da kendi evimden götüreceğim. Dışarıda pişmiş, kavrulmuş yemek de zaten adedim değil…
Xxxxxxx
Devlet Başkanlarının Korona mağdurları için başlattığı kampanyadan destekleme payı dağıtımına geçildiğinde, Berberler de hesaba alınsınlar. Bunlara birer mikro dalga ısıtıcı. Traşı biten müşterinin ıslak havlusunun, korona tozuna bulaşmadan usulüne uygun biçimde kurutulması için. Yapılırsa memleketin genel sağlık durumunda bir rahatlama ve dolayısıyle de devletin sağlık harcamalarında da bir tasarruf meydana gelir..
Bağdat caddesinde, Ataköylerde, Ankara’nın Kızılaylarında ve İzmir’in Kordonboyu ve benzeri mahallerde, mesela Bursa’nın Heykel önlerinde, dışarıda sokakta havlu kurutan berber dükkanı görmüşlüğünüz vaki mi ?...
Yookkk, bu olmaz, dalga mı geçiyorsun diyerek öfkelenenler çıkacaktır, muhakkak.
Ulan, bu memlekette her adım başında bir belediye. Hepsi de ”Trump’un Beyaz Sarayı” Bu solda kalsın. Belediye sarayları, içi yanık insanı utandıracak kadar düşündürecek birer saray..
İçlerideki kalabalığın arasında, düzinelerle belediye çavuşu…
Peki. Bana ne kızacaksınız, o zaman ?...
Xxxxxxx
Bir gazetede okudum, resimleriyle vermişler. Bir kamu hastanesinde korona savaşında çalışan sağlıkçılarına kıyması kurtlanmış karnıbahar ziyafeti çekilmiş. Bizim Tükiye’nin partizanları, karşılıklı birbirlerini çamurlarken kendi mesleklerine yabancı olmayan uygun hikaye düzerler. Bunun da böyle bir çamurlama olmadığı ne malum ?…
50’li yılların ortalarına doğru Beşinci Kore Değiştirme Tugayına giderken bizi yükledikleri ABD nakliye gemisinde dalgaya tutulduğumuzda bir arkadaşımız, hemen istifra etmeye başlardı. Yemek zamanında isek yemeği terk edip açlığa talimi tercih ederdi…
Kendisini kızdırmanın da kolayını bulmuştuk. “Öğürmeyi” hatırlatan ömer, ismini seslendirdiğimizde çılgına dönerdi.. Hele hele tepsilerimizde kendisinin beğendiği bir tatlı var ise, öğürme numarasıyla sofrayı terk ettirip onun tatlısını biz paylaşırdık.
Ne yaparsın, 25 günlük yolculuk ancak böyle geçiçirilebilirdi..
Hoş bir şey olmamakla birlikte, Umman Denizinde dev dalgalarla sallanırken, kendimizi avutmak için herhalde başka bir meşguliyet bulamamıştık. Cahillik, çocukluk ya da düşüncesizlikten olsa gerekti.
Bendeniz efendim, bu kıyması kurtlu karnabahar masalını partizanlık ahlaksızlığında bir fırsat değerlendirmesi olarak gördüm. Ve öyledir de muhakkak..
Muhalefetin de zaten başka faydalı bir işi yok. Biraz da hainliklerinden olsa gerek..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ATİLLA ÖZDÜR
KAMPANYADAN KİMLERE PAY ?..
Mahkumiyet odasında aynaya baktığımızda, saç sakalımız birbirine karışmış. Çirkin düşmüş amma, hesap ve kitapta bizi de kazançlı çıkardı. Anlatalım, niye kazançlıyız…
xx
Memleketimizde ticaret erbabının kanuni mecburiyet olarak birer meslek odaları bulunuyor. Uzmanlık eğitimi isteyen mesleklerin odaları ayrı fasıldan. Çantadan yetişen ustaların odaları ise, Ahi Evran kökenlidir ve bunlara dernek denilirdi. Her ikisinde de dikiş tutturabilmek için eskiden aranılan ilk şart, genel ahlak kurallarına saygı ve riayet idi. Sonraları Atatürk’e saygı ve sevgiye dönüştürüldü. Üretim ahlakını pek takan kalmadı.
Genel ahlakın muhtevasında aşura misali ne ararsan mevcut. Amma, ön sırada yer alan, insan sağlığı ise de, maalesef mevcudiyeti şüpheli. Bu da, çok bilinen bir gerçek..
Berber dükkanlarının kapı önlerinde çoğunlukla, birer kurutma sehpası bulunur. Sakal traşından sonra ıslanarak nemlenen havlular bunların üzerine serilerek kurutulur. Zeminle hemparalel kebapçı dükkanlarının tavuk döner tezganhları da, kapı ve pencere önlerinde açık havaya açık vaziyette değil midir ?.
Rüzgarla yerden kalkan balgam tozuyla karışık toz toprak, berberin havlusuyla dönercinin etine tavuğuna yapışır.
Artık karar verdim. Berberlerden dayak yemeyi de göze alıyorum. Berbere giderken kendi havlum ile çarşafımı da kendi evimden götüreceğim. Dışarıda pişmiş, kavrulmuş yemek de zaten adedim değil…
Xxxxxxx
Devlet Başkanlarının Korona mağdurları için başlattığı kampanyadan destekleme payı dağıtımına geçildiğinde, Berberler de hesaba alınsınlar. Bunlara birer mikro dalga ısıtıcı. Traşı biten müşterinin ıslak havlusunun, korona tozuna bulaşmadan usulüne uygun biçimde kurutulması için. Yapılırsa memleketin genel sağlık durumunda bir rahatlama ve dolayısıyle de devletin sağlık harcamalarında da bir tasarruf meydana gelir..
Bağdat caddesinde, Ataköylerde, Ankara’nın Kızılaylarında ve İzmir’in Kordonboyu ve benzeri mahallerde, mesela Bursa’nın Heykel önlerinde, dışarıda sokakta havlu kurutan berber dükkanı görmüşlüğünüz vaki mi ?...
Yookkk, bu olmaz, dalga mı geçiyorsun diyerek öfkelenenler çıkacaktır, muhakkak.
Ulan, bu memlekette her adım başında bir belediye. Hepsi de ”Trump’un Beyaz Sarayı” Bu solda kalsın. Belediye sarayları, içi yanık insanı utandıracak kadar düşündürecek birer saray..
İçlerideki kalabalığın arasında, düzinelerle belediye çavuşu…
Peki. Bana ne kızacaksınız, o zaman ?...
Xxxxxxx
Bir gazetede okudum, resimleriyle vermişler. Bir kamu hastanesinde korona savaşında çalışan sağlıkçılarına kıyması kurtlanmış karnıbahar ziyafeti çekilmiş. Bizim Tükiye’nin partizanları, karşılıklı birbirlerini çamurlarken kendi mesleklerine yabancı olmayan uygun hikaye düzerler. Bunun da böyle bir çamurlama olmadığı ne malum ?…
50’li yılların ortalarına doğru Beşinci Kore Değiştirme Tugayına giderken bizi yükledikleri ABD nakliye gemisinde dalgaya tutulduğumuzda bir arkadaşımız, hemen istifra etmeye başlardı. Yemek zamanında isek yemeği terk edip açlığa talimi tercih ederdi…
Kendisini kızdırmanın da kolayını bulmuştuk. “Öğürmeyi” hatırlatan ömer, ismini seslendirdiğimizde çılgına dönerdi.. Hele hele tepsilerimizde kendisinin beğendiği bir tatlı var ise, öğürme numarasıyla sofrayı terk ettirip onun tatlısını biz paylaşırdık.
Ne yaparsın, 25 günlük yolculuk ancak böyle geçiçirilebilirdi..
Hoş bir şey olmamakla birlikte, Umman Denizinde dev dalgalarla sallanırken, kendimizi avutmak için herhalde başka bir meşguliyet bulamamıştık. Cahillik, çocukluk ya da düşüncesizlikten olsa gerekti.
Bendeniz efendim, bu kıyması kurtlu karnabahar masalını partizanlık ahlaksızlığında bir fırsat değerlendirmesi olarak gördüm. Ve öyledir de muhakkak..
Muhalefetin de zaten başka faydalı bir işi yok. Biraz da hainliklerinden olsa gerek..