Her tarafımız; dertler, sorunlar ve yakınmalarla kuşatılmıştır. Bu karamsar ve her şeyi kapkara gören gözler, zaman- zaman “biz adam olmayız” yorumlarına bile neden olabiliyor.
Peki neden insanlar her şeye kara gözlüklerle bakmaktadır.?
Bu olumsuz bakış ve görüşün nedeni nedir.?
Yoksa bu ülkede ve yaşadığımız kentte; olaylara optimist(iyimser) bakan insan sayısı mı azalmıştır.?
Yoksa, yaşadığımız bu güzel ülkede; insanları karamsarlığa sürükleyen bir düşünce ve organizasyon eksikliği mi yaşanmaktadır..?
Siz ne dersiniz..?
Şimdi söz konusu bu olguyu yaşanmış bazı olaylarla birlikte yorumlayalım isterseniz.
OSB’DEKİ YANGINDA SORU İŞARETLERİ..?
Geçtiğimiz haftanın en önemli olaylarından biri de; Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir tekstil fabrikasında çıkan yangındır.
Bu yangının çıkış anından itibaren büyük bir organizasyon ve sevk eksikliğinin yaşandığına işaret ediyorlar olaya tanık olanlar…
Baştan yangını ciddiye almayan görevlilerden başlayarak, ateşe köpük yerine su ile müdahale eden itfaiyeciler ve yangını sevk ve idare etmesi gereken yerel yöneticilerin eksik, kusur ve yanlışlarından bahsetti geçen hafta olaya objektif açıdan bakmaya çalışan yazar ve gazeteciler…
Yaklaşık 2 gün süren ve 3.günün sonunda ancak çevreyi iyice kirleten dumanları biten Karesi Tekstil yangını, kentimizde yangın için gerekli bazı ekipmanların yetersiz olduğunu da gözler önüne serdi.
Milyarlarca liralık mal ve menkule sahip olan dernekler, BTSO gibi yarı resmi STK’lar ve SİAD’ların; böyle bir yangın anında “ne yapacağını bilmez hali de” kent gündemine girdi. Türkiye’nin en büyük 4.kentinde köpük sıkacak bir itfaiye aracının olmaması, bu konuda komşu il Yalova’dan medet umulması, kentin yönetim hanesine koca bir SIFIR atılmasına da neden oldu.
Yönetim ve organizasyon anlamında da büyük yanlışlar gözümüze battı ve “Allah Bursa’yı daha büyük bir endüstriyel yangından korusun” dilekleri içinde geleceğe yönelik soru işaretlerini gündeme iz bıraktı.
BOSB’deki Karesi Tekstil’in 240 dönümlük arazisi içinde yaşanan bu büyük yangın, kimyasal maddelerle üretim yapan firmalarda yaşanacak olası endüstriyel yangınları da gündeme getirecek bazı ayrıntılar taşıyor aslında…650’si beyaz yakalı toplam 4.200 çalışanın bulunduğu köklü Karesi Tekstil firmasının alevlere teslim olduğu bu yangın, bu tür felaketlere hazır olunmadığının “tam isabet” bir tespitiydi galiba…
Ve bu yangın; Bursa’da “Kral çıplak”da dedirtti mi acaba düşünen beyinlere…?
2015 YILINDAKİ 3 GÜNLÜK LODOS VE YANSIMALARI
Böyle bir yönetim ve organizasyon eksikliğinin bir benzerini, Bursa 2015 yılı Şubat ayında bir kez daha yaşamıştı.
Demek ki aradan geçen 7 yıla rağmen bu kentte çok fazla bir şey değişmemiş. Felaket ve acil durum anlarında ne yapılacağı konusunda kimse dersine çalışmamış.
Bilindiği gibi 2015 yılında bir Cuma gecesi başlayan ve Cumartesi sabahı yerini yoğun sağanak yağışa bırakan lodos fırtınası, kentimizdeki yönetim, sevk ve organizasyonunun yetersizliğini ortaya çıkarmıştı. Arabalar devrilmiş, çatılar uçmuş ve ağaçlar devrilmişti bu felakette…
3 Günlük lodosun Bursa’ya faturası; 3 ölü, 110 yaralı, 306 çatı uçuşu, 100 araç hasarı ve günlerce elektriksiz kalmış yüzlerce ev ve işyeriydi. Elektrik kesintisi nedeniyle maddi ve manevi kayıplara uğrayan işletmelerin zararının hesabı da verilmemişti o zamanlar…
Şimdi 2015’teki lodos felaketini; doğal afet veya kadere mi bağlamak yoksa, yönetim organizasyonu sorunu ile mi bağdaştırmak gerekiyordu.
Bu sorunun cevabı hala verilemedi bu kente…Meteoroloji bas-bas bağırmış ve “fırtına da ben geliyorum “demişti aslında…Peki yeterli önlem neden alınmadı..?
Özellikle bu kentte; her lodos fırtınasında, birçok elektrik kesintisi yaşanmaktadır. Peki yıllardır elektrik tüketicilerinin faturalarında yer alan yatırım bedelleri boşa mı gitmiştir ki; kentin önemli bir bölümünde elektrik hatları, sokak aralarındaki direklerde kurulmaktadır.
Çağdaş ülkelerde tüm elektrik tesisatı yeraltı kabloları ile sağlanırken, hala Bursa’da Küçükbalıklı-Altınova gibi bölgelerde ilkel yollarla elektrik dağıtımı yapılmaktadır. Bu şartlarda da en ufak bir rüzgarda bile binlerce voltluk elektrik enerjisi taşıyan kablolar kopmakta ve sokak aralarına düşmekteydi.(Hala da öyle)
Bu koşullarda; tabii ki bu lodos felaketinin izleri uzun yıllar silinmedi.
AFET YÖNETİMİ İYİ ORGANİZE OLMALI
2015’teki bu lodos fırtınası bir kez daha göstermişti ki; Bursa’nın olası bir acil duruma hazırlıksızdı. O tarihte organize olmayı beceremeyen afet yönetimi, bence topluca sınıfta kalmıştı.
Lodos krizi ile ilgili olarak elimdeki arşiv kayıtlara bakıyorum. 2015 Yılında AFAD Kriz Masası; Bursa Büyükşehir Belediyesi, İtfaiye, Polis ve UEDAŞ’tan oluşan 200 kişilik geniş bir ekiple çalışmış ama bu büyük organizasyon bile ; 3 milyonluk Bursa’ya yetmemiş ve Bursalılar mağdur olmuştu.
Ama dedik ya…Bursa’nın ulaşım, iletişim ve sevk organizasyonunda bir sorunu hep vardı.
Allah Bursa’yı daha büyük felaketlerden ve doğal afetlerden korusun. Yoksa bu kent büyük bir deprem, bir sel felaketi veya geniş bir yangında “sefilleri” oynar.
Bu böyle biline…
Güneş balçıkla sıvanmaz..!
Sevk, yönetim ve organizasyon bir sanat gibi eksiksiz ve mükemmel sunulursa, puan ve prestij kazanır. İnsanlar da mutsuz olmaz. Herkes de işini yapmanın mutluluğunu yaşar.
Çağdaş ülkelerdeki gibi..!
ÖZLÜ SÖZLER: Yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz. (Jim ROHN)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TRAFİK KAZALARI SONRASI DA REZALET..!
Organizasyonu; “mükemmel bir düzen şekli” olarak tanımlamak mümkündür. Birçok yönetim biriminde “organizasyonumuz bozuk” veya “yeniden organize olmak lazım” şeklindeki yakınmaların temelinde, hep bu yenilik arayışı vardır.
Bir yönetim biriminde organizasyonu: “iş ile iş, iş ile insan ve insan ile insan arasındaki ilişkileri düzeni” olarak tanımlayabiliriz. İşletme yönetimi kitaplarına da giren bu tanımlamalar, Belediyeler ve kamu kurumları için de bir rehber niteliği taşımaktadır. Mükemmel bir yönetim organizasyonu oluşturmak için, bu tanımlamaya giren tüm faktörleri iyi belirlemek ve herkesin işini en iyi şekilde yapmasını planlamak gerekir.
Ama bu planlama ve organizasyonu eksiksiz yapmak, her zaman mümkün olmuyor. Ülkemizde trafik kazaları sonrası bile kaza alanında gerekli yönetim organizasyon sağlanamıyor. Biliyoruz ki; bu ülkede her saat 137 trafik kazası meydana geliyor. Bu kazalarda genellikle her kafadan bir sesin çıktığı ve çoğunlukla da vatandaşların da girdiği kurtarma-arama çalışmalarında, en çok sesi çıkanın dediği oluyor ve çoğunlukla da yaralılar yanlış ilk yardım sonucu riske giriyorlar.
Bu gibi örnekler çok fazla..!
Geçtiğimiz hafta BOSB’de yaşanan endüstriyel yangın felaketinin boyutları daha da büyük olsa; ek yangınlar, fabrika çökmeleri, doğalgaz gaz patlamaları ve elektrik çarpma olayları da yaşansaydı ne olurdu halimiz kim bilir ?.
Bu yüzden Bursa’da; yönetim, sevk ve organizasyon gibi 3 önemli terimin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle acil müdahale ve facialarda, bir üst yapının daha organize çalışması birçok insanın canını kurtaracak bir gelişme olacaktır.
Güneş balçıkla sıvanmaz. Gerçekleri görelim artık..!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
ACİL DURUMLARDA: SEVK VE ORGANİZASYON PLANI..!
Her tarafımız; dertler, sorunlar ve yakınmalarla kuşatılmıştır. Bu karamsar ve her şeyi kapkara gören gözler, zaman- zaman “biz adam olmayız” yorumlarına bile neden olabiliyor.
Peki neden insanlar her şeye kara gözlüklerle bakmaktadır.?
Bu olumsuz bakış ve görüşün nedeni nedir.?
Yoksa bu ülkede ve yaşadığımız kentte; olaylara optimist(iyimser) bakan insan sayısı mı azalmıştır.?
Yoksa, yaşadığımız bu güzel ülkede; insanları karamsarlığa sürükleyen bir düşünce ve organizasyon eksikliği mi yaşanmaktadır..?
Siz ne dersiniz..?
Şimdi söz konusu bu olguyu yaşanmış bazı olaylarla birlikte yorumlayalım isterseniz.
OSB’DEKİ YANGINDA SORU İŞARETLERİ..?
Geçtiğimiz haftanın en önemli olaylarından biri de; Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir tekstil fabrikasında çıkan yangındır.
Bu yangının çıkış anından itibaren büyük bir organizasyon ve sevk eksikliğinin yaşandığına işaret ediyorlar olaya tanık olanlar…
Baştan yangını ciddiye almayan görevlilerden başlayarak, ateşe köpük yerine su ile müdahale eden itfaiyeciler ve yangını sevk ve idare etmesi gereken yerel yöneticilerin eksik, kusur ve yanlışlarından bahsetti geçen hafta olaya objektif açıdan bakmaya çalışan yazar ve gazeteciler…
Yaklaşık 2 gün süren ve 3.günün sonunda ancak çevreyi iyice kirleten dumanları biten Karesi Tekstil yangını, kentimizde yangın için gerekli bazı ekipmanların yetersiz olduğunu da gözler önüne serdi.
Milyarlarca liralık mal ve menkule sahip olan dernekler, BTSO gibi yarı resmi STK’lar ve SİAD’ların; böyle bir yangın anında “ne yapacağını bilmez hali de” kent gündemine girdi. Türkiye’nin en büyük 4.kentinde köpük sıkacak bir itfaiye aracının olmaması, bu konuda komşu il Yalova’dan medet umulması, kentin yönetim hanesine koca bir SIFIR atılmasına da neden oldu.
Yönetim ve organizasyon anlamında da büyük yanlışlar gözümüze battı ve “Allah Bursa’yı daha büyük bir endüstriyel yangından korusun” dilekleri içinde geleceğe yönelik soru işaretlerini gündeme iz bıraktı.
BOSB’deki Karesi Tekstil’in 240 dönümlük arazisi içinde yaşanan bu büyük yangın, kimyasal maddelerle üretim yapan firmalarda yaşanacak olası endüstriyel yangınları da gündeme getirecek bazı ayrıntılar taşıyor aslında…650’si beyaz yakalı toplam 4.200 çalışanın bulunduğu köklü Karesi Tekstil firmasının alevlere teslim olduğu bu yangın, bu tür felaketlere hazır olunmadığının “tam isabet” bir tespitiydi galiba…
Ve bu yangın; Bursa’da “Kral çıplak”da dedirtti mi acaba düşünen beyinlere…?
2015 YILINDAKİ 3 GÜNLÜK LODOS VE YANSIMALARI
Böyle bir yönetim ve organizasyon eksikliğinin bir benzerini, Bursa 2015 yılı Şubat ayında bir kez daha yaşamıştı.
Demek ki aradan geçen 7 yıla rağmen bu kentte çok fazla bir şey değişmemiş. Felaket ve acil durum anlarında ne yapılacağı konusunda kimse dersine çalışmamış.
Bilindiği gibi 2015 yılında bir Cuma gecesi başlayan ve Cumartesi sabahı yerini yoğun sağanak yağışa bırakan lodos fırtınası, kentimizdeki yönetim, sevk ve organizasyonunun yetersizliğini ortaya çıkarmıştı. Arabalar devrilmiş, çatılar uçmuş ve ağaçlar devrilmişti bu felakette…
3 Günlük lodosun Bursa’ya faturası; 3 ölü, 110 yaralı, 306 çatı uçuşu, 100 araç hasarı ve günlerce elektriksiz kalmış yüzlerce ev ve işyeriydi. Elektrik kesintisi nedeniyle maddi ve manevi kayıplara uğrayan işletmelerin zararının hesabı da verilmemişti o zamanlar…
Şimdi 2015’teki lodos felaketini; doğal afet veya kadere mi bağlamak yoksa, yönetim organizasyonu sorunu ile mi bağdaştırmak gerekiyordu.
Bu sorunun cevabı hala verilemedi bu kente…Meteoroloji bas-bas bağırmış ve “fırtına da ben geliyorum “demişti aslında…Peki yeterli önlem neden alınmadı..?
Özellikle bu kentte; her lodos fırtınasında, birçok elektrik kesintisi yaşanmaktadır. Peki yıllardır elektrik tüketicilerinin faturalarında yer alan yatırım bedelleri boşa mı gitmiştir ki; kentin önemli bir bölümünde elektrik hatları, sokak aralarındaki direklerde kurulmaktadır.
Çağdaş ülkelerde tüm elektrik tesisatı yeraltı kabloları ile sağlanırken, hala Bursa’da Küçükbalıklı-Altınova gibi bölgelerde ilkel yollarla elektrik dağıtımı yapılmaktadır. Bu şartlarda da en ufak bir rüzgarda bile binlerce voltluk elektrik enerjisi taşıyan kablolar kopmakta ve sokak aralarına düşmekteydi.(Hala da öyle)
Bu koşullarda; tabii ki bu lodos felaketinin izleri uzun yıllar silinmedi.
AFET YÖNETİMİ İYİ ORGANİZE OLMALI
2015’teki bu lodos fırtınası bir kez daha göstermişti ki; Bursa’nın olası bir acil duruma hazırlıksızdı. O tarihte organize olmayı beceremeyen afet yönetimi, bence topluca sınıfta kalmıştı.
Lodos krizi ile ilgili olarak elimdeki arşiv kayıtlara bakıyorum. 2015 Yılında AFAD Kriz Masası; Bursa Büyükşehir Belediyesi, İtfaiye, Polis ve UEDAŞ’tan oluşan 200 kişilik geniş bir ekiple çalışmış ama bu büyük organizasyon bile ; 3 milyonluk Bursa’ya yetmemiş ve Bursalılar mağdur olmuştu.
Ama dedik ya…Bursa’nın ulaşım, iletişim ve sevk organizasyonunda bir sorunu hep vardı.
Allah Bursa’yı daha büyük felaketlerden ve doğal afetlerden korusun. Yoksa bu kent büyük bir deprem, bir sel felaketi veya geniş bir yangında “sefilleri” oynar.
Bu böyle biline…
Güneş balçıkla sıvanmaz..!
Sevk, yönetim ve organizasyon bir sanat gibi eksiksiz ve mükemmel sunulursa, puan ve prestij kazanır. İnsanlar da mutsuz olmaz. Herkes de işini yapmanın mutluluğunu yaşar.
Çağdaş ülkelerdeki gibi..!
ÖZLÜ SÖZLER: Yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz. (Jim ROHN)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TRAFİK KAZALARI SONRASI DA REZALET..!
Organizasyonu; “mükemmel bir düzen şekli” olarak tanımlamak mümkündür. Birçok yönetim biriminde “organizasyonumuz bozuk” veya “yeniden organize olmak lazım” şeklindeki yakınmaların temelinde, hep bu yenilik arayışı vardır.
Bir yönetim biriminde organizasyonu: “iş ile iş, iş ile insan ve insan ile insan arasındaki ilişkileri düzeni” olarak tanımlayabiliriz. İşletme yönetimi kitaplarına da giren bu tanımlamalar, Belediyeler ve kamu kurumları için de bir rehber niteliği taşımaktadır. Mükemmel bir yönetim organizasyonu oluşturmak için, bu tanımlamaya giren tüm faktörleri iyi belirlemek ve herkesin işini en iyi şekilde yapmasını planlamak gerekir.
Ama bu planlama ve organizasyonu eksiksiz yapmak, her zaman mümkün olmuyor. Ülkemizde trafik kazaları sonrası bile kaza alanında gerekli yönetim organizasyon sağlanamıyor. Biliyoruz ki; bu ülkede her saat 137 trafik kazası meydana geliyor. Bu kazalarda genellikle her kafadan bir sesin çıktığı ve çoğunlukla da vatandaşların da girdiği kurtarma-arama çalışmalarında, en çok sesi çıkanın dediği oluyor ve çoğunlukla da yaralılar yanlış ilk yardım sonucu riske giriyorlar.
Bu gibi örnekler çok fazla..!
Geçtiğimiz hafta BOSB’de yaşanan endüstriyel yangın felaketinin boyutları daha da büyük olsa; ek yangınlar, fabrika çökmeleri, doğalgaz gaz patlamaları ve elektrik çarpma olayları da yaşansaydı ne olurdu halimiz kim bilir ?.
Bu yüzden Bursa’da; yönetim, sevk ve organizasyon gibi 3 önemli terimin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle acil müdahale ve facialarda, bir üst yapının daha organize çalışması birçok insanın canını kurtaracak bir gelişme olacaktır.
Güneş balçıkla sıvanmaz. Gerçekleri görelim artık..!